£ .ı e a tf t Çufusunun naklini gt ıı';“'] H Arkadaşımız Hakkı Tarık Be | MA . H4 V 4 ——— Asrın ümdesi “Milliyet” tir 18 TEMMUZ 1930 İDAREHANE — Ankara caddesi No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, Is- !l tanbul. 1 Telefon numaralı: | Istanbul 3911, 3912, 3913 | ABONE ÜCRETLERİ G Türkiye için Hariç için 3 aylığı — — 400 kuruş 800 kuruş $ » 750 1400 ı 1400 2700 Gelen evrak geri verilmez ) Müddeti geçen mushalar 10 kuruş 1| tur. Gazete ve matbaaya ait Mmüdüriyete müracaat edilir. ' * j BUGÜNKÜ HAVA Dün Bararet en çok 27 en aa * | Gazetecilerden bazılarında va |* zur ve tramvaylar için paso var “>dir ve bu adamların hayatta gö “üp görecekleri saadet te ancak Oudur. Bu pasolar bazılarının gpırsını mücip oluyor.muş. Bun ; Aardan birisi bana —biletçiye y Jaso! dediğimi duyunca— şir- % u anlattı: © — Arkadaşlardan bir zat ba- 1a Ala dağda tutulmuş bir ayı| Yavrusu göndermek — istemiş.| Wavrucak Mudanyaya - gelmiş.| Politika uuu İtalya, Fransız hariciye na- zırı M. Briand'ın Avrupa itti- hadı hakkında ayrı ayrı 27 Avrupa devletine — gönderdiği notaya cevap verdi. — İtalyan notasının pek esaslı noktalara istinat ettiği ve çok derin ve| ciddi bir tetebbüün eseri oldu- ğu sarihtir, Evvelâ tasavvur e dilen ittihadın, devletlerin is- tiklâl ve hâkimiyetini asla ih- lâl etmiyecek bir şekilde konfe- derasyon olması--* hakkındaki Fransız noktai nazarını kabul et tikten sonra bazı mühim nokta- lara itiraz edilmektedir. İtalya, Türkiye ile Rusyanın | birlik haricinde bırakılmaları- | nr kabul etmiyor. — Filhakika| hedef, Avrupada sulhün temin | ve idamesi ve iktısadi vaziye| tin tehvini olduğuna — göre bir| kısım Avrupa memleketlerinin | birlik haricinde bırakılması çok | manasızdı, M. - Müssolini bu! noksanı tebarüz ettirmekle pro jenin en zayıf tarafına temas et miş oluyor, Sonra Brinad'ın emniyet me- selesile Avrupa ittihadını karış- ırmasının manası anlaşılmadı- , nazik bir lisanla anlatılryor. Brinad bu birlik fikrini ortaya attığı zaman, bünün ötedenberi | statuguo'nun — muhafazası de- mek olan emniyet meselesinin başka bir şekilde halli için bir| teşebbüs olduğu — söylenmişti. | İtalya verdiği cevapta bu Fran- sız tuzağına düşmiyeceğini gös teriyor. Ötedenberi malüm o- lan İtalyan noktai nazarı ileri sürülüyor: emniyet — meselesi Haftalık icmal kıtaa uğrıyan müzakeratın baş- lamasına karar vermiştir. Ayni zamanda sene — sonuna kadar bahrt inşaatın tatil edileceği de bildiriliyor ki, — bu karar İtal- yanın noktai nazarını kabul de- mektir, Şimali Afrika, bahri inşaat- ta müsavat esası ve diğer ihti- lâflr meselelerin , inşaatın ta- til müddeti olan sene — sonuna kadar intacı bekleniyor. Eğer bu tarihe kadar bitmiyecek olur. sa, bahri inşaata tekrar başla- nacak. İnşaatın tatili, İtalyanın bahri müsavatını kabul mü? Bu nu müzakereler gösterecek. Ba zı Paris gazeteleri bundan müsa vat esasının kabulü manası çık- madığını şimdiden söylüyorlar. Öyle ise tekrar başlıyan bu mü- zakerelerin bir neticeye iktiran etmiyeceği şimdiden tahmin e-| üK Ca İbu kanun güya