vi ği k ğ id il i İl © Bhilliyet Asrın ümdesi “MİLLİYET” tir, 17AĞUSTOS 1932) İdarehane: Ankara caddesi, 100 No, Telgraf adresi: Let. Telefon Numaraları Başmuharrir ve Müdür: 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matban 24310 ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için o Hariç için LK u— 28 — da doğmuşum... Eh bu da o ka dar fevkalâde değil... Üçüncü olarak ta ailem Kudüse haccet meğe gidiyormuş, beni İsanım kabri üzerinde vaftiz etmişler. (İsanm gökte olduğu itikadı- na göre bu kabrin hangisi ol- duğu cayi sual idi. Lâkin a- damcağızı tedirgin etmedi bu da fevkalâde değil amır bunların üçünün £ birlikte İ adamda toplanması fevkalâde üncü fevkalâdelik ir Yahudi ismi vermiş olmalarıdır. — Evet! dedi, Lâkin Ermeni lerde de Samoel | vardır amma nadirdir. Çok defa Ermeni oldu ğumu müşkülâtla anlatabiliyo- MWLLİYEİ LAKŞAMBA i AÇUSTUS... eş e Kadınlık Bahsi g Avrupa'da Türk kadınlarını hâlâ nasıl tanıyorlar mış! Yazan: Nezihe Muhittin Çok müstasia, hir güzelliğe | mebel yalmahğıldar, kökleri; malik olan sevimli “Kerimanı- | hikmeti öda, . dışarı” fırlamış Aviupaşı gittiğinden beri | br bavıiç terlasin beriş oeoiij Türk kadını hakkımda dediko: | * Müsaade ederseniz, ben bu- İlduler gede eld örülü Güzel | rada onlam cevap | verecpğini: Kraliçenin berrak teninde göz- | Fakat ne nefesimi tüketmek, leri kamaşanlar: ne de dilimde tüy bitirmek i | — Ayi Türk kadınları Habeş | çin. | değil midirler © Bu şeffaf, be- yaz cilt nefesi çıkıl; daye bağ dek öliyeriarmiş Kerimari Hanımın, ancak gü vimli Avrupalı kadınlara soruyorum: | Mademki Habeşlik Türk kadımlarma © mahsus o garsibi rum, Efendim! Ben İranda bu- İ zellik timsali olan heykellerde seb'adan biridir? Öyle - | gün evvel, eski edibe vel lar, Sigara içmek bir ipti eseri ise kendileri bunu nasıl medeniyetlerine sığdırabiliyor- lar? Bizde ekseriyetle yaşlı ve evli kadınlar sigara içerler, fa- kat, çok şükür ne çubuklarda esrar, ne de avuç içinde kokain çekmesini bilirler! Bunlar me- deniyet zirvesine çıkan yollar İ ise biz o şahikaya başka yoldan İ çıkmağa karar verdik, Ben medeni Avrupa kadın | rının kendi yaptıkları şeyleri bi İ rer garibe ve iptidailik eseri ola yak biz Türk kadınlarına atfet- tiklerini işittikçe kahkahalarla gülüyorum. Siz niçin gülmüyor sunuz, Bilhassa bu sözlerin Pa riste deveran etmesine var kuv İ vetinizle gülünüz!: Daha onbeş ik Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 10 ku ruştur. Gazete ve matbaaya sit işler için müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânların mes'u- liyetini kabul etmez. , BUGUNKU HAVA Yeşilköy vasat merkezinden ve “ilen malimata göre bugün hava “kseriyetle açık olacak rüzgâr şi- malden hafif kevvetle osecektir. 