— BAA Hilliyet 19 NİSAN 1930 YAREHANE — Ankara caddesi- | :ııw Telgraf adresi: Milliyet, İs. Telefon numaraları: * Ostanbul 3911, 3912, 3913 SONE ÜCRETLERİ Türkiye için Hariç için 400 kuruş 800 — kuruş 75S0 1400 1400 2700 lelen evrak geri verilmez deti geçen nushalar 10 kuruştur. mrete ve matbaaya alt için & Dün bararer en çok 19 en az İerece idi. Bugün rüzgür lodos sek, heva açık olacaktır. yazısı alıntıya dair ! değil kendime ait bir iğneninçalınmasına hatta fazla çalınmasma bile # mmül edemem. snce cürümler arasında hır !ç belki en san'atkâranesi $ en münasebetsizidir. Hiç vi şakaya tahammülüm yür. Fakat itiraf ederim ki *haddi zatinde cürüm teş- itmese çok kârlı zanaattır.. dp dürürken şöyle 20000 kazanıvermek fena mı o- Hırsızlık neticesi itibarile İin parasını, servetini, malı iğerine nakleden hareket- ğcak bu nakil Cemiyetin ka ttiği şartlara uygun olma- siçin makbul değildir. Yok 4 sekilde birinden diğerine Üt geçişi yalnız hırsızlığa gaasir değildir. ki: Bakara salgeken bir iyi kâat çeken a- N ortadaki binlerle İirayı â- ;der. Bu parayı ne mukabili e GElİÇ .. önabüki biçare hırsısın emeği ar Çok ve kazancı daha az- Ynun için ben hırsızları ka- WiJa şartını iyi seçememiş iş Zuğt telâkki ederim. Hele biz matyat tehlikesi mukabilin- açışlıkları iki halr, üç tencere la lin şerefine yetmiyecek ka l:ıîg'f kazançlardır. Bu şerait iKla bizde hâlâ hırsızlık ol- ** y şarklıların kanaatkârlık ndı veririm. mi'lbuki Avrupada hele Ame fa hırsızlık böyle midir? mürde elime geçen bir frenk keesinde “Arthur Collü ve& bir Amerikalı hırsız hak di bir makale gördüm. Hü- nt size nakledeyim de ba-| “PCıysızlık nedir? te -Arthurdan bahseder- endi hırsız,, unvanını pr ve tercümei halini yazı- v “İfhur Collin 55 yaşına doğ- yabundan 6 sene evvel işten Silliyet,in edebi roman vi Ha 28 e d0 “UMUN G ELESİ Mlbıcıları ve levanten terzi k iegece de hemen hemen her  kasında yeni bir tı- üyordu. Hâlenin ar- f'!ı_ yeni bir beyaz tuvalet aG (Ç çekilmiş ve soramlara: — Bizim esnaf çoğaldı. Genç lere yer açmak için biz ağabey lere çekilmek düşer cevabını vermiştir. Artık, polislerin bir türlü ba na vermedikleri rahata kesbi is tihkak ettim! Diyordu. Buna rağmen pek te dinlen- |medi: Nev Yorkun en kibar mahal lesinde milyarderlerin yanı ba- şında bir ev açabilecek kadar zengin olan bu adamın hırsız- lar, serserilerle beraber yaşa- mağa karşı büyük zafı vardır. Onun için şehrin en pis ve korkunç mahallelerinden birin- de bir oda tutarak dilenciliğe başladı ve bu suretle genç hır- sız ve yankesicilerin nasıl işle- diklerini seyrederek eğleniyor ve dilenerek elde ettiği parayı akşam üzeri şehir hastanelerin den birine teberrü ediyordu. Her sene Nev Yorktaki muhte- Şşem apartmanını ve yirmiden fazla hizmetkârını gehrin en sefil mahallelerine gidiyor ve âlemin hakareti al- tında dileniyordu. Bilhassa eski hasımları olan polislerle alay etmesini çok se- ver ve: — Onların bir senede öğren- dikleri şeyleri ben (Gi darjan)| meyhanesinde bir günde öğre- nirim! diye tefahur ederdi. Hakikaten bu adam bir çok esrara vâkıftı. Bu garip adamın çok defa tehdit edilmiş ve şantaja maruz | kalrnış kadınları kurtarmak için | aşk mektubu gibi vesikaları ça-| lıp sahiplerine verdiği vakidi. Bu gibi mektup seferlerinde eli altına düşen mücevherleri de masarifine medar olmak ü- zere alırdı. Bundan on beş sene kadar ev vel Nev Yorka dehşet saçan bir çete Arthur Collin'e birlikte ça lışmak teklif etti. Arthur daima yalnız çalış- mak taraftarı olduğu İçin bu | | dü, kavga şeklini aldı. Pek az, zaman sonra Arthur maruz kal dığı bir sui kasttan bacağı kı- rılarak ve oyluğuna bir kurşun yiyerek kurtuldu. Altı ay sonra Nev Yorklu çe tenin iki ele başısı bir Noel ak- â.mı esrarengiz bir surette öl- liler. Evvelâ müthiş surette sancılanan iki haydudu muaye- ne için gelen doktor: — Midyeden zehirlenmişler, dedi fakat ild haydut: — Biz. midye yememiştik! diyince doktor; — Altı ay ewvel Arthur Col- linden artan midyeler! diyerek savuştu. Arthur daima düşmanlarına karşı kendini muhafaza ederdi. Fıladelfideki evine ufak bir muhafız müfrezesi mevcut oldu ğu gibi kendi de otomobilde derhal ateşe hazır bir mitralyöz taşırdı. Dilenci kılığında olsun, efen di kıyafetinde olsun ceplerinde üç tabanca bulunurdu. Geçen | Ağustos ayında gece geç vakit| : 73 Bürhan Cahit 4 Ahmet Sami baloya gelip te Hâleyi yanında iki Hanımla bırakarak | (l | Kuşpalazın beyaz lekesi görü- teklifi reddetti, münakaşa büyü | Sıhhi bahisler | Kuş Palazı !... Nasıl başlar, nasıl anlaşılır? -l çi Kuşpalazı çok defa sersiz se- dasız başlar. Mikrobun şidde- tine göre ya hafif veya ağır bir şekil alır. Hastalığın mikrobu: ağız, burun, boğaz, gırtlak, te- neffüa yollarında bir çok rahat- sızlıklar tevlit ettiği gibi vü- cude kan yoluyla yayılan zehir- lerile umumf tehlikeli rahatsız lrklar husule getirir. Kuşpalazı mikrobunun bulaş tığı husule getirdiği lekeler i- le anlaşılır. Bu lekeler süt ren- ginde (ağır vak'alarda koyu 64- mer) muhtelif büyüklükte yuvarlak, kenarları girintili bir. takım ince zarlardır. Bu lekeler her tarafa sür'atle ya; . Boe- gazda olunca: Bademcikleri ör ter, küçük dili, ağzın içini kap- Gırtlakta yerleşince: Ses kesilir, boğuk bir öksürük, ne-) fes darlığı husule gelir, nefesi borularma yayılınca boğulmak tehlikesi vardır. Önü alınmazsa ölüm yetişir. Burunda oldumu hafif bir nezle görülür, bazen burundan cerahat gelir, burun kanar, kulakta yerleşince ekse riya kulak zarını patlatır. Göz kapaklarını şişirir. Gözlerin i- çi kızarır, dikkatle — bakılınca lür. Hastalık hafif geçecek- se: Bazen hiç farkına varılmaz. Ateş fazlalaşmaz. Ufak bir kı- rıklık, iki üç gün içinde sessizce seyreder. Ağır vak'alarda: Ateş birdeni bire 39,40 a kadar fırlar, ve hep yüksekte kalır. Hastanın rengi uçar, yüzü sararır balmumu gi- bi olur. Gözlerinin etraft mor- laşır. Halsiz düşer. Burnu, diş etleri kanar, çok defa yutku- mamaz. İçtiği sulu şeyler bur- nundan gelir. Daha tehlikeli hallerde el, ayak üşür, tutmaz olur." Çarpın tı, nefes darlığı, Sıkıntı verir, o dantı baygınlık, boğulmak bi “üm tehlikesi görülür. Bu sebı *& bilhassa çocuklarda u- fak bu nezle, hafif bir boğaz, öksürük ses — kısıklığı derhal hatıra kuşpalazı — getirmeli ve sür'atle hekime haber verme Yoksa uydurma tedbirlerle va- kit geçirmek tehlikelidir, çocu- ğu ölüme sürükler. Dr. CEMAL ZEKİ tiyatrodan dönen iki kişi Yorkun en kalabalık bir mahal-| lesinde yerde bir adam yatar gördüler. Sarhoş sandılar. Fa-| kat bilâhare bunun şakağı deli nerek ölmüş bir adam olduğu- nu anladılar. Ölünün bir eli ce-| bindeki revolveri sıkmakta idi. | Anlaşılan bu adam ansızın te-| cavüze uğramış ve kendini mü-| dafaaya vakit bulamamıştı. Ge-| len polisler üzerinde hüviyeti- | ni tayine medar olacak hiç bir| şey bulamadılar, Ancak i | n | sonra bunun Arthur Collin, ki- bar hırsız olduğu anlaşıldı. FELEK Bu kadan beni çok düşün- iyor hüdaalim. — Hangisi o.. — Büfede, başında tüyden kalem işlenmiş. — Ha, Galip Beyinki. Tütün kıralı. Hüdai Bey güldü: — Kırallık kalmadı artık, bu sene bütün malını bankalar tut- beraber şampanya büfesinde gö rünce ona hulül etmek için tam fırsatın geldiğini anladı. Biribirinden güzel ve şık üç tu. — Niçin.. — Mahsul az oldu, fazla ta- ahhüde girişmiş. — Veremedi. “ikir, Mizah, Ed 4) biyat, AAA AAA RRRALAAARLLTAMARAR ! Kısmetinde olanın kaşığında çıkarmış... e$ e Bir akşam — Servetzadelerin oğlu Cali Bey anasile babasının karşısına geçti: — Sizinle vedaya — geldim, dedi, yarın Parise gidiyorum. Anası ağzını açtı, babası göz lerini yumdu. Cali devam etti: — Parise ne maksatla gitti- ğimi biliyor musunuz?.. Söy- lersem bana hak verirsiniz, Yür- mi yedi yaşındamyım. — İnsan yirmi yedi yaşında çocuk sayıl- maz. Bence bu yaşa gelen bir genç evlenmelidir... Burada kimi alabilirim.?. Kimi alsam meteliksizdir. Bulsam, bulsam nihayet ellialtmış bin liralık bir kız bulabilirim. O da zengin sa- yılmaz, Hailbuki Pariste üç tane mil- yarder varmış. Bu milyarder- | lerin kızları ta — Amerikadan kalkıp Parise evlenmeğe gel- | mişler. Gazetelerde —okudum, | Miss Mod Tremlett güzel bir kızmış. A. B.C.D. E. F. G. H, İ.J.K.L.M.N.O. P. Tremlet- vin yegâne varisi imiş. .. İşte Nevyorkun milyarderi olan bu kızın izdivacına talip olacağım. »»» Cali gittikten sonra, ana- sile babası biribirlerimi tebrik ettiler: — Cali gibi bir evlâda ma- lik olmak ne saadet! dediler. Ü 5a Ayni akşam, Kaldırım inhi- sarı başmühendislerinden Bi di Kemal, ok gibi odaya girdi. babasına raconlu bir selâm ver- di: — Merhaba moruk!.. Anasına iltifat etti: | — Gözün aydı kocakarı, ce- hennem olup gidiyorum. - Hem de nereye biliyor musunuzı. Parize... | Ata biner gibi — iskemleler- den birine oturdu; — Neden gidiyorsun? . mezsiniz amma ben gene söyli- yeyim.. Beş on gündür bir af-| tos peydahlamıştım. Karı da! gaco mu gaco ha.. Bir: Hey- hey! dedi mi idi, yedi mahalle- yi çıngır çıngır öttürüyor. . Pa- rizde gramofon plâklarına şar- kı söylüyecek.. Ben bunu du- yunca baltalandım: — “Bırak- mam!,, dedim, Mukaveleye be- ni yazdılar. Eh, — az çok zuma çalarım; üfleyi vereceğim. Ma- lüm ya, zurnada peşrev olmaz, ne çıkarsa bahtlarına. . Badi Kemâl gittikten sonra babası ile anası hayıflandılar: — Evlât değil; baş belâsı. . Onu doğuracağımıza taş döğü- raydık. de-| Gi ö Bir ay sonra Servetzadeler Paris gazetelerinde şu havadisi okudu | ya servisile o kadar meşguldü; ki her taraftan gelen: — Hanımefendi, Hanımefen di! Sözlerine dikkat edemiyor- du. Ve büfede çalışan üç hanım dan her birinin bir çok ahbabr İzdivaç “İstanbul hanendelerinden Dilber Samur Hanımla Servet- zade Cali Bey yakında evleni- yorlar, Bu iki genç biribirlerini, Pa- rise gelirken Pake kumpanya- sının — güvertesinde tanışmış- Müzs'de Badi Kemalin annesi ile ba- bası da Paris — gazetelerinden naklen İstanbul gazetelerinde yazılan şu havadisi okudular: Mühim bir izdivaç “Pariste alaturka saz bulu-| nan bir kahvede, — İstanbulun üçüncü sımıf barlarında hanen delik eden “Çıngırlak Ayşe,, lakabile maruf bir — kadın ilk konserini — vermiştir. Pariste Dilber Sarnur ismini takman bu İhanendenin konseri çok kala- balık olmuş, bilhassaAmerika- Idarın rağbetlerini celbetmiş- tir. Bu konserde bulunan bir milyarderin kızı Miss Tremlett Badi Kemal Bey isminde bir| gençle tanışmış, genci sevmiş ve evlenmeğe karar vermiştir. Pek yakında nikâhları kıyıla- caktır.,, SELÂMİ İZZET Ecnebi talebe şerefine Ocakta müsamere Şehrimizde bulunan Romen, Çekoslavak ve Bulgar talebesi dün şehrimizin şayani temaşa mahallerini gezmişlerdir. Talebe şerefine dün akşam şaat 21 de Türkocağında bir | müsamere verilmiştir. Bundan başka dün saat 15 te Türocağında Cumhuriyet genç ler mahafeli musiki şu besi ta- rafından bir müsamere verilmiş |tir. Bu müsamereye misafir ecne bi talebe de iştirak ctmişler ve gerek Türk musikisini, gerek zeybek şarkısını çok beğenmiş- lerdir. TAGANNİ EDEN Birinci sahi Ankara Ziraat enstitüsü bu| sene açılacak, kapalı olan altı ziraat mektebi faaliyete geçe- |cektir, Altı çiflik mektebi tesis olunacaktır. Çift hayvanatı Mevcut istatistiklere — göre çift hayvanatı adedi 3,491,017 baştır. 212 milyon dönüm zira- at edilen 149 milyon dönüm de ziraat edilmemekle beraber ka- bili ziraat olan arazi vardır. Nüfusumuza göre. . Nüfusumuzun üçte ikisi çifçi dir. Her çifçi aileye vasati 120 dö nüm arazi isabet etmektedir. 1,246,708 çifçi aile vasati 25 dönüm ziraat yapmıştır. yirmisini ve ka bili ziraat arazinin takriben yüz de 9,5 unu teşkil ediyor. Memleketimizde umumi? ma- nada arazi meselesi bulunmadı- ğı, çift hayvanat adedi noksan ve zeriyat miktarı az olduğu tahkik edilmiştir. Projede şayanı dikkat müta- lcat zikredilmiştir. Memleketi- İmizin iktısadi hüviyeti başlıca çifçilik olmasma, memleketimi zin ekseriyeti ziraatle müşteğil olmasına rağmen zehair ve hu- bubata ve bunların mustahsilâ- tına ait rakkamların ifadesi çok |aleyhimize bulunuyor. | Bir çifçinin yiyeceğini bile hariçten mübayaaya — mecbur |kalması nihayet harabiye mün- İcer oluyor. Ziraat bilgisi İ Fenni ziraat bilgisi arttırıl- ması için mahalli veya seyyar kurslar tertip edilecek, ordu ve |muallim mekteplerinde ziraat tedrisatı yapılacak, bu - suretle, tarlasına avdet edecek ve köy- lerde muallimlik deruhte ede- cek gençlerin ziraat bilgisi ile teçhizi hususunda ciddi faide- ler alınacaktır. ”' Çifçilere azami | SSal <olaylık? den mabat p den 1 milyon 200 bini kara saf pan kullanıyor. Halbuki memleketimizde âğw raat kuvvetli sahalarda pullı kullanılmakta olması ı:rakkılp rin hem sebebi hem neticesi ol 9 muştur. Kara sapanın muayyel bir müddet zarfında kaldırıla rak yerini pulluğa teslim etme ği Hükümet kendisine bir vazi$e fe bilir. ı Beş on senede £ Beş on senede temin edileceli, böyle bir ikame zirati fennileş, tirmenin temel taşı olacaktır. İ-J Çifçilere verilecek pulluklaj rın vasati fiati 12 liradan hı sap edilirse 1 milyon 200 bir çifçi için 12 milyon Hralık pul luk alınacaktır. Bu luklar her sene İktısat ti bilt, çesinden tahsis edilecek - pari ile cesşte ceste almacak, ucui! bedellerle çifçiler, köy koopera| tiflerine tevzi e I Traktör istimalinin muıyyecl misbetlere haarı ve traktör sa tanlara da muayyen bir müd- det zarfındaki ihtiyacını temi- ne mecbur tutmak esasları mü- talca edilmektedir. — Gübre de mühim Tatihsalatıri arttırılmasında — gübee't meselesi de ehemmiyetle tetkik olun muştur. Toprakların - çoğunda uzvi,| fosforlu, azotlu mevat az - olduğuna| göre bunun gübrelerle vermek İdzım M U sahada ziraat yapıldığına re gübresinden istifade için 15 mi yon büyük baş hayvana malik olmak | m lâzım geliyor. Bu ihtiyaç nısıf dere- çesindedir. Bu vaziyete rağmen Ada lar denizi ” sahillerimizden Adalara gübre sevkediliyor. Bir çok tarafta hayvan gübresi mahrukat mukabilin- mM de istihlâk olunuyor. Buna binaen büyük baş hayvan adedinin iki mis- lini bulmasına çalışlacak, harice gü re yollanılmıyacak, mahrukat makaçi w munda sarfına meydan verilmiyecek, ıslah üsülleri çifçilere öğretilecektir > | Tohumların ıslahı Tohumların ıslahı için mevcut cin « lerin temizliği temin edilecek, evsafı daha yüksek cinslere tamim edilecek tir Kaç pulluk var?. Bir hesaba göre memleketi- mizde mevcut pulluk adedi ya- rım milyonu geçiyor. Demek o luyor ki 1 milyon 700 bin çifçi- ARTİSTLER G Seslerini hayretle dinlediğimiz R.;“ÜY NOVARO ve KONRAD NAGEL BİŞAR: B 91 Nisan BETTY. KOVPSON Nisan Pazartesi ELHAMRA S itae © L den sonra şimdi ARTELMES nun refakatile önümüzdeki 91 akşamından iribaren İNEMASINDA dilecek MAHPUSUN ŞARKISI sönderece müessir sesli, sözlü ve şarkı aanmaraA— a Bey genç kadını selâmlıyorlar- dı. Sedat Âli onlari yakalamış büfede masrafa sokmağa getiri- yordu. — Bonsuvar, nerede kaldınız ya, çabuk olunuz. Bunu Hâle söylüyordu. On- onlara kompliman yapmak için masanın önünden — ayrılmıyor- lardı. Ahmet Sami işittirebildi : — Bonsüvar Hanımefendi. Bize şampanya lütfeder misi- nihayet sesini ınç ve güzel kadın bu| genç kadımın büfede bulunuşu,|'Tütün fiati seldi. O dahalni: hatırası olarak başmı| hele Hâlenin bir taçlr kıraliça|aşağı fiate ıy::ıjhm geleil : Gez ğ gae erak vy lar büfeye sokulurken — Ahmet Samiye döndü: — Bir şey mi söylediniz Be- yefendi. O mahçup, — yüzü kızarmış, tekrar etti: — Bir kadeh daha rica etmiş, tim, arkadaşım da var . Genç kadın bir kadeh daha ik beyaz krep damurla sar-| gibi ortada durup etrafa tebes- İmiş. Pi: ltüst etti, B kollar bütün MA ban yozamrayeb aüi çe "baklel Çoyüt Gl N | YD 1Y MÜD b a n | Matean K lan eski mıstr yaprak Tieklinde bir kalem işletmiş zetecilere karşı yaptığı priz bilhassa Sedat Âli YFeşekkürünü celbetti ve leylina cemiyet — namına 4€& buket gönderildi. | ş'bazbant sıra ile çalışıyor- tiyari o tarafa çekiyordu. Ahmet Sami büfeye yaklaş- — Parası vardır amat — Zannetmem, — tütüncüler| inhinalarile bir kadebi - doldur- da Buyurunuz Beyfendi. Ahmet Sami rica etti: — Bir de kendiniz içmez mi-| siniz, bu bizim için saadet ola-, mak için bir arkadaş daha ara- |para tutmazlar. Tütümn işi çok| — Ve başka şampanya istiyen-|cak! dı. Azerbaycan meb'usu Hâdi |kazandırır. Fakat aksi gidince|ler o kadar çoktu ki Hâle onun-| — Genç kadın itizar etti: gözüne ilişti. Hemen — koluna girdi: — Dansetmiyorsun, bari gel birer şampanya içelim, İki arkadaş de batırır. İki arkadaş — büfenin önüne gelmişlerdi. Bir aralık — bulup la fazla meşgul olamadı. Ahmet Sami tekrar etti: — Bir daha — Hanımefendi. — Beni içmiş farzediniz efen dim. Sonra — çalışamam değil mi? masaya sokulabilen Ahmet Sa-| Müsaade ederseniz arkadaşımı,| — Genç kadın bu nazikâne iti- g.t)gı şimdiden şampanya | rarak büfeye yaklaşırket Hüda|ni celbetmek için epey zahmet|usu Hüda... ' yin önünde ağır bir kala-|i Bey hafif bir Kafkas şivesile|çekti. Genç kadın uzaktan ya- -başlamıştı. anlatıyordu: kmflı'!ııhbıphılkvqıımpın— Fakat lâkırdısı yarıda kaldı. Uzaktan Nusret Beyle Cevdet dansedenleri ya-|mi Bey Hâlenin nazarı dikkati-| tanıştırayım.. Azerbaycan meb'|zara zarif bir tebessüm ilâve e- derek yeni davetlileri ağırlam- ak için kadehleri hazırladı. Cevdet Bey kalahalık icinda' ve şarkılı söyliyecektir filminde konuşacak Ahmet Samiyi farketmeden bü- feye sokulmuştu. Cazbant mütemadiyen çalı- yor, salon derin bir uğultu içi de dansedenlerin rüzgârı mı:;ı.fı telif kokuları biribirine karıştı rıyor. — Geç kaldınız Cevdet Bey, sizin için bir kaç şişe şampanya' hazırlandı. Sedat Âli orada — Samiyi de rünce hemen ilâve etti: — (Kalem malülleri) cemiye ti bu akşam zenginlerimizden fedakârlık — bekliyor. Haydi bakalım Beyler, Hanımefendi- lerin lütfen kabul — ettikleri bu hizmette kendilerine yardım e- diniz. Nusret Bey güldü: — Yardım değil, bilâkis Ha- nımefendilere fazla zahmet ve- riniz demelisin. Ne kadar fazla şampanya içilirse... Durmam değil mi?. Hiâle bir çok kadehleri dol- durmuştu: - ! Haydi Beyler. — Sıhhatinize! — Afiyetiniza! Pamuk, üzüm, tütün, incir Aydında pamuk, incir, Manisada Üzüm, Samısunda, Akhisarda — tütün, * Çarşambada patates, mrsır, Erzurum, Gireson, Ayvalıkta zeytin, Sapanca ve Amasyada meyva, Maraş ve Tos- yada pirinç istasiyonları tesis edil cek zeytin istasiyonları tesis masraf- ları tütün İnhisar idaresi, zeytinlik, Evkaf üzüm İçin İspirto inhisar ida- resi tarafından deruhte edilecek, di gerleri İktisat vekâleti -bütçesinden deruhte olunacaktır. Hayvan hastalıkları Hayvan hastalıkları ile ciddi müca dele yapılacaktır. Ankarada merkez ( istasiyonları tesis edilmesi mutasav- * verdir. Mücadele teşkilâti çekirge kanununda olduğu gibi bazı — salâhi- yetlerle teçhiz edilecektir. $ milyonu bulacağı tahmin edilen bu mücadele masarifi şimdilik Devlet bütçesinden tesviye olunacaktır. — Saadetinize! 5 — Teşekkür ederim efendim — Bize bir daha lütfeder mi- siniz Hanımefendi?.. Ahmet Sami boşalan kadel: leri işaret ediyordu. — Hayhay efendim. Sedat Âli: — Ben bir kadeh te senden içeceğim. Ahmet Sami başını iğdi: — Sen ve bütün gazeteci ar- =d.ı!|ırın.. Söyle teşrif etsin. Sedat Âli orada, büfede Ha- nımlara yardım eden genç bir muharrire işaret etti: — Beyefendi ikram ediyor- lar, baloda ne kadar — gazeteci, muharrir varsa hemen bul bü- feye getir. Ve sonra döndü: —Eh monşer, — sen kimler. davet edeceksin. Alışveriş ede. lim, Malüm ya bu akşam Cemi yet hesabına çalışıyoruz. Ahmet Cevdete Ahmet Cevdet güldü: Girmedi)