MİLLİ lYİ'İI PERŞEMBE 10 KANUNUSANI, 1929 —Mı!Eıycaâm halka mahsus sahifesi Deme belleyemem kırkından sonra, Üşenme, aldırma yağmura, kara, Verecek değilsin kimseye para, Millet mektebine yollan hemşeri! Kalem başına köş, boru çalındı, Cehalet kalasriçten alındı, Memlelet içine haber salındı, Millet mektebine yollan hemşeri! Yetmi'ş'ik neneler rahleye çöktü, Hej ğ ? Eski zaman hiküyeleri: Behey imansız... Vkktile Arabistanda Cuha isminde, yarı a- Ci kıllı, yarı aptal bir — mahluk varmış. O ka- —— darcanlarını sıkmış ki “anası babası bileondan “kurtulmağa - behane — ararlarmış. Bir gün “annesi bu serseriyi ba- şından defetmek - için eline iki somun ekmek- |— le yarım dirhem gü- — Müş vererek: — —Artık demiş, yaşın — kemalegeldi,Hacca git- mek farz oldu... Hadi bakalım, baban geldi- ği zaman seni evdebul- masın. Cuha ekmeği koltuğu altına alıp parayı cebi- — ne koyup evden çıkmış fakat sonradan vaz ge- — çerek annesinin bulun- aadığı sırada tekrar — geri dönüp babasının yatak odasına saklan- mış. Akşam, karı koca güle oynaya yemek yemişler, ve yatak oda- — sınaçekilip yatmışlar. — Osırada babası Cnha- — nn nerde olduğuünü so- ruaca kadın atilatmış: -- —Benonu haocp,gön — derdi Ti Herm habere aevı- nerek: e Dur. defı iş, ben de na bir mü jde vere- -’yim: Şehrin kadısı öl- müş, cemaat beni ka- di yaptılar. Si — Tam osırada Cuha tında iki ek- gö es bildiğini ortaya döktü, Boş'ayan, on günde dersini söktü, Millet mektebine yollan hemşeri! Yirmi sekiz harftir belleyeceğin, ()nlxşgıın var yoktur baş eyeceğin, Varmı bu nimete bir diyeceğin, Millet mektebine yollan hemşeri! M.S Meşhur nükteler İspanya Kralı Alfons, büyük muharebeden evel Almanyaya seya- hat etmişti. Bir gün misafir oldu- ğumemleketin hüküm- darına bir cemile ol- mak üzre Alman ordu- sunun miralay kıyafe- tile Kayseri ziyaretetti. safirini kendi ordusu- nun üniformasile karşı- sında bulunca memnun olmuş, fakat bir aralık Alfonsun elbisesine dik- ğatlice bakarak bağır- z —O...Haşmetmean... dedi, eğer ordumun hakiki bir cenera i ol- saycınız sizi cezalandı- rırdım, —Niçin Haşmetme2z p? — Baksanıza, ünifor- manızda kocaman bir leke varl... Alfons, kayserin işa- Fet ettiti vere holun Tuhaf fıkralar : Ne yapmalıyım? Bir akşamcı Doktoar sordu: —Doktor,burnumda- ki morluğu geçirmek için ne yapmalıyım? Doktor şu cevabı rdi: — Bilhassa yemekten evel masa başında hiç bir şey yapmayın! HİDDET Dadısı küçük Faruğa, ne zaman kızacak olur- sa yüze kadar sayma- sını, bu suretle hidde- tinin geçeceğini söyler- di. Bir gün dadısı baktı ki Faruk bahçede ken- dinden daha ufak kar- deşini dövüyor, Hemen koştu: — Faruk, dedi, ben sana ne tenbih etmiş- tim, kızdığın zaman yüze kadar say, hidde- tin geçer dememiş miydim. Faruk halâ kardeşine vurmakta devam ede- rek cevap verdi: — Dadı çoğu gitti azı kaldı, seksene kadar geldim, yirmi tokat daha atayım kızgınlı- ğım tabiatile geçecek! ——— mekle sedirin altından ©| başını uzatmış: —Beimansızkadı, de- miş, ilk evel gelde bu haksızlığı temizle ba- kalım. Sen hiç iki so- mun ekmekle üç aylık yola gidildiğini gör- dün mü? lekeyi görünce gülüm- seyerek: —Bu dikkatinizden dolayıteşekkür ederim. Haşmetmeap... Kendi ordumun üniformasını daha bugün çıkardım. Bir daha kendi ünifor- mamdan başkasını giy- meyeceğime emin olun Haşmetlim... O günden sonra Al- olmadı. SEYYAHLAR Kadınlı,erkekli avru- pahi seyyahlardan bazıları — Amerikaya gittikleri zaman meş- hur «Niyagara: şella- lesini görmek istediler. Rehperleriyle birlikte Otarafa ilerliyorlardı. Şelale bütün azemetiy- | le meydana çıkmıştı, Fakat suların şırltıltısı işidilmiyordu. Erkek seyyahlar hayretle sor- dular: — Niye hiç bir gürül- tü işitmiyoruz? Rehperleri lâkaydane cevap verdi: — Bir az Hanımlar konuşmaya fasıla ve- rırlerse onu da işitirsi- 3#Hanımları yolda gi- derken hep sağımıza alıyoruz. Kalbimiz sol- da olduğuna göre pek doğru bir şey değil. Fakat para cüzdanımı- zı