İ w)fa"î rılhyct ASRIN UMDESİ “MİLLİYET.TİR. 8KÂNUNUSANI 1929 BUGÜNGÜ HAVA Rasathaneden aldığımız malümata dün hararer en fazla üçe çıka- İŞ €n az gu ldüz yarım dere- dar düşmüştür. muravassıt poyraz. ese- kapalı ve hafik karlı DÜŞÜNDÜKLERİMİZ, DOGRU YOL Geç olsunda güç olmasın; nancti süt meselesinde P yet doğrü yolü tuttu. Mü- hittin Beyin tavsiyesiyle veri- “Jen karara göre emanet bundan /— böyle süt işlerinde yalnız mura- ıı' vazıyette kalacak ve süt dine karışmayacaktır. Emanetin iptidadar beri takip etmesi icap eden yol bu idi, Biliyoruz ki emanet şehre temiz git içinmek için süt aliş veriş- İne girmişti. Ticaret maksadı yukıu. Fakat şehre temiz süt içirmek için cmanetin ticarete başlaması lâzim değildi. Ema- etin halka temiz süt içirmek fesi olduğu gibi, meselâ iz yağ, taze sebze yedir- te vazifesidir. Bu vazite- ifasınde emanet yağcılık — manâklik mı yapmalıdır? Yllln“ daima halkın sıhha- gü Me alâkadar olam işlerde — murakıp vaziyetinde kalmalıdır. Nasıl ki süt işlerindeki kısa fakat faydalı tecrübe de bize bunun yeğane çıkar yol oldu- — gunu göstermiştir. LAVVRENCE Harbı. umümiden beri bir eri İngiliz yakın ve orta Şııt milletlerinin başına musallat du. Miralay Lâvvrence (Lorans Cokunur) narmadaki bu İngiliz dostu, Kâh Arap , Kah Şark millet- ayırhahı rolünde; fakat hakikatte İngiliz casusu ctinde.faaliyettindedir. İngiliz gazetelerinden — ve renccin kendi yazdığı eser- İerden anlıyoruz ki umami harpte Arapları İngilizler lehine ayak- İandıran adam kendisidir. Mvvrence, Arap dostu vaziyetinde Bt hakikaten, İngiliz İmpara- — törlüğünün hadimi ölarak Arap- Jar arasında nasıl oyün oyna- aldattığını a yazmıştı. Biz bu neşriyatı okurkon Lavvrence in kendi oynadıtı fazla mübaleğalı bir lisan ile anlattığı kanaatına varmıştık. yoksa her ne olursa olsün. casusluğunu yazılığı eser ile ilirat eden bir adamın bu- danböyle bu sahada çalışmak- yan - vazgeçeceğini de zannet- miştik. Son gelen haberler, Lavvren- ge m Afgan asilerile beraber iduğunu — bildirmektedir. Dün . dinimiz elden gidiyors diye rapları kıyame sevkeden ve tiheyet memleketi lagilizlerin teslim eyliyen «Lavvraeuel» yügün » dinluiz clden gidiyor> de- igan asılerinin başında görü- OTUZ. ibret ve intibah ile sey- edi bir manzara değil mi? YXUGOSLAVYADA — Vügo Jav buhranı Kral Alek- idma kanunu esasiyi İlga ve feshetmesi e bir. kabine buhranı ol> dığını dün yazmıştık, Filha- guka Habinenin teşekkül ettiği ve vezivetin tabil bir cereyan alması icap oderi bir zamanda, kralın kanunu esa- ilga etmesi, buhranın peı deılıı olduğuna delalet et- Hırvulıt esasen — devletin şimdiki târzı teşekkülünü beğen- memekte idiler . Şekli hükümetin Istiyorlardı Şurası Için bugünkü vaziyette yapacak başka bir şey kalmamıştı. Anasırı yekdiğerine bağlıyan Kanunu esasf artık bu vazifeyi görme- meğe başlamıştı . Bu vaziyette bir de anasırı kendi şahsı etra- fında toplamak çaresini düşündü. Bakalım muvaffak olacak mı ? FELEK Dolaştı dolaştı nlhayet kış Istanbula da geldi. Kar dün sert bir karayel fırtınasının önünde Istanbulu kamçıladı, artık bir iki gün söz bilmeyen ve yazı yazamayanlara hafif bir mevzu, okadar ki sıcak bir fikir ceryanı önünde eriyiverecek. Bu sene karın en sevdiğim ciheti geç kalmış olmasıdır. MİDESİZ ADAM Gazetelerden birinde okudum: Bilmem