4 Şubat 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

4 Şubat 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Balkan Konferansı (Başı 1 inci sahifede) kat 20 - 30 seneden beri birçok mu- harrirler Yunanistan'da mevcut ger ekalliyetinin bulgarca konuşan Yu- sanlılar olduğunu söylemektedirler. Bu mesele bugün için halledileme- mekle beraber atide evvelâ Yunanlı lar, sonra da Yuoslavlarla anlaşır bileceğimizi ümit ederiz. Alilaşmak hususunda mevcut olan rağmen Balkan hükümetleri arasın- da müşterek menfaatların muhafaza- 8 ve bilhasen milli mahsulâtımızın bütün sarsna sıkmtılardan kurtulmuş, hem de ekalliyetler mese esinin hallini teshil etmiş | oluruz, hatlâ bu mesele o zaman kendiliğin- den de halledilmiş olar. — Balkan misal rojesi müzakere edilirken serdettiğiniz ihtirazi kayıt nedi — Biz her şeyden evvel ekalliyet erin himayesini istediğimizden ser- iğimiz ihtirazi kaytla ekalliyetle ziyen yürümesi ira yelliğii ve Balak enletleri arasında ademi tecavüz ve telifi bo- yn muahedeleri aktetmekle beraber ekalliyetlerin hukukuna © dair olan munhedelerin ayni zamanda tatbiki- ni i Balkan birliği M. Sakazoff bundan sonra Balkan Birliği fileri öl — Yugoslavya ve Mide siya- buna mukabil, Türkiye, Yunanistan .. Bulgaristan siyaseten ve iktisa- Türkiye istikbalde E4 Balkan Birliğinin ikta. sadi, siyasi ve coğrafi noltai nazar. dan merkezi olacaktır. Türkiye'de vaziyet (o bundan 20 sene evvelkinin ayni değildir. Bu- günkü Türkiye, büsbütün yeni zih- niyetlere istinat eden ve Balkanlar: da rsühim bir mevkii olan yeni bir bükümettir, Konsey mesaisine hitam verirken Türkiye'yi memnuniyetle terkediyo- ruz. Bize gösterilen misafirper verlikten dolayı Türk (o hükümetine ve murahhaslarına pek ziyade min- nettarız. Ba'kan Birligi fikrinin takviyesi. ne hizmet etmiş olan Türk matbu bna da bilhassa teşekkür etmek is- e Türk matbuatı Balkan millet Sanayi birliği (Başı 1 inei sahifede) Geçen senenin idare heyeti ra- poru okunduktan ve bhesabat rspöru tetkik edildikten sonra Umumi kâtip Nazmi Nuri Bey erbabı sarayi arasında beş s€- ne bulunduğunu, çok yorgun ol duğunu, vazifesinden affedilme sini istedi. Bu talep umumi bir wümanaatla karşılandı ve Naz mi Nuri Beye erbabı - sanayie | vaki büyük hizmetlerinden do- | layı teşekkür edildi. Bundan İS sonra aidat meselesi mevzuu beksedildi, Bazı fabrikalara iki lira olan aidat fazla geldiğin den bu fabrikaların nidatınm bir liraya indirilmesine, buna mukabil diğer fabrikaların ai- datının üçer liraya çıkarılması- ca karar verildi, Sanayi ihtisas encümenlerinin za adedi beş- ten üçe, on birden yediye indi- rildikten sonra, idarenin iki senede bir intibabı kararlaş kırıldı. Bundan sonra zevatı âli yeye ve bu meyanda istikbalde büyük bir sanayi şehri olmağa ©, namzet görülen İstanbulun vali sine de telgrafla beyanı tazimat » edilmesine karar verildi. İstan bul meb'usu Vasıf Bey bu sene Millet meclisinde * sanayie ait bir çok kanun Iâyihaları bulun | idi duğuru, fabrikatörlerin bu bu- susta hazırlıkları olup olmadığı Bı sordu. Bu iş için sanayi en- cümenlerinin çalışmasına karar verildi, Bundan sonra höyeti idare habı yapıldı ve şu zevatın eçildiği, anlaşıldı... Riyasete Bozyük kereste fabrikaları mü. dürü Bilecik meb'usu İbrahim Bey, ikirci reisliğe debagat fab