NR BM am iç Me e EMEA illiyet Asrın amdesi “Milliyet” tir. 24 HAZİRAN 1931 IDAREHANE — Ankara cadde. Telefon numaraları: 24311 — 24312 — 24313 ABONE ÜCRETLERİ G Türkiye için Hariç için 3 aylığı 400 kuruş 800 kuruş 6 750 , M4 ,, 2 1400 ç 2700 Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen mushalar 10 kuruş “Otur. Gazete ve matbaaya sit işler için müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânların mes'uliyetini © kabul etmez. Bugünkü Hava Dün en fazla hararet 26 en az İ7 idi. Bugün ruzgâr poyraz. Hava açık Sormaya ne kAEE2 Bir kısım edebiyat talebesi İzmire gitmişler... Bazı gazeteler “Bizde edebi- © yat var mı, yok mu,, diye anket yapıyor. Şu sırada İstanbul gazetele- rinden bazılarının neşriyat üs- Yübir o kadar müzeyyendi bir kısım edebiyat talebesinin İzmire gitmiş olmaları sebebile bu üslübü yerinde tetkik fırsatı nı kaçırmış olmalarına esef edi- Bir... Bazı işler vardır ki, devam €- dip dururken hikmeti vücudüor tadan kalkar, artık onun deva- mina mahal kalmaz.. Şapka munundan sonra kalıpçı odük- künlar: gi “Edebiyat var mı, yok mu?,, diye ga: anket te buna benzer.. İstanbul'un bâ- zı gazetelerinin şu son günler- de üslüplarını vardırabildikleri incelik derecesini görüp te hâ- l izde edebiyat var mr yok mu,, diye ötekine berikine #or- makta artık mâna yoktur.. Mut laka bir anket lâzımsa “İmam bayıldı nasıl yapılır?,, diye bir süal sormak artık berikinden daha fazis alâka uyandırsa ye- ridir. Hangisini? Hava gün dönmek üzere iken munmaya başladı.. Yakında “ lâ misir, diye öğleden sonra işi dilen ve sıcağın ayrılmaz lâzr- mı olan sabırlı ve tablalı satıcı li irimiğe beşliğin Lo eritmeğe başlar. . Bilmem size de öyle mi ol- du? Dün bana pek sıcak geldi. Sıcaklar bizi terletir çamaşırla romızı ıslatır amma beynimizi kurutur. Diye biliriz ki, sıcak- lar dimağımıza, bir hokkaya yaptığı tesirin Sakın, kuru bir mış bir beyinden iyidir deme İİ. O boş lâftır.. Dimağı sulan- mış demek, aklı cıvımış demek- MİLLİYET | Edebi bahisler Bizde edebiyat var mı, yok mu? ir zamanlar mahalle kahveleri kemle atarak gelene g gene sırnaşan yakası kadifeli, basık ökçeli tulumbacılar vardı. Şık bir kadm görünce: — Tango! Diye bağırır, kendi kız gördüler mil — Vay anam, babam! diye takılır, sonra dişlerinin arasında yere tükü- rür ve üstüne basarlı İnkılâp hu mikropları temizledi. Fakat şimdi bunlardan daha ve daha cıvık bir tekim edebiyı tulumbacıları, meyhane önünde ma- 4a kurmuşlar, Gelip geçenlere pis pis salıyorlar, Bir gazetenin açtığı (edebiyat anketi) bu iliklerine kadar ispi kokan pis ağızlardan birinin Babsü- Ki kanalizasyonuna boşalmasına far- sat verdi. Nerede okuduğu, hangi mektepte yetiştiği meçhul, yalnız. küfürbazlı- ğr, sarhoşluğu ile maruf bir asri Tavukpazarı şairi, aket sahifeerine iğrenç bir at vi sibi kondu ve okuyanları tiksindiren bir vıniti ile edebiyat sütunlarını da kirletti ve pisletti. Balıkpazarındaki koltuk meyha- halinde bir | nelerde Kabakçı Mustafadan ilham bekleyen bu Çeşmemeydanının eski tulumba reisi Hüseyin Rahmi Bey tadımız için bunak, Hüseyin Ca- it Bey hocamız için, diplomat es- isi, genç bir şairimiz için kurunu |: vustadan kalma dedikten sonra