n seserlari idi UDN İ iânaya dair Kelimelerin tarihi mânaları hükümsüz - dür-Kelimelerin yalnız halihazıra mahsus mânaları vardır.-Yeni kelimeler eskileri büsbütün atmazlar, mânaları hususilik kazanır Lisan işaretlerinde sesle mâna a- Tasındaki münasebeti ne kadar tetkik edersek fazla bir iş görmüş olmayız. Lisan işlerinin anlaşılmasma hizmet eden en feyizli kaynak budur. Sözle- Tin sesunsuriyle mâna unsuri arasın- daki münasebet lâyikıyle dıkça lisan tasfiyesi gibi pek mühim işlerde hatadan kurtulmanın imkânı yoktur. Bu mühim münasebeti bir az daha didiklemek için gelişi güzel üç isim alıyorum: tavşan, rüzgür, fena. Bunların birincisinden — bildiğimiz av hayvanını, ikincisinden — hareket balindeki havayı, üçüncüsünden eyi, nin zıddını anlayoruz. Bu kelimeleri işidir işitmez bir saniye - bile durup ünmeye lüzüm görmeden mâna- larını anlayıveriyoruz. - Hem de yal- huz tahsil görmüş, olanlarımız değil, l terkolunmuş, — yavuz sancak ya- vuz hırsız ev sahibini bastırır. gibi Jatalar sözlerinde ve bazı mahalli şi- velerde, becerikli ve açıkgöz mana- larında kullanılır. Yamanı daha zi- yade kullanırız, fakat manast hayli | değişmiştir. Birisi hakkında (ya- man adamdır) denildiği zaman sade- ce fenalığı anlatılmak istenmiyor.Ya- man adam fena büsbütün |Paşkadır. Yaman adam şiddetli, kur- maz, insanı hayrete düşürür v.s. a-| damdır. Rüzgâr ile yel arasında na- sıl mana - farklaşması hasıl oldu ise fena ile yaman arasında da — öyle bir farklaşma husule gelmiştir. Biz kötüyü de fena ve yaman ile beraber — kullanıyoruz; — fakat önun MİLLİYET Fransada Para faizi Piyasada husule gelen sarsıntılar PARİS, 4. A.A. — Müliye, nazırı Fransız piyasasında ya- pılacak islahat hakkında borsa İmubayaacıları sendikası ile gö- üşmüştür. Bilhassa para faizi |miktarının ani olarak artması yüzünden piyasada hususle ge- len sarsıntılara mani olmak için bir havale sandığı ihdası tasav-| vur edilmektedir. Diğer taraftan mâliye nazırı akar piyasasının vaziyeti karşı- İsında bütün Fransa akar esha- Jmının piyasaya çıkarılmasına| CUMARTESİ — S TEŞRİND HARİÇTEN ALDIĞIMIZ HABERLE M. Stresema- n'ın vefatı Cenaze merasimi bugütı yapılacak BERLİN, 3. A A, — M. Strese- mann n vefatı halk arasında büyük bir heyecan tevlit etmiştir. Liberal gazetelerin ekserisi matem çerçeve- leri içinde intişar etmiştir. Bütün memleketlerden taziyet telgrafları yağmaktadır. İmparatorluk —meclisi, fevkalâde olarak aktettiği bir cel- sede M. Stresemann ın hatırasını ta- siz etmiş ve müteveffanın ailesine ta ziyetlerini iblâğ etmiştir. M. Strese-) mann m cenaze merasimi Pazar gü- 'nü yapılacaktır. O gün rayihşitağda başvekil M. Müller, müteveffa — için| bir matem nutku irat edecektir. GAZETELER NE DİYORLAR PARİS, 4. A, A. — Gazeteler, M. mütemayil olmuştur. S v tresemann m ölümüne uzun maka- BÜTÇEDE TASARRÜF leler tahsis etmişlerdir. Le Journal | PARİS, 4. A .A. — Müliye encü-İbu ölümün Almanya için tamiri gay- jmeninde mazbata muharriri 1930 bü- tçesi lâyihasında 315 milyon — frank miktarında bir tasarrüf temin edilmiş| |da manasında diğer iki sıfattan ay- rı bir fark buluyoruz. Kötü denildiği zaman onun yalnız ma-) ri kabil bir zıya olduğunu ve Almz- 'nyanın bunun neticelerini hissetmek- yazmaktadır. mus ve ahlâk fenalığı kastedilir. Filân kadın kötü olmuş, misalinde de ayni mana farkı vardır. Mama- hiç okumak yazmak bilmeyenlerimiz de ayniyle öyle, lâfızların söylenme- siyle beraber, aslâ vakit geçirmeksi-| zin anlar. Bütün türklerin dimağında fi bu sıfatın hâlâ fena ile ayni ma- yaşayan bu kelimelerin türkçe oldu-/'mada — olarak kullanıldığı çoktur. Hunda kimsenin şüphesi olamaz. Farklaşma kat'ileşinceye kadar bir İ Şimdi bunların etimologi sini, yâ-|az dahazaman — geçecektir; ihtimal | ni nereden ve me süretle Tisanımıza yalnız fuhşa sülük etmiş manasile girdini arayalım. kisanda kalacaktır. sinin — menşel — türkçedir. ** * in Divanında bu kelimeye tavışlcar süretinde tesadüf ediyoruz. | şunlardır: "Yavışmak filinden yapılmış, —tavsifi| 1) Kelimelerin menşei ve tarihte- bir i mektir. Bügün artık kul-/ki manaları hükümsüz ve kıymetsiz- dığımız bu filin mânası (hiş ve| dir, bareket halinde olmak) idi. Anlaşılı.| 2) Kelimelerin ancak hali hazıra yor ki bu isim tavşana lisanın gramer mahsus manaları - vardır. kan lâhikasiyle — partisipler — Bu hususta Vendryes şöyle diyor: bilmek safhasına girdikten| Etimologi (kelimelerin menşei.- zonra verilmiştir. Verilirken de daimi ni ve tarihini mütalâa eden ilim) his ve hareket halinde olmasına e- lügatin mahiyeti hakkında yanlış bir hemmiyet verilerek bu hassasiyle tas-| fikir verir; bu ilim — yalnız bir lü- vir edilmek iştenilmiştir. Daha ceki gatin nasıl teşekkül ettiğine ehem- ismini bilmiyoruz. İhtimal, İlk mede-İmiyet verir. Kelimeler tarihteki ma- niyetlerde görüldüğü — gibi, anılmak|nalarile kullanrlmaz. Zihin kelime- memnuiyetine uğramış, hususi tâbiri-/lerin geçirdiği mana — tekâmülünü, yle tabu olmuş, böylece — unudulmış bilmiş olsa bile, unutur. Kelimelerin ,gitmiştir. Şüphesiz bir zamanlar ta-i daima aktüel, yani kullanıldıkları za-) ivaşkan söziyle beraber zihinde hisve- mana münhasır bir — kıymetleti var- barcket mefhumu hayvanın heyaliyle| dır.., | beraber uyanmakta berdevam olmuş-| — Tabil, — — tur. Kelime bir temsil gibi anlaşılmış- | lamak tır. Fakat bu hal çok sürmemiş ön-| ğe lüzum vardır; fakat bir kelimeyi «dan sonra cski tasviri — ve temsili 8- terkolunmuş , her hangi bir tarihi fat hakiki bir isim olmuş, artık his| manasile kullanmak mümkün de- ve harsket mefhumu ortaya — girerek gildir. Onu yalnız o tarihi manasi- zihni teşviş etmez olmuştur. le bilen filologlar anlıyabilir. ; Rüzgürın menşei farisidir. Aynen| — Lügati açıp içindeki kelimeleri bi- münası günyapan dır. Fariside bu ke- rer birer tetkik ettiğimiz zaman bir limenin mânası (zaman) dır. Bir- çoğunun bizim için tamamile kıy- kaç nsır evelki edebiyatımızda bu ke-| metsiz lafızlar olduklarını ve ancak lime fariside olduğu gibi zaman mâ- yanlarındaki tarif ve izahatları oku- | Önasiyle kullanılmaktadır. Daha son- yarak manaları hakkında bir fikir e- | rabunun yel yerine kullanılmasına dindiğimizi görürüz. O kelimeler ta- — başlandığı görülmektedir. Halbuki rihi birer devirde 6 manalarla kulla- yel isminden cvel rüzgüra esin ismi-| nılmış, veya kullanılmamış. bizim i- verilirdi. Gerek esin, gerek yel hare- çin şimdiki halde hiç bir ehemmi- ket ifade ederler: esim in esmekten, yeti yoktur; çünkü dimağlarda ya- | yel in de, şimdi terkedilmiş bulunan şamıyan o sözleri kullanamayız. | yelmek (— kuşmak tan yapılmış ol./ — Lügatin anladığımız kelimelerine duğu aşikârdir. İhtimal bu iki isit- gelince, bunların da menşeini asla den her biri ayrı bir türk oymağının|araştırmayız. Lügatlar bile, çok de-i dehçesinc aitti. Esin © garp türkçesi- / fa, bunların menşeini göstermekten| nin edebiyatında tesadüf edilmemesi ve filologlar dahi bilmekten acizdir, ihtimal bu sebeptendir. — Şimdi dü-| Bizim için o menşcin bir faidesi ve şünebiliriz ki yel varken, edipler ta- ya zararı yoktur. Bir kelime zihai-| rafından zaman — mânasında kullanıl- | mizde derhal bir mefhum uyandırı. — n farisi rüzgür x aynı mefhuma i-| yor mu, o bizim için hakiki bir lisan. — simverilmesine sebep nedir? Bu sebep)| işaretidir; bu da bizim için kâfidir. bizce meçhuldur. Ancak zaman ve| AHMET CEVAT hava mefhumlarının camaatlar zihni- | Yogoslavyada yetlerinde biribirine pek yakın oldu- |Şakiler 9 talebeyi öldürdüler Ku şüphesizdir (Fransızca — tempe in, iki mânası düşünülürse bu yakınlık tasdik edilir. Bu tetkikten çıkarılacak neticeler Klaştıran neticelerden ferkalâde memi Şimdi rügâr (hatla rüzger) denin- ze ne ilk günyapan hayali, ne de son-i raki, zaman mânası zihinde uyanabi- lir, Vasıtasız, ân geçmeksizin, caki- den yel denilen şey anlaşılır. — Yel € gelince, bu da lisandan kalkmamış- 'tır. Anadolunun bâzı yerlerinde yelin halâ kullanılmakta — mü- hakkaktır. Fakat rüzgârı çoktan ka- bul etmiş olan yerlerde ve hususiyle İstanbulda yel başka bir mâna ka- zanmıştır. sancılatan gaz a, ayaklarda peyda olan bir nevf'i yel denmektedir. Bundan W—T rayel isminde, (yel üfürdü sel götür- dü) atalar sözünde de bu kelime kal- mıştır. Lisaniyatçılar umumiyetle ediyorlar ki bir lisanda bir mefhumun iki ismi peyda olmuş olsa ikinci ge- len ve bitinciye galebe çalan isim o- nü büsbütün istiymalden dışarı at maz; eski ismi de kendisine bir hiz- met bularak lisanda başka bir mâna ile kalır.Hususi isimler ve atalarsöz- leri eskimiş kelimelerin şahitlerdir. Üçüncü misalimiz olan fena nın| menşei arapçadır. Manası faniliktir. Sekizinci asır edebiyatında bu ke- Şöyle reva görüldü mürşit bula kim hiç fenası olmaya Kapusname, y-3). — Yine bu asrın, edebiyatında, hatta ayni kitapta bu. kelime fanisfena bulan manasında da alınıdığı vakidir. Daha tonra i- yinin zrddi olarak kullanılmış. ve lisanda öylece kalmıştır. Fakat caba o zamana kadar Türkçede ” mefhumu ile karşılaştırrlacak söz yok mu idi? — Vardı: Yatla, yavuz, kötü ve bazı lehcelerde — yaman kelimcieri şimdi fena dediğimiz mefhumun i- Busün vatlu tamami- BELGRAT, 3. A. A. — Deveran eden bir şayiaya göre bir takım ar- navut şakileri Dramada imtihan ol- mağa giden 12 kolej talebesine taar- ruz etmişler, bunlardan dokuzunu öl- dürmüşler ve diğer üçüncü — vahim TEŞKİLAT krallık dahilinde| eski 33 mıntaka yerine 9 vilâyet (Bal novine) bulunacaktir. YUGOSLAVYA KRALLIĞI BELGRAT, 4. A. A. — Kral şim- diki Sırp - Hırvat - Sloven krallığı- nin adını “Yugoslavya - krallığı” şe- kline tahvil eden kanunu - imzalamış- kabul/ tir. el senem Mısırda Aefd fırkasıreisinin beyanatı | KAHİRE, 3. A.A. — Vefd fırka- &l memnuniyetini izhar etmiştir. İngiliz fevkalâde komiseri ile yap- |tığı mülâkatlardan bahseden Nuhas |paşa bu mülâkatların gayet açık bir| |Hsanla ve samimi bir surette cereyan etmiş olduğunu, İngiltere ile yeni bir dostluk vesitilâf devrinin başlaması- |ha müsaade verecek mahiyette oldu. gunu göylemiş, vetice olarak Mısır- |lları süküna devet ve teşvik etmiş- tir, ——— 00000 — KUDÜSTE TAHKİKAT | KUDÜS, 2 — Alükadarların şikâ- yetlerini beyan et daha ziyade vakit bulabilmeleri için, son Filistin İhadiseleri bakkında — tahkikat ya İcak heyetin Kudüse — muvasalatı on. İbeş gün kadar gecikecektir, te — gecikmiyeceğini Petit Parisien gazetesi, son seneler deki Alman siyasetinin — bir Strese-) mann siyaseti olmuş olduğunu, fakat kuvvetli ve vyüksek şahsiyetin müte- bariz olan tavir ve mişvarının dağna| taklidi müşkül bir şey — olarak kala- cağını yazmaktadir. M. Klemanso, le journal muhabirine bu siyasi recülün ölümüne çok mütecesifim, demiştir. Temps gazetesi, M. Stresemann n ölümüyle Almanyanın Bismarktan sonra cen büyük siyaset adammı ka- ybetmekte olduğunu yazmaktadır. Müuhtelif fırkaların mürevvici efkârı| olan bir çok gâzeteler, M. Strese- mann m ölümünün / gayet ciddi bir| vaziyet ihdas etmekte — olduğunu ve) Almanyanın müteveffanın — halefini intihap ederken sulh veya tehlike - yolduğunu söylemiştir. | MADEN KÖMÜRÜ SENAYİ! MESELESİ CENEVRE, 3. A.A. — — Madeni |kömürü sanayii —mütehassıslarının “müşavereleri bitmiştir. Cemiyeti ak- vam iktisat encümeni reisi M. Tren- delenbourg müstahsil -memleketlerle müstehlik memleketleri biribirine ya nun olduğunu söylemiştir. ALMANYADA SİGORTA KANUNU BERLİN, 3. A. A. — Rayhiştag, 15$ muhalif ve 40 müstenkif — reye İkarşı 238 rey ile işsizliğe karşı sigor- İta kanununu üçüncü kıraatını mütca |kip kabul etmiştir. ve n |P | ten bu muhit disi için küçük -görerek. beğen- memiş. O tarihte Edirnede va- Ü |lilik eden oğlu Şehzade Meh- Ce | öğre Mehmet babasının hayatında ölmüştür. Mezarı, caminin ya- |nındadır. Bunları caminin İkin- ci müezzini Kâmil efendi anla-| İtiyor: | — Dışardan iyice görünmez. |Şehzadenin mezarı, - taht biçi- minde bir kaç basamaklı bir tü- mseğin üzerindedir. Babası mah Şehzadebaşı bir mahalle de- sus öyle yaptırmış. Şehzade sa- ğil bir muhittir, Memleketin ğlığında Padişah olmağa tahta edebiyatına, şahne hayatma, çıkmağa pek merakli imiş. Bu hezil ve mizahına karışmış nice zafını bilen babast dünyada kimselere adeta mektep vazife- kendi yüzünden kavuşamadığı sini görmüş bir mühit... Hal-'tahtın mermerden bir nümu ka inmiş ve yahut bizzat bu ta- nesini yaptırıp mezarının yanı- baka arasında doğmuş büyü- na koydurmuş, derler. müş, garip hususiyetlerile şöh-| - Yine Kâmil efendinin anlat- ret almış pek çok adamlar, mu- tığına göre şu caddeye nazır tlaka bir kere bu muhite düş- türbede kanuninin - veziriâzamı müş, biribirlerile burada tanış- Makbul İbrahim paşa yatarmış: |mış ve nihayet buradan yetiş- Meşhur dokuz tuğlu vezir bu i- |mişlerdir. Şehzade başında ta- miş. Türbenin dokuz - köşeli ol- baka ve sınıf farkı gözetilmez. ması da dokuz tuğlu olmasına Zaten bu farkı gözeten adamla-'alâmet sayılırmış. rın yeri burası değildir. Burada| Şadırvanın karşısında şu gö- kimse ötekini yadırğamaz. Ti-'rünen harap kubbeli yerde, Des- yatronun, musikinin, basit, ruh-/tari Mustafa paşanın mezarı i- lara hitap eden kısmi buradadır.'miş. Bu zat Kanuninin seneler- Kavuklu Hamdiler, Ahdürre-/ce kavukçu başılık hizmetinde zaklar, Manakyanlar, Naşitler, bulunmuş imiş.” diğer taraftan Muhsinler, bora-| Şehzade Camisinin hemen zan Tevfikler, Kâtip Şalihler ilk' yanında aralarını dar bir sokak şöhretlerini bu mühite borçlu- ayıran ikinci bir cami var: Bu| durlar. küçük cami Damat İbrahim Karagöz, ilk şem'asını burada| şanındır. Hani, şu meşhur Lâle| yaktı Orta oyunu ilk defa bura- devri kahramanı İbrahim da ortaya çıktı Her ikisini de nın,.. Caminiti çok sanatkâra-i bugüne kadar yaşatan, yine bu- ne kabartmalarla, türlü çiçek| rasıdır. Halka — gülmeği, niçin, resimlerile süslü kapısına bak-i kimlere, nasıl gülüneceğini ö- makla doyulmıyor. Caminin ya- ğreten bu mühit oldu. Şehzade- nında yine İbrahim. paşaya ait| başı hususiyetlerinden bir çok- medrese var, Burada şimdi ta-| larını kaybetmiş olabilir lebe efendiler oturuyor. — - Yalnız orası İstanbul tarafın-| - -Damat İbrahim paşanın me-| da geceleri uyanık duran biri-/zarı üzerindeki — manzum vefat! | Karagüz barada şem'asın yaktı cik şemtimiz olmak mevkiini tarihi $şudur: * hâlâ muhafaza ediyor Btti İbrahim ün — velat KN I"“rn. ııHı Nice hayrat Şehzadebaşı.... ona bi: isim, haşnihaş SÜLA Mi sıra çayhanelerin bittiği verde' Ve son iki mısra geliyor: zarif kubbesi güneşe karşı İşil- — Mevtine Asım dedim tarih anm dıyan meşhur caminin yadi; Ruhan İbrahlm paşa ola gti ğ dır: Şehzade Mehmet camisi,. Şehzadebaşı diyince hatıra ilk N kanımi, oğlu Mehmet'gelen şey, çayhaneleridir. Bu |namıma 1022 tarihinde - yaptır- imiştr. Mirn " j |Bir rivayete göre Kanunf bu ca İnin programları ekseriya bura- |miye evvelâ kendi ismini ver-/da çizilir. Randevular — burada mek istemiş. Fakat sonra ken- Verilir. ;â_liındıbııı hıl.hııdın” medin adını , vermiş. Şehzade B Ingilterede Tren kazası Ekspres marşandiz trenine çarptı LONDAR, 4. A.A. — Lon- dra - Kembriç ekspresi bu sa- bah bir marşandize çarpmıştır. Ekspresin lokomotifi devril- miş, makinist yaralanmıştır. Sarsıntıdan ve yara ve bereden muztarip olan 7 kişi hastaneye yatırılmıştır. Marşandizin bir çok vagonları harap olmuştur. ————H——H—— — yaseti lehindeki emel ve nij göstermiş olacağını yazmaktadır. M. Dümerğin riyasetinde — toplanan na- zırlar meclisinde M. Briand hükümet taralından M, Stresemann ın vefatı dolayısile Alman — hükümetine çekil- .İmiş olan telgrafı okumuş — ve harici vaziyet hakkında izahat vermiştir. AMERİKADA TEESSÜR |. VASHİNGTON, 3. A. A. — Ha ve bir telgraf çekerek M. Stre senama <n vakitsiz vefati haberinin Adzerikada büyük bir teessür ve tecs- le karşılanmış olduğunu bildirmiş ve bu zıyamn Almanyayı büyük - bir devlet adamından ve cihanı beynel- milcl sulh davası için çalışan yorul- mak bilmez bir uzvundan — mahrum ettiğini ilâve etmiştir. M. Stresemann a vefatı bütün mahafilde derin tecs- sür ve teessüfleri — mucip olmuştur. Ayandan M. Borah bu vefatın yalnız cihan ve beşeriyetin müşterek dava- Almanya için değil, sulha teşne olan sı için de büyük bir zıya — olduğunu beyan etmiştir. SUDANDA ÇEKİRGE İSTILÂSI KAHİRE, 4. A. A. — Sudandan müthiş bir çekirge istilâsı tehlikesi haber veriliyor. Mısır hududu boyun ca ihtiyat tedbirleri almmıştır. 9 l Mahalle aralarında gördüklerim | Şehzadebaşı bir âlemdir ! tariki cserleri okuyup 0 Halka gülmeği, niçin, kimlere %iliineceğinl oldu Orta oyunu bura-da ortaya çıktı bir kısmı geceyi geçirmeği tercih ederler, Böyle- leri için “Şehzade" vakit geçi lir, eğlenilir bir yer değildir, Ne" varsa, hep orada, köprünün öte yakasındadır. Gece saat sekiz- den itibaren Fatih - Harbiye seferini yapan tramvaylar “kar- şı” yolcularile doludur. Fakat bunlar, hiç bir zaman göze çar- pacak bir yekün teşkil etmezler, E_lucrıyeı yine Şehzade'cilerde-| . Kıraathaneler içinde en belli başlısı ve en enteresanı Halk kıratlanesidir. Burası, bir ne-| vi kulüptür. Başta Darülfünun müderrisleri sonra, tarihçiler, daha sonra Darülfünun asistan- ları, Paris'te tahsil gören genç- ler ve diğer muhtelif meslekler erbabı, kıraathanenin bir gün sektirmeyen daim? müşterile- rindendir. Akşamları, görürsü- nüz, Guruplar yerlerini almış- lardır. Bu meyanda İstanbulu- muzun çok zarif ve cidden şe- vimli tiplerinden Nazmi Acar| beyi, bu gurupların ortasında, nargilesini çekerken görürsü- nüz. Çenesini çerçeveliyen bir. kaç aylık taze sakalı, onu hiç olmazsa on sene gençleştirmiş- tir. Nazmi Acar, her bahse ka- rışır ve mutlaka her bahişte ka-/han malüldur ve iddiasına göre|nin veznecilerden Fi rikatürize edilecek bir nokta bu- bunları tedavi eden kendisidr.| kısmıdır. Karanlık iddi mevzular Bilhassa Nazmi Acar B. üzerin-|rında ise, manzara dahi, burada bir nevi varyete çeşnisi| deki tedavisinde muvaffak ol-diricidir.” Kadınlarâ "g Rahmet| Vetir. Gı.ınıpııılın arasında ta- duğu kanaatini taşır. Doktorun|kol, bacak çimdikkî? t Sadratlzam ol.|Tih tetkikleri baş saftadır. Fa- nazarındı Nazmi Acar, şarkkâ-|lara mor mürekkep & Giç eyledi ol|kat, çok geçmez bahis birden bi-| ri bir tip imiş te o modernize et-|ler çok şükür. Cümhtl gıf re felsefeye ve bazen de masala miş, meselâ kendisini bara gö-|nunlarının kuvvetli DU gytlı fıkraya dökülür. Kahvenin üst türmüş. Fakat Acar Bey, lur. Öyle ki en katı profesyonel - oyuncuların yeridir. Bunlar arasında bir ta- kım kırallar vardır: Tavla kıra- zatın ühdesindedir. Poker kı-/ Nazmi Acar'la ikisi kiraathane- sine bakılamaz mıı?_A M M. SALÂF Lrılı (K.) beydir. Aznif ve do- n ) | Âtletizm birincilikleri müsabakaları başladı Müsabakalara Beşiktaş-Fenerbahçe T kulüpleri iştirak etmişlerdir n STADYOMDA ATLE Dün Taksim stadyomu! saray ve Sporting atletleri dört tanc koşu yapıldı. Bu Atletizm birincilik müsabakaları- . na dün Kadıköyünde | müsabakalara, yazıldığı gibi, Galata-| saray iştirak etmedi. İştirak eden at- a letlerin ekserisi " Beşiktaş ve Fener-|dan ikisini Galatasar: d bahçe klüplerine mensuptular. Sporting atletleri kazı Yapıları yarışlardan 1500 ve 10000| — Netice şöyledir: metre final olduğu için birincileri | 100 metre.— 11 saniye bif taayyün etti. 200 ve — 400 metrenin| beşte Semih birinci. Çivilisili g) yalnız seçmeleri yapıldı. tılmasına rağmen — Mehmet ÂH 1500 metrede Beşiktaştan Sünuhi | ci. ğ 4 dakika 23 saniyede birinci. 10000 metrede gene Beşiktaştan Mehmet 35 dakika 15 saniyede birin- ci £ Bu yarış neticesi iyidir. p ha daha iyi ve kronometreler Ü Di | fazla olsaydı Semihin rekor bile kabil olabilirdi. İkinci l 'da tanların bu husustaki ihtisasma pek İvukufumuz olmadığı cihetle bu de- |receleri kaydi ihtiyatla kabul etmek mecburiyetindeyiz. Seçmelerden dereceyi Fenerbahçeden Muhtar Be- |di 24 saniye üç beşte yaptı. 100 metrede en iyi |ver bir genç niye üç beşte birinci, gene Si 1800 metre.— Petropulyadit ö dakika 33 saniye üç beşte biT 400 metrede €n iyi dereceyi de ne Fenerden Sait 57 saniye ile elde etti. Müsabakalara bu pazar ve önü- müzdeki Cuma devam cdilecektir. FUTBOL Calatasaray futbolcuları, Kuin-E- lizabetle yapacakları maça hazırlık ol mak üzre Rumlarla — bir talim maçı yapmışlardır. Rusyada ransı yyarecileri aranıyor MOSKOVA, $ A.Al — — Tana- jansı bildiriyor: Fransız tayyarı Ti Costes ile Bellonte yi bulmak için yapılan taharriyat teksif edilmiştir. rkoutak tan bildirildiğine göre bir tayyare, Fransız — tayyarelerinin uç- muş olduğu mıntakalar üzerinde uç-| mak üzre İrkoutsk istikametine doğ- Tu gitmiştir. TEHLİKELİ SİYASET PARİS, 3. A. A. — Temps gaze- tesinin bir muhabirine beyanatta bu- lunan Sovyetlerin Paris sefareti baş- müsteşarı M. Besedovsky, Bir kaç zamandanberi Moskovaya Çin tara- fından tezlil edilecek derecede Rusy- ayı zafa düşüren harici ve dahili bir siyasetin tehlikelerini — bildirmekte olduğunu söylemiştir. Mumaileyh, zevcesi ve oğlunu kur tarması için Fransız polisine müra- Sportingli bir atlet ikinci. Bu yarışları, clinde mevcut yi unsurları sokmak surctile, " m kazanması mümkündü. 100-412004-4004-800 — bayif Bu yarışı G. S. ın Semih, M- yazi ve Besim'den mürekkep, 3 dakika 37 saniye üç beşte * Sporting ikinci oldu. Amerikada İngiliz Başvekilif karşı alâka ) —ee— ğ VASHİNGTON, 3. A. A D Hoover ile M. Stimsoa M. j nald a hoşamediyi mutazamız h tane telgraflar çekmişlerdir. lar çekildikten biraz sonra M son Nevyorka müteveccihet gtondan müfarakat etmiştir. Donald m yarın Nevyorka ti bekleniyor. zulmuş olması muhtemel Üi kendisinin Virzinyideki av H hına giden dağ yollarının teft retmiştir. , ; RESMİ KABUL Ç NEVYORE, 4. A, A — İi gİ — | Donald ın karaya çıkması ça Amcrikada mumaileyirin ne alâka artmaktâ | beri B6 numaralı Çin istasyonu ile Beyoğlunda ;akcrata girişildiğine dair olan şayi- rengaria karantina yerine sal caat ettiği ve böyle yapmamış ve sev tısında varacak ve iki saat $0 cesi ile oğlu bir gece daha — sefaret- hanede kalmış olsalardı - onların da kendisinin uğradığı hale maruz kala- caklarını ilâve eylemiştir. PEKİN, 3. A.A. — On günden| nerek karaya nald burada pel reemi kabul yaptıktan sonra gtona hareket edecektir. fektepliler müsaba Bu gün 22 1nci hatta ladı. Fakat 21 inci K nit cevapları bu gün kadar matbaamıza ge€ . Transbaykalda — kâin — Matsivskaia istasyonu arasında topçu düellosu ba- tar. VATİKAN VE RUSYA ROMA, 3. A A, — Observatore Romano gazetesi, Vatikan ile Rusya arasında bir itilâf akdi zımnında mü- ayı tekzip ediyor. ROMANYA NAİBİ HÜKÜMETİ BÜKREŞ, 4. A.A. — Naibi hükü- met Duzduğnan in gerek umümi ve gerek mevzli sıhhi vaziyetinde tevak $ İâzımdır. kuf vardır. |Ssesecse # j T mino kirallığının şimdilik en| İşte Şehzadebaşının #yflu? kuvvetli namzedi bizim gazeteci| teşkil edenleri... Bunlt yöJa, h arkadaşlardan Avni bey olduğu-|cinde bir sınıf da vardır __. nu söylüyorlar. Biz yine kıraat-|lar sadece, tiyatro saât'ip haneye gelelim. Devamlı ziya-|meydanda görünürler. , retçilerinden biri anlattı: tiyatrolar, ah bu tülü li — Bazen lâf o kadar uzar ki,| Onlardan ne çektikleriti mubahase bitmeden tan yeri a-| gidip civar mahalleler ' ğgarır, Kıraathanenin kapanma|dan sormalı. saati gelir , Fakat daha ne mev-| Geç vakitlere kadaf zu tükenmiş ne de söz söyle-| ve tiyatroların kapılar? mekten kimse usanmıştır. Bah-| müşteri davet eden fanf ( sin bundan sonrası artık yolda|rültüsünden acaba göz! devam eder. Gurup gurup, Edir-/an olsun uyku girer mt nekapıya doğru yürünür. Artık|köşe başı pazarlıklart ' igi münakasa, nerede biterse ce-|bunlar pek iğrenç sali maat orada durur. Yoksa yor-|Bu civarda oturan bir gunluk filân ayrılmak ve ya ge-|lattı: riye dönmek için bir sebep teş-| — Gece saat 10 oldu N kil etmez.” kadar yangın yeri saf' gf .ğ V İzahat vermekte devam edi-|caddeye dökülürler. HEgeiiy| — nin yınmdıhirveyl Ş yorlar, diyorlarki: — Pariste ruhiyat tahsil et-|sma ' bulunur. Rasgt' miş bir doktorumuz vardır: Buldirsek vurarak "i zatın kanaatına göre kıraatha-| kadınların mekruh tic#” - € | | | İçayhaneler, başlı başına bir â-|lı, Poker kıralı, Aznif Kıralı... İka şarkı söyledim!" diyor. Kah-/nm ufak bir himmet! Koca Sinandır. İemdir. Bütün gece eğlentileri-| (ilâhir)... Tavla kırallığı ııu-İ venin belli başlı bir şiması da- gün için “F.” bey namında biriha vardır: neye toplananların ekserisi ru-| yade tevaçta olduğulâ €| bu id-|le tamamen ortadafi 5, diayı kolaylıkla çürütüyor: “Be| - Şimdi namuslu silf ç Bi ni bara götürdü ama orada dans| hiç çekinmeden — YâlM” gah edeceğime bağıra bağıra alatur- gezip dolaşabiliyorlar” go lenen fuhuş ticareti Hamami zade... |düşkün kadınların da nin canlı neşesidirler.” ŞU *ö