16-8-32 tarihinde hava tazyiki 764 milimetre on çok sıcaklık 29 ön az 16 santigrat kaydedilmiş FELEKTEN Seyahat mektupları... Yola ait bazı . Tuhaflıklar.. i f # Vichy 9 ağustos 982 © — Marsilya bir büyük iman- (ler. Marsilyalıya © sorarsan ©; İünyanın en büyük limanıdır. ©” Sikin Ceneveden sonra Bahri 7 sefidin ikinci limanı olduğunda , şüphe yoktur. Her halde Napo | iden bir kaç defa daha haraket | li bir yerdir. Biz Ma yetine göre rüzgârın baş taraf tan esmesi, benim kanaatime zöre vapurun fazla yürüyeme- | mesi yüzünden ancak on iki- i de limana girdik ve birde rıhtı j ma çıkabildik . © — Marsilyadan Vişiye nasıl gi İ dilir ve ben nasıl gittim; o bir ayrı davadır.. Size onu da yaza cağım.. Yalnız vapurda son gün rast geldiğim bir tip nazarı dik i katimi celbetti, Birkaç (satır © yazmadan geçemedim. ; Vapurda son gecemiz idi. İki kişi satranç © oynuyor, ben © de seyrediyordum. - Dışarıda © Fransızca, amma Ermeni Fran | sızcasile iri iri lâf eden bir a © dam nazarı dikkati celbetti. © Çıktım. Bi la görüştük. Bu zatın ismi Samoel olmasına rağmen © kendisi Ermenidir. Ve asigeri binbaşı doktor müte kaididir. Anlattığını size naklede- — Ben fevkalâde bir ada- | mım.. Çünkü evvelen dokuz ay © yerine yedi ayda ( doğmuşum. Bu fevkalâde bir şey (oo değil, © Lâkin Avusturya vapurun- “a bulunan narin endammı seyre denler: — Türk kadınları şişmandır canım. Bu nârin vücut Türk ka | lundum. Sıhhiye delekesi ola- rak dünyayı gezdim. Bende Ikinci Mecidi nişanından tu- | | den bu cilde bu kadar hevesle- | makyajcı Madam “Kolet niyorlar, Piyasada Habeş değil | şürlerinde “cest un. lieu | hattâ Sudan kızlarına benzeme | grand langucur, İ yen kadınların irapta mahalli | gue, romance!” diye yalnız ef- Elegie, eğlo- | | ve ikinci tun da Şirühurşit, Lejiyon do- nörün komandör rütbesi; Rus nişanları falan bir sürü “deko- rasyon” vardır. Amma tak- mam!., Üstü başı pek hırpani olan ekonomik mevkide (yataklı “güverte demek) ye- meksiz seyzhat eden bu zat ilâ- ve etti. —... Beş senedir Nis şehrin- de oturuyorum. Üç tane apartı manım var. Kiraya veririm. Ki ralar kışın yüksek, yazın düş- kündür, İstanbulda Beyoğlun- da bir tane İmam sokağında bir tane de Doğruyolda evim vardı sattım. İstinyede | hım var, Onların biri çok iyi Satmam, — Niste çok Türk var mı?. — Var ya! Mecit Efendiden tut ta ne kadar kovulmuş paşa- lar varsa hepsi orada. Hattâ ga zeteci Mihran Efendi de orada. Ben bu adam gibi kumara düş- kün adam görmedim. Lâkin ka zanır ha! Lâf değil! En çok po- ker oynar. Bu garip zatın söy- lediği tamamen hakikat olduğu na kailim. Çünkü “ diği evlerden birisini tanıdım. Bu zattan aldığım üzerine Nis hakkında bi, ha işi tamik etemek istedim ve Nise giden bir Mısırlı Prensle haremine bu bahiste bazı sual- malümat istedim, dediler ki: — Kuvvetli bir ihtimale gö- ie cureilan Mili Koanğipe İz gilizler bakıyordu. Şimdi bü- tün o ailenin ağırlığı damadı Haydarâbat Nizaminın üzerin- dedir. Bütün hânedan azası he- men hemen Nistedirler. Tesadü İ fen vâki temasımızdan anladık İki; tahsilleri ve terbiyeleri ma- alesef pek düşkündür. Bir çoğu İ ötekinden, berikinden para çar parak geçinir. Neden