”E V ŞAT D BAA ĞGT TÇ Z GÖ e UUU ÇTT İT İ 4 CA © Şarük *RİN ÜMDESİ “MİLLİYET,TİR 20 Nisan 1090 | BUĞGÜNKÜ HAVA Kasathaneden verilen malümata azaran Odün hararet âzami (8, di . Rüzgâr saniyede 6 man müsteşriklerile, Almanya- nın bütün edebiyat meraklılarına kendisini tanıtmış bulunuyor. İkl senedir. memleketimiz de Türkçeyi ve Türk edebiyatını tetkik ile meşgul bulunan Alman müsteşriklerinden Dr Harbert w. Duda yeni devrin bu mümtaz rinin birer tercümesini de ihtiva eden bu kitap belki Türk ede- biyatcılarının alâka ve merakını Biş celp etmiyecektir, fakat Al- manyasın edebi — mahafilinde şimdiden zevk ve ehemmiyetle okunmakta olduğuna şüphe et- miyoruz. Dr. H. W. Ruda şalre yazdı- gı bir mektupta “ Siz, şimdiye küâdar manzam bir eseri tema- Ahmet Haşim kendi hesabıma ve biz de edebiyatımız hesabına ne kadar iltihar hissesi çıkar- sak uzdır. Bu gün, bizim,mede- niyet âlemindeki en büyük, ea acıklı eksikliğimiz fikri ve ruht kıymetimizin bu âleme tama- mile meçhul kalışından başka bir şeyde değildir.Bütün medent milletler kendi aralarında asır- Yardan beri mütemadi bir ilim, mübadelesi yap- şimdiye kadar bi- pazarda serilmiş tek bir matamız yoktu; Türk ne hisseder? ne düşünür? düşünüp bisscitiklerini ilade kablliyetine malik midir? Avrupada bunu bilen ve anlayan tek bir İnsana rasgelmek mümkün değildi. Bir kaç yıldan beridir ki bu ağır esrar perdesi yavaş yavaş kal. kiyor ve Türküsn ruhu doğü Ne batının birleştiği noktada kâh bir küçük aşık gibi piril- damağa, kâh bir Jecir beyazlı- gile ağarmağa başlıyor. *Milliyet, in ede Milliyet! efrikası 43 ——— Köy hekimi Dr H. M. Ruda, şalre yaz- dıği mektubün başka bir nokta- sında diyor kiı “Alman illa dle- mi kadim bir dostlukla —merbut bulunduğu Türkiyenin yeni edebi- yatını büyük bir alâka ile takip ediyor : — İçinde dostuna karşı bir an'ane ve bir. meytin salkasını duyan insan — onu tamamen anla- mak isterse gözlerine derinden bak- malı, o gözlerde şiir ve san'at akislerini , sezdiği aydınlık ve karanlığı söyleyebilmelidir., İki müllet arasında ve bütün bir birine yaklaştırıp uzaklaş- tırmak kudretini haliz değildir. nazardan İcabına göre en mas- lihane hulül usallerini bilen ve gene İcabına göre eo büyük su- İh amli! olan odur. Türk mülteti, bundan böyle garp milletlerinin kalplerinde yer tutmak İçin meydana çıka- ve fikir erlerinin garbın ta göbe- gine llk defa Ahmet Haşimin gitmiş olmasını kendi manevi itibarı namına uğurlu bir hadise telâkki etmelidir. Gerçi, yüksek bir edebi kültür sahibi olan Dr H. W Ruda'nın lik tercime etmek için muasır Türk edebi- yatında Ahmet Haşlın dea üstün bir örnek bulabileceğine İhtimal verilemezdi. Mamafi, gene bizim şerefimiz namına, bu İsabetli intihabından dolayi Dr H. W. Rüde'ye teşekkür etmeyi milli bir vazife addederim. Yakup Kadri FELEK Arıyorum! Abuk sabuk söyleyen pefjmürde İikir ve kıyafetli Bir dostum var. Dün bana geldi, oturdu, oturdu ! İki saate yakın bir süküttan sonra artık dayanamadım ve sardum: — Ne haber — yahu 2 * Geldin oturdun! İki saattir ağzını açmı- yorsun! Hal Demek — merak ettin ? Dinle öyleyse! Kardeş , ben şimdi işe yaramıyan adam arıyorum ! Gülme , hâlâ bulamadım ! Ne ba- lunmaz Hint kumaşiymiş ! kime : (Ne iş yapıyorsun?) diye sorsam, hemen (Her şey?) diyor. Hiçkimse