4 Fikir, Mizah, | * Mihyei 1WAy Asrın umdesi“Milliyettir” 18 NISAN 1931 İDAREHANE — Ankara caddesi 100 Telgraf sdresi: Milliyet, Te- danbul, Telefon mumaralart: 24311 — 24312 — 24313 ABONE ÜCRETLERİ G Türkiye için Hariş için 400 kuruş 800 kuruş 70 , 10. e 1. Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen nüshalar 10 kuruş Hür. Gazete ve matbanya ait İşler Bugünkü Hava Dün enfazla hararet 17 enaz B5 di. Bugün rüzgir wütehevvil ve bava küpal ve yazmarlı. Haftanın yazısı 2 Hikâye ve anafor © Doğrusunu ister misiniz? Tüccar, komisyoncu, banker el- « hasıl sermaye ile çalışır adam || olmadığıma şu günlerde çok — memnwmum, Çünkü dünyayı sa- an karanlık buhranm tesirile * hazan yaprağı gibi titreye titre- ye günün birinde “Boml!,, Diye atmaktansa benim gibi işin “top içinde metelik olmayıp yan yat- | © mak hayırlıdır. Zaten dikkat €- Me Sermayeye mütevak- İX İki olmayan san'atlar bu sırada © daha çok işliyor. Misal olarak size henüz afif meslekler ara- “ sına girememiş olan yankesici- #8 liği, dolandırıcılığı, © tellallığını ve afif sanatlar ara- © sında avukatlığı, hanendeliği © sayabilirim. Bn meyanda bir » sanat var ki; atif mi, değil mi tereddüt ettiğim için onu (bita- Taf) olarak zikredeceğim. Ana- i uluk?! Anaforculuk, hakkını Jemek lâzım gelirse fikri bir a'at addedilmelidir. İyi bir ne e varmak için sarfedilen fi “kir mesaisi, bir muharririn, bir ühendisi, veya ,birmusikişi-İşu yeni açılan: (İstanbul Palas) yorgunluğundan ax Şu farkla İsan'atlardı muvatfakiyetsizlik , biç bir tehlike arzetmez iken “anaforcu muvaffak olamazsa.te şebbüstin ş göre kepaze- muhabbet <i; bu-son, insanların taliinde de çiçekler gibi, çok ve az dayanan neviler olduğunu bize gösterir. Bahset- tiğim bu arkadaşım, zeki, amma ateş gibi zeki, iki üç lisan bilir, gösterişli ve gözünü taştan sa- kmmaz bir gençtir. Genç ama yirmi yaşında filân değil.. Şöy- le otuzla otuzbeş arasında... Bir kaç zamandır işsiz kaldığını bi- liyordum, dört beş gün evveli Pangaltıda güzel bir otomobil içinde şık bir hanımla beraber saçlarını rüzgâra karşı açmış u- çar gibi kaçarken gördüm. Bu saatte farkedebildiğim yegâne #€y çocuğun heyeti umumiy: le iyi bir vaziyette olduğu idi. Hızla gitmesine rağmen beni ta nıdı, elile işaret etti. O esnada bu işaretin mânası anlama- dım. Zaten birçok şeylerin vak tinde mânasını anlamamak ihti sasımı inkâr etmek istemem. Fakat dün beni ziyarete geldiği zaman anladım ki; maksadı ba- na geleceğini anlatmak imiş. Hal hatır falan filân. Hemen ne iş yaptığını sordum. — Hiç... Dedi ve anlattı.. —... komisyondan kadro ha rici bırakıldıktan sonra sipsivri kalmıştım... Bir gün bir frenkçe gazete okurken iyi düşünülmüş bir anafor hikâyesine tesadüf ettim ve hemen o gün tatbik et- tim, Eh Allah bereket versin, birkaç gün için vaziyeti düzelt- tim. O gün bana rastgeldiğin gün anafarun hızile şöyle bir o- tomobil gezintisi yapıyordum. Dinle, bak! beğenirsin?. Geçen çarşamba, hani şu inat gi bir yağmur yağıyordu. Gece saat ona doğru yağmurun en sı kı zamanımda evden çıktım, Sır! tumda benim şu uzun emperme, abl yok mu? O vardı. Altında yalnız gömlek ve kravat ve a- yaklarımda da tozluk ve iskar- pin... Empermeabi topuklarıma kadar olduğu ve yakamı da çap raz iliklediğim için içimde ne var ne yok görtilmüyordu... Be- nim seyahat hatıraları bavullar dan ikisini de şöyle öteberi ile) doldurdum kapıdan geçen bir o| tomobile bindim ve- dosdoğru | oteline çektim... Araba durdu, | ben atladım. Orada gece Saat onbirde bir kapıcıdan başka kim bulunur! İngilizce bir oda iste- dim. Anlar gibi oldular ve beni mükellef bir odaya götürdüler. MLLİYET “GEMARTESİ 18 İK KÂYE Ailenin namusunu temizlemek Bu vak'a Ispanyada olmuş: | yaşlı görünen biri-dedi ki: Koyun sürüleri, tarlası vardı.) — Benimle kardeşimin niçin Ona hiç kimse fakir bir köylü |seni görmeğe geldiğimizi bilir. deyemezdi. Bilâkis zengin bir)sin değil» adam olmuştu. Onun için artık | * — Hayar, hiç “bilmeyorum. eskisi gibi ne öyle sürülerinin | Şöylerseniz öğreneceğim. arasmdan gidiyor, ne de tarla-| ğ da görünüyordu. Şimdi zemin |». p< 22 BES be kurar ket! lmanım, tenbel in sev | Bi Her G€yi rüz, Sen! olmanı, tenbel yaşamanın 76V | im kız kardeşimizi alırım diye kini tattığımı söylüyordu. Ara- indi AR 2 İaldâttm. Şimdi kızcağız güne be Kem Ke tarlada | bini karında taşıyor. den, gürülere bakıyor, tarlada | © Bin mi? Katiyen yalan. ee ri we | Bu iftiradan vaz geçin. bahati olup “olmadığına bek | Demekki kız kardeşimi 7 ya 3i nikâhlamayacaksın öyle mi? emin olduktan sonra tekrar evi | ğ yl. olgun.. Biz ailemizin na- © diki kardeş bu tehtidi yemin- le tekit ederek çıkıp gittiler. Neye uğradığını bilmeyen İ zengin köylü uzun uzadıya dü- ken hep bunu düşünür, fakat ev lenmeyordu. Bir gece kapısı çalındı. İçeriye iki genç köylü z girdi. Selimlaştiktar, otur“ Bir hafta sonra köyün kilise EA arm | sinde nikâh oldu. Parlak bir şeye hayatımda tesadüf etme- |düğün yapıldı. Fakat düğün- dim, İden bir kaç gün sonra kli, bir Elbisem, cebimdeki cüzda- gün zengin köylü kaym bira- nım, param, pasaportum, hepsi derlerini çağırttı. Onlara dedi ni çaldılar... Burası nabrl otel!.. | ki: Ben ne fena yere düşmüşüm!| — Siz kız kardeşinizin kaba- nedir bu hall, Ben bugün nasıl | hatinden behi mes'ul tuttunuz. Ankaraya giderim... Onun cezâsımı bana çektirdi- — Aman Mösyö! Telâş et-'niz. Benim bu işten hiç bir ha- meyiniz!.. Bizim de böyle bir|berim yoktur. Beni tehdit et- şey başımıza gelmiş değil... Bü| tiniz. Sizin haksız intikamınız- tün oteli arttım, Bir şey bulama |dan kurtulamayacağımı anla- dık, Bir türlü aklım ermiyor... | dım. Ben de kız kardeşinizi ka Acaba... bul ettim. — Acaba hedir?.. Ben bu ote-! İki köylü dikkatle dinleyor- le pijama ile mi geldim? İ du. Onlara da yavaş yavaş bir — Hayır onu demek istemi-| kanaat mi geliyordu..? Zengin yorum, Bilmem ki, ne diyeyim | köylü devamla: efendim. — Fakat, dedi, siz hakiki — Rica ederim, bana sehir müerimin kim olduğunu öğren telefonunu verir misiniz? İmek istemez misiniz.? Eğer — Biz polise haber verdik e. | $i? bunu'benim param için yap- fendim... Siz zalimet etme (mayıp Aarmusurız için yaptı İ- — Hayır palise değil, (Milli: | semiz işte hessize söyl yet) gazetesine telefon edece-| Kız kai . ğim.. O gazete Türkiyeye ge- deki çocuğum babasın: bulmalı- | len 'seyyahlarm hukukunu dai- | Sını2. Bunu ben size gösterece- ma müdafad eder, im.! ii — Aman efendim. Rica'ede-| , , İki kardeş, renkleri. uçmuş rim. Böyle bir şey bizim mücs-| biz halle dinledür. Seonra ka- sesemizi mahveder... Buna ne|rar verildi. Dışarıda bir yere NES Edebiyat, üilten mahkâmiyete kadar va- e baremi karşısın- Hemen arkamdan da bavulla rım geldi. Saat sekizde uyandır! malarını, çünkü ertesi günü İs- tanbulu şöyle ziyaret edip An- karaya gideceğimi söyledim. Soyundüm, Daha doğrusu mu- şambayi gömleği ve ayakkapla' ken İrımi çıkardım, bavüldan bir pi- > İjama aldım ve yattım. Sabahle- yin sekizde uyandırdılar. Tuva letimi yapmak için kabineye git tim... Ve bir çeyrek sonra oda| i hizmetçisini çağırarak Frânsız.| ca sordum. — Ben elbisemi şuraya as- mıştım. Tuvalete çriktim, Avdet ettiğim zaman yerinde bulama- dım. Hizmetçi şaşırdı, odayı altı- mi üstüne getirerek aradı, tabit bir şey bulamadı. Gitti şef gar- radarı var.|son geldi. Onadâ vaziyeti an- savası gibi bir talii var-İlattım ve tabil hiddetlenmeğe © Bir bakarsınız ayda en aşa-|başladım, o da aradı. Bir şey bu cu olup olma sem arama, herkes âiji büyük bir.me- vu Ve ilk firsatta bu & ve mücrim bir sevinçle ilet almadan star gider. İşte kü k he EİN rüzgân o Lğavil edebil biri Tüzum var... Bu muhavere tedricen ilerile ye İlerileye şu neticeye vardı: Beş tane hazır kı m getir- diler... İçinden ikisini seçtim. Saat bire kadar düzeltildi ve bi risini giydim. Cebimdeki parala rı otuz yedi Türk lirası ve kırk beş dolar diye tesbit ettik, onu da aldım. Ankaraya gitmek için ekspres bileti verdiler. Çıkar- ken, saate bakmak istedim. — At. Saatimi de aşırmışlar. Diyince hemen müdür, kolun- dan kendisininkini çıkarıp! — Buyurunuz Mösyö! Benim kini takdim edeyim! Dedi. Onu) at sonra âşık tekrar çıktı. | da aldım ve hemen o akşam An karaya gittim.. Döndüm. Bugün trenden çıktım, eşyamı bırak- tım sana geldim. Ne dersin? Bu anaforaf. — Monşer! Tetebbü iyi şey- dir! Anaforda bile işe yarar! İ gizlenerek üçü de gecenin ka- iranlığında gelen âşıkı görecek | erdi. Belleyecekleri akşam | igizlendikiri yerde sabırsızlık göstermeğe lüzum kalmadan böl geldiğini gördüler. Bunu | İüçü de tanmıyorlardı. Birihi lerine fısıldadılar. İlki kardeş bulundukları yer- den fırlayıp gelen âşıkın üzeri- ne atılmak isterken kadının ko cası dedi ki: — Ne oluyor.? Sizin namu- sunnz kadar benim de namı sm var. Durunuz, bekleyin | Bu söz doğruydu. Bir iki sa- |ranlıkta çekilip gittiğini gördi ler. Sonra üçü de eve gelerek iki kardeş kız kardeşlerini ça- N 1991 Pek “yakında ei MARGUERITE MORENO . ALICE COCKA gibi iki büyük yıldı tasavvor edilemeyecek derecede tubuf ve eğlenceli muzikalı bir vodsil olan ük, BALENELİM filminde alloşlamağa ba: BİR KAHKAHA: TU İL EM "MAT 1 #limecemizin halledilmiş çekili 123456 s9'9101 — sittundak Kuzürkimöles Soldan sağ. 1 — Şarkı söylemek (7). Bi- rinci (3). 2 — Acaba (3. Kader (4). 3 — Taş (4. Hançer (4). 4 — Kansızlık (5. Hatıra (3) 5 — Bir alaturka saz (2). Za man (2). İstifham (2. 6 — İpte oynayan (6). ! 7 Baş (9)--İnsani (4). 8 — Uzvun cemi-(3). Sonu- (0) gelince cmçın eder(2) | (2). ! 0 — İş (4). Bağışlamak (2) | 1) — Üzüm ağacı (4). Uz- vun cemi (3). | cim Filmlerin o serefrazıdır. o Pariş' bir mavaffakiyere devam edi Pek yakında MA ye KE . AŞK ER e Rİ HAVAİ H ALA HAVASIL » Rİ i İhtiras filmidir. Heyeti teinsiliyesi başı DANILE PARÖTL 'NRIGUF ve Pİ Aşıkâr (4). Lüzumlu(4) 3 — İdeal (4). Kedinin düş- manı (4). 4 — Balinanm Nota (2). 5 — İstifham (2). Vermek ». 6 — Yol (2). Kemikler (4). 7 — Köpek (2). İnce değil *. 8 — Beyaz (2). Nida eden » ASRİ Sinemada Bügün ve yarn Sazı 16,1/9 marinelerinde programa ilâveten ZENGİN VARYETE NUMEROLARI kardeşi (5). 9 — Afiş (4). Oğlu (3). 10 — Ekşi bir meyve (5) hastalık (3). 2 Bunaklık (4). Nota (2) kan erkek kimdi..? ? Kadm her türlü tazyik karşı- sında sebat etti, Sırrmı söyle- medi, ! ğırdılar. Kadını bir yere kaça- mayacak sürette aralarına ala- rak: — Her şeyi biliyoruz, dedi- e R Türk sigo Devrisi gün köyde -şu haber e yayılmıştı: Genç kadını kardeş İeri öklürmüş..! Ailenin nâmu- su deyerek bunu tabii -gördü- Sigortaları halk için <a Heyecanlı muktedir olanlar mutlakı tamamen görmelidirler. 2 Fransız yıldızı — Temimen Franszen sözlü ve şarkılı ZEY EE EEE EEE Ben o hikâyeyi okumasaydım. ler, bu adamcağıza beyhude if-İler, Bundan müteessir olan bel #beşyii kâğıt kazanır, bir ba-İlamadı, gitti ve nihayet müdür Vaziyeti anlattım. üdür Efendi! Ben böyle le di Jvek konaktan uzaklaştı. , Kadri Bey gittkten sonra Yu isuf paşa bir müddet düşündü. hvede çayparasın izden rica eder, Bi — Dd İŞ — Yersuf paşa ile Kadri Bey © ühayet şuna karar verdiler:Pa “1 Özün Kadri Beyin Adadaki gidec: olan eyi oraya ge görüşeceklerdi. Kadri Bey kalktı. Paşanm saadesimi alarak giderken uf paşa: Evet, diyordu, en emin yol ur. Böyle yapalım. 'anından çıktıktan i ra Kadri Bey dışarıda gene e, Bttâhi buldu. Harem ağası ndisinin yanından firin önüne kendisini sokağa kadar edecekti. Konağın kapısı ünde Kadri Beyin atr bekli- “wi. Süvari zabiti atma binc- kendisince gönde! öğleden sonrası için kararlaştı-| 5 «rlan mülâkata gitmek için bü- yük Adaya kadar nasıl gidecek 1i?. Her halde kimseye sezdirme den, belli ezmeden gitmek isti- yordu. Onun için paşa konağın dan köprüye kadar inmek için i&endi mükellf arabasma bine- cek değildi, Yanına kimseyi ala çak değildi, Yalnızca gidecekti. Hem de hususi bir vasitaya mü racâat etmeksizin herkesin bin- diği vapura binerek Adaya gide cekti. Paşa 'ehaliye karışarak! kendisinin pek te tanınmayâ-| cağımı düşünüyordu. Konağının | ! Nereden bu işi yapardım!, tira ettik, Senin yalanına inan, FELEK i dık. Söyle, demin buradan çe- i yerek bir kira arabasına atladı. Köprü ye indi. Yandan çarkir ve ağır a yet büyük Aadaya gekliği za- man gene kimsenin nazarı dik- arabaya bindi. Gideceği yer ile iskele arasındaki mesafe az de- i, ettiğini (göstermesi Bu yolculuk esnasında Sadra-| noktasmdandır. Şimdi bu mülâ zamı hiç kimsenin tanımadı-|katta her halde bu mühim me- ğınrsöylemek kabil midir.?.. Pa | selede kat'i surette halledilmiş şa kendisinin tanmacağını bil- | olacaktı. İşte Kadri Bey hep bu miyor değildir. Fakat mümkün | ümit ile paşayr bekliyor, bu ü- olduğu kadar sade görünmek | mit ile bu büyük misafirini ker #uretile nazarı dikkati celbet- | şılayordu. mektn uzak kalacağını hesabet Mmişti, Kadri Beye söylediği şu oldu: Araba etrafı ağaçlık, ufak bir — Her halde burada konuş- | köşkün önünde durduğu Za-| tuklarımızın hiç kimsâ tarafın-| man paşa Kâdri beyin kendisini|dan duyulmamasından emin beklediğini ve istikbal öçin kapı | olmamız elzemdir. Bana bah- ya geldiğini görmüştü. Kadri | settiğiniz dostunuzla konuşur- Kadri Bey için paşanın buraya kadar gelmesi pek büyük bir fevkalâdelik deği miydi?. Genç deliği senelerden beri sevdiği ve almak ümidini beslediği ke- rime Hanımı artık paşanın mu Fakat paşanın gelir gelmez Bey paşa ile görüştükten velken sözlerimizin başka biri ta- kendisinden avrıklıktan rafından dinlen rada İn bulun şehi ki yalı ve ile Acentası bulunmayan şel meçiml âşıkı ik şa gitmiyecek bir şey olmaz|ben de emelime nail olacağım. değil mi?.. Köşkten içeriye girdikleri . za- Zavallı Kadri Beyin besledi İman Paşa her tarafa bakındı. ği ümitler birdenbire kırılmış- | Burada cereyan edecek sözleri tı. Zavallı gencin kalbi hep se | başka birisi tarafından dinlen- nelerdenebri beslediği ümitle-'mesi imkânı olup olmadığını rin artık bir hakikat olmasını |bir kere daha düşündü. isterken, beklerken şimdi Paşa Maamafih Paşaya emniyet nm hiç bu bahse temas etme-| geldi. Şimdi Kadri Beyin söze ğe bile Kizum görmeksizin yal | başlayarak lâkırdıyı açmasını nız kendi maksadını takip etti | bekleyordu. Genç adam dedi ğini göstermesi kadar genç|ki ai Bey için elim ne olabilir ge — Paşa Efendimiz, evvelce larzettiğim gibi bendeniz bir ke Maamafih bütün ümitlerinin re ondan mââvenet istesem kırıldığını hissetmekten doğan | her halde elinden gelen her şe tessürünü göstermeksizin pa- İyi yi an eminim. şaya cevap verdi: — Öyle bir kâfirin sözüne — Hiç kimsenin duymasma | itikat etmek caiz midir.? « ihtimal yoktur efendim. İ Kadri Bey kendini topladı, İle yalan söylemedi, Şimdi daha itidâl ile düşüne bi| — Olaüilir, fakat bu adam liyordu. Kendi kendine: bir pazarcı değil midir.?. Böy- — Eğer, diyordu, bu adam İle adamların haysiyeti yoktur. benim kendisi için pek elzem | Böyle adamlar mal alıp sattık- bir adam olduğuma kanaat ge larr gibi adamı da alıp Ssatar- eek Seki LA > — Bendenize hiç bir kere bi- | rat | ERŞEN Devier Kervanı e üç aydenberi muzaffermme bir w — sevkin bissermeğe mzca sözl0 olan bü şaheseri 20,000 figüran JİK Sinemasında yor. RR ER sik sie Gk MUSİKİSİLE - SICAK VE MHTİRASNE...” Adası 9 nde | RİVERO » GASTON JACGUET © HERAT © | Şık Sinemada ss Franozca sözlü filmlerin en gazeli olan AŞI TEE (C MARIEBELL ) tarafından tek- mili Fransızca sözlü ve şarkık #ile, Umur düheliye 40 kurus | l 0000000600099 0009 İTTIHADI MİLLİ rta şirketi Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi icra eyle-ir. müsait şeriti havidir. Merkezi idaresi: Galatada Unyon Hanında irlerde acenta aranmaktapır. 969p Telefon: Boyoğlu—2003 düşünülürse birden ne kadar aşağı oldukları anlaşılır. — Baker bir tacirden başka bir şey değildir. O muteber bir tacirdir. Hattâ memleketinde bir kere kendi hükümdarı ile birlikte bir kere yemek bile ye mişti, — Kâfirlerin meleketindeki hükümdarlar tuhaf, tuhaf â- detleri varmış. Bu hülcümdar- lar bir takım alelade ada sofralarına davet eder Hem de tapkı Galatalı bir ara- bacı gibi kendi arabalarını ken- dilri sürerlermiş.! Paşa busabha pâdişah tarsfm dan kabul edildiği zaman ken- disine söylenen sözleri unut- İmamıştı, Şimdi o da padişahın kendine söylediklerini Kadri Beye tekrar ediyordu. Kadri Bey Paşanm bu söz“ lerine cevap vermek arzusun- dan kendini alamadı. Dedi ki: |