İilliyet Asrın umdesi “MİLLİYET” tir. 14 TEMMUZ 1932 İdarehane: Ankara caddesi 100 No. Telgraf adresi: İst. Milliyet Telefon Numaraları: Başmubarrir ve Müdür: 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matban 24310 ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye # Hariç için için LK Müddeti geçen nüshalar 10 ku. ruştur. Gazete ve matbaaya sit işler içim müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilinların mes'u- liyetini kabul etmez. BUGUNKU HAVA Yeşiflsöy rasat merkezinden ve- rilen malümata göre bugün bava ax bulutla ve poyrazdan rüzgür. kı olarak devam edecektir. 13-7-32 tarihinde hava tazyiki 700 milimetre en fazla sicaklik 16 santigrat kaydedilmiştir. 201 (Gillette) in Vefatı Lausanne konferansı, harp borçları, buhran, tren faciası falan gibi ehemmiyetli haber. ler ar ufak il ırla bize bildirilen bir havadis var- di. “Kendi ismindeki emniyet usturasını icat etmiş olan Mös- yö (Gillette) vefat etmiştir.” Türkiyede belki hiç bir a- kis yapmamış olan bu haber arkadaşlarımızdan, şair arka daşlarımızdan maruf bir zatı slâkadar etmiş, adeta müt: sir olmuş, imzasının neşrini is. temiyen bu zat bize yazıyor: “Bütün bir cihan sakalını: “Sezayı tg olur haddin te. cavüz eyleyen mler” Fehvasinca tehlikesizce traş etmenin yolunu bulan bu dâhi. nin vefatı memleketimizde en ufak bir edebi hareketi mucip olmadıysa bunu müteveffanın kıymetsizliğine değil, bizim sa kala ehemmiyet vermeyişimize atfetmek müreccah olur. Bende niz bu gibi erbabı icat ve ihti rar daima tebcil etmekte üstat larımız Sami paşa zade Sezai Abdülhak Hâmit ve merhum Süleyman Nazif Beylerin peş- lerinden giderim. Baki sıhhat ve selâmette sağlıkla kalasınız efendim.” Plâjlar... Tenha imiş diyorlar. Ben da ha hiç birisine ayak basmadım ve basmak niyetinde de deği- lim. Ömrümde zaten iki kere Milliyet'in Edebi Romanı : 32 .. . 9 Ölüler yaşıyorlar mı? Yazan: HÜSEYİN RAHMİ | Leman kirpiklerine sırala. pan yaşlar arasından: — Dayıcığım bu vak'a ilk Bi isteye Büyükadada (Yorgo- Diğeri de gençliğimde İhsaniye önlerin- de bir kayadan denize düştüm o zaman.. Bu iki defadan başka denize İ girdiğim yoktur. Zaten suya girmek hoşuma gitmiyor. Çün- ğırlığımı kaybediyo- ik geliyor, hafifliği de sevmem, Hayatımda ağırla- şayım diye uğraştığım için bu- | nun zıttını intaç eden bir şey | yapamazdım... dostu da i görüyorum... | İ Vücutleri suçiçeği gibi kaba- ran, yanan cildini tamir için | yoğurt, krem, zeytinyağı gibi | seyler sürerek pis bakkal çı- raklarına dönen, güneş çarpma st, rüzgür çarpması, deniz çarp | masile dudakları ve yüzü gözü çatlayan, yankesici çarpmasile perüdnr kalan, “pilğde: Geşihen | çıplak kadınları göre göre ka- | dınlara karşı teveccühü kâh ar | tan, kâh eksilen bir sürü ahba- | bın bu maceralarını dinledik piljler beni sarmiyor vesse- İlm... Zaten kumda oynamay mecbur olmasını hiç istemem | de... Doktorlara çatılıyor| İ © Para meselesini, ücret vizi- İ ta lâflarınr ortaya atınca tabit | doktorlara çatılmaya başlandı. Böyle şeyler aleni görüşülmez | | Geçende de eczacılar | tuttur- | muşlar: — Depolar halka ucuz mal | satıyor, halkın daha pahalı 0- | İlarak bizden mal almaları için | İ bir kanun isteriz... diye bağırıp İ duruyordular.... İ Doktorlar da: — Meşhur doktorlar gene indirdi.. Bize hasta gelmiyor diye