kendine teklif edilecek işi reddet- miyor . Bu adamlardan birini so- kakta yakalıyıp (Seni filan hasta- neye ser tabip yaptık ne dersin? ) deseler itiraz etmeden kabul ede- cek. İnsanların hiç bu günkü ka- dar “her şeye, yaradığı görülme- miştir. Hele işi gücü - olmıyanlar fıpkı vapurda sıkışık bir kanapeye iliştikten sonra — kıpraşa - kıpraşa oraya yerleşenler gibi bir ikı satır kuralamadan sonra “Edip, — olus yorlar. Bana gelince o kadar şa- aladım ki köprüyü şaşırmadaı Bürhan Cahit Müddeiumumi ağır ağır söy-|alaya bozdu: leniyordu: —İşin doğrusu böyle işlerde * Nlezaln., Edebiyat, Nöüeza Hayatta tesadüfen hiç bir şey ol- maz mı diyorsunuz?.. Yok canım, böyle şey söylemezsi- niz... Hem söyleyeceğiniz bile var- #a söylemeyiniz ki, benim cesaretim kırılmasın. Çünkü ben ne deyeceğim biliyor musunuz?.. Hayatta her şey tesadüte bağlıdır! deyeceğim. Bunu, başımdan geçen son vak'a- ya kadar, MAf olsun deye, ezbere söy lerdim. Amma başıma — öyle bir yey geldi ki, tesadüfe iman ettim. Şimdi anlatayım da, tesadüfe 'nan meyanlar varsa inansınlar. Ahmet beyle karısını şöylece ta nurım. Pek siker fikr ahpaplığım yok- tur... Kızları Naciye ile dostluğum daha fazladır. Onunla balolarda, çaylarda çok bu Tundum, beraber çok dans ettik. Yal- nız şunu da söyleyeyim ki, Naciye hanıma hiç bir zaman kem gözle bak madım. .. Bilmem bu husustaki göze kem de mek caiz midir?.. Her neyse, tiz makaadımı anladınızya?.. Bendenir cennet kuşu, genç hanım kızlardan pek korkarım.. ; Bir gece aklıma esti: — Haydi, dedim, gidip * Ahmet beylere otuzayım. biraz çene çala- yım. Gittim, fakat oturup çene çalama- dım. Kapıdan girer girmez, Naciye: — İyiki geldin, dedi, haydi beni tiyatroya götür. Ahmet bey de aynı fikirdeydi: — Kart koca bu gece biz yorgunuz Naciye de çok gitmek istiyor, gidi- niz bati... Çaresiz gittik. Bütün oyun eznasında, perde ara- larında put gibi durdum. Ne bir çap- kın söz söyledim, ne bir ima ,.pm“““'"d" © Arca, Gizt Çefa Gişikmler ne de elimi eline dokundurduğ Hiç' Dedim ya, genç kızlardan korkarısı | — |y * Nakleden ben. l SELAMI IZZET WM vasssssesce güç geçiyorum. “İş. ismini verse- , ler yemek yerken bile afallıyaca- #im. Onun için işe yaramıyan bir adam daha arıyorum, çift olursak belki ikimiz “bir, işe yararız, Arkadaşımın — bu — sözlerinden sonra düşündüm , hakikaten işe yaramıyan adam güç bnlunacağına kail oldum! Figan! Allah kismet eder de - beş on güne kadar *Yayla, ya taşınırsak rahat uyku uyumak nasip olacak! Bütün bir kış mevsimi esnasında *Sıra Selviler, cıvarını çınlatan sarhoş figanlarından göz kırpmak kabil olmadı. Saat bilmem kaçtan sonra dnmenin — huzurunu — ihldl edecek olanların tecziyesine dair bir nizamdan bahsederler bu ger- çek midir aceba? Bizde ayıs! Vaktile ezderlerştik: “Mayıs 1 kin ve intikam alevleri par- ayan gözleriyle öteki yaralıla- rt göstererek mırıldandı: | — Alemin namuslu hm'l_e ânlamıştı.Her şeyden evel Ha |lime yi buldurmak, ondan son- (Ya yaralıları istintak etmek lâ- göz koydular . ,. Namertler, Müddeiumumi onu deşmek söyletmek istedi; Mehmet efe. onların kabahâ- kaç cinayet vak'ası olduysa hepjdâm davalarında daha uysal ol-|recekler, sen anlat bakalım, bu kaçlın yüzünden, . Görünüşte olmuaya alıştırmalı, Burada öyleliş nasıl oldu. Seni