Siyasi tefrika: 8 İ KARA BİR GÜN Istanbul nasıl işgal edildi? , Ben hiç şarap içmem ! . müdürü inanmadı,adeta alay ettiğime zahip oldu Bu nasıl cezaydı? Ni benim muhakememi benim kümetim yapmıyordu? Bu a- damlar beni idam mı etmek is teyorlardı? Fakat bu (asırda bir adamı diri diri gömen idam cezası > mıydı? Burası oda değil, vunların lâhti, ve engizisyonun mahzeni idi. Kı n içindeki taac- süplerin sür'ati nisbetinde oda da dolaşıyorum. Bir aralık pen tere önünde durdum. Cebim- den Meprizonu (o çıkardım. Vapurda ilk okuduğum sahife- hı leri açtım. Ne zalim tesadüf! Sibilobyo da hapsedilmiş. O da yasi mahküm ve obelkioda idam edilecek, Fakat bir asır evvel ona gösterilen — insanlık ve nezaket ile şimdi bana yapı lan muamele arasında hiç bir benzeyiş yok! Sibilobyo yazıyor: “..Beni 13 Teşrinievvel 1820 de tevkif ettiler.. O oğur ; suz cuma gününün © akşamı i hapisane memuru © beni bana tahsis edilen odaya (getirdi. Ceplerimde ne varsa, iler de yine bana iade edilmek üzere, kendisine teslim etmemi rica etti ve hürmetkârane bir ta- * ver ile bonsuvar diyerek git- mek üzere döndü. — Azizim, dedim, lütfen.. Ben bugün yemek yememiş- i tim, bana bir şeyler gönderir misiniz? — Derhal, dedi, lokanta a» şuracıkta. . Hem öyle nefis şaraplar var ki!.. Ben şarap içmem . Hapisane memuru alay et- tiğime zahip oldu . — Ciddi söyliyorum, de- dim, ben hiç şarap içmem. Yazık, dedi, zatı âliniz böyle yalnız, daha çok sıkıla- caksınız. Fikrimi değiştirmediğimi görünce çekilip gitti. o Yarım saat geçmeden yemeğim gel- di.,, 120 sene evvel bir Avus- turyalı gardiyan ile bir İtal- yan mahkümu ve (şimdi bir $ Fransız bahriye zabiti ile bir Türk yüzbaşısı.. Yıllar ve te- kümüller bazı tabiatlar üzerin- i ı > « e , İ rum. Göğeümü kapadım.. Şim de hiç bir tesir © yapmamış, | hattâ bazı tabiatları vahşiliğe | ve canavarlığa (doğru götür- müştür, Senelerden sonra an- latmak mecburiyetinde Kaldı- ğım şu hikâye acaba bazıyüz- | “leri kızartacak © mıdır? Onlar | galiba bu hikâyenin benimle beraber buz betonlar arasında katılıp kalacağına, yahut be- nimle yg kurşuna dizile- daha ilk günü tahmin etmiştim. o Sonradan dinlediğim şeyler bunun böy ie olduğuna şüphe bırakma- dr. Zaten böyle olmasaydı bu adamlar eski ve yüksek Fra, siz medeniyetine karşı bu ka- dar keyfi ve pervasız hareket edebilirler miydi? O gün ben de yemek yeme- miştim. Fakat yemek değil, lâf söylemeğe bile müsaade e miyorlardı. Geziniyorum, oda çok kü- çük. Köşeden köşeye yedi a- dım.. Buhranlı düşünceler bi- taz yatıştıktan sonra üşüdüğü mü duymağa başladım. Isin mak için bir teviye oomuzla- rımı kaldırıp indiriyordum. Sa atsiz bir zaman geçmek bilmi- yor. Fakat meçhul bir akibe- tin zamanını ölçmekte ne fay da var? Bu sağır (o betonların kırık pencereyi iki katla ören demirlerin ve bu iki katlı de- mir kapıların zamanla ne ala- kaları var? Bir arlık ellerimi pencerenin kenarına dayayarak m dıvara çar- kar pencereye ka dar yükselmişti. Karşısında bü- yük bir bina manzarayı temdit ediyor, sol tarafta kirli bulut. Aziz Hüdayi larla örtülü bir sema parçası gö rünüyordu. Ortalık kararıyor.. Beyin telefon © mükâlemesi, Harbiye nezareti, teşebbüs- leri, bir ses, bir ziyaret.. Hiç bir şey yok. Büzülerek oturduğum e de daha çok üşü- düm. Dallardan dökülen kar- ları rüzgâr dağıtarak demirle- rin arasından yüzüme püskürü- yordu. İndim . Odam iyice kı rarmıştı . Taşlar gittikçe za lim bir soğuklukla ayaklarımı donduruyor. e Geziniyorum ve gezindikçe yoruluyorum. Diz çöktüm. . Dizlerim daha çok üşüdü, artık dıvarları göremi yorum ,. Gündüz odayı adım- | lamış olmam işime yaradı. He sapsız gezersem bazen dört a dım sonra kafamı drvara çarp- tığım oluyordu. Gezmek, fa- kat bir insan tahammülü kaç saat devam edebilir? İşte he- men dört saattenberi odamın kutru üzerinde gidip geliyo- rum.. Ya bu soğuk? Gittikçe artan bü soğuk.. Vücudumun sıcaklığı buna kaç saat da; nabilecekti? Gecenin saal dondu, gecenin rengi dondu, gecenin sesleri dondu.. Donmı yan ve ölmiyen ben & kaldım.. Donmamak ve ölmemek için gezmek ve omuzlarımı kaldı- rıp indirmekten © başka vası- tam yoktu. Fakat artık bu tür lü ısınmağa da imkân kalma. mıştı. Kaputumun 2 muzlarımı yara etmişti. Göğsü mü açtım, pencerenin karşısın da durdum, tabiatın hükmü- nü tacil etmek istiyorum. Bu- rası tam bir mezar.. Ben ni- çin hâlâ canlıyım? oo Hiç ses yok.. İşte mezar da olmıyan- İar bile ölmüş.. Bir katran ku yusundayım, karanlık o kadar koyu.. Üşüyorum ve ölmüye- Husrev di başka bir ihtiyaç. Yaşıyan- ların yer ve zaman bilmeyen bir acı. . Kime anlatmalı nöbetçi, ne sesimi işite çek bir kulak. aBna yalnız ye- di adımlık gezinme © ve nefes MELE IM. Mac Donald VeM. Snovvden Ingiliz (o başvekili meb'usluktan istifaya davet edildi LONDRA, 29 (A.A.) — Parlamen toda M. Mac Donald tarafından temsil edilmekte o- lan Seaham intihap mmtakasın daki mahalli amele fırkası öğle den sonra bir içtima yapmıştır. Bu toplantıda kabul edilen ka- rar suretinde M. Mac Donald bu mmtaka meb'usluğundan is tifaya davet edilmiştir. LONDRA, 30 (A.A) — Amele fırkasının Colnevalley de toplanmıştır. Komite, M. Snowden'in önümüzdeki intiha kararını kabul etmiştir. İcra ko mitesi, M. Snowden'in memle- keti Avam kamarasında temsil ettiği dokuz etmiş olduğu kıymetli hazine- leri takdir ile yadetmiş ve | kat M. Mac Donald'ın riya: ında milli birlik o hükümeti ile teşriki mesai etmesine tee$- süf eylemiştir. Gandhi'nin Seyahati Peştemala sarılmış yarı çıplak Londraya gidiyor almak hürriyeti veren bu oda: | * dan kendi elimle (bu imkânı nasıl kaldırabilirdim? Mespri- son gene imdadıma yetişti: Yapraklarını birer birer kopar- dım ve şeker külâhr şeklinde bükerek istifade ettim, pence- reden attım . Bazan bayat (o biret yığını halinde kapınm arkasına yıkı. kyorum. Taşlara temas eden her uzvum soğuk bir ateşe değ | miş gibi sızlıyor, (kalkıyo | rum. Mesprisous bir işime daha rak yere çöktüm. li on dakika dinlenmek mümkün oluyordu. Fakat ayaklarımın ucu ile dizlerimin teşkil etti- ği dört zayıf nokta © üzerinde ne kadar durabilirdim? Yedi adım gezintisi ile münavebe ederek mezarımın şu müthiş cehennemine mukavemete çalı yorum. Bu cehennem.. Bu- nu ne âşık Dante Beatrise gös terebilmiş, ne Ama Milton ka- ranlık hayatında böyle bir a- zap şiiri yazdırabilmiştir . Hapisanenin nuk bir projoktör karlı dalları ve karşıda yalnız bir cephesi- ni görebildiğim bir binanm si- yah dıvramı aydınlattı. Biraz sonra yırtık bir ay parçası pen cerenin çerçevelediği mor bir boşlukta göründü. Bu kırık ay yürüyordu, bu yırtık parça kır attan çok