Fikir, Milliyet çin üzme desi “Milliyettir” 75 NISAN 1931 AREHANE — Ankara enddesi| <V0 Telgraf adresi: Milliyet, Ta “Telefon numaraları: (311 — 24312 — 24313 BONE ÜCRETLERİ Türkiye için Hariç işid 400 kuruş 300 kuruş 1400 ,, .. mw . onlarla hararcı 22 enaz rizgür mütehavvi) “aftanın yazısı l mer iemeklere rütbe ai in işi ve kalabalığı * biri ününde erkân eminin “Sunda toplanmışlardı: Mu- Beyden başka muhasebe- Heyeti fenniye müdiri sih- müdiri, ilvazım müdiri, nin riyaseti altında bi a: akdetmiş bulunuyorlar- İ Kapı iyice kapalı ve üstün © Önahrem içtima olduğuna © çifte aylı bir kâğıt asılı ol- | tane izbandut gi Sdacı da oralardan kuş u- i muyorlardı. Bu içtimada yapılıyordu. Bunu anlata im. Bu içtimada yemekle, iş lerece ve fiat konuyordu. sen bir içtima evvel bu â- © akıllarına gelen yemeği kâğıt üzerine yazıp getir- | Ceri tenbih edilmişti; Saat "e odaya girenbu zevat hap sazır oldukları halde ancak “dü yirmi geçe içtima et- «lerdi. (Yemekler komisyo- “âlisi) ismindeki bu komis- unun reisi Şehremini ve | “bata muharriri de muavin “di. Bu zatm isimlerini yaz ya lüzum © görmiyorum. 'ıkli onlar isimlerinden zi ie memuriyetlerinin ünv: $ tanılan kimselerdir. Bu i- ? ıt bizde de vardır. Hafız E- “di, Hacı Bey, Molla Bey, | *ktor Bey, Reis Bey, Baş E Wdi, Muavin Bey, Mümey- b Bey, Müdür Bey, gibi ün- | İllar vardır ki; evlâda bile “ikal eder. Müzakere şöyle cere Teis Bey — Celseyi açtım. gün yemeklerin dereceleri- # tâyin ve fiatlerini tespit e- $eğiz. Sırasile yemek isim- irk okuyacağ m rüfekadan söz vereceğin hakkında iki zla söylenmeme- | #ii rica ederim. şivvelâ çorbalardan başlayo- İm... Şehriye çorbası, mer- xnek çorbası, düğün çorbası, | inç çorbası işkembe çorba- ib | Muavin Bey — Beyefendi | Sazretleri! Kulunuzun fikrine yre evvelâ şu şehriye çorbası Ya ismini değiştirelim, Çün Tibu isimle şehir işlerinin g1ba gibi olduğu anlaşılacak | a bime, geliyor. m | 1 Fettah ağa, sen küçük H. İl endile birlikte sokağa - gide- İksin, Hanmmefendi bir az tşiya çıkacak. Fettaiı bir “şey söylemedi. | rem dairesindekilerden Y: 1, hiç bir sey öğrenememişti, “alacın aramak için beyhude | sre Jâkırdıya dalmıştı... ' © Araba bazırlandı.. Fettah a- yanmdak i me Pat Pasa da odasının pehcere- aşağıya bakıyor, Fetta- Küre. ayyan uzaklaştığını kgğek, ei. oni | Kuk den sonra csası den imlâsı şariye olduğu i ri sürülerek buna lüzum olma dığına ekseriyetle karar vril rbalar sırasile işkembe ve düğün çorbaları birinci de- rece tabağı on beş kuruş mü: bakisi ikinci derece tabağı on kuruş tespit edildi. Reis Bey — Şimdi etlere ge | çiyorum.. Birer birer söyleye- ceğim. Mütalealarınızı ona gö re söylersiniz, Haşlama! Muhasebeci müzakere- Bey — Efen dim başlâma gayet faydalı bir | şeydir, bendeniz bayılırım. O- | nun için bunu birinci sınıf ad- | e. tabağına kırk kuruş ko- ilikin Bey — Aman Bey- efendi Hazretleri. Haşlama memleketimizde (o ötedenberi pek ucuz bir şeydir. Şimdi bu- na gali bir fiat korsak aksi te- sir yapar. Eğer müsaade buyu rursanız bir kısım yemekleri serbest bırakalım bu meyanda haşlama de serbest olsun.. Komisyon bu suretle karar verdi. Reis Bey — Soğuk zartma, sarma pirzola. Hey'eti fenniye müdiri B. — | Efendim bunları hep bir sınıf et ki- İ addedip yirmişer kuruş fiat ko | | yalım. Yalnız ben pirzola ismi İ me muarızım. Bu bir rumca lâ- | fa benzeyor. | Muavin Bey — Aman mü- dir Beyefendi kerem buyurun. | Soğtk et başka, kızartma baş- kadır. Hele sorma büsbütün ay İ rr bir san'at ister. Onun için a i yırmak lâzımdır. Pirzolaya ge İ ince; efendim meşhur muhar- rir EmilZolanm ihtiyarlığı İ esnasında en çok beğendi yemek bu olduğundan 28 Çe- | lebi tarafmdan memleketi | ze getirilmiş ve Zolanın ihti- İ yarlık yemeği manâsma (pir- zola) tesmiye edilmiştir. Levazım müdürü Bey: -— Aman muavin Beyfendi radır , Levazım müdiri B. — Rica ederim Beyefendi, yanlış telâf fuz buyurmaym, sonra . zabta İanlış geçer, emir zola değil emin zoladır. 28 Çelebinin da- ha sonra olduğuna gelince içe ride Kamusu Osmani Bey teş rif buyurun bakın !. Reis Bey — Bunlara 25 ku- ruş koyuyoruz ne buyurulur — Kabil, kabül... | Reis Bey — Efendimet ye İ mekleri daha bitmedi. Köfte tas kebabı, şiş kebabı, şiş köf- teler, yahni, talaş kebabı, tes- ti kebabı, kuzu fırını, dana kr- zarlması, biftek, fileminyon, kıyma. Muavin Bey — Bey Efendi Hazretleri bu taamlar arasın- da bizim henüz tatmadığımız yemekler var. Onlara ne su- koyacağı” iyasi tarikle efendim, yenlerden sorarsınız. O hald- efendim. Költe- İ den başlayalım... Bendeniz köf kuruşa indirilme- | | sini isterim Tatş kebabı da İ ayni veçhile ucuz olmalıdır. i Çünkü onun isi talaş değil, telâştan alınmıştır. Alelacele yapılsın kebap - demektir. Bu kadar öcel-. yavılan yemeğe fazla para verilmez. Şiş keba- bı kibar yemektir. Bir de bei ba ziyade vakit kaybetme den, odasından çıkarak aşağ: yâ indi, kendini sokağa attı. Paşa kimsenin nazarı dikkatini | celbetmeden yaya olarak ko- | İnaktam uzaklaştı. Karşısına sel İlkan ill kira arabasına bindi. Paşanın memnuniyetle düşün- İdüğü şey şu idi: — Benim konaktan ayrıldığı mı Kimse farketmedi. vel avdet edebilirim. Yusuf çıktıktan sonra” J ilk tesadüf ettiği bir kira ara- ee binerek gideceği yere 28 çelebi Emil Zoladan çok son I arabacın, Kerime, i si bulunuyordu. Ats- "daha doğrusu Fettah dönüp) HYdr ktan uzaklaşırken Yu- gelinçeye kadar ben daha ev- ULSTT CEVARTESİ Mizatı, Edeb YA İİİ | deniz: şiş kebahında biraz da Ufak ufak li 1 kara ş İlere. saplağ görünce vaktile o kazı yaptığı mezali: ir. Testi kebabı yemedim... caba neye benzer. z kebabına benzer, — O halde şiş kebabını bi- erini ikinci, köfte- de içinde ne olduğunu bel teyip ekseri eşek etinden yıldığı hakkında suişöhreti olmasına mebni üçüncü dere- ce addini teklif eylerim, Bu teklif kabul edilmiştir. Muavin Bey — Kuzum Be- yefendi Hazretleri. O filemin yon ne dir.? İlâç ismi mi? . Reis — Hayır muavin Bey.. Bt yemeği! Hani geçen ak- şam misafirlere verdiğimiz zi- yafette, üstünde kı İler olan bir et yeme — Ha! hatırladım efendim! Hatırladım... Şöyle mecidiye kadar şeyler.. Efendim afbuyu runuz, Bendeniz ondan ancak bir tane yiye bilirim, Krt'ası pek ufak olduğu için tadımı tuzunu da anlayamadım. Alel- usül bendeniz dişsizim. oYe- meklerin pek tadımı anlamam. Reis Bey — Neden bir tek | yediniz a muavin Bey! — Efendimiz, ikinciyi almak İ istedim amma, tabakta kalma | mıştı, Heyeti fenniye müdürü: a Bendenize söyleseydiniz, bir tane takdim ederdim. Bi tâne almıştım, yiyemedim, bi- risini de iade ettim. Muavin B — Vah vah! İnşallah başka defa lütfunuzdan müstefit olu ram... O halde bunu da birin. ci sınıf addedelim.. Reis Bey: — Bugünkü mesaimizi ik- mal için et yemeklerini bitir- meliyiz. Elimizde döner kebap ile kadın budu var... Muavin Bey: — Efendim bendenizin fikri naçizanem döner kebabın en yüksek smıf addedilmesi mer kezindedir. Çünkü, efendimiz, döner ke babı malâmu devletimiz, ate- sin önünde dönerek püryan o- lan ve ateşe maruz kalmamış hiç bir tarafı bırakılmayan bir şeydir. Nefsinize kıyas buyu- run... Efendim dönmek bir şey değil. Onda bir güçlük yok, lâkin ateş vok mu... Allah bi İir, ne zamana kadar döner ke bap yesem parayı verirken i- çim sızlar... Reis Bey: — Bfendim birinci sınıftan yukarı sınıfımız olmadığından bu teklifinizi reye koymuyo- rum, Bunları birinci sınıf ad- dettik.. Lâkin kadın buduna ne yapacağız... Muavin Bey: — Bendeniz, kadın budun İ dan hoşlanmam. O sebeple mü saade buyurursanız beyanı £ etmeyeceğim.. Reis Bey: — Bendeniz de muavin Bey İ fendiye iltihak ederim.. Heyeti | teftişiye müdürü İ Bey: — Efendim bunu da birinci sınıf addedelim de bitsin"; Reis Bey: hatırıma ge- A- “| Yusuf Paşanın gelmesini bek- | leyordu. Cemal Pasa olsan, Namık Bey olsun, bunlar Yu- suf Paşanın birer dostu, onun- Ma birlikte çalışarak Paşanın maksadına vasıl olmasma hiz met edecek müttefikleriydi. Yusuf Paşayı, yerlere kadar eğilerek karşıladılar. Yusuf | Paşa güler yüzle kendilerine mukabele etti. Paşa neticeden ümitli görünüyordu. Cemal Pa i ga ile Namık Bey onu böyle ü (mitli görünce Paşanın kendi- İ derine mühim bir haber verece is İ ğini bekleyorlardı. Fakat Yusuf Paşa öhtiyat- İlk söze başlayan Namık B. oldu. Namık Bey her üçünün mak sadr olan meseleye doğru dan doğruya temas ederek de Ben ona lâyik'bir koca ola- | bilirdim?.. tiyari bunu düşündüm: Nasıl, dedim, aramızda $ farkmı unutmağa im- » varmı.. Ben ona göre pek yaşlı bir adamım. Ben artık böyle genç bir kız almak değil tenha bir yere çekilerek yaşa- mak, dinlenmek istiyorum. O- nun için dostuma: bundan vazge — Bilmiyorum, niçin?.. Dos tum bunda verâr'ediyordü. İs- ter dum: - Babası'anası çok iyi in- sanlardır, diyordu, kız da çok iyi bir kız. Tahsili mükem- mel. — Evet, diyordum, fakat be nim böyle genç bir kız almam dediğim gibi pek wuvafık de- ğildir. — Fakat kız başka kızlar gi bi değil. Çok ciddi bir kız. Sen den ne kadar genç olursa ol- sun ikinizin bir aile tesis et- mesinde başka hiç bir mâni yoktur, Düşündüm. Kendine kat'i hir cevap vermiyordum. Çak geçmedi, kızın babası ile tanıştık. Görüştük. Kızı ile aramızda uzun uzadıya görüş- mek kabil oldu. Bu kızı beğen memek kabil değildi. Güzeldi konuşması o cazipti. Malüma- İt da vasi olduğu görülüyor du. Ben gene kendi yleniyordum: — Her halde benbu kıza koca olamam. Kızla aramızda daha serbest görüşebilmek i- çin anası, babası bizi yalnız b: raktılar. Nelerden bahsetmi- yorduk?, Edebiyattan, güzel san'atlardan, daha” nelerden balisetmedik 34 Doğrusunu söy lemek lâzım gelirse ben kendi malümatımı dnun bildiği şey- ler yanında pek kıt buluyor- dum. Bir müddet sonra kızın baba sı yanımıza girdi. Yaşlı ada- mın bakışında: Neye karar verdiniz.? Nasıl? Biribirinizden memnun oldu- nuz mu..? Ben tereddüt ediyordum. Bakışımdan bu tereddüt anlaş lyordu. Fakat genç kız 'ben- den ileri gitti. Babasınm nç an lamak istediğini ; öğrenmişti. Pek serbest bir vaziyette: — Görüştük. Fakat ben hiç bir zaman bu efendile evlene- mem, Babası şaşırmıştı.. Ben de bu kadar açık surette düştin düğünü anlatan bir kıza şaş- muştım. Babası belki de benden utan mıştı. Hiddetle karışık bir ses le dedi ki: — Nasıl, kızım, ne söylüyor — Muvafık, muvafı e) seyi tatil ediyorum... Gelecek celsede dolmalar, zerzevatlar ve tatlılarla meşgul olacağız... Celse gece dokuz buçukta İ kati edilmiştir... ELEK yaç vardır. Cemal Paşa da şu fikirde bulunmaktan. kendini alama dı: . — Gelecek; şilâhlari nereye yerleştireceğiz. Yusuf Paşa Büyükadada ka garlaşırılan ; şeyi düşündü. Maksadma vasıl olmak için dedi ki: Kadıköyünde inşa edilecek rıhtım meselesi vardır. Eğer bunu halledebilirseniz biz de / silâhları yerleştirecek yer bu- labiliriz, — Ben de buna lüzum göste receğim. Sizin o maksadınıza hizmet edeceğim. Fakat mü- him olan mesele para bulmak- tır. Lâzrm olan parayı nereden bulacağız? Bahis para meselesi üzerin- de dönüyordu. Parasızlık lâkır NİSAN Dostum bana o kı- | # söylediği zaman ben gayriih | bi bir koca bulmak pek müşkil — Bu iş olmaz, diyordum, | istemez kendisini dinliyor- | İsın.. kendime ! 1931 i Benibeğenmeyenbirkız. | — Fransızçadan — | Sonra yavaşça anlatıyordu: Beni methediyordu, Benim gi- olacağını söylüyordu. Benim artık daha ziyade o rada kalmam minasebetsizdi. Gitmeğe hazırlanırken kız de- âi ki: — Benim sözlerimden gücen menizi istemem. size karşı hiç bir hakaret kastetmeyordum. Babası sözünü kesti: — Kızım, deyordu, böyle bir koca nerede bulunur.? Hiddet- le babasına cevap vererek de- di ki; — Ne demek,? Benim âşr kım var,, Kocam olsun, olma- Ben başımı eğerek çıktım. ık bir ko- İmecemiz! haliedilmiş çeki 128475 67 ssioi Bugllak imbiezeimel | Soldan sağa: İ 1 — Fıstığın arkadaşı (6). | 2 — Kırmızı (2). Et Şişkin | liği (2). Bir tatlı (5). 3 — Usta değil 5). | 4 — Yapmak (3). Güç (6). | 5 — Siyah (4). Hicap (2). | 6 — İnce kum (3). nazme-| den (5). 7 — Nota (2). Ansızın (3). Tabaka (3). 8 — Uzvun cemi (3). Sakaf (3). 9 — Uygunluk (7). | 10 — Bir erkek ismi (6). | 1) — Lâf (3). Sonuna bir | (R) gelince ateş alır (2) Opera ve Artistik iyvyat, LNKAYL Ji San'at A EDE JA PAZ RELI MN Yatın KİS BALALMİAŞ ZENGİN VARYETE NUMARALARI Ğ Önümüzdeki çarşamba akşamı MELEK Sineması Nisan mâsabakasırın 4 üncü Silmini Büyük Gala olarak? takdim edecektir. MARE BELL son şaheseri Çılgın Macera i GEORGES BANKROFT lik z sö imi olan YILMAZ erinde d gösterdiği kukiret san atkâranesinde JEANNİNGS Ji geçmektedir nümüzdeki haf lama Siemasımd CEMİL bile - Gül yapraklarını! cazip ve göz kamaştırıcı ,remgini Sibel Hremi, İCREME ,SIMOR HL Esbâk Ha Hasan Deri ve 409 w maabahçe 1931 AN Nazım merkiim akfından ei Müsnü paşa senesi me edilmek . ceğinden müp olanların pey ak- çelerini hamilen Beyoğlunda Kuru caddesinde Salleti paşa apar masını 13 numaralı dairesinde mukim Hasan Hüsnü paşa vakfı mürevellisi Rüştü paşaya o würacası eylemeleri ve hitamı müxayede olan nisanın 8 inci sali günü ihalel katiyesi icra edilmek zere Branbul mülbek vakıflar müdüriyetine müracaat olun mes ilâm olum İVTIHADI MİLLİ Türk sigorta şirketi Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi icrâ eylerir. Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir. Merkezi idaresi: Galatada Unyon Hanında Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktapır. 0004549» 7iiefon: Boyoğlu —2003 4$$$9$: Balıkçılık Mületişliğinden: Baltalimanındaki çin kapalı zarfla kalorifer alât ve edevatının mubayaası Yir- mi gin müddetle münekasaya konulmuştur. Taliplerin 74 ye di buçuk teminat (o akçelerile Nota (2). Yukardan aşağı: 1 — Haile (5). Çoban (4) 2 — Az sıcak (4). İstanbul 3 — Bir içki (4). Beygir(2) 4 — Amin (3). Sonuna bir (T) gelince vakit have- sidir (3). 5 — Cins (3). enstitü i- | yevmi ihale olan 10-5-931 pa: Zar günü saat 15 te ve şarina- meyi görmek üzere her gün Galatada Ticareti Bahriye Mü diriyeti binasında müteşekkii komisyona müracaatları ilğn olunur. 6 — Manalı (7). 7 — Kapalr değil (4). 8 — Şart edatı (2). Müstes na (3): Nota (2) 9 — Kuyunun (üstündedir (6). Hane (2). 10 — Şart edatı (2). Yılan (3). Bağışlama (2). 11 — Rabıt edatı (2). Val de (3). Sinemaları bu > Matbuat şerefine BÜYÜK GALA olarak (URL GPUNn Şehir Işıkları İzdihama İle bir kısmı vardı ki kaç sene- dir para yüzü görmemişlerdi. Haklı olarak şikâyet ediyorlar dı. Yusuf Paşa bunun üzerine dedi ki: — Onları Bursaya yollama- hı, Orada zengin Rum ve Erme niler vardır. Bunlar için Avru- ps devletleri hiç müdahale et- mez. Bunların evleri yakılma- lı, malları taksim edilmeli. Namık Bey iki Paşa arasın | da söylenen bu sözleri dinle- mekle iktifa ediyordu. Fakat Namık Beyin akla para bul- mak için bir çare gelmemiş de gikli. - Nazarları pencereden dışarıya dikinimiş, karşıki me zarlığa bakıyordu. Yüzünde ha fif bir tebessüm olduğu halde dedi ki: — Para bulmak için bende- nizin Mai yenezi mahal filmini takdim orlar. kalmama edilmesi mercud ed biletlerin evelden tedarik | defteri açsak az parâ toplama | Bunun yız. Bunun için Padişahitan mü | pâray ihtiyaç görülecektir. Saade almaktan baska bir me- sele yoktur! Mezarlığın arzettiği manza- ra pek hazindi. Kimbilir kaç sene evvel ölmüş eski Türkle- rin kavuklu, fesli mezar taşla- rı birer tarafa çarpılmış, çoğu yıkılmış bir halde bekleyorlar dı. Kadmlarm mezar taşları evvelce yaldızla yazılmış oldu ğu halde şimdi yaldızlardan € ser kalmadığı gibi yazıları da okunmaz olmuştu. Yusuf Paşa hakikaten mezar ağın tamire mühtaç bir halde olduğunu tasdik ettikten son- ra dedi ki: — Kabristanın tamiri için ne kadar para lâzım olduğunu keşfedecek olanlarla uzlaşarak kün paranm yarısını sar- yarısmı kendi işimize Namık Beyin gözleri netice deki muvaffakiyetten emin © larak parlayordu. Yusuf Paşa; zihni türlü türlü geyler düşünüyordu. Bu büyük kabristanda kendi akra basından, mensuplarından o- lan ölüler de gömülmüştü, Pa şa kendisinin mensup olduğu 4 ilenin Arnavutluk tahtını ele geçinmek için yegâne namzet olan bir aile olduğunu düşün- dü, Kendisi bu ailenin en son erkek evlâdı idi. Fakat kendi- sinin bir oğlu olmamıştı. Kızı Kerime Hanıma gelince; Pasa herşeyi düşünmüş, fakat şu an de kızmı hatırına getirmeğe Müzum görmemişti. Kendisi birgün Arnavutluk tahtına o- turmuş gibi hülya kurarken müstakbel mek ve servet