13 Haziran 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

13 Haziran 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Asrın ÜUmdesi “Milliyet” tir. 13 HAZİRAN 1930 İDAREHANE — Ankara caddesi — No. 100 Telgraf adresi: Milliyet, Ta: ral değişti. Daha babası kıral Ferdinand'ın sağlığında bir aşk | macerası dolayısile, taç ve tah-| Mizahı, ysöylediği bir nutukta Avrupa; zah edildikten sonra ikinci kı- sulhünün harpten evvel olduğu gibi, bundan böyle de muvaze- ne ile muhafaza edileceğini bil- sımda bu kadar karışık işin hal- İi kolay olmadığı ispat edilecek imiş, ELHAMRA 2 film birden |JTahtelbahir Küçükv hırsız dondurma bal tından feragat ederek, memle- | dirmiştir. Bu nutuk, Mussolini ketini terkeden Prens — Carol,|nin nutuklarma da — bir cevap kemali sükünetle Romanyaya teşkil cder. Harpten — evvelki| Javdetetti ve 8 Haziranda top-| beynelmilel — vaziyetin harbe lanan Âyan ve Meb'usan Mec-|müncer — olduğunu görenler, lisleri - tarafından kıral ilân e- | Tardieu'nün bu nutkunu beğen dildi. |memişlerdir. Müvazenei kuv- Karöl'un Romanya tahtına | va ile sulhün idamesi lehinde geçmesi, Romanyada gayri ta- | ve aleyhinde - söylenecek söz- bit bir vaziyete nihayet vermek | ler, akademik münakaşalar ha- tedir. Zahiren bir aşk macera- linde — kalmağa mahkümdur. sına, fakat hakikatte Roman- | Çünkü beğenilse de beğenilme- m - bir zamanlar hakiki hü- se de gidiş o gidiştir. Cemiyeti ları olan Bratiansların si- | Akvama karşı alâka gittikçe a- intrikalarına kurban edile-| zalıyor. Briand'ın Avrupa itti- zayıf iradeli babasının da |hadı fikri, yalnız. Fransanım İhtilâlleri tenkil ve teskin i- çin bir çok çarelere başvuruldu ğu görülmüştür. Fkat uzun ra- por okutarak ihtilâl bastırmak | Karısı ağlıyordu! Kocast me- teşobbüsü ilk defa olarak tecrü-İrakla sordu: be ediliyor.- Çünkü İngiliz ga-| — — Ne var, heden ağlıyorsun? zetelrinin aylardanberi yazdık-| — Tosrarmı baklamakta mahir lilerin bu rıpaom ökünüğerdü. aa eee B S ĞA da larak isyandan vazgeçecekleri-| “t'me cavabı verdi; ne İngilizler hakikaten ihtimal| — — His. hiç.. : vermislerdi. Fakat Hineller | | Fakat kotası buna inanma- raporu okumamış- olacaklardır| (* Ateş olmıyan yerde duman ki, İngilterede , neşredilirken| İMadığı gibi hiç-bir sebep ol- Hindistanda ihtilâl daha kanlı| Yüdan da insan ağlamaz. Bunlar altı senedenberi evi ilet Bir len adamı — Fransızcadan — — Pakât fazla açık değil mi? şeklinde bir süal ile cevap veri yordu. Balo, gezinti, — eğlence lâkırdısı olunca genç fen ada- mr hayretle: Tatanbul 3911, 3912, 3913 ABONE ÜCRETLERİ Türl Hariç için mli*y:n!gn 800 kurüş 750 1400 1400 ——— Gelen evrak geri verilmez —| İ (Müddoti geçen nushalar 10 kuruştur. | Gasete ve matbaaya alt işler için müdüriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânların mes'uliyetlal | YÇ SİNEMASI 2 film birden Leylaklar — açarken CÖLLEN MOORE — Fâkat bu gezintilerle va kitgeçirirken in&an ciddi işlerle nasıl meşgüul olabilir?.. gibi bir İsual ortaya atıyordu. ” Kocası hiç şüphesiz ken l k " “nları ni maddeten iyi yaşatmağa bir şekil almıştır. çalışıyordu, Fakat genç kadın iştirakile tahtan mahrum :di-w müttefikleri ve peykleri tara- len Karol, 1926 senesi Kânu- nusanisindenberi Romanya için bir mesele idi. 1926 Kânunusa- BUGÜNKÜ HAVA Dön hararet en çok &İ en e fından hüsnü telâkki edilmiş- tir. Hatta — Poincar& gibi bir! |Fransız hükümet — adamı bile İrmere, Tiz Gerece Vdi Bügün rüzgür ! Benimki mi acaba - Dün bizim arkadaşlardan “Ku | misafiri,, yanıma geldi. O- her zamanki huyudur: Da- halinden şikâyet eder, hiç değildir. Hal hatır sor. mu derhal cevap verir: A | — Kardeşim sorma! Hiç ha- | çim yok! Para da suyunu çekti. Bütün n ağrıyor.Dün de Ka unpaşada idim, fena halde yo- uldum! Diye tazalltim eder. Dün de yine şikâyet ediyor- — Fenayım, hiç başım yerin- değilt 'Tam bu sırada Nizameddin lazif elindeki gazeteyi göstere k cevap verdi: — — Nah be! Bir kesik baş bul- ç Nuşlar gazete yazıyor.. Git ; belki senin yerinde olm- m başındır. Çöplerin istlrahati (4 Cemiyeti umumtyel belediye fızasından Avni Bey biraderi- üz şehrin temizliği hakkında al sorduğu zaman Emanet |inuhasebe müdürü Nuri Bey bi- derimiz cevaben: & — Efendim çöpler eskiden (ahta arabalarla taşmırdı, şim- li 40—50 kamyon aldık onunla 'aşıyoruz! Demiş. Gazeteler mu verenin alt tarafını neşretmi- tor, Avni B. biraderimiz - Nuri NŞ 3- biraderimize cevaben: — © halde çöplerin istirahati jemin edilmiş demektir. Mesele Ölçusünü vermeli Biridare gazetelere 66,666 orba imali için ilân vermiş. E- er lâf içinse mübarek her tor- iya girmez; ölçü vermeli! FELEK IS n — Nazırı beraber görüp bir iksit daha koparsak! dedi, Toy, güzel ve genç bir kızın fanında, nefis şaraplarla du- danlanan bir kafa ile konuşu- iH her mevzuun pek kolay bir hakkuk kabiliyeti vardır. nisinde tahttan ferağatini imza yazdığı bir makalede, — bunun ladığı zamanlar bile, genç ve| tatbik edilir bir proje olmadığı- | faal prensin ergeç ve ilk fırsat-|nı söylemiştir. Bu şerait altın- ta Romanya tahtı hakkındaki/ da Avrupa diplomasisinin mü- idialarını ileri süreceğine kim-| vazeneye doğru — esasen almış se şüphe etmemekte idi. bulunduğu cereyana karşı göz ğ ta.| ktur.Fran | Babası öldüğü zaman bu id-| YiüManm manati vo diasını alenen ileri sürerek Ro-| $4 ile İtalyanın Versailles sul- Mianiyaya'avdet etmek istemiş- | Hü ile kurulan dünya hakkın- ti. Fakat vaziyet henüz kıralın| daki noktai nazarları biribirine | avdetine müsait değildi. Bunun| UYMüyor. Her iki devletin de için Karol'un oğlu kıral oldu. noktai nazarına iltihak edecek , Nihat Bratiano fırkası düşüp te/ devlet vardır. İşte Avrupanın şimdiki köylü — fırkası iktidar| Yeni teşekkülü.. —Almanya bu | Mmevkiine geçince, Karol için S0 vaziyet ile en çok alâkadar bir fıraat daha zuhur etti. O olan bir devlettir. — Versailles| gündenberi — Karol'un avdeti|Sülhünü — beğenmemekte Al- beklenmekte idi. Ve bu intizar Manların İtalyanlardan daha Romanyanın siyasi vaziyetin- | İtri gittikleri malüm bir haki- de bir kararsızlık hissi hâsıl Kattir. Diğer taraftan Alman- ediyordu. Bunun içindir ki Ka- Ya ile İtalya arasında tahdidi İrol'un avdeti, Romanyanın da- teslihat ve emniyet meseleleri| Vile mahalli idare verilmesi gi- | 'demagoji oyunu olduğuna şüp- Diğer taraftan — Daily Mail gazetesinin sahibi Lord Rothe- gazetesine yazdığı, mü heyyiç bir makalede, Hindis- tanın harpten evvelki tecrübe edilmiş ve muvaffak olmuş u-| süllerle idaresini ve tekâmül bi yeni yeni fikirlerin bertaraf edilmesini tavsiye etmektedir. Lord Rorthetmere'in bu maka-| lesi, Hindistan meselesine bir çare tavsiye etmekten ziyade he yoktür. Nasıl ki ahvale vükıf İngilizler gazete kıralına| cevap vererek diyorlar ki: — Harpten evvelki idareyi | idame etmek, memleketi ebe- 4 idarci örfiye ile idare etmek-| tir. Sonra İşgal ordusunu dört | misline —çıkarmak — lâzımdır. Bundan maada mesele halledil miş olmaz, Saatin yelkovanı a- zacık geri çekilmiş olur. hilf sükün ve istikrarı namına memnuniyetle telâkki edilmesi İlâzım gelen bir hâdisedir. | — Fransa - İtalya münasebatı, rginliğini muhafaza ediyor. ondra konferansından sonra, iki devlet aralarndaki ihtilâf- ları telif edebilmek için İngi terenin de tavassutu ile Cenev-| re'de müzakerata girişmişlerdi. Fukat bu müzakereler, Musso- |lini tarafından irat edilen şid- detli nutuklar üzerine — inkıtaa uğramıştı. Müzakerata — tekrar kaşlamak için, İtalyanlar tara- fından gösterilen arzuyu Fran- sızlar hüsnü telâkki etmemiş- lerdir. İtalyan Başvekilinin irat iği nutukların yarattığı ha- va içinde müzakereden bir ne- tice çıkmıyacağını beyan ede- rek, ihtilâfli meselelerin hu- |sust müzakere ile değil alelâde |diplomatik yollarla hallini ter- ih etmekte olduklarını beyan (etmişlerdir. Fransızların aldık İları bu vaziyetten — anlaşılıyor ki, —Mussolini'nin nutukları, Fransada gazetelerin itiraf et- iıiklerindcn daha derin bir iğ- birar hâsıl — etmiştir. İtalyan |Hariciye nazırı Grandi'nin, irat lettiği mutedil nutuk ve — bahri inşaatı bir sene için tatil teklifi bile Fransada mükabele görme- miş, diğer — taraftan, Fransız |Başvekili M. Tardieu, Dijon'da î!Llı'llîııefl',, inedebi romanı; 119 ğ sürhan Cahit Nusret Beyin delâletile, Ce det Beyin ısrarı ve ricası ile na zır o akşam bir taksit daha ve- rilmesi için emir imzalamıştı. Muhasebe müdüriyeti müna- kasa şartnamesine göre bunun verilmesine imkân olmadığı, i-| hakkında da bir noktai nazar birliği hâsıl oluyor. Malümdur |ki Fransanın ötedenberi noktai nazarı: Emniyet ve tahdidi tes- |lihattır. - Grandi buna karşı: Tahdidi teslihat ve — Emniyet nazariyesini terviç etmeğe baş- İlamıştır ki, bu da Almanyanın | tezidir. İşte Hindistan meselesinin |hulâsası ve meselenin halli için İngilteredle çarpışan fikir- ler... A. $ “Döktor Velhâsıl bu İtalyan - Alman HAFIZ. CEMAL İmukareneti — Avrupanın bariz Cutmadan manda günlerde öğle- İsiyaset cereyanlarından birini| den socra saat ( 14- 16 ) da İstane teşkil ediyor. | bol Divanyolanda ( 118 ) nümero- ... ü husüst kabinesinde — hastalarını Hindistan hakkımdaki — Si- mon raporu nihayet neşredildi. Raporu okumadık. Esasen oku nacak gibi de değil. Çünkü telgraf haberleri, ilk kısmın 16 cilt olduğunu bildiriyor. O ka- dar da on gün sonra neşredile- cek ikinci kısım varsa 32 ciltlik bir ansiklopedi — demektir ki, |Hindistan meselesinin — kolay |halledilir. bir mesele olmadığı İnr anlamak için, bu kadar say - |fa yazı okunmaz. Çünkü İngi- liz gazetelerinin telgrafla veri- len neşriyat hülâsalarından an-| laşılıyor ki, raporun izah etmek istediği nokta bu imiş. Bu ilk kısımda, Hindistanın — coğrafi |vaziyeti, tari etnagrafyası |ve Hindistanda sakin ahalinin | |dinleri, âdetleri hakkında uzun| yzun malümat varmış. Şimdi bu birinci kısımda Hindistan işi- İnin ne kadar karışık olduğu i- Bu — gönkü iştirakile Büyük Mütemadi vc amik kimyevi tabidir. Bu sebeple ve den çıkmış olmamak için bu da-| veti kabul etti, Ferdanın biraz münfail olmasına rağmen