| Dilliyet | Asrın umdesi “MİLLİYET” tir 13 MAYIS 1932 İdarehane: Ankara caddesi, 100 No. Telgrat adresi: İst. Milliyet Telefon Numaraları Başmuharrir ve Müdür 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matbua 24310 ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için (o Hariç için LK GE .—- — 19 u— “— .— 3 ayliği 4 un Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 10 ku cuştur, Gazete ve matbaaya ait işler için müdiriyete o müracâat edilir. Gazetemiz İlânların mes'u Jiyetini kabul etmez BUGU NKU HAVA İra diye şöyle tahmini damı alip başında olmek k çin sübahtan akşama kadar bek leyebilir mi?.. Bekleyemezse, komisyon mal sahibi olmadan nasıl kıymet takdir eder?. Hiç değilse öğleden evvel yahut son bir şey yapılsa olmaz mı?.. Düşününüz bir kere.. Siz bir wuallimsiniz.. Mektebiniz var. Yahut banka memurusunuz işi. nizden ayrılamazsınız... Böyle de bir ihbar geldi.. Bir gün va- zifenizden ayrılacak ( ve sokak kapısında bekleyeceksiniz. Tenkit kolay yapmak güçtür | derler diye söylüyorum, Bu ko misyonun yerinde ben olsam, biriaları gezer, her yeri hakkın- da bir takım notlar alırım.. Son radan eshabı emlâki vesikaları ile oraya davet eder, aldığım notlarla onların vesikasını karşı laştırır, neticeye varırım. Böy- tece halkı sabahtan gayri muay yen bir saate kadar intizarda bı rakmam.. Amma ben de komis- yon olmam. O da ayrı mesele! Yıkanmak istemiş Rivayete nazaran sarhoş ol- duğu görülen birisi Tarlabaşın- da bir çeşmede yıkanmak için anadan üryan soyunurken zabi ta tarafından menedilmiş ve ifa İdesi alınmak üzere karakola ça birisi genç, diğeri orta yaşlı... Ve bu sonuncu adamın sakalı var. arasında genç dedi ki; Aman yahu!! Bu radyo- dan da bıktık... Hatır hatır ha- tırl,, Sade gürültü! Bu gürültü den — Vay senin radyon var mı? — Var yal, Neden şaştın?.... Sakalını gördüm de!!. — Anladım... Lâkin ben yal- nız çalgı dinlerim ... Konferans lar verilirken evde değilim!.. Emlâk tahrir işleri | Yeni bir kanuna göre bir ta kım komisyonlar emlâki yaz. wakta ve bunların kıymetlerini iratlarını tesbit etmektedirler... Bu suretle yapılan defter üze- İ rine bina vergileri beş sene için tayin olunacak, Dün bu komisyonlardan biri- | nin biri bizim mahalleye bir ta | kım kâğıtlar dağıtmış... Bu kâ-| ğıtlarda deniyor ki: “Filân tarihli kanun muci-| bince malınızın kıymetini ve radını tesbit edeceğiz. Tapu s6- nedile kontüratları hâmilen fa- lan gün malınızın başında bu- lununuz. Geleceğiz.” Vehleten iyi bir vk O günü | ğerılmış,. Bu adam zabıtaya ver İ diği ifadede: — Efendim! Biraz keyiftim... Hava da sıcaktı. Caddeden ge- Bir ömür böyle geçti! Y. Genç ve güzide şair Faruk Nafiz Beyin yeni bir şiir kitabı neşrodildi. Şairin 60 dan fazla şimdiye kadar hiç şörini de içinde bulunduran ese- rin kıymeti bağ bir şey söy- e iksek ve güzide mer. geirinin yüksek Es L geçti” Faruk Nafizin on has sa, en muztarip ve