bağırdılar ve bununla; | Meşhur doktorlar yine | fazla para istesinler de halk| bizegelsin demek istediler... İş gazetelere aksetti, Artık bu | işten pek hayır gelmez. Bu mü- | nasebetle (Eşref) o merhumun | bir doktor dostu hakkındaki kıtasını hiç bir şey ilâve etme- İ den dercediyorum idi o mukaddemleri Doktor Ethem Yenilir herkese biçâre küserdi adere, heffiyet do, Pehlevan Pehlevanlıktan edip oldu a şimdi o getir mekte yere. İ Herkesin serteni Karilerimizden Gazi Antep'teRemzi beye | Sizin istediğiniz gibi bir e- İ debiyat mecmuamız maalesef | İ mevcut değildir. Hürmetler. | Ajansın tercümeleri İ“ Derler kiş teliften | güçtür. Belki, lâkin daha gücü İ iyi yapılmamış bir tercümeyi | anlamaktır. Bunun kolayca el- | de edilebilen nümunelerini ara. | sira bize Ajans veriyor. Okuyo ruz. Okuyoruz ve bir şey anlar | ibi oluyoruz amma kendimizi artınca gene kafamızda bir şey | İ bulunmadığını görüyoruz. Ben | $ mademki; bu üs-| ve anlaşılmaz üs- | İ lâpta yazı yazılıyor, tercüme ya pılıyor, neden bu kalemle (Kad ro) mecmuasma yazı yazmaz- lar bunu da anlamaryorum.. * FELEK | tercüme DIY NE KOLAY KRALİÇELİK! On beş mil edecek Sanki Avrupa cemiyetinin | bütün hareketlerine, âdetlerine alışmışız gibi sırf ticaret fikir. lerile alarına da karışıyoruz. Türk ismini ecnebi memle- ketlerde takdirle | tekrar etti- recek her hareket lehimizedir. | Buna süphe yok. Fakat haya- | tin her parçasında. bizden çok ileri gitmiş olan Ayrupalılarda böyle bir tesir bırakmak o ka- dar müşküldür ki bu yolda ya- pılacak teşebbüslerin çoğu a- leyhimize netice verir Olimpiyatlara yolladığımız | bir futbol takımının ağlanacak kadar elim bir mağlâbiyeti na- | sıl aksi bir tesir bırakırsa me- selâ güzellik müsabakalarına iş tirak ettirdiğimiz bir Türk gü- | zelinin dünya güzelleri arasm- | fena notlar da ayni Doğrusunu sö gelirse seçtiğimiz güzelleri ken dimiz de pek beğenmedik. Bun- lar nihayet hakem heyetinin önüne çıkarılan ve ileri, d lik tevehhüm ed. İnsan bir bahçede dolaşır- ken ancak oradaki çiçeklerin en güzelini seçebilir. Fakat 0. nun duvarları arkasında kim bi | lir ne çiçekler vardır. Esasen bu müsabak gr genç kızların göstere ka her sene azala azala yet bu sene sekiz kişiye kad inmiş. Hattâ bunlardan bir iki. güzellikten ziyade bir çir kinlik müsabakasmda numara alabilecekleri söylendi. Şu hal. | de bu senenin kraliçesi beş al: | tı güzel arasından seçilmiş, İntihap dairesi bu kader mahdut bir güzelin Türk güzel liğini temsil edeceğinden şüp- | he edilir. Berber esnafı bile ri. yaset için hiç olmazsa yirmi kadar namzet gösterir de den en değerlisini seçer. Hem bu seferki intihap es- | ki (İttihat ve Terakki) nin in- fihap fırıldaklarına | benzedi. Gizli, kapaklı, dönme dolaplı bir şey oldu. Adeta bir (Cem yeti hafiye) işi idare etti. N hayet: — Ne sihirdir ne keramet, | el çabukluğu bir marifet! kabilinden ortaya bir güzel | çıkardı. Ne kadar olsa eski (İttihat ! ve Terakki) ocağı... Duvarları- na, havasına bu kadar olsun | huyu, suyu sinmiştir. Lâtife bertaraf. Beş altı nam | 2et arasından seçilen bu genç kızı resminden gördük. Resim hiç bir zaman aslı ifade ede. mez. Hattâ derler ki resim aslından daha i | tür. Deterministlik Avrupalıdır | mı şimdi? Bu iki medeniyetin arasında | bir uçurum © vardır. İstikbali | görmek sadece