ba- İbanez'den mülhaşnim,, bu- | yuruyor, Aksaraylı Pembe Hanı mın Gretş Garbodan mülhem olma & gibil,, lar bu sarmaşık sokak çaplar Satırla yerin dibine yeçircbi- Onları müdafaa ekmek hatı- rundan bile geçmer. Fakat üstünden başından Zirıl 2- rıl cehalet aktığını görmeden ken dinin değil ecdadının boyu kadar c- ser yazan üstatlara gazete sütunla- rında bulduğu fırsatla salan bu adı sanı Türk karilerince meçhul kaldı- İ de yazılı olduğu üzre derununda va- | yem palyaçosunun kıçına le takma |... duğa aft bak eği indirip edebiyat âleminden kapı dı- şarı etmek yeni ve eski neslin vatani vazifesidir. Fikir ve kalem hayatıma tulumiba- & koğuşunun argosunu sokmağa ça- | iy bu türedinin kuş beyni Avru- ya benzememin ve Avrupalı san'- atlardan mülhern olmanın terbiyevi faziletini kavrayamıyor.. Ham kafalar yaşadıkları kirli ha- vayı terkedince boğulurlar. Şimdi Fransız ediplerinden mülhem olmak. tan maksat ne olduğunu bu fırsatla izah ta edeyim: Türk edip ve şairleri bir zaman ğarktan | ilham almışlardı. (Mey ve tir. Ben ondan bahsetmiyorum. İşte hep bu hülyalarla elim- de kalem yazacağım kelimele- ri, güçlükle seçerken bir arka- daş yanıma geldi. Ve bana şu suali sordu: —Sinema artisti Miya May'ı bilirsin! —ı. — Canım sarışm, güzel ka- dın? — Evet? — Onun bir de kızı vardır: Eva May? —(Yorulmamak için) Evet! dedim. — Kızının oyunu mu hoşuna gider, anasınınki mi? Şifahen hiç bir şey demedim amma, siz olsanız ve derseniz ben de içimden söyledim. Bir karasinek yüzüme Konu- yor, ve ben kovdukça kaçıp tek rar burnuma konuyor. Sıcak “cız cız,, ötüyor.. Bizde güya yazıyoruz. — BIKINCI KISIM — Bürhan Cahit Hazırlanıncaya kadar gün bi | çirdiği bu mükellef malikâneyi vaz ağırdı. Şark ufuklarından © kıpkırmızı bir güneş belirmeğe başladığı dakikada yüzbaşı Ce lâl bölüğün başında idi . Süvarilerin kırmızı bayrakla rı ilk güneşin kızıllıkları içinde bir alev diliti gibi parlıyor hur ma dallarından süzülen kırmızı ziya hüzmeleri kumlar üstünde garip, esrarengiz gölgeler çizi- yordu. — Hazır ol! Nal sesleri, kılinç ve tüfenk şakırtıları bir anda durdu. — Marş! Mülüzim Enver bölüğün ba- ında, küçük bir daire ik lıkları terketti, Genç er bir daha şeki için başını ar bir gölge gördü. Zehra, erken den kalkmış onu mendilile se- lamiryordu. Gehç zabit kalpağını çıkardı gözden kayboluncaya kadar sal ladı, salladı . Tedmür ziyareti hakkında Halep kumandanlığına - mat veren yüzbaşı Celâl bütün müşahedelerini yazdıktan son- ra raporunu şu cümle ile bitiri- ordu: yordu: — “Şeyh Sadun, Türk hüki- gizi die bir varlık- mahbup) devri bu zamandır. Sonr. yavaş yavaş Garp ufukları çe | / başlayınca Jisan, fikir ve medeniyet itibarile çok zengin olan bu cepheye rağbet başladı. Tanzimattan beri bu #emayül gün geçtikçe artıyor. Edebiyatı cedide, muasırı Fransız edebiyatı ile çok alk, dar olmuştur. radan almıştır. Bizim de bu yolun yolcusu- dur. Meselâ Türk nesrinin en pürü söz muharriri Refik Halit (Mop; san) a çok benzer. Sevimli ve kuy- vetli (Vâlâ) Rus muharrirlerinin tesiri altındadır. (Arkadi Averçen- ko) nun Fransızcaya çevrilmiş eser leri bu fileri veriyor. Ben (Bissko İbanez) i, dö Kobra) yı çok sev. Fakat bötün bunlar hiç Avrupa eserlerini (adapte) ettiş - zi ifade etmez. Eskiler © Fuzuliye, Hayyama, Nedime, Şeyh Galibe ben zerlermiş. Biz de bunlara benziyo” ruz. Zamanma göre ne Fuzuliye hanavmal Be ğa (lçann) bize. mek cürüm değildir. Fakat koltuk meyhanede Amerikan ispi fasulya piyazım sepken sarhoş takli (Moris gundan: Bir borcun ademi ted sinden dolayı seferden men'i tahtı bacze alman ve ciyevm B: taş açıklarında demirli olan ve tama- | mına otuz bin lira kıymet takdir o- lunan İZMİR vapuru 28/7/0931 te- rihine müsadif Pazar günü saat on- dan on ikiye kadar bulunduğu ma- halde ve vaziyeti hazırasile açık ar- turmaya konulmuştur. Talip olanla- tm vapurun İymeti muhamminesi olan otuz bin liranın yüzde onu nis petinde teminat akçesi vermeleri lâ # ile Mezkür vapur 21 X 46 X279 kadem eb'adında ve 2685 gayri safi ve 1$$4 rusum tonilatosunda ve 3000 hamule tonluk ahşap çift uskur Ju hamule vapurudur. Şartnamesin- ardır. Ve 414 beygir kuvvetinde iki adet tirpit makina ve iki adet üstüvani kazanı havi olup 1919 senesinde Kolombya- da inşa edilmiştir. Hakları inezkür vapurun sicli ile sabit olmayan ipotekli akacaklılar ile diğer alâkadarların bu haklarını ve hususile faiz ve masrafa dahil o- lan iddialarını ilân tarihinden isibe ven yirmi gün içinde evrakı lâzrme leri ile 930/5405 numarasile daireye bildirmeleri lâzımdır; Aksi halde hak riç kalırlar. Müterakim rusum ve- saire haklar müşteriye aittir. Bu suretle vapura talip olanlar icra ve iflâs kanununun 110 uncu madde- sini okumuş ve 30/6/931 tarihin- den itibaren daire divânhanesinde herkesin görebileceği bir mahalle talik edilmiş olan şartnameyi gör- müş olmaları Mizımdır. Adalar Sulh Mahkemesinden: Terekesi tasfiye edilmekte bulu. Ban müteveffa Seferoğlu Nikolaki elendinin uhdesinde mukayyet Bü- dada Nizam caddesinde kâin i tarafı yol bir tarafı Vasiliki Ha- nım arsası bir tarafı Azmarağda ha- ne ve bahçesile mahtut bahçe İle be- raber 231 metro murabbaı mesahesin de ve 88 metro murabbar üzerine mebni alir ve üstünde üç oda, bir sola bir gpatbahı ve bahçesinde sah- rine: hav) 1500 lira kiymet muham- menesindeki kâgir ebniye © 2/8/9831 Pazar günü saat “on dört” öleni artırma ile satılacaktır. Bu baptaki müzayede şartnamesi mahkeme di vanhanesine talik edilmiş olduğun- dan talip olanların ve daha fazin ma- Kimat almak isteyenlerin 928/25 No. ile ve yüzde on teminat akçesile yevm ve vakti mezkürda o Adalar Sulh Mahkemesine müracaztları i- lân olunur, Aynilkumdan Tedmüre dört saatta gitmek meselesi zabit ar kadaşlar arasında epey münaka şa uyandırdı. Su başımdaki gazinoda her toplanışta mülâzım Enver bu yürüyüş için ayırdığı ingiliz atı nın mükemmel bir halde oldu- ğunu kumandana müjdeliyor- du. Yürüyüşe daha iki gün var dı. Halepten gelen akşam pos- tasında mühim bir havadis çık- b. Avusturya ile Sırbistan ara» sında harp başlamış. Avrupada hazırlıklar varmış. Harp hava- disi sekiz genç zabiti fevkalâde alâkadar etti. Yüzbaşı Celâl, kuvvetleri ara | sında nispet olmıyan bu iki dev letin harp etmelerine imkân olmadığını, Sırbistanın bütün talepleri kabul edeceğini söylü- yorduF'akat havadislerde Paris Berlin, Londra ve Petresburg arasında şiddetli münakaşalar i da vardı. Tahkiye, tasvir, tezyin şekillerini ©- | HAZİRAN Gömlek Kadınlar gittikçe erkekleşi- yorlar, Hattâ kravat, yakalık takanlar bile çok.. Fakat Ayda Kler öyle değil- ir. O, zamane cereyanlarma henüz kendisini kaptırmadı. Kocası bir empermcabi fabri kasımın komisyoncusu idi. Ara sıra İngiltereye gider, büyük bir stok satarak gelirdi. Fran- sadan İngiltereye gidip gelmek bu zamanda komışu kapısı gibi bir şeydir. Onun için Ayda Kiler kocasını çok beklemezdi. Kocası Jülyen yine böyle komşu kapısı seyyah birinden avdet etti. Hemde vaktinden daha çok evvel avdet etti, Belki siz eve geldiği zaman gayri meşru bir manzara ile karşılaştığını zennedeceksiniz. Hayır! Yahut dolapta bir erkek yakaladığını tahmin edersiniz, hayır! Fakat yatak odasında, hem de yatağın üzerinde bir erkek gömleği buldu. Firenk gömle- ün. Derhal gömleği sakladı ve karısmı çağırdı: — Ben yokken canm sıkıldı mı ? — İnsan yalnız kalır da canı sıkılmaz mı? Bunu neye soru- yorsun? — Bunu da sorarım, başak il şeyler de sorarım. Jülyen derhal ithamkâr bir tavurla karısına gösterdi: — Bu gömlek kimin? Her halde benim değil... Ayda hiç sükünetini bozma- dı. Fakat gömlek te fırtınaya | tutulmuş bayrak gibi kocasının elinde sallanıyordu: — Söyle, kimin? Kimin? — Canım; Florindanm.. Be- ni yala için za. vallı kadın burada kalırdı. Bi- lirsin ko biraz erkekler gibi giyinir, Bugün biraz mütcassıp bir ailehin yemeğine davet edil miş. Onun için benden âriyet bir gömlek aldı ve kendi gömle | ğini burada bıraktı. Jülyen inanmadı: — Öyle ise Florindaya göm- leğini ben götürüp vereceğim. Bakalım, Florindanın mi, değil mi, anlarız. Nerde oturuyor bu arkadaşın? — Senden saklayacak deği- lim ya! Lort sokağında 28 nu- mara, yen gömlek cebinde bir deli gibi evden fırladı. Lort sokağında 28 numara- nin kapıcısından, filhakika ora da Florinda isminde bir ka nn oturduğunu duyunca şa- kinci kapı!. dedi. Jülyen, merdivenleri çıktı. Dördüncü inci kapınm zilini çaldı. kadar sarışınsa, onun mer,'genç ve güzel “ bir kadın Kapıyı açtı. — Matmazel Florinda bura- | ladığı yer- | den erkek gömleğini çıkardı ve | 1931 — Fransızçadan — dalar mı? — Benim, Ne istiyorsunuz? — Matmazel, bir noktayı an lamak ihtiyacındayım. Bu göm lek sizin mi? Karımın odasın. da buldum. Florinda gömleği görünce | şakrak bir kahkaha salıverdi: — Vaanaay! Demek siz bu kadar kıskançsınız. Giriniz, içe riye! Size bu gömleğiri bana a- it olduğunu ispat edeceğim. Ve riniz gömleği. Jülyen, Florindanım odasına girdi. Genç kadın üzerindeki gömleği çıkardı ve mahcup ko- canın karşısında, getirilen göm leği giydi. Tıpa tıp geliyordu: — Gördünüz ya? Şimdi ka- naat getirdiniz mi? Evet kanaat getirmişti. Fa- kat gördüğü manzaradan son- ra cinnet te getirecekti. — Bah, ne olur, Aydanın ru hu bile duymaz, diye düşündü. Halbuki Aydanın ruhu duy du, Bakınız nasıl? Jülyen eve gledikten sonra: — Beni affet karıcığım, de- di, gömlek hakikaten Florinda nın gömleği imiş. İşte senin gömleğini de geri getirdim. Jülyen gömlek diye cebin- den Florindanın donunu çıkar muşta. Hazin bir irtihal Esbak Adliye nazırı mer- hum Riza paşanm hafidi ve Manastır vali esbakı Yusuf Behçet Bey efendinin mah- İ tumlan Halim Bey kısa bir | hastalığı müteakıp dün sabah genç yaşında rahmeti rab- mana kavuşmuştur. Cenazesi bugün Erenkö- yönde Ethem Efendi cad- desinde Mehmet Ali paşa- | nan 14 ümerolu köşkünden kaldırılarak öğle namazı Zih- ni paşa camii şerifinde eda edildikten sonra Sahrayi ce- dit Kabristanma defnedile- cektir. Lisan dersleri Kadın birliğinden: Mek- teplerin kapanması. dolayısi- | le kadın birliği lisan dersha- İ melerinin kayit muamelesi her gün saat 14 den 17 ye ka- dar yapılmaktadır. Bu akşam Melek Sinemasında | LUPE VELEZ ile GARY COOPER'i büyük muvaffakiyeti KURT ŞARKISI filmi irae edilecektir. i — 1476. sicil araba- cilık ehliyetnamemi zayi et- tim. rini o alacağımdan eskisinin hükmü yoktur. Ka- sımpaşa Sahaf Muslahaddin | maballesi Abdüsselâm bin şeyh Mehmet. Müzayede Hane Harik Hay — Sigortalarının. Galatada Kaza ve Otomobil tada Ünyon hanında köin ÜNYON SİGORTASINA yaptırınız. Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON kumpanyasına bir kere uğramadan siğorta yapbır- mayınız. Telefon: Beyoğlu 2002 (Devlet Demiryolları İdaresi İlânları Devlet Demiryollarında ri bususi ti felerden bir çoğu 1 temmuz 931 tarihinden itibaren değiştirilmiştir. Tadil, teşmil veya lâğvedilen tarifeler hakkında tanzim edilen listeler İstasyonlara talik edilmiştir. Alâkararlar, bu listeleri okuyarak vaziyetten haberdar olmalı ve yeni tarife- lerden tedarik etmek isteyenler de mıza müracaat etmelidirler. istasyon ve ambarları" Emniyet Süldiği Emlâk. müzayedesi Kat'i karar ilânı Bedeli No. Cins ve nevile mevkii ve mütemilâtı Borçlunun ismi o 819 5390 Bakırköyünde Kartaltepe mahallesinde Meşruti- yet caddesinde eski 1 ve yeni 9,9 numaralı iki yöz seksen arşın arsa üzerinde yarım kati | kâgir diğerleri ahşap olmak üzre üç katla on. beş oda üç sofa iki methal taşlık bir hamam mutfak bir kuyu üç balkon ve bir dönüm beş | yüz yetmiş yedi arşın araziyi havi bazı aksam! tamire mühtaç bir hanenin tamamı | Yusuf Kenan B. Hatice Feride Nuriye hanımlar. ve Fatma Beyoğlunda Büyük pangaltı mahallesinde Çayı" i çimen mecdiye cebel sokağında eski 87,76 mü- kerrer 7,76 ve yeni 38, 108, 109 numerolu yö altmış arşın arsa üzerinde kârgir dabilleri ahşap olup cebel sokağındaki yeni 38 num“ rolu çimen e üç cebel sokağından | iki katta beş oda sofa iki mutfak , biri ufak olmak üzere iki bir malta taşlık mutfakların Gstü taraçadır. Birinci katında bir dükkân biri ahşap olmak üzere iki şahniş ve çayır soka” ğındaki iki katta altı oda birufak sofa çini taşlık kömür ve odunluk bir kuyu bir sarnıç yük ve ahşap şakniş ve bir çatıyı havi iki | hanenin tamamı. Hanife Cavide H Anadoluhisarmda göksu mahallesinde eski | göksu mevkii ve yeni kandilli caddesinde eski 7 mükerrer 7 mükerrer ve yeni 13,15 nüme" | rolu yetmiş arşın arsa üzerinde kâgir yedi | kurnalı hamamı ve elli iki arşın arsa Üzerinde | üstünde bir odayı havi bir dükkânm ve 0 altı arşın arsa Üzerinde külban önü ve yüf otuz iki arşın bahçeyi havi bir hamamın tamam Ahmet Sadık B Yukarıda cins ve nevile semti ve nümeroları muharr&f emvali gayrı menkulenin icra kılınan aleni müzayedeleri m€“ İ ticesinde hizalarında gösterilen bedellerle müşterileri üzeri” | de takarrür etmiş isede mezkür bedeller haddi Jâyıkındi görülmediğinden tekrar or beş gün müddetle ilân edilme olnnur. wSAFI) IYE lerine karar verilmiş ve İl temmuz 931 tarihine müsadif | cumartesi günü kat'i kararının çekilmesi takarrür eylemif olduğundan yevmi mezkürda saat on dörtten on beş buçuğf kadar Sandık idaresine |müracant eylemeleri lüzumu ilâ” Rİ Her akşam Çiftlik Parlanığı du. Diye ilâve etti. İki gün son ra gelen haberler meseleyi açık ça anlattı. Harp başlamış ve tahmin edildiği gibi iki büyük grup olan Avrupa devletleri karşı karşıya saf kurmuşlardı. Bu tenha kum çölü ortasın- da sekiz yüz kişilik bir kuvvet- le karargâh kuran genç zabit- ler muharebe havadislerini me- rakla bekliyorlardı. Perşembe günü Şeyh Sadun gelecek ve iddia edilen yürüyü- şe çıkmak için kumandan der- hal Tedmüre haraket edecekti. Bu havadisler üzerine yüzbaşı İ Celâl (Aynilkum)dan hattâ ya rım saat için bile ayrılmamağa | karar vermişken arkadaşları, bunun cesaretsizliğe hamledile ceğini söyliyerek vaz geçirdi- ler. O gün Şeyh Sadun öğle ye- meğini (Aynilkum) da yiye cek, kumandan saat ikide hare- ket edecekti. Dönüş aydınlık ge <eye tenadül ediyordu. “Şeyh Sadun öğleye yakın gel | karşı genç kumandan Halepten getirdiği konservelerle mukabe le etmeğe çalıştı, Tam saat ikide Şeyh Sadun | arapça yazdığı mektubu yüzba şı Celâle verdi.Kumandan genç | İngiliz hayvanına atladı. İki dakika sonra ufukta gölgesi bi- le kayboldu. Genç erkân: harp mıntakası nın bütün yollarını, geçitlerini, konak mesafelerini tetkik et- mişti. (Aynilkum) dan hini hacette Tedmüre bir askeri yü rüyüş yapmak için en kısa yo- lu daha bir ay evvel keşfetmiş- | Büyük garp istikametinden iyor Kızgın güneş altında kesil- | meden, gittikçe artan bir sür'at | le rüzgâr gibi uçan İngiliz atı mülâzm Enverin bir haftalık ihtimam: sayesinde tam antre- ne bir halde yi bir binici o- lan yüzbaşı Celâl hayvanı zorla madan sürüyordu. bir gölge halinde iken yavaş ya vaş belirdi, divarları, pençere leri seçildi ve nihayet hurmalık lar başladı. Genç erküni harp hiç durma dan mütemadiyen atmı sürdü- ğü ine bile bakmamıştı Dizginleri serbest bırakıp kol saştine bakmağa hazırlanıyor. de ki, ağaçların. arasından bir ses Zehranm sesini i — Bravo yüzbaşı, diyer Bahsi kazandınız, hem fazlasi- le. Kumandan gözlerine yaklaş saati gördü. Alytıya on rdr. Genç kız onu beklemek için hayvandan atlamış, hurma İm arasına saklanmıştı. Zehra elini uzattı: — Beni mahçup eti ku- i, On dakika evvel dir Yüzbaşı Celil babasının mek Güneş ufuğa yaklaşıyordu ki, Tednür hurmalıkları görün üzbaşı Celil yere atladı, | tubunu uzattı, güldü: zünüzü yapan sanlardan © | duğunuz belli, Şimdi yan y içeriye giriyorlardı. Terlisiniz dedi, genç Kö | istirahat edin. Hayvanı da sinler. Güzel bir atınız v8“ | Vah vah, sizi haksız bir için yordum, beni affedersini | değil mi? Yüzbaşı Celâl genç kızın çök nazik ve zarif özür dil karşı hafif bir tebessümle © vap verdi: il — Bilâkis, bu iddia sizi PE kere daha görmeğe fırsat gi için beni pek memnun — Çok naziksinir kumar — Siz de pek zarif ve gi sie bir ceylin. — Öyle mi buluyors — Eksik bile, o kadar fe —