m iüiyet güsrın Ümdesi “Milliyet” tir. | "i 14 MART 1930 $ DAREHANE — Ankara caddesi | 100 Telgraf adresi: Milliyet, İs. T 'l a Telefon numaraları: | İstanbul 3911, 3912, 3913 F( Pı ABONE ÜCRETLERİ Türkiye için Hariç için h iy'aylığı — 400 kuruş 800 kuruş ” 180 y 10B0i 1400 27100 , ” l) Gzlın evrak geri verilmez İdeti geçen nushalar 10 kuruştur. u.mı e malikiya ai İşler içim P i. müdüriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânların nel’nliyıılnl kabul etmez. [:1' ci iBUGÜNKÜ HAVA : 1.Dün hararet en çok 15 en az derece idi. —Bu gün rüzgür hafif hava kapalı olacaktır. lerde vesile ve fırsat ek- üııyor.Yu;nılıvya ileBul arasındaki i i münasebat y ı&ç("î dikkat bir safhaya gir- "Umumı harpteti sonra sene- aralarında | * .knî bir ihtilâf bulunan bu iki | d, “emleket artık biribirile dost ö İşnuştur. Bu dostluk son gun- bir iki imtihan da geçir- * iş ve Sofya ilç Belgradın ara- -wıh yeni başlıyan bu dostlu- .Ln sarsılmadan çıktığı anlaşı- “jİkinci La Hay konferansında yek tamiratı görüşülürken Yu- | ıdıvyı Bulgaristana müzahe- , * gösterdi. Konferans dönü- | Şende de iki tarafın devlet ;_m.lan pek dostane sözler İdiler. Bu adamlar nihayet iki | çFaf arasında bir itilâf aktine umı;h:dır d hükümet arasında daima | ı'dlâîı yol açan şey, hudut ve | |yiyli, komitacılık hadiseleri o- Bundan sonra bu gibi İldisat muhtelit bir heyet tara. l'ıdın görüşülüp halledilecek. _,rıbn itilâfin aktinden — sonra ,ldıul oşhas tarafından — Sırp prağında çok geçmeden bom- atıldı. Lâkin buna rağ- “en Yugoslav - Bulgar müna- ' sarsılmamıştır . Bu bir .. HEBü bombülar atıldıktarı - son- 'ı Üi gene bir komitacılık vakası ı Strumcada bir kahve kâanıı patlamış, on beş kişi 'Şîlınn'ıı;m- Şimdi bu vaka Safya - Belgrat dostluğu ge- | % imtihan zeçırmış oldu ve edildiğine göre Make-| :,ıüyı Bulgar komitacıları ta- iafmdan atrlan bu bombalar atladıktan sonra da hâdise Yu payitahtında serin kan- | | | n (gPottika| — Haftalı | Yeni Tardieu kabinesi mec- liste beyannamesini okudu ve bugün meclisteki fırka teşkilâ- tına bakılırsa tahmin edilebile- ceğinden daha büyük bir ekse- riyetle itimat kazandı. Neticenin bugünkü fırka va- |ziyetine göre, M. Tardicuye bu |&adar müsait olacağı beklen- memekte ise de her halde Tar- dieu'nün itimat kazanacağı şüp hesiz idi. Çünkü daha evvelki Tardieu kabinesinin suktuna sebep olan sosyalist radikaller, |pyadıkları yanlış politika oyul nu yüzünden vaziyetlerini büs- bütün işkâl etmişlerdi. Evvelâ Tardieu'yü iskat etmişler, son- ra yalvararak sabık başvekili kendileri tarafından teşkil edi- lecek bir kabineye sokmak iste- mişler. Buna muvaffak ola. mayınca da Tardieu'ye aleyh: tar bir vaziyet almışlar, Bütün bu cephe tebtili de bir hafta on! gün içinde olmuştu. Bu vaziyet te sosyalist radikallerin nazar- dan düşmeleri tabit idi. Esasen şu muhakkaktır ki, bu fırkanın ya talisizliği, yahut ta becerik- sizliği vardır. Her hükümet teş- iline teşebbüs ettikçe, halkın biraz daha itimadımı kaybede- rek ricat eder. Tardieu kabinesi uzun bir ha- yat yaşıyacak mı? Bu hususta bir söz #öylemek mümkün de- ğildir. Esasen hiç bir Fransız kabinesi uzun müddet yaşamış değildir. Bir İngiliz mücllifi Fransız kabinelerinin vasati ha yatını hesaplamış. Kabinelerin vasati dokuz, on aylık örmürleri olduğunu söylüyor. Belki bu, vaktile doğru idi. Son seneler zarfındaFransız kabinelerinin ömürleri daha ziyade kısalmış- | tır. Reisicümhur Doumetguc 1924 senesinde iktidar mevkii- ne geçeli Fransada on iki kabi- ne dcgışmıgm İyi iş altı ayda çıkar; diye bir göre, Fransız kabinelerine altı aylık ömür de isabet etmiyor ki kendilerinden bir iş beklensin, ... Fransız kabinesinin teşkili ve Fransız murahhaslarının Londraya gitmeleri üzerine, tahdidi teslihat konferansı tek- rar faaliyetine başlamıştır . Fransada buhran devam eder| ken Londrada mütehassıslar da tahtelbahir meselesini tet- kik etmnkteıimiş. Bu tetkika- $tın neticesi ayrı ayrı üç nevi fik nir tebellür etmesidir. (1) Tah- telbahiri büsbütün ilga etmek (2) Tahtelbahiri insani bir şe- kilde ve hukuku düvel kavaidi- ne göre kullanrlabilecek ahkâm ile takıp etmek. (3) Hacmini tahdit eylemok. Bu üç şıktan İngiltere ve A- merika tarafından ileri sürülen |birinci ihtimalin kabul edilmesi ne mkân görülmüyor.Fransa ta rafından ileri sürülen ikinci şık — v aai rammn Belgrat hükümeti hemen asabi- leşirdi. Şimdi ise bunun tama- mile aksini görüyoruz. ılanmıştır. Bu iki,... 2 len Sırp-Bulgar hüdü- en ufak bir hâdise olsa Eh anlat bakalım, ne ha- ırin çil mavi gözleri gü- 3—&1 ıkqım mühendisler gel , dedi. Yarm öğleye kadar n yazılranede mühim karar cek, kapalı mektup hazır- ot Beyin gözleri parla- Elde edebilecek misin , irin hilekâr gözleri kır- n yazacağım . Yarın hazırlanacak mı’ Öğleye kadar olâcak. Çün- esi gün biliyorsunuz, son Balkanlarda çok mühim bir değişiklik g. n ll!lyet,,lııedebi romanı. 38 Bürhan Cahit —Öğleden sonra saat üçte hazırdır. Fevkalâde bir şey o- lursahemen çıkar başka bir yer den telefon ederim . — Muvafık, yalnız bana son rakkamı söylemek kâfi değil- dir. Esaslı cevıplann yekünu- mu da bilmek isterim, Meselâ demir aksam, tesviye, tünel, dolma kısımlarına ait yekOıılır darbı mesel vardır. Bu hesaba | KIT k icmal ta İngilizlerin işlerine gelmi- yor. Çünkü yalnız kanuni ah- kâm ile bağlanılacak olursa her hangi bir harpte bu ahkâmın hi çe sayılarak tahtelbahirin, ge- nuni şekilde kullanılması muh- temeldir. Şu şerait altında üçün cü, yani tahtelbahirin miktarı- nı ve hacmini tahdit meselesi 'kalıyor ki, eğer Londrada bü- tün meseleler hakkında bir ne- ticeye varılırsa tahtelbahirler hakkında verilecek karar da bu mahiyette olacaktır .. Şimdi hacim hakkında bir pa zarlık başlamıştır. Bir taraftan azami hacim olarak 1700, diğer taraftan da 2000 ton teklif edil- mektedir. Diğer taraftarı Fransa bu tah- didi teslihat meselesi hakkında ortaya yeni bir fikir atmıştır. Fransanın tonaj miktarırı çok görenlere Fransız heyeti şu ce- vabı vermiştir: — Karada Lokarnoda yapıl- dığı gibi, denizde de Fransaya