e go Poletika destanı<tss0 a izi | Balkanda esiyor yine fırtına, e N Hırvatlar göz dikti İslav tahtına, ei si SırpKırahaldı, yükü sırtına, .i k Tetikte Yunanla Bulgar hemşeril let İpe ii b A ç e Ki İsi e İsi e ei Li İzi *, çi Sİ Daha büyülderde girla hazırlık, ii : İngiliz denizde bir ejder balık, ie! Döst'namı altında ariyor alık, e ? «Nibde Araplari boğar hemşeril li ,», : *; ; i . 2 : ie iei İtolya çizmesi içinde rahat, z Bizimle uyuştu, keyfi iki kat, ix Rüsyalı dostumuz bekliyor fırsat, Romanyava etsin ılgar, hemşeri! SOM NDONONC v MILLTYET, " Tuhaf tıkrrlar BİRİNİ BULALIM DERKEN Zengin bir zatın evin- de büyük bir ziyafet | veriliyordu. Evin Ha- nımının mücevherleri fevkal'ade idi. Yüzük- lerinden birini parma- ğını sıkıyor diye çıkar-! mış, masanın. üstüne koymuş, fakat beş da- kika sonra dans edip dönünce yüzüğünü ye- yerinde bulamamıştı. Misafirlere dondü, de- di ki: — Tabi hiç kimsenin günahına girmek iste- mem. Şimdi elektrik- leri kapatacağım. kim aldıysa yüzüğü şu ma- sanın üzerindeki saatin yanına bıraksın.. Elektrikler kapandı, iki dakika sonra tekrar açtıdığı vakit ortadan saatte kaybolmuştu. TADI OLMUYORMUŞ! IKi kadın arasında: İs, is, — Yahu bizim Efen- iş il dinin ahlâkı deyişmeğe is İV başladı, pek hayre alâ- e. Romanya başında küçük Kıralı, i met değil. Eskiden e Tuna kıyısında yaptırımı li A pe yel e y yaptırmış. yalı, i| şimdi re kadar istesem * Mülkünün yarısı Macarın mahı, #8) cüzdanını açıyor sal ie Bişima gaile yağar hemşeri! sil diyor. z ip id ç iği| — Daha iyi yal, a l — Kardeşim, kavga- i di 1! sız alınan paranın tadı ex) i! olmuyorkil Ç ETLERİ DAHA GEVREK Avusturya bağlı dostu Almana, Lehli yüzü dönük Paristen yana, Sarılm:ş hasılı her kes bir cana, Kendini satıyor ağar hemşeri! Kabına sıgmıyor Japon kardeşler Çinde yığın yığın birikti leşler, Afganda yakında düzelir işler, Kral asileri koğar hemşeri! A LR Bizi sorarsanız sağlamız sağlam, Silahım omuzda, elimde çapam, Uzağı fark eder Başvekil Paşam, Gün doğmadan neler doğar hemşeri! M.S © lik : YENİ BOYANMIŞI se Sl pe Tuhafiyetisdükânın- Me ak 4 Ba â bak bu Kapının diye kadar bana hep yeni diye sattığın mal- ar kullanılmış çıktığı in, doğrusu, bu lev- iyazıyada inana- tomu berbat Zinet isterim Bir İngiliz misyoneri orta Afrikada vahşi bir kabile reisine sorar: — Hangi milleti da- ha çok seversiniz. Fran- sızları mı İngilizleri mi? — O... tabii İngilizle- Ki. Ve misyoner mem- nun, gülümserken vah- şi ağzını şapırdatarak ilâve eder: — Efendim, onların yor da... BİLAKİS... Karı koca arasında: — Artık, hayat çekil- mez oldu, biliyor mu- sun? — Pek âla ohalde annenin yanıma git... — Annemin yanına- mi, öldüğünü bilmez | gibi söylüyorsun? — Bilâkis, bildiğim için söylüyorum. KENDİNE Sarhoşun biri gece dar bir sokaktan geçi- yordu. Tanımadığı bir adam, koluna çarpa- rak kaldırımın üstüne ! yuvarlandı. Sarohş a- | yağa kalkarken gü-| lüyordu: — Niçin zahmet etti- niz, ben kendi kendime etleri daha gevrek olü--| | va PAZAR 13 KANUNUSANI. Page ea 7 s6 — Ay var; yılığ! besler, yıl: var ayı besler. , 87. — Ayın eskisini Keserler de — yildiz yaparlar, 83 — Ayağın sığ- mayacağı yere baş sokulmaz. 89 — Ayağa dokun- madık taş olmaz. . sv — Ayağı büyük mihnet, beşi büyük devlet. 61 — Ayağında mı hı yok, dağa, yama- ca gider. 92 — Abüdane ser- pilir, insanı kısmet gezdirir. 9 — Aş taşınca kepçeye paha bulun- maz, 04 — Ağmansız güzel arayan, yarsız kalır. 95 — A budala bu- dala, ne konarsın odala bu dala.. BARİ Yağlı müşteri! Beyoğlunda, büyük bir mücevherat ma- #azasındayız. Kapıda bir otomobil durdu. Bu gayet temiz giyin- miş kibar bir adam- dır. oAzametle içeri girerek mağaza sahibi Hıntıryan o efendiyi aradı. — Pırlanta olmak şartile bazı şeyler ala- cağım. — Emredersiniz Bey- fendi.. Kutular açılıyor, Pan tantif , Kolye, Broş, Yüzük, Bilezik, Küpe, çeşit çeşit mücevherat gözleri kamaştırarak i birer ikişer meydana çıkıyor. Zengin zat bir tah- tada işi bitirmeğe ta- raftarı, soruyor: — Bunlara ne isti- yorsunuz? — Son fiyat 7777 lira. — 560 veriyorum, kabul mü? kat neticede uyuştular. Zengin zat, cebinden küçük bir defter çi- İ Olurdu, olmazdı, fa- | rakla soruyordu: | İ i başka rakkamı çiziyor- Gördünüz mü hüneri! Pariste bir çalgılı kahvede hünerli oyun- lar oynayan Thea Ak ba isminde bir kız varmış; Bu kizin hers kesi büyük hayretle- re düşüren bir hüne- ride sağ ve sol elinin herüç parmağı ile aynı zamhdı ayrı ayrı raka- mlar yzabilmesicir . Matmazel “The, bunuu için parmaklarinn uç- ları tebeşirli .nzun so- palar takıyor ve böy- lelikle meselâ şehabet parmağı (4 )rakamını yazarken orta parma- ğı da yine ayni büyük- lükte (3) veya (5) rak- kamını, ötekide bir muş. Hünerin bu çeşitini görmediniz değil mi? KAPICI BAHŞIŞLARI Londrada bazı bü- yük otellerin kapıcıla- rıma aldıkları balışış- lar senede bizim para- mızia 50 bin lıraya baliğ olmakt imiş. Bu |. kapıcıların tabi oto- mobilleri, o konakları varmış. Hey gidi dün ya hey! 9— Armudun sulusu insanın (o sulusundan iyidir. 10— Bir yastıkta iki baş, her sene çöker on yaş... : bir iki satır yazı yaza- rak uşağı ile kona- ğına gönderdi: «Azizem. Kâğıdı getirene 7500 lira ver b Uşak otomobile bi- nip gider. Beyfendi de mağazada Hıntıryan efendinin ısmarladığı kahveyi içerek bekler. Uşak yirmi dakika sonra 7500 lirayı hamil olarak gelir parayı Beyfendiye teslim eder. Sayarlar: tamam. Te- şekkürler, minnetler arasında Beyfendi'oto- mobiline biner: Gırrr.. * Hıntıryan Efendiye aynı akşam karısı me- — Kuzum, bugün benden 7500 lira aldır- mışsın. Pek çok ilazım "YUNANIN VERECEĞİ PARA Ankarada Yunanlı- larla mübadele mes- eleleri hakkında ya- pılan < müzakerenin ilk kısmı bitti ve iki taraf anlaştı, Şimdi işi vekillerimiz tetkik edecekler, Bu anlaş- maya göre, yunanis- tandaki türklere ait mallar sahiplerine ve- rilecektir. Oradaki türk malır- nın buradaki yunan malından çok olduğu- nuda yunanlılar ka- bul etmişlerdir, İşte bu fazlalık için muzla i2 milyon lira vermeğe razı oldular. İN Sili pll bg. Lu aynı yalnız üzerinde iki nok! yunanlılar, bizim para- Td OD A ATO M0 Zi Hanımlar, Efendiler, (0) tıpkı kayıkci kancasıdır. (8) (0) tası vardır. ' Günün haberleri arasındi AÇ ÇOCUKLARA YEMEK Aylardan “beri. söy lendi, yazıldı. Nihaye neyse biçare aç yav rucuklar, çok şükü ölmeden Hilali Ahme imdatlarına yetişti. Gittikce de faaliyeti ni fazlalaştırıyor. Şin diye kadar günde 25 çocuğa bazı souk gıd: lar veriyordu. Dünde itibaren 3000 çocuğu karnını doyurmay başladı. Hem bundan sonr bazı günler sıcak ye mekler kuru köfte gi şeyler de verecektir. Bugünün, çocukları yarının gençlerini be leyen bu şefkat yuv sına aferin! Millet mektepleri için Millet Alfabesi ? ,