Bizim memlekette lik, zahmeti rahmetine değme: yen bir meslektir. Çok yorâr,|ten h pek az kazanç temin eder, Bun|gil lâ dan maada, müntesipli tikbalini korumaz. Ya; di tün gayretler, sarfedilen bütün) ları, emekler, yirmi dört saat sonra günü, ay rar baş- Bir gazete- nm birden yoru hangi bi ile bilemez. ğunu, ha pek mahduttur. Bir Ç ete okumak ihtiyaci bu ibtiyacı his kırataneye gi seder, fakat yorucu mesaiye ti lamak iktiza eder. ii M gazetel B ikariler de var nin gazete haline gelinceye ka dar kaç elden geçtiğini, üzerin- de ne kadar göz nuru döküldü lardan maada, ! ki, gazeti gazeteci-|)ğünü, her satırında, kaç kafa-'para v riç- mümkün de-| Bizde kari dediğimiz sınıfın| ok nr ssetmezler. Diğer bir kısmı, bir) p beş kuruşa iç| tiği bir çay mukabilinde bütün okumağı tercih eder bir smıflbu resmi koymakla bir neği hatırlarından ge- mezler, Resimde gördükleri: işte Jbu smıftandır. “Milliyet, in bü yük camekânında teşhir edilen gazeteleri, bakınız nasıl tatlr okuyorlar kak kıyafeti, bir Avrupa Amma, siz deyeceksiniz ki,İnmn kıyafetinden fa: o gazeteleri, camekâna koyan-| Beyoğlu, Şişli, Nişantaşı semt lar, elbete gelen geçen okusun İlerinde oturan hanımlar, ekse- Evet, orasılriyetle şapka giymektedirler. öyle... K ir şey söyle kanm hanımlarımıza. pek meğe hakkımız yok. Biz sadece | Ancak, haleti |bazı, içerlek mahallelerde otu- uhiyeyi ifade etmiş olduk. — |ran fakir aileler, henüz çarşafı tatlı)him bir kısmının bugünkü 80- kadı- ar, i kıştığını görüyoruz. isporta: # a niz. Beş on defterle kırk elli kalemden ibaret olan küçükir ? Hayatımı nasıl temin ed | ci k zametli aj İstanbulun bazı semtleri, son e ser çeken azame! ip: stanbulun bazı se sene '. ti üzerlerine e İF şekilde, umrana doğru iyor. Uzün zamanlardan beri, bom 3 duran arsalar üzerinde za çal, Böyle seri bir ini a har olan semtlerden biri de, pebasının alt yanma düşen Çok sabır, az kazanç n bütün muhteviyatı) Maamafih, elbet bir şey kaza- iki lira bilg etmediği muhakkak | nıyor ki akşama kadar bu kö- 1. O halde bu adam ne kaza- a ? Şişhane yokuşu pek şereflendi artı.) hane yokuşunun bittiği şurada bura gil , İdar köşe, bu yal kişafa maz Te Şiş terketmemişlerdir. Sık sık yeni lemek mecburiyeti. olmamas ucuza mal eği İfa karşı rağbetin devamına s bep olan âmuller grasmdadır. Ancak, çarşaf giymenin de bir usulü vardır. Bugün için hiç bir kadın, sokakta giderken peçe sini indirmek lüzumunu his İmez. Fakat kenarda köşede | lâ öyle kıyafetlere tesadüf edi- liyor ki umacıdan yorlar. Resmini gördüğünüz kadın da işte bunlardan biridi Zamanla bu mânzaralarında ortadan kalkacağma şüphe et- TUZ, —..— Çöpler sokağa dökülüyor.. Naklibent mahallesi sakinle- rinden bir kaç imza ile şu mek tubu aldık: Koca İstanbulun 'dört çöp is kelesinden kala kala bir Çatla- dıkapı iskelesi kaldı. Tekmil çöp arabaları Naklibent cadde sinden bu iskeleye gidip gelir- ler, O civarda oturan halkın pencere açmasına ihtimal yol tur. O caddeye girilir girilmez bir kokudur başlar. Verem mü- cadele cemiyeti azası bir kere bu cadde; görseler (o verem mikrobunun nereden zuhur et- tiğini keşfetmelite o müşkilât çekmezler. Küçük Ayasofyayı temaşaya-gelen seyyahlar, bu rTünlarını mendille tıkamadan Jşeyi bekleyor. İbu caddeden geçemiyorlar. Çöp! İarabaları, bu yolda sık sık kırı - larak hamulesi bulunan mahut mikrop yuvası çöpler caddeye dökülüyor Bari başka bir boş a- İraba gelse de bu dökülen çöple ri temizleseler! O da yok! Çöp- İler günlerce hattâ haftalarca o- rada kalıyor. Gerek verem mü- cadele cemiyetinin ve gerekse | Belediyenin temizlik işleri mü- İdiriyetinin nazarı dikkatini ve | ni celbederiz. içinde asma fenerlerle süslen- İmiş meyhaneler ve saire Şişhane yokuşunun bu (larda bu kadar şeref b civar mahallelerin Müsevi aile- İlerle meskün olmasından ileri | gelmektedir: i İ Akşamları işlerinden dönen- ler az para ile çok *eğlenebile cek yeri, burada buluyorlar, Bil asa 'Cumar geceleri; bu ihveler, o kadar doluyor ki, âdeta iğne atsan yere düşme- yor. Ne deyelim, darısı İstan- bulun diğer semtlerinin başma! dir. Kasımpaşanı a bütün Halici seyreden bu kınlarda başlı başına bir âlem olmu! Taraf taraf apartımanlar, çalgı kı çalgısız kahveler, bahçeler farkedilme-| İstanbul hanımlarından mü-| İ İstanbulun en kalabalık ge- çitlerinden bi Çarşıkapıyı, | Sultanhamamına rapteden ge- niş cadde olduğuna şüphe yok- tur, Bu geçidin ismi, Mahmutpa- şa yokuşudur. Şurada bir tuha- fiyecinin, ilerde bir hazır elbise cinin, sağda ham takımları satan bir mağazanın, solda bir sakızcmm, önde bi nn, | gor: ark, sıralandığı bu uzun çarşı, denile bilir ki, hiç bir sene işsizlikten şikâyet etmemişti Mahmutpaşa: İyet sırrı herkesçe malmdur: Bu bulunur. Bu ucuz eşya şüph yok ki, her vakit en sağlamı, m #uvafakı- en iyisi değildir. Fakat, ucuz luk halkın en zayıf noktasıdır “Pahalıdır hikmeti var, ucu dur illeti var!,, darbı meselinin edenler, git hi İs Bu sıralarda, herkes metanetten ziyade eh veniyet ar: ile hareket azalıyor ayor. Mahmutpaşada en çok mua- mele yapan, basmacı ve hazır a bir basmacının yanyana |elbiseci dükkânlarıdır. Bu dük-| paltosunu| nlarda bir çocuk dört beş liraya etmek kabildir. | Ancak, bu paltolar, tabii İadi kumaşlıdır alar tedarik İlen müstamel kumaşlardan ya- pılmaktadır. İ Hattâ bazıları : , rada eşyanın dalma en ucuzu |boyanmış olarak Avrupadan ge|ra ile ihtiyacını tatmin. gt Buradaki çorapçı dükki rında da oldukça faaliyet rpar. Yalnız, bütün mal lolduğu gibi bu çorapları mutlaka ulak tefek kusu vardır. Seyyar esnaf araş kampiyon mal deye anıla nevi çoraplar katen çok ucuza elden çıkal Meselâ, bir yerinde hafif bi küğü bulunan yahut, b diğer tekine uymayan iyi kadın çoraplarını burada 5 Jruşa kadar bulabilirsiniz. E) lı, Mahmutpaşa İstanbulun kir sınıf halkının, yahut az değerinden isteyenlerin ilk ve son ba; İracvakları bir yer olmuştur, izde öteden beri ekşi şeyle re krşı oburca bir tehalük var- dır. Her yemeğe Timon sıkarız. Salata olabilecek ve olmayacak bütün sebzelerin üzerine Timon ve sirke koyarak onları salata- laştırırız. Bundan sonra turşu- lar gelir, Acaba turşusunu kur- madığımiz bir sebze veya mey- va var mıdır? Hıyardan, lahanadan, patlıcan dan, biberden başlayarak kavu izümün, domatesin,'havu- cun ve bilmem daha nelerin tur kurar, eğer kuramazsak mutlaka turşucudan aldırıp nef simizi körletiriz. Son seneler zarfında, İstanbulda bir çok tur şucu dükkânı açılmıştır. Bun- lar, hiç müşterisiz kalmayorlar. Dikkat edilirse görülüyor ki bu turşucular, ekseriya meyhanele rin civarındadır. Çünkü, rakı gi bi kuvvetli içkilerin turşu en gü zel mezesidir. Vakı», yemekten evel iyi sir ke ile yapılmış bir turşudan bi- a, Pe e İraz çerezlenmek, iştihayı açma ğa kâfi gelir. Yalnız şurası vir ki: Biz, bu kadarına kanmayız. Midemizi altüst edecek kadar turşu yedik İteri sonra, üstüne de kaşık ka- İşk, hattâ bardak bardak suyun İdan içmeği ihmal etmeyiz. Turşu, esasında, herhangi bir sebze ve meyvanım bozularak İtahâmmür etmişi olmak it rile, insana yarar bir şey değil- dir. Hele midesi zayıf olanların turşudan şiddetle sakınmaları lâzımdır. Mide hastalıklarının çoğal- masında fazla turşu yemenin dahli olduğuna hiç şüphe edile- mez, Ekşi, midenin çoğalttığı gibi midede yaralar sebep olabilir. hamızıyetini fazla istimali açılmasına da İtalyada olduğu gibi turşu- nun bizdede men'i lâzımdır, fikrinde değiliz. Fakat halkımı- zm turşuya bu kadar düşkünlük göstermemeleri sıhhatleri namı Turşuya bu kadar rağbet doğru mu? na çok muvafık olacağın gizleyemeyiz. . e Şişlide mektep yo! Şişliden bir kariimiz yazı Mektepler, Nişantaşma 4 dıktan sonra Şişli semti, İtepsiz kaldı. İlk tahsillerini İpacak olan çocuklarımızı, b İyazda soğüktan mosmor “İrak ta Nişantaşma kadar gi İdermeğe mecbur oluyoruz. ba, bizim semtte de hususi mektep açmak mümkün del mi?., Ecnebi mekteplerde ilk sil yapılamayacağına dair o isabetli karar, hepimiz ca gönülden alkışladık. Önüm deki ders senesi başlangıcı bukabil mekteplere de den çocuklarımızı, kendi n teplerimize göndereceğiz. kat, hangi mektebe, Maarifi sever, zengin ve şebbis vatandaşların el b ederek, bu civarda bir tep açmaları çok muvafık o