İ i ii F i $ Murlarından bir zatın Erenköy ç yine böyle bekçi ve polis tar © (kin dövmiyeceklerine dair de © © Başta müdür bey olduğu halde | ye © rakla ve işin akıbet ve İ aahiyeti hakkımda şüphede ha- İırım... © retlre, Sİ Ker şeyi istediğimiz gibi anla-| Asrın umdesi «MİLLİYET» tr 30 EYLÜL 1932 * İdarehane: Ankara caddesi, 100 No. Telgraf adresi: İst, Milliyet : Telefon Numaraları: | Başmuharrir ve Müdür: 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İ İdare ve Matban 24310 ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için O Hariç için LK. LK. 3 aylığı 4— B— 750 4— .M— 28 — Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 10 ku- ruştur. Gazete ve matbaaya ait işler işin müdiriyete müracant . . nm Ara sıra gazetelerde bazı “dayak hikâyeleri okurum. Da- yak yemesi tatsız şeydir amma: hikâyesi öyle değil.. İnsan bir © dayak menkrbesini tam bir he- yecan ve zevk ile dinler. Onun “içindir ki; gazetelerdeki dayak | * haberlerini hiç kaçırmam. son ; harfine kadar okurum. ti Bundan bir müddet evvet | i zezetelerde, vilâyet maiyet me- İ tsraflarında polisler tarafından © dövüldüğü iddiasında bulundu- * gunu okumuştum. Gazeteler bu haberi kaydı ihtiyatla yaz- © dılar ve aleyhinde şikâyet edi- | © len polisler de şüphesiz bu id- diayı reddettiler... Sonra ne ol- du bilmem?.. İki gün evvelki gazetelerde fından —hem de yanlışlıkla— dövülmüş bir adamdan bahse- | 5 diliyordu. Bu adam dayak ye- dikten sonra tabibine müracaat etmiş. hakikaten vü- cudünde dayak emareleri gi rülmüş amma bakalım polisler mi dövmüşler.? Tabii bunun şuhut ile isbat edilmesi lâzımdır.. Şimdi bura- da biraz da tevakkuf etmeli. Ben polislerin adam dövdüğü. ne inananlardan değilim... Lâ- İ mak sevdasmda olanlara İ nan geçici fırtınalardan, san'a- © kimse yemin edemez... İnsan değil mi, kızar. dayak atar... | İmdi iie bir hâdisede dayak yemiş bir adam bunun nasıl is- | “ bat edecek?.. Böyle şeyler s0- | kak ortasında, kahvede velha- | sıl kalabalıkta yapılmaz ki şa- hitle isbat edilsin. Onun için dir ki; ben bu dayak haber- lerini daima mütezayit bir me- Türkçe Bilhassa son zamanlarda konuşulan türkçeyi ben çok se- viyorum ve mi lisanlarla mukayese ettiğim zaman onu © ahenkli ve tatlı buluyorum... Zaten bu lisan o kadar tatlı ol- masa Abdülhak Hâmitler, Fik- öyle güzel | şiir ler lardı. Belki budi İin çok eksikleri vardır. belki tamıyoruz. Yeni ve büyük te- şebbüs bu eksikleri de tamam- layacak, bize hem ahenkli, hem geniş ve güzel bir dil verecek- tr.. Avrupada meselâ italyan- <a güzel bir dil olarak meşhur- dur. Almanca belki vasi ve ilmi | dir amma italyanca kadar tatlı | değildir. Türkçenin. İstanbul | türkçesinin en güzel tarafı şi- vesi, ahengi ve sert ve katı ol- mzmasıdır. Onun icindir ki; Bu sene içinde intişar eden üç | şiir kitabı okudum. Bunlardan bi rincisi, bütün Türk © münevver- İ lerinin tanıdığı kıymetli şair Fa- ruk Nafizin (Bir ömür böyle geç- ti) İsimli siir mecmuası, ikincisi Behçet Ma (Çığ) adını taşı- üçüncüsü de, Yedi me- | teş böceği halinde zaman zaman cinden Yaşar Na. isimli kitabı. Bir ömlir böyle geçti yüz sayfalık ove ayrılmış şir mec- Ni atindeki © hususiyetleri çok çık gösteren bir kitaptır. Seneler- den beri şair olarak tanıdığımız bu değerli varlık, şerefli edebi-| yat hayatında bir çok yollardan geçti. Fakat her geçtiği (o yolda mutlaka tatlı (o bir heyecan, kes- kin bir iz bıraktı, Faruk Nafiz, Fikretin elinde bile Türk diline tamamen uygun bir ifade bulama yan, Yahya Kemalde azami, fa- kat kısır bir safiyet i tellerinde, üsta- vakit san'atinin vefakâr bir âşıkı oldu. Bir zamanlar, (Aşk ve Sevda gürlerinden bir şey anlamıyoruz, memlekete, vatana ait yazmalı, milli edebiyat budur.) dediler. Faruk, doğrudur. zennetti Bu tavsiye edilen vadide, bazan gü- zel duyulmuş şürler, ara sıra da bir şey yazmış olmak için manzu- meler ortaya koydu. Aliden, Fat- madan bahsetti. Bir vakitler, (Hakiki şair, ce- terennüm eder) miyetin ni dediler. Faruk, bunu da doğru zannetti. Ve gene muvaffak siir abideleri yaratmakla beraber, Se filler, Açlar, Nurtopu | ihtilâller, Apartımanlar gibi kelimelerden kuvvetli bir nazım kudretile ça- bucak yapılmış, boyalı ve içi boş| abideler vücude getirdi. Şiirde mutlaka bağlanmak için $i lerle anlatmak gibi hatalara tü, bazan uzun süren bir süküt işinde edebiyat ufkunu (kolladı. Hattâ bir 0k (Faruk © Nafiz söndü) dediler. Filhakika artık yazamamak korkusundan, kül o- İsn hünerinden, eserine bir pul veren olmadığından bahseden en dişeli manzumeler yazdığı zaman lar oldu. Fakat o, şair yaratıldı ğı için, her şeye rağmen sairliğini muhafaza etti. Hiç bir vakit ipti zale düşmedi. Tesiri ra toplamak, bir k dikkat ve şöbret enilik yaratmış ol doku- tinin yeşil yaprakları koruma- sını bildi. Nihayet zan ediyorum şairi kendi ru- ler bulunan Faruk Nafiz, san'at” ta aradığım en büyük vasfa, kuv- vetli bir zevka sahiptir. Bunu pek güzel biliyorum. o Fakat bu ince zevk, nasıl oluyor da ara sıra, ba- sit, haiyde ve ruhta hiç bir ihti- zaz uyandırmayan fena mısra- iğine yakışmayan siz bir tasfiyeden geçirmiş oleay- dı bence daha iyi olurdu. Faruk Nafizin bir bususiyeti de hece veznini ve şekli çok yek- nesak © kullanmasıdır. intihap ettiği vezin en kolay bir vezin olan (7 7) veznidir. Diğer taraftan bir çok yazıları bu ve- zinle ve koşma şeklinde yazılmış- tar. Böyle gürler pek cana yakın Gönül yor ki velüt şair ha titiz olsun. Türk edebiyatma daha güzel eserler hediye etsin. Çığ e e vala kimi De tesiri altında © idealist ve hayati bir iair olmak azminde görünü- » Bunun tabii neticesi olarak âairin benliğine, biraz mübalâğa- lara düğüme iseldidiiar slk lr vetli bir itimatla beraber, Kadr. nı, Aşkı, Kederi / istihkar eden acı bir nefret hissi gelmiştir. O. nun için, genç sairin şahikalar. dan her yolu çiğneyerek indiğini iddi ettiği (Çiğ) hakikatte şim- başka milletlerden daha iyi söy lerler... Ben bu güzel dilin artık ke- male doğru teveccüh etmiş bir dünya dili olacağını kanaat beslemekteyim. Bu tatlı bir ü- mittir, dilik Faruk Nafiz ve Nazım Hik met gibi iki güneşin, ilecek derecede, tesirlerine © maruz bir karlı tepe telâkki edilmeğe daha müsaittir. Bu kitapta şairin yazıları dört kısma ayrılmış. (Kaleye çekilen sancak gibi) ismini taşıyan ilk kı sım Büyük Gaziye karşı samimi ve hasret şiiriyle başlıyor, bu şi- irde: Kanımla yakalara destanımı yazarak — Bahtım siyah olmadan, göğ #üm kızıl, alnım ak; Parıltılı gözlerim, yıldız ola- gibi — Çıksam sana kaleye çekilen | sancak gibi... Diyebilen Behçet Kemal, gö- nül ne kadar isterdi ki bütün ya- ztlarından fışkıran i lâyık bir titizlik göstersin. im aksaktır, belki a- henk yeknesak; Sevdirmezsem kendimi bir sa- | tır yazmak yasak, Kırmazsam ellerimle kalemimi alçağım. Fakat anlatacağım, mutlak an latacağım. Musralarile eserine karşı anlat i kıskanç hassasiyet elbette güzel yazılarındaki ateşli hayatiyetle beraber, bazı kusurla hazla titreten © ahengini mermer oluğa takılmış soluk bir yaprak o bozabiliyor. Bu itibarla genç şaire dostça söylemek iste- rim ki (Muttasıl) gibi sevimsiz kafiye klişeleri ikçe türkçe- İ leşmesini dilediğimiz şiir lisanma imiz yakışmıyan (Âvâze, vuslat, besa- let, bezi - etme) kabilinden gazel ve şarkı kelimelerini, (tada tada) (dinlenenim) gibi ahenk düşman larmr: şiir bahçesinden kovmak zamanı gelmiştir Behçet Kemal, gönüllerde ya- şadığı halde ifade bulmamış has- retleri, iztirapları keşfedip onla- ra şekil vermek kudretini göster- miştir. İç Anadoludan bir ses, 30 ağustos şiirleri bunlardandır. Ya- zılarmda, bazan gözler kamaştı- ran şimşeklere, bazan kalbi sar- san sizle fırtınalardan sönmeğe çalışan kuvvetsiz alevlere tesa- düf edilen şair, biraz tex canlı dır. Onun için değilmidir ki, bü- tün hararet ve samimiyetine rağ- men, eserde baştan nihayete k dar kelimelerle Behçet Kemal rasında zaman zaman İâubalili- ğe ve müsamahaya inkilâp eden bir aşinalık vardır. (Kızılırmak) kitabın güzel yazılarından biri- dir, Fakat maalesef bu güzellik halkın söyledi Kızılırmak parça parça ola: sn, Her parçanı bir diyara sala- sn. Sen de benim gibi öksüz ka- lasm. Kızılırmak ne ettin allı gı ni Türküsündeki samimi ve tat Ir tesiri yapacak kadar değil. (Na mik Kemal için) şiiri, içinde (Teh Hi, Lâl) gibi kelimeler olmakla beraber büyük Namık £ Kemali yaşatan bir yazıdır. (İktisat sefer i) bir (Kalem tecrübesi) gi üyor. Ki m ikinci kısmında dikka te lâyık yazı (Ben nasıl yazarım, niçin yazarım) manzumesidir. Etten mihrap önünde huşula hiç tapamam. İbadet bilmiyorum, seccadem etek değil. s.. Her kadın şiirimde biricik a- dı (Dişi) O bir ei güvercin, ben u- zanmış bir pençe; İlâhi kahkahalar denilen şey 'de bence İstekli bir kısrağın kişnemesi demektir. Gibi mısralarla ihtimal ki O- rijinalit& yaptığını zanneden Beh çet Kemal bir şair ruhuna yakış- mıyacak sözler söylediğinin, bil- mem nakıl farkında olmadı? Ka- dını hangi sair bu derece | basit duğunu ki yük şairlerin aşk mekteplerinde saz rini genç şair niçin unut görünüyor. Burada Behçet Kemal, kendiini tamamen ii yatma terketmiş, manzumede z0- kü ve mal şok küçük bir müdahale köşesi bile bırak mamış gibidir. Üçüncü kısmın mukaddeme- sinde şair, emeğini kendi eliyle yırtamadığından bahsederek be- öenilmiyen yazılarının yırtılma» sını kariden beklediğini söylü- yor. Dördüncü kısımdaki (Ey ye- ni cem neredesin) şiiri kuvvetli ve güzel bir yazıdır. Hele: Saki! bana sunduğun billur kızıl kor olsun, Erisin deyer değmez ateşli du- klara, saçım. klara, Gurup gibi gözümün çevresi mosmor olsun: Renk versin fecir da di M. Henry Lemenier mahkeme ikinci reisidir. V. da çok sempatik hâkimlerdendir, en sever ki, bunun hiç kimseye za- yarı yoktur. Fakat müthiş dere- cede dalgındır. Bu | dalgınlıktan hassa karısı her zaman endişe İ ku medeniye | kendine müzakere eder. Devam | eden bir davada verilmesi lâzım gelen kararı düşünür. Fakat bu esnada da bütün bu dalgımlıkla- rın klâsik neticelerine uğrar, Me- selâ yağmurlu havada şapkasız çıkar. Bastonunu bir başkasının bastonu ile değiştirir. Çorapları- nı ters giyer V.X. İ Madam Henry bereket versin ir kadındı. Çok zamanlar ko- casmın dalgınlıklarmı tamire mu vaffak olurdu. Ekser > ir Fakat bazı zamanlar da anlat cağımız gibi muvaffak olamayor- du. Bir gün kabine düşmüştü.. Ye ni kabine teşekkül ettikten sonra da Adliyede bir hayli değişiklik İ ler oldu. Rennes müddei umumisi Conival müsteşar oldu. M. Henry gezetede bu haberi okuduktan sonra başını kaşıdı: — Conival, Coni ben bu adamı hatırlıyacağım. Canım, şu bizim hukuk tahsilini beraber yap yem Conüval değil mi? Ta ken Epey zamandır, biribirimi- Zi görmemiştik. > ri bir fırkat, dedi, he- “kendisini tebrik et. ik, odada otururduk. Biribirimizden biç ayrılmazdık. — O halde dostum, derhal zi yaretine git. Mahkeme müşavi olmak için daha sana iki sene lâ- halde senin için faydalı olur. im, Ziyarette ber iki çabuk tanıştılar. İkisi gençliklerinin öyle hatıraları var dı ki, hemeheecik dost oldular. İ Karıları birbirlerini ziyaret etti- | ler ve nadirattan olarak her ikisi de biribirlerinden © hoşlandılar On beş gül sönra müsteşar eski dostunu, yeni kiraladığı sayfiye çağırmıştı. M. Henry, yaz günü sayfiyede bir gün geçirmekten çok memnun il davete ica- bet ettiler. Mükemmel bir tofra hazırlanmıştı. M. Henry yedikçe yemeğin nefasetini | medhetti. He- le Bordo şarabı için sitayiş sita- yiş üstüne! — Aziz dostlarım, bu şarap gür mecmuasında cidden bunun gibi güzel ve bir mefküre şairine yakışacak ateşli, hararetli, tır. Ekserisi, Faruk Nafiz ne: nin tasfiye ve kediye , ettiği gi lisanmdan daha eski bir türkçe içinde, edebiyatı cedidenin yap- tığı gibi Fransız zevkini okşama ğa mütemayil manzumeler dizen (Yedi meşmle) şairlerinden | biri olan bu genç şairin (İlkimiz) isim li eserindeki en kuvvetli o vasıf basit bir çıplaklıktır. Fransızların Popüler ve”şeh- vetperest tuhlu serseri sairi Ver. İsine, zamanının gençlerine ken- disini böyle yazılarla — sevdirme- miş, şehevi bütün ve esrarlı bir san'at tülüne bürü: Beyin yazılarında hiç böyle bir güzellik © bulamadım. Lisan da tamamen saf değildir. Eserde (Pürihtiras) gibi terkipler © bile vardır ki az da olsa (o bence son nesil şairleri i bir “ k Yalnız Heykeltiraş güzel bir yazı. Son ili parçası ku ; iz ki ellerimle her tuncu oy- dum, Granite şekil vermekten doy- dum, Bi akal gibi mermeri 30y- ir port. ği de işlerim Dedimi bu kalbi bn elbet, .» Çalıştım ve döktüm alın teri- mi, Boşuna harcadım emeklerimi. Verin, bana, © verin siz mer- merimi, Taştan daha sertmiş bu bir i Bey. den daha çok eser beklemek hak kamızdar. yi a. Dalgınlık sFransızcadan- emsalsiz şey! dedi. Bunu nerden aldınız? Ben bu kadar güzel $a- rap içmemiştim. Madam Çasdeal gayet memnun Conival de dedi ki: — Aziz dostum, o kadar ho- dereyim. ün pek güzel geçti. Akşam eve döndükleri zaman karı hoca 201 derece memmun bukamuyorlar ir. On gün sonra on iki şişelik şa rap kasası geldi. Ayni zamanda tatil de gelmişti. Herkes memle- ketin bir köşesine dağıldı. İlk teşrinievvel ayları gelince giden: | ler birer birer avdet etmişlerdi. kimin karısı artık Conival'e mukabil bir ziyafet vermek lâı geldiğini kocasma hatırlattı. Bir geç vakte kadar sürmüştü. Davet liler çoktan gelmiş, salonda otu- ruyorlardı. M. Henry de mahke- meden çıkıp geldi. Geç kaldığı i- çin özür diledi. Yemeğe oturdu. İar. M. Henry daha çorbadan bir kaşık alınca söylendi: — Çok koyu olmuş bu : Karısı yavaşca mırıldandı: — Gene başlama! Ve Conivab'e döndü: 7 Kocam başkalarmın yanım- da bal gibi bir adamdır. Fak, or. İyi yemek meraklısı olduğunu söy İeyerek her gün tenkit üstü . K hanımının en boşuna (o gitmeyen İ zm. Bir müsteşarım dostluğu her | şey budur. — Peki, peki karıcığım, bir şey söylemiyeceğim. Ve muhavere mevzuu değişti. Beşvekilin son nutkundan, felân dava vekilinin parlak müd. İ dan, tarihten ve saireden ba tiler. O sırada şaraptan bir yudum M. Henry birdenbre dedi ki: Haydi yemek için bir sey söylemedim. Fakat bu defa doğ rusu fazla oluyor. Masaya getirdi ğin şarap ne böyle? Bu hitap karşımda © zavallı kadıncağır soğuk terler dökmeğe başladı. Masanın östündeki şa- nazlkâne bir dikkat eseri ©- masamıza gelen en aziz ahbapla- rmuza iyi şaraptan çıkaracağını yerde, böyle. Karısı kocasını süküta Kocası durur mu ya? Yemek bir az soğuk bir hava bitti. Ev sahibi bu soğuklu- in nerden ârız olduğuna hayret ei ümet iki sene mevkii ih- tüdarda kale işte. M. Henry bekle- i, bekledi, bir türlü O mahkeme müşavirliğine terfi emri gelmedi. Bugünkü Proğram 19,30 Ve- hanım İSTANBUL — 18 in Rıza hanım 19,30 - 21 orkestra, 21 - 22 İnci Hanım ve Elize hanım ve Cennet Hanım: 22 - 23 gramofon. KİRALIK EV Mısırlıoğlu: ZAYİ: Askeri tezkeremi Zayi ettim. Yenisini çıkaraca- ğımdan eskisinin hükmü yok- tur, e Nişancı mahallesin- Aşçıbaşı caddesinde 17 mu- | perşembe O gün mahkemede (davalar m M- ELEK Sinemasında Aşk — Musiki ve güzellik ilmi ADALAR ŞARKISI (La Rumba d'Amour) Mümessilleri* LUPE VELEZ LAWRENCE TİBET HACI Harry Baur i ! LİLİAN HARVEY CENNET| YOLU İstanbul Belediyesi Darülbedayi Temsilleri Suvare cumartesi: 1-10-92 Saat 2130 YEDİ KÖYÜN ZEYNEBİ Yazan: Houhtman Tercüme eden: Seni- Oukrüdar 2 inci 5. hukuk hâkimli inden: Terekesine mahkememizce vaziyet edilmiş bulunan Ayşe Mu- zafter Hanımdan Noter senedile Ha tee Hanimın alacağı olan meblâğın temini istifası zunnında müteveffiye nin dörtte bir hissesine mutasarrıf bulunduğu Usküdarda Aşçıbaşı ma- hallesinde Karacaahmet sokağında Hâkimiyeti milliye caddesinde atik 201 ve cedit 459 No. lu ve tamamı 200 lira kıymeti muhammeneli bir bap kahve dükkünmin terekeye ait 80 lira kıymeti muhammeneli mez- kür hissesi mahkeme kaleminde ta- rihi ilândan itibaren on gün müddet le açık bulundurulan şartnamesinde muharrer şerait dairesinde 3-11-932 tarihine müsadif perşembe günü saat 14 ten 16 ya kadar açık arttırma ve peşin para ile | Üsküdar ikinci sulh hukuk mahkemesinde satılaca» ğı ve kıymeti muharmönesinin “iç 75 şini bulmadığı takdirde enson arttıranın teahhüdü bakı kalmak ü- zere arttırmanın on beş | gün daha temdidi ile 19—11—932 tarihine müsadif cumartesi günü saat 14 ten 16 ya kadar en çok artırana ihale re ve arttırmağa talip olanla. “iç 7,5 nisbetinde teminat akçesi BUGÜN 2 sincmada 2 büyük film gösteriliyor: Bugün ucuz seanslar: ELHAMRA'da 10,45 ve MELEK'te 11 de RAMON NOVARRO | Susy Vernon ai dün akğsn GLOR * da gösterilen tamamen lke iş ve şarkilı AŞTKR A HİBE (Seville'li Şarkıcı) filminde parlak muvaffakiyetler kazanmıştır. pek büyük takdirlere mazhar olmuştur. müddetince bütün suvarelerde iştirak edecektir Bugün MAJİK sinemasmda KASIMIN BÜYUSÜ akşamma davet ettiler. İğ Arap musikisi, Arap rakıtları, Cirit oyunları, Fas'ın eğlene ve zevk yerleri, meraklı sergüzeştler. . Arabisjanda çevrilmiş Fransızca büyük şark Gilmi ve Andre Reuze'in romanından muktebez. Uiveten : R.K O. DUNYA HAVADİSLERİ, in matineler saat 1 de başlar MEMMMSMNMMNN i | | İki izeniyci Motan geldiği yi icn kanununun 126 ncı maddesi muci- bince işbu rubu hisse hakkında bak iddia edenlerin tarihi ilândan baron yirmi gün zarfında evrakı müs bitelerile mahkememize müracantla- e: ve aksi halde satış bedelinin pay- ml hariç kalacakları beyan ve fazla malümat almak isteyenle rin mahkemenin 832/93 No, hu tere- ke dosyasma müracaat eylemeleri Küzumu ilân olunur, | ak lik İstanbul ikinci iflâs memurluğun- dan: Müfliü Bahıkpazarında Taşcı. maralı hanede müstecir Ömer | larda 12 numarada Yağcı ve Yo- oğlu Abdullah. ZAYİ — Gümrük muamelâtme ait Hazirandan beri yazdığım defteri za yi ettim. Bulandan on lira mukabi- linde birliğe getirmesini rica aksi