yüksek ve ihtiras gülerinden çok uzaktı. Kar ara çarptıktan (sonra daha beyazlaşarak pencereden içi ye doğru açılan bir sorguç oda mın katranlarını eritti. Tür- bemde yeni bir kuvvet ve mu kavemet kandili yanmıştı. Bu kandil kimindi? Bunu türbe- BOMBAY, 29 (A.A.) Gandi, beline bir peştemal mış, omuzlarında di bir atkıya bürünmüş olduğu halde Razpoutana o vapuruna binmiş ve doğru kamtarasına gitmiştir. Yuvarlak Masa kon- feransmın omuvaffakıyeti ihti- imalleri hakkında sorulan bir su ale cevaben nikbin olmakla be- raber, ufukta memuriyotinin neticesinin iyi olacağına delâ- let edebilecek bir amare görme mekte olduğunu söylemiştir. BOMBAY, 29 (A.A.) Gandi, vapure bindiği sırada | komünistler, üzerlerinde “Kah rolsun Gandi,, yazılı bulunan bir takım bayraklar sallamışlar dır. Liderin tarafdarları, komü- nistlerin üzerine (çullanarak bayrakları parçalamışlar ve nü mayişçlerin on ikisini yarala- mışlardır. LONDRA, 29 (A.A. Hindistana ait meseleleri müza kere edecek olan Yuvarlak Ma- sa konferansına iştirak edecek murahhasların ilk kafilesi bu- gün öğleden sonra Londraya gelmiştri. Konferane beş eylül de Londrada müzakereye başla yacaktır. Gandi, 12 eylülde ge- lecektir. ——— ——— diği şeyi bana nasıl veriyordu? Acaba bu da bir hakaret sayıl muyacak miydi? Fakat bu “göklerin hasta © yolcusu, ne çabuk gidiyor! İşte karşıki bi nanım damı üzerinde. Biraz sonra bu damın arkasına düşe cek ve odam yine ( bir iie kuyusu olacak. Bir İn; iri bu sarı yolcuya hitap dai me asan el | galiplerden kork miyor miydi? Onların esirge- ken “güneşten mi kaçıyorsun? (Devamı var) TALARIEII SON HABERİ ER Dün memleketin her tarafından giden heyet- ler Dumlupınar'da Meçhul askerin mezarını ziyaret ettiler ve nutuklar sö ğu dahilinde kâin Slaothwaite' | batta namzetliğini koymamak | sene zarfında ifa | İde daha ziyade rürmet etmek | Za AFYON ,30 (Heyetle giden muharririmizden) —Ankara ve | İstanbul heyetleri sabah ikide Afyona geldiler. Geceyi trende | geçirdiler. Konyalılar gece on | birde gelmiş, Halk fırkası mi- | safiri olarak fırka (Obinasında | yatmışlardır. Sabah yediden i- tibaren şehirle istasyon arasın | da büyük bir faaliyet başladı. | Binlerce insan bir selgibi istas- yona akıyor . Afyonlular saat 8,45 te, mü- teakıben diğer heyetler hareket ettiler. Afyonluları götürmek | üzere hazırlanan hususi tren yirmi vagon olduğu halde kâfi gelmemiş kolordunun o bütün nakliye vesaiti köylerden gelen binlerce halkı taşımıştır.. Hu- | susi tren bile bir kısım halkı al maya mecbur kalmıştı. Denilebilir ki seneler geçtik ! çe halkın zafer şenliğine iştirak arzusu artmakta, kendisini kur taranlara karşı takdis ve hür- meti fazlalaşmaktadır. Bir ihtiyar köylü l Kagnılara, atlara, merkeple re binmiş hattâ kızgın güneşin altında yaya yürüyen binlerce köylüye rasgeliyoruz. Hep ay- ni istikamete, Dumlupınara gi- diyorlar. Bir istasyonda ihtiyar bir köylüye dedim ki: Baba yoruldunsa seni trene alalım. Reddetti: “Oğul hiç âşıka Bağdat uzak olur mu?” dedi. Onlar bu ziyareti yayan ve meşakkatle yapmayı tercih edi yorlar. Böylelikle büyük sehi - | için . Yıldırım Kemal istasyonu ilerisi de Silik Sarayköyü önünde trenler durdu, Kolordu ve belediye tarafın. | dan hazırlanan elli kadar otobüs zi- | yaretçileri büyük şehidin mezarına | nakletti. Yollar gene binlerce yaya | köylülerle dolu idi Sat bire doğru Sant bire doğru bütün ziyaretçi. ler toplanmış büyük şehidin mezarı medhali haricinde bir kıt'a asker se lâm vaziyetinde kumandanları bekli İ yordu, Kısa müddet sonra Paşalar | geldiler. Resmi selâm yapıldı. Fah reddin Paşa yeni ferik olan Musta. | fa, HüseyinHüsnü Paşalar ve bütün ordu, kolordu, fırka erkânı merasi- | me iştirak ettiler. Toplar stldı. Bir| dakika süküttari sonra merasime baş | landı. İ Mk mutku Ankara heyeti reisi Ne-| şet B., sonra sıras na, Konya heyetleri reis ve azaları | İ söylediler, Sonra Darültünun, Anka | va hukuku, milli Tasarruf cen niyeti | mamlarına nutuklar söyler | olarak Fahreddin Paşa "| hakkında çok beliğ bir hit lunarak Türk askerinin şanlı mezi yetlerine ait bazı hatıralarını İ & ve harbe ait bazı izehatla ziyaret İ gileri tenvir etti. İstanbul reisi Sadeddin Ferit B. vatanın balâsı uğurunda kendilerini | büyük şebitlerin ruhları. | in aziz vücutları ebediye | rinde yatan kahraman ların menakıbını yade geldik. Diye başlayan nutku çok alkışlandı. Saat 4 de merasime nihayet veril di. Ordu tarafından civarda kurulan çadırlarda misafirler izaz edildi. Bu esnada merasime iştirak eden asker kumandan önünde çok muntazam, bir geçit resmi yaptı. Avdet Aynı yolin Afyona döndük. Kolor du bahçesinde yarım saat istirahat. ettikten sonra Safa oteli bahçesinde belediye tarafından kumandan Paşa larla heyetlere bir ziyafet verildi. Mebmetciğin mezarıma büyük mec, lis, orda, kolordu, fırka heyetleri, | rat düm. PolatlılarSakarya sal topladıkları bir demet buğday başa- ğını çelenk olarak Mehmetçiğe gön- dermişlerdir. ŞimdiMehmetçik mem leket çiçeklerinden mürekkep muaz- zam bir demet içinde yatıyor, Neş'et Beyin nutku Tertip komitesi ve Türk gazeteci- İ ruz. Bu yeni hedeflere de varacağız. | ylendi Mehietciğin mezarına Meclis, Oşdili fırka, heyetler, öenilytlei namına yüzden fazla çelenk konmuştur. Mehmetçik, memleket çiçeklerinden mürekkep muazzam bir demet içinde yatıyol icra komitesi dün York kontlu | leri birliği namına Neşe'te Halil Bey / lere heyecan veren maddi mucize! | fından bir nutuk söylenmiş v& tarafından bir nutuk irat edilmiştir. Neş'et Bey ezcümle demiştir ki: | | Şehit asker, senin sessiz, nümayiş kâr kahramanlığın vatanını kaybe- | bir vatan verdi. Tarihi, ğü ve medeniyete hizmetle- den büy ri inkör edilen bir millet senin fera- li şehadetinden lâyık olduğu yeri buldu, Sana neler borçluyuz. Şehit asker, eğer sen gelmesey- din... fakat sen gelmiyebilir miydin? | Türk ne vakit ıztraba Türk vatanı ne zaman hakaret gö- rürse Türk milleti derhal kahraman lar doğurmaz mi? 100 asırlık milli| tarih buna şabit değil mi? Her şeye rağmen ve felâket düşerse, ve yururumuzu senin geleceğine ina narak muhafaza etmedik mi? Çocukların idesi ve mefküre| verelim dediğimiz zaman senin ka- Yıt ve şartsız, cömert vatanperverli- a. ğin ve kahramanlığın hâtramıza ge- liyor. Onu öğreniyoruz. Senin kadar temiz, senin gibi mü- tevazi ve feragatli sıra neferleri ola- rak, çalışmak için müsabaka ediyo- Millet > zengin, memleket müreffeh, | vatan siyaseten ve İktısaden emin 0- lacak, Dileklerimize yaklaştıkça sana © lan rabıtamız artıyor. Her yıl bugün Türk vatanının kalbi senin için çar- pıyor. Vedat