G d ŞN | BUGÜNKÜHAVA ASRIN ÜMDESİ *MİLLİYET,TİR. 3BKÂNU! 0L 1029 Dün en çok herâret I7 en az 12 Şi Bugün hsva lodos ve — bulutlu Öyet el Cumhurilyet — okuryazarların — reğimidir. Her cins rejim kara kalaba- Uklar üzerine tutunabilir: Cum- huriyet rejimi ancak vatandaş- Jdarının büyük bir kısmı düşünen duyan, tartan, ve ölçen Şşuurlu hir memleketin eseri olabilir. Cumhuriyetin en korkunç teh- - Hikesi cahilliktir, İşte dün Türk milleti Cumhu- riyetin bu en büyük düşmanına harbaçtı. Bu sene okurya- Zarların adedi yarım milyondan — fazla artacaktır. Maarif, ordu — ve millet mektepleri bir kaç se- — manı — kuryazar olmiyan Cümhuriyet - kanizma içinde ümmi ne de vereceğini bilir. | mede Türk milletinin seviyesini -| Yüksek Avrupa milletlerinin va- / Sati seviyesinç çıkaracaktır, zan- Nediyoruz. İşte o gün cumhuri- iyet içinde olacaktır. Veni rejim llik mekteplerin ve mecburi tahsilin tam iş ba- şında bir nesil hazırlıyacağı za- lememekte haklı İdi: O- mtandaşı sun'1 bir varlıktır. Her ğim Ümmünin vasisidir: Cum- / hüriyet ise vasisi millet olan bir Tejimdir. Millet mektepleri bizzat cumhuriyeti yetiştirmeğe memur- durlar. Asri devletin tekmli - işleri, <n yüksek vazifelerden en basit — mükcilefiyetlere kadar hepsi o- 1 'azar vatandaş ister. Bu me- ne cağım İk tahsil ve askerlik yaşını a- kalabatıkları okutmak pek y 'oıı ve o kadar güçbir tecrübe & de rejimin hayat memat me- şelelerinden biri idi. j >Dün bütün bir millet mektebe daşladı ve zorla, kanün zoru ile , çocuklar gibi sevlç ve dekle başladı: Türk milletinin bu susayışı kendi başına bir fa- lihâyırdır. İki ÜÇ sene sonra tek- insaniyetin Türkiye hakkın- bütün şüphe ve tereddüt- Zeval bulacaktır. Biz. . bu ek emniyeti tesis etmeğe çlüyüz. Takılapçı tükümetin reisle- fi ve bu işte vazife alan bü- irlan adamlarını tebrik et- ten derin bir haz hissediyo- Falih Rıfkı İBRET LEVHASI lgaristan Türkleri tarafından olunan — «Deliorman» gaze- iküpte hocalar tarafından E man <İntibah» gazetesi : çarpışıyor: Şapka ve yeni ariler kavgası! Romatya Türk- leri de ayni nizadadır. ';: | İntibah » m yazdığına göre »manya Türklerinden bir ho- oğlu şapka giymiş; larını evden kovmuş: Türk babalarını yani - fikirlerine feda , eİni İşte baba- iyle olmi or. Niçin? at yımndı? — On yedi. - ALal aşağı yin'ı bir nız. — Neden — görüşmedik kadar? Validemnle hemşirem, ilk bir kare JZiyareti- ökdi.. sonra.. tasti- ap elliler. azık! Banim kusuruma aydılar.. ben, bilmem, Ü meşgül, — öyle şaşkın Ki Üüha kimsenin feyo vaktim olmadı. h. görüşürüz, “muhtelif üıeımı lmıııışıım BK gKa z N «i aîlhyet' | Şikâvat mektubu yazarakı «Bura Türkferi arasında Türkiyeyi tak- lit edenler arttıl» diyor. «İntibahı bu mektubun altına şu notu koymuş: «Demek bu Türkler Ro- manya ekmeği yerken Türkiye- ye dua ediyorlarmış. Vay haln- Ter vaylı Bu kavga arasında yürüyen şey gençlik ve teceddüttür. ... Bir not: «Dellorman» gazete- $i Bulgar maarif nazırının dört sene için Türk mekteplerinde yeni harfleri menettiğini yana yakıla yazıyor. Avrupalı Bulgarlar türk- leri garplılaşmaktan atıkoymak için Asyalı softalarla birleşiyor- Tart Nedir şu gürbet Türkünün çektiği, dost elinden çeküği düşman elinden çektiği! Türk ckalliyetlerinin boyun- larına « O Asyalıdır! » diye boyundurak — takmış — olanlar şimdi ayni boyunduruğu:: Aman Avrupalı olmasın!: — diye sıkiş- tırıyorlar , ANKARA FELEK APANOİSİT VE TABABET Necati B. merhumun — vefatı facıasında bir. husüsiyet var. Gazetelerin neşriyatına nazaren merbumun apandisitten muztarip olduğu vaktile teşhis edilmemiş ve bu yüzden cerrahi müdahele geç kalmış. Ben bu facıanın bir aymına bundan beş sene evel şahit olmuştum, 21 yaş- İarında purumit bir. genç atlet yalnış teşhis yüzünden - gürledi Kitti. Ta o zamandan beri apandi- sit teşhislerimi büyük bin endişe ile dinlerim. Kimseyi muaheze kastile söylemiyorum: Tababet hülâ bir soyalama» vasıtası olmaktan İleri gidememiş. Bu feci, fakâat doğru bir. müşahe- dedir. KARDEŞİNE BENZİYOR! Geçen akşam bir. sinema salonunda işiülmiştir. İki seyirci filmde oynayan artistten bah- | sederlerken Ben sana demedim mi? Oular karı koca deyil, kardeş! — Sahi bir birlerine de ben- ziyorlar, şimdi dikkat ettimt Seyircilerin, ülmde kardeş rolu yapanları hakiki kardeş kadar mevzuu hazmetmeleri şayanı dikkattır. BU BİR GARİBEDİR Size bir garik hadise naki- edeceğim. Bu hadiseyi benim garip bulacağına eminim. Bundan bir kaç gün evel Beyoğlunda bir Türk mücssese- sinin - sokaktaki deyil- — içeri- deki kapısı çalınır. kapıyı açan- lar iki zabıtayı belediye memuru | karşısında bulunurlar, gelenler sorar Hani sizin levhanız? — Levhamız yok! — Kapıda yeri görünüyor. Kaldırmışsınız! | — Evet kaldırdık! — Neden? — Yeni harflerle yaptırmak için »— Halâ neden koymadınız! — EBiendi canım ister ke- yanm, isterse koymam sana ner Bu garip adamlar mülayim — davranarak «levhanın tabelecile- kesreti meşguliyeti sebebile başladılar. Şakir hiç lakırdıya karışmıyordu. — Buü — muacciz misafirin biranevel gitmesini dörtgözle bekliyot, sanki ken- disi de söze katılırsa, ziyareli © nispetlte uzayacakmış gibi İ oniu. Suzan bu fırsatı bir geçirememek korku- lasıl söliyor.. söyli- sı ı!o &ğğ S de kuşları sever misi- niZâ Tavuklarınız var mı? Taze yümurta alıyor muşur k gİ vakil geçiriyorsunuz! Hemşireniz güzel mi? Ve'daha birçok ohir ölmez suaaller soruyordu. Ce sine'de alğgayri, Sakirin sık t ve endişesini umılu;ı hafi fie- düğgbir çidliyet ve nezaketlır huyordu. Bir Roınnyı.lı hoca «İntibahsa kadar Şehremini B.efendinin de | Iüliıııılı ıH[ilııııVıs, İlurlınımlılı[ını dair zabıt yapmış ve müessese snhibine imza ettirmişlerdir. Gerek zabıt gerekse İmza arap — harfle- rile imiş. Hepsl alâ lâkin asıl» mamış — levhaları aramaktaki hikmet ne? Felek KUk ı YAĞLI LÜFER akşam, bir arkada- şımla lokantaya gittik, Ama ak- şam dediğime bakıp ta şöyle suların karardığı, «Vakti kera- het» hengâmesinde filan sanma- yın. Saat dokuz buçuğa geliyor- Masaya karşılıklı geçtik. iste elimizde, gözümüz garson- da soruyoruz: — Püreli kebap var mı? — Yok! — Şiş kebabı? —0 da kalmadı... — Kıymalı yumurta? —0 da bitti! —Pilav? — Azevel som porsiyonu ver- dikt.. Bizim arkadaş tekrar listeyi ellne aldı, şurasına burasına göz gezdirirken birden bire he- lecanla bağırdı: — Olur şey değli yahu... —Ne var? Beni işitmedi bile. Kendi kez» dine söylendi: — Zahir bugün bol çıkmış... Fakat ne de olsa... Artık dayanamadım: — Canım ne olmuş, bana da anlatsana... Listede bir yöri işaret etti: — Şuna bak.. Neyazıyor? Gösterdiği yerde şu vardı: Lüfer ızgarası. Ve hizasında ne olsa beğenirsiniz: 10 ku- fülşer. Hayret etmekte arkadaşıma hak vermek üzre iken bir de