kim vurdu? kadar uslu, masum görünen bu|insanlar var ki karısının adımı| — Mehmet efe., göz ucuyle işa- balit kadın meselesinden Zal oğ|sorsan silâhına davraniyor. lu Rüstem kesiliyor. Müddeiumumi buna kıskıs Daha Sarı bağ vak'asının üze | gülerken jandarma kumandanı, rinden bir ay geçmeden bu cinâ- | söze karıştı: ret etti: — Nah, işte, (Durmuş) : — Ya onu kim vurdu. Mehmet efe,, dudaklarnı büz- MILLIYE) K |rek yavaşça konuştu: — Şu kazaya geldim — geleli|halkı daha geniş düşünceye, kâ|tı çok büyük, elbet cezalarnı gö- | MAYIS Gece yarısı, oyundan tonra, kaldı- zamlarda gene beraber yalnız kal- dık. .. Bir otamobile setlendim, yötöre — Pangaltı! dedim. Bugünkü yeni bilmecemiz Tam bu esnada, gözüme - tesadüf bir tce kaçırdı... Hemen görümül — Yoldan sağaı kapadım. Hatta bir kaç kere üstüste| — 1— Karpozun bimiği yer (6) açıp kapadım. Tozu çıkarmak — için| Se () işöğlenü Tarpğen. 2— İsyan eden (3) Otomobile bindik, ben konuşmağa| — 9— Dolanarak büyüyen fidan(8) YRRE SA 4— Veba (©) Uzak nidası (2) L B b a SA 5— Mazur görmek (9) Kredi (6) Kai KĞST G N' Ve () 7— Bayram (8 ) peynir (5) 8— Fırunada yağan (4) 9— Nota () Depo (5) Burads bunları tekrar lüzum yok.. Bir aralık dişarı baktım: — Hay sersem şöför, dedim, Şişli- ye gelmişiz. Naciye ses çıkarmadı... Benim i- çime korku girdi. Rovelverimin kab zasını okşadım. Otomobil Maslak yoluna saptı. Zincirli kuyuyu geçtik... Benim e- Tim silâbımdaydı... Şüför bizi tuza- ğa düşürecekti mutlakar.. Bu esnada Naciye yanıma sokul- du — Bari Bebekten bir tur yapıp İtekrar Pangaltıya çıksak! dedi. Anladınızya... Silâhımı rahat bı- raktım. Gözüme kaçan tozla, gözü |mü kırpmam batırıma geldi... $öför gözünü kırpmamı başka şe-2 ham- etmiş, Maslak yolunu tutmuştu. ., Koca turif yaptık... Pangallıya gelince, göför sordu: — Bir tur daha yapalım mı? Naciyeye baktım, © da bana bak- AA CI10111013001801004 10400 halkın en ziyade sevdiği ikl cihan BASTI BACAĞIN çimdiye t — Yap bir tur daha bakalım! Tesadüfe inanınız, .. Eğer tesadüf ve tesadüfün gözüme kaçan tozu ol- İlâvecen büyük bekş turunu yapmıyacaktım. , Bir kÖylü kızdır. sofudi!ber şühu- fakâr, yirmi beş, ofuz senelik Bir VAf olan Bu misradan sönra © köylü kız ne kadar değişmiştir. Fransadan gelen haberlere naroaran © memleketle Mayısın birinde nü- mayiş olmayacakmış . Malüm ya Mayıstn Biri amele ve sosyalisi- lerin günüdür. Buna kimse bir şey diyemez, Yarın meselâ muharrir- ler de Kasımın Birini, bakkallar Avustos iptidasını, Hekimler Mart dokuzunu kendilerine gün ittihaz ederler, Fakat iş nümayişe ve in- fizamı emmeyi ihlât eder- şekil alınca hemen dadı kaçar. Bizde Tehtlhamt - böyle — dertler " yoktur. Biz Mayısın girdiğini —iti şeyden anlarız: I— Vesâlti nakliye tarifeterinin değişmesi; HÜ— Tramvay — pencerelerinin açılması; 4 . zamanları İŞİ OLANLARA DA FELEK kaum, dedi. ben #eni gelir gö- sundan ux Türüm. Anlamak istediğini tamamiy- a geçireceğini dü- şünerek gögüs geçirdi. Emine onu kim biür ne kadar merak edecekti. Ona bir haber olsun iletmek içinhemen merkeze ha- rekete hazırlanan jandarma ku- mandanıma rica etti; k — Kumandan B. Ben Kırk — Siz hemen birini yollayıp| göz & gidiyorum. Siz geçerken fğıl.lmg yi getirtin, istıntak ge-| bize uğrar, bu gece gelmiyece- cikmesin, |iğimi söyler misiniz, yol üstü- Jamlarma kumandanı, hazır-| dür? lanmış, maiyetiyle merkeze dö-| Jandarma kumandanir' atmı niyordu.Nahiye müdürü jandar- / mehmuzladı: istifade edemiyeceğini| — Olur, olur, Tosun çavuş anlayınca nezaret Zımdı. Nahiye müdürüne döne- Bir nevi | AADIYALADATYYKAYAKAY YA AIIAYOAAA IA KAYDKAKKAII OAYA Bu akşamdan itibi Müsabakanın dördü: EKKVL CU CRAKAAKALAK ADAĞ KAKAYKARI AAA AUACANIAAA AA Yarın akşamdan — itibaren ASRİ SİNEMADA celi en şen, en güldürücü filmi olan DÜZ TABAN ve BASTI BACAK CANBAZ merak etme.. .Zaten kestirme|du yet oldu. değil... JTandarma kumandanı pos bı-| kadına üç erkek göz koyarsa bu Tkırdıya yıklarını burarak . Anlaşılır muamma — Öyle ama azizim, bir ka-|dü. Anlaşılıyordu ki kafasma dm bir erkek içindir. Böyle bir| kalın bir tırmık sapr yıyip ken- dini kaybeden (Durmuş) un ka-lişi sv!hen halletmek imkânı o-| hakkından gelen kendisiyli. rıştı: B sazin lur mu? — Dünyanın temeli kadın bil Nahiye merkezine gelmişler- rTader. Çahşıromakıwnymu. di. Hükümet memurlarnın bir ne için. Kör olası boğaz çıktık-/arada kasabaya girişini seyret- tan sonra insanım bütün zevki|mek, cinayet hakkında daha faz- kadımdır. Ama bizim malmüdü-|la malümat almak için halk so- Müddeimumi her şeyden ha- beri varmış gibi onu gafil avla- mak istedi: — Peki, Mehmet efe., bunlar Halime den bir yüz bulmuşlar- mıydi aceba? rü gibi dünyadan clini eteğini|kaklara dökülmüştü. S gektin mi artık işi akşamcılığa dökmekten başka çare Öyle değil mi doktor B. Suat Naci jandarma kuman- danının bu bahiste onun fikrini almak isteyişinden şüphelendi. Ne zamandanberi geçirdiği ma-| yeniden açtı. Mehmet efe. biraz ceraların kenardanköşeden du-|kendine gelmişti. Müddeiumu- |ha yulmuş olmasından korkuyordu|mi ondan izahat almak istedi. |medi, Onun için ihtiyatlr bulundu, işi ü Mehmet efe., nin en nazik ta- Hep beraber iki odadan iba-| rafrydi, Gözleri çakmak çakmak yoktur.İret dispansere girdiler. Jandar- oldu. Bütün kuvvetini toplamak malar yaralıları getirip yatırmış ister gibi başmı sallayarak: lardi. Suat Naci burada daha eyi —Halime öyle mendeburlarayüz çalışabilecekti. İstediği kadar| verecek kadar gönülsüz değil- ecza ve pamuk vardı. Yaraları| dir. N Müddeiunmumt delikanlıyr da fazla söyletmeğe lüzum gör _lhynıkhyt!ıdehhnhhl— — Haydi sen istirahat et-ba- eden korucu Tosun çavuş u ğardı: Ş U Ça- — Çavuş şimdi Kırk göz e hareket edeceksin. Orada Mol- la Ahmet kızı Halime vardır. Tanırsın, posta et getir. Tosun dişarıye baktı, akşam oliyordu. Gideceği yer üç saat- lik yerdi. Nahiye müdürü onun =dm ne demek istediğini —Zarar yok, dedi. Müddeiu- ııııni. B. tahkikat yapacak. Ya- rm gidip gelmek geç ölur, ak- Şşamdan gidersin, sabah erken Hâlime burada olur. Müddeiumum! ilâve etti: — Ben merkeze döneceğim, ıyımnı,:lı:rlin—m yi erken merkeze sterim. Tostn çavuş başını cğ- di»-.GeeeyHlkdefıçımmcıî olsun diye oradan geçeceğiz Jandarma kumandanı merke- ze, Tosun çavuş ta hayvanma atlayıp Kırk göz e hareket et- tikleri vakit yaralıları muayene etmekle meşgul olan Suat Naci nahiye müdürüyle Tosun çavuş arasındaki mükâlemeyi dikkatle dinlemişti. Artık işini bitrmişti. Yarın gelip yaralıları bir daha muaye- ne etmekten başka — yapılacak bir şey yoktu. Fakat birden bire aklına gelen şeytani bir - fikir| onu bir lâhze yerinde mıhladı. Ve beraber avdet etmek için miliddeinmuminin vaki olan te- lâ:ifirıe mütecssifane cevap ver- — Yaralırlardan bir tanesi teh- likeli müddeiumumi B. - Birak- Dünkü bilmecemizin halledilmiş şekli Şans (©) 1 — Zararın aksi (5) 2 — Zamamı gösteren alet (4) Nota (9) 4 — Geçen (4) Not (2) $ — Ahlat (5) Sabilde bulnan &) €— Birdenbire (3) | — 7— Yemek (9) Bir sıfat (8) [ 8— Istanbul (?) 9— Kararsız (7) itibaren MELEK SİNENASINDA Müyonlara baliğ olan- füm GÜZEL HELEN Rejisörü ALEKSANDR. KORDA komiği DÜZ TABAN ve kadar yücuda getirdikleri en eğlen varyete programı mai> TAKSİMDE STADYOM KAPISINDA Mehmet Ali beyin Milli _ŞOFÖR ve zirai MAKİNİST MEKTEBİ Her çeşit Gaz motörü otomobil, traktör alâtı ziraiye dersi verilir ve talimi yaptırılır Mektep garajında TAMİRCİLİK tatbikatı gösterilir. 12 MAYIS PAZAR GÜNÜ Yeni devre baslayacaktır. Tahsil müddeti dört aydır. Ders uygun gelir. Ücret 10 talimle 50 , taksitile alınır. Taşralılar için çama- liradır. mak-doğru bir şey değil ! — Nahiye müdürü dişarıya çık- mıştı. Müddeiumumi sordu: — Gelemiyeceğinizi eve ha-| numaralı gaz ber verelim mi? — Lütfedersiniz! IIW,“ 5 Müddeiumumi selâmladı. vr :eyihuhıdıl'i_"d" çıktı. Yavaş yavaş gün kara-| lini düşünerek e riyor, Bucek sokakları bacalar- | zırlatmak için köY y yi AAAAADANTAIDALARIACAIAAATAATRI KAT incü ve son filmidir. —— KUMAL UKUNUT | | sun çavuş un şimdi Eiye Fi KEN filminde Zayl: inkara Çi Anonim — şirketi namıfii Haydarpaşa - Rusumar riyeti gümrüğüne — ibraz 54 nümero ve 14 Nisafl tarihli beyanname ile 18 ila ve imrar edilen eŞWİ deporito olarak mezktrğl veznesine tediye etmiş © 211 dira 6 kuruşa m kılınan 4728 — nümerö Nisan 1928 tarihli makö zayedimiş olmakla zu bir hükmü - kıymeti — Olü Hân olunur Ankara Çimentolafi ' Anönim Ve L Satılık Mobilye Heman — müceddet kelepir flatına satılık y odaları takımları, P bak Jevazıman, — Acem İ seccedeleri Sişlide hastant #ÜĞ | ?7 Despoti sokağı 77 d apartımanı karşısında a v ç Dr. Operati dÜ RİZA ENVE Basur memeleri, fistül makat hastalıklarıyle V kadın rahatsızlıkları VE hk en yenl usüllerle Ü olunuz. Ciğaloğlu, — H iğE Sandığı karşısında NO ) JÖZEF PASKAL'Iİ Komisyon ; Yaprak tütün saB3t D Emanet tahvilat içiü | D Şeralt gayet 4| Hamburg Ra:haossi” Dresden: Permoser Sırtle, 4 Kiralık ve sa Büyük derede f gında yedi odalı bif | kiralık hem - satılıküifi 3148 c telefon 'r doğru yollanışını dü Köy bekçisi D'/ 4 O aVti pi yordu. Suat Naci yâ' kalktı.Nahiye dan tüten ağır dumanlarla - isli , baber yollamak bir kararıliığa gömüliyordu. Yaralılara bakmak, doktora İm için köy bekçis Nıdyıvı;uıll“" çt / kuktan anlar, berber Mustafa var, sülük çeker, diş çeker, yakı açar, az çok eli işe yatar, ister- seniz çağırtayım. Suat Naci nahiye müdürünün sözlerni dinler gibi göründn. Zihni o kadar meşguldü ki esa- sen lâkırdı olsun diye sorduğu bu suale cevap bile beklemiyor- du. Nahiye müdürü izahat vermiş olmak için daha bir çok şeyler sayıp dökiyordu. Suat Naci ara- sıra başını salliyor, bazen kısa kuru bir evet le ona cesaret ve- riyor, Leylâ nm bekleyişini, To- Suat Naci m leyli bir mekteP 'e Bucak atını sürüp çıkti. raf eyiden eyiye HLi tu. Kasahadan © dört nalla çam OF du.Şimdi çöken # suküneti içinde