Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
! MİLLİYETİN ŞEHİ - FoLi/TE 15 bin lira ' Saradeniz sahillerin- “engönderilen paket ? ne oldu? eli ' deniz sahillerin- Kitaplar çalınmış mı? teki bir şehir- ien ğgönderilen Galatada yüksek kaldığımda t çocuk bir yosta paketleri ı bir irsından (*15- ) yin İiraye muh- li evi bir paket | alınmıştır.Zabita ihkikat yapıyor. Kütüpanei âleme çok kitap satmak istemiştir.kütü- paneci bundan . şüphelenmiş ve polise haber vermiştir. Bu çocuk kitapları ustasının bir postacıdan aldığını postadan çalınmış olması muhte- söylemiştir. Kitapların meldir,tahkikat yapılıyor. Kaybolan kız Sişlide oturan hava gazi şirketi veznedarlarından Süleyman beyin evladı manevisi 18 yaşında Ha- vva dört göndenberi kaybolmuş- tur. Polisi vuranlar Şehremininde polis Tahsin gelendiyi vurmakla maznun oarak altı kişi yakalanmıştı. Uçüncü istintak hakimliği tah- kikat neticesinde Behçet, Hil- mi, Hurşit namındaki maznun- larm tevkifine lüzüm görmüş- tür. Ramiz ve Yakup efendiler serbest bırakılmıştır. Maznun- lardan Galip firar etmiştir. * BEKĞİ ile HISIZ — Dün Bece Ayaspaşada bir mahalle bek- Çisi ile kurşun hirsızı arasında heyeganlı - bir takıp olmuş ve Dekci silâh istimal etmek mec- buriyetinde kalmıştır. ,* ÇOLAK ŞAKİR — Polis ikinci şube memurlari Çolak Şakir isminde bir kurşun hırsızı ile arkadaşı Remziyi yakalamaya Müvaffak olmuştur. _ Bunlarin yalnız kurşun sirka- tinden yirmiye yakın sabıkası Vardır. Çolak Şakir ile arkadaşı RF"HZİ hakkında yapılan tahkikat ditmiş ve evrak Adliyeye gön- derilmiştir. KAZALAR. 2:"' sabahki yangıiın Halı Ün sabat saat altı buçukta Cioğlünda, Kumbarahane cad- Musevi Muallimlere tecavüz eden çocukların muhakemesi merikalı muallimelere tecavua we eşyalarını gaspetmekle maz- nun — -olan ” çocuğun muha - kemesine evelki gün ağır ceza b evam edilmiştir. 'Tecavuza ma- ruz kalan misler İngiliz kız mek- tebi muallimleri- dir. Mis Vingirit mis Zizel ve mis Piyodan ibrettir. Bu üç genç muallim güzel bir havada — Şişlide musevt - mezarlığı etrafında gezmeye çıkmışlar ve bir müddet gezindikten sonra ç uzanarak — konuşmaya güneş banyosu yapmaya başlamışlar- dır. Bu esnada Hüsnü, Halit ve Ab düllatif isminde üç genç çocuk Mis- leri görmüşlerdir. Başta Hüsnü olmak üzre çocok- lar mislerin üzerlerine hücum etmiş- ler ve ellerindeki tahtalarla tabanca taklidi yaparak kendilerini tehtit et- mişlerdir. Genç çocuklar mislerin ellerini tutmuşlardır. Bu vaziyet karşısında mislerden bazıları kendilerini ellerindeki şemsiye- lerle mudafaa etmişler, diğer bir kısmi da bu ani tecavüzün neticesine intizar etmişlerdir. Bir kaç dakika devam eden mücadeleden sonra misler eşyalarını birakarak bu müte- caviz gençlerin ellerinden kaçmışdır. Fakat bu firar hadisesinden sonra genç ve mütecaviz erkek çocuklar; mislerin şapka, pardesü ve para çan- talarını alıp kaçmışlardır. Ağır ceza mahkemesinde, Hüsnü, Halil, Abdüllatif evelki gün isticvap edilmişlerdiş. Bu çocuklar 19, 18 ve 16 zaşındadırlar. Darülaczede yatau bu çocukların ele başısı Hüsnü hadiseyi mahkeme “de şöyle anlatmıştır; — Bir gün üç arkadaş musevi mezarlığı etrafında geziyorduk, ora- da incir yiyorduk. İleride üç kadın gördük, bunlar sırt üstü yere yatmış- lardı. Üçü de uyuyorlardı. Onlara doğru gittik, Halil bunlar fena kadın- dır, dedi. Bünun üzerine hücum et- tik. Bu iş mezarlıkta olduğu için bunlar galiba bizi hortlak zannetmiş- ler ve kaçmaya başladılar. Eşyalarını bırakıp kaçmışlardır. Biz de eşyaları çobanlar alıp gitmesinler diye, eşya- lart alup gittik, sonra polis bizden aldı! Diğer - maznunlardan Halil ve Abdüllâtif hadiseden hiç malumatları olmadığını söylediler, halbuki poliste verdikleri ifadede herşeyi anlatmış- lardı, 16 ve 18 yaşlarınde bulunan bu çocuklar mevkuftur, Müddei umumt Hüsnüuün de teykıf edilmesini iste- di. Mahkeme Hüesnünün de tevkifine karar verdi. B Salih isminde bir şahit celbi için muhakeme başka bir güne talikedildi. —H —— İhtiyar hey'et- leri intihbatı der üzerine ve öi îı":"lc;e hacı Osmanın kahvesin- | — —0 ., MÇEZ Heyidiliri 'N Yangın daki yar heyeetleri Mihailin m.nîlvkm'î’ ç intihabatına — devam — ediliyor. tem dükkânları ta- Yakında ; birecekti Köylerd âmen ve dükçi. bir ” dükka. akın tecektir. öylerde Rin da çatisı B nt de intihabat yapılıyor. Dün de * ANBARA DÜŞ bi Beyoğlunun Mecidiye köyünde Çeşmede demirli ŞTÜ— Kuru | Atihabat yapılmıştır. İ bulunan Kotlo İntihabatta - Beyoğlu — kayma- Vi(pOrı.ındı uei bi ’_"'llr amelesinden Saip - dün biz kaza neticesinde anbara düşmüş. Dört metro irtifamdan dij Saip vücüdünün muhtelif yerle. tinde yaralanmıştır. * KAZAZDE BALIKÇILAR— Adalar — kayıkçılarından - Cemal ve Hüsnü isminde iki kayikçi Şeçen gün balık tutmak üzere Adalardan denize açılmiştir. İki kayıkçi fazla balık tutmaktan Mütevellit bir seyinçele - oltaları kamı Hikmet, Halk firkası kazâ mutemedi Kâmil,mutemet Halim ve Beyoğlu jandarma kumandani Nail beyler bulunmuşlardır. Halk Fırkası namzedleri müt- tefikan intihap olunmuştur. Bu zevat oradan Kâtane kö- yüne de gitmiş ve orada da Ttesi günü intihap yapılaca- ğinı köylüye bildirmiştir. —— HALK SÜTÜNU Kadıköy vapuru Üa Geçi bazı - karil, di d Te idare edereken fırtıma yüzünd Sit gide açıklara doğru sürükle- Meye başlamışlardir. : Adalardan çok uzaklara açılan Dalıkçılar — bütün) gayretlerine Tağmen sandalı sahile yanaştırma Ya muvaffak olamamışlardır. Bu sıralarda o cihetlerden ge- Sen bir deniz tayyaremiz kaza- Zede balıkçiları görerek kurtar- Tuştır şikâyet ktup Seyri sefainin nazarı dikkatini celbet- miştik. Fakat keyfiyetin hâlâ nazarı dikkate alınmadığını vaki olan yeni şikâyetlerden öğreniyoruz. Meseleyi tekrar edelim: Kadıköyden 12,50 seleri ufak vapurlardan birine yap- tırılıyor. Halbuki bu vapur zaten Kadıköyden kalkarken dolmuş bulu- nuyor. Bir de Haydarpaşaya oğra- yınca ordan da büyuk bir kalabalık binince tıklım tıkışık bir hale geliyor. Bu vapur aceba değiştirilemez mi ? # .*'o DA Istanbul Cuma Günleri Nasıl Eğleniyor Çayhanede cem sofrası — Ağam eğleniyor.. Evet, yalnız ağa bir değil bir kaç tane ... Binaenaleyeh “ ağa- larım eğleniyor, demek daha doğru olacak, Burası ne bir meyhane, ne de çalğılı bir bar... Uslu akıllı adam- ların devam ettikleri bir kalk salonu... Fakat onlar içiyorlar, su, gaZoz kahve, şerbet, hatta likör filân da değil rakı içiyorlar. Ceplerinde birer küçük şişe saklı duruyor: — Zam zim zum. Anlaşılan bu bir parula, hemen şişeler cepten çıkıp el çabukluğu ile kafaya dikiliyor. Mezeleri de sadece yumruk. Ellerinin tersile dudaklarıni silip yine yerlerine oturuyorlar, İşte yine bir parola: — Zam zim zum... Fakat şişe — cepten ikisinde de şafak atti: — Nanay ha... — Nanay... — Hadi öyleyse gel de birer çıkınca şinanay oynayalım. Öteki bir az daha ihtiyatli: — 66 etme... Dikiz geliyorlar.. — Öyleyse bırak ta ben tü- yeyim. — Nereye:? — Nereye olacak, zam zim Zzum.. — Git te gel ama... Gitti ve çabıcak geldi: — Gül suyu kalmamış. a Demel — Yaratacak — değilim ya... Yok! — Dut bir de ben bakayım... Becerikli adamı gördünüz mü iki cebi de dolu geldi: — Yoruldum, be... — Sızarsan yorgunluğun ge- Çer... Şimdi, ihtiyatı büsbütün elden bırakmıs, ağızlarının — salyasını akıtıp gözlerinisüzerek içiyorlar. Akıbet beklenen netice zuhur etti, ve kâfirin şişede durduğu gibi durmadığı bir kere daha sabit oldu. Bir birine bakıştılar: — Ben oldum be... — Ben de oldum. — E.. ne yapalım. — Zam zim zum. — Zam zim zun. — İyi ama ben iyice hamur- laştım. Bu hamurlaşma tabiri hoşuma gitmedi. Çünkü nerdeyse sağa “sola cıyık hamur ğibi bulaşma- ga — başlayacaklardı. Korktuğum aynen vukua geldi. Fakat, bere- ket versin ki kendi aralarında sululanmakla iktifa ettiler: — “Kara gö...ö..zlüm, gü..zelim gel yanıma, Daya... na.. mıyorum sana samur saclım aman!,, Gözünün elifine inerim ha! doldur ulan... Artık iş ayuka çıkmıştı. Herkes onlara bakıyordu. Kö- şede uyuklayan şişman bir adam aksırarak uyandı, bir tanesi kıy- metli nargilesinin marpucunu e- linden bırakarak ayağa kalktı. Orta masada saatlerden beri zırlayan gramofon sustu. Fakat maça beyleri bu umu- mi :1 * yı rağmen okadar kayıt- sız görünüyorlar ki sanırsınız başka bir âlemdedirler. Nihayet garson, şöyle nazikâne hatılarını surdu: — Burada rakı içilmez! Cevap -yerecek yerde, bir ta- nesi garsonun gırtlağına sarıldı. Yok.. yok, | yanılmışım, gırtlağına değil, boynuna sarilmış: — Ah, anam babam, sen söyle. Ne dedin de yapma- dık? Garson gittikçe ciddi: — İşte bukadar.. Haydi bakalım Ularş.. Sarhoş birden bire sordu: — İstikamet neresi imanım ? Öteki garsonun yerine ceva- bını verdi: EMANETTE Şişli caddesi Osman beyle S.ipahi ocagı arasında- ki kısım Şişlide Osman bezden, Pangal- tıya doğru uzanan bir sıra dü- kkânlar vardır. Bu dükkânlar eski Osman bey gazinosu yerine yapılan — yeni binalardan daha ilerde bulunmak- ta ve bir çıkıntı teşkil etmektedir. Beyoğlu belediye dairesi bu çıkıntıyı kaldırarak - Osman bey ile Sipahi —ocağı — arasındaki kısmı genişletmeye karar — ver- miştir. Bu maksatla 1029 bütçe- sine tahsısat konacaktir. Tevsi ameliyatı. tedricen yapılacaktır. Bu sene Osmanbeyde Nargileciyan eczahanesinden Hamama kadar olan kısmin tesviyesine başlanmış bulunacaktir. —— — Muhacir -geliyor. Bir müddetten beri Sırbıstan- dan memleketimize pek çok muhacır geliyor. Muhacırlar Se- lânik tarikile ve vaporla İzmi- re geliyor, oradan içerilere gön- deriyorlar. Son günler zarfın- da İzmire gelen muhacırın mik tarı çoğalmıştır. Bunlar eski derğâhlarla mes- çitlere yerleştirilmiştir. Mevsimin kış olmasına rağjmen sade kâfile kâfile yola çıkıyorlar. mezarlığında | Bizim argo lisanımızda «zam, zum zum» ne demektir bilirmisiniz? — Kale içinde barbanın mey hanesi... Neresi olacak ulan... Sallanarak çıktılar: .c. Bu gece tailim sarhoşlardan açılmış. Nereye - gitsem, bir iki mutlaka rasilıyorum. ğ Sirkecide çalgılı bir lokanta. -Ama sade adı lokanta ha- müş- terileri arasında bir tane yemek yeyenini görmedim. Hepsi de mezelerden çöpleniyorlar. Sesler duyuyorsunuz: — Turp getir, turp.. — Turp kalmadı beğim.: — Senden âla turp mu olur ulan, kendin gel... Sonra etrafa: — Nasıl bu nüktem? demek ister gibi magrurane bir bakış. Yayık yayık *konuşmalar baş- ladı: — Vallahi, kusur bizde...Elini ayağını öpeyim, kusura bakma.. Sizi ne kadar sevdiğime Allah şa- hittir. Hikmet bey.. Sen söyle beyi anmadığım gün var mı? Heyecanını — zaptedemeyerek ayağa kalktı: — Yok kabil değil olmaz, müsade et, öpeceğim. Ötekinde hoşnutsuzca bir ha- reket,mamafi,yine nezaketi elden bırakmamak gayreti: — Estafurullah, beyim... Aman reca ederim rahatsız olmayın. —Rahatsızlık ne demek... Sen bizim canımız ciğerimizsin... Gar- son..n! Bey efendi bak ne emre- diyorlar.,. —İçiyoruz ya... — Yok, yok ayrı getisein... Bu masada, “Mestanelerin bir birine arzı niyazı, devam eder - ken öteki masada da bir pırasa münazdası koptu: — Ha yutturdun 75 okka pırasayi küklerile baraber... Şım- dicek geleysin karsıma dır dır edeysin.! Muhatabı daha sakin Karadeniz şivesile izahat veriyor: — Niçin poyle yapaysın , Mavlut efendi.. Ben sana, ne vermişum, ne ki almışum, hepsi yazılı aha pu tefterde., Niçin bagıraysın, niçin çagıraysın?.. Ve bu prasa ihtilafı nihayet iki' ahpabı rakı sofrasında iskemle iskemleye getirdi. Bu kabil mü- nazaalarda hiç kabahati olmayan- ların görültüye gitmeleri ihtimali vardır. Baktım, ihtiyatı sevenler birer birer sıvışıyor, ben de sessizce merdivenlere doğru yürüdum. Baktım, paltosu kolunda bir adam ok gibi yanımdan keçti. Fakat teker topar merdivenleri inerken garsonun amansız pençesinden kur tulamadı. Garson sordu: — Nereye efendi? Dili peltekleşerek: — Karakola.. Baksana içerde müşteriler bir birini yiyor! — Ya içtiğiniz şişelerin hesa- bı. Herif bu suale münasip bir ceyap bulamayarak bön bön baktı baktı da dedi kir — Azizim, onu ne sen sor, ne ben söyleyim| M.s. Mimarlar Bir federasyon yapılacak mimari şubesinin senelik kongrası üzel san'atlar birliği Mimart Şubesi senelik kongrası dün pl Celse iptidasında, Ma- arif Vekili Necati B. merhumun ha- tırasına hürmeten iki dakika süküt edilmiştir. Sonra eski hey'eti idare raporu okunmuş ve uzun münakaşa- ları mücip olmuştur. Neticede yeni hey'eti idare azalıklarına mimar Ve- dat, Sırrı, Faruk, Kenan ve Alaettin B. ler intihap edilmişlerdir. Ankra ve İstanbul Mimar cemi- yetlerinin birbirini tanımamasına sebe- biyet veren ayrılığın izalesi için bu teşekküllerin fedarasyon halinde bir- leştirilmesi müttefikan ve alkışlarla kabul olunmuştur. Kongra namına Reisicumhur Hz. ile Başvkil İsmet Pş. Hz. ne tazimat telgrafları çekilmesi kararile içtimaa —hitam- verilmiştir. Kongra münasebetile bir çay zıyafeti de tertip olunmuştur. —P ..0 MÜTEFERİK HARERLER Memnu mintakada Çatalca memnu mintakasında Vil- helim isminde bir Alman yakalanmış- tır. Vaziyeti şüpheli — görülmüştür, tahkikat yapılıyor. Her yerde teessür Çanakkala, 8 (Milliyet ) — Ça- nakkala muallimleri merhum Maarif wekili Necati beyin ailesine “Milliyet,, yasıtasile arzı taziyet eder. Köylerde kooperatif Bu seneden itibaren her vilâ- yetin bütün Kaza ve köylerinde mecburt kredi kooparatifleri teş- kili için faaliyete geçilecektir. Köylüler üç sene devam etmek üzre malından yüzde 3 miktarını ayıracak ve bunu bankaya ya- tıracaktır. Üç sene de bir kaza merkezi için üç yüz bin lira biriktirmiş olacaktir. Bu para ile Kredi koopratifi teşkil oluna- caktır. * Ecnebilerin vesikaları — Şehrimizdeki ecnebilerin ikgmet ve- sikaları yeni Türk harfleri ile değiş- tiriliyor. Bunların miktarı çoktur.- » Almanyaya giden talebe — Almanyada musiki pedagojisi tah- sili için erkek muılllıııı5 n_ıeknîbingie l . Bu bir imtahan açı muvaffak olan iki genç Almanyaya gönderilmişlerdir . Z Ferhat ile Şirin — Şehrimizde bulunan Alman — müsteşriklerinden Dr. Duda halk edebiyatına girmiş olan eserleri tetkik etmektedir. Dr. Duda “Ferhat ve Şirin,in eski Türk edebiyatındaki mevkii ile halk ede - biyatına kadar geçirdiği tahavvülleri tespit ederek Almancaya nakletmiştir. * Tohumlukta hastalık — Is- tanbul ziraat müdüriyeti zü n humlok buğday tcvz! eunişltıirı'..l I!: homlukta hastalık olduğu haber ve- rildiğinden ziraat fen memurları icap eden tedabiri ittihaz ettmekttedir. * Çay ziyafeti — Leh sefiresi tarafından yarın bir Çay ziyafeti verilecektir. * Rum mektepleri — Bütçeleri açık olan Rum mektepleri için balo müsraadesi istenmiştir. Vilâyet bun - lara müsaade vermiştir. * Emanetta istifa — Şehre- maneti teftiş hey'etinden Arif bey istifa etmiştir. * Limanda faaliyet — Geçen 1928 senesi iptidasından nihayetine kadar Istanbul limanına (12,550,000) tonluk vapur gelmiştir. Bu vapurlardan (6,850,000) tonluğu Çanakkaleden, (5,900,000) - tonluğu Karadenizden gelmiş ve limanla mu- mele yapmıştır. * LİMON, PORTAKAL — Portakal ve limon fiyatları yük- selmektedir. Bunun sebebi Rusya- da Türk mahsulatının fazla müş- teri bulmasıdır. Limonların sandığı (23)liraya portakalların sandığı (12) liraya çıkmıştır. Ruslar, aldıkları malla- rın bedellerinden ancak yüzde yetmişi vermekte ve mütabakisi için Rus ihracat emtiasından alınmasını teklif etmektedir. * HAVALAR EYİ GİTTİ— Anadoluda havaların bir haftadan beri ziraata çok müsait devam etmesi köylüyü çok sevindirmişiir. Diğer taraftan her yerdeki ziraat bankalari zürraa muavenet için emir almışlardır. MEMLEKETTE Konyada zahire Buğday fiyatları son zamanlarda düştü Konyada zahire fiyatları hak- kında “ Bâbalık ,, tarfından ve- rilen — malümata — göre zahire fiyatları günden güne düşmekte devam ediyorsa da henüz müs tekar. bir pıyasa yoktur. Buğday fiyatları ( 25-26 ) kurüş raddesindö - iken- şim- di beyaz -buğday on dokuz kuruş otuz para ile azami yir- mi bir kuruş bir para, sert buğday azami- (22) kuruş ve asgari (16) kuruş yedi: para Arpa (16) kuruş 5 paradan (14-14) kuruş, (5) para Nohüt (16-22) den (16) kuruşa düş- mMüştur. Pazarda bir çok mal vardır, Fakat alıcı yok gibidir . Buğ- day pazarı esnafi zahire bor- sasına davetle gelmektedirler. Adana — havalisinden — başka başlıca ( İnegölü) havalisinde buğday, ve saman, Salihliden arpa, Akş_ehir, Karaman Kadın hanı ve İlgindan buğday- ve arpa gelmektedir . Takriben, (300) vagonu mütecaviz bug- day ve bir okadar da arpa vardır . Samanın mevcudu çoktur . Evelce dört kuruşa satılan, samanın okkası şimdi üç, üğ on paradır. Yalnız bir tüccarda iki bin araba saman mevçuttur, Havalar musait giderse zahire fiyatları hayli ineceği gibi ilk baharda samanın okkasınında iki kuruşa kadar - inecği de ümit ediliyor. Akhisarda mektep Akhisar, 1 (Milliyet) — Bur gün memleketimizde — Milleb mektepleri açıldı. Şehrimiz bu- güzel vesile ile baştan başat donatıldı. Herkes Türk harf- leriyle okuyup yazmayı ögren” mek için pek büyük bir şevkur hararetle mekteplere koşuyor-: lardı. Bu münasebetle yapılan merasim pek - parlak - oldu, Nutuklar irat edildi. Herkes' sevinç içindeydi. Okuyup yaz- ma bilmiyen kalmıyacaktır. köylerde hayvan hastalığı İzmir köylerinden bazıların4 da hayvanlar arasında bir? takım — hastalıklar — çıkmıştir. Mahalli için lâzım gelen tedbirler alın? — miştir . a Bir kaçakçı " Adanada Buğday pazarında zahire salarken — beygirinim üzerinde bulunan heğbesinde, otuz defter sıgara kâğidı de edilen Ali hakkında İcra kılınan muhakemesi neticesin: de cürmü sabit old n inhisar kanununun 14 üncü maddesi — mucibince — beher yapraktan 5 kuruş — hesabile, — ıog lira cezayı nakti alınma- ettiği beygirin satılarak bede- linin cezayı naktiye mahsu: buna karar verilmiştir. Bir yol kesici - Mersinde arabacı Mehme- din, geceleyin ve müsellehan — yolunu keserek cebrü şiddet icrasile- arabasına — yükleti olduğu eşyayı iddiasile - maznun Ali hakkında Adanada icra kılınan muhakeme neticesinda merkumun yedi sene müdd le ağir habse konulmasına kaş | rar verilmiştir, * Bir Aylık vakalar — | ci teşrin zarfında Adana vi çakla 32 'cerh silahla 9 2 katil, 1 boğulmak, 1 zehi elnmek, 2 otomobil altında v fat, 6 izalei bikir, 1 livata va ası olmuştur. 3 4 idare bu hastalıkları — sına ve - kaçakçılıkla isıtiuınkî