takdirde hükmü olmadığı ilân olu- Dr. A. KUTIEL Marker Binekeri, (aramı ersnsnda öd ğurtçu Yusuf Ziya Bey alacaklıları. na konkurdato teklif etmekte oldu- t ie ilân olunur. İk eğe e ii Istanbul ikinci iflâs memurluğun- İ dan: Müflis Kalinikos şirketine sit İ ve Galatada Tünel caddesindeki ma ğazada mevcut mallar tefrik edilmiş ve olduğundan 3 T. evvel 932 pazar tesi günü saat 14 te mahallinde x- çık artırma suretile satılacağı ilân 0- İunur, ELHAMRA Sinemasında Neşe — Kahkaha ve zevk Gilmi DAKTİLONUN İZDİVACI Mümessilleri: MARY GLORY Marguerite MORENO “GLORYA CAZ” Ve bu filmin devarmı Rene Lefebvre GOR R Marcelle Chantahi KANUN NAMINA filminde takdim edecektir. MAMA Hakkı Şinasi Yavranusun en sıhhi gıdasıdır. İLAN Bozcaadasında Dimitri Karasava efendinin kodalik Bozcaadelı Liğor Hiristodulo aleyhine asliye hukuk mahkemesinde ikame eylediği muda e ecri misil tahsili da t günü olan 19-9:932 tarihinde muddealeyhin mahkemeye gelmemesine ve ledettetkik mümai- leyhin ikametgâhmen meçhul oldu- ğundan tebliğat icra edilememesine mebni müddealeyh namına ilânen teb liğat icrasma karar verilmiş olmakla tahkikat günü olarak tayin kılınan 17-10-1932 pazartesi günü sant İ4 te Bozcaada tahkikat hakimliğinde hazır bulunması ve ya | tarafından musaddak bir vekil göndermesi aksi takdirde tahkikatin giyaben icra © dileceği ilân olunur. Istanbul ikinci icra memurluğun” dan: Bir borcun ödenmesi için mah- cuz ve paraya çevrilmesi mukarrer ev eşyası 5-10-932 tarihine müsadif çarşamba günü saat 9dan itibaren Şişli Hoca Mansur sokak Acemyan apartımanmın | numarasında birinci açık arttırma suretile satılacağından taliplerin ayni gün ve santte menu runa müracaatları ilân olunur, İstanbul ikinci icra memurluğun” dan: İzaleyi şüyuu tahtı hükme ali” nıp paraya çevrilmesi takerrür eden ve tamamına beş bin sekiz yüz on üç lira kıymet tekdir. edilen Kadıkö- yünde Hasanpaşa mahallesinde Sar ray arkası ve Ali B. sokağında kâin atik 11, 11, HI, İl, mükerrer ve cedil 1,3, 39, 37 numaralarla murolkanı dükkânı müştemil 2 bap hanenin bi rinci açık arttırması 31.10-932 tarihi ne müsadif pazartesi günü saat 14 tenl6 ya kadar dairede icra tr, Artırmaya iştirak etmek iste yenlerin mezkür gayri menkalün İaymeti muhammenesi olan meblâği, mezburun 94 yedi buçuğu a de teminat akçesi vermeleri . dır. Hakları tapu sicillelerile sabit mayan ipotekli alacaklılarla diğer # İncaklıların irtifak hakkı sahi nin bu haklarını ve husüsile faiz v* masrafa dair olan iddialarını ilân t* Tihinden itibaren yirmi gün zarfınd? evrakı müsbitelerile birlikte dairey* bildirmeleri lâzimdir. Aksi tekdirde hakları tapu sicillerile sabit olmaya” har bedelin paylaşılmasından hari? kalırlar. Müterakim vergi ile beledi ye rüsumları ve vakıf icaresi müs? riye aittir. Daha fazla malümat a | mak isteyenlerin 932/2511 dosyasına müracaatla merkür dosya meyanında mevcut ve mahalli me?” kürün evsaf mesaha ve sairesini ba”