saat sekiz buçukta Maçkadaki villa- ya gitti. Hâle genç mühendisi derin bir nezaketle kabul etti .. Cev- det Beyin dostlarından hemen Genç mühendis bu daveti ka- bir çoğunu tanıyan mühendisin bul etmemek için bir sebep bu- bu salonda görmediği çelreler |lup uyduramadı. Cevdet Bey bu| yalnız Nazmi Vasıfla genç mu- İdaveti yaparken: İharrir ve ressamdı. Onlarla da tanıştı. — Gel eğlenin! diye üstü ka- İpalı bir cümle söylemişti. Bu da| — Çok geniş iç içe salonlar gö: leri kamaştıracak kadar süsli em mikr vardı. Portföyünde seksen bin İliralık çeki taşryan Cevdet Bey İne zamandan beri gözlerine çö- ken düşünceden bir anda kurtul muştu. * O gece için mühendis Alâed |dini evine davet etti. Her zaman |ki misafirler vine vardı. cuma bulunuyorlardı. Bu izdivaç ha yatında karısı ondan hiç bir şe- yini saklamamıştı. — Şimdi ise ağlıyor, fakat bunun sebebini kocasından gizlemek — istiyor- du! Hem karısının — ağlayışıma baktı, hem de her hecenin üze- rinde durarak; — Anlaşılamadil.. diye söy- lendi. Sonra sinirli bir halde aşağı yukarı gezinmeğe başladı. İki- İsi de susuyorlardı. Kadiın genç idi, güzeldi. Kocası da genmç, fa kat son derete ciddi bir fen a- damı idi. Altı sene evvel müra- caat ettiği zaman kızın anası, babası pek memnun olmuşlar, müstakbel damadı çok beğen- mişlerdi. Kızlarını — seve seve verdiler. Fakat kız acaba ken- dini istiyen bu ciddi fen adamı- nt sevmiş mi idi?.. Her - halde kendini istiyen bu genci beğen memiş değildi. Fakat izdivaç merasimi olup bittikten ve karı koca kendi kendilerine yaşama ğa başladıktan sonra genç ka- dın, kocasının kadınlara ait bir çok şeylerden hiç haberi olma- dığını görüyordu. Kendi çalıştı ğr ilim sahasında pek çok şey ler bilen, hatta genç olmasına rağmen büyük bir şöhret ka- zanmağa başlryan kocası esvap, balo, eğlence, davet, gezinti gi bi şeyleri ya hiç bilmiyor, ya- hut pek az biliyordu. Genç ka- dın ona bir esvabını gösterip methettiği zaman kocası: günü Bütün yeni programla ve demir göğüslü EDERS in Matine GA D SO ZT UUT ANREDAN GLAKSO i ve baktrlolojik bir kontrola oplarından kâmilen muarradır. hayat geçirişi onu adeta ürkek, atıl yapmıştı. Bu türlü hareket- lerle, jestlerle konuşan en ma lâm bir vak'ayı fevkalâde bir hâ dise gibi anlatarak nazarı dikka ti celbeden gençleri, her lâkırdı- ya gülen, her kahkahayı alkışla- yan yaşlı erkekleri dikkatle sü- künetle seyrediyordu. Bu çehrelerin içinde en ciddi ve temizi yine Hâle idi. Genç ka dın hemsohbeti idare ediyor, hem herkesin haline, mevkiine göre muamele ediyor, hem de| içki tesirile çığrından - çıkmak kendini mahrum, yalnız bulu: yordu. Geceleri kocası kütüp-| hanesine kapanıyor, genç ka- | dın da saat ona kadar orada o-| turarak kendisine refakat idi-| yordu, Fakat — biribirlerile ko- |nuşmadan!... Saat on — olunca |kadın kalkar, yatmak üzere ay- İrılır, giderdi. Böyle aylar geçti. Genç ka- d bu hayattan bıkmağa baş- lamıştı. Kendi kendine: — Ah, diyor, bir - çocuğum olsaydı.. Onunla meşgul - olur- dum, Altt sene evvel evlendikleri zaman kadın kendisine bir ge- ce elbisesi yapmıştı. Fakat ko - ası bu elbiseyi çok şeffaf, hay- li açık bulmuştu. Halbuki o za- manın modasına göre &n iyi bir şekilde biçilmiş, dikilmişti. K cası hiç bir baloya, geçe ziyi retine gitmediği ve bö) |yaretleri de kabul etmed çin genç kadın elbisesini