hangi memlekette bir adam midesiz olarak yaşayor- muş. Ne rahat şeyi Hoca Nasret- tinin eşeğinin rahat etmek üzre iken fevt olduğu meşhur vaziyet İmkân olsada heb midesiz ya- şasakt BİR BİLMECE Muzip karilerimden biri soruyor:. elstanbulun en pis sokakları merededir Pa Cevap: Yemiş iskelesi ve Azap kapı taraflarında . KADINLARA BASTON1 İngiliz kadınlarının ellerinde baston taşımağa karar verdik- leri hakkındaki haberi okuyan bir arkadaş bana dedi ki : — Bu moda bize gelse « eli bayraklı» ve « eli maşalı » ları nasıl tefrik ederiz ? MERAKLI ŞEY1 Rüfekamızdan biri evelki güli kü mushasında — bir serlavha koymuştur , sAvrupada yeni sene nasıl dogdu ? » bu aziz arkadaşı meraktân kurtarmak için cevap vereyim . Her sene oldüğü veçhille bir meyhaneci — kedisinden yavru doğar gibi ! NE KABİL? Diyorlar ki et fletlerinin ucuz- laması kabil değilmiş ! Lükin ne fleflerinin ucuzlaması kabil ki etinki habli sisun ? FELEK Tıbhi bahis Türk tababati gerileyor mu? “Türk irfan aleminin kıymetli bir hamisi olan Noceti merhumun hazin irtibalinin gönüllere ika ettiği vangın devumcdiyor, tmerhum müşarülileyhin ziyamıdan en ÇO derşsür duyanlar- den biri de memleketimizin tıp Memi olmuştur. Bu sene Tırakya teltiş seşahatına giderken Türk tababeti ve Türk u- yesi hakkmda —merhum — vekilin iltifatlarını unutmadık . Gene son İstanbula geldikleri zarman Fakül- tevi, ziyaretlerinde bin cildik kitap hedivesini bugünde şükranla aniyo —— MÜLÜYETİN FDERİ TEFRİKASI No 20 PASTIRMA YAZI ihtiyari ıkııu- ö şlarıni pörünce — bir aha af diledi : Suzan hanım imdan dolayı OBu ma _)' Hlın, honüz lı.ıı'nhnm' firan güzel gözlerini gence nllı. Nazarları onu ok- Duyduğu he- klöğile ifade eden gntibâp — ettiniz, Neşdal Bevt dedi. öi â ağlamağa —ihti- vardı .. — Neden? Betbaht mısınız? Belki.. — sıl betbaht olursunuz, dınızdan tara, bulutsuz bir saadetin bütün espap ve avamıli mevcut, — Yuvanız.. Zevciniz.. ğ Suzan acı acı gülümsedi. — Zevciml —Evet. Şakir bey, belki küf- fünüz değil, fakat sizi çıklırasıya seviyor. Görüyürüm: - sizi mesut etmek için her şeyi vapıyar Tuz ; fakat tali ve tesadüfün şu garip istihzasına bakınız ki biz. hekimleri © kadar seven merhumun hazin vefatı baz gazetecilere Türk tahabeti oto- titesini baltalamak fırsatını veriyor ! Bu güne kadar vazlığıyla bütün memleketin ifihar artiği Türk hekln- liğine höcum edilerek, Avrapadan döktör getirelim deyecek kadar haksız ve İnsafsız tenkitler yapılıyor! O mes'ele ayrıca tetkik olunabilir, eğer hata varsa kanun hükmünt yü- rütüş fakat bu mes'ele yüzünden bütün Türk talebesine hücum ederek, dahilde ve hariçte Türk doktorluğu- nun kredisini bozacak meşriyat yap- mak hakkını bu efendiler kimden almışlardır. Lozan muahedesile memleketimiz- deki her türlü kapitolasionlarla beraber hal hazırdakinden gayri ecnebi eub- banın çalışması yasak edilmişti, hangi acizdirki bir darülfünun müderrisinin yeniden daktor getirelim deye feryada sevkediyoc! Almanyada Reisi cumhur Ebert milyarder Hügestines Öldüğü zaman biç bir Alman gazetesi İngiltereden hekim getirelim diye yazmamıştır. İnsan kendi kendini medhetmez, yalrız müdefaa en meşcu bir haktır | umümt harpte , — istiklâl cidalinde Türk hekimliği vazifelerini her şubeye gıpta verdirecek sürette yapmıştır; ve halende memlekette yapılan bürün