piyasada takım çorop atılıyor. Bu çoraplar, Mah k- | paşanın âdi cins P yapılmış çorapları . Hails ipektir, ipek | değil- | ma, ipek çorap cin- | olsun Peki a 8i ne kadar fena olursa üzerinde bir kusuru bulunma- nasıl satılır? çokları dan, otuz kuru Buna sizin gibi amman sanmam Sahaflar çinek, giyin- fikir ihtiyaç” ların bizdeki nispetleri ara- Sında küçük bir mukayese yü Tütmek isterseniz Beyazrttaki Sahaflar çarşısına gidiniz ve Söyle alıcı gözile bu zavallı Çarşının manzarasını baştan a $ağı değiştiren helvacı, kebap Çı ve piyazcıları, tespih fanila ve çorap satan mağazaları tet kik ediniz. Bir zamanlar eski Yazma kitapların satıldığı sa- mame © Büyük #htiyaçlar : Nazar değmesin amma, be- eke bu günlerde epice faa- iyette., Son zamanlasda, bazı A aid i İk öd eğ Gia Sahibi battı, fabrikası top attı! i Mais da merak etmiş ola, i ni hayet tahkikat yapılmasına lü zum görüldü, neticede bu ipek çorapların gümrükten* kaçık mış mallardan olması ibtima- Ti ile karşılaşıldı. Acaba, bu çoraplar, hakika- ten gümrük kaçağı mıdır? Gümrük idaresinin tekzipleri ne bakarsanız kaçak değil. Fa- kat diğer salâhiyettar zevatm iklerine ni kalı hacı yağı hacıların cübbe lerinin eteklerini sallayarak dolaştıkları bu daracık yolun iki tarafında, şimdi cizır cızir kebaplar pişiyor, Yağlar eriti liyor sonra bir taraftan tıkır tıkır çorap makineleri işliyor fanilalalar dokunuyor. Bu yep yeni faaliyet sahaflar çarşisi ha uzun zamanlardanberi. uğ ş olan kimseleri hakika ten şaşırtır, Burada nasılsa ka labilen bir kaç kitapçı dükkü- nının da birer ikişer kapanaca ramamı; dığına şahit olu; belediyemiz, Şu cak ikinci snıf caddelerinde ran kaçak. Bu ak a halde z caddeler sulanıyor yoruz. Yalnız, | gösterş* bir kat daha mem- himmetini bir | nun | az da şehrin öze, çarpmaya | yi Soğuk çeşmeye, rapteden Jar muammayı şimdiye kadar hal leden çıkmadı. Fakat hahı, çifti otuz kuruşluk çor ların köşe başlarında — Sahibi battı! — Fabrikası top attı! Feryatlarile halk tarafından kapış kapışa gitmekte olması dır. Eğer kaçaksa, niçin müsa dere edilmeyor? Değilse bu i pekli çoraplarm bu kadar ucu za satılmasındaki sir nedir? ğına şüphe 3 gidişe göre meselâ on senesonra sa- | haflar çarşısının, sahaflıkla | alâkası hefnen desade ismin- den ibaret kalaca'tır, Çarşıda İki kitapçı dükkânlarınm ora- daki meveudiyetelri ihtiyar sa / İ hiplerne kaim gibidir. Bunlara İlemri hak vöki olduletan sonra şüphe yok ki artık alıcısı kal- İ mayan bu yaprakları dağılmış | kütübü atikanın muhafızlığı va | zifesini üzerlerine almak İste- | yen kimse çıkmayacaktır. Alicağımız her mal üzerinde çe'kişe zarlık yapmal Bazi o dereceye va timizdir bu pazarlığ ıırız ki gören- ler, müşteri İle satıcı 2 da kavga oluyor er. Halkı pazarlık bur eden satr zannı; apmağ ettikçe pazar | leğişmeyece temekt lik usulü hiçte “Allah | münatile be sizi inand. raber, size seki » Gömlekte: eyecek melasetinden nelerce kullansanız eskite- | ai uzun” uzadıya , çok| O zaman Satıcı müş- | betmek tehli bir fiat veriniz! Diyerek ellerini oğuş » başlar. Fiat m bir meseledir, Faraza, vermek | sekiz lira istenen bir gömleğe tutup yedi lira teklif. ederse- niz yandığınız göndür. Bizim memleketteki pazar- lık usullerine nazaran istenen | fiâtın hiç olmazsa yarısı tek | lif etmelidir. Bazıları, fiatı bu | kadar düşürmekten sıkılırlar | | İ we hiç bir şey almadan çıkıp giderler, O zaman, Satıcı arka lardan koşar, Fiati birer iki- şer kırarak yandan aşağı iner. Bir çok kimseler, bunu bil dikleri için üç kuruş İstenen mala meselâ yirmi para tekli etmekten çekinmezler, Bu bir nevi pişkinliklerdir ki sırasm- da pek lüzumludur. Ancak bizim doğru dığımız şey, satıcınm müşteri yi daima aldatmak cihetine gitmesidir. Yüksek fiat arzet- mekle satıcı bazı safdilleri kandırabilirse de öte taraftan maldan anlayan müşterilerini kaybeder. “Pazarlıksız giren haksız çı kar,; diye bir söz vardır. Bu | sözün ön dahi kiymetini muhafaza ettiğine şüphe edil- mez, m rağı, yenilir yutulur şey değil dir, Hele bir otomobil geçtiği za man, havaya kalkan tozlar, bu rada dakikalarca korkunç bir bülut manzarası alır. olacağız. Meselâ, Sirkeci- Belediyeden rica etsek te arozörlerini toz toprak derya- inde yüzen bu kabil cadde İ Ebüssuut caddesinin tozu top- İllere de gönderse... etmeden bir mutlaka Her ne dükkânlar kabul et leri için bu usul taammüm ede memiştir. yeti kolayı bilirler, Yeter ki kıymeti hakkın Her şey inceliyor ye usrile- Bir zamanlar, köşelerin <amiş kalemle çızır çızır nâmeler karalayan eski arzu- halei tipleri ortada kalmadı Hele yeni harfler kabul edil- dikten sonra, bu tipleri artık tarihe karışmış addedebiliriz. Eski arzuhalciler, tuhaf tuhaf üslüplarda, ne gülünç muhab- betnameler, lügat paralamak gayretile ne manâsız mektup lar yazarlardı Eğer yazılar bu ise mutlak; “Mumiyanım, setvi revanım gönce dehaiım, sinede canım efendim. Kabilinden bir mukaddeme ile maksada girişirler, Ruzu şep hasreti iştiyakından çeki len ezalar, yana yakıla tarif o lunarak ne diller dökülmezdi. Şimdiki arzuahciler arasında ask mektupları yazanlar gene eksik değil, Fakat zemane kız bir aşk mektu | | Seyyar dondu İ şeyler satan küçük esnafım dedi arttı dondur: z mahalle aralar tedirler, rağbet edenelr şimdilik yalnı çocuklardır. Dükkânlara nız dondurma yemek için ge- dondurma iraz ısınmağa baş varda köşede soğuk Son durma Zira don lenler pek azdır. Geçen gün konuştuğumuz bir seyyar don durmacı bize şöyle dert yan- dı: — ene işler gidi yor. Ak dar bir kutu dondu hal ile satat liyorum, Geçen sene bu da iki kutu dond tişmezdi. En çok sattığı ayma lârı ve hanmnları mektupları yazmak için arzu- halciye muhtaç olanları o ka- dar azalmıştır ki, bu işi mes- lek edinen arzuhalciler, birer birer ortadan çekilerekmeydan yalnız resmi istidalar yazan kimselere kalmıştır. Bir aralık arzuhalciler Sultan Ahmetten Adliye binasma giden bulva- rın solunda duvarın dibinde toplanırdı. Son günlerde, bun- | lar buradan kaldırıldı. Fakat çok geçmeden, gene Adliyenin karşısında, fakat bu sefer, bul var üzerinde değil, Gülhaneye giden yolun bir tarafında mevki aldılar, Yeni arzuhalcileri eskiden a | yirt eden en mühim şey, önle- rinde tıkır tıkır işleyen dakti lo makinesidir, İşleri olan ba- zı arzuhalciler yanlarma birde daktilo hanım almışladır. Bunlara istida'yazınak için rmacılar çoğaldı # Gİ #çinde aşk| dondurma yerine limonlu ve portakallı yapıyoruz. İstanbul y olarak 100-150 kada? dondurmacı ol- malı. Amma asıl kazancı ya- panlar dükkân sahibi dondur- macılardır. Dondurma malümi ya ayakta yenmez. Yense de tadı çıkmaz. Eh, bizi arasıra evlerden çağırdıkları için beş on para kazanırız. Bir "seyyar dondurmacının gündelik kazancı 250-300 ku- ruş kadar tutar. Amma bu gör İdüğümüz © dondurmacıların hepsi mal sahibi değildir. Mal sahibi olmayanlara çalıştıkla- | rı dükkândan gündelik verir. | ler. Bu gündelik adamına ve ya | pacağı işe her gün öir çok müracaatlar olmaktadır. Müracaat edenle- rin ekserisi avukat: tutmağa kudreti olmayan fakir kimse- lerdir. Bira fiatleri düşmiye- cek mi? Bir hayli yazılıp çizildikten sonra, Bomonti şirketi, niha- yet bira fiatlerinde gayet cüz" i tenzilât yapmağa riza göster di. Fakat yapılan bu tenzi- lât, halkın hiç bir istifadesini mucip olmadı. Biranm şişesi gene 35 kuruştur. Birahane- lerde duble bardağı mezesi ile birlikte gene yirmi beş ku- ruştur. Sade bayilerin ve okan taların lehine olarak yapılan fiatlardaki bu tadilâttan biz ne kazandık.? Biranın çok sarfolunduğu bir mevsimde Bomonti, küçük « bir fedakârlik yaparak fiatleri bir miktar kıramaz mı?