hiç bir koere giymek fırsatını bulama- mıştı. Yalnız sık sık çıkarıp bu esvabı hasretle gözden geçirir- modanın her vakit değişen ce- reyanlarına göre bu elbiseyi ta- dil ettirirdi. Öyle — zamanlar oldu ki elbisenin eteklerini kes |mek, sonra da uzatmak — lâzım |geldi. Genç kadın giyemediği bu esvap için günlerce üzüntü |çeker, terziye — gittiği zaman heyecanından ne — yapacağını bilmezdi. Elbise bozuldu, değiş 'ıi, üzerinden seneler geçtikçe ilk güzelliği de — kalmadı. Bir |gün genç kadın farkına — vardı. Elbisesinin kumaşı — solmağa başlamıştı. Dura, dura solmak., Kadım kendisile bu elbise ara- sında pek hazin bir müşabehet | buluyordu. Nihayet izdivacmin üzerin- den altı sene geçtiği bir gün, Jağladığı ve sebebini kocasın- |dan gizlemeğe çalıştığı bir gün |© sararmış elbiseyi bir kere da- |ha içini çekerek gözden geçi di. Sonra aynaya baktı. Dikkat- le kendi çehresini tetkik etme- ğe başladı. Birdenbire: — Ah, nihayet alnım buruş- muş! diye içini çekti. Elbiseyi bir tarafa attı. Ken dini zaptedemiyerek ağlıya ağ. lıya kocasının bulunduğu yi re gitti. Kocası, onu elinin i- çindekileri küçük mendilini Salkım salkım avizeler altın- da eski romarnım ziyafet sofrala- İrma benziyen bu mükellef ma- sanın etrafında içildikçe hararet lenen bir zevk ve eğlence sahne si vardı. Herkes gülüyor, söyli- yordu. Hepsi mes'ut ve sohbet- liydiler. Ve hepsi bu güzel, fev- kalâde mahlükun etrafında, tıp- kı (Afrodit) in aşıkları gibi saf |kurmuşlar onu - eğlendirmek i- çin zekâlarını yorup duruyorlar dı, Genç mühendis bir dakika gözlerini kapadı. Şimdi (Ziga- idi-| vdet Beyin arzusuna, Nus-| kinci kısmm tesellâm muame- Beyin dudakları genç kızın|lesi yapılmadığı için hatta mes hsesinde cevap verdi: uliyeti mucip olduğunu bildiği — Olur be yahu! Bu akşam| halde nazırın emrini kabul etti. dider, söyleriz? Bu da iş mi? | Cevdet Beyin emrine seksen Cevdet Bey onları yalnız bı- bin liralık çeki verdi. &mak icap ettiğini anlıyordu,| O zamana kadar eline yüz emeği acele yedi ve onlar da-| binlerce, ve yekün itibarile mil 'a el peşreflerine başladıkları| yonlarca lira geçen Cevdet Bey şman kalktı: |seksen bin liralık çeki aldığı da Çıkarken bana - telefon et| kika mektepten çıkıp alın terile | İsediyordu. vete Ferda dahil değildi, Patron |mühendisile beraber bulunmağı ve aydınlıktı. Ceviz saksılardan kabul ediyordu? Fakat kâtibesi- ni de evine davet etmekten bel- ki de sıkılıyordu. Bunda kendini mazur gösterecek bir nokta da | olabilirdi .. Davet ettiği ev niha yet metresinin eviydi. Ferda bir kâtibe olmakla beraber aile kızı ve şerefli bir yuvanın dişisiydi... Davet de edilse belki bir maze-| ret bulup gelmiyecekti. yükselen yem yeşil dallı palmi- yeler bazı köşeleri babilonya bahçelerine benzetmişti. | Elmastraş takımlar çiçeklerle süslü geniş sofra hakikaten işti hayı tahrik ediyordu. Neş'eler, mükâlemeler, kahka | halar arasında kadeh şıkırtıları bu nefis sahnenin kapısı gibi ak istidadını gösteren mükâlemeye | hâkim oluyordu. Bir aralık genç adama: — Siz içmiyorsunuz efendim. na) dağları arasında, toprak ta- vanlr köy evlerinde idi. Yine ge ce idi, köylüler ışık olsun diye ğ Yinaş |kalın çam dalları, fonda kütük- '“,ğî;'ğ"';,îıî"g;“;mı o kadar |İeri yakıyorlardı. Kırmızı alev- Cazip, öyle zarifti ki genç mü. | ler kerpiç srvalı sert dıvarlarda hendis gayri ihtiyart eğildi: — | bir kalebendi gibi resimler yapı- — İçiyorum efendim, emre-| yor, ağır bir is kokusu genzi ya- dersiniz. İkıyordu. Ve köylüler etrafında Ve Hâlenin yarıya Kadar dol, bağdaş kurmuşlar, bent bitme- durduğu kadehi - dudaklarına |den kış basarsa bütün yuvaları- D aa aa ea AU L b tomobili göndereyim, dedi. Ve burada artan iştihasını için son süratle Maçka-| kazandığı ilk aylığı alan bir genç gibi sevindi. Bankalar kapanmıştı. Parâyı Bu ince düşüncelerle Cevdet/ — Mühendis Alâettin bu aleme Bey mühendis Alâettini, karısı- ilk defa giriyordu. Hele ne za- |nt kast etmiyerek davet etmişti mandanberi Anadolunun en ma- götürdü. O; bir İnr yine sel basacağını söyliyor, geçen kışlar çektikleri zahmeti ertesi günü almak mecburiyeti .ve genç ıdım patronun »- .sum bir köşesinde &n iptidai bir mahruredu. alemlerden ne kadari lar çe anlatıyori MUSİKİ SEANSLARI SAHİBİNİN SESİ müeşsesesinli Beyoğlundaki salonlarında devam ©© mek ted Her gün cereyan eden da musiki meşhür n işinasların görek seşle” rile ve gerek alâtı musikiyelerile vet” dikleri hakiki konserleri dinleyebili mühim müessesenin — bütüü müsiki — motaklılarına — ve şehrimizil kibar zevata bahşetiği bu fırsif cidden müstesnadır, Program müessesenin camekâa” da daimi sürette muallâk bulunmak- Darülbedayi müdi- riyetinden : mümüzdeki kış temsillerinit programı yapılmak üzre oldu gundan mücssesemize telif vt ya tetceme eser verecek zevatif Cumadan mada her gün öğledeli sonra — eserlerini Darülbedayi müdiriyetine göndermeleri rict olunur. İstanbul — birinci — ücaret mahke mesinden: Jozet Kohen Efendinin satmağ! taahhüt ettiği elbise askılarını müd deti müayyenesi / zarfında satmadı” Badan Hass ve Sakti Efendilerin vür kubulan talebi mahkemece bilkabul askıların 14-6-930 tarihinö müsadif cumartesi“günü sast 10 di müzayede surktile satılmasına meh” kemece karar - verilmiş olduğundat talip olalnarın mezkür günde İştan” bul'da Tahtakale'de Kanza Hanındt | hazır buluneaları lüzumu ilân olunaf, mezkör izlerine götürerek silerken sormuştu: — Ne var?.. Ağlıyor musuti' Ne oldu?.. O tetkik ettiği her şeyi sör ğuk bir çehre ile tetkik eden bi ama ne cevap vereceğini bif| miyordu. Bu adam her şeyi t& kik ediyor, fakat karşısındaki kadının kalbinden geçen şeyl€| den hiç birini altı senedenbı anlıyamamıştı. — İşte onun içif kocasının stlaline sadece: — Hiç, hiç. Bir şey değil! |demekle iktifa etti. Kocası D İna inanmadı. Her şeyi dikl ve sabırla tetkik eden fen adi mr anlasaydı ki karısı alnındi” ki çizgiye —ağlıyordu. Fakâl fen adamı buna: — Anlaşılamadı!.. j | Demekle iktifa edebilmiş! İşte o kadar! yaşları! — Hey delikanlı, uyuma yt hu! Cevdet Beyin neşeli sesi olti daldığı hayalden ayırdı. Hej ona bakıyorlardı. Utandı, be kide kızardı. Ne yapacağını şırmıştı: Hâle imdadına yetii — Hani poker yapacaktır masayı hazırlattım, dedi. Cemaat dikkat borusu işi: av köpekleri gibi yerlerindi fırladılar, Kimi poker masasına, ki! bezik masasına koştular. Hâle Nazmi Vasıfı çağırdı” — Biraz şey çalalım, dedi. Sonra kadehindeki son daff çen mühendis Alâeddi İnız beyefendi, dedi. — Pek çok! Genç adamın mahcup, sür'?' W hareketleri, halleri Hâlef tertemiz, toy bir erkeğin kal sında bulunduğunu anlatıyd du. Çok güzel tebessümü ile ve etti: (Bitmedi,

Bu sayıdan diğer sayfalar: