ASRIN ÜMDESİ *MİLLİYET.TİR 95 Nisan 1920 BUGÜNKÜ HAVA Ratatitmeden aldığımız malv rüata dün derecel hararet azami 22, asgart 7 di, — Bugün Tüz- Bar mütehavvil ve mutedil esecek tir. Hava açık olacaktır. 1 FIKRA “Jüpiter,, Ruşen Eşretin “Damla damla, yından sonra çıkan yeni Türk harfleri ile basılmış iktridi kitap Hasan Cemil beyln “Jüpiter. ! olmuştur. Bu kitapların her Ikisi de birer mensur şiir mahiyetini halz ve her ikisl de denilebilir- ki ayal Uham-kaynağından fış- kırmış birer — küçük - kıyılcım demetldir. Birisinin ölümden, öbürünün hayattan bahseder gibi görünüşlerine bakmayın; hakikatta her Ikisi de ayai hil- kat sırrının sarboşluğu ile söy- lenmektedirler. Zahirde, birinin zikri Insan, öbürünün zikri Allah- göre dir; fakat batında her ikisinin | — gikri bir mabutta birleşiyor; o ma- | “yadun adımın kâh Gaz! kâh Mustafa — Kemal, küh “Jüpiter. oluşu bizi aldatmamalıdır | —haddi zatında bu üç isim bize tek bir varlığın — muhtelif hasiyetlerini - bildirir. | Bu İtibar ile “Jüpiter, vasti ona her vasıftan daha ziyade yakış- O mıştır; zira Jüpiter insanların €n Hahisi ve ilahların en insa- nİsi idi. Mustafa Kemal ise in- sanlığı kendi şahsında İlâhlığa çıkarımış ve İlahlıği Insanileş- tirmiş bir fenomen olduğu için eski ve yeni bütün mabutlar farasında ancak Olempos tepesi- nİb o mur ve &teş, © yıldırım ve râhmet kayaağına benzetile- bilirdi. Jüpiter için ilahların en Jnsanisidir; dedim, füvaki “Ben Jnsan olmuş ilahım!, diyen talı ve munis İsa bile bu gürleyen Jü- piter kadar ademiyete yakın değildir. Jüpiter Insanlığa mah- sus bütün Ihtiraslarla bulaşık idi; Jüpiter bizim gibi aşık olur, nefret eder; kızar, unuütür, kit- kanır;bizim gibi huzuza düşkün, bizim gibi içer ve sarhos olur- du. Fakat, şu fark İle ki her şeyi büyük mikyasta yapardı. Aşık olduğu vakit bütün deniz- ler tutuşurdu; kızdığı vaklt yer gök tırıl tıril titrer idk ve susa- dığı zaman hararetini dünya- min bütün şarap küpleri teskine kâfi gelmezdi. Gazinin yaşama ve çalışma tarzına yakından şahit olanlar, onda herşeyden - evel sinirlerin ve bünyenin tahammdi hududu- nu aşan şiddetii bir. hızın hay- ranı kalırlar. Muharebe zamanında gün- lerce hiç uyumaksızın, tıpkı ef şane kahramanları — gibi, her yerde hazır ve nazır bu emsal- siz kumandanın, bir siyast me- &'elenin halli esnasında nasıl gevşemeyen bir. yay — “Milliyet, in edebi tefrikası 42 bilmeyenler, onun yüzlerce kişl- Hk bir. kalabahk önünde altı gün, sesinin kuvvetine hiç halel gelmeden, altı güm en güzel, en ateşll bir. belâgatle nasıl söz söyleyebildiğine bayret etmiş- terdi. Bu — harikulâde — şahsiyetin eğlenme tarzından daha az ha- yret verlei değlldir. Husust ha- yatının, en basit, en barcı âlem hareketlerini yaparken bile losa- | na ikinct bir “ Koca tepo , ta- arruzuma hazırlıyor. gibi bir his verir. Onun ellila -dokunduğu bir şeye bir büyüklük gelir, bahssettiği her mes'ele bir el mniyet kesbeder. Su - içişi bir sembolik jest samlır, yemek yer- ken lokmalar ağzından içeriye birer düşünce gibi girer ve ba- kışının her dürdüğü noktada taze bir hayat unsurunun fışkir- dıği görülür. Hasan Cemll bey bütün bun- ları ne iyi anlamış, ne güzel kavramış! Küçücük kitabı sanki bu an- layışın bir damla Nektar haline girmiş. mukattar — ve — berrak özüdür. Bundan başka “Jupiter, her kalem sahibi icin hayatının s0- nuna kadar sürebilecek bir ge- niş temrinle hülâsası da Adde- dilebilir. Yakup Kadri Haftanın yazısı Detilik ! Ben bit mevza — üzerinde bundan evvel de bu çok şayanı dikkat mes'eleyi mutalâaya çalışmıştım. Yazıma başlamadan — eyvel itirafa mecburum ki Bana tek- rar bu vadide yazı yazmak İfikrini veren geçenlerde* Milliyet, e gelen Nizamettin — Nazifin hali oldu. olduğu üzere - delidir ve bun- dan - dolayı da hiç bir şikâyeti yoktur. Zaten delilikten müşteki bir deli gösterebilir misiniz ? Hiç bir tezada düşmiyeceğim- den emin olarak iddia edebili- rim ki Nizamettin akıllı deli- lerdehdir. ve bütün nimet te buradadır. Esasen. bilmeliyiz ki delilik ile akılsızik- âyrı ayrı, bambaşka şeylerdir. Eğer böyle olmasaydı deliliğin ne meziyeti kalırdı. Öteden beri * delilik , be- şeriyetin. rağbet ettiği Şşeydir. Bakınız ne saretle : Bir kere deli oldunuz mu bütün nimetlere — konarsınız , Ffakat her külfetten uzaklaşır- sınız. Adam döver, patırtı eder, abuk sabuk - denilen ileri geri ) laflar edersiniz. Delidir! Kusuruna ba- kılmaz - derler. Bu suretle hiç birimizin — elde " edemediğimiz bir * serbesti harekete — sahip olursunuz. Eğer biraz tânındış olursanız, - tiyatrolara sinema- lara - bedava » girer.| vapura, tramvaya- para vermez, köprüs birinci def'i yazı yazmıyorum, | Bu çocuk -- malüm | Köy hekimi Bürhan Cahit Ağaçların altı karanlık dene-| dar munis gelen lisana hiç ben- cek kadar köyü gölgeler içinde| zemiyordu.. Kelimeler ezilmiş kasmıştı. Buna rağmmen — (Suat |ahenk kalınlaşmış, ifade evdeki Naci) genç kızın gürbüz bir fi-| Hatice ninenin o yavan, o ham, dana benzeyen uzun boyunu, ü- |lisanı gibi ağırlaşmıştı. zerine gecenin siyah kadife du-| — Uzun geceler erişilmez bir ha dakları değmiş bir denize ben-| yal gibi getç adamın ruyalarmır “geyen iri yeşil gözlerini doya do- | şenlendiren, Sarı bağ köşkünde ya gördü. Ve bu tahrik edici, muâayene olurken ona en mühey 'ateş verici temaşa çok devam et | yiç ihtiras duyuran bu balık gibi| "medi. Çelikleşen — avuçları bir| gergin vücudu muz gibi olgun bamlede genç kızın kollarında | bacakları ve bir taflan yaprağı “kapandı. Zehra dayandığı u.ııulı.au yeşil gözleriyle genç kız Ççınar ağacından kuvvet alarak | şimdi tamamiyle kollarında i- bu harnleye mukavemet etmeye | ken ve dünyanın hiç bir kuvveti |içi: çalışırken arzulu, fakat zaif bir|bu gayrı kabili içtinap aşk sah- © sesle yalnız olmadığını, biraz i-| pesinden onu ayırmağa mukte-| Jeride dadısının beklediğini an-|dir değilken bu beş kelimelik "atmağa çalışıyordu. bir satırlık cümle gökten inmiş Bu ses, bu ifade, bu sesin bu|bir afet gibi onun demirleşen ifadenin ahengi, Suat Nacinin|kollarını gevşetti, soluyan ne- * 3 Neden ? Çünki delsiniz. Adınız deliye çıktıysa kafanız dinç demektir. İstedi- vere- müukabelede — bulunacak z bulunur. Aderm deliye uymal derler. Bu suretle siz en sayanı itibar adamlar kadar * mahterem , olursunuz ! Detilik, beynennas muteber bir şeydir. Hayatta isminin başına * deli , lâvhasını taka- bilen kaç bahtiyar gösterebi- lirsiniz! Bu ender bahtiyarların isimleri üzerinde halk cesaret efsaneleri işler. Delt samimi bir. adamdır, marai olamaz. Dalkavuk deli singi deli, hilekâr deli hiç gördünüz mü ? İnanmalıyız ki delt henüz mahiyetini anlaya- madiğımiz, buna rağmen ona bir takım imtiyazlar vermekten hali kalmadığımız “ âli , bir mahlüktar.. — Deli deliden hoş- danır derler, bundan tabü ne olabilir. Çünki deli kendinden aşağı sınıfla yani (deli olmu- yanla anlaşabilir mi ? İşin Yenası delilikle akılsız- dığı, aptallığı, ahmaklığı karış: tırıyorlar. İşte delitiğin marız kaldığı en büyük tehlike budur. Deli, dına tam manasile deli olmakş ne devlettir ? Adam öldürse kimse süal sormaz. e hulâsa edeyim. Dünyada | iki çeşit adam vardırki * gayrı mes'uldur ; bunlardan - birisi $ “Deli , dir, ötekide “Padişah, Birincisi * Ceza , kanunu mu: cibince,ikinçisi “kanunu esasi; mucibince — gayrt — mes'uldur . Artık bu izahattan- sonra da deliliğin * Sultanlı , olduğunda tereddüt eder misiniz ? FELEK Halk sütunu 'MAARİF VEKİLİ MUHTE- REMİ BEYFENDİDEN BİR RİCA f Eiendim: -Boğaziçi A |sahilinin yegâne lisesi olup Üs- küdardan Beykoz ve hatta Ka- vaklara kadar olan civar mahal lattaki kızlarımızı okutan sabık Kandilli kız lisesi bundan beş altı sene evel orta mektebe tah- vil edilmiş olmasından dolayı sekizinci sınıfı ikmal ederek ne- şet eden yavrularımızdan ebe vey nlerinin vaziyeti maliyeleri müsait olan krsmı Anadolu sahi linde başka bir lise mevcut ol: hildeki mekâtibi ecnlebiyeye ve iyahut İstanbul ve Erenköy gibi her gün gidüp gelmesi cidden müşkil olan uzak mahallerdeki liselerden birine ve vaziyetleri müsait olmiyan kısmı da maa- lesef evlatlarına terki tahsil ct- tirmek mecburiyetinde kalmak- tadırlar. Çocuk babalarının ma- ruz kaldıkları müşkilâttan kur- tarılmaları için Kandilli kız or- ta mektebinin senei atiyeden i- tibaren liseye tahvili esbabının istikmal buyurulmasını Maarif vekili muhteremi . beyfendiden kemali ehemmiyetle riça ve istir ham eylerim. kikate düşmüş g derin bir inkisar ve nedamet fışkırdığını hissetti. şine hamletmişti. .. Genç kız yiden iyiye çöken karanlıktan cesaret alarak Suat Nacinin pel teleşen vücudunu aradı ve elini buldu, kendine çekti: — Toktor B. dedi, beni ba- bamdan iste, vermezse gaçar ge lirim, Genç adam terli ve ateçli - muzlarına kuvvetli bir duşun hortumu boşalmış gibi topuk Tarına kadar titredi.. Hayalle ükatin insanı böyle bir an i- , akseler çi hiç bir İpisikoloji ve fizyoloji kitabında değildi... Ve hele lisanın bir kadın için ne esrarengiz bir teshir kuvveti olduğunu hiç tahmin etmiyor- du.. Günlerdenberi bu dakikayı, sdolu |" maması yüzünden ya karşt sa-| Bu dünyada köfü kâlp az de- İğildir, Bu gün ben size iyi bir kalp göstereceğim. tertemiz, lekesiz, saf Şakir bey iyi kalpli bir adam- dır; mükemmel Hele bir görseniz, mi sene evel aşık olduğu bir ka- dına, iki gün evel tekrar rasgel- “Yiremi senedenberi, Şekir bey güneş altında bir ırmak gibi ta- bahhur etmeğe haşlardı, Sevdi- ği kadımım hayali kalbinde, bu- ram buram tüterdi. Aşık olduğu kadm: Ne iyi tesadüf bu, demiş- ti, memnun oldum, sevindim. Sık sık görüşelim, bana gelir Cuma günü beklerim. Şakir bey Cumayı iple çekti. Sevinçten uçuyor, ne düşündü- ğünü bilmiyordu. Aşıktı aşık. Doğrusu o hanım efendi, yirmi ne ben söylüyorum, Cuma günü, tam sağtında, Şa kir bey hanım efendinin evine dantladı. O kadar zamanında damladı ki, hanım efendiyi ev- de bulamadı. Salonda, koltuk- Hardan birine söyle ilişti ve ya- vaş yavaş yerleşi üldü Kalbi atıyordu. adamakılİr atmağa başladı...Ne- nu İhanım efendi söylemiyor, ge den mi? Çünkü, masalardan bi rinin üstünde bir vazo görmü tü... Bu vazo, yirmi sene evel hanım efendiye hediye - ettiği | | vazo idi... Sevilmeyeceğini anlayıp da, ir.|hanım efendiden uzaklaşmağa karar verdiği gün bu vazoyu .| getirmiş: — Hanım efendi, demişti, bu beni hatırlarsınız. . . Ve işte, yirmi sene sonra, bu vazo burdaydı.... Şakir bey öyle heyecana ka- pildr ki, hanım efendi. gelince * |sordu: — Neniz var? — Hiç. .. Bu vazoya bakıy- ordum da.... Hanım efendi gülümsedi: — Çirkin bir yazo ama, ben- ce çok büyük kıymeti vardır. Şakir beyin kalbi zonkladı: — Yal « — Bunu şimdi size anlatabi- lirim artık:. Yirmi sene evele it bir hatıra. O zaman aşıktım. Çılgmca seviyordum. Sevdiğim adam aşkını itiraf etmemişti.. . |Bir gün geldi, ve. .« — Vet... — Bu vazoyu görünce “kıs- kandı, «kim verdi» diye haykır- mağa başladı.. .. Bu kıskançlık hiddeti arasmda birbirimizin kollarına düştük. ., Bu hatıraya hörmeten vazoyu sakladım. Şakir bey mırıldandı: Peki... Vazoyu hediye eden kimdi? Hatırlamıyor mu- sunuz? # Hayır. ... Aptalın biri ola- cak.... SELÂMİ İZZET 8| Bugünkü yeni bilmecemiz Soldan sağa: 1— Yıkanılacak yer (5) Bıldırla kalça arasındaki - boğum noktası (3) 2— Çoğun aksi (2) Zevk (4 8— Kırast et (3) Dilsiz (3) 4— Yaydan Ççıkan (3) Yakının aksi (© 5— Karışık (6) — Zeybek (3) Ses (80 Zon Şans (6) Nou (2) Bp Alamırke masiki (7) | RİYASETİNDEN: içüman — davet edilen bankamız Li ezcümle : B — nizamnamede bu bapta sarayı salonu Dünkü bilmecemizin halledilmiş şekli Yukarıdan aşağı: t— Havayı gösteren alet (9) ©— Çoğun aksi (2) Boş (©) 8— Evlenme günü kız (5) 4— İnisin aksi (5) Ayı yüvat © 5— Kısanın aksi (4) ©— Kabileye mensup bir kirle halk (6) 7— Oruştuzmak (£ 8— Yapmak (3) Yalvarma ni dası (8) 9— Merhametsiz (5) - Arkada barakılan eser (2) 'TÜRKİYE İŞ BANKASI MECLİSİ İDARE 12. Mayıs, 929 tarihine -—müsedil Pazar günü saat 15 ve 16 da hissedaran alelâde ve fevkalâde hey'eti ümümiyesi tuznameleri betveçhi atidir: Alelâde içtima ruznamesi £ Mieclisi İdare ve mürakıp raporlarının kıraatı. 