Nisanın irmi üçüncü gününü tes'it Abdülhak Hâmit — olmamış insan yoktur, " adam olmuyor. tattan olduğu- ini bilmiyoruz. Hi bu hayât geçidinde çocuk Erkek, kadın hiç bir fert çocuk olmadan «& Ü ne geriptir ki vaktiyle kendimiz de o küçük ma bugün bir çoğumuz onların kadir ve kıymetle Üle yok Ki cismen küçük olan çocuk münen çok büyük, yahut büyü- çök dâyiktır. Tafuliyet bizim geçmiş ömrlimüzi! ek hayatımızı da mümessil addolunabı ebediyeltir 2 sa o fecr ile o ufak zulmet içinde kalır. Cehalet 2 ve fikrin, mantığın makpus kaldığı bir er olamaz. ellimi, muhafızı zindamı rehberel neden de bu ersi lan talu güneş tarihe rikkati ile “ başlayiış peder &si ile devam eder, Fakat aile muhiti çok kere bir - mektepten Mühim ve müfit olduğu gibi bazi kere de — bir dârı — işaretten Ve bir-darı siyasetten beterdir. Mha mebnidir ki başka bir yerde dediğim gibi Hfal, © hilkaten müteazzım sigarı nüs, Bazan hatalarıla — Büyürler zemanede Klkolen müteaazzım olmaklâ beraber çocuklar he kadar nazik, h 'e ne kadar şayanı merkaiettirler. Nilebilir ki onların yetimleri bile nurun ve güzelliğin akrabaşın- ve bazan gökteki yıldızlar bu yerdeki hemcinslerine uzaklan Rkafı maderane ile bakarak sabavet ve taravetlerini bu veçhile ve rahaf ve sıhhatlarını bize emanet ediyorlar - zannolunur. © kadar yüksektir! k etfal namt ile Nisanın ba haftası elbetle her sene L Zaten seneler onların demektir, teğit Abdülhak Hâmit Hürmet günleri Dün onlar gibidik, ya- zın bizm gibi olacaklar. | Çocukluğumuzu hatırlaya- | rak onlara şefkat ve büyü- | yeceklerini düşlnerek te hürmei edelim. Hem de 1ki kal hürmet, Zira banda hem büyüklüğe, hem de istikbale — hkarşı — aşlımız birleşiyor. | Sardim istiyoruz Yardım etiniz !'N ihı'ı'lrl Mılııııul tın, medeni kaystın 'lhılndwr hele kimsesiz B “Udim cmeyi her mülaha- D uı:ıwru.ın üstünde tutmak k%h."'ıı Karşı ırlh:ırtrl_ nesilden hiç bir Yor demektir. Ümidini, ,—r,—ış“"hudın vucut - bulacak ke '",vr bağlamayan — miller K, © bir Çütemk hıllnn:î'l“"“: medeni- İK Nİ milletlerde —yaşayan K M"Fhlrmzmldıcımço'nk Babalarından ziyade ce- İmsesiz çocuklara gelin: ETkesin, bürün v "vk mı.ııdıı aölarını silmek, kimsesize *'k“ M“'lllnneııılı İnsan! - ve Vazilemizdir. Bu nokta Savrulara Öz babalık ı.,ı'ıım Eval cemlyetine tebe G kürlerimizi sunmak (e Sunu da İlâve edelim Teşekle GTİYEte — yapılacak ni kürün taraı, onamad. b M etmektir $layan Socuk ÇocUk — haftası a karşı olan şefkat Takayt kalan Peyami Safa Çocuk.. Çacaik. — Böyle kanlı tanlı, gözünden iman ve zekânın ateşi daşan çocuk istiyoruz. Anne dikhat: Bir çocuk bir va 'andır. KA İstihsal çephese, irfan cephesine, Türk çocuğuna.. E hem İzzet ——— ——0 Muharebc. Düsman salgını. Ölüm! — » , Daha sonra: zincir, yaban! Biz, bu toprakta bunu bulduk. — Bir abam var atarım. Ner- de olsa yatarım. Diyen babadanız. Mütereddi baba! Biz. damarlarımızdaki bu nu-| huset kant gerine gerine akıttık ve zaferimizin neş'esini şarap ta 81 gibi ağzımıza dike dike içme- sini bildik. | İmanı kuvvetli - olanın bileği| de kuvvetlidir.. Bü iman ve.. . | yumruk: Türk milletinin yıldı-| zındaki karartıyı aydınlattı, bi- leğine vurulan yedi kat ciri kopardı Bü: ölüm, hiyanet, düşman| padişah, halife; medrese, fes ve böyle bir ana bir babadan güçlü küçsüz ne varsa hepsini; bütün orta devir zincirlerini -koparış: tır. borç ve Sana şunu bırakacağız: 'Taze bir Cumhuriyet. Yapılı bir vatan, Sağlam bir temel. Şen bir memleket. Mes'ut bir millet. Kahri biz çektik! Senden istiyoruz: Sağlam bilek. Ve, daima kuvvetli, daima d yer yüzünün medeniyet s'ali bir Türkiye. Dünya kuruldu kurulalı gü- neş şarktan doğar. Bu emel... ve bu çocuk da şarktan doğdu. Mustafa Kemal güneşin ço- cuğudur. Güneş soğuyuncaya kadar bu millet bu Kemalin sahibi o-| lacaktır. İsrafilin sürü bile bu| düşünük ve bu imanı kımıldata- mamalr! Çocuğum, Senden bunu istiyoruz. Böy- le büyü, bunun için büyüt. Bu şaşmayan iman ve baba vasiyeti daima boynunun mus- kası olacaktır! Hadi gül, eğlen. kutlu olsun. Merhaba .-ETEM İ İZZET FELEK. DİYOR Kİ Çocuk ve çocukluk Hep çocuk olduk değil mi? Şim- di hangimiz o hayatı, o yaşı ve ©o kaygusuz demleri âramayız? Hangi- mizi, çocuk iken muhat - olduğumuz Karazsız muhabbetle severler? Ben çocuk iken sevdiğim şeyleri düşündükçe © zamanki hüsnü tab'ı- ma bayran oluyorum. Yemişlerden | sakız leblebisi, Amerikan fıstığı, iki kavrulmuş şeker, oyuncaklardan, tı- çurtma ve makinal: vapur, eğlence- lerden karagöz ve kukla. En zıdd: ma giden şey kısa pantalon giymek- çizmeye bayılırdım, Karagözü sev diğim kadar Hacıyvattan nefret e- derdim.O zaman Haciyvatın tavrun- da mürailik vardı, şimdi o kâaragöz- lere de sirayet etti. Bayramın Bey y lemek idi, şimdi bunun zıddını ilti- zam ediyorum. Eğer büyümeyip — yani yaşlanmayıp — çocuk kal- saydım, bütün Hacıyvatlara karşı i- nt cidal eder sakız leblebisi ve A- Yş.sf'mık İosan? Vazife. harp cephesite kuvvetli - çocukl, İçin en müssir bir y | çe hazırlayan Himayei / Etfale yardım | edetken, vicdanımız müsterih ölsun* ki rdımlarınız €en hayırlı en milesteseye yapılıçor. SLAki v 1 faydalı merikan fıstığının ihtikrma mahal İbrraktırmam, resmi uçurtma musaba- kaları tertip cttirir ve nihayet bir| hayli çocukluk ederdim. Ama o za- man çocuk olduğum için yaraşırı » “EK Sev çocuğum! Bu hafta senin haoftan, Kurışmaz anan atan, Şenin emrinde yatan, ÖNi, oyna, gez çocuğum! Başımızın tacışiı, Gamlılar ilâcısı; Eğilmez ağacısın, Sekr yarının çocuğum! Sözünü ferman yaplık *Çocuk, adınd” taptık Seni sokaktan kaptık Saray verdik çoğuğum! met, arkan katle bakan, Milleti sev “çocüğüm! M. Salâhattiri xg’“) 'N YVA Çocuk ııiehıyılı Çocukların (kendilerine bir dünyası vardır. Zenginliği hayrı veren muhayyilelerinde yarattıkları bü alem, İstediklerine — görünmek, istemediklerine — görünmemek — gibi dalma azzu etiğlmiz bir kudrete malik fevkelbeşer mahlâkat, kimse- izlerin imdadına” yetişeh cinler, dev. ası — kahramanlar, — insanlarlı —anla- şan Dularıti * bayatına - kazışan münis hayvahlarla — meskündür. - Bu alemde hastalık yok, fenalik, ölüm yoktür. İhtiyaflık Yatli Dir rahâvet ve kemal çağıdır. İxtitâp içeken ve ölen yegAne mablük- genç- prenseslere göz koyan >ejderletdir. İns: ve hayvanlar nehayetsiz bir saadet içinde ve her dakika tel n eden muci- zeler srasında yüşürl Yaşlanı ? Yakli ber tarafımıs zı saran dert ve -keder içinde daha metut bir. dünyatin İşti: hisset dğimiz zemam “gözümüzün gelen, bu çocukluğumuzda kurduğu muz, her duğu için hakiki ve yegine muhayyel alemimiz diyeçeğim bu alem değilmi dir? işte onun içindir ki dalma taze bir ve kinı önüne pocuğun aynı şekilde kur- |heyecanla, seve seve avder eztiğimiz bir edebiyat varsa o du çocuk edebiyatı, yani bize, her şeye zağmen cuk Katan insanlafın . ezeli saadez rüyalarım okşayar. edebdiyattır. Perraunt, Andersen, Dick Segur gibi ve Onlar a bir çok Mühaçrirlerin kitapları bize emsalsiz bir inşirah - verirler. Çocuk edebiyatının İezzetini tat- mıyan, onun bize açağı nefis alemin muattar yollarında gezinmeyen Çocuk- lar bedbahttırlar. — Emin olalım ki onların fiki! ve ahlâki inkişaflarında bir liktir. En yüksek, en muka: ddes vazifelerimizden biri de memle- ketimizde bir çocuk edebiyatı yarat maktır. Fikri — temayülleri - itibarile eyiliğe, güzelliğe, mürüyvete, hulasa maddi ve manevi her türlü mnohasi- ne karşı fevkalide hassda olan çocu gun ruhu, keadisi İçin vücuda geriril- miş bir edebiyatla — beslenmezse o çocuk ilerde, hertem hiç bir faziletin gülebesine müsade etmeyen hayatın veşaret karıcı — meraretinden kaçmak için Uca edeceği muhayyel alemle- rin ex tatlısından mahrum - kalır. Bu yatında eli kalem — tutanların memleketimize — edecekleri — büyük hizemetlarden birl de bir çocuk ede- biyan vücuda getirmektir. Reşat x KA C maktus | Bugüan, şenin haftan başlıyor. Bu günden itibaren, altı gü- nün bütün saatlarına sahip ola- caksın. Bir güne sahip olmak demek, bütün dünyaya sahip olmak de- mek.tir: Sahip olmasını bilmek şartiyle, İyi çalışanlar iyi eğlenirler ve çalışmanın, eğlenmenin kadrini bilenler mes'ut insanlardır. Saa- det ve refah insanı hip kılar. Dünyaya,topla ve tüfekle değil dimağ ve fikirle sahip olunür. Saadet, kuvvetli dimağın, pas tutmayan düşünüşlerin mahsu- lüdür; ve ancak mes'ut insanlar zevki tadabilirler. Unutma ki bir zaman sonra yalnız bir haftaya değil, Iıumn' gönlere, bütün haftalara sahip| (ü olacaksın. Bunun için sayim zevkini tat ki, eğlenmenin zevkini tam du- yasşın. Sayin zevkini tadarsan eğlenmenin hazzmı duyar ve mes'ut olursun, refaha erişirsin, | Refaha erişenler, bütün dün-| yaya sahiptir evlât... | Memleketinin, fikri ve dima- ğiyle, dünyaya hükmedecek mü- reffeh insanlara muhtaç olduğu- nu unutma. SELÂMİ İZZET Gzcrasak zamEm Yoksul anneler; kimse- siz çocuklar Himayei etfa- lin kanadı al ındadır. SANAT ÂLEMİNDE Çocuk | Bütün tahakkuk etmemiş emelle- rin tesellisi.. Yer yüzünde olmasınız temenni ettiğimiz me varsa hepsini ondan bekliyoruz. O, ifade edilme- miş heyecanların en beliği, Belki üstünde duygularını teksif etmek istediği eseri san'atkârın ço- cuğu kadar samimi heyecanlarınım varisi değildir. Çünkü çocuk ve san" at eseri, hislerinc ses ve renk vermek istiyen san'atkârm ayni menbadan aldığı kudretle doğdu, ve her ikisi de ebedileşti. Kundakta bir bayvarı gibi bön bön gülümseyen bu mahluk, kim inanmı- yor ki bir gün arzın mihverini de- -İğiştirmeye kalkan ahmak filozofun kafasını tornistan etmiyecek. İki bin senedenberi Âdem evlâdı dün çenesini okşadığı insa: sunun önünde bugün eği her zaman ve daima böyle, Tasan gözlerini kaparken geride kalan bu bir sürü aşk ve şehvet mah- sulünden neler beklemiyor? Eli yüzü mürekkep lekesi içinde sevkı tabiisiyle yaramazlık etmiş yavrusundan — deha uman babalara hak verelim. O babalar ki evlâtları- n Leonarın, Mozatın, Dılı'ı:rnm ba: dat daha sevmedi peğrdea VNK Te cı ti 4 | Diyortar ki: yarısı| PLA V XT V F ÇOClel Em n her tara Bugün memleketim k Ço bayramı başlıyor ir için böyle bir bayram yükleri un!ırh diha ziyad ir hafta tertip etmekteki | $ üsü takdir. etmemek Bu bir hafta bize çocuk daha çok düşünmek Tir , büyüklerin —onlar için © lâkayı dahı ziyar —ıl olacakı kabil mir. ları vi Çocuğu düşünürek ya haba vazifesi değil; bi cudi dilerini rahı çIt ana baba kalmakla c mümiyet aai Ansan yüşle- | aC acı düyürür. nmenlir bir borca olduğunu tekrara lüzum - varamı Bonda tereddüt. edenle: bakikati hatırlamalıdırlar. ugünüm çocuğu — yarının mıdir Bunu bilerek yarının analıyız. verli n eski ada udamlarını Yarının desarerli Çöocuktaki küvvet, azmü iradet Tokumlarını ezecek ber türlü telâk- kileri, biz. büyükler, zihinlerinden atmalıyız. Çocuğun — istikbal kadar | engin bir kıymeti olduğunu Tunutmi- yalım. Manasiz bulduğumuz bir söze çocuk Takırdısı 'detiz. Bilmiş alalım Ki beğenmediğimiz herhangi birşeyi | ga İsnat etmekte pek fahiş bir hata irtiktp ediyoruz. Bilakis çocuk en çok sevilecek bir varlıktır... ve dikkat | edince görürüz Kt çocuğun kavvetli bir manvğı, yeni girdiği hayat anla- ma didinen bir zel €ğer çocuk dünyada gücdük amıyorsa buna gülmivelim; şılmaz hale geliren bizler, oca çocuklar değilmiyiz! A. Kemal ö ——— | | Ac çocuk! arız pocukları aterlamak Nuran ea iyı vesiledir - iysen p/ ıvMıM'u-ı.»,( köstü? ü in Höşeslimnli Ki Jer aceba di “İliç yemek ( aldık n T çunUNiZ Tülmem soğekmu x böyle hkd- Kuç gündü Üstümüzde kalmadı dermam- amiz Çimenlere bir hava almak için uzandık., zin azaklık hergün öğle üzeri vuların da neş'esini kırmaz d0? | ikâlmüş sessiz oluruyorlar Çabacak ders zitini bekteyip duravortar Mekki Salt ken ev sahibinin yar de vatan | , Çocuklar Teni Çocuklar A Hiday eç Pek küçüktüm. Şimdi hayal meyal ha- urlıyorum; Babamla beraber o zantan bi yük mevki zahibi yağlı bir aile doştanu İçeri dışat çıkarak koşup oynar: yakıla babama an- k Gevrinin uyane üs hiykiyle ara İattığı şeylere çot dırmaya başlediği bir elimle işittim. Aşağı yukarı de idi — Elendim siz olsantz buna nasik tar mmnül edersiniz yirmi yaşında çocuk JalaBır, tayasız, yapa yalaız sökağa fırlıyor... avallı adam olt Yirmi sene evelki çocukluğu yaşamas mış getçler, belki bunu mübaleğaya ham |ledeceksiniz. İnacmazsanız, — ağabeyleri Dize, babalarmıza, dayrların rınıza sorun! © zaman çocük iki dört yaşında konuşmayı dısıyla sokağa çıkmaya yaşında mektebe ci okumayı söker, ancak an beşinde iki sa: tır tmeşk yazacak kadat yazı öğrenirdi. Yirmi beşinden evel dünyayı anlamak , amacala- yıtada yürümeye, altı yaşında de- İşöyle dürcun evinde, mahallesinde gör- - dnğü, temas ettiği eşya hakkında bile ari- câk müğbem fikirler edinirdi. Bu lüzum- *uz safiyet ve cehaletin devamında o za- manın mekteplerinin de büyük bir dahli vardı. Ezbercilikle çocuğun beynini u. İlandırır onun asıl Tüzüm olan malümata sahip olmasına imkân bırakmazdı. .. * Aradan yirmi sene geçince İş dalştı. Vüziyet büsbütün ber akis oldu. Bu gç- fer ortada hiç çocuk kalmadı. Arlık iki yaşındakini bile karşınıza alıp onunla çe. cukça konuşmak've saliyetine gülimek kabil olmayor. Bir ahpabımmm üç yaşında bir Çocuğu ver, geçen gün bize etransatlantik> ler- den bahstetti. Bir dostumun dört yaşında bir var mükemmel otomobil Bir arkâdaşımın beş yazı makinasında piyano çalıyor. Çok sevdiğim bir ketı var. oğta Jare ediyor, yaşındaki kuı, istediğini yazıyor ve zatın on yaşında bir Göte kadar fasik almanca, ha- Mertinin Üslübuyla fransızca kanuşuyor. Eskiden olsaydı bunları her hangi bir varyete sahnesine çıkarıp Acubel Ölem- den, diye gösterebilirdik. Fakat ne ezki fazla saf ve cahil, ve de yeni büyümüş te küçülmüş hisini veren çocukluk benim hoşuma gitmiyor. Tekâmll seycini takip ederek her ha- yat devresinin zevkm tadan ve efrafını tattıran insanlar arasında yaşamak — işti. yörüm. Çocuk terbiyesinde anlattığım bu (i- ratla tefritin ortasını — bulabilirsek na mutlu ! AHMRT KİDAYET