rikatörü Kara (Mustafa zade Ahmet Bey, umumi kâtipliğe Nazmi Nuri Bey ve azalıklara : Muzaffer, Bican, Atif, Resat ve Fakir çocuklar (Başı 1 inej sahifede) bu sene bayram mümasebetile Hima- yei Etfal hesabına 89, fıkaraperver temiyeti 250 ki cem'an 330 gocuk sevindirilmmiş, ki Topkapı Fıkaraperver cemiyeti, hakiki fakirleri seçmekte çok itinalı davranmaktadır. Maamafih itinaya| rağmen bazı açıkgözler, fakir olm. dıkları halde mahalle muhtarla dan ilmühaber alarak tevziattan isti fade etmek istemişlerdir. Fıkaraper- ver cemiyeti, birkaç mahalle muhta- rmin kendi akrabasını fakir o diye gösterdiklerini ve fakir olmayanla. ilmühaber yor. Mi Hakla Bey de hakikaten vaziyette olan çocuklardan ire işer buldurdup hayır sahibi- ne gönderiyor. Bu hayır sahibi de gönderilen çocukları giydirip hm tap ceplerine harçlıklarını da | koy- duktan sonra iade ediyor. Giydiri- ai şpteldmrlen Mi arbede daşlarına işi açıyor. Kulağı deliklerden iki kadn ya- ıma ikişer çocuk alarak muhtardan aldıkları ilmühaberlerle hayır sahi- bine müracaat ediyorlar. Bu zat ta ilmühaberlerde Dr. Galip Hakkı Be- yin imzası olup olmadığma bakma dan bu çocukları tepeden | tırnağa giydiriyor. Asıl tuhafı, ayni kadın- ların hayir dırdıktan sonra mahalle muhların- dan ikinci bir ilmühaber almaları dır, Bu dolandırıcı kadınları cemiyet zabıtaya teslim etmek üzere aratmış #2 da buldurumasmıştır. Fıkaraperver cemiyetine birçok “| bayır sahipleri tarafından teberru- ler vuku bulmaktadır. Cemiyet, yi zır elbise ve ayakkabı tevzi edocek- tir. Tevzlat, arifeye tesadüf eden ö- nümüzdeki pazar günü yapılacak. tar. Eyüpte Diğer taraftan Eyip fı cemiyeti de bu sene 103 kız ve 102| erkek çocukla 8 kadına hazır elbise | & fik yardımlarda Makel Beykozda Beşkca hkaraperyari debi sona bayram münasebetile 100 küsur fa kir çocuğa elbise ve ayakkabı tevzi edecektir , e Sofyada da z Dinlendi (Baş 1 inci sahifede tuyu duymak kâfi idi. On binlerce insanın ayak sesin den, teneffüsünden ve öksürükle- rinden hâsıl olan bu uğultu dini s-| yinin İstanbul halkı arasında hâsıl deriği derin alâkayı yüzlerce kilometre uzaktakilere bi- Je anlatmağa kâfi idi. Gözümüzü ka payınca kendimizi Ayasofyada ken | di halkımızın arasında İarzetmek güç değildi. Birkaç dakika kadar ce mestin büyük mabede doluşundan hâsıl olan ve büyük nehirlerin akı. gın: andıran sesisri dinledikten son ra birden bire türkçe tekbir getiren hafızlarımızın gayet vazıh olarak duyduğumuz barıkulâde seslerile | derin ve swhani bir vect içinde kal- dık. Günlerden beri güzetelerden ha- Ber aldığımız törkçe kuranı ilk de- İ fa olarak işitineğe başlıyorduk, Şim diye kadar mânasını — anlamıyarak dinlediğimiz suretlerin ne demek İs tediklerini anlayınca halkın tehalü- kündeki sebep ve mânayı da anla- mış oluyorduk. O kadar ki, odada bulunan bazı kadınlarla Bulgaris- tankı müslümanların gözleri yaşarı- yor ve bunlar derin bir vect içinde adeta kendilerinden geçmi; balunu yordu. Dinleyenlerden © bir kısmı Hafız Ahmet, Hafız Burhanettin, Hafız Rıza efendileri seslerinden tanır gibi oluyorlardı. Bunlardan bilhassa Hafız Burhanettin efendi- pin sesi radyonun içinde büyük bir vuzuh ile çınlayordu. Asyasof yadaki cemaatin, sayısız kuhbeler içinden aksede ede ta hiz- lere kader gelen bu seslerden, derin bir veçt içinde kaldığı belli Bilhassa mevlüdun Kıraatı esna da bu vecdin azami haddine var» radyodan İyice anlaşılıyordu. Sant 10 buçuğa doğru duz okum- Ja başlandı. Halkın “Amin, des | odadaki Bulgar dostlarımız mü | milletinin, ve sarsılmaz aliks ve merbutiyeri cnlara birdaha göster. di. Bulgar dostlarımızın, Mustafa Kemalin ismi karşısında daha kuv- verle amin diyen halkın sesini du- yunca kalkıp odadaki Türk vatan. ların heyecanla ellerini sıkmala- r1, anların Üzerinde hâsıl olan bü- yük tesiri göstermeğe kâfi idi. Hu- Tâsa türkçe Kuran Sofyadaki müslü man nnuhirlerinde azim bir tesir hâ- sahibini bu suretle dolan | yüzlere ve | (Başı 1 inci sahifede) Top kandilin altı. Atkılı bir hanım, avluda ava zı çıktığı kadar bağırıyor: Kızlar! Topkandilin altın da bul | Aman ha... Son- ra biribirimizi kaybederiz! Sağdan soldan bir takım su- aile yüğeğdr — Müezzin mahfeline nere- den çıkılır oğlum? — Hafız Efendiler geldi mi? — Kuzum İsmiyil Efendi... / Ezana kaç dakika kaldı acaba? Bu arada geç kaldığı zannı i- le telâşlı telâş söylenenler: “İdimi camiden içeri bir atabil- — Beye biri nargile.. İyi dol- dur... İ Bazan da şikâyetler; — Dışarda müşteri istif ol- du... Hangi birine yetişeceğiz bilmem?.. “Yumurtalar koynadı mı?,, — İskemle bitti... Amma, ben başma geleni biliyordum... Kslhvenin içi, bir nevi aşçı dük kânı: — Baksanıza... | talar kaynadı mı? | — Hu. Oğlumu. İ çük bir şişem ol — Ne gişesi valde? — Zemzem şişesi idi... İ barek kadir gecesi için bi mi İ Hacı Esma Hanımdan aldırmış | tem., Kırldı ise pek üzülürüm İ doğrusu... | — Evlâdim. Sevabına gu s€- İ fertasmı ateşe koy da az kayna İ sın, Ben gelir alırım.,, Kucağın da muhteşem bir çay Jile sökün eden yaşlıca bir ba- isem, ine: İ — Ne yapayım kızım. diyor, iftarda çaysız yapamam.. Mut- laka elimle demleyip bir kadeh cik içmeliyim. Nihayet, bu umumi kaynaş- ma arasında top patladı. Camie İ girebilenler birer tarafa sığın- miş olacaklardı. Henüz girme- | yenler topu duyunca telâşa baş kalabalık basar da dr- Bizim yumur Benim kü- burada.. Müezzin, minarede akşam © zanını okuyor; — Acaba sil mi? diye ku lak veren verene.. | Hayır, türkçe “değil, fakat her kimse çok güzel okuyor. Akşam namazı, çabucak, kılm- dı. Akşamla yatsınm arası, me ğerse ne kadar azmış. Bir sant İ geçmeden, yatsı ezanı başladı. | Yatsı namazı, mihrabın arka- >; İsinda yüzlerce saf teşkil eden kalabalık bir cemaat tarafından m bir buşü içinde eda edili »dan sonra, teravihe gezildi. Çocukluğumda, Rama- zan geceleri kıldığım uzun tera vih namazları hatırıma geldi. | Ne öz ibadetti bunlar... Daha | kafalarımızın içinde hiç bir gü İmahın hatırası yer etmemi Secdeye düşen alnmızı, hiç bir İ karagünün çizgisi buruşturma- muştı, Ben, böyle kendi kendi. me çocukluk günlerimin rama- zanlarmı düşünürken bir haber kulaktan kulağa aksetti: — Cami ağzma kadar dol Kiş... JEaz, — Ah sağlık selâmetle kem- |ha kuvvetli , diyorlar. “Yoller tatalmuş... Hemen kendimi topladim. Kahveciye beş kuruşu toka ede rek büyük kapıdan içeriye dal. dım, Hafızları okuyacağı mah fele giden bütün yollar kâmilen tutulmuştu. Maksurelerin ara- sından namaza duranları müm- kün mertebe az rahatsız etme- şarak, güç hal ile mahfe e kadar geldim. Mahfe lin ö le yukarısı arasında meğerse ağılmaz bir dıvar var- mış. Bu dıvar, bildiğimiz dıvar lardan değil, fakat dıvardan da ir mânia! Emir var: — Gazeteciler dahi dahil ol- duğu” halde hafızlardan başka hiç kimse mahfelden içeri gire miyecek! Şuna söylüyoruz, buna yalva rıyoruz, ötekinden şefaat talep ediyoruz. Aldığımız top yekün Hafızlar Türkçe tekbir getirirlerken cevap şu: “Giremezsinizl,, — Emir kat'idir, giremezsi- niz!, Bereket versin polis birinci şube müdürü Nuri Bey, mahfel de imiş. Bizi ördü de Allah ra 1 olsun, onun Müsaadesile içe- ri gir. k, Bu esnada camiin iç manzara , görülecek şeydi. Biribirinin üstüne yığılmış on binlerce ki- gür ağlayanlar var: B, Birliğe şek yokdürür Gerçi yanlış söyleyenler çokdürür Cümle âlem yoğ iken ol var idi, Yaradılmıştan Gani Cebbar idi. Bundan sonra tekrar tekbir başladı: “Tanrı uludur, Tanrı uludur. Tanrıdan başka Tanrı yoktur Sultan Selimli Hafız Rıza Bey tiz sesile ayni makamlar. da gezinerek mevlüda devam € diyor: Ol dedi bir kere var oldu cihan, Olma derse mahvolur ol dem heman Hafız Zeki Bey demevlüdun: *Hak taalâ çün yarattı âdemi..” Faslını hicazdan okumakta devam etti, Bundan sonra Ha- fız Fahri B.: “Amine Hatun... faslını rast makamından oku- du, Hafız Sadeddin Bey rast makamından aldı: Yarlup dıvar çıktı nâgihan, Geldi üç huri bana oldu #yan. Velâdet ve miraç bahsi, mev lüdun son kısımlarmı Hafız Kemal, Beşiktaşlı Hafız Rıza ve Hafız Bürhan Beyler sıra ile okudular, Insan dalgaları Saat 9,5 ta mevlüt bitmişti. Kesif halk safları, dalgalar ha- linde ileri atıldı. Halkın, türkçe kurana karşı olan derin alâkası Bı en hissiz insanlar bile farke- debilirlerdi. Bu tebacüm esna- sında boğuk boğuk iniltiler, zap tedilememiş feryatlar işidil te idi. Polisin herhangi ya mâni olmak için camiin her tarafında çok kuvvetli tertibat aldığı görülüyordu. Mülk suresi Nihayet, tekrar Hafız Yaşar Beyin tesirli sesi duyuldu. Ya- şar Bey, Mülk suresinin evvelâ arapçasmı, müteakıben türkçe- | du sini okudu. Daha surenin baş- langıcında halkın şiddetli ta- hassüsü ortaya çıktı, Kendileri şilik bir cemaati, gözünüzün ö- | nüne get Görü'müş şey değil Daha saat yediye gelmemiş- ti ki kalabalık en son haddini buldu, Cami, müthiş uğultu inde âdeta zelzele varmış gi- i sarsılıyordu. Entarihi mi. tinglerde bile bu kadar kesif in- çok kel mn bam in menberinde, yukarı mahfel. lerde kılıyor, bazılar: da otura- cak yer bul in ya. pındakilerin omuzları üstünde secde ediyorlardı. Saat sekiz.. Hafız Beyler, bi- rer ikişer geliyorlar. Araların- da memleketin bütün tanmmış ses üstatları var: Hafız Sadet- tin Bey, Hafız Kemal Bey, Ha. fız Yaşar Bey, Hafız Nuri Bey, Hafız Rıza Bey, Hafız Zeki B., Hafız Fahri Bey, Kadıköylü Hafız Halit Bey. Türkçe tekbir Saat sekiz buçuk... Müezzin mahfelinde bütün bu güzel ses li hafızlar bir ağızdan tü tekbire başladılar: “Tanrı uludur, Tarı uludur., Taorıdan başka Tanrı yoktar *Tanrı uludur, Tanrı uludur. Hamd ona mahsustur... Itri dedenin bestelediği ha- zin makamdan söylenen bu tek ir, Ayasofyanın muazzam kub ni zaptedemeyerek büngür bün gür ağlayan, yüzünü gözünü yuzruklayanlar vardı. Yaşar beyden sonra hafız Ze ki müteakıben hafız Rıza, hafız Burhan, Hafız Kemal, Hafız Nuri Hafız Fahri, Hafız Sa- deddin Beyler kurandan birer Her sure okun- Bey “Surei Kad ” i makamsrz olarak hutbe tarzında okudu. Hafız Nuri Bey de aynı tarzda | £ Ey müminler! Allahtan korkumuz? Çünkü Alia her yaptığınızdan ha- türkçesiri, okumuştur. Fahri Beyden sonra radyo terti batınm önünde Hafız Sadeddin Bey göründü. Kalabalık halk kütlelerine hi tap etmeğe çok müsait olan se si ile Müzemmil suresini oku- belerinde uğultulu akisler bıra- | du kıyor, halk âdeta camide oldu- ğunu unutarak, alkışlamak isti yor, ve tabif bunu yapamadığı de tahassi ü, gulgule şeklinde ortaya döküyordu. Bir az sonra Hafız Yaşar Bey man i. | sur perdesile mevlüda başladı: Hah adın zikredelim evveli, Vöcip oldur cümle işte her kula, Hafız Yaşar Bey perde de yükselen sesile segâh, gâh ve Hüseyni da devam ediyor: “Aşk ile gel imdi Ailah diyelim, Dert ile gözyaş ile âh edelim” lü makamların. “Ey ehrama bürünmüş pey. | Ur gamber! Gece kalk, gecenin ya rısını veya daha fazlasını iba- detle imrar et. Kuran tilâvet eyle! Diye başlayan bu surenin bir çok kimseleri teessüründen ağ lattığı görülüyordu. Sadeddin Bey hutbe tarzında devam edi- yordu: — Maşrık ve mağrıbın Alla- hı odur. Andan başka Allah yoktur... Bütün göğüslerden derin inil tiler şeklinde sesler çıkıyordu; CENEVRE, 3 A.A. — Tahdidi da açılmıştır. Bu esnada şehrin bü- tün çanları çalıyordu. Reis M. Henderson, büyük bir kalabalığın, 500 gazetecinin ve bü- tün heyetlerin huzurunda teslihatın terki ve tenkisi konferansının içtima devresinin açılmış olduğunu beyan etmiştir. a e bir nutuk söyleye. yek sl, Almayı şarkta'ki vaziyetin va- metine telmib etmiş ve Ml ve harfiyen riayet edilme si lüzumunu ehemmiyetle kaydeyle- miştir, İ milyar 709,000,000 insanın mü- messillerini bir araya (toplayan bu konferans, harpten beri yapılan en tehdidine müteallik fili bir program vücude getirmek. süçbar mevini tahdidi teslihat raatınım devamı temin yol M. Henderson, bundan sonra tak- teşrih etmiş ve bir tarihçesini yapmıştır. batın kuvveti ile mütenasip olmadı- ğını eler sttikten sonra netice ola- H zişli bir dua etti, , Bu duayı Hafız Bürhan Be- yin: “Elveda, Mübarek Ramazan!” Diye başlayan kasidesi takip etti. Kasideden sonra, Hafız Yaşar Bey türkçe şu duayı oku Dia... “Yarabbi! Sana hamd ve şü- kürler olsun! Okunan Kuranı- kerimi dergâh:nda kabul eyle yarabbi! Hâsıl olan ecir ve me- subatı, peygamberimiz Muham met Mustafa Efendimiz Hazret lerinin ruhu şeriflerine “hediye eyledik; vâsıl eyle yarabbi! Mil İlet hâkimiyetinin tecelligâhi o- lan Türkiye cümhuriyetini dün yalar durdukca payidar eyle yarabbi! Cümhuriyeti idâremizi ve kahraman ordumuzu karada ve denizde ve havada bütün düşmanlara karşı muzaffer ey- le., Mukaddes vatanımızı düş- mandan kurtaran ulu Gazimiz, Mustafa Kemal Hazretlerinin vücudünü sıbhat ve âfiyette da Sataka kadar kalcnlar Bundan sonra , halk yavaş ya vaş, dağılmağa başladı. Maama fih bazı kimseler, sabaha kadar camide kalarak ibadetle meş- saka MERMİ iş ve di a camiinin iç ve toplanan halk, herhalde otuz bin kişiden fazla idi, 135 “lira Camide intizamı ihlâl ede. cek hiç bir hâdise olmamıştır. Yalnız, (o kalabalık © arasın. da bir açıkgöz, | zavallı bir adamım yüz otuz beş li- ra mi Hırsız, ele geçmemiş- ti, bili, yüzlerce ecnebi yu- karı mahfelde büyük bir alâka ile temaşa etmişlerdir, M.S. .... Radgodan herkes memnun Dün geceki dini ihtifal Aya- hem sofya camiine konulan radyo techizatımın mükemmeliyeti sa yesinde her tarafta pürüzsüz, Beyoğlunda radyosu olan kah- vehaneler son derece kalabalık olmuş, yer bulmak kabil olma- Ankara'da da binlerce halk dinledi ANKARA, 3 (Telefonla) — Ankara halkı, Ayasofya cemiin deki mevlüdu burada fer meydanmdaki “Kontvar elek- trik” in hoparlöründe dinledi. Havanın karlı ve soğuk olması na rağmen binlerce kişi ihtifa- lin nihayetine kadar meydan- da kaldı, Bu gece Hacı Bayram camiinde Hafız Abdülhalik E- fendi ve İncirli camiinde Hafız Cevdet Efendi tarafmdan türk teslihat konferansı, dün saat 16,30 fi Mumnileyh, emnüselâimetin tesli | Cenevre konferansın: fTürkçe Kuranı halk mislsiz bir huşu içinde dinledi da neler yapılacakmış Konferansın ilk celsesinde M. Henderson şöyle bir program çizdi zm geldiğini söylemiş ve fakat kon akameti imlenını bile tasa mur ve 5 azadan mürekkep bir ko: mite, 16 azadan mürekkep bir tesvi e, Kemitei teşk edilmiştir. Bu k İkinci komiteye bilhassa Yı Lehistan ve Türkiye murahhaslari| dahildir. Üçüncü bir komite de bü” O günlerde salâhiyet ve tesviye ke) mitelerinin raporları dinlenecektir. Bundan sonra konferans divanı" im İntihabma mübaşeret edilecek” tir. Divan. bazı tadilât ile 14 devlel murahhaslarından mürekkep olacak" tır, Cemiyeti Akvam meclisinde daf ini azalılları bulunan Fransa, İngik tere, İtalya ve Japonya tabiatile be divana ları el Msviçrti ve Sovyet Rusya'da dahil olacaktır. Çenubi Arnerika devletleri ile İska) cami, çök kalabalıktı. Bursara halkın elâkası BURSA, 3 (Hususi) — Ays sofya camiindeki dini ihtifal burada derin bir alâka ile car dan dinlenmiştir. | Halk ns mazı owüteakip radyo bül İnan (oOHalkevi (ile Setbaşi kahvesini bir 5 halinde isti Halki lü uludur” etti, :e Kuranla Allahın emri" ni ıklarını meronuniye söyleyen halk Büyük Gaziyf minnet ve şükranlarmı bildi yordu, Anadolunun her tarafında ANKARA, 3 (A.A) — A: nadolunun her tarafından ali nan haberler ahalimizin kemali tebalükle dini ihtifali dinlemek! için şurada burada bulunan raf yoların etrafına toplandıkları0!! bildirmektedir, Ajans bu büyük hâdiseyi daha evvelden Avru" panın tarafına telgrafla dirmiş olduğu için ecnebi mes) leketlerin pek çoğunda da höfd senin ciddi bir alâka uyandırdı ği tahmin edilmektedir. Tarife komisyonu dün de toplandı Liman tarife komisyonu düf! akşam deniz ticaret müdürlük ğünde toplanmış ve Liman şif ketinin van» arentelerine ver mekte olduğu ücret etrafınd” ta devam eimiştir. Sıhhat veki# şerefine çay zıyafeti Dün akşam Etıbba muhade Bet cemiyeti tarafından Sıhbal vekili Dr. Refik B, şerefine T6) katliyan otelinde bir çay ziy: ti verilmiştir. Bulgaristanda emlâki olanlar İstanbul Vilâyetinden: senesinde Ankarada âktedilmit olan Türk-Bulgar dostluk mw” kalamam tai kin THEA tai e zl gar mural mürek kep bir muhtelit ökiyen teri kil edilmiştir. Yakında işe başlıyacak olaf mezkür komisyon ayni zamai” da emlâk protokolu dairesi şi” mulü haricinde kalan pareiei vat şlarının o mütalebatıf da mütekabilen tetkik edecek” tir, Halen Türk vatandaşlarındaf berveçhi balâ mutalebatı olaf” larm tahriren ve acilen Sofi el-iliğimize müracaat ey! ri ilân olunur, Selim Sırı Beyin konferansı Bu akşam saat 8,30 da Seli Sırrı Bey Radyoda mutat kof” feransını ir, Mevzu: maruf * Dünyaca lan edip(Maurice

Bu sayıdan diğer sayfalar: