desi “Milliyet” Hr 7 ŞUBAT 1931 İDAREHANE — Ankara cadde < 100 Telgraf adresi: Milliyet, İs E ÜCRETLERİ Türkiye içir Hariş işin 400 kuruş 800 kuruş 750 MO , 1400, . 20, Gelen evrak geri verilmez iddeti geçen nüshalar 10 kuruş «Gazete ve matbasya ait İşler 9 vx üdiriyete müraemat edilir. Gazetemiz ilâinlarm © mes'uliyetimi etmez. Bugünkü hava Gün en fazla hararet Sen a2 3 di gün ruzgar “yildiz ve hava az yağışlı olacaktır. deli, 42ON jeylerden birini hikâye e- eğin idrak edebilirsiniz, idrak etmelisiniz ki; me- yet durmuyor, yü makineler yapmak, ve on- satmak, yemek içmek ve naktan ibaret kal- or, Vaktile birinin kızın bahsederlerken: Eteği belinde bir taze! A- ilah sekiz i ye meth ederlerdi. Şimdi si süpürmeyi ve çamaşırı elek- li makinelere yaptırıyorlar. ikiyi kitaptan kopya edi- Jar. Dikişi ve nakışı da ço- oyuncağı oldu. Bir makine İmızmı tamam!., Yemeğe ge- ice; lokantada yemek iste- zseniz konservalar sağolsun. lancı dolmadan mercimek fı- gamma kadar var.. İUzatmayahm, medeniyet böy insanı bir takım makinelerin le bazice yaptıktan sonra, i, hayat daha incelmeye ve İtiyaçlar daha ziyade nezaket yda etmeye başlayacaktır. 1958 senesinde yani bundan riben 27 sene sonra hayatı- yalnız bir takım makineler! nde bazice olmakla kalma- ak, içti daha başka binezon) Jarın tesirine ta- Bu (Kombinezon) öze çarpanları, bizi ha mızı, sıhhat ve itimadımizı trol etmek üzere teşekkül € ceiiyetlerin üzerimizde Spacakları (Rehakâr) tesirler . Size bunu nakil ödeceğim. 1958 de Modem bir apart- ia. Sabah saat sekiz... Ka- va merbut dahili telefon ça ir... İş hemşiresi (hizmetçi lâ açıyor rü ip ve madam yatakoda- ha giriyor.Şöyle bir muhavere Mi neden, Hayati Beyin se- gıma geldi: — Belkiys Hanımefendi. Ca- emrin, benim için çok ağır teklif oldu. Yirmi altı sene- memuriyet, üç senelik na- tik hayatımda hiç yapmadı- ve kimsenin yapmasına Me etmediğim bir işin, ben- yapılmasını istediniz. Son sözünü bekliyordum. tüpte arkası arkasına içtiğim hizi, R hisleri Reriyor, iyordr. Son sğ2ü, 2 büviyetime düzen; M . Rica ederim çabuk | kahve altı odasını hazırlayın! — Takvimde yazılı olduğu in zaten gece hazırlamıştım. İS — isabet. Çocukları geti İinesini tebiyeci hemşireye ca ediniz.Ben de Mösyöyü ge, direyim... Benim (kadm geyim cemiyeti) inden musaddak sa- bahlığım nerede?.. —(Anti güve) gardaropta İlâkin “geciktik. zannederim... Sonrat... — Evet, evet, Hemen tele- fon ediniz buyursunlar... İş hemşiresi kapıya telefon! eder, on saniye sonra, £ özlüklü, elinde büyük bir çan- ta.. Bir adam gel — Bonjur madam!Erken gel- diğimi zannetmiştim. Halbuki muayyen mutattan tam on da- kika geçikmişim... Bu, eğer siz Yitfetmezseniz benimi maaşım- dan beş lira kesilmesini mucip olucağmdan aşağıda hemen beş Yiralık bir resu doldurdum... — Şüphesiz efendim!.. — Hat. Ekmekler güzel kı- zarmış.. Lâkin tere yağ... müsa- ade ederseniz bundan biraz nü- mune alacağım... Bakalım tah- etli ne metice verecek?... Kahve,İdilir... süt, alâ... Hah! Yumurtayı be- yendim... Bir daha sefere daha âz pişmiş olması lâzım.. Beş dakika iyi kaynamış suya atıp) 'sncak seksen dokuza kadar say malı... Evvelce yüze kadar sr /£- İırdı... Lâkin yedi sekiz senedir lay ucuzlayıp ta tavuklara sade buğday verilelidenbenri, yumurtaların pişme kabiliyetle| ri arttı... Affedersiniz, bıçağı bi- raz dafia sap tarafından tutu- nuz... Hah!,, Tamam... Bu reçel 'ne reçeli... Nasıl ayva mı?.. İşte bu olmadı. Bereket versin el sil işsiniz.. Gel kızım! Bu nu kaldır !, Sabhleyin ayva reçe- 5 tamamen nizamnameye mu- gayir.. İsabet ki ;el sürülme- miş.. Yoksa ikindi kahvealtısın- da yenecek şeyin sabah kahve altısından dolayı (tertip ceza- sı) kesmek zaruretinde kala: caktım.. Bunun yerine ne yeye- bilirsiniz?.. — Affedersiniz efendim, İş hemşiresi aldanmış... Reçeller hep biribirine benzeyen kaplar da olduğu için karıştırmış... Ni- zamnamemizin sabah tatlısı 0- larak hararetle tavsiye ettiği ygânc reçek. Lâkin takdir. bu- yurursunuz ki; sabah kahvealtı sına ait kaplarla, ikindi kahve altısı kapları nizamnamizin 18 ise maddesi (4) Gkrası mucibince birine benzeme- mek ttr, Gelecek haftaki dilmiş olacağını ilmit ederim. © Ah, affedersiniz. Müfet- tiş efendi... Aklım başımda de- Dün akşam geç yatmı: m. Sabahleyin ne söylediğ mi bilmiyorum, Sabah ve ikin- 'di kaplarımız tamamen ayrr- dır... İş hemşiresi yan yana koy deyecektim. e O halde iş değişir... Vaki- bana banaait değil amma eme demeği) geç işidirse size şüphe- 1 saat cebri uyku cezası! Çaykn es siperi sinler, alâk: mi ile görüşsünler... Dedi. ş — Çok teşekkür ederim.. Dedim, bekledim. Hemen lilâve etti: 2 Siz de kararınızı verdiniz, sırası bende idi. bir zehirli ok gibi bir- landı ve... mi !Bu suale, İdenbire beynime | "Sanki onun acısı ik İ Fakar, söylediğiniri Yapa-| “ teftişimde bu cihetin tashih ©-| > A MİLLİYET la aramız iyi it bulunuyorlar. ütfedermisiniz?.. — Buyurun efendim. Müsaade ederseniz müşahe- delerimi hulâsa © Niza- İri miattan on dakika geç kal mak dolayisile beş lira ceza... Ekmek iyi kızarmış, süt, kahve yi... Tere yağı tahlile tlik edil di... Reçel!,, İyi... Yumurta yüz de on derece sert, onunla kah- ve hangi ateşte pi — Vallhi pek bilmiyo- rum amma, her halde elektrik- te olacak... Evet, evet, sakm elektrikli idik... — Güzel... Lkin — 00! şüphesiz müfettiş kaynar su içinde bir şişede... — Güzel, güzel... heyeti umu miye itibarile not.. (8) ver- dim... — Ne kadar hasissin! — Ah madam!,Kendimiz için mi?.. Hep sizin hayatınız, sizin gıdaniz, sizin sıhhatınız için... Bonjur madam... İnşaallah haf- taya daha intiba ile avdet ede- rim... Mülettiş çıkar gider.. Beş dakika sonra şehir telefomu işi- Madam görüşür... — Alo!.. Evet efendim.. Ben madam Gün doğdu!.. Ha Evet efendim...Şüphesiz... Der- bal teşrif edebilirsiniz.. Telefonu kapar ve iş hem- şiresini çağırır... — Hemşire rica ederim be- İnim, çocukların diş fırçalarımı- 21... Ağız sularımızı, * pastaları- mızı, diş cilâlarımızı hemen ha- zırlaym! on dakikaya kadar (Elmas azı) diş cemiyeti kon- trol memuru gelecek... Dün ak- şam da yemekte kaçak tarator yemiştik... Nasılda unuttum... Rica ederim biraz çabuk!.. (Elmas azı )diş cemiyeti kontrol memurunun teftişini gelecek yazımda okuyacağınızı ümit ederim. FELEK Zekât ve fıtra İstanbul müftiliğinden: Alâ Orta Edna Kuruş Kuruş Kuruş 16 13 12 Buğday 16 13 li Arpa 150 117 78. Üzüm 182 104 o(78 Hurma Zekât ve sadaki fıtır ve. kur- İban derilerinin tayyare cemiye- tine verilmesinin cevazı diyanet işleri riyaseti celilesinden 16 dar olunan fetvada beyan olun- masına nazaran * vatanımızın hüsnü muhafazası millet ve hü, kümetimizin devamı satvet ve itilâsı için asrm icabatına göre | muhtelif ve mütenevvi vesaiti izalh, Edeb ği Re biyik tü Mektepten kovular Hepimizin çocukluk zamanı na ait bir çok hatıralar vardır. Fakat bu hatıraların bir kısmı daha doğrusu kaçı vardır ki bunları unutmayoruz, İşte böy- le bir hatıra vardır ki aradan kaç sene geçtiği halde ben bir türlü unutamiyorum, Çocukken bir gün mektepte! yeni bir talebenin sınıfa getiril-” diğini gördük, Yeni geleni bi- raz eğlenerek karşılamak is- tedik. Nihayet sınıfta sükün ia- 'de edildikten sonra muallim bu çocuğa bazı şeyler sormak iste- di, Evvelâ bittabi ismi soruldu. Fakat; — Kaç yaşındasınız? Sualinin cevabı hiç birimizde tahammül bırakmadı, Bütün nıf güldü, Çocuk büyük bir se- nin kanlılıkla; — Ben, dedi, yetmiş yaşında | yım..! “uallim buna bir nihayet veinek için biraz sert bir sesle sordu: — Ciddi olarak söyleyiniz, kaç yaşındasmız?.. Lâkin muallimin gene aym se | Şi kanlılıkla aldığı cevap şu ol az — Niçin benim dediğime i- nanmsyorsunuz?.. Size hakiki yaşımı söylüyorum. Çocuğa dikkatle bakıyor- dum, Ufacık boyu ile kocaman bir kafası vardı. pantalon lu, dar bir elbise giydirmişler-! di. Yüzünde bü çocuğun bir ih-| tiyarlık görülüyordu. Muallim! fazla ısrar etmedi. Sınıftaki çö- cukların gülmitlerine artık bir nihayet vermek için çocuğa bir $ey sormadı. Bir kaç saat'sonra tarih der- sine girdiğimi, bu yeni gelen talebenin mali. matını yoklamak istedi. Bir Fransız İcralı hakkında bir su- al sordu. Çocuk: — Kendisini çok iyi tanırım, dedi, size malümat vermeğe hazırım... —> Nereden tanıyorsunuz?.. O öleli bir çok sene olmuş... — Evet.. Fakat çok iyi tanı- yorum, Çünkü benim büyük ba- bamdır.. Bütün sınıf güldü. Muallim #sayişi iade için çocuğu smıf-! arbiyenin ve bilhassa zamanı- mızda ehemmiyeti fevkalâdesi müsellem bulunan Kuvayi ha- iyenin biran evvel tedarik ve ihzarı bir vecibei diniye oldu- ğundan bu bapta icap eden mu avenet ve müzaheretin ifası İzumu ihvanı . dinimize kemali ehemmiyetle arzolunur. Bayram namazı Saat dakika 1 39 Ezanı «27 Zevaki Hayır. Hayır. Diye üstüste üç, dört defa; — Hayır. | Dedim. Şaşaladı. Yüzü bem- İbeyaz oldu. Kireç beyazlığında İbir renk Elleri tirtir titreyordu. Se- sinde de bu titreyiş ve kısıklık vardı... Güçlükle sordu: — Neden?.. Hişin, tok sözlü, kaba yara- dışlı hâkimin hayali tekrar göz! lerimde belirdi, sesi kulağımı, doldurdu. O hizi Kendimi, sizin kadar ak çalmış görmeğe tahammül ede- meyorum da, onun için... Dedim.. Uzun, hınçkırık ha- linde, boğazmdan çıkan bir inil- tile: — Yat. Dedi, baygın bir halde ara- baya yaslandı.. Ona : — İdam edileceksin.... Demek, hükmü yüzüne söy- i | tan dışarı çıkardı. Fakat çıkar- ken dedi ki: — Ben hakikati söylüyorum. Siz beni arkadaşlarımı yanm. İda mahçup ediyorsunuz. — Peki.. Gelip yerinize otu- runuz. Fakat ondan evvel bana| söyleyiniz: Bu kral hakkında bana ma- lümat veriniz, . — Size temin ederim ki be- İnim büyük babamdır. Büyük ba olmaz, onu bu kadar sarsmaz- | dı. Ona, ben daha beterini yap- mış, daha ağır bir hüküm teb. liğ etmiştim, Bu hüküm, ot Üç sene üzerine titrenen bütün ibir namus ve şerefi bir an için- de yıkıyor, cascavlâk, sırrtkan, cılk bir yüzü namus, şeref ve gurur mahfazalarınm içinden 'İbir darbe ile çıkarıp: — İşte namuslu bildiğiniz bir daha.. Bir şehvet saniye- ın her şeyini Sattı! Diye cemiyetin topukları al- tna fırlatıveriyordu. Bunu, böyle yaptığıma belki de son- im oldum. Fakat, ben başka türlüsünü yapamazdım. .» Biraz sonra, oni iz, Rıdvan yor Şi|bufikri kafamın içinde teraziye) Bir bi idi.. Alık, alık yüzüme bakı- yordu, Tekrarladım: — Siz gidiniz, Rıdvan Beyi! İlemek bile belki bu kadar ağır gönderini izi a , i çocuk —Fransızcadan— bam hakkında pek çok şey bili- rim, — Yeter. . Susunuz. , Çocuk son derece ciddi idi, Her muallim kendisine bir şey sorduğu zaman mutlaka böyle garip cevaplar veriyordu. Fakat son derece ciddi ola- rak, muallime karşı azami dere- cede hürmet göstererek... Muallimler bu yetmiş yaşm- da olduğunu ve eski bir kıralın toruna olduğunu iddia eden ço- cuğa karşı ölmek mi, hiddet etmek milâzm geleceğini şa- şırmışlardı, Fakat bir gün bir müfettiş geldi. O da aynı cevapları alın- ca çocuğun bu mektepteki ha- yatı daha ziyade devam edeme di. Çocuğu mektepten çıkardı. Jar. Fakat bu çıkış çocuğun ver- diği sarih suallerin fena bir te- sir bırakmasından değildi. Mü- fettişi görür görmez çocuk he- men yerinden fırlamış: — Baba, demişti, ne iyi etti- niz de bizim sınıfa geldiniz! Maarif müfettişi ile bu çocu- gum hiç bir münasebeti yoktu, Çocuk daha ileri giderek müfet tişin boynuna sarılmıştı, Bütün talebe de gülmüştü. Bu çocuğu hiç unutmam. Bir gün beni tesadüf bu çocukla — şimdi büyük | adamdır — karşı laştırdı. Gülerek: — Ben, dedi, mektepte mü- fettişin boynuna sarılarak deli diye koğulduktan sonra hâyat adamı oldum. Şimdi zengin bir iş adamıyım. Çünkü hakikaten benim söylediğim şeylere ina- nacak adamlar gördüm. Mu- vaffakıyetimi bunların aldan- masına medyunum!... ii Sinema - Tiyatro | Vernenil Tercüme eden: Mebrure Hurşit H. Bu akşamı umuma bilet lerde tenzilir ii Ul | Alt, vaşınden aşağı çocuklar gi vatroya kabal edilmez. Ferah sinemada Bu gece 8,38 de dört buçuk sastlik muazzam Veryete ayrıca hiç görülmemiş hir uvmara sah nede Türkiye Çekoslavakya #odbol — bisiklet şampiyonları maçı Don Karlos ve Bepinin yeni numaraları, Gene durdu. Gene sönük, u- tanan bakışlarla uzun uzun göz. lerimin içine baktı, Dili söyle. yemeyor, fakat, gözleri dilinin ucundakileri anlatıyordu: — Bana bir şey söyleme ar- tık, Ben yokum. Ben öldüm, Ben yaşamayorum!. Kendi kendime bir le anı daha geçirdim: — Buna acımak lâzim... —Mahvolacak!. . — Sahiden ölecek? , Deye düşündüm. Fal mak için yaşayanlarda, kendile «i için yaşayanlarda: Acımak, Yoktu, Cahit bana bu felsefe. nin esaslarını verirken: - Acımayacaksın!. . Demişti. Ve.. Tekrar tekrar cade- vurdum: — Sana kim acidı Dediler, Ondan sonri cıya: — Der. e. araba- kat, Yaşa! BLJJE DOVE EN MOORE perşembe akşemımılan beri belik MAJİKS SİNEMASIND AŞK ÖLMEZ ve CİCİ MARK filmlerinde « fevkaldde “ muvaffakiyer Kazanik yahe 2” gözel filmi herkez 2) 0004006 Önümüsdeki pezariesi skini ELHAMRA Sinemas MARCELLE CHANTE a Doktorun Sığır filminde göreceksiniz. Diger sahne arkad Kil 0006 MAXUDİAN ile JEAN BRADIN dir ğe Sevimii ve şuh yıldız $u akşam Bı MÜNİR NURETTİN KONSERİ me YARYERE na göslermektedi,. Biletler GE Meşhur cambazlar 5 MELEK Sineması Rişelerinde savlmaktadır Türk sigorta şirketi Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi icra eyleriz. Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir. Merkezi idaresi: Galatada Unyon Hanında Ez Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktapır. Telefon: Boyoğlu—2003 Müslamel Kanyon Müzayedesi İstanbul Ziraat mektebi müdür. lüğünden: Halkalı'da kâin Istanbul Ziraar mdktebinde mevcu tamel bir adet Kamyon 25 şubat 931 tarihine mü: günü saat 14 te ihale edilmek üzere alen! müzayede wr. Taliplerin kamyonu görmek için mezkür mekte müzayedeyi anlsmak ve münakasaya iştirak içinde ye Defterdarlık binasında | Mlescesmı ktisediye mübaygar, Ke, 09 muna mürceaatları, 1931 senesi Ma- edilmek , ai teslim edilmi ik la İseyonu m > İipların pey akçe 'unda Adanarım Taşçı karyesinde kl pamuk ıslahı istasyonu”. Kerei? hum anbarı ve mezkür istasyonun ziraat mektebi Ci mukim Hasan hunan şubesinde bir çır çır ve birde tetkik laboratüacevellisi Rüştü rilecektir. 27188 lira bedeli keşifli olan işbu-binalar 25-feri ve bite samba günü saat (14) de ziraat dairesini kapalı zarf usulü! Cumar. edileceğinden taliplerin şartname ve plânları görmek ü, “1 <di- gün öğleden sonra zirdat mektebi yanındaki pamuk mutemetliğin: müracaatları ilân olunur. yi Âfyon Nafia Başmühendisliğinden: Afyon merkezine 48 kilormetre muntazam şose mesafesindeki © Başağaç köyü civarındaki Karakaya ocaklarından (200) bin Kadar. (11-29) ebadında muntazam kaldırım taşi yapunlacak ve bunlar Afyon merkezine nakil edilecektir. Gerek yalnız ihzar ve gerekse Bakı! ile beraber talip olacakların her iki surette de bir teş için liat vermeleri ve bunların içinden müuvafhk fiat verene 16-293 tarihinde ihale edileceği ve taliplerin o günde 400 veya İS0O liralık dipozito akçe veya malüm Şeraitteki itibar mektubile cn“ cümen riyasetine müracaatları ilân olunur. İstanbulda taşın nümu. nesini görmek isteyenler İstanbul Nafia baş mühendisliğine mira. Cant ederler Dedim, Hayati Beye de: .— Size yardım edeyim, ini-| verdi niz... — Hayır! Ve araba durunca seslendim:| Ve. İlâve ettim: i — Rıdvan Bey. — Çekiniz duruyor. Eve uğ. — Rıdvan Bey. rarsanız iade ederim. O, kosarak geldi Onun da — Haloc... — Neye böyle yaptmız?.. 'kadaşınızı arabasına gö“ Demesi ile kollarınm yanma siz buraya gelirsiniz... |düşmesi bir oldu, İnsan kendi- sik ne felç geldiği zaman aj Klübe tekrar döndüğümüz za|bu kadar sersemleşebilir, ©” man, ben gene hiç durmadan) gunlaşabilirdi sidir. li Bu, hayat sahiden Sön iyar, dar bir şey!. İnsanları" Deye ra etmek için neler, ne baltan,. sişeyi kadehime boşaltmasını)ler bulmayor.. Fakat, Hayğf emrettim. İçmek... Muhakkak| Beyle Mithat arasında tek © ki, benim gibi insanlar için en|fark vardı. Birisi: pi büyük zevk ve teselli!, — Mahvoldum. .. Aç Derken, öbürü sadece! Hayati Bey. masada yoktu.! -- Yandık! arahk, Şeyh zade Mithat| Deyor ve. . İlâve ediyon eyi altmış ! yanıma özleri pürla İmdi ya parlaya, ümi'; ye tereddli | keme © çim ? nişik 7 — Ne yaptınız 9 görüşebil niz mi?... apartimatının © | 2