| Fenni Bahisler || Asrın umdesi “MİLLİYET”? tir. 1 TEMMUZ 1932 İdarehane: Ankara caddesi, 100 No. Telgraf adresi: İst. Mi Telefon Numaraları: Başmuharrir ve Müdür: 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matbaa 24310 ABONE ÜCRETLERİ Türkiye için — E. LK. Baylığı 4 — 6 7s0 ız 4— İ © senelerden beri malüm olan tabii renkli fotoğrafi, tabiatteki renkleri aynen taklit imkânmı İ bahşedecek bir terakki mertebe: ne vâsıl olmuş bulunuyor. Şimdi kadar bu iş için maddei ipti- İ daiye olarak © sureti mahsusada İ mamul camlar kullanılmakta ol- İ duğumdan bazı muhassenatına bi- naen filmle çalışan fotoğraf maki neleri ercih eden amatörler ta renkli fotoğrafiden dememekte idi. Buna çar tlak her makine ile ji renkli fotoğraflar çekilebil- mek için bafrikaların şu günlerde İ piyasaya film rulo, film plan've film pak şeklinde yeni ve hususi mamulât çıkaracakları bildi yor. Bu yeni renkli fotoğraf ilm lerinin kullanış tarzı alelâde film lerden farksızdır. Fotoğraf çekil an objektic önüne bir ire takılmakla © en güzel renklerin filme tesbit edil- mesi kabildir. Bu tarz fotoğraf lar doğrudan doğruya film üze- rinde bir positif olarak meydana İ geldiğinden ve renklerin kâğıda kopya edilmesine ünkün olmadı- ğından renkli filmler gün veya lâmba ışığına tutularak 1) yahut projeksiyon aleti ie (resim bir perdeye aksettirilerek temaşa olu Bur. Renkli filmlerdeki prensip şim diye kadar malüm olan tabii fo- toğraf camlarındakinin ayni olup ışıktan müteessir olan ince fotoğ- raf zarı için cam yerine film ha- mil vazifesini görmekted ist esnasında Müddeti geçen nüshalar 10 ku vuştur, Gazete ve matbaaya ait İşler için müdiriyete müracant ilir. Garetemiz ilânların mes'u fivetini kabul etmez, BUGUNKU HAVA Yeşilköy askeri rasat merkezin- den verilen malümata göre bugün hava ekseriyetle açık olacak, rüz- gör şimeli istikametlerden — hafif surette esecektir. 30-632 tarihinde hava tir. Argo lügati Merak ve teşebbüs sahip- lerinin (3000) © kelimelik bir Argo Lügati yaptıklarını ga- zetelerde - okudum. Hattâ bu lügatlardan bir kaçını da gör- | düm. Ben de naçizane bu |:| , n gatları bilir bir yazıcı sıfatile | metrenin takriben binde on beşi bu teşebbüsten Oo memnun ol. dum. Yalnız bazı ( kelimeleri | de de pek parlak bir netice alın yanlış kullanılmış gördüm. | madi.,, Meselâ: (Aftos piyos) keli. | mesi bu da kim oluyor mana. sına kullanılır. Halbuki buna | başka bir mana vermişler... Gö pül ister ki; bu lügatları kita- i ba dökmeden evvel — şöyle bir | tehassısın yukarıya anketten geçirseler!... ğim sölzerini darmadağın etti, Göğüs hastalığı! | Anlatacağım o hikâye de bu- ir, Su günlerde An. | — Vaktile Tıbbiye mektebin. Ankara maçları d de bir muallim talebesine ders hakkında âflar oluyor... Ma veriyormuş; Mevzu göğüs lüm ya! Altıncı spor kongresi | hastalıkları o imiş. Kendisini münasebetile Ankarada İstan. | muayeneye gelen hastaya sor- bul — İzmir — Ankara muhte | muş: v e itleri arasmda futbol maçları | o — Nerenizden muztaripsi- yapıldı idi. Bu O münasebetle | niz?. birçok sözler, tenkitler falan | | — Göğsümden.. filân oldu. Yarı yanlış © yarı — Ne iş yaparsmız? doğru, İ O — Mızıkacıyım... Esasen bu maçlara muvaf- | O Bu cevabı alan fak olmuş nazarile de bakama- | talebesine izah etmi yız. Maksadım bu münasebet. Efendiler, göğüs ha İe bir bahse ilişmek ve bizim | lıklarının sebepleri meyanın- Futbol hakkında söylenen bir | da mızıkacılık ta vardır. Üfle- sözden fırsat bularak bir hi- | mek suretile çalınan çalgılar, kâye anlatmak istiyorum. ciğerlere fena tesirler yapar ve © Bir İzmir mütehassısı, Se- göğüs hastalıklarına sebep o- İânik muhteliti ismindeki ta- lur. (Mızıkacıya dönerek) ne kumm © İstanbul ve İzmirdeki | çalarsınız?.. oyunlarını ele alarak diyor — Davul çalarım. Cevabi- “Bizim futbol tedenni edi: | nr almış. yor. İstanbulda Galatasaray — Bu hikâyedeki muallim ile Fenerbahçe muhteliti Selânik | İzmirli futbol mütehassıs ara- © takımını ancak 2 —Ivel—0 Bu fikrin gazetelerde in- | tişar ettiği gün Fenerbahçe- Din bahsedilen Selânik muhte- ELEK İsi muallim | Her nevi fotograf makinesile tabii renkli fotograf çekmek imkânı hâsıl oldu Amatör fotografçılar için mühim yeni- likler - Tabii renkli fotograf filmleri kalınlığındaki taneciklerden iba: pet bir renk tabakası srvarımıştır. Tabiatteki bütün renkler için e- sas teşkil eden kırmızı, mavi ve İ yeşil renklere boyanmış olan bu tanecikler biribirine iyice karış mış ve sıkışma bir vaziyettedir. Bu çeşit bir renk tabakasını ha- vi film sathma mikroskopla bakı- lp taneciklerin fevkalâde büyü- düğünü farzedecek birini ayrı ayrı görürüz. Tabii renkli bir fotoğraf filmi ne, fotoğraf alınmazdan evvel zi yaya tercih ederek bakmak mad deten kabil olsa bu takdirde yal | niz beyaz renk görmemiz icap €- der. Zira kırm yeşil “- mavi renk şuaatın imtizacından (Syu- thise additive) beyaz şusat hu- sal bulur. Renk tabakası üzerine ziya dan mütecssir olan fotoğraf zarı sivanmışlır. Exposition esnasın. da objektiften geçip gümüş zerra tma tesir edecek ziyanm evvelâ renk tabakasmdan süzülmesi için filmin boş tarafı yani zarı hâmil olmayan ters tarafı objektife tev cih edilmek suretile makineye yer leştirilmesi icap eder. Şimdiye ka dar kullanılan tabii renkli fotoğ- raf camlarında bu noktaya dik- kat etmek lâzmdı. Halbuki yeni filmlerde bunu düşünmek lüzu- mu yoktur. Zira fabrikaca yapı" lan ambalâj 5 şekildedir ki fil min makineye yanlış konması ih- timali varit değildir. Renkli film lerin renkli camlara nazaran 0- lan muabassenatından biri de şü dur: Camla çekilen fotoğrafta a- lnacak resmin netliği buzlu cam üzerinde ayar edildikten sonra, İ camın şasesi ters konması delayı | sile ziyadan müteessir © olan zer | buzlu cama nazaran (o taayyün öden netlik sathından camın ka» lınlığı kadar geride bulunur ve bu cüz'i fark körüğün © objektife doğru bir buçuk milimetre kadar ileriye sürülmesile telâfi olunur. | Halbuki filmlerin kalınlığı resmin netliğini gözle görülür derecede müteessir edecek mahiyette ol- madığmdam file sümeni halide bu noktaya dikkat etmek lüzumu da kalmaz. | Aydınlatma — Exposition Objektiften giren ziyanın fi me yaptığı tesir şöyledir: Filmin | beyaz ziya şuaatına maruz kalan İ yerlerinde (Yukarıda söylendiği | üzere beyaz şunat esas renklerin birleşmesinden hâsıl olduğundan) | bu şusat her üç renk tanecikle- rinden süzülerek tanesiklerin ar- | kasında bulunan gümüş zerratma tesi reder. Gümüş zerratı birinci banyoda tamamen kararır. Beyaz fuaatın filmde siyahlık hâsıl et- mesi ile tıpkı alelâde fotoğraftaki ate zıt bir resim, bir ne | vücut bulur. Bunu hakikate olursak, her | vay Gara” objektife biç b bir şuan aksetmiyeceği için fo- toğraf cam yeya filmi bu kı. sımlara tekabül eden noktaların daki gümüş zerratı hiç tebdili şekletmez. — Binaenaleyh birinci | banyoda mezkür zerrat kararımı yacağı gibi ikinci banyoda da ev- saflarına halel gelmeksizin ziya- ya karşı hassasiyetleri baki kalır. Şu halde ikinci banyo neticesin- de film üzerinde bulunan gümüş zerratı ya bir lâmba veyâ gün işi ğma tutularak © ziyalandrılmak ve tekrar banyo edilerek (üçün- cü banyo) kararlılmakla neyal yerine hakiki bir pozitif elde edil miş-olur. mavi rengi ele alar ve filmin kismen bu renk şuaata ma ruz kaldığını kabul edersek bu malüm banyoları müte- i leri nında bulunan © kırmızı ve ye; tanecikler kararmış gümüşle ka- İ panacağı iğin şeffaf kalan yalnız mavi tanecikler görünür ve böyle ce mavi renk renkler renk taneciklerinin muh- telif nisbetlerde e kararmasından ve muhtelif ren kşuaatının imtiza cından vücut bulur, Renk ş nın imtizacı hâdisesi ayrıca tetki ke şayan optigüe bir mevzudur. Bütün bu izahat yek nazarda biraz muğlâk görünüyorsa da fo- toğraf camında resmin ne suret le hâsıl olduğunu bilenler için renkli fotoğraf prensibinin anlaşıl ması pek basittir. Hülüsa işin amatörleri; alâka- dar eden en mühim ciheti lâaletta yin her makine ile renkli fotoğraf Şekilebilmesi ve ziya kuvveti yük | sek olan objektiflerle estantane fotoğraflar dahi almabilmasi im- kânıder. Berlin san'at mektebinden: Ferdi Nafiz RADYO Bugünkü program İSTANBUL (1200 m.) — 18 gi mofon, 19,5 alaturka saz, Vedia Rı- | a ve Cennet Hanımların iştiraki 20,5 gramofon, 21 alaturka saz, İn- 6 ve Belkis Hanımların iştirakile 22 tango orkestra, BÜKREŞ (394 m.) darülfünunu, 19,5 Pu hem operası, BELGRAD (429 m.) — 20 gra mofon, 20,20 konferans, (21 opera parçaları, 23,50 slişam konseri. ROMA (441 m) — 20,50 gra- mofon, 21,45 randevu isminde bir komedi, 23,40 rmuhtelif konser. PRAĞ (488 m.) — 20 şarkı21,30 konser, 23 saat ayarı, 22 orkestra. VİYANA (517 m.) — 20,10 saat ayarı, gün haberleri ,yarınki prog- ram, 2020 könser, 20,50 Hayden-| den parçalar. 19 Radyo Bo- ininin orkestrası, 21,16 komedi, 23,10 Çi gan, VARŞOVA (141 m.) — 20.15 muhtelif, 20,35 Vilnadan nakil 21 senfoni, 23 dans havaları in siyah gümüş zerratı ikin ci bir banyo delâletile halledile- | rek negatiften uzaklaştırılır. | Bu wmeliye'ile karne, yeşik) ve mavi taneciklerin © şeffafiye! İ iade edilmiş olacağından işığa tu tularak filme bakılacak olursa tekrar beyaz sunat görülür. İl ci banyonun vazifesi yalnız birin | ci banya neticesinde kararan gü- müşü tardetmekten ibaret oldu- ğundan birinci banyoda kararma yan zerrat ikinci Banyodan son- ra dahi ziyaya karşı olan hasaasi yetlerini muhafaza ederler. Bu | hal bütün diğer renklerin husulü | noktasından mühimdir. Meselâ | Exposition esnasında siyah renkli | BERLİN (1635 m.) — 20 Günün m 20,15 doktorun te eri, 21 Munihten naklen senfoni, İ 23,35 Berlinden naklen konser 23,50 hava raporu, Mütebaki gün haber- leri, sonra dans havaları Dr.Celâl Tevfik Zührevi ve idrar yolu hastalıkları mütehassisi; Sirkeci Muradiye ende hâsıl olur. Diğer İ balık davetliler İ mi üç mevcutla | yan etmiştir. Bunu müteak İ tebrik ederek ayrılmışlardır. İ mesi, havaların müsait şel PEŞTE (80 m) — 20,10 salon İ lardan bir kısmının tayin edil. | iye- | diklerini yazmıştık. İzmir mın Bursa kız san'at mek- tebinde sergi —.—ş—ş — Üç sene evvel 23 mevcutla açılan bu mües. sesede şimdi 140 talebe var.. vamı, tohumların temiz! meki koza istihsslâtinm fazlalığı na sebep olm Geçen sene 550 ilk 600 bi. «ile mikdarında koza yapan | 800 bin kilo baş koza çıkacağı tahmin edilmektedir. Bu senek kozalar randman itibarile de ge- çen seneye nazaran daha iyidir. Bunda da böcekçilik mektebi mü dürü Tahir Beyin büyük yardımla rr olduğu anlaşılmıştır. Dört be: İ günden beri satış yeri olan 7n) hanında mühim bir faaliyet göze çarpmağa BURSA muhabirimiz yazıyor: Maarit vekili merhum Necati Bey namına izafetle şehrimizde açıl- mış olan Kız San'at mektebinin ü çüncü devir senesi güzide ve kala huzurile tes'it © dilmiştir. Coğrafya muallimi Mem duh Turgut Bey, üç sene evvel yir açılmış olan bu kıymetli irfan mucssesesinin bu- gün 140 dan fazla talebesi oldu- ğunu, mütehassıs muallimlerin yo rulmak bilmeyen gayretlerile ge- ce derslerinden de müsmir netice. ler elde edildiğini beyan ederek halka, hükümete ve mektebin ta» lim heyetine şükran hislerini be- ip tale- benin bir sene zarfında © vücude getirdiği nefis san'at eserlerine ait sergi gezilmiştir. Burada, ipekli roplar, çocuk elbiseleri, tapkalar hayret ve takdirle dikkati çelbetmiş, muallim Saadet Han mun çök san'atkârane bir surette | satıldığı anl yaplığı resimler de sonsuz takdir | rifesi nazarı itibara alınacak olur İer kazanmıştır. Mektebin tabahat | sa bu fiyatın Avrupaya muadil ol kismina sit olan mütenevvi reçel, | du demektir. Müstahsil şimdilik pasta, kurabiye ve çukulatalar. iyetten memnun görünmek Vali Fatin Beyin bir nüktesile zi- yaretçilerin rağbet ve iştihasımı bir kat daha arttırmıştır. Mekte- bin çok kıymetli müdürü Melek Hanun tarafından izaz edilen mi- safirler, tam mânasile bir san'at | meşheri haline konulan müastese | yi. muvaffakiyetlerinden dolayı sati 63 kuruşa satıldığı görülmüş tür. yasasına da tekabül ediyor demek tir, Çünkü gelen haberler, Avrupa | Balta Milâno- piyasasında en kozanın vasati 3 lirete yani bizim paramızla 30 - 35 kuruş arasında celbetmiş ol- duğundun bankalar krediyi azalt mağa başlamışlardır. Bir mütetabbip Dün sabalı Aydınlı Hüseyin is İ minde bir. mütetabbip y $ tır. Hüseyin, doktorum, diye bazı köylüleri aldatmış, tadavi edece- ğim diye zavallıları dolandırmış- tor. Cürmü meşhut halinde yakala nan Hüseyin Adliyeye teslim edil miştir. Derviş. Koza istihsalâtı Bir kaç seneden beri hükümet tarafından köylüye tevzi edilmiş olan dut fidanlarının iyi yetiştiril- ilde de Tapuda dört kişi Tapu sicil muha- açıkta kaldı fızlıkları Yeni sicil emlâk nizamname sini tatbik etmek üzere, İsviçre | müdiriyeti umumiyeden gelen de olduğu gibi, sicil muhafızlık | bir emirde dört efendinin kad- larr ihdas edildiğini ve memur- | eo harici kaldığı bildirilmiştir. Bu emre göre Beyoğlu idaresin den Hayrullah ve Osman Nuri Beyler, Tapu kayıt kaleminden Celil ve Şefik Efendiler açıkta İ kalmışlardır. Dün kendilerine tebligat icra edilmiştir. takası sicil muhafız müdürlüğü vekâletine Tapu ve Kadastro müdiriyeti umumiyesi başmü- İsmail Hakkı Bey, mua- İ tayin edilmişi | Denizli, ve Aydın mubafızlıkla | F İ dastro müfettişlerinden Fe: ğine de müfettiş Fuat Bey | ir. İzmir, Manisa | ru Talât, Üsküdar tapu başkâ- tibi Eşref, Beyoğlu tapu idare- sinden: Muhsin Beyler mahalli dun, Salih, Muhlis, Necmettin ! memuriyetlerine hareket etmiş eee Trabzon tapu müdürü | lerdir. rına tayin edilen Tapu ve Ka- vilâyetimizde bu-sene (Ko- başlamıştır. Bu- İ günkü piyasada koza fiyatmın va | Bu fiyat hali hazır Avrupa pi iyi İstanbul Tapu müdiriyetine | e amy lola er Hmmm İsyan neymi Tayyare ile niğ ngiliz askeri ikedilmek isteniyf İ Bağdattan , 5 tarihile Adasi İ telerine yazılıyor: Londrada İ bir telgrafta: İ “ Hicazda İbni Refadenin iJİ | ği ve Hicaz hükümeti ku İ nin asılar üzerine hareket hudutlarma deği diğer telgrafta “ Temailiyeden 500 meferlikk liz kıtsatının Hicazdaki asıl te Hicaz hükümeti askerine <tmek üzere Bağdada | zırlanmalı için emir dığı ve isyanın tevessü dı olduğu, hattâ bunda İns mağı olduğu şayi olarak teki diği söylenmekte idi. Son haberler İbni Refade nın dört yüz silâhi: olduğu vEİ olduğu Akabe mıntakasında cek içecek fikdanmdan dolayi mış ve mukavemetten âciz BİP kaldıkları merkezindedir. Mısırdan gelecek 3 anına karşı mı yoksf ısyanma karşı mi olduğu 30 irt isyanı bastıriliniş ve Bi ü İrana iltica ederek İ! meti de kendilerini takibe olduğuna nazaran gelen ask buna karşı olmiyacağı anlaşıl” Bağdat - Tahran dostluğu! işi temin edeceği ümit edil dir Bir mesele daha var. Irakta Tayyare istasyonunun muf icretli Âsuri askeri teff ktından evi her ne sebepten ise — terki Bİ 1€ karar verdiklerinden gi kerlerin bunların yerine kaim 9 ğı da hatıra gelir. Lâkin yeni ce bu muhafaza rak Mikümetine sit olduğunda sebeple İngiliz askeri gelm cet olmadığı gibi, o mu muhafızların temerrüdüne | VE yapmasma da sebep ve ihti İ rülmüyor. | Zaten Bağdat hükümeti ücretli askerlerin yerine niz ker ikame etmiş ve yeni tensi parken icabeden tedbirleri de #i tir, , Bir rivayete göre İngiliz, gelmesinin Basra rap emaretlerile alâkası vardı Hicazdaki vakayi üzerine İ ve arasını tahkim etmek İsti; En son havadis bu askerin Mısırdan hareket (etmediği hatta hareketin tecil edildi riyor. Bu haberde Asılsız bir hab Şehrimizde fransızca | den bazı refiklerimiz dünkü © halarında İstanbul nı ihraç etmek üzere bir mıntaka tesis edileceğine dai haber neşretmişlerdir. Bu hal göre, İstanbul'da Antrepolar £ ilerek Rusya'dan gelecek £ n ve Balkanlara edilecektir. Bu haber | hakki dün şehrimiz. Rus o mehafilif tahkikat icra ettik, Rus me de bunu teyit edecek © mali mevcut olmadıktan başka ber hayretle karşılanmıştır. nın Atina'da Ticareti has messilliği mevcut olduğu gibi! w kısmen, Türk tüccarı © Fd Balkan memleketli raç edilmekte olduğundan bir serbest mıntaka *& ne lüzum olmadığı beyan tedir. sında bir benzeyiş vardır... gibi fena şekilde yendi. İzmir F ehemmiyeti yoktur. (Pascal) zamanındaki anthropo cen- trigue, geocentrigue sistemleri akidelerinden yani bütün fele Milliyet'in Edebi Romanı : 20 lar ve kurunuvusta hıris lığı zamanlarındaki | he: duruyor. Dehhaş ve dilsiz. j lişan dinlerden, mezheplerden, akidelerden hiç birisi bizi ik. na edebilecek şümullü ta. rifte bulunamamışlardır. İşte mak i İ iz. Eğer bir ikinci Mimi gire “Adalet âşıkı büyük kalpli | rek yaşamakta devam edecek i hassas adam kendini yokla.. | sek mesele inceden inceye teti Ölüler yaşıyorlar mı? Yazan: HÜSEYİN RAHMİ Sahifeleri karıştırdıkça ha- kiketen merakı calip satırlara tesadüf ediliyordu. Mütalealarından bazılarını hulâsatülhu! işte naklediyo ruz: Flammarion'dan : “Var olmak yahut OOolma- mak,, (Hamlet) in bu mezar. İk sahnesi her gün gözlerimi. zin önünde tekerrür edip duru | Mütefekkirin hayatı ölü. mün mürakabesidir. 1, insaniyeti hiç | etmiyorsa, bu ko- medya nedir? Gerek ona yüz yüze bakabilelim ve yahut ki |sörmemek için başımızı çevi- üm bayatın en büyük İlden Onu tetkik etmek istememek çocukluk ( havaili. ğinden ileri gelir. Zira ucu. rum. de ap açık duru- ei gün 5 MimARŞIZA, Yü. dar varlanacağız. Mesele iskandili nâkabil bir derinliktedir. Ne kadar uğraşsak vakit ziyam- dan başka bir şey elde edeme- yiz. Bunun sonunu (o seçmek muhaldir kabilinden bir maze ret serdetmek müânasız bir kor ku ve. tenbelliğin. e doğurduğu beyhude bir bahaneden başka bir şey değildir. Önümüze dikilen bu muaz- am noktasının kar. şısmda bir cevap (| istemeden durmak müşküldür.,, “Âdil bir Allah var mı? O mu bizi yarattı? Yoksa onu bi. zim zayıf zihinlerimiz mi do ğurdu? Kim kimin hâlik” mah lükudur bazan bilinmiyor. Ada let İâfzı da insanların uydur. duğu boş bir söz müdür? Za vallı beşer bu haksızlık, bu fıs- kı fücur yolunda daha ne ka- deleyerek bir ısık ara- Tabiatin yüreğine iyi temay' ler de koyduğunu bazı bazı du yuyorsun değil mi? Bunlardan Jistifadene mani olan kimdir? Tabiat dediğimiz bu heyülâ da İmedir?. Onda bir azim, munsıf İm ekeni emmi Mz gi ye var mı? Yoksa bu koca kâ- | inatın bizâne kaldığı adil ve insafla mütehassis olan yalnız bizim malül dimağlarımız mı. dır? Raşeler getiren ne bü muammaların karşısındayız. Şüphesiz öleceğiz. Hiç bir şey bu kadar muhakkak değil. dir, Üzerinde yaşadığımız bu toprak yuvarlağı güneşin etra- fımda yüz devir daha yaptıktan sonra sevgili kari hiç birimiz bu dünyada bulunmayacağız..” “Ölüme karşı dehşetlenmek his“ zaafından gelen bir ma- nasızlıktır. Bunda iki ihtimal Ölünce ya mahvolup bü. biteceğiz.. Yahut ki gözlerimizi bu bayata kapadık. tan sonra bir ikinci âleme aça. cağız. Eğer bütün bütün ölecek isek hiç Mia? bilmiyecek, bira pi ri eye ke değer bir mahiyet alır.. Bir gün bu vücut uzviyeti- miz faaliyetinden kalmca bu cesedi.niz milyonlarca molekül lere (molecules) inhilâl ede. cek.. Bunlar da nebati, hayva- ni, insani diğer uzviyetlere k: rışacaklar.. Ayni cesedin bas badelmevte mazhariyeti yal dinlerin bu eski iddiaları artık kabule şayan görülmeyecek hurafeler sırasına geçmiştir. Ruhi fikir ve cevherimiz mad- di uzviyetimizin dağılmasın. dan sonra gene devam edecek- se biz de ikinci hayata geçmek le sevineceğiz. Binaenaleyh o zaman şuuri hayatı bu şim dikinden daha mütekâmil daha âli bir surette devam edecek demektir, Çünkü bilkatin do; rudan doğruya tekâmül tarihi ni tetkik edebileceğimiz seyya- re ancak üzerinde yaşadığımız bu kürei arzdır. Ve burada da tekâmül kanununun basitten mükemmele doğru ilerlediği. ni görmekteyiz.” bunun için bilmek yanıyoruz. Ve bazıları biat fena hiç bir maz, yapmaz kavline gidiyor. “Ölüm nedir? 7 Şimdiye ka: dar bu hüdisevi bize izaha ihtiyacile da ta- şey yarat e çok münakaşa gö- mahvolacağız?” tefekkürü ö- nde bikayt kalamaz.. “Bu vâdide vehleten haklı | gibi görünen bazı mütalealar | da vardır. Öldükten sonra ge- | ne yaşamak istememiz bu var | lığimıza çocukça bir ehemmi- yet atfetmemizden ileri geli- yor.. Büsbütün o mahvolmamı- Zı tabiat için büyük bir ziyan elâkki etmek gafletinde bulu. nuyoruz, biz de “hilkatte ihmal edilemeyecek bir kemiyetiz, Halikin bizimle de meşgul ol. ması revadır.” “Kabilinden mülâhazalar da dermeyan ediliyor. “Filvaki ve hele ilmi hey” et noktai na; arından ferdi var- ağımızın değil bütün insaniye- Bile; zeere kâdar hüküm ve kiyatın bizim etrafımızda dön- düğü ve bütün hilkatin merke. zi insaniyet olduğu gafletlerin- den uzağız. Üzerinde yaşadığı- mız bu arz nedir? Biz neyiz? Fezanın nihayetsizliği içinde : | kaybolmuş bir zerrenin üzerin- de zerreleriz.' “Fakat efendim tabiat en kü çük şeylerin i sığdırmak mucizesile bizi hay- retlere düşürüyor. Bir zerre de başlı başına bir kâinattır. Ma- demki düşünüyoruz, bu liya- kat bizde vardır. Binaenaleyh biz'de varız. Bu muammala. rın derinliklerine dalmak iste. yenler baş dönmelerine tutula. rak sığlıkta kalıyorlar.” “Beklediğimiz cevapları bi- ze dinler veremediler,. Veremi yecekler.. Bu esrarın huzuruna bunca mihraplar, bunca ma- betler, bunca mabut heykelle. ri dikildi. Bunca alınlar secde- lerde inledi. Lâkin bu muaz- zam muamma karşımızda hâ- lâ Asuriler, Keldaniler. kadim Mısırlılar, Yamaniler, Romalı “İnsan kurbanlarile nen insan şeklindeki Als rın mabetleri yikıldı, Het dinler söndü. Fakat lâyen luğun şartlarını araştıran © insanların bir akideye bağ” maları düğümü önünde ez€ ebedi heyulâi simasile san” Du anlamak isteyişimizdek' ği Döne döne bu suali Ki mizden soralım.. Ölümle mı olunacağız? Yaşamakt?” devam mı kalacağız? Hat bir cevap gelmiyor... Besi lar hiç ermiyor. Bu büyük muammanın bamı aramak için göklere selen dehaların kanatlar £ pa çırpına yoruldu. Ve © tü.. Ruhun lâyemutluğu " Fakat bazılarınm iddialar, hile muamma menfi şeki | halledilmiş değildir.