sağ cebimizde taşıdı- ğımıza nazaran muva- fik! SKadınlar vücutları Alman imparatoru mi-|gibi fikirlerini ve düşün- celerini de ap açık or- taya koymuş olsaydılar dünyada tek bir erkek onlarla meşgul olmaz- dı. Sİnsanları muayyen bir gayeye sevketmek için fikirlerine değil, hislerine kitap etmeli- dir. »Fertler kendilerine yapılan fenalıkları uık defa affederler, fakat cemiyeti beşeriye ona karşı yapılan fenalığı hiç bir zaman atfet- mez. »Her saadetaz çok bir birine benzer, fakat, felâketler yekdiğerini takip ettikçe dahazi- yade ş'ddetlenirler. Hayatta muvaffak olabilmek için çalışkan zeki, sabırlı, bir az da katakullici olmalıdır. »Erkeklerin bir çök cebi vardır, fakat bun- ların hiç birinden ka- dinin hoşuna gidecek paradan beşka bir şey çıkmaz. Halbuki - bir kadın çantasında er- kekleri mestedecek ne- ler vardır neler! Bir kadın KENDİNİ ASTI Beyoğlunda Firuzağ- da Tülbentçi sokağında fonşun üzerinde mira- | (1)numarada oturan| fazla hayale kapılmış- lay üniformasını gören| Adile Hanım isminde! tır. vır kadın dün sabvau.. kendini tavana asarak intihar etmiştir. Adile Hanım seyyar tütüncülük yapan Adil Efendi isminde birinin metresiymiş. Biçare kadının neden çanına kıydığı henüz bilinmiyormuş. Adil, Adile birbirleri-| ald ni iyi bulmuşlar ama, | karıya otomobil çarp- adamlar Mitat Paşa Mitat Paşa Saltanat idaresinin tazyikıaltın- da ilk yenilik cereyanı- nın beşina geçmiş bir devlet a« am'dır. Mitat Paşa yeniliğin olduğu kadar kanunun veidarede intizamın da taraftarı idi. Mitat Paşa araf 1238 senesinde doğmuştur. Muhtelif val.liklerde ve büyük memuriyetlerde bulunduktan — sonra sadrazam oldu. Aptül- azızeislahattan bahset- ti, sarayın israflarına nihayet vermek istedi Fakat bu tarzı hare- i sade sar'ayın değil | arkacaşlarının, rakip- lerinin de hoşuna git- | medi. Teşebbüslerinde yalnız kaldı. Bir takım entrikalara kurban ol- du, Avrupaya sürüldü. Tekrar geldi, mevki iktidara geçti, emelle- | rini yerine getirmek | için çok uğraştı. Niha- yet 1301 senesinde (Taif) e sürüldü ve öldürüldü: Mitat Paşa gerek va- lilik lerde, gerek razır ve sadrazam oldukları zaman çok yararlıklar göstermiş, lâkin bütün tanzimatçılar gibi oda Buna rağmen Mitat Paşa geçen asrın mef- küreci bir siyaset ve idare adamıdır. HASTA HANEDE — Adamın biri dehşetli bir telâş içinde hasta- haneye girdi: — Yolda, dedi, arka- ıaşlardaıı birini gör- iüm, o söyledi, Lizim mış, buraya kaldırmış- lar. Doktorlardan biri ce- vap verdi: — Valla, bir kadın getirdiler ama kim ol- duğunu — bilmiyoruz. Çünkü iki saattir, bay- gin yatıyor, ağzını açıp tek kelime söylemedi. Günün haberlerı arasında Harici Sırp, Hırvat, Bulgar gün Sırbistan- da kavganın kızışmak- ta olduğunu haber ver- miştik. Sırbistanda ki gürültününye Hırvatlar sebep olmuştur. Hırvatlar evvelâ Sır- bistanın himayesinde yarı müstekil bir dev- let olmak istiyorlardı. Şimdi fikirlerini - de- Biştirmişler: Sırbistan, ko.nşııları kolayca onu yalayıp yutmasın diye Bülgaristanla birleş- meli, kıralları bir ol- |ı_vm;ş. Tabi kendi ne isterlerse yaparlar. Biz, yalnız haber diye yazıyoruz. Vergılcr birleşse.. Evet vergiler birleşse çok iyi olur. Hüküme- timizin buna karar ver- mek üzre olduğu anla- şılıyor. Köylü esnaf bu işe döğrusu memnun olacaktır. ğ Çünkü kertikli hesap- lara herkesin aklı er- mez. Hem devlet için de ayrı ayrı. muameleler yapmak çok masraflı- dır. Eğer vergiler bir el- den toplanmırsa devlet ne alacağını millet de işleridir|n& vereceğini bilecektir. Her işte kolaylık: Hü kümetimizin — tuttuğu yol budür. #vevevLAALAKAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAADAAA. Millet rmektepleri için Millet Alfabesi S gâ ga gaz girgin t ” a ğ ıı'ıııf/”l DUAUAŞOCTL Adam geniş bir nefes ç ÇA GA ZZ KA A VN A k kar ak kama kıta IIİ”IİIIİI /II/’IİJİII/% g 5 Ağalar. Efendiler (K) dülger rendesi, (G) eski moda | gözlüktür, bunu da böyle hatırınız da tutun! : 1 Her hakkı