ikir, Mizah, - srin Un p 5 NİSAN 19: » ADAREHANE — Ankara çaddesi 90 Telgraf adresi: Milliyet, İs- ) Telefon numaraları: İstanbul 3911, 3912, 3913 © ÜCRETLERİ Türkiye için Hariç için 400 kurüş 800 kuruş 250 .. 1400 « 1400 , 2100 » Gelen evrak geri verilmez vofüddeti geçen nushalar 10 kuruştur. n Gazete ve matbaaya ait işler için ; müdüriyete müracaat edilir. — a AGazetemiz ilânların mes'uliyetini le kabul etmez. h | Tkca | VPi aylığı “6 BUGÜNKÜ HAVA Dün bargret ea nİ3 derece 1Ğ Bugün rüzgir poyraz Nieg C' k, hava açık olacaktır. & Haftanın yazısı Ahenk ve ticaret çok 12 en az “Biz, şüphe yok ki, kendi kad- ümizi tamamen takdir etmiyo- l'*u. Yoksa bizde öyle "dehi.- İjâr,, fikirler var ki, eğer Ameri: ( heda, Avrupada olsa onun sahi- | Wzi namıma heykel dikerler. Ge- vende bir gazetede okudum du, ? *ransada “Kamamber, isminde i peyniri icat eden adam na- İşalına heykel dikmişler. Eğer 1âzde de bu tertip şeylere kadar steykel dikmek lâzım gelse mey  j:mlımmzda heykeller miting ktüksiğlere — L e < e Ger İ t Elbette gözünüze - ilişmişti: | /yaıt son günlerde ortaya bir V öşiuldı: . Satıcıların 5: _j.“;ğır.ıızk yerde şarkı Vik & yahut çalğı çala elaları.. i AM dokunur dedi, fkin ben bir antika meraklısı- yem eski bir küp kapağını tet- greak edişi gibi sabır ves i im ve bu- n halde | g İatiçılik etmek fikri 8 Ü4 ihafı Fatihden evvel İstanbulda, X Sllaray lokması, kuş lokumu, si- W Nyri yoğurtu ve gazeteler ma- Alnimla satılmış.. Hatta sesi iyi lzmıyan satıcılar bu iş için bir- Ş, Çikte gezdirdikleri gramafonlar. DN9 envâr türlü plâklar çalarlar- (3$. Hatta “gramofon,, — keli- desinin rümta olusuda bundan yeri geliyormuş.. Bil'âhere bu 'atistahsen âdet terkolunnunş ve *t gide unutularak asırlarn yözlu örtüleri altmda kalmış. ite son günlerde ortaya bir ku & doöktoru tarafından atılmış İten bü fikrin mensei budur. ::Şı_ KSi 'ıı'*_n ir. j hayata - tatbiki 5 iütaler edeceğim. Pu mükem fikir “asri,, düşünceli bir dediye-reisinin eline geeti mi, ü allah kor atuva- , Bfer kazara ben böy Bu sene çıkan romanlar ara- sında en dikkat celbedeni şüp- he yok ki, Peyami Safa Beyin *“Dokuzuncu hariciye koğuşu” dur. Peyami Safa Bey roman ve küçük âye hayatına atı- Halıberi bir çok roman neşret- İmişti: Bun arasında hemen |batırlıyabildiğimiz “Sözde K |lar”, “Şimşek”, «Bir akşamdı: |dır. «Sözde kızlar» la “Şimşek” |jte ramancı henüz müşahede ve | teşekkül devresinde — gibidir.| Hayata doğru açılan gözleri şa- ' |hısların umkunda karakterler, hi ğ Edebiyat hayatı | ** Dokuzuncu hariciye koğuşu me ve canlı eser olarak ortada kaldı. “Dokuzuncu hariciye koğu- şu” artık romancılıkta mesleği belirmiş bir muharririn samimi bir hikâyesidir. Bunda ne ilk e- gerlerizdeki şahıs ve vak'a ka- labalıkları, ne de“Bir akşamdı" daki çarpıcı yenilik davası var- dır. Bu güzel ve temiz roman, adı bile anilmıyan kahramanı- nın muhtelif tarihlerdeki tahas| süs notlarından ibaret. Şahıslar dan birtakımınım isimleri bile yok. Fakat bir sâf genç yüreğin vak'aların derinliğinde ruhlar | ge malâl bir bacağın maddi 18- görmeğe yeni başlıyor zannedi- tırahile kendine ümit veren ve lebilir. sonra o ümidi geriye alan bir “Bir akşamdı”, aldanmıyor- | genç kızın ihanetinden mütevel İsak, Peyami Safa nın yeni ro- İit manevi azabın çarpışmasımı |mancı hüviyetinin ilk tebellür ne sade ve sevimli bir güzellik. İve inkişafıdır. “Milliyet” sütun | le canlandır:yor! larında tefrika edilirken bile ha| — Denilebilir ki, Peyami Safa yretle mıgu bir tecessüs uyan bu eğerile, yeni türkçenin bek- dırmıştı. Üslübunun yepyeni ' lediği üslübu ve yeni Türkiye kıvraklığı ötedenberi belirli bir ruhunun aradığı Tomanı bul- roman tarzına bağlanıp kalmiş | muştur. Lisan temiz, basit, sa- olanları âdeta şaşırtıyordu. Fa-/ de, ve canlıdır. Vak'a cazip, düz kat genç romancı etraftan ya-| gün, müessirdir. Şahıslar, he- ğan seslere hiç kulak asmıya- men cemiyet içinde daima nü- rak işine devam etti ve “Bir ak-| munelerini göregeldiğimiz hü- şamdı”, içli tahlillerle, sade,' yiyetlere maliktir. Sonra da bi basit bir aile kızmın, hayatın | şli ve amansız çarlıları arasın da nasıl ezildiğini gösteren 5ı —a le bir belediye reisi olama - der- har tatbikata geçerim. Esasen | ticaret ile ahenk arasmda bir | iddia ediltektedir. | | — Büvelemirde belediyede bir İle bir belediye reisi olsam der- | | | | | | | gürtçular m ebiciler, simit , balıkçı, midyeciler jniden satacaklar elhasil satılan şe! 'ini — satıcınm zünden değil sesinden a |cak, esnaf cemiyetlerine birer musiki muallimi tayin edilerek sinemalara sesli m: eler k ması yüzünden açıkta kalr bir çok muzikacılara is İnacak. Bö: |tasından olan tesiri ne lâtif olur. Bir tat da sesinin ve ahenginin ruhnü- vazlığı sebebile esnaf arasında ylece tahaffüf eder, diğer taraftan Belediyelerin de - vari- dati artar. Esnaftan muayyen makam' haricinde b: anlara, |meselâ ferahnaktan bağıracak i- | ken sguznaktan satan bir piyazçı İ|hakkında, yahut uşgak yerine an bir gazete mu- vezzii halıkında hemen zabıtlar İyamlır, ceza tarholunur ve Be- |lediyeye varidat girer. Enfes fikirdir vesselâm! | FELEK iliyet,, İn edebi roman he İpddığı bu cereyanın kendisi 'neceye götürdüğünü ancak defa para çıkarmak için e- Cüzdar ina m'barıknotlardan yalnız bir çanklık kalnıştı. Son bir ümit ile onu da önü- " işke Boydu. E Ha Banko! 'HAkşamdanberi kazanan, mü- | hâdiyen kazanan Amerikalı iWone karşısında idi, Ona karşı ci attığı zaman an- el Para olarak üzerinde bu- | Bürkan Cahit | ellerinde, dizlerinde hafif hiî gevşeklik hissederek kalktı, i- Ğimk yenemediği bir hirs var- . Sert ve hızlı adımlarla salon lara daldı, Süveydeyi arıyordu. Şimdi zihni kaybettiği paranın yekünunu aramakla meşgul masaları dolaşıyor, bazen sür”- atli gideri garsonlara çÇarpıyor. Kalabalık -içinde bir torpil gi- bi çatacak yer arıyordu. Genç kadından evvel parası- münasebet olduğu öteden beri ım ü *İresinin ruh ve hedefini sezmek İyüreği zahmet çeken o — geni n |damet ederdi. Roman yazanlar, $ |sanki vazifeleri arasında bir de tün bu unsurlar hiç bir müpte-| zelliğe düşmeden, hiç yapma- cıksız, biç bir lüzumlu fer'i u- utulmadan, hiç fazla tafsilâta dalmadan derlenmiş, toplanmış | bir gönlün iç yüzü —önümüze, teşrih masasında açılınış bir be- den gibi, bütü- vuzuhile yayıl- Fikrimizce yeni neslin oku- ma ihtiyacına böyle eserlerle mükabele etmek, önümüzde a- çılmağa başlıyan yeni yazı dev nektir. Türk genci, bu roma sahifeleri arasında,eti ve “Dokuzuncu hariciye koğu- âdet hükmüne Bir çok romanların öyle sahife- lcri vardır ki, okuyan ya sıkılıp yarıda bırakır, yahut oku duktan sonra atlamadığına ne- canı can sıkmak varmiş gibi bazen uzun ve lüzumsuz izahlara dal- maktan kendilerini alamazlar- dı. Eski romantik lerden kalan bu ananeye en yeni romanlarda bile fazla yer verilmişti. Peya- ni Safa, bir san'atkârın en |h vazifesi okuyanm ruhunu zev klendirmek ve canını sıkma- mak olduğunu takdir ederek bu tafsilâtçılıktan büyük bir maha retle ihtiraz edebilmiştir. Bütün romanı yekpare, ancak zaruri olan tafsilâtla bezenmiş, - eski tabirlı veciz ve münakkah - hir eser halindedir. u vasıflarından dolayı- okuzu 8. d ğuş den bire gözlerim daldı, kendi. ornanlarda hemen de asır-| , | giren | | diğer bir ananeyi de yıkmıştır. | u hariciye Ko- | mu okuyup bitirince bir | MARTESİ — $ NİSAN. Küyumcu d Sarı Hurşit işini yoluna kek- muştu. Bu akşam Ohanesin ku | yumcu dükkânını soyacaktı. Hey babam hey! Ne elmas- lardı onlar!.. Nuhut kadar pırlantalar!, Horoz gözü yakutlar!.. Kâbe yeşili zümrütler.. İnciler, küpeler, yüzükler.Ne ler de neler efendim. Sarı Hurşit milyoner oldu git ti. Bu servet ahfadma değil sil- silesine yetişir!.. Hem bu dükkânı soymakta hayli kolaydı. Çünkü iki tarafın da iki tane entipüften birer ma- ğaza vardı. Bunlardan bir tane sine girdin mi, değme keyfine'! | Ondan ötesi çocuk oyunca. | Bi Dayarsın makkabı duvara... Dirrrrrrrrt.., Hadi delik açıl-| dı... Yallah içeri... | *** | İşte gece yarısı Sarı Hurşit ortalıktan el ayak çekildikten | sonra kolaycacık yanındaki boş | mağazaya girdi. Aletlerini açtı, makkabını, tes teresini, burgusunu çıkardı.Tez | gâhı kurd Oh efendim oh!.. Peynir misin be mübarek!, | Çelik burğu yağ gibi işliyor du. Beton arma de ne beton ar!| me imiş hani ya? Böylesine can ! kurban!.. Nihayet Sarı Hurşit yarım sa at içinde yarım metroluk bir de lik açmağa muvaffak oldu. He- men sürüne, sürüne içeri We aâlektrik fenerini yaktı Pandantifler, Broşlar.. Bile- tikler. Küpeler. Yüzükler, Sa- atler altm köstekler. N n, ne arza buyurur: etmiş te kasaya koy mamıştı. Yoksa her kuyumcu böyle müldebbir olsa, hırsızlar, | zavallr hırsızlar ne yaparlar?. Hemen unlara el attı. Der- | ken. Derken efendim derken.., | Arkasında bir adam peydah- Tanmaz mu?. Sart Hürşit: — Eyvah yakalandık, dedi ve | hemen bir masanın altıma sak- andı.. Bu muhakkak kuyumcu ü Gürültüyü duymuş ta gelmiş o- | lacaktı. 4 | | parlıyan, bir kolu bağlı, yazmakta zahmet çekişini di.| lile tazmih eden sevimli ve he- vesli bir genç talebenin karşı- sında sandım ve ta o zamandan | kalme bir alışkanlıkla: — Flerin, Peyamı! yazı | nukavemet edili mi bundan on altı sene evvel Vefa li in dcr*]hîıneîc:'ıml: dü. (Exleben) e “geldiklerinden beri bu cetvele bakmamıştı. Şimdi hesabm efektif hanesine bakımnca gözleri dehşetten bü- yüdü. Buraya geldiklerinden beri 'Türk parası olarak otuz beşbin Hra sarfetmişti: Cüzdanını kapadı. Bir sigara yaktı. Düşünmeğe başladı. (Se |mering) de bu Lübnanlı kadı- 'na tesadüf etmesi bütün bu yı- kımın yegâne sebebi idi. O (Se mering) de dinlenecek, sonra bu parayı iki ây içinde rahat 'yahat yiyecekti. Şimdi seyahat projesi alt üst olmuştu. Maamafih bu kadın da fev- kalâde bir şeydi. Ve Cevdet Bey Lübnan gü- | ! rdu. Ve Ame |nı hesap etmenin daha muva- | zelinin o gergin ve sıkı vücudü tirmedi, |fık olduğunu anladığı zaman nü, ateşli dudaklarını hatırla- | elinde |hemen kenarda bir koltuğa çök / yınca yayından fırlamış bir ok franktık | tü. Cüzdanımı çıkardı. - Para o- / gi vuk |larak bir yirmi franklık iki de | gi ü kalktı. Bu sefer aç bir kurt bir kuvetle hissetim. | dam şimdi kavğayı brrakmış bi- mak ilitiyacını de- | 1030 ükkânında Eyvah ne aynasız iş bu!. Bütün plânlar tü. Sarı Hürşit derhal bu adamın | üzerine atılır bimennehülkerim derhal iki sivri uçla hakkından gelirdi. Gelirdi ama katillik ih- tisası dahilinde değildi. Vazi ve selâhiyetini biliyordu. O ge- ce hırsızı idi Ne demeğe elini kanla bulaştıracaktı.. Hem hırsızlıkla, katillik ara- sında, demir parmaklıkla sabun Tu ip kadar fark vardı. Otur, olduğun yerde!,, dedi. Zaten gelen kuyumcu da kendisini görmemişti.. Hurşidin çömelmekten disle- ri uyuşmuştu. Başını hafifçe kaldırdı baktı: Kuyumcu masanın başında o turuyordu. — Şüphesiz beni gözetliyor. Kalkar kalkmaz enseliyecek di- ye düşündü.. Anlaşıları herifçe oğlu da tat hi canmından körkuüyordu.. Hurşit gene yerine sindi. Otur bre otur. Otür bre ö- tur!. Derken azıcık uyuşan baca- Kmr uzatmak istededi. Bir çek- meceye çarpmaz mı?.. Paldır küldür çekmece devril di. Öp babanın elini! . Kim o!.. Kim var?. Kuyumcu bağırıyordu a — Kim 0?... Bu sefer madı, o di firladr ve ylemndı im İstet,. T" | madın rım sana!... Birden bire kisi biribiri- nin bofazma sartldı A Y Elbette adar bırak- Bir gürültü bir kıyamet kop- | tu. ... Polisler kândaki — sesleri işitmislerdi. Koşa koşa yetişti- ler. Delikten içeri girdiler,. Lâmbayı çevirdiler,. İki a- rdu. A haykır ribirinin yüzüne bakrvı Sart Hurşit inler , di: — Tuuut. Allah cezanı ver- n miydin Kör Alos?.. Kör Aloş dizlerini döverek bağırdı: — Tmuul.. Allah cezanı ver- sin sen mivdin Sarı Hurşgit?.. iki hırsızda yakayı ele vermişlredi. Adaleti Nakleden İ. NECMİ NaKT SANATRNTATEN LSTETA TRE A aT eee tele gitmek, onun esmer, püriş tiha, muhteris vücudiyle yal- nız kalmak iştiyordu. Genç kadın yine küçük ma- salardan Birinde oynuyordu. Cevdet Bey onu görür görmez omuzlarından çekti: — Geç oldu gidelün. Ve heyesanımdan genç kadı- nıt masadaki vaziyetini fark et medi. Lübnan güzeli gözleri Edebiyat, Beyazıt dairesinde Dün Beyazıt dai: € evle- nenler şunlardır : Fatma H. İbrahim Ef. Dino H, İsak Ef. Veliye H, Naci Ef, | Araksi H. Mığırdıç Ef. Hayri-P MA R ye H. Rüştü Ef. Fatih dairesinde Fatihte dün evlenen çiftler de şunlardır: Emine H Tahir Ef. Rebia H. Muamer Ef, Firuze H. Reme- zan Ef, Mahmure H, İsmail hakkı Ef. Mürvet H. Hayred- din Ef. Alman ormancıları Genç Alman ormancılarından Württenbergli M. Oberföster Hausser ve M. Forstassesor Ki- derlen mezunen Balkanlarda ic ra ettikleri tetkik seyahatini İstanbula kâdar temdit etmiş- ler. Müderris Mazhar B. in de- lâletile Orman mektebi âlisini, Belgrat ormanlarını ve İstanbul orman müdürlüğü ile amenaj- man gruplarını ziyarct ve Tür- kiye ormancılarının faaliyeti, Türk ormancılığı hakında iza- hat almışlardır. Mumaileyhim Stuttgart'ta bu lunmak üzere Bulgaristan ve Sırbistan tarikile memleketleri- ne gitmişlerdir. 00000000 » Yarındıaı îliu_g_ı'ıııh ü . : Un $ Künleri sas W; KYARY PROGRAMI! BUY Sccece ©00 8000000 EAAAAAATALKA | I BEL ŞARL BOY hey'eti Bu gün « da matine olarak FRANSIZ TİYATROSUNDA mektep talcbelerine vi metine verileceki Bu ma erin cn meşbuli eseri ola LE MALADE İMAGİNAİRE piyesi temsil edilecektir. JEUNES FİLLES DE PALACİ ER n gala mü Mahsus E ; ; Akşam sast 21,90 ta suvare - olafi l Yarınki pazar günü matine olsrak| sast 16,00 ©a 'MELO DAA, Pangaltı Sinema Ti- yatrosunda Bu akşam Komik Naşit ve Şeti Ki Beyler ARŞIN MAL — ALAN Büyük Kafkas opereti 4 perde Karf tolar ve leblebici kuvartecosu | Hanımefenai... ğ Yazlık tivaletinizi ikmal — eumek için, Beyoğlunda meşhur. EPREMİ mağazısında teşhir. edilmekte olaf güzeş TİLKİ “KÜRKLERİNDEN birini tedarik etmelisiniz. Her fisitik kürk mevcattı n İtibaren ALEMDAR SİNEMASINDA İLK SESLİ VE Maris Dekobranın ŞARKILI FİLM ethanşümul romanı KARTiYE LÂATEN Mümessilleri; İVAN PETROVİÇ ve K. HBN BONİ 90004$0000ÇCCO 0990060850LAİ A, SÖZLÜ ve ŞARKILI şeraiti Merkezi Acmtesi İrlunm, MÜMTAZ FAİK Böyle vaziyetleri çok gör- müş olan Krupiye madeni bir tebessümle işaret etti: — Gazino müdüriyeti için doldurunüz efendim! dedi. Cevdet Bey elinin titrediğini belli etmemek için cebinden çı- kanrdığı (Banka Federal) in çek defterinden bir sahifeyi ağır a- ğır gazino direktörlüğü emrine doldurdu. Kopardı, uzattı: — Adresinizi lütfeder misi- niz efendim. Her ihtimale karşı çek veren lerin adreslerini de almağı unut miyan memur Cevdet Beyin hiddetle ve nefretle verdiği kar ti da aldı. Bin türlü hile dönea bu yer- lerde karşılığı olmuyan çekler- le ne dolandırıcılıklar yapıldı- Emı bilen gazino idaresi hatta adres almakla da iktifa ötmez, çeki verenler henüz gazinoyu terk etmeden verdikleri adres- yorgunluktan süzülmüş önünü gösterdi. Bir tek fiş yoktu. — Ön iki bin frank borcum var, Bileziğim üzerine oyna- dim. Cevdet Bey genç kadınım pır lanta bileziğinin (Kropiye)nin önünde durduğunu haşiyetle gördü. Bu felâketti, O da bütün pa- rasmı sarfetmiş, elmasları üze rine oynamağa başlamıştı. Cev det Bey gözleri dumanlı, elleri titriyerek ceketinin son cebin- daha fazla hırslanmıştı. Şu da- ikada üzerinde nakit parası ol- sa bu heriflere karşı derhal ma- saya otürüp bir kaç yüz bin franka: — Banko! diyecekti. Kalktılar, şimdi kaybettiği para garip bir aksül amelle ona derhal bu kadımı arzusunu vermişti. Damarların da keskin bir alev dolaşıyor, vü cudünün kılları sertleşiyordu. Onun bu haline genç kadın da hayret ediyordu. Çıkarlarken bir dakika (Bar) a uğrayup üst | Üüste iki kokteyl içtiler. Bu gece havada sinirleri ha- rekete getirici bir bahar koku- su vardı. (Leman) gölü ayın be balık sırtı gibi parlryordu. | |du, genç kadın! Haydi sandal- İla gezelim. Bir sarhor gibi, çıl- İdareşi: Galatada Ünyı yan şebirlerdü acente ara ) nak Telefön: Beyoğlu - 2003 kucaklamak | İyaz gölgeleri altında büyük bir | — Ne güzel, ne güzel diyor- | AAA e ER A NW UNU Önümüzdeki pazaricsi akşatı ELHAMRADA filmin ilk irsesi. Mümessilesi LORA LAPLANTE 909025 İttihadı Milli Türk sigorta şirketi Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi icra eyleriz. Sigortaları halk için müsaitr — | havidir n Hanındadı mez, diyor, ben cçeke“| Kürek için gelen sandalcı İbırakıyorlar. Gölün bir ipek gi bi yumuşak sularını şıpırdatafi gündol açılıyor, uzaklarda, işi lar içinde başka sandallar vej içlerinde birleşmiş vücutlar bi: Ter siluet gibi görünüyor, keni: da bir gazinoda müzik var, bil gundolda kitara çalınıyor ve bi kadın sesi (Toska) yı okuyor- Açılıyorlar. — Ne güzel! Ne güzel! diyet genç kadın. Küreklerden beyaz, berrak su| lar damilryor. Hafif bir şırıltı i“ çinde açılıyorlar. Enigine doğrü açılıyorlar, kitar ve kadın sesi |uzaklaşıyor. le benzer âlemde sinirlerinin hi arzulara galebe çaldığını hiS sediyordu. et koküsü sezmiş bir sırt- Amterika |isterlin kalmıştı. İç gözdeki he- | lan gibi burnu ve gözleri tetik- üizerine |'sap pusulasmı çıkardı. Burada | te kalabalığın arasına atıldı. mevcut parasının nakit ve çok| — Artık parayı düşünmüyordu. let Bev. vüzü sap sarı, |olarak yekünu göze çarpryor- | Stivevdeyi bulmak ve derhal o- deki çek defterini çıkardı, — Kime var borcun! Genç kadın mütcessir, yustu: ler üzerine derhal tahkikat ya- gın iki mektepli gibi kenarda par, hususi adamları vasıtasile |böyle gazino dönüşü gece âlem hüviyetini ve mevküni öğrenir | leri yapmak istiyen çiftleri bek lerdi. |liyen gundolculara doğru yütrü Cevdet Bev huru hildiği isin | varlar ekleri bıraktii Yavaş yavaş ki ve bir yılan gibi süzülerek ge me- İ kadmın dizlerine sokuldu.