2 — 928 senesi pilançosunun tetkik ve tasdiki. 3 — Mürakıplerin tayini; ve ücretlerinin. tesbiti. Fevkalâde içitma ruznamcci » £ — yüz bin adet beheri on Hra kiymeti itibariyesinde hamlline xit hisse senedi ibracı suretile sermayenin beş milyon Braya iblağı 92 — keyfiyetin tabakkuku için lazımgelen muamelenin ifası ve A — hakkı rüçhanın sure©i istimâlinin tayini lazım. gelen tadilatın icrası için meclisi idareye salâhiyet itası. Mahâjli içtima Himayci etfal çocuk MATLUBAT Kaşa ve Bankalar vezdindeki nukin . Pordöy ve hazine bonaları .. Berayı tahsil mevdu sencdat Röporlar . » Bankaya dit csham ve tal Bankalra Sve mübtelil müessesti hakkı işdeak » 2 S D ee v Esham ve tabvilât üzerinden nvantlar Mohabirler ZBakiyyei Zimmetij , . Kabul dolayısiyle borçtülar ” Mühtelif borçluler ç - « mMmvali gayrf menköle : ve Mesarifi tesisiye. . *t dolayısiyle borçlular . . Mem Kefalet ökçesi , Teminal . Serbest kismi » . Berayı hef meci esham ve tah Ht Öaln Beyoğlu Şubesi: İstklâl Caddesi bu mülâkat sahnesini — batıri dıkça kendini kaleler. fethede- rek müradına ermeğe azmetmiş ldanıp dağlar, badiyeler aşmış z gibi dizlerinin kesil- diğini, n kuruduğu- nu bissediyor, bu, vücudunun! her noktası herhangi noktası- nın bir teması insanı ihtirasla- ra boğan Sarı bağ güzelinin ya- nında ve Çöken gecenin cür'et verici anında etraflarındaki ku- ru ve hareketsiz ağaç gölgeleri gibi manasız ve lüzumsuz ka- İşina şaşıyordu. Şimdi bu müşkül, bu üılacı vaziyetten kurtulmak için çare- ler arıyor, genç kıza - muvafık bir cevap bulmağa çalışıyordu ki kişneyen atları ve takırdıyan tekerlekleriyle yaklaşan bir ara ba beklediği ve aradığı fırsatı ona hazırladı. Genç kızin elini sıkan parmaklarından kur- tularak: | k.r. Şimdi . | 4610,100,075. istanbol şube Merkezi: Voyvadı Caddesi, Karaköy Palas Istanbal Şubesi:” Alsldnciyan Han — Galata Tstanbül ve Beyoğlu şubelerimizde, kiral 51269935005 4343080998.25 159,230,31055 605,333,492,30 452,55R.762ES 48309537960 Sermaye . 2 <. İhtiyat akçesi . 437573040 Fevkalâde ihtiyar . . Tevzi edilmeyen hissei temettü Hesabi- carl mevduati . » . Muhabirler fBakiyyel matlubu). , . Berayi tahsil senedat tevdi edenler . Mobtelif dainler » . . - J BANKA KOMERÇİYALE İTALYANA Merkezi Milano Şehrinde Anonim Şirketi X Sermaye ve ihtiyat akçesi: İtalyan Lirası 1,240,000,000 28-2-929 Tarihli Bilânço ZİMMET * | ZOLUJOOYODU — “eğ B z 1,167,326,305.78 (,042.005,980,25 97İ,46VET. O İ72120401,85 TBBAIBA, I SE,BO Tedavüldeki çekler: Âdi. 80903499.35 Sirküler 140,164,681.50 Kelalet dolayısiyle Ksham ve Tahvili tevdi. edenler Kefalet Memurin tekalldiye akçesi Temirat . Serbest mevdirdt 71i ç Senel âlveye müdever esköntü u: Z29,068,109,85 | “Sizazeğraoş alacaklılar olarak 8784046.— 775405,357,— 46101009075 — &707.B06.00 amelelerine tabi bedel | | ( 15933,482.388, Bzakenin Senci sabıka temet - Teleton: ont İstanbu ü 247, Alı Namık Bey H getü bakiy Senci haliye temetrüü Beyöğlu 2644-2-3-4-5. : Beyöğla 1046. kasalar, ve seyahin çekle . Bu ses Leyli bir masal kahramanı gibi ıi'ı—ıı i,|genç adam şimdi çölde saraba yi K | " Ve seri adımlarla - fundalık- Harı geçerek yola çıktı. Araba sesi uzaktan gelen ve yaklaşan bir ses değildi. -Pek yakm bir |yerden hareket eden bir yaylı sesiydi. Bunun pek eyi anlayan Suat Naci ihtiyatlayola çıktığı zaman arabasının kendine doğru gel- diğini gördü. Karanlıkta pek seçilemiyordu. Fakat bu çift at- İr yaylı boşa benziyordu. Süat| —— O, dedi, ne âlâ, hay Allah Naci kasabaya daha çabuk dön İrazı olsun, ben de geç kaldım | mek için bundan istifade etmek | diye korkiyordum. Sen nerede i- | istedi. Araba tam yanından ge- | din Leylâ ? |çerken yolun ortasına yüdü. Ve | — Genç kız cevap vermedi. O- seslendi: hun sükütu arabaya atlayan |doktoru yeniden endişeye dü- Onu bütün arabacılar taniyor | şürdü. Sordu: du. Araba durdu, fakat arabacı- | — Sahi neceye gittin. Hem dan evel yaylmın içinden bir- | de yalmız? denbire peyda olan bir gölgenin | — Yaylı hareket etmişti, Araba sesi duyuldu: cınım yanında istedi; gibi ko- — Buyurun Suat Beyefendi, |nuşamiyacağını anlayan Leylâ nereden böyle? ilk defa gelirken Suat Naci nin Araba durmuş, ba ahi DAİA L Pai şı UZaNnMIŞ, gibi parlayan gözleri üzerine di- kilmişti. Genç adam takip edil- diğinden şüphe etmekle bera- ber vaziyeti kurtarmak ümidiy- Te kendini - toplamağa çalıştı. Sesine sükünet vermeğe uğra- mem- anlatmak İster gi| ( Satılık köşk Göztepe İstasyon camii kar- — şısında Şehbender Beyin köşkü — ve önünde iki dükkânı satılık” — tır. 8 oda, 2 kuyu, 1 Frenk tir — lumbası, 3,5 dönümarazi, havif —| ahır, ve envat meyye ve çamlığ? ve denize hazareti vardır. — | 'Tayyare Piyango Müdürtü | ğünde Şeref Beye müracaat edi” — eai * TİYATRO VE SİNEMALAR Ferah Sinemada - | 2 film Markita ayrica Düztabafk Baştıbacak matine,; 15 :ı V| Nakil $ | İstanbulda Havagazı ve elektrik ğ teşebbüsatr sanaiye Türk anonitt , kecinin Istenbulda Ankara ceddt3i yi müdiriyet aklamı 1 Mayıs 1929 ati hinden itibaren Kadıköyünde bürdar caddesinde 75 numaralt irei mahsusaya nakledileceğili gy terem abaliye ilân ile kegbi gertf ler. B Telefdn numarösı! t geçirdinizmi? Suat Naci kekeledi: — Ne demek istiyors! lâ ben Sarı bağ dan, bir dan geliyorum. Giderken dei umuminin arabasiyle BÜ yir tik, o kaldı, ben yaya T rümlüş olurum, dedim. O konüşurken Leylâ, | ıı!ufe el | galiba? , Darbeler üstüste :-“_& Bu incce fikirli, hassa$, ı“â y kıza meram anlatmak N€ Şi © Tabil görünmüş olm B da güldü: İ — Yok acanım, bu € malmüdürünün bir daveti dı: Hatırt kalmasın diY€ ken ayaküzeri uğradık- kadeh bir şey. :- Fakat le, böylebilmediğin, © ğen yerde yalnız başındı İ “ Z Suat Naci bir elektrik sade: |ana yaptığı gibi fransızda söy- mesine uğramış gibi sersemle-'lemeğe başladı: ha geç vakit buralarda ı:c .(f #