bu adam dınlarında ne aramış! Ne mü- | olmadığını biliyoruz. Plâjlara | masebeet efendim.. diyorlar. | gitmeğe keseleri elvermeyenle > rin damlarda çekirge gibi siyah ürk güzelinin İstanbuldan | laşmağı bir medeniyet vecibesi götürdüğü; en son modellerin | telâkki ettiklerine de vâkıfız. eşi olan şık tuvaletlerini gören | Gene uzağa gitmeyelim. He- ler: İ men Avrupaya seyahat mecbu- — Bizim bildiğimiz Türk ka- | riyetinde olan birkaç Misin ace dıları şalvar giyerdi.. Bu da ne | lelerinden Filurya sahillerinde reden çıktı böyle?!. diye bakıp | ciltlerinden maada adalelerini bakıp şaşakalıyorlarmış. İNiha- | yakıp kavurarak ölümle netice ler sordum. Sakıt hanedandan | yet dünya güzellik kraliçesinin sporcu çevik hareketleri, seya hatlere mütehammil çalâk ve zinde vücudü ile karşı karşıya kalan Avrupalılar: — Allah.. Allah! diye küçük dillerini yutuyorlarmış. Türk kadınları yumuşak sedirlerde yan gelip kaşık kaşık gül reçe- li yiyerek sabahtan akşama ka dar sigara ve nargile tüttüren kadınlardır., Bize kendilerini ta mtmak için istedikleri kadar kraliçelerinin kıyafetini değiş- tirsinler, Biz sanki bu esrarı an layamaz mıyız? İşte pekalâ o- da hizmetçisile mülâkat yaptık. Daha içeri girer girmez, halmın üstünü sigara artıkları ile dolu bulduk. Gören göze kılavuz ne hacete?.. Meselenin içyüzünü meydana çıkardık ya.. diye âde ta ohocuk yapıyorlarmış. Bütün bu gülünç havadisler burada çirpınıp duruyoruz: — Gördünüz mü ya?. Avru- pa, Türk kadınlarını hâlâ Eyvahlar ol: İ Bu zihniyeti acaba nasıl de; tirsek? Güzellik müsabakası keşke senede bir defa olacağına altı ayda, hattâ üç ayda bir fa tekerrür etse de kendimizi Avrupaya daha sık, daha yakın tanıtabilsek.. Gibi telâşlanıyo- ruz, Muhterem © vatandaşlarım. Biz Avrupaya senede bir defa değil, on beş günde bir defa bir güzellik timsali göndersek, on- larda, sevgili dostlarımız Pierre Lotilerin,ClaudFarerlerin efsun gazetelerde okundukça biz de | İlenen hâdiselerini henüz unut- madık!. Siyahi aşkını, siyahi musikisini biz onlardan öğren- İdik!.. Ya buna ne buyurulur? s.s, Türk kadmlarının narin ve çalâk vücutlarını, muhayyele lerinde daha hakiki olarak ma- ruf ressamlarının tablolarından öğrenebilirler. Şark kadmları- İnm çalâk rakıslarını temsil €- İ den bu tablolar o narin vücutla rın esiri ihtizazlarını ne güzel canlandırırlar, Şalvar giymeğe gelince: Bizim yarım asır evvel terketti- ğimiz o köhne modayı, en son model pijamalarla kabul ede- rek buna ne kadar can ve yürek İ ten üzendiklerini isbat ediyor İ lar. Bugünkü bol paçalı, kısa çepkenli pijamalarm yarım a- sır evvelki ar kıyafetile ne farkı var? Bahusus kendi yap- tığı şeye saşmak biraz hiffet e- seri değil midir7, Bugün Avrupanm han- İ gi evinde ve hangi evinin salo nunda yumuşak: ve rahat bir se dir yoktur? Hangi Avrupalı şık ve zengin kadın bu yumuşak se dirlere yan gelip yağı ve şekeri İ bol pastalar tirarak biribiri ardından uzun çubuklara iliştirilmiş sigaralar | tellendirmiyor? bugünün modası mıdır? “Lui” / lerin sefaha ylarında tüten zevk ve şehvet tütsülerile geniş ve yumuşak sedirlerde uyuşan Garp kadınlarına, Şark kadınla rr tezgâh ve çıkrıklarının ahen- gine uydurdukları kahramanlık destanlarile cevap veriyorlardı. şekerlemeler atış | Ve bu yalnız | İ sane fısıldayan ihtiyar şaire Kontes “Dönuvayın” lâyihası ü zerine o mahut eski “kadın me / selesini” parlamento kürsüsün de demode bir edebiyat yaptık. j tan sonra gene bir yazıhane İ çekmesinin gözüne hapsettikle- İ çekmesinin gözüne hapsettiği İ ri hatırlardadır. O asırdide cüm İ huriyet, ihtiyar bir şairesile, edibesinin muhalif kanaatlari- İ ne dayanarak her sahada iş ha İ yatına girişmiş kadınlarına in- | tihap hakkı vermemek için mo İ dası geçmiş bir edebiyat yapar ken, bizim genç cümhuriyeti- miz kadın hamlelerine vâsi bir saha açmaktadır. Bir hafta ev- vel şehrimizi ziyaret eden Fran İ sız edibelerinden Madam Mir- yam Havrinin bizim eski örtü İ lerimize bürünmüş aksaçlı başı, cümhuriyet neslinin parlak bir nümunesi genç bir operatör ka dınımızım önünde, -fen kraliçe si. hitabile eğildi, Madam Har- ri memleketine dönünce “para- tavizm” bir zihniyetle bu canlı deceği yerde Eyüp Sultanın <fsane hülyasını yazarsa kaba- hat bizde midir?., Gazi inkılâbı bir cehalet lâzım.. Biz bunu, on lara yakıştıramıyoruz. Nezihe Muhittin ÇANAKKALE Şehitlerini ziyaret 15 EYLÜL GÜLCEMAL vapurile İ ZAYİ — 320 senesinde Vefa idadi- sinden almış olduğum Şehadetname mi kaybettim. Yenisi çıkarılacağın- İ dan eskisinin hükmü yoletur. 998 | No Fahri, | gi mahkemelerin meşgul modern makyajcı eksantrik bir | medeniyet ; eserlerinden bahse- | | matemli servilerinden sızan bir | nı bilmemek için kör ve sağır | lu masallarının tesiri varken hakkımızdaki telâkkiyi öyle ko iler tahsillerini ve ahlâklarını bu kadar ihmal etmişler acaba?, 4 lay kolay değiştiremeyiz. Uza- Mısırlı Prens sordu: ğa gitmeğe ne hacet? Daha ge- — Bunların memlekette ta- | çenlerde dost bir edibin Türki- Hem gül reçeli yemek neden a- | Yip olsun? Memleketimizin bu | a muattar mahsulü, elbet kamçı. | Istanbul 8 inci İr medeniyeet hükümran olan | da»: Bir deynin temi müstemlekelerin mahsulü âna. | tahtı hacze alınıp bu kere satılması | sa karar verilen Cibalide Fener cad raftarları var mıdır? — Kat'iyyen! dedim. Ve ce vap verdi, — Pek tabii. Böyle nâ adamlara kim taraftar olal FELEK - Milliyet'in Edebi Romanı : 65 “Ölüler yaşıyorlar mı? Yazan: HÜSEYİN RAHMİ — Evet ölüler ahrete çok © esrar götürüyorlar, Siyasi, iç- © timai, iktisadi, cinai ve antri- kalı vek'alarda ağızlarını kapat mak için öldürülenlerin had ve © hesabı mı var Tarihler, © manlar bu nevi vak'alarla dolu eğil mi? Fakat bu umumiyet © ten biz kendi / hususiyetimize göçelim.. Lemancığım balıkçı kadının ani ölümünden sen ken “dine ne hisse çıkarıyorsun? A- rada bir benzerlik .