olacağı görmek İ tihap şartlarının bir demektir. Görülen şeyin mut. lakıyetle vukuünu haber ver. mek . Bakınız bu neye ben zer, Meselâ Astronomie de bir kuyruklu yıldızın o mahrekini | nefsini teslim etmek. hesaplarız. Bu nazari İ normal | Orhan — Şarka mahsus di- | mahrek ( fezada kat'ı nakıs yarsunuz. Frenklerin deter- | kat'ım veyn kat'ı zait şek ! | Iyon Türkü temsil | bir güzel lâzım.. Biz bunu da aksine kabul e- delim. İsmini unuttuğum yeni | kârlıklarına, tedbirlerine ve te! kraliçe her halde genç, taze, yaptıkları güzellik müsa- | fidan gibi bir aile kızı. Hürmet | duğu günler ederek bahsetmeliyiz. Fakat bir fikir olarak kendi- sine şunu tavsiye edebiliriz. Türkiye güzellik kraliç olmuştur. Allah mübarek etsin Altı kişi arasından birinci gel- | mek te bir meziyettir. Bahusus | Dühü âzam gibi şüera, üstadı | edep Halit Ziya Bey gibi üde- ba ve Sabur Sami il küberanın rey zanmak kraliçe menni bir şereftir. H elerde muhtelif pozlarda resminin çıktığını gör mek, çorap, papuç, boya takı. mı gibi hediyelere nail olmak az çok birer vesilei şöhrettir. Bütün bunlar bir genç kız gönlünü (mesimi seherle lerze- dâr' sathı âbı raşedâr) gibi tit- retir! Tahtı, saltanatı olmasa bile | kraliçelik ismi esrarlı bir alâ- meti farika gibi başına kondu- ğu genç kızın bahtını açar Bütün bunlar bir genç kız ruhunun pek mühtaç olduğu h. yecanı, zevki, lezzeti bol bol İsmini unuttuğum yeni kraliçenin bütün bu hislerle tatlı rüyalar gördüğüne, kakta giderken sağdan soldan: — İştef; O, kral Diye mırıltılar nerim, Bunlarm Ve haklıdır. Fakat, hayatta hiç bir zevk verir. s0- | şittiğine ina hepsi doğrudur. ve hiç bir saadet kaydı hayat | kaya yolladıklarını görüyoruz | şartile gelmez. Hele böyle id. | dalı ve münakaşalı zaferlerin | ömürleri pek az olur. | Yeni kraliçemizi tebrik ede- yim, fakat ona bir de naçiz na- sihatte bulunülyum, Bugün İstanbulda, Türkiye- de kazandığı muvaffakıyetin | neş'esini kâfi görsün. Bugünle- | rin zevki ile kalbinin heyecan - ihtiyacını tatmin etsin. Bü- tün yaz gittiği, gezdiği yerler. | de takdir ve tecessüsle etrafı: | nın sarıldığına şahit olsun. İn- | kraliçeye tam bir zafer temin edemiye- cek kadar çürük olduğuna bak: | k bu bir sene- lik sahi bilerek if- tihar etsi Fakat, fakat Avrupaya git- | mesin. Tecrübe ile anladı lar (güzel) i bizim gibi görmü- yorlar. Sonra beynelmilel mü- sabakalarda türlü türlü entri- Kalar dönüyor. Bir Türk güzeli | (Esthâtigue) kaidelerine uy- gun da olsa, yaşı, başı, kaşı itiraz külkal erisems dece de) gün de olsa Avrupalınm zünde basit görünür. Onlarca güzelin © manası, medlülü, ifadesi büsbütün baş. ka oluyor, Hawâ her milletçe öyle.. Muhtelif milletlerin kra. gö- Okuduklarmızı iyi | okuyunuz. Hiç bir şeyi Fenaya | ormaymız.. Hep iyi tefsirler zerinde yürütünüz.. Daima et. rafınıza iyilik yaymız.. Ve bun dan aldığınız ferahla şen olu- nuz... Dünyaya © şetaret saçı- nız.. Neş'e topla det, felâket, insan daima beklediği seyi kendine * çeker... Korktu. ğuna uğrar, Ve'ekseriya büyük ir azimü O vect ile husulüne ip İ değil! ,.| Irka hediye a 20 'HİKAY Bir stakoz hikâyesi Ustadın evinde, olagan şey- lerdendir. Arada bir yiyecek hiç bir şey kalmaz, Hattâ ne yüz dirhem © ekmek, nede on para. Karısınm bütün ihtiyat yakkuzlarma rağmen, böyle ol vardır. Yine bir akşam ayni © vaziyette, bütün ümitlerini mahallenin bakka- İma çevirmişler, düşünüyorlar- dı. Üstat şakağını gözleri yerde kaşıdı ve Herifçi oğlu da krediyi | kesti, dedi. Eh, nasıl kesmez ya! Borcumuz dükkânm yarı sermayesini geçti. Karısı dedi k Sen şimdi onu bırak ta, şu balkondan ( denize bak ba- kalım, belki tanıdık bir balık. çı geçer? Derken: Drrrring!., Kapının W Evlerin bu kadar sıkişik za- manlarında en büyük (korku misafir değil mi? Halbuki üstat asıl böyl zamanlarında: “Ah, bir misafir | gelse!,, diye umutlanır, du rur; ler ki, ben ne yapayım onları? Kapınm zili bir daha ça- Fırladı: Dür karı, dedi, bu ace- mi misafire benziyor, Oo akşam sofrası çıktı, demektir. 1 açtı, hayır, misafir Garson kılıklı birisi. Elinde de kocaman || bir pa liçe diye seçip umumi müsaba- da biz de şaşıyoruz: Bunlar da güzel mi? di- ye dudak büküyoruz. Haklıyız. Estonyalıya göre güzel İspanyola göre çirkindir. Binaenaleyh bu şekildeki bir intihap mahsulü olan yeni kraliçenin Avrupaya gidip in- kisarı hayale uğramamasını is- temek hakkımızdır. Esasen kışın yapılan tecrü- beden sonra bu müsabakalara olan rağbetsizliği görüp bunu tekrar etmemek Jözumdi. Fa- kat madem ki oldu, bari zara- rm yahut yanlışm yarr yolun. dan dönelim, Ve ismini unut. tuğum yeni kraliçeye, bu ka- dar şeref ve şöhretle saf gön- lünü eğlendir. Avrupaya git- me! Diyelim; Vakıa zevk ve neş'e ile tam yol giderken bu teklif biraz a- cı gelir amma ne beis bar, Aza kanaat etmeyen çoğu da bula- maz, derler. (A, Dumas) bir eserinin 80- nunu' şu cümle ile bağler: “On .a guelguefois assor #ouffert-pour avoir le.droit de ne jamais dire: Je suis heureux” Yeni kraliçeye detler dilerim. Burhan CAHİT trop hakikt saa- vahşi kabilelerin kaba — tahta: dan yontulmuş mabutlarını andıran sultanlar devrinin | bu korkulukları bazan bir ser- vet kümesinin tepesine otur. tulmuş zayıf, sinirli, (degenerâ) bir nesil bırakıp giderler... ettikleri bu, cis- | men, ruhan cılız, bozuk dü. he ahfat kondukları bu na- İmeşru kazancm mahsulü mi- raslarile ekseriya cemiyete mu X 7 Nİ İşte ne güzel oturup (© İ yoruz. Davette | burada | a eğlenecik: değilimiz Yal ce Ne dersiniz, Mehmet Bİ a Vİ | gelince, ona da bir iü 18 ket. — Burası değil mi mektep | efendim? | Evet, burası Bir şey mi var? — Buyurunuz efendim.. Bu nu ustam gönderdi. Üstat paketi alıp (içeride açınca, aman allahım, ne gör- sün? Maidei âsnmani! OKuzu kadar bir istakoz. Bunu kim gönderdi a caba? diye düşünecek zaman değil! — Karı sen stakoz rebilir misin? Mutfağı arayıp taradılar, ya- rım şişe zeytin yağ da buldular. Tuz da varımı. Sıra ekmeğe ge lince, üstat cesaretlendi. Bak- kala haber saldı. — Soframızda stakoz var, Sen bir okka ek- mek gönder, yahut © iştihan varsa sen getir, hep (beraber yiyelim. Eh, stakozlu bir okka ekmek | doğrusu! Bakkalın | cesaret edemedi: derişinden belli! Karınlar doyduktan sonra üstada mecal geldi. Şöyle bir iki eş dost aramak için Beyoğluna çıktı, Şehrin tanın- muş simalarmdan ve ahbapl dan Ahmet © Beye rast gel. yavrum! İ koca bir sofraya di gönderilir gelmeğe ekmeği gön İ lunınca, üstat hemen yerinden | — Nereye böyle yalı? — Abdullah Efendide Meh- İ met Beyi bekliyeceğim, bir ye | re davetliyiz. Oraya ğiz? gidece Adam, o gelinceye ku- İda gür üç gl turalım.. İ Oturdular ve © başladılar Mehmet Bey © nedense biraz İ gecikti. Kadehler bir, iki üç, İ devam ediyor. o Muhabbet te İ gırla | Üstat dediki: — Adam bırakın şu daveti! pişi: | dan sonra, bir de baktılâf b! saat almış, yürümüş. kikaten artık gidilemez. 6 lemeyince de geç yakini dar içtiler, eğlendiler: en zengin bir sofrada, en diği insanlarla hayli hoş # ler geçirdi | Mektebin müdürü iri lef bir sofra kurmuş, dave” rini bekliyor. Koca BR İ koz sipariş etmişti, O de se, hemen haşlayıp (doğ cak, İki kayık (o tabak t8 a bir salata halinde süsleyecek.. Fakat bekler, ler, stakoz gelmez. ; Davetliler © neredeytf lecekler. Bu stakoz (ney kadar gecikti? On dakika mi dakika, yarım saat. allah, davetliler de gelmi Bir saat, bir buçuk © saat “. üç saat.. Stakozdan da, — davel den de ümit kesilince, Bey mükellef sofranın bir narınnda tek başına yen | vivip kalkmış, yatmış. Bu muammanın düğü üstat bize anlattı; | — Gözü kör olmasın, İ son stakozu mektebin öbür İ rafında oturan o müdür B İ kapısına götüreceğine, oturduğum yere getirmi biz de kimin gönderdiğini radan elbette anlarız diye p yedik. Meğer davet rasında beklenenler de Mehmet Beyle Ahmet Bey, İ gil mi imişler? Tahin o Gi sine bakın ki, o gece ben İİ müdür Beyin © ikramını $İ müş, hem de davetlileri davetlisi olmuştum. Kiralık Ev Mısırloğüj okağındiğ altı od numaralı GİĞ kiralıktır. Talip olanlar gö zetemizde Ramiz Beye müğl Kadıköyünde lunda Nuhbey |, 22 racaat eksi Asrın En Büyük Ve Şayanı Hayret Eğlencesi Avrupa ve Amerikanın meri kerleri ahal'sinin alkışladığı TROPICAL EXpres Büyük Brezilya Rövü Heyeti 14 temmuz bugünkü perşembe akşamından itibaren Taksim Bahçesinde icrayı lâbiyata Cinsinde yekta olan b Prof. WİLLIAM başlayacaktır. u revü heyeti, meşhur C. DOORLAY tarafından idare edilmekte ve meşhur Müzik - hollerin bir çok yıldızları ile beynelmilel rinlerden mürekkeptir, muganniyeler ve maruf bale- Heyetin temsil edeceği oyunlar meyanında: 99 Tablo Üzerine Fevkelâde Alâkabahş Bir KALEİDOSCOPE ExO Muhteşem Mizanse tesna Artisti Görülmemiş - Orijinal - TIĞUE temsili vardır. Ğİ n - İki saatlik Müs- k Eğlenceler Mükemmel - Muhteşem Cuma ve Pazar günleri matine saat 17,30 te güzelliğine de varis — olan bu çocuklar yüz — çizgileri zarif, | ince mütenasip, o sympatiguc garabetperest narin, solgun,has | sas vehham, çabuk incinir rer hilkatte idiler.. Leman on- lara nisbetle (kanlıca, canlıca görünmesine rağmen, oruhan o da ötekilerle ayni #anfta i- di. Gençlere nasihattan ağır g€- len bir şey | yoktur.. Dayıla- Dilâvere gelince o kırklı bir baba ile otuz beşlik bir #5) nanın mahsuliydi. Ana cabi ık, baba ümmi den& İ cek kafada sade bir adam” İ Bu iki odun parçasının çarpı$” | masından bu kıvılcım nasıl p#f İlayıp çıktı? Tabiatm © insan hayretlere düşürecek böyle $# şırtmaları vardır. Bazı deli lardan aptallar doğar. Bs3* şöyle böyle insanlardan zeki bir hal defa bende vuku bulmuyor.. Anladık senin gibi (de| doublement) na uğramış olan- ların artık isimlerini sayıp dök- meye lüzum yok. - Ölümleri kendilerine mı lâm olanların bu felâketi bek- lemekten başka yapabilecekle- | ri'bir şey yoktur.. Par fatalisme bu böyledir... Takdire ne de- ministe itikatları yok mu?. indedir. Fakat olabilir ki bu Talât B, — Oğhum siz bile: | kuyruklu yıldız büyük bir'sey- mediğiniz şeyleri kendi" yanlış | yarenin yanından Fikirlerinine doğra çekerek tef> | sun cazibesi tesirile mahrakinin sir ediyorsunuz. — Frenklerin | şeklini değişt (determinisme) mi rklıların | Bizim es İ çalıştığı şeye yani, umduğuna nail olur. Bu spirite oyunları i haddini geçmeme. iz güneşin aydınlığm.| İda hareket ve neş'e arayacak | çocuklarsımız. Ahretin* karan bığmda sükün ve felâket de ğil.. zir komedyalar. oynadıktan | rının sözleri onların bir ku- | ler gelir sonra ortadan silinip & yok o. | laklarından girdi öbürlerinden | Bu halayık zade renkli, e lurlar. İ çıktı.. Fakat dayılarnda uya- | hi, kemikli, dolgun kısa boy” Paşa yetmiş sekizinde, ka. | nan bu hoşnutsuzluğun anne. | fosforlu kedi gözlerine malik İ çimcı zevcesi olduğunun hesa- | lerine de sirayetinden korku- | toparlak çehresi gayet sevim” bını allah bilir. Mahnur | Ha- | yorlardı.. Binsenaleyh bu es- | li bir çocuktur... Beylerle b İ irmefendi on sekiz — salinde... | pritismacılığa mümkün oldu. | raber o da lisan öğ Tarla henüz tam © kuvvette | ğu kadar gizli bir odin tutar/ Fakat | bey zürriyet verecek kıvamını pek | gibi devama aralarında karar | göz atmaya tenez geçer | vaziyete nazaran (fatalisme) me verdikleri ma- | olan müstakbele ait hesabımız. maya hiç uygun değildir. Siz | daki takdir bozulmuş olur... bu noktada Camille Flamma- | Ancak, sonraki tesiri hesab ağ m. rn rion'a ve diğer müelliflere de | katmakla nszariyemiz (düzel Bür?. Asabiyeti artan Talât Bey havaya yumruklarını sıkarak — Bir fatalisme öğrenmişsi- Fakat manasını bilerek de gibi yalnız lâfzi Her fenalığı k kabul etmek aczü ni gil, Papağan bir öğreniş... derdir diye meskenettir. Bu şarka mahsus | çok meş'um bir itikat. İnsana iftira ediyorsunuz... Bu mesele | miş bulunur... e merak sardıralı Flamma. | | — Bu sözlerden şu anlaşılı n'u bende okuyorum.. Ak- | yor. İstikbalin evvelden keşfi İlimda kaldığına göre, Ölüm ve | kabil olduğunu farzetsek dahi esrarı külliyatımın birinci cildi. | vukuu beklenilen şeyin o diğer ni açmız. 326 ıncı ve 7 inci sa | bir tesirile şekil ve o mahiyeti hifelere döğrü © bakınız. Buna | değişebilir... Binaenaleyh böyle | dair izahat göreceksiniz. O cilt ve o sahifeler İ su satırlar okunur: açılır, | kül ile beklemiyerek olacağa Dünya ahret iki âlem birleşiyor Bu iki erkek bir | kız kar. deş vaktile cinsi kuvvetini çok yormuş bir pâşanın tekne ka- zıntılarıdır.. Bir elleri dın belinde bu murassa nişan. karşı tedbir almakta kusur et. | lr, gümrah kır sakallı, doy-| devlet | hususlarda fatalist bir tevek- | hazinesinde, öteki kolları ka- | cinsinden ziyade bulmamış... Tohum ise vücut | anbarımda yıllana yıllana çü- | rümüş... Bir genç fidana laşmış bir kitüğün aşısından | İ sağlam mahsul © beklenir m İ Tabiatin tuhaf bir & fantezisi, | ğlanları kendi erkeğe ben- mantar. kıza, kız ise zetmisii.. Orhanla Turhan bakaları- İ ratile verdiler.. Bu aklı, fileri zıvanadan çı karacak garabetteki mütal larınm zayıf bünye ve dima larındaki “karma karışık tesi- çok acayip rüyalar gö- rüyorlar.. Ara sıra uğradıkları bersami halleri hakikatle ka- rıştarıyorlar., “Hasılı bu made di dünyadan ziyade kendi m mavi âlmlerini İ leri materialist, çamak sureti onlardan da f lışmış arasında müte Fakat beyleri vaziyet memek içi işin huyuna suyuna gider 24” kanaatini onlara . sezdirmekf ten çekinir. binaenaleyh