Nedim Beyin nutku Bundan sonra Milli iktısat ve Ta- sarruf cemiyeti namına Dr. Vedat Nedim Bey söylediği nutkunda de- miştir ki: “Dumlupınar... zarı... milli kurtuluş yolu... temlikten müstakil millete götüren köprü, yeni ve dinç: Türkiyenin tanyeri sana geldik. Eğer bu millet 100 asirlrk tarihin- deki her askeri zaferini böyle kutlu- inmak isteseydi senenin 365 günü 365 gün bayram yapmak icap eder- di. Hayır, Dumlupınar, yalnız son askeri il di Burada hir çöküntü ve| bir kuruluş oldu. Burası bir dü noktası. Burada bütün bir Ve yeni bir Mehmetciğin ms- yarı müs Sen mizin tirmsm- | hayır. ğin bir devri kapandı devri açıldı, İşte can kardeşlerim; buzün bura ya kanımız babasına oldıklarımızı gene kanımız bahasıma korumak â Mehmetciğin mezarı önünde andiç- | meğe geldik. Andiçiyoruz ki o Dumlupmarda başlayan yol yeni yeni Dumlupınar. | lara varacak, milletin, millet oluşu- mun zaruri kıldığı bütün siyasi, içti- mai ve iktisadi merhaleleri birer bi- ver ve fakat emniyet ve katiyetle a- lacağ Aka Gündüz Begin nutku Halk pamma Aka Gündüz Bey 5 rafında, i miştir, Hatip ezcümle “Merhaba şehit aske: kubbeyi, bu toprakları yeniden yara | tan asker! İ Merhaba, bize can, mazlüm millet | Blücistanda Zelzele Hasar mühimdir, ölenler de var ZİARAT, 30 (A.A.) —Son günlerde vukua gelen zelzele- lerde bir çok kişi ölmüştür. Ha sar mühimdir. Zelzele devam etmektedir. ZİARAT,29 (A.A. havalisnde geçen bir kaç gün içinde vuku bulan zelzele- kiz kişinin sebebiyet vermiştir. Zelzeleler hi vam etmektedir. Ouetta ve Ziarat'ta birçok bi- nalar yıkılmış, veya çatlamıştır İ şimdi hep beraber millet yı İ mi kabul yapılmış ve Senin her dakika içimizde, benliği- mizde yaşamanı az gördük. 9 sene toprağına ve mübarek kemiklerine hasret çektikten sonra işte sana gel dik, Arkadaşlar! En büyüğümüz, tıp- kı bugünkü gibi 922 senesi Ağusto saat ikide bulunduğumuz bu noktaya gelmiştik. Bu üzerinde bulunduğumuz sert. larda kahraman 11 inci fırkamız, şu karşıki tepelerde muharebeye mec- bur edilen karşı taraf kuvrayi asli yesine taarruz için yayılarak ilerile- mekte idi. Şu gördüğünüz Çalköyü alevler ve dumanlar içinde yanıyor. du. En büyüğümüzü buraya kadar getiren saikin ne olduğunu izah için $u bir iki noktayı söylemeliyim: 29 - 30 gecesi sabaha karşı garp sunun otuzuncu günü, cephesi harekât şubesi müdürü ber. | mutat o sante kadar muhtelif karar göhlardan ve her taraftan gelen ra- porlaragöre harita üzerinde tesbitve işaret ettiği vaziyeti umumiyeyi cep he kumandanıİsmeteP;.ya göstermiş o da derhal Paşaya göster emrile en İ büyüğümüze göndermiş. O saatte en büyüğümüz Karahisar belediye dairesinde yatıyordu. Müdür Tevfik Bey onu uyandır. dı ve haritayı gösterdi. O haritaya bir göz gezdirdi ve hemen yataktan fırladı Arkadaşlar, herşeyi gören 0- Dun bu haritada gördüğü şey şu İdi: Ordularımız karşı taraf kuyvayı mühimeesini temelden, — cemuptan, garpten sarmağa müsait bir vaziyet almıştır. Şu halde tasavvur ettikleri ve azami neticeler temin ede'.ğial umdukları vaziyerler tahakkuk edi. yordu. Berhal Fevzi velsmete Pp. ları ça ğurınız dedi. Uçü toplandılar, vaziyeti bir eta mütalea ettiler. Ve katiyetle hük- mettiler ki Türkün hakiki kartuluş güneşi 30 Ağustos sabahı ufuktan bütün şaşaasile doğacaktır. Küjnat! Asırların ateş ve ölüm çemberleri ortasında müstakil bir| müstakil bir devlet e yeni bir tarih ya- pan şehit askeri selimlayorum. kuran, müstaki Şapkalar havaya... Ankaradaki merasim ANKARA, 30 A.A, — Bü- yök Zafer bayramı münasebe- tile öğleden evvel saat 11 de kışla meydanında merasim ya- İ pılmiş ve en kıdemsiz. zabitle Liva kumandanı tarafından büyük Zaferin o ehemmiyetin- i den bahis nutuklar söylenmiş- tir. Müteakıben bir resmi ge- it yapılmıştır. Diğer taraftan ük erkânı harbiyede bir res orduya tebrikâtta bulunulmuştur. Res- mi kabule Vekiller, meb'uslar, JV Belediye reis muavinleri, teşkilâtı mümessilleri iştirak etmişler. dir. ANKARA, 30 A. A.—Za- fer bayramı münasebetile saat 18 de zafer âbidesi önünde bü- yük bir halk kalabalığın üme ra, ve zabitan erkânı memurin ve spor teşekküllerinin huzuru ile merasim yapılmıştır.İstiklâl marşından sonra Belediye aza- sından Naşit Hakkı Bey tara- İ Cemiy: ler ve Spor askeri memur terfi etmişlerdir ; Behçet Kemal B. bir şiirini © kumuştur. Naşit Bey nutkundi demiştir ki Naşit Hakkı Beyin nutka Arkadaşlar, Biz, Büyük günlerimizde toplanarak, kalbimizin ateşi il8 birbirimize kenetlenmeği ihmal eden insanlarız. Bu itiyadıf tesirile olacak, gün © geçtikct şereti, kıymeti ve iytibarı bif kat daha artan her Dumlupmari yıldönümünde , bu mucizelefi gününü, kafamızın içinde yaşti yor, ölenleri ülvi bir sükütis takdis ediyor, kalanları, hele 0 Bu yaralanı yüreğimiğde tebcili ile ve famızı, sevgimizi, saygi) mızı tazeliyorduk. Dulupınar, yıldan, yıla, ant) lacak sadece bir milli fahri adı değildir. Dumlupmar Türki inkilâbının temi taşıdır. Ogün Türk milleti üzerine çullanat duşman dünyayı yere serdi. ta“ rihinde yüzlerce muzaffer istiy“) la meydan muharebeleri dolu olan bir milletin harplerindefi! herhangi birinin ve hattâ hep”) sinin yoğurduğu mefahir, bur! nunla ölçülemez. i Dumlupınar bütün dünyada! yepyeni bir devrin başlangıcı" dur. Zenciri, esirliği reddeden, bir tek milletin. Yalnız kendine inanan yalnız rehberinin, şu et rafında toplandığımız Büyük Rehberinin keskin görüşüne derin bakışına güvenen bir tek milletin, Türk milletinin, Bütün dünyaya, İ İnsanlık hakkını tanıttığı bü | yük devrin başıdır. dışma taşan insanlarız. Dumlupınar, duran bir mâ İ na değildir. Dumlupmar mazi ildir. Dumlupmar, hal de O, hiç durmıyan, deli Eğer Dumlupmar taşmasa” ydı, Esir bir sultanın (köleleri, Türk adını taşımaktan memn& zencirbentler, şeriyat ve müs” temleke kanunları, yeşil sarıl lar, kalıpsız fesler, arap yazısı bir eşya kıymetinde kadınlar; insanlar koşulmuş arabalar, t8 zek sıvalı çatılardan başka m? görürdünü: Dumlupmar taştı, kurumut bir mecrayı yeni baştan oyarsk feyzini çabuk veren, coşkun v8 berrak hayat suyu doldurdu. Naşit Hakkı Bey nutkunu şöyle bitirmiştir: Vatan hangi cepheden oluf ise olsun, müdafaaya çağırdığ' gün, kalbimizde £ kâynayan Dumlupınar'la biz, birer yan” dağız, patlarız, akarız, yak” rız, yıkarız, bütün Odünyay” karşı salladığımız. Mustsf” Kemal'in bayrağını elden dö gürmeyiz. Bugün bu iymanmızi be? bir ağızdan; — Yaşa Gazi yaşa Türk mil leti, diyerek tazeliyelim » 7200 ü mütecaviz ümera ve zabitan terfi etmişlerdir ANKARA, 30 A.A, — Zafer bayramı münasebetile ask*f, terfi listesi neşrolumuştur. 1200 u müteçaviz ümera, zabitan