en sam'atkâ- rane şiirleridir. Kitap Suhulet ki- taphanesi tarafından basılmıştır. Karilerimize tavsiye ederiz. Güzel bir mecmua İstanbul Erkek lisesi son sınıf talebesi tarafından bir. mecmua neşredilmiştir. Pek ziyade “ te şayam yazıları ihtiva eden bu İ mecmuayı tavsiye ederiz. Kıral Edip İstiklâl sesinde teşkil edilen. İ bir dahili talebe kooperatifi kütüphanemiz için faideli olaca- ğina kani olduğu eserleri neşret- şlamıştır. Talebe koopera ilk olarak, Kemal Emin Beyin ik e ii tiği kıral Edibi neşretmiştir. Faaliyeti mektep dahiline in- | hisar eden bir talebe kooperatifi için büyük bir fedakârlık © olan bu hayırlı teşebbüsü takdirle kar şılar ve hizmetlerinin. tevalisini Memlekette Teşcir ! Bir senede bir mil- | yondan fazla ağaç dikildi ANKARA, 11 A.A. — “Geçik- miştir” Ağaç koruma ç cemiyeti reisi İzmir meb'usu Rahmi Bey, Cemiyetin #; ti hakkında aşa İıdaki beyanatta bulunmuştur: “Başvekil İsmet Paşa Hazretle- rinin fahri riyasetlerinde çalış makta olan ağaç koruma cemiye- ti nizamname ve programile tes- bit edilmiş maksat ve | gayeleri dahilinde bu sene de çalışarak memleketin muhtelif saha ve mn takalarında faydalı neticeler el de edilmiştir. Bunları madde madde bildire- 1 — Meyvah, meyvasız ağağ: | ların çoğatılması teşebbüsümüz, bugüne kadar şubelerimizden al- netice göstermektedir. Bu yekünun 508,842 meyvalı ve 517,246 sı meyvasız ağaçtır. ağaçların nevi ve cins ibarile müfredatı şudur: Kaysi 84,762, elma 89,975, şef tali 5,860, ayva | 5,500, armut 55,701, erik 50,953, badem 3,021, zerdali 9000, vişne 88,600, kir: Gizli 8000 söğ i, çinar 48,612, çam Ahlâk JöLİZT, sofora BET, ini, pa layeler içinde em çok ağaç İlmin, Böyemm yazıt, Yozgat, Manisa, Erzincan, Sıvas. Bu ağaç dikme faaliyetinde cemiyetimizin teşebbüs ve nezareti altında ola- rak, mahalli idare amirlerinin ve ziraat orman memurlarile zabi- tan ve muallimlerimizin ve ağaç yetiştirmeğe meraklı halkımızın büyük muavenet ve muzaheretle- ri gürülmüştür. Ağaç bayramlarının cemiyetin bu husustaki talimatı dairesinde gittikçe artmakta (o olduğunu ve muvaffakiyetli neticeler elde edil diğini iftiharla kaydederiz. Ağaç bayramlarını Çanakkale, Sıvas, gat, Erzincan, Demirci, Bey- vii Kemah, Geyve, Kaleycik, Kula, Hendek, Göynük, Söğüt, Divrik, Darende, Akçadağ, Genç Osmancık, Dursunbey, Bursanm Soğukpınar, Vilâyet kaza, mahi- ye ve köyleri yapmaktadır. Cemiyet merkezde de çalışa- rak Ankarada elma, armut, erik, vişneden ibaret olmak üzere 750 fidan tevzi etmiştir. Vişme ve ki- raz aşılamak üzere ra 200 idris Gidan- fidanı getirterek Ankara ikcilmiştir. Önümüzdeki aşı mevsiminde lıklarma di bu fidanlar en iyi cins vişne ve kirazlara aşılanarak cüz'i bedelle halka sat ve bu su rolle ba iki cine ieeyeolerin mom lekette çoğaltılmasına çalışılaçak | tar. 2 — Cemiyetin, meyvalı mey- vasız ağaçları çoğaltmaktan baş- ka ikinci bir maksadı vardır ki, bu da meyvalı ağaçların cinsini is lah etmektir. Bu maksadı temin için merke- zin delâlet ve nakdi — yardımile 18,470 bin kalemi moccanen da- Zutılmıştrı. Müfredatı şudur: Kayisi 2,250, elma 2,050, ar- mut 3,150, kiraz, 3100 vişne, 3400 erik, 1,400 yapıncak, , s00 zeytin, 200 kestane, 154 100 dut meyva Memleketimizde pekçok çeşit meyvalar mevcut ise de bunların bir çoğu ihracat için elverişli de- ir. Bu hariç pazarların istedi- verilmektedir. Eğer on iyi cüls meyvalariçö5 ğaltıp standard yapabilip iyi arm» balajla sevkedebilirsek dünyanın İ en mühim bir meyva ihracçısı ol. maklığımız kabildir. Çünkü bizim meyvaların ikli- min müstesna feyzi neticesi ola- rak haiz oldukları evsaf yüksek rekabetten mesundur. Bütün di- ğer ecnebi rakip memleketlerde- | ki fenni mesaiye rağmen © bizim meyvalarımız gibi lezzeti, koku- su, rengi vesair evsafı | itibarile lememmiştir. Bu tabii imtiyazdan İ istifade ederek cemiyetimiz cins- leri fena meyvaları iyi cinslerle aşılamağa ve meyvanın bakımı, hasadı. hastalıklarından kon Memlekete olduğu ka. dar kendileri de çok menfaat te- min eden bu sınıf erbabı istihsa- lin çoğaltılmasını teşvik etmekte yiz, Çalışkan çiftçilerimize öğütle riz ki her sene Avrupadan aşı fi- danı getirerek memleketimizde | satanların'yerine Türk meyva fi- dancıları kaim olsunlar ve harice paramızın çıkmasma meydan ver mesinler. dilerine örnek olsun. Aşı kalemi tevziatı yalnız mer yapılmaklı kalmamıştır. Şubelerimiz yekdiğerlerinden iyi cins asr kalemi retile bu maksat v: surette çalışmışlardır. 3 — Cemiyet tedarik ettiği a- £aç tohumlarını şubelerine gön” dermekle tescir faaliyetine | bu cepheden de devam etmektedir. 4— Cemiyet programında mev cut fidanlık tesisi hususunun bü- tün şubelerde tatbiki için çalış mıştır. Çeşme, Demirci Bayazıt, Burdur şubelerinde meyvalı mey vasız ağaç fidanlıkları | tesisine muvaffak olmuştur. 5 — Müstahsil köylü halkımı- am istihsal bilgilerini meyvacılık sahasında artırmak için açık bir lisanla yazılmış ve mevzuuna gö re renkli resimlerle maksadı pek vazih bir surette öğretmeyi te- min edecek levhalar ihzar etmek için muhtelif memleketlerde bir şok nümuneler getirerek | neşri- yat vazifesini de en faydalı bir şekilde yapmağa hazırlanmıştır. Nü vernler irene ağaçlar rın dikimi, bakımı, bastalıklurla miyelelasi,oeva ların toplanması, o muhafazası, tasiti ve ambalajı'nı köylü hal- kımıza öğretilecek ve bu hususta ki bilgi seviyeleri yükseltilecek- tir. Bu levhalar köy muhtar oda- larma asılarak daimi surette müs tahsilin Sahan sürüş okuması temin olu- “ğa in levhaların zeytin, incir, fn dık, limon, portakal elma, kaysi İ gibi şimdilik en mühim ihracat | mahsulleri ayrı bakma ve İ meyvalarm yetiştiği mıntaka köy lülerine göndermek tasavvurun- dayiz. Bu maksadımızı temamen in- iğiml; cemiyetin teşekkülündeki esa3 gay ve şümullü bir surette ifa bulunacağız. Şimdilik cemiyetin faaliyeti hakkında söyliyecekle- rim bundan ibarettir.” Cöcükiürin eline geçen dinamit İzmirden yazılıyor: Araphasanda patlamıştır. Çocuklar ellerinden ve gözlerinden yaralanmışlardır. mümasil mefis meyvalar yetiştiri | Kasiamonideki fidancılar ken- İzmir rıhtım ç Şirketi Mübayaa tekliflerimiz hissedarlara bildiriliyor ANKARA, 12. — İzmir rıhtım temaslarda bulunacak, hükümetin tekliflerini bildirecek, © yakında şeh- rimize dönecektir. Antalyada harap olan bahçeler Antalyadan yazılıyor: Son dolu afetinden mutazarır olan Bilan köylerinin zarar ve ziyanı tahmin €- inden çok fazladır. Bu zarar ve ziyanı tahmin edildiğinden çok İri Bu zarar on bin altundan yi köylerinde ziraat hemen yok gibidir. Bura mahsulü hep mey ve ve üzümdür.. Bunlar da mahvo- lunca köylünün eli böğründe kal muşta. öykülerden mürekkep bir heyet İskenderunu giderek mutasarrıflığa | müracaat etmiş, zarar ve ziyanları” nın tahmini için bir heyet gönderil- İ mesini ve kendilerine hüleümetçe edilmesini temenni etmiş- 230 altın sıroldu Çankırıdan bildiriyor: Geçenlerde | Kastamonuda bir herrık olmuş.A şehrimiz polisine dirilmiştir. Viktorya | buraya gelen yolcu kamyonlarında bulunmuş, fa kat üzerinde (90) kâğıt ira çıkmış- | tır. Bu sebeple kadmın. cürümle a- lükası olmadığı anlaşılmıştır. İki kadın boğuldu Meagenden yazılıyor: Bu cıvar- da Akçakoca köyünün kâhyalar ma- hallesinden Lâz Osmanın zevceleri Hatice ve Azime hanımlar Arak kö- yüne saman alınıya gitmişler, dö Düşte Mangn 'deresinden geçerken suya yu ve ikisi de bo- dulup Simüşlerdir. rar su 200 metre kadar sürül Kuvvetli bir yumenir Büyükderede kibrit fabrikasın da amelelik yapan ( Ş#vki, ayni fabrika amsâlesinden Ahmet ile kavgaya tutuşmuş, Şevki kuvvet li bir yumruk sallamış, yumruk Ahmedin başıma isabet etmiştir. Ahmet yumruğun tesirile sende- İemiş ve başı kapıya çarparak ya ralanmıstar. Galatada Bostanbaşı çıkmaz sokağında 17 No. İr evde oturan Abdurrahman isminde biri son derece sarhoş bir halde Tarlaba- # caddesinden geçerken bir çeş meyi görmüş ve derhal soyuna- rak yıkanmıya başlamıştır. Civardan geçmekte olan dev- riye memurları © Abdurrahmanı yakaliyarak merkeze sevketmiş- edir. a... Şehir kütüphanesi kütüphane haline ifrağ edilecek ye mevcut kitaplar yerleştirilecek tir. Belediyenin satın aldığı kitap Eve Dü üşen Yıldırım! Nahit Sırrı öğle yemeğini müteakıp işleri- | leceğini anlatan, isbat eden ro ne döndükten ve öğle güneşi-| win kuvveti o azaldıktan sonra | Saitle Muazzez tepelerden ince | su yoluna iniyor, İmrahor köy- | manlardı. Ve Saidin intihabile | bu kitapları edinip okuyan Mu azzez, okuduğu romanlardaki delikanlıların en güzelleri ka. İ l artarak akşam yaklaşınca, eve dönüy, Şayestenin evlilik * hayatın da ilk defa olarak kocasından bir tokat yemesi, onların yedin ci yahut sekizinci seyranları es nasmda olmuştu. Genç kadınla kocası bu bahse bir daha hiç av det etmemişler, zaten ondan sonra yalnız kaldıkları zaman hiç konuşmamışlardı. Namık karyolayı Şayesteye erine giden ağaçlık yolda yo-|dar güzel bir gencin, kendisini | bırakmış, kendisi sedirin üze-| ruluncaya kadar yürüyorlardı. | kollarına almak ihtiyacile tâ ya | rinde yatar olmuştu. Sade ha- Sonra engölgeli vegüzel yeri se | nında ürperip yandığını hissedi |ne halkının yannda dargınlık. çiyor, okumak için uzanıyorlar | yordu. Fakat, hemen daima tek larını belli etmiyorlardı. Her dı. Sait ders kitaplarını okuyor, İİ Hilar kire dü smmnış soma | İsrdan birine dalıyordu. Bu romanlar bütün roman. | lar gibi sevdadan, buseden ve| ihtirastan bahseden romanlar- /le, ikisi de bii dı. Neticede göz yaşlar, felâ- ketler hattâ ölüm bile olsa, sev gilinin omuzuna ateş Sibi ya. gan başinı bırakmış bir genç kız ve genç kadının ilâhi bir sa adetle mes'ut olacağını, tek bir saat sürdüğü takdirde| * bile bu saadette bütün bir öm- re yetecek bir kudret bulunabi sakinleri kaldıkları ağaçlar al tnda, başlarmı kitaplardan kal | dırıp ârada bir konuşurken, aşk | Z idin bissedememişti. Fakat Namık | bir kusur bularak, Namık Mu- | cekti, tan ve arzudan hiç bahsetmedi ler, Gençlikleri ve güzellikle, erine doğru gelmeğe ve mutlaka biribirleri- De kavuşmağa mecbur birer su gibiydiler. Bununla beraber, ar tık yenemiyecekleri bir zaafın | pençesinde biribirlerinin kolla ancak | rna düşecekleri âne kadar, sade en birer arkadaş gibi konuştu. Yü üc sast sonra | gölgeler şeye dikkat eden ve en küçük | emmarelerden mutlaka bir şey keşfetmeğe çalışan Emine ka- bile, henüz | belki bir şey karısına : “ — Yine yalnız çıkıp dolaşı- yorlar mı?,, Şeklinde bir sormadığı gibi, çıkıp dıklarını anlamak vakitsiz de dönmedi. Ancak bu sormayıştan, bu! dönmeyişten Şayeste bir ümit ve teselli duymağa muktedir olamıyordu. Kocasının Muaz. öil, büyük ve malla bir b Maceralar geçirmeden izdivaç hayatıma giren ve senelerce zev celerine sadık kalan © kocalar ın sonra birden bire kapıldıkla. ri aşk, kasırgalara ve boralara! benziyen aşktı. Genç kadın ilk İ gününden tehlikeyi sezmiş, fa- kat bu derecesini yine tahmin edememişti. Çıkacak münasip İbir kısmete kızın verilir veril. mez, Namığın bunu kabul et- mek ıztırarında kalacağını ve bir müddet iztırap oç len İsonra bu aşkın kâbusundan rılp kurtulacağını zannetmiş- t- Şimdi görüyordu ki olmıyacak. Çünkü, her talibe jazzezin gelin gitmesine mâni oluyor. o Kocasından o tokatı! çıkar yol ol- Ahmet Şük 1 disi için yegâne duğuna hükmetti. İrü Efendi Saide Muazzezi mak mecburiyetinde | kalır, Namık mutlaka buna , reket edilmek: een mül edemez, ayrı (o çıkardı. İki kardeş arasında bir daha aşıl- maz bir duvar yükselirdi. Ve Namık babasına açıkça karşı gelmese | bile, iki karde şin davasmda © Ahmet Şükrü i Efendi behemehal küçük oğlu- nun tarafını iltizam edeceği i- çin, iki evin yine ayrılacağı.mu hakkaktı, Bu suretle de Şayeste o yal- nız kalacak, kaynata, Okayın hizmeti görmekten kurtulacak- it. Diğer (taraftan, babasının tahakkümünden bu suretle çı- kacak olan zayıf iradeli Namık i mutlaka | arayacak, artık | kendi tahakkümü © altına gire- | Ve aşkını uzun zaman | unutamıyacak, belki senelerce ıztırap çekecekse Şayeste için! sual! yediği gün, Şayeste genç kızla ne mutluydu bu! Sızısı bir tür. | çıkma- | kaynı arasmda artık dönülemez lü yüzünden şeçmiyen tokatm | üzere hiç eve | bir vaziyet hasıl olmasının ken-/ intikamı, owun bedbahtlığını her gün görmekle almış olacak- tı. İ © Yani, dikkatle, mahirane ha şartile, eve çö- ken bu felâketten Şayeste için müzakere eden fransıx avukatı Ki dn | MELEK Sinemasında SILVİA SİDNEY ve PHİLİPS HOLMES ÖLDÜRDÜĞÜM KADIN (La femme gue j'ai tus) minde Tenzilâtlı matineler: Melek't: Kari sütunu 45 dakika teahhu- | run zararları hattında tramvay servi dakika toahburla icra © edilmiş, | yüzlerce yolcu güneş altında ve sokak ortasmda beyhude tramva | ya intizar etmişlerdi Topkapı şebrin oldukça ere | bir köşesidir. Fakat diğer hatlara nisbetle şayanı dikkat hususiyet- leri vardır. Memleketin belli baş hı 4 hastanesi, ve 8 mektebi bu | hat üzerindedir. Topkapı hattın- da işliyen tranıvaylar, sırasıyla | Cerrahpaşa, Haseki. Daiilkelp ve Valde hastanelerine her gün h İn ve yolcu taşırlar, binlerce tale | be ve yüzlerce tütün amelesi her | sabah ve her akşam bu hattın a- rabalarından istifade ederek mek teplerine, işlerine gidip gelirler, Son se: Topkapı ayrı | bir hususiyet daha peyda etmiş, yeni bir sayfiye halini almış yaz mevsimini sayfiyelerde geçir. Her nedense tramvay şirketi de bu mevsimlerde servislerini | m bir hale sökmek zar etmektedir. Evvelki günkü 45” dakikalık | teahhur çok acı neticeler vermiş tir. Bilhasin yüzlerce haste mun- yene zamanını kaçırmıştır ve bir çok amele bu teahhur dolayısile işlerine kabul O edilmemişlerdir. | Aceba bu noktalara şirket bir az | daha verin olamaz mı? ELMARA Sinemasında MARY GLORY ve FERNAND GRAVEY DÜŞES OLACAKSIN (Tu seras Düchesse) ! filminde İlâveten: Paramount Jurnal ve zengin sesli varyeteler e İlde Elhamrada 10,45 t« Bugün ASRİ sinemada BİR ANNENİN GÖZ YAŞLARI Büyük trajediyen MARY KARR tarafından saat 16,1/2 ma- tinesinde ve gece zengin VARYETE N İMARALARI SATILIK ve KİRALIK HANE Beşiktaşta Kılıç Alide Alem) Kadın sokağında 12 No, hane (6 oda mutbah, bahçe, kuyu ve tu: lumbası, terkos ve yi havı) Falih Rıfkı Beyin eserleri Cenubt Amerikayı anlâtan ye game türkçe kitap: Yeni yazt ile basılmış — kitapların en nefisi, Papyekuşe » üzerine tabedilmiş mlitendelir resimler, eği — Faşist Ronu Kemalist Tiran ve Gruzin'daki tayfa kız İsmet Paşayı Rusya'ya götürüp | getiren Gruzin vapurunda Nataşa | isminde tayfa bir kız bulunuyor. Hattâ bu kıza kaptanm kızı den- | mişti, Matmazel Nataşa bundan mem nun kalinamış ve: — Ben, bu vapurda kimsenin kızı olarak seyahat etmiyorum. Ben sadece bir tayfayım! demiş- | t | yaşında olan Na- hattâ en fırtınalı bet beklemekte, güverteyi yıkamakta, ortalığı bo- yamaktadır. Hulâsa, her erkek tayfanın yaptığı işi yapıyor. Nataşa, yedi senelik bir mek- bitirdikten sonra üç senelik k mektebinde okumakta. ları tayfa sfatile çalışı bir yaşında kaptan cak. Başka Rus gemilerinde, da- ha şimdiden, kaptan olmuş kızlar | varmış. Fakat, şimdilik kadınlar harp gemilerine kabul edilmiyor» | larmaş. Nataşa, yemek içmesi hariç, #yda 85 ruble maaş alıyormuş. Bu para, alelâde bir | amele kazancı mesabesindedi amelenin yiyip iç dı. Ve yediği tokat, iradesi üzerinde bilâkis bir kam çı hizmetini gördü. Ertesi gün, İki genç yine gitmeğe hazırlar mrlarken demişti ki: |. —Pekgeç kalmayın. Bir de dönüşte sen © tekrar çıkıp kahveye filân git.. Ağabeyin e- ive gelince yalnız Muazzezi bul Kaybolmuş ya » İtalyadan, nkılâpçı Ar. savutluktan ve bizden sonraki Makedonyadan bahseden yegine “ürkçe kitap, 3 — Yeni! Rusya Rus inkılâbından, bolşevikle- rin terbiye ve telkin metotların-| den, Rus inkrlâbmin buğütkü vaziyetinden bahselen yeğâne ürkçe- kitap, Bu eserlerin hem san'at, hemi fikir kıymetleri vardır. Yeni ya- 21 ile herkesin hem lezzet, hami istifade ile okuyacağı en iyi ki. saplar bunlardır. Hepsi Mualliği Halit kütüp mesinde bulunur DOKTOR FMAİN ŞUKRU Cahil hastalıklar mütehassın Hafız Cemal Dahiliye hastalıkları mütehassısı Cumadan maada hergün öğleden sonra saat (2,30 dan Se) kadar İs tanbulda Divanyolunda 118 numa. ralı hususi dairesinde (dahili hasta- lıkları muayene ve tedavi eder. Te- İefon: İstanbul 22398. ti. Çıktılar ve beraber geçirdik leri saatlerde bundan hiç bah. setmediler. Fakat, dönüşleri öbür günlerden erken oldu. Sa- , kızı eve getirip bıraktıktan sonra, İstasyon © civarındaki bahçeli Bel gitti. İki ar kadaşile oturdu. Eve döndüğü zaman, baba- sı da, kardeşi de ( gelmişlerdi. İsen, İ © Halinde ve sesinde, bir cür| me ortak olduğunu haber veren ! garip bir eda vardı. Ve tokatı! yine hatırlıyarak, acı bir tebes-| sümle dudaklarını iküyordu. İBu halin, bu tebessümün kar: İ sında Muazzez (kızardı, Sait gezmelerinde öyle | gü lenmesi | i met Şükrü Efendi lâkayt kalı. yor da Namık alâkadar oluyor- du? Bu hususta bir şey sorar- sa, alınacak cevap üzerine ar-| i tik Muazzezin dışarı o çıkmak istemiyeceğinden Sait birden bi re korktu. Muazzez de hiç bi şey sormamiş, Sait o akşam ağabeysini ge çen akşamlara (nisbetle daha neş'eli buldu. Lâkin | zahirbu neş'e kendisinin evde bulunma dığından ileri geliyordu. Çün- kü Namık bir müddet © sonra süküti oluverdi. Muazzezle ise hiç konuşmu. KİME bir şey | söyliyemedi. Bu| yor, onun bulunduğu tarafa bi le bakmıyordu. Iraz hileli le Muazzezin kırlarda yeleği leri yanlızlık saatlerini gıcıkla» yap alevliyen en büyük üsil el- du. Ve aralarındaki ilk buse- nin saf, masum bir nüvaziş de- ir İğil, bir ihtiras busesi olmasına “” vamı var)