öremiyo- um, Sen sağ iken ölünü gör- © müşsün, balıkçı © ölümünden © sonra cesedile karşılaşmış.. z — Ölümden evvel ve sonra © bunun ehemmiyeti yok, Keyfi “yet kendi cansız cesedini gör- Ni tedir. — Bir dirinin kendi na'şı müş © olması başkadır. Bir ün bu iddia ile (o tezahürü adır... ro- Peki bu hâdiseler hak- kındaki misallere nihayet yok.. Leman Kerametin elinden cildi alır. 167 inci sahifeyi aça rak: | — Simdi bu (paj) x oku ba- İ kalım, X Bu, Flammarion'a 11 kânu- nuevvel 1920 tarihile Amerika lı bir dost diplomat tarafından gönderilmiş mektuptur: “Ölümünden 16 ay o evvel validem öleceği mahalde kendi cesedini serili olarak o görmüş ve bir soğuk algınlığı neticesin de hakikaten ayni mahalde ve- İfat etmiştir... | 1908 kânunusanisinde aca- İleten bir apartman bulup taşın mak kaydında idik. Bir sabah üniversite sokağında maksada İ muvafık bir daire ele geçirdim. haber verdim. Bera- ber gidip gezdik. Oda apar. idir: ir, ye hakkındaki konferansı müna sebetile bir mecmuada intişar eden İstanbul şehrinin muha; yel bir krokisini görmek kâfi- O meskün bir memleket değil de âdeta her avuç topra- ından bir minare fışkırmış tımanı çok (© beğendi. İsticar mukavelesini yaptık. Evin için- de odadan odaya dolaşarak eş- İ yamızı ne suretle yerleştireceği mizi ve tabloları nerelere asaca ğımızı konuşuyorduk. Validem kendi odası olarak © seçti, kapı eşiğinde gözlerini sol ta raf duvarının köşesine dikerek birden bire sarardı. Etrafma tutundu., Ağır bir fenalık geçi riyordu. Şimdiye kadar böyle İ bir halini hiç O görmemiştim. Hemen yanına koşarak: — Ne oluyorsun anneci- ğim? Helecanile | sordum.. O bu sualimin karşısında bütün vü- İ cudile yukarıdan aşağı titredi ve hemen kendi toplamaya çalışarak boğuk bir sesle cevap | verdi yatak mahallin — Bir şey değil, Üşüdüm. | Bir titreme geçirdim. Mevsim kânunusani ve boş apartıman soğuk (o olduğuliçin ben bu cevabı tabii bulmuş baş ka şey düşünmemiştim... “Bir kaç hafta sonra (yeni apartımanımıza taşındık. Fa- kat validem bu mesken tebdi den hiç memnun İ nas ve muzdan daha lezzetlidir. Avrupa kadınları gibi biz de si gara içiyoruz. Bunu saklamağa lüzum görmüyoruz ki bir sır a- raştırmak tecessüsü ile güzel- lik kraliçesinin odasında keşif yapmak zahmetine katlanıyor- yordu. İsticar mukavelesini im zalamakta acele etmiş olmam- dan dolayı bazı dostlarına şikâyette © bulunduğunu işit. tim..,, “Validemin hoşlanmıyacağı bir apartıman kiralamayı asla arzu etmiyeceğim için haneden bu nefreti hakkında kendinden izahat istedim. Büzüldü. Sana bu- ledi? Mahalsiz de- dikodu yapmışlar dedi. Fakat halinde benden (sakladığı bir ser bulunduğunu — anlıyordum. Söylemek için israr ettim. Bir müddet daha gizlenen bir şey olmadığı iddiasında devam et- ti. Nihayet yüreğindekini açık ça döktürmeye (o muvaffak ol. lum. “Dedi ki: — Apartımanı gezdiğimiz İ günü kapı eşiğinden yatak oda ma baktığım zaman © şim. karyolamın bulunduğu mahal- de kendi ölü cesedimi upuzun yatmakta görmüş binaenaleyh | bu apartmandan ancak tabutla İ çıkacağını sülamığtım.,, | “Validemin bu ifadesi üze- rine onun geçirdiği fenalığın sebekini öğresmiş oldum.» İ desinde perukâr Hasan efendinin pe | suk takımları 18-8.922 tar sadif perşembe günü saat 16 ilâ 19 mahallinde satılacağından alâkadar. İ ların yevmi mezkârda hazır bulun- | | malra: ilân olunur. | “Bu uğursuz fikri zihninden | çıkarmak için talâkatimin bü- tün kuvvetile uğraştım, Onun | bu halini ben sırf marazi bir şey | sanıyordum. Fakat iknaa mu- vaffak olamadım, Birkaç aj nı hemşiremin nezdinde geçir. İ mesi için Amerikaya (— gitmesi İ teklifinde bulundum. Bu seya- hati kabul etti, Kânunuevvele kadar orada kaldıktan İ yine yanımıza döndü. İ Hâk ev değiştirmek fikrin- İde olup olmadığımı — sordum. | — Burada rahat yaşayamıya i cağım. Mukaveleyi feshet. Dedi. Ev sahibile © görüş- İ tüm, Ayni mukavele dahilinde apartımana diğer bir kiracı bul sonra maklığım şartile feshe razı ol- | O tarihte reis (Rozvelt) | le beraber Afrikaya gitmek cap etti, Hareketim pek na; hani oldu... Şöyle geldi. Böyle gitti aparlımanı tebdile vakit kalmadan bir soğuk alğınlığile hastalanarak validem kendini ölü görmüş olduğu © mahalde vefat etti....., Vak'a okundu bitti, Leman bir dördüncü, beşinci o hâdise yaprağı açmaya uğraşirken Ke Taksimde Ahmet bey sokağın- da Münip Bey apartımanında Se- ih isminde bir kadınm esen Ahmet oğlu Mahmut Ef. dün O üçüncü ceza ie ene iki ay hap se ve Seniha Hanıma 25 lira teda vi ücreti vermiye mahküm olmuş- tur İhtilâf yok! Dünkü Cümhuriyet de nöbetçi mahkemelerinin nak» zan gelen müstacel davaları rüyet edip etmiyeceği meselesinin hâ- kimlerle avukatlar arasmda bir ih tilâf tevlit ettiği yazılıyordu. Böyle bir ihtilâf yoktur. Nöbet- olacağı bulunan ad azetesin- alar mevkuflusu davalarin kanunun müstacel leri mahkemelere nisbetle ya da- ba yüksek salâhiyetli ve ya ayni salâhiyeti haiz mahkemelerdir. Neşriyat davaları Cümhuriyet gazetesi neşriyat müdürü iken Kibrit Kralı Krou- ger'in intiharı yazdığından do- layı aleyhine dava ikame edilmiş olan Abidin Daver Bey haklımda- ki beraet hükmü temyiz mahke- mesi tarafından nakzedil E Bu davanın nakzan © rüyetine dün üçüncü ceza mahkemesinde başlanacaktı. Fakat Abidin Daver 1 yapılamadığı anla- uhakeme Daver Beyin ının tahkilciyle tebligat icra edilmesi için müddei umumi liğe tezkere yazılması kararile 20 ağustosa talik edildi. Bir hırsızlık davası mahkemesinde nmıştır. Dünkü karısı ve Şükrünün ann: H. şahit sıfatile celbedi keme reisi kendisine şahitlik mek isteyip istemedi; tur. O da şu cevabı vermiştir: — Siz çağırdınız, bende gel- dim yokan ben şahitlik etmek ip temiyorum Bunun üzerine muhakeme di ğer şahitlerin celbi için başka ne kalmıştır. Bir nakız kararı Beraber yaşamak için vaki tek- liflerini reddetmesinden muğber Harik Hayat K ÜNYON SİGORT ramet mani olarak: — Elverir. Bu (fevkalâde vak'alardan birine inanmakla yüzüne iman etmek arasında bir fark yoktur.. Her fena rüya görenin ölmesi lâzım geleydi a yetişilemezdi. Dünyanın öbür — kıt'alarında vukubulmuş şeametlerden sana ne? Bu nevi vak'alar etrafa sari olsa iyiliklerden bahtiyarlık- lar beklemeye de hakkımız ol- maz mıydı? — Her fena rüya görenin ölmiyeceği doğru rüyala rın hepsi sahici dı — Kendi rüyalarının, rüyet lerinin sahici olduğunu neden biliyorsun? — Bunlar manevi birer sami miyetle ruhuma doğuyorlar... — İyi şeyler düşün ruhuna mes'udiyetler doğsun. — İyilikleri di davet ve akıldan (o çıkarmakla kötülüklerden kurtulmak kabil olsaydı... - Kabildir.. Fakat Okendi kendimizi telkin etmeyi bilme- yiz... Bana © varırsan hiç bir şeyin kalmaz... muhakeme de Rızanın | ahkemelerde Güzelliğe kıyan adar mahküm oldu Yüzünü kestiği için 25 lira tedavi ücreti de verecek | olarak matmazel Olganın üç d Jilelle yüzünü kesen ve muha me neticesinde bir sene hapse lira tazminat vermeğe mahk olan kahveci Feyzi hakkimdı hüküm temyiz tarafından nak dilmiştir. Nakzın sebebi mahkemede « nan raporların zapta geçiril miş olmasıdır. Dün bu davanın nakzen rü tine üçüncü ceza mahkemesir başlanmış ve uyulma kararı ve miştir. Bu kararı müteakip muhake davacı vekilinin talebi üzerine € yada tetkikat yapılmak üzere & ka bir güne kalmış, mazmun vel linin tahliye talebine de istida müracaat edilmesi cevabı © ve miştir, Vazifesine iade edildi Evkaf mahlülât mümeyyizi i büçuk sene evvel işten çektirilmiş bulunan Recai muhakemesi neticesinde edilmiş ve dünden itibaren » sine başlamıştır. | RADYO Bugünkü program İSTANBUL (1200 m.)— 18 gr mofon, 19,5 alaturka saz, Hafız N man Peyin iştirakile 20,5 gramafai 21 Münir Nurettin Bey koriseri, 2 orke BÜKREŞ (394 m) — 20 Tanha ser Vagner'in operası, BELGRAT. (429 m.)— Munül İ ten nakil | ROMA (441 m.) — 21 Mozari Koni operası PRAĞ (488 m.) — 20 şarkı ko. seri, 20,20 Voldan gecesi. VİYANA (617 m.) — 20,40 o | kestra konseri, 22.15 gol isminde ki » | şük bir komedi, 22.55 taksim 23,10 dans havaları. PEŞTE (850 m) — şarkıları, 21,15 İtalyan operasınd naklen Die Meister 23,15 fon. VARŞOVA (1411 m.) — 21 kö; lü şarkıları, 22 edebiyat i 22,15 Düeto, BERLİN (1635 m.) — 21 İ ten naklen Kosti operası. aza ve Otomobil Sirgortalarmızı Galatada Ünyon hanında kâin ASINA yaptırmız. Türkiyede bilâfasıla icrayı müamele etmekte olan ÜNYON kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptır- mayınız. Telefon: Beyoğlu 4886. — Çünkü seni çok İ — Nedemek anlayamıyo İ rum... — Benimle bedbaht olaca: ğını biliyorum da | — Yanlış.... Çok yanlış .. Bir hakikat da (o var ki söylemeden duramayacağım.. — Hangisi? * — Benim gözümün önünde başka bir kızla evlemirsen b acıya da tahaminül edemem. — Evlenmem.... mem... L.emanı kolları arasında h raretle sıkarak ilâve etti: — Ancak seninle evlenece ğim. — Ben öleceğim... — Ben'de beraber. — Ne bedbahtlık. — Seninle birlikte ölüm be nim için bahtiyarlıktır... Bu iki çocuk arasındak şaka da bu hazin tempod: liyordu., . seve. Evlene (Devamı var)