şimdiki Başve- kil İsmail Sıtkı Paşayi tevessül | dilebilir. Çünkü Mussolini an- latmıştır ki,İtalya için bahri mü Savat ayni zamanda siyasi mü- gavattır. İtalya ile Fransa ara sında . bit itilâfın — ilk şartı bu müsavat esasını kabul — etmek olmalıdır. * Yugoslav hükümeti tarafın- dan neşredilen bir tebliğe göre bu memlekette 1929 birinci kâ- nun ayında tesis — edilen idare şekli ebediyen devam edecek- tir. Malümdür ki o tarihte ka- nunu esasi feshedilmiş, siyasi fırkalar dağıtılmış, — memleket banat denilen bir — takım idari taksimata ayrılmıştı. Bu ted. birlerin, parlâmanter bir idare teessüs edinciye kadar muvak- İden istimdat etmişler. | l Ü Lâkin Seyrisefain vapuru alma- | silâhların tahdidi - meselesidir. £ , İnış. Sebebi? Ne navlun alınaca- Bir taraftan tırnağa kadar silâh malüm değilmiş. Seyrisefain lanmak, diğer taraftan da em- eki arkadaşlara, bizim ayı yav Riyet beklemek,.. hatta birlik- telefonla rica|ten bahsetmek doğru değildir. Silâh yarışı milletler arasında itimatsızlık tevlit eder. İtalyan notasının — diğer bir l noktası da, birliğin faaliyeti ile ÜN — Günkü tarifede ayı yavru- Cemiyeti Akvamın faaliyeti a- llu yokt İrasında bir ahenk teminidir. Fa İN — Emsaline kiyas edin! kat Cemiyeti Akvamin teşkilâtı * — Emsalini de tayin edeme-| beğenilmiyor. Meselâ âzanın ancak bir kısmı asıliş gören meclise dahildir. Diğerleri an- cak senede bir defa — toplanan tim, dediler ki: B l.il.( Hptırıverin! Dedim: /» Söz bitince gülüştük. Şimdi (er paso sözünde aklıma bu ge- b Wğyor... & : . 2 Taraveti veçhiyesi! | x geçen sene geçirdiği kur- tehlikesi malüm! Bu dava- | İllyin rüyetile meşgul olan mah- |W Şme Hakkı Tarık Beyin kur- gin yarasından sonra “Taravet , ehiyesi,, ni kaybedip etmedi- ni “Tıbbı adli,, den sormağa | * Cırar verdi... İşittik ki Tıbbr “;ilt Hakkı Tarık Beyi tetkik et | (İş ve veçhini pek taravetli bul şüştur, Arkadaşımızı tebrik e- yriz! Saadet zinciri! | p Zirzop ve işsiz adam da ne ka Üir çok. Haftada bir bana bir ve meclisin kararlarını tasdik- ten başka bir iş göremiyen he- yeti umumiyenin azasıdır. İ- talya Avrupa federasyonu me lisinde bütün azaların temsilini istiyor. İtalyan notası, hem Avru- - panın bugünkü siyasi ihtiyaçla rma uygün, hem de Cemiyeti| Akvamın noksanlarını tamam- 'lkyan mühim bir vesikadir. İtalyan notası Fransız mat- buatı tarafından iyi karşılanma mış olmakla beraber, — Fransız hariciye nezareti İtalya ile in- |b ——— ——— zünü görünce işi derhal çakıyor ve mektubu sepete gönderiyo- rum, lacak hale geldik; şimdi saadet : Vektup geliyor, okumadan yı p atıyorum. Mektubun başta BIRSGU İ ( Rasih Nevres, genç kıza bak- Jalı Sca, yüzeği alev alev yanıyor. fı. Ferhunde Belmanın azame- A &e, gürürüna tahammül ede- (W Liyordu.Rasih Nevres, burndan, | ölyondisine de hisse çıktığını çı- ğ anlıyordu. Çünki Ra- İh — Nevres, Ferhundeyi kur- İramazdı; babasına söz geçire- | Rasih Nevres, Ferhundenin fafını pek hoş göremiyordu. ' madım da... Uykusuzluk beni ğünü taktı, dikkatli dikkatli n gözünden düşmek, pek| K gelecekti. Bunu istemiyor- W V Fakat ne yapabilirdi? gy Nereye gidiyorsun, Ra: Dü te de mi zincir heyulâyı görece Jrâ, İmüddetle tatil edilmişti. Bu ta- FELEK dŞ Mahmut Yesari Rasih Nevres, amcasının se- sini duyarak döndü. Kendi de farkında olmadan, gayriihtiyari yürümüştü. Şaşalryarak döndü: mdi geleceğim... Hurrem Hakkı Bey, yeğeni- nin yüzüne baktı: — Rüyada gibisin, Rasiht| Rasih Nevres, kesik kesik güldü: — Bu gece sıcaktan uyuya- | harap ediyor. Hurrem Hakkı Bey, yavaşça Rasih Nevresin kulağına fısıl- dadı: — Yine içine çekildin, Ra: İeden milletleri bir hamur yapıp |kat olduğu söyleniyordu. Yu- goslav hüküm son tebli artık, bu dedikoduya nihayet vermelidir. Eğer, Yugoslavya da şimdiki idare değişecek ise, |bu tebeddül hükümetin — kendi Varzusu ile değil, bir darbe — ile olabilecektir. Memleket şim- Vdi kıral namına idare ediliy Başvekil kıralın erkânı harb |yesi, nazırlar da millete dı |kırala karşı mes'ul birer kâtip| İvaziyetindedirler. Yani — uzun İsözün kısası: Memlekette dik- |tatörlük vardır. Bu diktatörlük te devam edecektir. Hedef, Yugoslavyayı teşkil| | yoğurmak ve bundan bir Yu- goslay milleti meydana çıka: mak. Milli ihtirasların kaynağı | olan bir memlekette Hırvatları, Arnavutları, Bosnalıları, Sirp- ları, Slovenleri, biribirinden di- ni farklı, dili farklı, harsı farklı| görüşü, düşünüşü farklı insan- ları bir ideal etrafında — topla mak hayli müşkül bir iştir. Yu- ığ < til müddeti, hatırladığımıza gö re, 21 temmuzda hitam bulacak tır. Hitam bulup ta Meclis tek- rar toplandıktan sonra, — yeni kabine itimat için huzuruna çı- kacak ve tabil sukut — edecekti. Kıral Fuat, bu ay zarfımda sene- lik devresi bittiğini ileri sü- rerek bir emirname ile Meclisi kapatmıştır. Sonra da meb'us- ların teşril masuniyetlerini kal- dırarak, — siyasi faaliyetlerini tahdit etmiştir. Bu halde, Nahas Paşanm menetimek için çalıştığı vaziyet hâsıl oldu demektir. Hatırlar- dadır ki, bir ay evvel Nahas Pş. |kanunu esasiyi hükümsüz bıra- kacak harekette bulunan dev- let adamıma karşı — şiddetli bir kanun lâyihası hazırlamıştı. Fa kat kıralın lâyihaya itiri rine istifa etmişti. Gariptir ki, ettiği bu hareketten menetmek için hazırlanmıştır. — Hâdisat, Nahas Paşanm endişe etmekte haklı olduğunu bu kadar çabuk göstermiştir. Kıralın emirnamesi, Mısırin bir çok yerlerinde, — ehali ile askerler arasında müsademele- re sebep oldu. İşin daha çirkin safhası şudur ki, Mısır asker- leri bu işi başaramıyacaklarını anlayınca, İngiliz askerlerin- Millet efradile askerler arasındaki mü cadele hoş bir manzara değildir Fakat bu cidale ecnebi askerler de karışırlarsa, manzara büsbü- tün çirkinleşir. Doktor HAFIZ CEMAL Cumadan maada günlerde öğle den sonra saat ( 14- 16 ) da İstan- bul Divanyolunda ( Tİ8 ) nümero- tü hosust — Küğünesinde — hastalarını kabul eder. Tekeloz. İstanbi “Milliyet” in 12345621289 1 Z Bügünkü yem göslâv hükümetine muvaffakı- | W yet temenni ederken, ayni aşkaları tarafından tecrübe e-| ildiğini hatırladığımızı da sö; lemekten kendimizi alamadık. | Mısırda vaziyet karıştı. Na dan ve Sıtkı Paşa kabinesi| iktidar mevkiine geldikt Meb'usan Met! bir Ferhunde ile Belma, Nevres Vacide sokulmuşlar,, cıvıl çıvıl konuşuyorlardı. Nevres — Vaci- din gözleri pırıl pırıldı. Hurrem Hakkı, Rasih Nevre- si kolundan çeki, kapıya doğru götün — Senin bu mes'eleler hak- kında, fikrin? Rasih Nevres, yan yan bak- ı — Amca, alay etmeyin! — Sen, arilamıyorsun, aklın da ermiyor, değil mi? cevap ver- meni bekliyorum, zannetme... Bir kere cevap vermiyeceksin, Biraz sıkıştıracak olursam, ve- receğin cevap, yalandır. Fikrin yok! anlamıyorsun! öyle mi? ben de buna inandım!... Rasih Nevres, sesini çıkar- madan dinliyordu. Hurrem Ha- kkı, yeğenine baktı, tek gözlü- ti baktı. Birdenbire Rasıhı Nevre- sin omuzunu tuttu: — Ben, senin odanı hiç gör-« medim, Rasih... — Benim odam, çok sade- dir. bilmecemiz Soldan sağa: 1 — Bir kadın sinema artisti (8) 2 — Lezzet (3) 3 — İşve (3) Hicap (2) Kır- Yahu biz zaten zincire vuru-/has Paşa kabinesinin istifasın- MIZI (2) 5 — Sulamak (4) Uçan (4) 7 — Turşunut tadı (4) 8 — Kuran (4) Nota (2) 9 — Bir kadım sinema artisti — Tahmin ediyordum. Ma- amafih, bir görmek isterdim. Rasih Nevres; zoraki gülü- yordu: — Merak ettiğiniz şeye ba- kın, ürrem Hakkı Bey, tek göz- lüğünü cebine koymuştu: — Bana arkadaşlarını tak- dim etsene ... — Benim arkadaşım yok. — Tahmnin ediyordüm. — Muhafazakâr olduğum i- çin mi? — Bravo, .. Beni matettin! Ortalık kararırken iki genç kız kalktılar. Belma, Nevres Va cide: — Yazılan kısımları bize oku yacak mısınız? Diye sordu. — Hayır... Bittikten son- e — Ah, itiyatlarınızda ne ka- dar müstebitsiniz! Hürrem Hakkı ile Rasih Nev res, genç kızları bahçe kapısına kadar teşyi etmişlerdi. Rasih Nevres, usulca Ferhun deye yaklaştı: TEMMUZ Fikir,* Mizah, Edebiyat, Nasıl dast Londrada tahsilini ikmal et- miş olan Dr. Aziz. mükemmel İngilizce — bilir, Londrada i- ken pek maruf İngilizlerin te- veccühünü kazanmış bir genç- tir. İki arkadaşile konuşuyor, biribirlerine dert yanıyorlardı. Arkadaşları — da, İngilterede tahsil görmüş adamlardı. Dr, Aziz anlatıyordu: — İngilteredeki İngiliz baş- ka, Hindistana gelen — İngiliz İbaşkadır. Bunun gibi İngilte- İreye giden Hintli orada pek çok larının teveccühünü kazanabi - lir. Fakat Hindistana - dönen |münevver bir Hintli burada hiç bır. İngilizin samimiyetini ka- zanamaz, Dr. Aziz şehir hastanesinin ikinci tabibidir. Sertabip — bir İngilizdir. Üç dost konuşurlar ken Dr. Azize bir haber geldi; Hastane sertabibi kendisini ça- ğırıyordu. Dr. Aziz bu davet karşısında dostlarından ayrıl- - mağa mecbür oldu. Fakat kendisinin ne arabası he de otomobi'i vardı. Bir bi: leti vardı. Ona atladı. Yola ko- yuldu. Fakat yolda giderken bisikletin lâstiği patlayiverdi. |Dr. Aziz sertabibin davetine geç kalacağma canı sıkıldı. — Artık bir işe yaramıyan bisikleti tanı- dığı bir dükkâna bıraktı. Uzak- tan gözüne ilişen bit arabaya i- şaret etti. Nihayet arabaya at- liyarak hastaneye gitti. Fakat sertabip olan İngiliz — doktor yok!.. Dr. Aziz şaşırdı. Serta- bibin hizmetçisine: di, hemen gelmemi bildirmiş. Giderken hiç bir şey söylemedi eğlenceleri İRİA| İARRİ B Kİ Dünkü bil zecemnlzin halledilmiş şekli Yukardan aşağı: ALLI | 1 — Sancak (7) 3 — Bir harf (2) Su (2) 4 — Nota (2) Ben (3) 5 — Vermek (3) Tersi (4) 6 — Geniş değil (3) Nota (2) ta (2) 8 — Nota (2) | 9 — Bir kadın sinema ti (8) artis- ; yim? . | Ferhünde, dudakları arasın- | dan cevap verdi: — Hayır... Yarım'gece. .. — Neden? — Bu gece başım ağrıyor. Rasih Nevres, bunun bir si- nir baş ağrısı olduğunu ve sebe bini de biliyordu, üstüne var- mak istemedi, Hürrem Hakkı, iki genç kı- zm arkasından baktı; kısa bir: — AH! Etti, Rasih Nevres, bu, ahı duyma mış oldu. Hürrem Hakkı, yeğe- nine döndü, omuzunu okşadı: — Seri hepimizden kuvvetli- in, Rasih! Hürrem Hakkı, Rasih Nevre se dikkat etmeğe başlamıştı. Nevres Vacit, kendi gururun- dan başka bir şey görmediğiy: i- çin, oğlu ile hiç meşgul olma- mıştı. Fakat bu lâkayd”, umul madık bir netice vermişti. Ra- sin Nevres, kendi kendini yetiş tirmek zaruretinde kalmıştı. a- ma nasıl? Hürrem Hakkı Bey, bunu me — Bana haber yollamış, de- | oluyorlar..? — Hndistan hikâyesi — — Söyledi; sizin gelmenize lüzum kalmamış... Dr. Aziz kendi kendine dü- şündi — Bu İngiliz bunu başka bir| İngilize yapabilir mi?.. Hintli olmak başka, İngiliz olmak baş kat.. Hintliye karşı bütün ce- miyet kaideleri değişiyor.!.. Hastaneden çıktı.. Keni ni bekliyen arabaya bineceği sı rada iki İngiliz kadının geldik lerini gördü. Kadırlardan biri: — Oh, diyordu, nihayet bir araba bülabildik... Geliniz bi- nelim!.. Diğer kadın buna itiraz et- |mek istedi: — Nasıl olur, bakınız bizden evvel başka biri varl. Fakat öbür kadın buna ehem miyet vermedi. İkisi de ilerledi İler. Dr. Aziz arabaya binerken İngiliz kadmnı fazla söze lüzum görmeden: — Efendi, dedi, arabanızı bi- ze terkeder misiniz?. Bu, bir e- mir gibi söyleniyordu. Dr. Aziz |arabayı İngiliz kadınlarına bı- |raktı. Onlar hafif bir teşekküre bile lüzum görmeden arabaya atladılar, gittiler.... Dr, Aziz gene kendi kendine düşündü: | — Bunu yalnız Hindistanda | yapabilirler, dedi, İngiliz erkek | İlerini bu hale getiren hepbu |kadınlardır. Kocalarından daha İmağrur olurlar, sonra da koca| |larının kendilerinden - daha az |kibirli olmasını istemezler!.. Dr. Aziz nihayet — bir araba bularak evine dönebildi. Aradan bir kaç gün geçti. Üç Hintli dost gene buluşmuşlardı, Dr. Aziz başından geçen şeyi an lattı. Sordular: — Sertabip — bundan dolayı hiç olmazsa bir mazeret bulup söylemedi mi — Hayır, lüzum görmedi Üçü de sustular, il düşünceye daldılar, Söylenecek hiç bir şey yoktu. Bu muamma- nan anahtarı şu idi: — İngiliz ve Hintli olmanın farkı!.. Dr, Azizin arkadaşlarından Yeni ııeiı'lgnl Düsturnamei Efi Fatih zamanında Vö Mahmut paşa namına len bu eser Aydın - oğül zum bir tarihidir. Paristi nan yeğâne nüsha esas © edilerek neşredilmiş olâfi him kitabın metni ve mefi debiyat meraklılarına olunur. MELEK SİNEMAŞİN NANSI KAROL ve ARLEN'in - temsili HATAL ve KAKIM mubteşim sesli ve — şarkılı Tenzilâtli flatlar - Dühü 25 kuruş Bu gün ; p g ELKAMRA ŞiNEMASİE: Viktoryen Satdu'nun çahi POLA NEGRİ ni temsili — mühteşemi MOĞKOTALI KA sesli ve şarkılı mükemi İlâveten; Viyolonisı * Gulel iştirakile Konkordato Komiserliğindi irdato — talebinde Bakırcılarda 97 ni Çuhâ / ticaretile iştigal — edem Apkaryan Efendiden matlabi Tünanlerin — cazihi — ilândan teğ yirmi Bün zarfında Merkez Rıhtim Hanında üçü 5- 6 numacada Avakar HÜĞ Hüsnü Beyin yazihünesine mud alacaklarını kayit ettirmeleri tarihten sonra müracaat Kai meyip — koakordato - müzakı bariç - birakılacakları . ve alacık usulü — dairesinde komiserliği ettirmiş olan hükmi ve hakikl İcta ve iflâs Kanununun 98 maddesine tevfikan 30 Agustol tarihine —müsadil Cumartesi saat on — dörte KONKORİ MÜZAKERATINA — iştrak biri şunu anlattı: — Tanıdığım bir İngiliz var| dı. Sözde beni pek ziyade takdir| ederdi. Ben de bunu — samimi| zannediyordum. Hatta bir gün beni evine çağırdı. Bir İngilizin bir Hintliyi evine çağırması ne İdemektir?. Bu, herkese nasip ol |mıyan bir imtiyazdı!.. Evine git tim, - Bana karşı pek dost görü | lniıyor(]u. Hatta, yaka düğmemi düşürdüm, başkası da yok ne ya paymn, dedi.. Ben de kendi ya-| dim. Aldı, taktı. Bu fevkalâde bir iltifattı. Ben — sevincimden İne yapacağımı bilmiyordum. Pa İkat biraz sonra, İngilizin zev- | dasını görmi rkadaşlarını ta İnımak istemesi bundandı”. Gece yemekten sonra, Nevres Vacit, tarasada kahvesini içer- ken Hürrem Hakkı: | — Rasih, dedi Senin odan |da mektup yazacağım, müsade edermisin? Nevres Vacit seslendi: — Benim yazı odama git. — Hayır, hayır... Senin kâ gıtlarını filân karıştırırım. Rasih Nevres, tutuk duruyor ,du. Hürrem Hakkı manalı gül- dü: — Rasih, bu kadar - misafir- perverlik eder, — Rica ederim, Amcacığım. Hürrem Hakkı, Rasih Nevre sin koluna girmişti: — Zarf kâğıdın var mı? — Fakat lüks ' değildir. — Daha iyi... Name yazmı yacağım. Hürrem Hakkı, Rasih Nevre sin odasına girince, derhal etra fına bir göz gezdirdi. Bu oda, Hürrem Hakkmın tahmininden içok sade idi. Salda “izer'ee pi- fzere- muhalli mezkürda bulat Tüzümu komisar sıfatile ilân HAYİK AFKARYAN EFENİNİ KOMİSERİ AVUKAT HÜSEYİN HÜSÜNÜ cesi yarılmıza geldi. Bu bir şeref teşkil ediyordu. İ çok geçmeden İngiliz dö beni göstererek zevcesint derece serin kanlılıkla: — Bu Hintliler, dedi, 7 — Hayvanın yediği (2) No kamdaki düğmeyi çıkarıp Ver- | gibi olmak isterler. Faki kınız, rica ederim, şu doS zun yakasında bir. düğü yok... Yakası yerinden di mış, nasrl durüyor?1.. — Bu gece, seni görebilirmi |rak ediyordu. Rasih Nevresin o| ke battaniye örtülmüş, Bil lik pirinç karyola vardı. £ relerde korniş uzun per' tu. iki pencere arasma, Ül tap dolü bir masa kot Sağda, kapıya yakın, bir rop duruyordu. Hürrem Hakkı, masayf ği laştı. Rasih Nevres, Zat çıkarırken Hürrem Hakkt ları tetkik ediyordu. HS gözleri açıldı: b — Sen, neler okuyorstft öğr sih? Hayret vallahi! — » — Neye şaştınız, An nc3) - Âlim olmağa mr ni tin? Hanri Puvankarae! yorsun, demek? .. Kitapları bir bir karıştf © du: banın kütüphanesinden tin? A — Babam, kitaplarmt dürtmez! Hürrem Hakkı Bey: (Bit