sıhhat mücndelesinin 'luck hekimleri idare ertmektedir. “Bir kaç sene evel gülhanede yapılan bir müsamerede büyük ordu- Muzun erkâni harbiyei umumiye reisi Fevzi Pş'Hz, Türk hekimlerine teşe- ekkür etmiş ve taktirlerini alenen izhar etmiştir. Evelki ve geçen seneki Tıp kon- Bralarında muhterem Başvekli İsmet Pş H bir de Türk etbbasını taktir | ve tebrik etmişdir. Ru münasebetle bir akşam gazete- sinde güya Tıp fakültesinde hocalar desleklerinden gayrı işlerle uğraşı- yörmüş tarzında yazılar sik sık görüliyor, meslekinden gaynı bir işle okruşan Türk Profösörü yoktur ! bufu mereden çikeriyorlar, yerişen genç hekimler gbbin en yeni ma- lumatiyle mücehhez olarak Anado- duya mecburt hizmete gidiyor, hayar 've sıhhat götürüyorlar. Tıp Fakültesinde 5 sene, Gülha- nade bir sene bürün varlıklarını ortaya koyarak çalışan Türk hekimlerine ta'riz ederken düşünmek lâzımdır . İyi bilinsin ki Türk hekimleri memle- ketinin iktisadi vaziyetini nazanı dikkate alarak hocasıda hükümet doktoruda azami fedakarlıkla çalışıyor, bir taraf- tan tedris, bir taraftan todavi yaparak milli ve insaui vazilesini ifa ediyor. Memlekette 6 - ? Tıp mecmu ber ay tübbi — kitaplar — çıkı her Türk doktoru ve bilhassa bucası okuyor ve yazıyor! Görmeyipte söz söyleyenlere hiç bir diyeceğimiz yok, herkes bilsin ki Türk Tababeci yük- seliyor gerilemiyor, misali pek çoktur. Müderris muavini D. Fahrettin Kerim KADIN GÖZÜYLE TÜRK KADINI Bir muharrir. Ayrupanın meşhur almanak — idarehanelerinin - birinden atideki —sualleri havi bir mektup almış: “Bütün gazeteler bep kadınları- mizin — terakkilerinden — bahsediyor , genç kızlarınız. üniversitelere devam ediyorlar; bir çokları resmi devalrde çalışıyor, takvimimizde neşretmek is- tediğimiz bâzı izahar verirmisiniz? Şiir, roman, tiyatro, felsefe, ulâm ve fününda meşhür kadınlarınız kimdir? Türkiyede kadınların - neşretciği gözete ve mecmuanın adedi nedir? El ve ev işleri hakkında intişar etmiş kaç eser vardır. Kaç tane kadın klüp ve cemi- yetinz vardır. Kadınlarınızın balo, ziyafet batta sokakta çok şik tüvaletler giydikle- Tini işidiyoruz.Lirlen bu münasibetle moda gazetelerinizin adreslerini - ve- diniz. Türk tebaheti nefaserile marut- tur. Pilav, kadaif ve muhallebileri- mizin şöhreti bütün dünyaca musell- emdir. Bitcabi, tabahar, kadinlariniz sayesinde çük inkişaf etmiştir. Annelerinizin - Çocuklarına söyle- dikleri terbiyevi ninniler hakkinda bizi lötfen tenvir ediniz. Suallere muhatap ölan müharrir bu suallerin dercinden sömra kesreti meşguliyetinden dolayı bunlara cevap yazamıyacağını, binsen aleyh bu va- zifenin kadınlarımıza terettiip ettiğini yazıyor. Bu suallare cevap yazmak birtabi Türk kadınlığını temsll eden Türk kadın birliğine alıtir. Mamafih Insan bu müşkül vaziyetten nasıl çıkacak- darını düşüvmekten kendini alamiyor. Mesela mecmua ve gazetelerin adedi bahsinde * henüz yoktur , demek masıl olacak *... ve Glhakiler kadınlar taralından üç döct mecmuşam bulun- madığı müterekki bir meıhku güç tasavvur edilir Kadın klup ve cemişetlerin ade- Gine gelince böyle şeyler ancak mü- nevver kadımlarımızda — büyük- bir “Cooperation, birlikte çalışmak fik- Finin inkişafile kabildir. Zira memle- | ketimizde yapılacak — şeyler için mü- L Artik sevişmiyorlardı; bir-” birlerinden bıkmışlardı. usan- | mışlardı; anlaşamiyor ardı; ay- rılmaya karar vetidi'er . Üç seneden beri evli idiler. Hayatları üç ay düzgünce git- miş, ondan sonra gavga, geçim. sizlik başlamıştı. Bu cehennem bavatına devam etmekte mana yoktu. Mademki anlaşamıyor- lardı, en iyisi ayrılmaktı... Buna karar verdi'er ve ka- rar verinceye kadar da birbir- lerine çok arı sözler söylediler. Tam gavga esnasında hizmetci misafir geldigini haber - verdi. Misafirin hiç sırası deyildi. Kadının gözleri yaşlı, kocası ateş püskürüyondu. Bu ballerini yabancılara e—nm n eee rcemman sait bir sahadır. Çocuk kliniklerimiz, çocuk bakım yurdlarımız, Çocuk ana mektepleri- gz çocnk kitaplarımız, Çocuk mec- mualarımız. yok. Parası olan anneler ” bir ünüya gelip daha fakir olan anneleri-bir - & düşünseler ve kendi - çocuklarına staplar hazırlasalar mutlü- bağ arldı Üir b R CD MNIK; geçmiş olur. EZ ——M: GÜNÜN LATİFE' ERİ ZEMANE ÇOCUKLARI teca ederim Necder Dev: Star etmeyiniz. Beni bu günlük ken: dime — birakınız. İçimde başka türlü bir kasvet var. - Deli gihi- yim. haykırmak istiyorum. İsterseniz. biraz — bahçeye çıkalım. Hava alır, açılırsınız. Ben orada sizden ayrılırım. Yazık ! sizi ben hasta ettim. — Hayır.. hayır, Necdet beyi Nasıldı o sön misra? — Yok. Tekrar etmem... unu- tunuz o şiiri. Bakın sizi ne hile kovdu. — Siz tekrar etmeseniz, ben ezberden okurum: Sonra durak göğsüne taktığın beyaz zülü, Bari kabriade gülkün bu buhl siyah ÖNLE Öyle değilmiydi, Necdet bey'i Jerdi ya. Kadın göz- lerini sıldi, kocası — çehresini düzeltti. Gean misafirler iki ihtiyar beşlik karı kocaydılar ... girdi er, elrala bakındılar, sonra bakıştı'ar. İhtiyar adam dedi ki: — Affedersiniz — efendim... Sizi rahatsız ettik... Fakat yir- mi beş sönedir. bu apartıma- ni gözlüyoruz. — Çıkacağınızı haber alinca ge'dik. Biz, ka- rımla bu apartımanda sevişip evlendik. İki sene burada ©- turdük. Bal ayımız. burada goçti. Sonra çıktık. Bizden son- ra gelen kiracı 20 sene olur- du. Sonra sıiz. geldiniz. Üç senedir çıkmanızı gözlüyorduk İhtiyar karısı, kocasına mendil verdi. Adam alnının terini sildi. Genç karı koca bayrelle dinliyordu . — Buraya girince öyle bir eyecana kapıldık ki.. Eğer 28 sane evel sevişip evlendiğimiz apartmanı tekrar tutarak çok mes'ut olacağız ..| Burada, şu ne lekesiz günler geç Filvaki odalarıı yeri deyişmiş: ama olsun . Gene aynı apar- tıman. Siz burasını salon vapmiş- sınız . Bizim yemek odamızdı., Yanımızda fakir bir akra- bamız oturduğu için, ona bir orda ayırmak mechuriyelinde- ze hu tafsilati verdi- Şim için kusnrama bakmayınız dayil mi? —| genç karı koca kapıları açıp bütün apartımanı gezdirdiler. İhtiyar adam gözündan hiç v kâçırmıyordu. şte akrabamuz şu odada yatardı ... Kattı; ııılnş'ı biz- de yatak odası yprnıştık. yalnız bir tü ... Solda küçük bir geridon vardı ... Tüvalet masanız gü- 20l... Bizim ki daha basilli., Tavan hiç deyişmemiş. Ön buş gün hasta nııııLıııı zanan 4Ct temennisinden size ne? — O 'temenni benimde temen- nim. Hem hiç acı “değil- bilakis çök tatlı! Sevdiğim adâm kabri- mi ziyarete gelecek.. — Kabırimin üstünde taşıdığı çiçeği 'toprağa benim için bırakacak.. beni unut- madığını gösterecek.. ben de me- zarımın içinde müteselli olacağım.. çünkü. çünkü ben yalnız. öldük- ten sonta bahtiyar olabileceğimi. Bu sefer artık yüzü — koyun mindere kapanan Suzan hıçkırık- larla ağlayordu. Necdet yerinden kalkdı; yarına gitti; onmm muazzez başını iki ellerinin arasına aldı kaldırdı. Dağınık — saçların çerçe- merhamet dolu - nazarlariyle bir müddet temaşa — ettikten — sonra artık kendine hâkim olamadı dudaklarını Suzanın dudaklarına kenetleyerek, uzun uzün öptü.. — Bir daha bana betbahlık- tan bahsetmiyeceksin, değilmi? — Hayır.. Şimdi çok bahtiya- Tım! — Artık beyaz gül. mezar. bunları unutacaksın. , Sözmü? — Söz —Canım Suzancığım! — Ruhum Necdet! — Nasıl divane. çocuklar gibi divanevmişiz! — Cocuklar divane midir? - bileyim ben * Gülüştüler. Biraz evelki sıkın- udan, küsfetten, teessürden iz kalmamıştı. Kanarya bir iki defa çapkın çapkın dem çekti. — Bahçeye çıkalım m ? — Sen bilirsin. — Orada bana güzel bir şiir daha oku, — Yaok.şimdiden sonra sonra şiirin en güzelini biz yaşıyacağız. Suzan, — sevgilisinin yüzüne minnet dolu bit nazar atfetti. Mini mini ayaklarına terliklerini Ugeçirdi. kalktı, Necdetin koluna girdi, mermer — merdivenlerden bahçeye - indiler. sön şualarını çakılların . üstüne bolbol dağıtmıştı. — Her - taraftan * dekor arasında ne sal, ne temiz, çirdik .. | karyola uzunlumuna kurulmuş- | ayrı bir Akşam güneşi | ayağı dörl p aceleye ge ip bir tanesini ünülmüş. — Dikkat — etmediniz miydi? Genç kadın, biraz sarararak cavap - verdi: — PHayır. — Tuhaf şey.., Bu hiç göz. den kaçar mi? E'ektiriğimizde pernbe abajur vardı. Geridonun yanına şezloniğü kör Kuzum aflediniz. S yorum ama, ne yapayım yinçten.. Siz yöni evli imiş önlerine iğdiler, ses- Çıkarma- dılar. n kavga ye gürük olan odaya, yaban Kirası pahalı da biz bu aparlımanı tutaca, Siz yeni evli olmak — itiba bize hakverirsiniz. » İhtiyar karı kora [(ı"ıkl»-n sonra gönç adamla genç kadı- nn kalplerinde bir. deyişiklik oldu Fıl.ıımrııııbn aynı düşünce soöyle- mıvo ardı, Nibavet kadın konuştu: — Birakahım , yüvalarına avdet etsinler. Erkek kekeledi: — Peki ama, v Kadın cevap — Bon bir apa rnan hul- düm... Karyolamızı l na koyarız. na şezlongu uzalırı ge pembe abajur takar Nakledlen Selâmi İzzet bir genç ara- nıyor: Türkçe ve Almancaya lavıki kıf ve küvvedli fenni tercüme bilecek bir gence Ihtiyaç vardıı ra içindir. Merkez - Rilitim Han şinci kat 17 numaraca müracanz ÇIKTI SODOM ve GÖMORRE/ Maharriri : YAKUB KADRİ “Müliyet, YE teftika edilen bu ( büyük Mit ve «debi Roman kitap halinde çık a Vevzi mahalli : “Hanlt matbaası,, dır <azar Üçüncü Kol ordu übayaat kom: H ynundanl « Kolornlu ilitiyadı için KÜMÜ soğan, — gatatis, Hahnaş aspanak, — pırasanın — pat suretiyle mübaydası dakı etmiştir. İhalesi 9 kânunusani 1929 tarihine müsadif çar- ganba günü saat 14 te iera ııdilanıir. taliplerin — şartna- ş görmelari ve. iştürak eklerin de yevm — Ve saaf çyenei ahaleden evel ko- onda hazır. bulunmaları. koku yayılıyordu, ilir © hanımeli, şebboy. gül, karanfil.. Hayada 'münebbih bir tesi vardi. İhumal ki onu çiçeklerden intişar eden bu , btygin - kokular yapı: — yordü. j Eveli, “ük — tanıştıkları — gün oturdukları kameriyeye - gittiler, Yanyana, elele orada oturdular, Delgin bakışları, Gşyanın, Çiçek- Jerine taze Fidanların, muhteşem bir sorguç gibi bavuzun üstünde titreyen — fiskiyenin — temaşasıyla bir müddet eğlendi. Bahçe çok gözeldi. Necat, — duyduğu Ledil Ünabadi vör) $