bak- tım ki bizim hazret listede ki fi- yatların soldan değil sağdan okuyor: — Ayol dedim, kendine gel... Tersine okuyorsun! edpogmıl yerinde bir laf söy- li Birader, re yapayım, yağlı Lüfer ızgarasıniı 10 kurüuşa gö- Türsün de sağımı solunu şaşır- maz mısiu? KULAK MİSAFİRİ üw BAHSİ Muhtaç (lllwmıw Musi- ki, Şimdiye kadar — müsiki - tahslli için Avrupaya epice telebe gönderil di Fakat bu talebeler ekseriyetle yalnız. bir aleti musikiyeyi k hüsusünde İhtisas — k: “geşrik edilmişlerdi Bunların bazileri keman, bezileri piyano — veyahut — tagannide — birer Sanatkâr olmak üzre yetişeceklerdir, Memleketimiz. için yüksek liyakatte aleti musikiye mürchassısların İüzu mü gayrı inkârdır, Bun sazları Üzerinde yüksek ve s: Tahe icraatı aynı zamanda yapacak- ları - tedrisat, — halkımıza musikiyi sevdirecek ganp asanı sanatını tanıttır tacak ve musiki sev çektir Fakat bun ketimizin de & müsiki —Aleminin göte eserler ibda e da Ahtiyacı vardır. Filhakika — Avrupaya karlık tahsiline giden gençi zamanda bestekârlığa müteallık mük- tescbatı clde etmektedirler, çünkü garbin şüksek musiki müesseseleri sanatkâarlık şubesine dahil olan tale- benin nazari Mmalümatımı “hiç bir zaman ihmal etmez ve bir sazda ih- tisas kazanmak Üzre çalışan bir tale- beyi armoni ve bestekârlık derslerine devama — mecbur. tutar bü itibarla hem sanatkir ve hemde bestekâr ola- rak müsiki şinaslar yetiştirmek fakat her iki kısımdaki vukufu kendisinden cemetmiş olanlar fevkalade müstesna istidat ve kabiliyettir ki yaşkdığımız ihtisas devrinde bu gibilerie az,tesadüf edilir, Bunün — için — konsefvatvarların ayrıca bir de kompozisyon şubeleri vardır ki - burada saz gösterilmekle beraber - birinci derecede — nüzariyat ve bestekârliğa ait derslerle - iştigal edilir. Memleketimizin bu sahada müh- taç Olduğu unsurların bir ün evel yetişmesini nazarı dikkatten uzak tulmayan — hükümeti — Cumhuriyenin bizdede- bestekârların yetişmesi için #on günlerde musiki muallimlerinden Halil Bedi ve Nurullah — Beyleri Avrupaya gönderdi. Bu genç mual limler — bi musıkinin — nazari Sahasında tevsli malumat edecekler dir. GÜNÜN LÂTİFELERİ Millet mektepleri açıldı l — Yahu bu ne hal... in cin top oynuyor. na vükselen irlan v aase nesesamesessenesuna aa çi hayati- — Ayol un buğday mes'elekinde gazeti sertleşti, buğday tüccarları sertleşti, sertleşti... herkeste bir sertliktir gidiysr. — Tablil. birader «nert buğday» işi mezuu bahe. h i leştirece ilim - ve bilcümle hayli mevci gibi bir zraftan da daima arımaktadır. Halbuki anuncu asırdan mukadde devirlerde — baş- Tayarak asırlarca frarakki ve — tehim- müle devam etmiş olan ve stdaların mutabağsı! fenlerine mens olduğu Mezc ve terkibi esasına istinat eden armoni koatrpuvan, füg gibi ilimleri tanıyanlarımız ise mahdut denilecek kadar azdır; Bingenaleyh bu — ilimleri öğrenip mevzu / osaslara — göre faaliyette bulunacı hayatı müsil olacakür, - Bu bestekârlik - cereyamı iukişaf say memleki edecek bütün — sunufa çıkaracakları — eser a te anusiki kini n um ktir, musiki bestekârlığa 'cek peda- gy vet Memleketimizde bestekârla: bareketi ait usul ve kaid daha göklerin çoklaşmasile leşir. Musa Süreyya KADIN HAKKI 12 Şüphe yok, dtratın pilanındaki Cinseynla / çilleşmesinden — maksat, telkih; çocük vücuda getirmektir. Bu kanunu hılkat, şeklen İnsan, hayvan hör zihayatta hir görünmekte ise de rTuhan çok farklıdır. hayvayı çifleşme- sile kadın erkek — ittihadı, o — visali Fühi arasında ne büyük fark vardır. Bu fark teşekkülatı uzviyede de zahirdir. büzeyre hayvanlırda kadinlar da olduğu gibi fercin üstünde olma- yın altında olduktan başka tabiat hay- vanata lüzumsuz gördüğü için*Mont de Venus- Venus alihesinin şahikatı hariri , tenasül yastığındanda onları Mahrüm — birikmişür; — hayvanatta bu seylat ya yokmur, yahut tenemmüy evmemiştir; hiç bir crkek hayvanın dişisinin memelerini deraguş eylemesi mümkün — olmadığı - halde inşanlar — sine besine ba teması Jaziften mahrum — birakılınamıştır. H.BZ. D. Muhittin ve | Deyirmenciler - anlaşamıyor. eseydin canım kırmak iştemiyorsan talâktan, | p intihardan, rovelverden bahset- | ;; me. — Anlayamadım. izim hanımın uzaktanı yemekten sonra anlatırım, * il yemel — Sadiyeyi hasıl buldun? | Desene bi kadın yaman nin bütün bütün üstüne düştü. Artık kör hayrandı, deliye dö- nüyordu. Bir. Kadın ki, onun için bir gı ıç inlihar etmiştir... « — Millet artık tavla domino — aynamıyor, oküyor, Kuşları da, çiçekler de, ta- | esnada — delikanlırım gürbü: biati hbütün — güzelliklerile | endamını süzdü; ne mükem: birlikte seviyordu. Tavuklarla | mel orkök — güzölüdi!. Bütün meşgul olmağa vakti yoktu: | şahsında — gençli gençliğin her sabah erkenden Haydarpa- | sihirli — ca; bir elektrik şaya, — dakülteye — gidiyordu. | seyalesi gibi akıyordu. kşamla; yemekten — sonra Suzanın acaba bahtiyarlığını kız. kardeşila — beraber müzik yapıyorlar, anunla vakit geçi- riyorlardı. Kendisi fülüt, hem- şiresi — Sübeyla da - piyano çalıyordu. — Babaları miralay eceliyle ölmüştü. Müteakiben büyük biraderi, istiklâl har- binde şehit almuş, 0 vakitten beri anası burada iki evlâdıinin üzerine kanat gerip münzeyi. yane, a köyül- muştür. k hassas ve çak Kocasile büyük oğlunun matemle- vim tutuyordu.. | Bu tafsilâti verdikt sular da artık kararmağa Necdet © kalktı, istedi. — Suzan bü noksan - hissettiren bu muydu? a lıde altında n ıoıııia ııımllu Uzun . b müsa oracıktı Şakirin gafil nazarları altında halbe yol açtı. keman bu sefor iyiden iyiye ihtizaze gelmiş, teller zam bir aşk senfonisi! mişti... eai xl” ini — Dinine vandığımın ça- u ne yapıp yapıp btilma- . tesiri Hel onun yım!. — Ulan, Cemal! na dırlamı duruyarsın — kendi — kendine Uvusana.. — sabah Tophanede sabahçı kahve- lerinden — birinin — üslündeki bekâr odasında iki- kişiydiler: Tötaryacı - Cemal ve arkadaşı şerbelçi Hamdi Günd , AYT ayrı semt- lerde dolaşıp üç beş kuruşluk kazançlarını rakıya, küumara verdiklen sonra, geceleri de buraya gelip ucuzca barınmak âdetleriydi.! Bir haftadanberi — Cemal hep böyle gecelerini uykusuz, düşünceyle goçiriyordu. Zengin biradama metresgplan - kızkar. deşini mutlaka bulmak azmiyle için için yamp tutuşuyordu. Uzun uzadıya, bu müksada varmak için pilanlar kurmuş, tertibat almıştı. Kirkorun ver- diği ip ncuyla, onun dünyada akıl ve Iı:nnılııırı götirmi yeceği bir yoldan yürümeğe başlamış. tı. Gitmiş Şakirin eski oturduğu mahallenin bekçisini- bulmuş, oııdın tşyayı yııldıym ımmı— ha bir kadınım, emekten sonra Sötüya sordu; Sadiyeyi buldun? Camil arkadaşım — sevincle Bir gün yalnız otururlarken karşık Seza, sözü maziya — nakletti Sadiye sorüu! sıkıla Burada iyi vakıt — Hayatımı - biliyormusu- wwiıınğina emin ol. Misafir- | nuz? lerimin hepsi / göreci — Evet Sadiye hanım ha- yatınızı biliyorum, ve buna rağınen, nle — evlenmek istiyorum. — Çok iyi yürekli — bir adamsınız Soza bey, ve beni çok — sevdiğinizi anlıyorum. bir ukrabası var, Genç bir ka- | Artık ben de itiraf edebilirim dın. Müthiş maceralar [(DÇ'T' ki, sizi seviyorum. miş... Sadiyenin sargı — Bahtiyarım Sadiye - ha- sean nasıl bilmiyorsuni nım. — Yalmız ortada mazim var. — Bunun ehemmiyeti yok. — Var Seza bey. Yalniz size şunu söyleyeyim ki, ben günahsız ve lekesiz bir kadlınım z qamsw Benim için kimse- intihar ot- — Öyle görünür ama, $a- | modi. Korama' hiç'bir züman 'Ew'-w[ninı" a ,L“”;xı::';*':j— iluLııcl ı'ı?m:m Hiç bir aşıkım dandır. İç ı KAyDA YA yoktur. İlk d Zi seviyorum, |. valkan , tazim,, Bundan dörü | onkiilk dafk gi bi dörüez sene ıııı.:I kîxxli—ııa.ı._ —Lıııv:if—ııxıı sunuz. —Bülün: - #üyienenler gişabe haska birini, savdi. A-v'dediködüdür. Kocamdan “dödis dam Sadiyeyi yaraladı, sonra | ( ECİKOC intihar eiti. Facıanın - sobebi kodu yüzünden boşatidım; Söz möçhul kaldı. Sadiyeden, koca-| (öYlemektön acizim. Söylenenz | sını kiskandı dediler. - Başka | (©7i tekzip — ödemeyeceklim. aşıklarım — kışkanmadığı - ne | Süstüm: ve yene macoraların malım. kahramanı oldum. Ben namus. size, aşkımıza Tayık bir kadınım,.. inanınız Seza boy. aşık oldu | 0 x0 Ot Soza inanih. — Sadiyo aşk mahiçın | Masalının — kahramanı — de HBA kader | kutbanı idi; Dorüü deriavdüz kızararak, genç bir kız gibi | Sündü: dinliyordu. — Ne manasız kadın yarah. Kadının büu hali - Sezayı anasız kadın! bütün bütün çıldırttı. Sadiye. * lesi gün Seza Cemile veda etti. Zavallı Sadiye anlamadı: Sözlerime beni inanmadı, namussuz zan elli de Dbirakı Bırdlındıu i, bir çok erkoği | gittiv doya kaderine lanet etli. kendine rama etmiştir. O kadın t kahramandır, © kadına — aşık | an.lıed?n olunur. Selâmi İzzet ları, — hamallardan — arabacıyı | olamaz.. Genç bir mefmesla öğrenmişti. Bu tahkikat esna- | Üsküdarda oturmağa kalkışan sında, kimsede şüphe uyandır- | herifi — tmarhaneye — korlar, mamak için kendine alacaklı | O halde? Kadıköyü.. — burası süsü veriyordu. Lâakin en son baş vurduğu arabacı ona çok bir şey. öğret- memişti şyayı — Kabataşa, araba vapuru iskelesine indirip biraktığını, oradan ötesini bil- mediğni söylemiş ve Cemal tekrar bir muamma karşısında kalrnışlı. Şimdi o, bu muam- manm halline çalışıyordu; ve behemehal, körlenen düğümü gözecekti. Aldığı tafsilattan şu ki al k #böyle bir çiftiçin biçilmiş kaf- — tandır. Suzanla Şakiri, Kadı- övünde, Modada, k-ılnmıqı ramalı. Bu neticeye vasıl olduktan sonra, ta Haydarpaşa iskelesin- den Fenere kadar, bütün semt- leri dolaştı; bakkallara, . firin- lara, Kahvelerde rasgelehildiği mü- sait simalı kimselerden, o ya- tütüncülere — başvurdu. anlarda cıvara Şakir hey ismin istihracatta bulunuyordu: araba | de bir kiracının ta: Taşın vapuruna konan eşya mullaka ı':îg'ğı'::ı ı;:ıı:l:ln '6p > Menfi Üsküdara geçer, oradan da ber | ““Halbuki ablasını bulakzış hâlde Anadolu yakasında bir ı""lwmkî' İnsanın — büyla tarafa gider. Bu laraf neresi holahilir? Üsküdarın kendi değil. çünkü zengin bir adamın motresiyle — gll yaşayacağı yer bu muül a muhit | zöngin yere - kapılanmış kiz- kardeşi olsun da köndi sürün- sün, kazanmağa rned:vı çalışmağa, çalışmağa, o'sun?