20 Ağustos 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

20 Ağustos 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BEL REMELA AE e ; * miş. İyi fikir, lâkin bu sigorta | zit bulyemalarr YAlliy et Asrın umdesi “Milliyet” 20 AĞUSTOS 1931 IDAREHANE — Ankara cadde. si No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, Istanbul. Telefon numaraları: 24311 — 24312 — 24313 ABONE ÜCRETLERİ G Türkiye için Hariç için aylığı © 400 kuruş 800 kuruş 760 , 1400 1400 ,, 2700 Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen mushalar 10 kuruş tur. Gazete ve matbasya ait işler için müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz illnların mes'uliyetini kabul etmez. 3 6 2 Bugünkü Hava Dün szami hararet 27, asgari 21 derece idi. Bu- gün ruzgâr poyraz hava açık. (FELEK A Memurların Sigortası İşitiyoruz ki; tekaüt yerine memurları sigorta edecekler- neye karşı olacak.. Malümya! | Bin türlü sigorta var.. yangın igortası, hayat sigorti ka- rkat sigortası gi bi.Memurların yangına karşı si görtası fena olmaz. Çünkü doğ rusu çoğunun canı yanıktır... Hiç olmazsa bunu telâfi etmiş olurlar.. . Kazaya karşı sigorta. Ba- zan memurlar kazaya uğrar, memuriyetler kazaya uğrar, zap çıkarılır, tenzil olu- » Buna karşı da sigorta 6- —Yaşamıyoruz kişihtiyarlaya İm paşam.. demiş. Memurlar yaşadıkça ihtiyarlarlar.. Onun için buna bir çare | bulmak bu nevi sigortanın işidir. Sirkat sigortası... Buna ha- cet yok! çalınacak | gibi malı müllkü olan memurluk etmiyor | Bir sual İatihar vak'aları, maballin- en yüksek polis âmiri tara fından müsaade verilmedikçe yazilmıyacaktır.. Bunu anla dık.. Yalnız meselâ her gün bir gazete: “ Bugün İstanbulda bir güna | intihar vak'aları olm. © yazıp dururken bi "ası olunca: Bugür —meseli— Kadıkö yünden başka biç © bir semtte intihar edan olmamıştır,, yazar sa ne lâzem gelir?.. . FELEK Yeni neş iyat Gol çıktı Maruf sporcu Refik Osman Be. yin Moskova seyahatı münasebetil güzel bir yazısı, Anadolu Avrupa hnbarlerile renkli olarak intişar et- miştir. ZAYİ — Hasköy askerlik şube- Sinden aldığım askeri terhis tezke- rem ile şoför vesikamı giip ettim, Yenileri çıkarılacağından hükümle- &i yöktur. Tepebaşında Büyük Londra ote- «nde Ali oğla İhsan Eyüp Sulh Ceza Hikimliğinden: Merhum Yusuf İztettin efendinin haremi Müteveffiye Cavidan hant- ma sit mücevheratın Eyüp Sulh mahkemesi Abikâmı Şahsiye hâkim. İiğince terekesine vaziyet edildi- Zinden müteveffiyeyi mezburenin mücevheratı mah: halır 27 inci pet gembe günü saat 2 de Şehre Sandal B ninde bi paraya çevrilmesine karar verildi ğinden bermucibi karar Marım.ye veresenin .yevm ve saatı mezkürda mezkür . Bedestende ha- lâne'unur. talip olan- İ dür bak kurtarırdı i den başkâtiş MİLLİYET Başkâtip kıza dursun.. Mukbil, genç, zeki, atılgan bir çocuktu. Fakat evvelce k&- Vipliğini yaptığı bir tüccar, ik tısadi buhrandan bahsederek, zavallıya yol verince, sip sivri açıklarda kaldı. Sağa baş vur- du, iş yok! Sola baş vurdu, iş yok! Çıldıracak hale geldi. Acaba bir memuriyet arasa nasıl olur diye düşündü. Kadroların a- dam akıllı daraltıldığı, hattâ bir çok memurların işten çıka- rıldıkları