10 Ocak 1929 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

10 Ocak 1929 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MİLLİYET, PERŞEMBE n | aâka mal Eski zaman hikâyeleri: — ——— - Behey imansız... Vkktile Arabistanda Cuha isminde, yarı a- (kıllı, yarı aptal - bir * “mahluk varmış. O ka- —© darcanlarını sıkmış ki -anası babası bileondan “kurtulmağa « behane “ararlarmış. Bir gün “annesi bu serseriyi ba- şından defetmek için eline iki somun ekmek- — le yarım dirhem gü- — kemalegeldi,H müş vererek: — Artık demiş. yaşın acca git- mek farz oldu... Hadi =bakalım, baban geldi- ği zaman seni evde bul- masın. - Cuhaekmeğikoltuğu altına alıp parayı cebi- — ne koyup evden çıkmış fakat sonradan vaz ge- — çerek annesinin bulun- ıadığı sırada tekrar geri dönüp babasının yatak odasına saklan- mış. Akşam, karı koca güle oynaya yemek yemişler, ve yatak oda- sına çekilip yatmışlar. Osırada babası Cnha- — nın nerde olduğunu so- runca kadın anilatmış:— — Beı;ı,onu hacca gön- derdi Her"îu habere sevı- öcnerek: — Hu o —Dur, demış. ben de / sana bir müjde vere- — yim: Şehrin kadısı öl- 'j —Müş, cemaat beni ka- C.dr yaptilar eç T'ım osırada Cuha koltuğu altında iki ek- «zasp Yollan hemşerı <wâ eme belleyemem kırkından sonra, Üşenme, aldırma yağmura, kara, Verecek değilsin kimseye para, Millet mektebine yollan hemşeri! Kalem başına köş, borü çalındı, Cehalet kalasriçten alındı, Memleket içine haber salındı, Millet mektebine yollan hemşeri! Yetm'ş'ik neneler rahleye çöktü, Herkes bildiğini ortaya döktü, Baş'ayan, on günde dersini söktü, Millet mektebine yollan hemşeri! - Yirmi sekiz harftir belleyeceğin, Onbeş gün var yoktur baş eyeceğin, Varmni bu nimete bir diyeceğin, Millet mektebine yollan hemşeri! Tuhaf fıkralar : ea Ne yapmalıyım? Bir akşamcı Doktoar | sordu: — Doktor,burnumda- ki morluğu geçirmek için ne yapmalıyım? Doktor şu cevabı rdi: — Bilhassa yemekten evel masa başında hiç bir şey yapmayın! HİDDET Dadısı küçük Faruğa, ne zaman kızacak olur- sa yüze kadar sayma- sını, bu suretle hidde- tinin geçeceğini söyler- di. Bir gün dadısı baktı ki Faruk bahçede ken- dinden daha ufak kar- deşini dövüyor, Hemen koştu: — Faruk, dedi, ben sana ne tenbih etmiş- tim, kızdığın zaman yüze kadar say, hidde- tin geçer dememiş miydim. Faruk halâ kardeşine vurmakta devam ede- rek cevap verdi: — Dadı çoğu gitti azı kaldı, seksene kadar geldim, yirmi tokat daha atayım kızgınlı- ğım tabiatile geçecek! —a mekle sedirin altından başıni uzatmış: —Beimansız kadı, de- miş, ilk evel gelde bu haksızlığı temizle ba- kalım. Sen hiç iki so- mun ekmekle üç aylık yola gidildiğini gör— dün mü? — - | r 10 KÂNUNUSANI, 1929 âüâ nukteler İspanya Kralı Alfons, büyük muharebeden evel Almanyaya seya- hat etmişti. Bir gün misafir oldu- ğumemleketin hüküm- darına bir cemile ol- mak üzre Alman ordu- sunun miralay kıyafe- tile Kayseri ziyaretetti. Alman imparatoru mi- safirini kendi ordusu- nun üniformasile karşı- sında bulunca memnun olmuş, fakat bir aralık Alfonsun elbisesinedik- katlice bakarak bağır- dı: —O...Haşmetmeap... dedi, eğer ordumun hakikibir cenera i ol- /| saydınız sizi cezalandı- rırdım., —Niçin Haşmnetmeap? — Baksanıza, ünifor- manızda kocaman bir leke var!... Alfons, kayserin işa- ret ettiği vere bolun lekeyi görünce gülüm- seyerek: —Bu y 'dikkatinizden dolayı teşekkür ederim. Haşmetmeap... Kendi ordumun üniformasını daha bugün çıkardım. Bir daha kendi ünifor- mamdan başkasını giy- meyeceğime emin olun Haşmetlim... O günden sonra Al- fonşun üzerinde mira- lay üniformasını gören olmadı. SEYYAHLAR palı seyyahlardan bazıları — Amerikaya gittikleri zaman meş- hur «Niyagara » şella- lesini görmek istediler. Rehperleriyle birlikte otarafa ilerliyorlardı. le meydana çıkmıştı, Fakat suların şırltıltısı işidilmiyordu. Erkek seyyahlar hayretle sor- dular: — Niye hiç bir gürül- tü işitmiyoruz? Rehperleri tâkaydane cevap verdi: — Bir az Hanımlar konuşmaya fasıla ve- rirlerse onu da işitirsi- Kadınlı,erkekli avru- 1 ı._“u' »Hanımları yolda gi- derken hep sağımıza alıyoruz. Kalbimiz sol- da olduğuna göre pek doğru bir şey değil. Fakat para eüzdanımı- zı sağ cebimizde taşıdı- ğimiıza nazaran muva- fık! ; »Kadınlar vücutları gibi fikirlerini ve düşün- celerini de ap açık or- taya koymuş olsaydılar dünyada tek bir erkek onlarla meşgul olmaz- dı. »*İnsanları muayyen bir gayeye sevketmek için fikirlerine değil, hislerine kitap etmeli- dir. »Fertler kendilerine yapılan fenalıkları çok defa ' affederler, fakat cemiyeti beşeriye ona karşı yapılan fenalığı hiç bir zaman aifet- mez. »Her saadetaz çok bir birine benzer, fakat, felâketler yekdiğerini takip ettikçe dahazi- yade ş'ddetlenirler. Hayatta muvaffak Büyük adamlar Mitat Paşa Mitat Paşa Saltanat idaresinin tazyikı altın- da ilk yenilik cereyanı- nın başına geçmiş bir devlet a« amıdır. Mitat Paşa yeniliğin olduğu kadar kanunun veidarede intizamın da taraftarı idi. Mitat Paşa araft 1238 senesinde doğmuştur. Muhtelif val.liklerde ve büyük memuriyetlerde bulunduktan — sonra sadrazam oldu. Aptül- azızeislahattan bahset- ti, sarayın israflarına nihayet vermek istedi Fakat bu tarzı hare- keti sade satrayın değil arkada —.larının, r'ılııp— lerinin de hoşuna git- medi. Teşsbbüslerinde yalnız kaldı. Bir takım entrikalara kurban ol- olabilmek için çalışkan| — zeki, sabırlı, bir azda »Erkeklerin bir ç(ık cebi vardır, fakat bun- ların hiç birinden ka- dinin hoşuna gidecek paradan beşka bir şey çıkmaz. Halbuki - bir kadın çantasında er- kekleri mestedecek ne- ler vardır neler! Bir kadın KENDİNİ ASTI Beyoğlunda Firuzağ- da Tülbentçi sokağında (1)numarada oturan du, Avrupaya sürüldü. Tekrar geldi, mevki iktidara geçti, emelle- rini yerine getirmek için çok uğraştı. Niha- yet 1301 senesinde (Taif) e sürüldü ve öldürüldü: Mitat Paşa gerek va- lilik lerde, gerek razır ve sadrazam oldukları zaman çok yararlıklar| , göstermiş, lâkin bütün tanzimatçılar gibi oda Adile Hanım isminde! Şelale bütün azemetiy- | Dir kadın dün saoa.. kendini tavana asarak intihar etmiştir. Adile Hanım seyyar tütüncülük yapan Adil Efendi isminde birinin metresiymiş. Biçare kadının neden çanına kıydığı henüz bilinmiyormuş. Adil, Adile birbirleri- ni iyi bulmuşlar ama, sonu çok fecil — - fazla hayale kapılmış- Gır. Buna rağmen Mitat 'Paşa geçen asrın mef- küreci bir.siyâset ve idare adamıdır. HASTA HANEDE Adamın biri dehşetli bir telâş içinde hasta- haneye girdi: — Yolda, dedi, arka- daşlardan birini gör- düm, o söyledi, Lizim karıya otomobil çarp- mış, buraya kaldırmış- lar. Doktorlardan biri ce- vap verdi: — Valla, bir kadın getirdiler ama kim ol- duğunu — bilmiyoruz. Çünkü iki saattir, bay-| - gin yatıyor, ağzını açıp| ; tek kelime söylemedi. Adam geniş bir nefes aldı: — OÖyleyse, dedi, o bızım karı olmıvacak OK Gunun haberlerı arasında Harici Sırp, Hırvat, Bulgar Geçen gün Sırbistan- da kavganın kızışmak- ta olduğunu haber ver- miştik. Sırbistanda ki gürültününye Hırvatlar sebep olmuştur. Hırvatlar evvelâ Sır- bistanın himayesinde yarı müstekil bir dev- let olmak istiyorlardı. Şimdi-fikirlerini -de- Giştirmişler: Sirbistan, komşuları kolayca onu yalayıp yütmasın diye Bülgâristanla, birleş- meli, kıralları bir ol- hymiş. Tabi kendi işleridir ne istetlerse yaparlar. Biz, yalnız haber diye ya Lly()I'llZ Dahili Vergiler birleşse.. Evet vergiler birleşse çok iyi olur. Hüküme- timizin buna karar ver- mek üzre olduğu anla- şılıyor. Köylü esnaf bu işe doğrusu memnun olacaktır. ; Çünkü kertikli hesap- lara herkesin aklı -er- mez. Hem devlet için de- ayrı. ayrı muameleler yapmak çok masraflıs dır. Eğer vergiler bir el- den toplanırsa devlet ne alacağını millet de n& vereceğini bilecektir. Her işte kolaylık: Hü- kümetimizin tuttuğu ü yol budür. j Millet mektepleri için Mıllet Alîabesı ) k kar ak kama kita ) , Ağalar. SKİAR A Yt GAĞA ll İ KUŞKŞ X7 Efendiler (K) dülger rendesi, (G) eski mods* gözlüktür, bunu da böyle hatırınız da tutun! "T Her hakkı makfuzdür | Narti lraj olor vulur rtanlar nüdir — olunu

Bu sayıdan diğer sayfalar: