iehiyet stdesi “Milliyet” tir. AĞUSTOS 1931 maREHANE — Ankara cadde *9x 100 Telgraf adresi: Milliyet, Oral, ia Telefon numaraları: rujd3ll — 24312 — 24313 lk. W4BONE ÜCRETLERİ Türkiye için Hariç için aylığı 400 kuruş 800 kuruş 70 1400 1400 7100 ve. vi İlelan evrak geri verilmez EYE içi geçen mushalar 10 kuruş SAĞİbete ve matbaaya sit işler Ayrıdiriyete müracaat edilir. birle.smiz ilânların mes'uliyetini tanirtmez. mühi dır, yi ru, on azami hararet 28, dır ki (19 derece idi. Bu- dünyan#gâr poyraz hava rı bile b iradeni, ngünkü Hava yes esini ŞA mar (Nedim) için ürMedim) e heykel dikmeli dikmemeli mi diye ortaya un sözün akisleri, dedikodu | "İĞ bir (tez) daha çıktı. Nedim) ilk beykeli nınşair midir? ve se bu bahsi daha uzatırsak birinde : Canım, bu Nedim dediği- “mdir?. Böyle bir air ta- » İSyrum! Diyecek ukalâla- hi yalyeyda olması pek muhte recekil, Bız silbu bahsin başlangıcında vasıtanadığım için heykeli ki- ve hizk mek istedi, zekâli Eğer bu zat heykel dike- eya diktirecek kudrette dikile- ila Pervaiyseye sormadan diksin, | küme İlikmiyeceğim diye ilân ve dahdecek sözlerin arkası ke | za sevi recekai gazetesinde bu müna İe yazılmış bir yazı oku- Bent sa! Fikret mer- da ileri sürdükten elerini şu sualle bitiriyor- ce ve dan i son- zabit gönde, 916 senelerinde tebinde talebe hçesine Fil Y, beykelini dikeceğiz topladılardı. hattâ bin- lirayı geçmişti. e Bugün saian bahçesinde heykel yok mi: #Merak ediyorum. Bu pa- ve oldu?,, a bunun cevabını verebi- İzli” O zaman toplanan bu kosti paraların ekserisi deve ol zirhiti” Belki bu da öyle olmuş büşle n 3 diye İzmir ZParis smdayet. Bu yeni Oo muadeleyi sanki, posta (idaresi kurdu... feler tye zaman bir yere gitsem tünde, zaman oradan İstanbula göndersem behemehal sta teahhuru olur, yahut kumaşın zıyaa uğrar. Geçen se- idamatimdan gönderdiğim bir asaray m V. y "liye Edebi Romanı: 2 EBAŞI DÖNÜKLER mai Cazbandın velvelesi arasın- sü biribirine karışmış çiftler... mirilonun ortasına | sığışamıya- dünle adeti biribirlerine çanla kadar yaklaşıyor. Dalga- yurdmusiki nağmelerine kendile- “vererek akıyor, akıyor. kabı — Bak, bak, Semiha Naz- dani Hanım Ferit Necdet Beyle Bansediyor. Dargın değiller yansiydi onlar? — Adam! Öyle dargınlık- "- çabuk geçer. anıl» Kocası nerede acaba? Ankaraya gitmiş.. fik ihtiyar inkilere haiz siye © çocuk, ki rüyor Senç bir mektepli ile k Semiha Hanımın -: ---. - .buzat Sürevva.. “devam edip duruyor. Şimdi ! ben | Yunan Başvekili Ismet Pş. Hz.ile2,5 saat süren samimi bir mülâkatta bulundu.. (Başı birinci sahifede) | yanaşmıştık. Motörde Tevfik Rüş- | tü Beyden manda Başvekil | İsmet | Paşa namına M. Venizelos'a beyanı boşamediye gelen Başvekâlet kale. | mi mahsus mâdürü Vedit Bey Hı riciye kalemi mahsus müdürü Ke mal Azir Bey, Yunan sefnrethanesi erkânı vardı. Hasta bulunan Yunan sefiri Başvekilini istikbale | geleme- mişti. İlk karşılaşma M. Venizelos'un maiyeği tarafı dan istikbal edilen Hariciye Veki ve maiyeti vapurun salonuna İs dildiler. Bir dakika sonra da M. Ve- nizelos böyük bir neşe ile | salona ve Tevfik Rüştü Beyin elleri sıkarken fransızca olarak: — Nasılsınız aziz vekilim, sizi gördüğüne bilseniz © ka- dar memnunum ki? İsmet Pa şa Hazretleri nasıllar Ankarâ- dalar mı? dedi. Tevfik Rüştü Bey ayni samimi «da ile ve ayni memnuniyet ve neşe ile Yunan Başvekiline beyanı hoşa- medi etti, kendilerini görmekle çok memnun ve mes'ut olduğunu, Baş- vekil İsmet Paşanın İstanbulda bu- lunduğunu kendilerile görüşmekten | gok memnun kalacaklarını, çok iyi | olduklarını söyledi... | İ © Simdi iki vekil salonda yan yana | | oturuyor ve çok samimi ili dest ©-| İ larak konuşuyorlar, M. Venizelos'un Gazi Hz. sihhat ve afiyetleri halkında sordu- | ğu suale Tevfik Rüştü Bey: — Reiscümhur Hz. Yalova'dalar ve çok iyilerdir, dedikten sonra M.| Venizelostan seyahatleri hakkında | malümat istediler. Yunan Başvekil | gülerek anlatıyordu: - Şimal memleketlerinde çok ü- şüdüm. Kalın elbiseler de almamış- tom, Adeta kürkümü aradım. Hep memleketlerimizi anıyor, sıcak ha valarımızı güneşli semamızı düşünü yordum. İstanbulda mı idiniz? Sonra gülerek ilkve ediyor: | | Sizi tekrar gördüğüme o ka- dar memnunum kil Ne hoş tesadüf mektup İstanbula on altı gün- de gelmişti... Bir kaç ay evvel Ankaradan gönderdiğim mek- tuplarım, yolda sırroldu ve İs- tanbula gelmedi... Bütün bun- lardan şikâyet eder tarzda yaz dığım yazılara Posta idaresi kı zar ve benden vesike ii İ Budefa idareyi lehülhamt mem İ nun edecek vaziyetteyim. Ba- kımız: İzmir ile İstanbul arasındaki | yol vapur veya Bandırma tari- kile 20, 21 saattir. Bu aym 19 | uncu günü sabahleyin vapur- | dan İzmire çıkar çıkmaz posta ladığım birkaç mektup iki gün | İzmirde ve üçüncü (ogü-| nü de İstanbula avdet için seya | hat ettikten sonra 21 ağustos | İstanbula vardığım zaman da- ba yerlerine verilmemişti. An- cak 22 ağustosta tevzi edildi. Yani 19 dan 22 ye kadar dört günde Pariste çıkan gazeteler de aynı müddette İstanbulda elimize geliyor. İzmiri Parise müsavi mesa- feye getirmek şerefi | İstanbul İ ve İzmir posta idareleri arasın İda taksim edilecek kadar bü- yük ve kâfidir... FELEK İbrahim Necmi — Evet, Semiha Hanımın ilk kocası Süreyya Beyden o©- lan oğlu... — Sen de bunların hepsini tanıyorsun, yabu? — Keşke o kadar iyi tanı- masaydım.. Bunları adların uzaktan duymak, yahut kendi- lerini şöyle üstün körü tan mak iyidir. Fakat içlerini an- layınca.. — Bak, görüyor mus işte Neriman Cemşit Hanım da doktor Lütfi Beyle dansedi yor . — Kim bu genç hanım? — Ha! O Hanım bir edibe dir. Şiirler yazar, san'ati çok sever — Şimdiye kadar böyle yer lerde hiç görmemiştim. hk» yeni ortaya atıldı. İ ran üst güvertesinde her Istanbuldan, | İLLİYET bul Istanbulda ıı idiniz? Tevfik Rüştü Bey cevap veriyor: — Hayır ekselans, bugün geldi Bir dakika evime uğradım, doğre si- | ze geliyorum. — Bu seyahat benim için değil, değil mi Tevfik Rüştü Eğer öyle ise bundan çok memnun ve mes'ut olmama rağmen, çek mah cup ta olurdum! Biraz sonra her iki devlet recü- li başbaşa konuşmağa başladılar. Saat bire yaklaşıyordu. Yeniköy- deki ikametgihmda kına bir tevek- kuftan sonra doğruca vapura gelen Tevfik Rüştü Bey de yemek yeme- mişti. M. Venizelos'in beraber ye- mek salonuna indiler ve orada uzun müddet konuşmalarına devam ctti- ler. M. Venizelos'a kalemi mahsus şefi M. Lambrous, Selânik meb'usu ve “Elefteron Vima,, gazetesi siyasi muharriri doktor M. N, Zarifis, A bina ajans müdürü ve jandarma yüzbaşısı M Rufoya- nakis refakat etmekteler. Deniz sevgisi Ili recölü devlet başbaşa kanu | şurlarken gazeteci misafirlerle vapu ikisinin de çok iyi bildikleri ve M. Venizelos'un başediyoruz. M. Zarifis diyor ki: — M. Venizelor denizi çek sever seyahatından | Hara da güzeldi, seyahatından çok | memnun oldu. Fransada bir tedavi İ seyahatıma çıkmıştı, oradan Roman yayı siyarete gilti, Romanyada dört gün kaldı, Gördüğü hüsnü kabul dan çok mütehassıs oldu. Bizzat Ro wen başvekili | kendisile beraber | Köstenceye kadar geldi ve M. Ve Bizelor'u vapura yerleştirdikten son ra avdet etti... Ben vaktile Bulgariş- tanda Rumlar aleyhinde büyük bir galeyan varken İstanbula ilticn et miş ve burada iki sene Boyacıkğ- yünde oturmuştum. Hangi villa? Atina ajansı müdürü soruyor: — Peki Villa Zarifi nerede idi? — Hangi villa? — Türkçe olarak — Benim ki bir bekâr odası idi. O zamanlar türkçe öğrenmek istedim, | biraz çalıştım da. Fakat iyi türkçe bilen bir arkadaşımın bir gün bir | cümleyi anlamakta uğradığı müşki- İ lâtı görerek bundan vazgeçtim. Ma- | | amafih yeni türk harflerile yazılmış | bir gazeteyi şimdi okuyorum ve bil. diğim bir kaç kelime sayesinde bi- İ raz anlıyorum bile, Mükülememize devam, bir taraftan da Boğaziçinin manza rasmı seyrediyoruz. Misafirler yeşil bahçeler arasında serpilmiş beyaz köşkleri sevkle seyrediyor. Mehtap- Hi gecelerde yaptıkları Boğaz âlem, lerinden melalla bahsediyorlar. — Burada kendimizi memleketi- mizde zmnediyoruz. İstanbulu gör mekle ne kadar mes'ut olduğumuzu tarif imkansızdır! diyorlar. Milliyet için.. Vapur Hisara yaklaşiyor, vekil. ler hâlâ konuşuyorlardı. M. Venize- lo*'un hususi kalem © müdüründen rica ettim: — Tavassut edinde birkaç kelime söylemek lütfünde bulunsunlar. Bir dakika sonra haber © geldi. M. Venizelor o kahvemizi içelim memnuniyetle (o görüşürüz demek lütfünda bulunmuş. Birkaç dakika sonra Tevfik Rüş- — Evli mi? — Ha! Evet, — Ne garip li,, de ne demek? — İşte bak, > divene yakın direğe dayanmış duran, zayif yüzlü, şirin bakış İr adamı görüyor musun ? — Evet! — İşte o, Atıf Çemşit Bey- dir. Bu Hanımın kocası odur. — Onun yanında — yaşlıca bir Hanım var, o kimdir? — O da kayın validesi Neriman Çemşit Hanımm an- nesi.. Nimet Hanım. . ? — Adam, tekaüdün biri! lye- ler yorgun ellerini biribirine vu rarak tekrarını istiyorlardı. eşidin omuzuna narin bir el dokundu : — Reşit Bey, — Hanrmfendi! — Beni odansettirir misi- niz ? Sarı bukleleri beyaz yüzü- Beyefendi. | Vekinrelli, | ederken | PAZARTESİ 24 tü Beyle bereber güverteye çıktılar. Tevfik Rüştü Bey tarafından Yu- nan başvekiline taktim edildim. M. Venizelos Tevfik — Ri Beyden müssade alarak ayrıldı ve kendisine | İ has olan nezaketiler - Buyurum konuşalım dedi. © | Ekselans gözetemizin Türk «kârı umumiyesine © iblâğını arzu buyurduğunuz emirlerinizi — almak | isterdim. — Ohalde şunları kayıt etmenizi rica edeceğim. Güzel memleketinizi tekrarı görmeğe muvaffak olduğum için çok mes'udum. M. Venizelosun beyanalı | Kıymetli dostum Tevfik Rüştü Beyefendile müşerref oldum, biraz sonra da İsmetePş. Hiz. ile görüşe ceğimi ümit etmekteyim. Bu telâki- lerden no kadar mennun olduğumu ifadeden acizim”, İ Bir dakika teveflcüf etti. gözlerinin küçük hareketlerle Mavi | | kurpa- rak — Her iki memleket arasın- daki münasebattan bahsetmek | lâzım gelirse diye bilirki on ay | İ evvel yapılan itilâflar yalnız | iki hükümet arasında yapılmış itilâtlar değildir. Bunları her iki millet benimsemiş ve ka-| bul etmiştir. On aydan beri yapılan mütekabil seyahatlar | bunun en sarih delilidir. Türk| ve Yunan seyahlarına her iki İ memlekette gösterilen hüsnü kabüller her ki milletin ne ka- dar samimi bir anlaşmaya var- | diklarını gösteren çok kıymet | 5 misallerdir. Ben Giritliyim, son zamanlarda hemşerilerim- | İ den 300 kişi İstanbulu ziyare te gelmişlerdi. e Avdetlerinde gördükleri misalirperverlik - ten çok büyük bir memnuni- yetle bahsettiler. | — Ekselans hattâ tekrar geleceklerini de söylemişler- di — Eibettef Onlar da başka- ları da geleceklerdir. Ve bu İ mütekabil ziyaretler daima te- İ vali edecektit.” M. Venizdlöğ Birkaç saniye yine etrafa Baktır ve beyanatı: | na başladığı"cümle ile nihayet | verdi. Tekrar: Türkiyeye gel- diğime hakikatan çok mem- nunum! ! | | Rıhtıma yanaşırken Artık vapur rıhtıma yanaşmak üzere idi. Sahilde © binlerce İ Yunan başvekilini görmek üzere toplanmış bekliyorlar. M. Venize- los Tevfik Rüştü Beye bu kalabalı- $i göstererek diyor ki: — Vapurda olduğumuza şükret- mek lâzem. Yoksa, bu (o kulabalıkta ezilirdik. Vapur rıhtıma yanaşmadan ev- vel İstanbul vali ve Belediye reisi Muhiddin Bey vapura çikti M. Ve nizelos'a şehir namına beyanı hoşa- medi eyledi, ve M. © Venizelos'un karaya çıkar çıkmaz vilâyet maka mm ziyaret edeceğini haber alarak derhal avdet etti. M. Venizelos va İ burun yanaşmasına intizar etmeden etrafta dolaşan Soğütlü yatıla ka: ya çıkmak arsirunu izhar etti den yat vapura yanaştı ve M. V. aelos'la maiyetini alarak Saraybur nu rıhtımına yanaştı, Buraddan da çebreli genç © Hanımla Reşit Bey de oyunculara katıldılar. “etli bir elin, işareti. işaretin elbiseli bir gölgenin fırlıyarak idişi.. Fırlak gözlü bestegârın istemiye istemiye yer verişi. Şimdi Muhteşem Nihat Ha nımfendinin O sağında Cevat Bey, çukura kaçmış gözlerinin anlayışlı bakışlarile dinliyor : Affederseniz, Cevat B, rahatsız ettim sizi. Fakat, çok merak ediyorum. Reşit Beyin | haline.. Nesi var onun öyle? — Vallahi bilmem, Hanime | fendi, bu akşam © biraz fazla İ yorgun galiba.. Gardende za. ten epice içi Gidip yata lum, dedim. . İlle buraya da girmek — Bilir misiniz? Ben Reşi- di çok severim. Böyle fazla iç- mesinden adeta üzülüyorum. | İ © — Latüfkârlığmız, Hanım AGUSTOS fendi . — Hayir, hayir, Reşit Be- 1931 Sergide Sergide son derece zayıf bir kadın portresi.. Kucağında da bir köpek tutuyor. Çallıya sor- dular: — Bu kim? Efendim, bu... Bu bir kö *İ pek.. Kemikleri muhafaza edi- yor, Sigorta — Hayatımı on bin Jiraya İsi sigorta etti — Ah, siz erkekler işte hep böyle hodbinsinizdir. Hiç karı- larınızı düşünmezsiniz. Piyano | — Kızımı her gün beş önat| piyano çalıştırıyorum — Yapmayın! Sonra bıkar, bir daha piyanoya oturmaz. İste onun İtin ya.. em Naşit Bey Te silleri Çarşıkapı Feyziâti bahçesin- | de tiyatro sahneler kelebeği Hermine Hanımın büyük müsamere Duhuliye 30 kuruş, İl ilânlarındadır. tafsilât Üsküdarda Hâle sinemasın- da (Vals Rüyası) mümessili | Vini Eriç Vilâyete iaaei ziyaret Vilâyet medhalinde bir müfrezesi resmi selâmi ifa üzere mevki almıştı. Saat dört rad- delerinde vilâyete gelen M. Venize- los 5 dakika kadar vali Beyin nez. dinde kaldı ve tekrar otemobillerle Söğütlü yatına avdet edildi. İsmet Pş. Hz. ile mülakat M. Venirelos yatın doğru Dol- mabahçe serayına hareketini arzu ettiklerini söylediler. Başvekil İs met Paşa kiymetli misafirimizi sa- rayda beklemekte idiler. M, Venizelor Dolmabahçe sara- yında Başvekil Paşa ile iki buçuk saat kadar görüştükten sonra saray- dan Patrikhaneye gitmek özere ay- rıldı, Başvekil Paşa M. Venizelos'u rıhtıma kadar teşiyi etti, ve motör rıhtımdan. ayrılırken el sallayarak teşyi etöler. Patrikhanede Saraydan doğru — Patrikhaneye giden M. Venizelos © Patrikhane medhalinde ruhani reisler karşıla yarak doğru Patrik efendinin me sai odasına götürdüler. M. Venize- los ortodoks usulü veçhile Patrik efendinin elini öptü ve mumaileyh tarafından taktis edildi. Patrik efen dinin mesai odasına M. Venizelos'u yakından görmek istiyen £ bir çok zevat toplanmıştı. Beş dakikalık bir isüirabattan sonra M. © Venizelos Patrikten müsaade istedi — ayrıldı. Patrik efendi bu esnada evvelce ha- aarlamış olduğu dört kıymettar dini kitabı misafirine taletim etti. aym merasimle teşyi edilen M. Venizelos motörle doğruca Yeniköydeki Yu- nan sefarethanesine gitti. Geceki ziyafet Gece sefarette M. Venizelos şe: polis etmek refine hususi mahiyette bir ziyafet | verilmiş ve Başvekil İsmet Paşa ile Hariciye vekili Tevfik Rüştü Bey de ziyafete hı los bu sabah saat dokuzda geldiği vapurla Pireye müteveccihen şehri. | mizden ayrılacaktır. nin kudretini bilirim. En bü- yük muharrirlerimizden biri.. — Kuzum Cevat Bey, bir yolunu bulup Reşidi benim ya- nıma gönderemez misiniz? — Çalışayım, Hanımefendi, fakat bu gece onu © yatağına gönderebilsek daha iyi yapmış | oluruz, sanıyorum . — Ben de onu teskin etmek istiyorum da.. . Emredersiniz Fendi Hanıme- — Reşit odansettiğin obu genç Hanım? — Sorma: Yürekler acısı bir zavallı. ir bir ailenin kı | ziydi. İş görüp kazanmak is- tedi. Daktiloluk ettiği ticaret- hane sahibinin ihtirasına kur- ban gitti. — Şimdi? — Şimdi işte bu âlemin için- | de... — Evli mi — Hayir! Sen dans ederken, Muh- iştirakile | bulunmuşlardar.:| Geceyi vapurda geçiren M. Venize- | Şoför Saint Lazarre istasyondan | çıktıktan sonra madam Damb- İsin durakladı. Parisin gürül- tüsü, vesaiti (nakliyenin baş döndürücü gidip gelişi, i ların alâkasızlığı, kendisini a korkuttu, Fakat pek ça- buk kendini topladı ve oradan geçen bir hamaldan rica etti: —— Kuzum, bana şuradan bir otomobil çağırsana. . — Çağırayım madam. — Aman, ben çok sinirli bir kadının. Şu sepetler de yumurtalar da var. Onun için aklı başında, yavaş giden bir şoför çağır. — Sen merak etme.. Hamal şoförün birine yak- laştı. Parmağile kadını göster di ve gözlerile manalı bir ifade ile kırptıktan sonra, şoförün kulağına eğildi e ve bir şeyler | söyledi. Öteki de aym göz işaretile mükabele ederek, motörü işlet ti ve kadının bulunduğu yaya kaldırımın önünde durdu. Madam Damblain evvelâ sc yerleştirdi ve sonra le geçip otururken: Liyon istasyonuna gide- dedi. Daha trene bir i Onun için hız- İr gitme kuzum.. — Sen korkma İ Otomobil yürüdü. Birçok İ dönemeçlerde mahirane mün- İ haniler çizdikten sonra Auber sokağına vardıkları zaman, ş0 för motöre son O vitesi verdi. O zaman madam Damblain ba ğırmağa başladı: — Daha yavaş! Devrilece- ğiz. Acelemiz yok! Şoför homurdanıyordu: — Bunda acele macele yok, işte gidiyoruz. Otomobil Opera caddesini bir yalayışta geçtikten sonra, Rivoli'ye saplı. o Zavallı ma- bağırıyordu: bütün yumurtalarım Eyvahlar olsun. — Daha iyiya! OO millet için hazırlanmış yumurta.. Otomobil az kalsın bir ço- cuğu çiğneyecekti. Bir köpe; ezip geçti. Sanki & açmış gibi mesafeleri yiyordu. — Şoför, şoför! Benim tre nime daha bir saat var. Niye böyle koşuyorsun . Şoför cevap olmak üzere, kos koca Rivoli caddesini bir- kaç saniyede yuttu . Madam Dambiain yine ba- gırdı: — Eğer böyle gidersen, sana bahşiş vermiyeceğim. Bu hitap şoförü büsbütün dam Dambiain mütemadiyen — Aman yavaş! * Sepetteki | kıldı. | kızdırdı: - Bahşış © vermiyeceksin ha! Dur öyle ise. Bak benim karakanat, daha nasıl uçarmış, na. Bir saat kulesinde saat, 11,45 gösteriyordu. Liyon so- kağmda otomobil sanki yarışa girdi. Artık madam Damblain köşeye büzülmüş, bir şey söy lemiyordu. Görenler kendini allnha emanet etmiş zanneder lerdi. Nihayet Liyon istasyonuna vardılar. Yine bir köşeyi dön dükten sonra, otomobil garın tam önüne geldi ve durdu Saat 11,50 Madam © Damblain hemen indi. Sepetlerini çıkardı. Şofö rün yanma gitti. o Şoför, kadı. nm sinirini oynattığma mem- nun, ellerini o oğuşturuyordu. Kimbilir kadın nasrl feryatlar edecek. Halbuki madam Damb İnin şoföre: - Senden çok memnun ol dum, diyince şaşırdı . — Nasıl, nasıl? — Sizden çok memnun ol- dum. Hani sepetteki yumurta lar kırılacak diye değil! Sepet te zaten yumurta yok. Lâhana var Sonra trene vaktim çok de. dim ya.. Yalan! Baksana, da. rına dar yetiştik. Beş dakikam İ kaldı. Sen, sırf müşterinin de diği olmasın diye hızlı geldin. Zaten ben de onu istiyordum Şoför şaşırdı: sa! dedi. Zahmetin frank bahşiş! Siz nız, mutlaka rteni tım Ve madam Dambiain şofö- rün hayran nazarları önünde koluna takarak, ace Erzurum-Sıvas b Hükümetle Erzurum - Sıvas hat inşaatı üzerinde müzakerata giri şen Foks Broder şirketi bu hatt: 936 senesinde bitmek ve bedeli tak İ sitle tediye edilmek üzere inşa et: gk talebinde bulunmuş. için al bir olmasaydı. kaçıracak. bölük kumandanı yüzbaşı Ce- vat elektrik şirketi memurla- rmdan Nihat ve Karagöz zetesi idare müdü: Beylerin pederleri Hasan Bey, uzun zamandanberi müptelâ olduğu hastalıktan rehayap o- lamıyarak 21 ağustos 931 cu- ma günü Pangaltıdaki apartı- | manmda eceli mevudile irtihali darbüka eylemiş ve Feriköyün h deki aile kabristanına defnedil ge- İ miştir. Mevlâ rabmet eyleye. Yangın Hayat Nakliye Kaza Otomobil Adres: | ağırdı. Seni sordu - İ — Görmemiş mi beni? |, ,< Hayir. o görmüş ama, halinden meraka düşmüş. Seni yanma göndermemi rica etti. — Yat, — Maaşallah siniz inşallah? — Teşekkiir ederim, Şeyda Beyfendi! | — Canım, efendim, bu ge- cebir o parçacık ta masamızı şenlendirir misiniz? o Muhte şem Hanrmefendi, Süheyl& Ha nımefendi, Semiha Hammefen di, Hep sizi görmek istiyor. lar — Teşekkür ederim, efen- İdim, biraz yorgunum da. — Hadi canım efendim, lâtfedin, biraz buyurun.. Ta- bii Cevat Beyfendi de beraber. yette — O! Maşallal — Nasıl oldu da tenezzül | ettiniz ? — Nerelerdesiniz acanım? — Şöyle o buyurmaz misi- düncü Vakıf Han ANADOLU SİGORT ŞİRKETİ Türkiye İş Bankası tarafından teşkil edilmiştir. Telefon: Telgraf: st, 531 | İ İmtiyaz ler tabii güzellikleri bozulmuş! dudaklardan fırlıyan bütün but iltifatlar. Reşidin kulaklarındelit oğultulu çarpıntılar uyandırdı?li Kat kat sürülmüş mak Erkekler, kadıların hepsini't bu kadar helecanlandıran yeni misafire adeta bir kıska, lıkla bakıyorlardı . Şimdi masanın cazibe kezi Reşitti. Solunda Muhü şem Nihat Hanımefendi, san: nımlendi, genç (dekoltesini, bütün güzelliğini göstermek & ,, termiş gibi ona sokuluyordiğ,, Semiha Nazmi Hanrmefendi le Ferit Necdet Beyin yani İ dan ayrılarak, © Nihat İlhas,, İ Beyle Şeyda Kâmil Beyin vi İ sına, Reşidin karşısına g İ mişti. Kirpiklerini biribiri yaklaştırarak aralarından Ri di süzüyordu . «Devamı var)!