sırada bir memuriyet bulmak, kolay işlerden mi ya? Lâkin boş durmakdansa, he İe bir teşebbüs etmeli. Oldu, oldu. Olmadı, olmadı neyapa- lm? Tanıdığı bir çok memur kadâşlarından dairelerdeki ziyeti sordu. Hepsi de endişeli endişeli kafalarını sallayorlar- dı. Hallerinden anlaşılıyordu ki değil hariçten birini kayır. mak, dahildekiler bile vaziyet- lerinden emin değiller.. Fakat bir gün Mukbil, bir dairede otuz lira ücretli bir iş olduğu- nu, bir sır gibi, fıslamışlardı: Hiç kaçırma, bu bilirsin! Hem durmi çalışkandır, böyle işten anlar desin, bu iş olur . Mukbil durmadı, ne yaptı, ne yaptı, her daireden memur ir sırada, mutavazı da olsa bu kâtipliği ele geçir- di. Kodrolarm harıl harıl tatbi- katına keçildiği sırada, Mukbil 'de masasma oturdu. lerde baş kâtibin ve diğer ma- sa arkadaşlarmın derhal hoşla- rna gitmek yolunu buldu. O kadar ki bir hafta sonra, can ciğer olmuşlardı. l Lalnız başkâtip başlıca, mev Iiinden korkan ve bu endişe i- le çok ciddi bir adamdı. Böyle nazik zamanlarda, vazifeyi her şeyden üstün tuttuğu için, da- irede bir nevi kışla nizamı kur | muştu. Halbuki Mukbilin mizacına | bir şey varsa, ,o da | ip Zaten bu nevi hisler mukabil © olur, Sanki başkâtip de onu beğen- medi mi? Kat'iyyen.. Mukbil vaziyeti düşündü ve bir çare aramağa başladı. Baş- kâtibin değil, fakat müdür be- yin gözüne girmek.. Biliyordu onu başkâ rtarsa mü Bütün zekâsını O topladı,ne en daireye yin hususi bir işi mi, Mukbil derhal hissedar ve uhdesine alırdı. İstikamet, dakst 'at ve muvaffakiy. l rdi. Bir, iki, üç.. Ni hayet müdür bey Mukbildeki | wheri sezdi. Artık bir işi olur a, hemen Mukbili çağırırdı. Başkâtip vaziyetin farkın- daydı ve Mukbile gittikçe sinir leniyordu. O kadar ki, bazı za- mış diye haber üç gün daireye uğramayınca, eden çıkıyordu. Mukbil, uğ- dür beye gö: Bu suretle Mukbil dışarıda bir iş bulmuştu. Son zamanlar da daireyi büsütün atlatarak, dışarıdaki işlerine bakıyord Yalnız arada bir müdür beyin evine uğrayor, bir emirleri «o- lup olmadığını anlamak iste. yordu. Müdür biyin ailesi de bu becerikli çocuğun hizmetin. den çok memnun idiler, Son zamanlarda Mukbil tam yirmi beş gün daireye uğrama dı. Başkâtibi o sormayın! Her gün küplere biner, kendi kendi ne söylenirdi. Odadaki diğer memurlar da, Mukbilin bu im- tyazına için için isyan eter ğe başlamışlardı. Bunu hisse- — Bu we biçim adam, diye süylendi, daireye hiç uğradığı | yok Vallahi gidip müdür beye şikâyet edeceğim. Ben böyle a dam istemem... Filhakika tehdidini de tat- bik etti. Hiddetle odadan çık- tı. Müdür beyin ka önüne gelince düğmelerini ilikledi ve kapıyı vurarak içeri girdi. — Ne var, başkâtip bey? — Efendim, hiç istemezdim amma, maalesef size kadar Şşi- kâyete mecbur o oldum. Bizde bir kâtip var. Var mı, yok mu, orasını da bilmiyorum ya, dai- reye uğradığı yok. Bu adam. dan hiç istilsde edemiyoruz. — Kim bu kâtip? — Mukbil efendi isminde bi ür bey başkâtibi bir süzdü: Hımmn.. dedi, fendi mi? — Evet. . — Peki, ne yapalım, tiyorsunuz ? — Onun yerine bana iş gö- recek bir başka birisini veri- niz. — Öyle amma, başkâtip e- fendi, sizin istediğiniz yapılma sı imkânı olmayan bir şey.. Siz istedikten sonra efen söyle ne is- | düm — Peki, bu çocuk hiç mi da- ireye gelmiyor. — Hiç gelmiyor efendim, a yağım bastığı yok.. Müdür biraz düşündü ve en nihayet dedi — İyi amma, daireye hiç gel meyen birisini, ben nasıl kapı dışarı ederim a başkâtip efen- di? SEM Çapras kelimeler «seri 9164 Yeni şekil Soldan sağa 1 — Zaman (5). Uzağa (2). Nida (2). 2 — Cet (3). Oteberi satan (5). 3 — Kıya (5), Boy değil (2). 4 — Halk (5).“Sivil değil (5). 5 — Şeffaf madde (3). 6 — Budala (5). 7 — Deva, bir işi halle medar 0- lan şey (4). Tarihte bir kahraman (6). 8 — Sinirli (5), 9 — Ayuş (4). bir isim (4). 10 — Kalın urgan (5). İngiliz a Kızlığı (4). 11 — Yemek (3) iğ Yukardan aşağı 1 — Gurur, ciddiyet (5) Kampa- na (3) 2 — Bunaklık (4) Su kabı (3) Nida (2) 3 — Uçmağa yarar (5) Gözetle- leme (5) 4 — Kırmızı (2) Bedava ev (5) 5 — Yalvarmak (4) Fikrinden saymamak (4) 6 — Iyi (3) Lâhim (2) 7 — Uzağa işarst (2) Feryat (4) 8 — Beyaz (2) Okunacak şey(5) 9 — Erkek keçi (4) Ihtiyar (3) 10 — Ev (4) Mala tasarruf eden 6 işaret Mesr tarihinde — Haya (2 Ero Sağ değil (3) Mekbil e | PERŞEMBE 20 Mıntakanın tertip etmiş ol- | duğu yüzme © yarışların baş | hakemi Ahmet Fetkeri B. gaze telerde çıkan bazı noktaları tav zih elmek İstemiş ve gazete ze denizcilik heyeti vasıtasile | aşağıya (dercettiğimiz yazıyı | yollamıştır . 1 — Amerika sefiri (o Mr. Grew Cenaplatı bir cemile ve | teşvik vesilesi" olmak üzere, | 14-8-31 günü &n çok puvan ala cak kulübe verilmek üzere bir | kupa hediye etmişti. Müsabaka ların neticesinde o gün yapılan yüzme, atlama ve su topu mü- | İ sabakalarınm heyeti umumiye- İ sinde Galatasaray kulübü en İ fazla puvan almış olduğundan | sefir cenaplarının hediyeleri bu kulübe verilmiştir. Yoksa zan. nedildiği gibi Galatasaray ku- lübü birinci olmuş değildir. İ Mevsim programının ikmalin- | den evvel mmtaka deniz birir- ciliği kimseye verilmez ve veril memişlir. 2 —50 m. su altında yüzme: Programın İİ inci numarasını teşkil eden bu müsabakanın is- minden de anlaşılacağı veçhile 50 metrelik mesafeyi su altın- İdan yüzerek biribirinden evvel İ gelmek şarttır. Halbuki müsa- İ bakalardan hiç bu mesafe yi ikmal edememiş olduğundan | gayet tabii olarak bu müsabaka | neticesiz kabul edilmiştir. Aynı mesafe ilk teşvik müsabakasım- da da ikmal edilememiş olduğu halde mükâfat verilmiş olması- | na gelince: İsminden de anlaşı- lacağı veçhile o teşvik müsaba / kası idi,bu seferki ise resmi mıntaka şampiyonasıdır. Mesa fenin uzun yç fazla olduğunu iddia edenler de ikinci müsaba- tırlamalıdırlar.. Esasen prog- ramda tesbit edilmiş olan csas- Jarı değiştirmek hakem heyeti- | nin vazife ve salâhiyeti dahilin, | de değildir. 3 — Atlama müsabakaların. | da Hakem olarak intihap edil- miş olan zevattan bazılarının teşrif etmemiş - olduklarından | Denizcilik heyetince en liyakat li görülenler bu vazifeye davet edilmişti. Bunların kısmen Ga- latasaraylı olması netice üzerin de hiç bir tesir yapı Bitaraf hakemler ile Galatasa- İ raylı hakemlerin reyleri arasın | da netice itibarile hiç bir fark yoktu. Binaenaleyh burada da bir haksızlık olmamıştır. e | Muhtelit mübadele komisyonunun tebliği ISTANBUL, 19 A.A. — Mul- telit mübadele komisyonu kâtibi u- | Eid 1930 inci e bi e ob tarihli mukavölenimenin 22 madâeiinin kendilerine verdiyi lâhiyete istinat oderek 4 İ 931 tarihinde şu katarı versişler. dir: İ “Arnavutluk hükümetinin idare- | sine tabi arazi #halisinden abı» 10 sa- Haziran | #mer'iyet mevkiine girdiği terihte İstanbulda bölunan Rum ortadakş, mezhebine mensup Türk tebaası 30 Kânunusani 923 to Lozanda imz ödilmiş olan mukave- lenamenla tayin ettiği mübadele u- i bie vakitte tabi tutulma» yıp 15 Kânunuevvel 1923 tarihinde Ankara'da aktedilen Türk - Arna- vut itilifnâmesine tebâan müamele göre gelmekte olduklarından 10 Ha ziran 1930 tarihli mukavelenin be- şinci faslında zikredilen © #kkâmın şümulü dairesine dahil © olanıazlar. | Binaenaleyh bunlar bu — ahkâmdan| ve bu ahküma teferrü © eden diğer ber hangi bir inaddeden istifade et tirilemezler.” Istanbul tali mübadele komüzyo- mu kendisine müracaat eden bir kimsenin bu kararın şümulüne dahil olduğundan dolayı etabli addedile- wiyeceğini görünce o şahsa bu hal ve vaziyetini müsgit olmak üzre bir | vesika verecekti 7 AGUSTOS, İ rol maddesini ihtiva ettiği 1931 Yüzile yarışları için yapılan tenkitler Hakem Ahmet Fetkeri Bey gazeteler- deki son neşriyata cevap veriyor 4 — 4 X 50 metrelik yüzme- de Beylerbeyi kulübünü; gasbedilmemiştir. yın o sabah yaptığı âynen mukabele etmiş olmak için sakatlanan bir yü; tebdiline hakem heyeti müsai de etmemiş olduğundan Galata saray takımı kendi aleyhine ola rak dört taz3 yi yerine üç yüzücüden defa yüzmek mecburiyetinde kalmış ve eski rekorundan beş saniye krybet- İ miştir. Aynı hareketi Beylerbe ün bayrak takımı da yapmış diğ halde bunun meşküt ge çilmesi calibi dikkattir. 5 — Sporcülarımız ve kulüp lerimiz hakem heyetine itimat ederek onların hiç bir haksızlı- ğa boyun eğmeyeceklerine iti- mat edeblirler. Eğer bunda şüp heleri varsa onları vazifeden af federek başkalarını intihap ede | bilirler. Fakat onları hem sa- bahtan akşama kadar nefes al- madan çalıştırmağa © hemde böyle varit olmayan suizan al- | tında bulundurmağa kimsenin hakkı yoktur, 6 — 14.8-1931 müsabakaları nın resmi neticeleri berveçhi â. tidir; 1931 İstanbul yüzme sampi- yonu Beylerbeyi kulübü 1931 İstanbul atlama şampi- yonu Suat Bey (G.S.) 1931 İstanbul su topu şampi yonu Galatasaray takımı Ahmet Beyin bu tavzihine na zaran bazı neşriyattan mütees sir olduğu anlaşılıyor. Gazeteler Ahmet Beyin şah- sına hiç bir suiniyet besleye- mezler. Çünkü her spor muhar riri gibi efkârı umumiyede mu- mâileyhin bitaraf “ ve bu işten | bihakkin anlar olduğunu bilir. Yazılan yazılar orada, fuzu- i yere ve hakları olmadığı hal de hakemin: işine müdahale e- den ve onu sağlam bir kafa ile İ yaptığını düşünecek bir vaziyet te bırakmayanlara aittir. Yoksa Ahmet Bevin şahsına değil... Binasnaley'ı “kıymetli hakemi- mizin teessür duyması doğru olamaz Atletleri davet İstanbul den; Balkanyet olimpiyadı için at atletizm heyetin- letizm federasyonu tarafından | çalışmak üzere tefrik edilen at İetlerin 21-8-931 cuma günü sasi 13 te Taksir omun- da bulunmaları tel umur. Memlekette Amasrada maden kömürü Köznür havzasından sayılan A- masranın, tarlağıı mevkiinde çıkan kömürler, ham peirol maddesini de ihtiva ettiği ve bu suretle bu kömür lerden mazut, hattâ benzin çıkarıla- bileceği anlaşıldığı için, alman rü. muneler tahlil için Londraya gönde rilmiştir. (Bartin) refiksmizde oku. duğumuza göre, bu nümunelere ait tahlil raporları gönderilmiz ve kö- mürlerin, zengin bir halde ham pet- anlaşıl. maştar. Londra ticaret od. tahlil neticesile yakından alâkadar olarak, bir de yerinde esaslı tetkikat yapıl. ması için Türkiyedeki ingiliz sefaret banesine müracaat etmiştir. Sefaret- hane bu işe attaşe komersiyal (Mis ter Robert) i memur etmiş ve mu: / maileyh bu madenlerde o bir hafta kadar tetkikatı yapt ktan sonra ra porunu yazmış ve bu rapor da öv. velki tahlil neticesini teyit etmiştir. Amasrayı bir iki sene içinde mü- him bir inkişafa mazhar edecek ma- biyette olan bu hâdise, © © muhitte çok sevinçle karşılanmış ve ocaklar da bu vesile ile en az bin böş yüz yeni ameleye iş çıkacağı ümüdü kuy vel kazanmıştır. İ rüdünüz, İSTANBULUN TE 7/4 ar No: 95 Danışıklı dövüş var! Yazan; M. Yaraz Hüsrev, Kontarinodan çekinmek lâzım geldiğini bir daha anladı Sonra ortada görünmek istemiyo. rum doğrusu.. Malüm ya, sa- Kontarino, kül yutmadığını göstermek için — Hüsrev: lan söylemek sana hiç yaraş- mıyor! — Yalan lan olsun... mı? Niçin ya gülümsedi: ,, Kaç gün- dür yaptığın işleri sana bir bir haber vereyim. Evvelki akşam, Eleni ile be- raber, evden çıktınız. Beraber- ce bir sandala bindiniz.. . Hüsrev, şaşkın şaşkın bakı- yordu. Kontarino devam etti: — Ayvansaray iskelesinde sandaldan in Kiliyoma ni kapısının önüne kadar yü- Orada, sen eline kazmayı alarak duvarı kazma a başladın... Kontarino'nun bütün bun- nasıl bildiğine Hüsrev, erdiremiyordu.. Artı bu kadar srahat karşısında in kâr. edemedi — Farzet dediğin gibi oldu. & Ne yapacaksın? Kontarino : — Hiç! dedi, me yapaca- ğım... o Sadece padişaha “ha- ber vereceğim! Hüsrev, sap sa rı kesildi: — Padişaha haber mi vere- ceksin! o Hayır o Komtarino, haber vermediği mi ve şuanda evin etrafı, bostancılarla sarılı olmadığını nerden biliyorsun ? Hüsrev, iki adım geri kilerek dı. Hakikaten evin — etrafında bostancılar ölup © olmadığını anlamak için pencereye koş- tu. > Deniz cihetinden kimse- ler. görünmüyordu. Fakat arkada, mutfağa ba- kan pencrenin © altında iki ta- ne izbandut gibi bostancı a- şağı yukarı dolaşıyorlardı. Hüsrev, biraz sonra bostancıların dörtleştiklerini, vin denize bakan tarafını da'aradan bir kaç dakika geç- med:n, elisopalı, On ka- dar bastarcı kuşatmışlardı. çe- müdafaa vaziyeti al- Hüsiev, kendi kendine : Anlaşıldı, dedi, dân:- şıklı dövüş... Kontarinodan çekinmekte hakkım varmış. B ne yapmak lâzım ge- eceğini o kestiremeyen Hü rev, evvelâ Kontarino ile kozu | Fa- nu paylaşmak istemisti. kat nerede Kontarino?... Kontarino, sanki Bir anda kayıplara karışınıştı. Hüsrev, merdivenleri dörder beşer atlayarak aşağıya Kontarinoyu evin içinde ai madık köşe bırakmadı. Yok, yok, yok! Herif, sanki yer açılmış ta içine girmiş... Bu sırada evin cümle kapısı kırılırcasına çalınıyordu.. Ele- ni gürültüden uyanarak