ayni emniyet ve selâmet temin ediniz. O zaman Fransa tonaj miktarını daha çok indirebilir. Filhakika bu makul bir teklif |tir, Fakat Amerikalılar, Avrupa işlerine müdahale etmemek hu- susundaki ananevi siyasetlerin- den . ayrılmıyacaklarından bu teklifi kabul etmelerine imkân yoktur. Şurası muhakkaktır ki, |Fransızlar bu teklifi yapmakla |kurnaz bir diplomasi oyunu oy- 'nımıçlırdır. Bu tekliften makul jre olabilir? — Ya emniyetim için lâzım gelen miktarı inşa etmeme razı ,olunuz, yahut bu emniyeti siz zckc“ül ediniz. . Ve benim için de vadiniz kâfidir. nuna intikal edince Amerikalı- larm mağlüp olmamalarına im- |kân yoktur.Bu siyasi tabiyentağ biyeti karşısında Amerikada |bir kısım rical hiddetlerine ka- | pilarak, konferansın kısa kesil- | mesini ve Amerika heyetinin ge ri çağırılmasını talep etmeğe başalmışlardır. Konferans her | halde bu aralık müşkül bir saf. hadadır. ... İngilterede konsörvatörlerin reisi Baldwin mahirane bir siya set oyunu ile, yeni teşkil edilen imparatorluk ittihadı fırkasını |dağıtmıştır. Malümdur ki, yeni “fırkanın hikmeti vücudü impa- ratorluğun muhtelif aksamı a- rasmda bir iktısadi vahdet teş- kil etmekti. Baldwin geçen gün irat ettiği bir nutukta kendisi- nin de bu fikirde olduğunu, maa| mafih bu programın derhal tat bik edilemiyeceğini söylemiş ve | iktidar mevkiine gelir gelmez, bütün imparatorluğun mümes- sillerinden mürekkep bir kön- gre davet edeceğini bildirmiştir. Buü defa bir kongrede Domin. yonların arzuları tesbit edildik- ten sonra mevaddı gidaiye üze. |rine vergi tarlı demek olacak olan bu projenin tatbiki için re. yi amma müracaat edilmesini teklif etmektedir. ları getirirsin. Sana on bin li- ralık bir çok hazırladım. Zarfı verir, onu alırsın. Fahirin gözleri büyüyordu.. — Teşekkür ederim, dedi. Tehlikeli iş ama, vallahi ha- tırınız için yapıyorum beyeten- di | — Mersi, burada fazla durmı- yalım, haydi sen doğru yola çı- kan taraftan git. Ben Tepeba- şına çıkacağım . Fahir esrarengiz bir yanke- sici gibi yankapıdan çıku ka ranlığa karıştı . v Cevdet Bey rakısını bitirdi , |Sonra yavaş yavaş çıktı, Pera- palasa kadar yürüdü, otomobi. anlaşılmak ister. le atladı : “Fahir biraz düşündü, fakat| — Haydi oğlum Cemal, Tak- gene yüzü güldü: sim, ÂAltın palas , — Mürmnkün; biraz zahmetli — Şüphe mi var, teklifnamme- | olacak amma. Hale, vaziyete | bakar, eğer teklifnameyi hazır- larken Ahmet Sami Bey yanım | da olursa biraz güç.. Hesapları, şı yekünları akılda tutmak lâzım, kuvvetlidir. Merak etmeyiniz. — O halde yarın bu hzno- *Otomobil hareket ederken mırıldandı: — Şu işi alırsak yaşadık, ba- nı su ıçınde beş yüzbin lira dü- utlı hesabın keyfi ile Bir çok zü:el sahneler gel- İçen harpte olduğu gibi gayri ka | İş böyle ince diplomasi oyu- | GUNA 14 MA *ı Eıe.ı.:xîvg Şaşmıyacağım! İnsanın günü gününe uymaz, benim de öyledir: Gün olur ki her geye kızar yahut şaşarım, ,. Fakat gün Olur ki aksi olür ne kızar ne de şaşarım. Dün bir dastum geldi: — Bana bir akıl öğret! — Yapamam! — Neden? — Çünkü akıl öğretilmez de ondan ! — Neyse zevzekliği bırak ta |beni dinle! Bizim karşımızda bir-apartman var, orada bir a- dam her gün elinde dürbün bi- zim eve bakiyor. , — Bakar ya! ş — « Amma vakitli vakitsiz! | — Olabilir? | — Lâükin içeride olup biteni görüyor. — Süphesiz, — Nasıl şüphesiz. . — Basbayağı şüphesiz. .. Ama insanın -— harimine göz atmak ayıptır. . — Ayıptır. .: — Peki ben ne yapayım? — Hiç, sen de onunkine bak! — Ben yapamam! — Neden? — Evvelâ, vicdanım razı ol- maz saniyen de onun apartma- nı bizimkinden yüksek! — Eh, öyleyse, bırak bak- sın! — Yahu, bu nasıl cevap şim- di deli nlacığıın — Olabilirsin! — Amanım yangın var.,. de di ve kaçtı. YAZIN SİNEMA Soğukça bir Tilm seyredip Wçıkarkeıı sinemanın müdürüne rast gelen bir dostu sormuş: — Yazım sinemayı kapata- cak mısmız? — Evet! — Yazık, .. 1 Böyle filmler gösterdikten sonra kapatmakta İtmana yok! İ *FELEK |yati meselerde feyi ama müra- caata taraftar olduklarını evelce söylemiş bulunduklarından, Bal dwinin teklifini kabul etmişler ve yeni bir fırka teşkili için mas taf ve külfete lüztum olmadığını söylemişlerdir. İşte bu mahira- ne oyunla yeni firka teşebbüsü |de yeni fırkanın mücadele etime den meydandan çekılmcşı üzeri tedirler, e. » Hindistanda Gandi gene |meydana çıktı. - Geçen — hafta |Hindistan umumi valisine gön- 4dcrdıgı bir mektupta — bir ri- İvaw:te göre ültimatomda — 11 Marta kadar teklifleri kabul e- dilmediği takdirde tuz vergisi- ne karşı harekette bulunmak i- çin arkadaşlarile beraber yola çıkacağını bildirmekte idi. Gandi'nin mektubunu oku- Janlıyamadık. İngiliz idaresin. Burada şu projeler vardı. Hül |ya ile bir hafta on gün Bursaya gidip kalmak yalnız başma bir ay için İsviçreye gidip dinlen- mek, Maçkada ki, arsasına son sistem bir apartman yaptır- mak , Bunları düşünürken gayri ih- tiyari: — Ah bir olsa, diye içini çek- ti. Taksim Palasın holünde onu evvelâ Nusret Bey yakaladı. — Bu gün merede idin yahu, tam beş kere telefon ettim, ni- hayet kendim geldim, öğleden sonra yıııhaneye hiç uğrama- Cevdet Bey izahat verdi: — Yemekte bir yerde davet- liydim . Sonra oyuna başladık . ğini söyledi . Ne haber. — Haber fena değil, Perşem- mam değil mi ? Vak olanlar esasen mühim ve ha| | suya düşmüştür. Siyasi mücade |harekete ge leye girişmek için para verenler |dinin bu birinci di ne şimdi paralarını geri memek| duk. Fakat ne istediğini iyice( deri uzun uzadıya şikâyet ettik-| u Yeni fırkanm teşkiline öna- ten sonra bunlar için 11 Martal değildir. be günü saat onda her şey ta- | edi; Todü Mizahn, Edebıyat Bir ay daha yataktan çıkma- | magğa mahkümdu .. Azılı bir y bam domuzu bir âv esnasında ü- zerine atılmış ve bacağını fena halde ısırmıştı.. Fakat bereket versin yara o kadar vâhim de- Zildi, hayatının yegâne zevkini teşkil eden âvda bu yaralı baca- ğt gene kendine hizmet edebi- lecekti. | Yatakta biraz doğruldu.. |Gece, hayli ilerilemişti. Ve za: valir adamın bu gece fena halde İcanı sıkılıyordu. Sevgili karısı bu akşamki konsere gitmek is- temiş, onu yalnız birakmıştı . . Seven ve sevilen bir kadının hasta kocasını evde bırakıp na- sıl konsere gidebileceğini izah nin müsikiye âşk derecesindeki iptilâsı bunu biraz mazüur gös- terebiliyordu.. Buna rağenen Fe rit yatağının içinde kıvranıyor ve vakit geçinmek i: ıçın ne yapa- cağını bilmiyordu . Bu esnada birdenbire kapı çalındı.. Bu gelen Muhsindi. |Ferit gözlerine inanamıyordu: — Sen ha, sen nereden çıktın diye haykırdı, nereden çıktın, iki senedir nerede idin? Bu Feridin eski bir arkadaşı | idi. İki sene evvel bir gün apan- sız evine dönmüş ve karısını kendi yatak odasında bir başka |sının kolları arasında görmek |facıasına katlanmıştı.. - Niha- seyyahate çıkmış ve bu suretle Jolsun kendini avutmak istemiş- ti. O zamandanberi iki arkadaş ilk defa olarak bu gece konuşu- yorlardı .. Ferit ona hacağında ki maddi istirabı, öteki de kal- bindeki manevi yarayı anlattı.. Biçare genç, sevgili karısile ara sında geçen ©o müthiş macera- dan sonra bu akşam ilk defa e- vine dönmüş ve o hazin hatıra gayr qııurî bir tarzda gözünlin dirde h:ırekete geçeceğini söy- lüyor. Dün gazetelerde — çıkan bir telgraf haberi, Gandinin yet- miş kadar arkadaşile tuz vergi- si aleyhine propağanda yapmak için yola - çıktığını bildiriyor. Binaenaleyh tehdidini yapmış, iş demektir.Gan-| ikinci ha- 'reketi, daha doğrusu, hareket- |sizliğidir. Gandi memleketi için istiklâl istiyor. Bu yüksek idealin elde edil- |mesini het hüriyetperver insan ister ve Gandiyi alkışlar. Fakat milletlerin — istiklâli Gandinin tavsiye ettiği gibi usullerle cl. de edilemez. Gandi gayeye var- miştir ki milletler hareketsiz- likle değil, harekete geçmekle istiklâllerine — kavuşmuşlardır. Filhakika Gandinin dediği gibi hareketsizlik te bir nümayiş ol- ması itibarile bir nevi hareket- tir. Fakat bir milleti istiklâle kavuşturacak derecede mücssir mış. Provasını okud — Yarın çıkacak degxl mi? — Evct, çok güzel yazmış. Böyle işlerde teknik kuvvetinin ehemmiyetinden behsederek işi Alman şimendiferciliğine getir- miş, iyi .. Yalnız bilmem neden ibir yerinde oda şu mahut li- man meselesine dokunmuş .. Böyle tesisat birbirine şeylerdir diyor . Sordum büsbü- tün bir tarafı iltizam etmiş ol- mamak lâzım, dedi. — Ne ifrittir o, ne ise €en gö- receklerini gördün mü? — Hergün, dün gece yemek- te beraberdik... Verilen fiat- landa aşağı yukarı küçük bir fank olursa bizi tercih edeceği- ni söyledi... Mümkün merte- be fazlaca kırın, eğer Belçika Geciktim, maamafih altı buçuk | grupu çok aşağı bir rakam gös- ta yazıhanede idim. Kız geldi- | terirse bir şey yapırmm dedi, — Daha acele etme, her iş|dığı yekünu arkadaşma — bile istemiyondu. 'son dakikada tamam olur . Âli Makalesini biraz müşküldür. Fakat Nevi-| |yet karısını terkederek uzun bir | mak için hareketsizlik tavsiye | ediyor. Halbuki tarih göster-| - |beni bekliyorlar . önünde canlanarak fevkalâde derin bir teessüre düşmüştü. «— Senin odanda ışık gördü- ğüm zaman ne kadar sevindim. dedi. Yoksa kabil değil bu gece evimde oturamıyacaktım. Za- vallı evim,» saadet için, sevgi için tanzim ettiğim evim neka- |dar değişmişsti; yahut ne kadar değişmemişti Zavallı adam !ııçkırıl:l:ınnı zor zaptetti ve sustu .. Ferit şimdi sabit nazarlarla ona bakıyordu . Senelerce, dağ | tepe canlı hayvanların ankasın- | dan kurşunun ardi sıra - hedefi | gözlemeğe alışan gözleri sanki Jarkadaşımnın da kalbine nüfüz İotmeğe çalışıyordu: | — Sen yanlış yaptın!” diye söylendi.. Sen yanılış yaptın . .| kat ölüm bir netice değildir.Hiç bir şey halletmez. Sana göre belki öyle olamaz , Çünkü sen, hayatını hemen taimamen avda, barut, kurşun ve nihayet kan | ıçındc geçiriyorsun. lüm se- nin için bir çocuk oyuncağı- | dır. Halbuki ben... — Halbuki sen öyle değilsin, onu mu demek istiyorsun .. A- #izim şunu bil ki, vücudün iha- netine o vücüdü #na ile muka- bele ctmeli... şunu unutuyorsun cudün ihanetinden — evvel kalbir ihaneti vardır. Onu unut mamalı,. , — Fazla hassassın! Ben bu kadar felsefe yapamam .. Ölüm korkal, Kendim Gi sanın başına gelecek bu akibeti | şimdiden ve derhal kendim için de kabul etmişimdir. Bu belki fazla genç olmanın tesiri! Fa- kat ne yapalım şimdiden o ka- /dar hissi olamam, belki yiemi İsene sonra... Belki ihtiyarla- Wdığım zaman,.. — Evet yirmi meseleyi tekranr ğö işürüz ... İki arkadaş muhavereyi - bu- | 'rada kestiler. Sonra radyoyu | açarak bu akşamki koönseri din lemeğe başladılar ... | Konser hakikaten enfesti. Ve Nevinin bunu kaçırmaması ma- zur görülebili Fakat birdenbire... Konser veren kadın sustu.. Tiyatroda müthiş bir vâveylâ koptu : — Yanğgın var!.. | Eyvah tiyatro yanıyordu.. Şimdi radyoda bir sürü kadın | çığlıkları, bağırtılar işidiliyor- | dü... j Ferit deli gibi oldu.. Otur- duğu yerde: «— Karım!. diye inliyordu. Nevin acaba ne oldu, ne ol- du.. Ezildi mi, yaralandı mı, öldü mü?.. Radyo antık susmuştu. Hiç bir malümat almak kabil değil- di. Derhnl kuduz bir — savletle |şifresini l*ıhrdcn aldıktan son- !ra kostirecekti . — Daha kat'i bir şey yak. Bi- |zim Almanlar içenide, yemeğe | Lâa | Karım Nevin! — Sten serbestsen gel bera- ber yiyelim . — İnhisarcı Şevkiye davetli- im, geç bile kaldım. Bu gün seni merak ettim de... — Şu halde yarın ha! — Yarın akşam.. — © halde şımdılık hu! — Eyvallah! Cevdet Bey küçük salona gir di, mühendis Alâeddin ile Al- manlar gelmişler, içiyorlardı . Sırf bir nezaket olsun diye ya- pılan bu ziyafette Cevdet Bey en işten bahsetti. yemek biter bitmez, Alâeddin Beyc Almanları bara. götürme- sini söyledi, kendisi'çıktı . koştu. Fakat bu hunhar adam |kucağma aldı: hâvadis okuyacaksın.. Bu hâ- gene her zamanki gibi yanı |da ümitleri hakikat haline g geti- İtı. bu işi heyecanla takip - ediyor Sarı' at Ha 5e ” Müçülk I[ikâye Öldürmiyen adam!.. telefona sarıldı: Yangın bütül dehşetile devam ediyordu . Ferit müthiş bir asabiyet endişe içinde kıvranmağa ba ladı.. Yatağının altından tâ ha"iahlnl aldı ve haykırdı: , — Eğer karıma bir şey olmu sa iimkân yok ben artık yaşay! mam ve kendimi öldürürüm! Zavallr gencin yüzü — şimdi baştan aşağı d:gışmı;. hatlal taş devrindeki insanların sertij | liğini, kalbi toy bir âşığın yumüj - şaklığını almıştı... — Evet muhakkak kendiri öldüreceğim, diye inliyordu . . Nevin gece yarısı eve dün müştü. Neşe ve sevinç içindi kaocasınur-yanına girdi. Çehrı sinde hiç bir korku izi Ferit birdenbire sendeledi: Karından ayrılmıyacaktın . .. Karmı o atnda öldürecektin! — Şey, dedi... Şey... Kon Muhsin haykırdı: H SN N — Ne?.. Öldürmek hi? Fa- ,, — Çok güzeldi... Hele 4 İtalyan kadını!.. Hele ol. Ferit vahşi ve acı bir gülüşle| ı karısına bakıyorndu ., — Demek güzeldi ha, diye ı tekrarladı,. Fakat bir gözü de yatağını yanmdık-i tabancada idi... P Muhsin fena halde korkmuştü.. Uz Bu müthiş adam, karısını mu- | hakkak öldürecekti.. Nevinin gözü bir aralık pencereden di- şarı ilişti: Pr —ANAL diye haykırdı ... Alevleri görüyor musun?, — Evet görüyorum!.. bir şafak!.. Sonra bağırdı: — Haydi, haydi, şu ıxekıngı söndür!... — Alektriği mi?.. — Evet... Alektriği söndür ve yanıma pel Bu emir o kadar kat' idi ki, muhalefet ctmek imkânsızdı .- P Çar naçar itaat etti.. Ve koca- sının yanma gitti. Muhsin kor- ku içinde titriyordu. Ferit şi: di karısmı severken öldürecek- ti . Derhal tabancanım — yanına | Kızıt Nevini parmaklarile de boğal lecek kuvvet ve kabiliyette idi. Amma öyle yapmadı. Şayani hayret bir metanetle — karısın! | — Haydi, öp beni!. Öp beni, diye inledi . Öp!... Ve sonra ya: tağına git uyu! Yarın sabah u- yandığın zaman gazetede bir vadis.ne sana, ne de bana aittir. Fakat müteessir olma! Telâş | Pek etme,.. Orada yalnız bu gece Vkil ne olduğunu öğreneceksin .. . Sus! Hayır sus!. Mütoessir ola- cak bir şey yok. Yarm sabah, gel! Yat veuyul.. Nevin heyecan içinde ağlıya- rak odasına doğru sendeledi . ©O zaman Ferit arkadaşına dön- dü ve dedi ki: — Haydi, artık eski mühave- remize devam edebiliriz... rüyorsun ki, ihtiyarladım . Akşamdanberi tamamen yirmi PS * ihtiyarladım!... YaR V a aT R A TAZ PAİK recek ve yahut sıfıra çıkaracak- Nusret Bey de, Sedat Âli de dardı. Yazıhanenin. bütün me murları, Daktilo Ferda Hanı da dahil olmak üzere endişe heyecan içinde idiler Cevdet Bey bu gün başka hiç bir işebakmıyor, mektupları bi- le Ferda Hanım açıyordu. - Aİ- matilar içeriki odada hesapla hazırlamışlar, Cevdet Beyil mütaleasını yorlardı. Ce det Bey cebinde ot bin Hralık çek, kulağı telefonda. Sabırsız lanıyor, mütemadiyen - sigari içiyor, gelenleri atlatıyordu .. — Asabiyeti son dereceye gel mişti, öğleyin yemeğe K dr. Yazıhaneye yalnız - bir ğurt getirtti, yedi . a Saat ikiyi çeyrek guçvyotdu — Pek tabii 4 — Bizim heınp!nn netahmin| Cevdet Bey Çarşamba günü |Sabahtanberi bir çok de! rsun . . saat sekiz buçukta yazıhanede Cevdet Beyi aldatan telefon 2 'evdet Bey zihninde tasarla- ddi, ertesi günü bu mühim işin |li bir daha çaldı, ayni heyı İson kozunu oynıyacaktı. Bütün |la açtı, bu Fahirin sesi idi: —» söylemek Zaten emckletın.;naşraünnn.yo!gın — Bonitn .. evet, evet benir? hi asıl hes: aneueeııyıwmı- itmedi) )L | P DÜ 224 B ea ae