oda- sından çıkmıştı. Hüsrevi - gö- rünce telâşla sordu: — Ne var, ne olu; Hüsrev, sevgilisi yarak : — Sen üzülme yavrum... de- in i heyecanla sordu: 'oksa, basıldık mı? Eleni, mahalle içinde bu giz li yaşayışlarından kuşkulanan- lar olduğunu biliyordu. Baskı- nın bunlar tarafından yapıldı- ğını zannetmişti. Hüsrev, müt hiş kakikati ona birdenbire ha ber vermek istemiyordu : - Dedim ya; sen “telâş et: me, Her şeyin bir garesi bu- İ ten sonra, Hünkârın huzuruns İn bugünlerde £ pek |lunur. — Peki.. bu gelenler kim? Hüsrev ,telâşını gizlemeğe çalışiyordu: — Onu daha ben de bilmiya Fam, Kapı, kuvvetli bir tekme kırılarak ardına kadar açılı Eli sopalı üç adam, koşa koşa merdivenlere tırmandılar, Hüs rev, elini kolları arasına alarak ai enin başında bekliyor. lu. Gelenlere kör ne pahasma 6 İursa olsun karşı durmağa ka: rar vermişti. Yalnız £ yanım da bir çakı bile yoktu. Eh.. ne olur sanki, o da, sopaya Yum rukla mukabele ederdi . İlk karşısına çıkan adam, 0 nu göğsünden itmek isteyince Hüsrev, kafası ile karnma öyle bir vuruş vurdu ki herif, az kal sım teker meker merdivenler» den aşağı yuvarlanacaktı Hüsrevden bu darbeyi ye dikten sonra bostancı duraklar dı, Hüsrev, bostancı ya baj yordu: — Yanaşma! bir adım ileri atarsan yandığın gündür! Bostancı, iki defa hamle et meğe cesaret edememişti. İki. si de ayrı ayrı soluk alıyorlar. dı. Nihayet Hüsrev sordu: — Benim devlete karşı to- pum —tüfeğim yok... Padişa- hin iradesine karşı gelecek de | H Siz evvelâ bana şunu | söyleyin: Buraya niçin geldiniz ? Bostancı, bu makul suale cevap vermeğe hazırlanırker öteki bostancılar - yetişmişler | di. Hüsrev, bir saniye zarfınds | kendini her taraftan kıs kivi © rak yakalandığını gördü. Dn Bostancılar, Hüsrevin kolla- iple arkasına o bağlayarak sürümeğe başlamışlardı. Hüs- rev, bu sırada Eleninin acıklı acıklı feryadını duyarak başını çevirdi : — Üzülme Eleni.. dedi, ben gene sağ salim sana dönece- ğim! Ah, beni boş yere teselli etme! Öldürmeğe götürüyor: lar seni... — Hayır! göreceksin ki ge- leceğim... Hüsrev, böyle palas ras, sahile götürüldükten son- üç bifte konularalı Halice, ora yazıt sarayına Dış kapıda nöbet bekeleyen yeniçeriler, Hüsreve müteessir»! * rane bakıyorlardı. Zavallı gen: cin çok geçmeden kellesi İ bedeninden uçurtulacaktı. Hüsrev, elleri kolları bağlı? olarak acemi oğlanlar koğuşun da bir saat kadar bekletildike .-nesasasesıma nm çıkarıldı. İkinci Mehmet, vezirlerin! toplandığı kubbe altı köşkün de yaldızlı kafes arkasında emir verdi: Hüsrevi, eli ayağı bağlı it€ kaka divana çıkardılar Padişah hiddetle bağırdı: — Meğer, bi yili beslemişiz! Beri gel! — Bu ettiğin nedir? (Devamı var) İstanbul İkinci fera Memurl Zundan: Bir borçtan dolayı mahcuz * furuhtu mükarrer bir adet Berliş marka müstamel iki tonluk myonet İle ayrıca müstamel kamyı net eksamı 25-8-931 tarihine müsa* dif Salı günü saat Hide Beyoğl Feriköyirmde Hamam cöddesini 125 No. Ju Berliye Garajinda açığı arttırma. ile satılacağından olanların yevm ve saati muayyendi 931/75 Dosya numarasile malıbafj* linde hazır bulunacak memuri za imüracsatları ilân olunur. tali

Bu sayıdan diğer sayfalar: