Çifte gülüşlü Güzin Nakleden: Hikmet Münir | .DÜĞÜ zaman iki kahkahanm ran Gü- Civarda bulun: lan delikanlıların hepsi onun gülüşünü bilirlerdi. “Çifti lüşlü Gü adı ve- mn bu kızım gibi sarı ve parlak çları, yeşil gözleri vardı. meşhur çifte neşeli kahkahasını attığı zaman, bu yeşil gözler yarı yarıya ka- panırdı. Güzini sevenler pek çoktu. Fakat on- larm içinde bir tanesi sebat ediyordu. Güzini sevmekte sebat eden delikanlı Nihattı. Sessiz, kara gözlü elektrikçi (o çırağı Nihat! ifte gülü üşlü Güzin, tanıdığı Ae ırmanm, bik- imkânı yoktu. Nihat, kıskandığını bile belli etmiyor- du... Ve Güzin, kadmlığınm en sarhoş edici zevki olan kıskançlık duygusunun cilvelerini tam: ğa yaşıyamamış Ol maktan âdeta içi içini yiyordu. Niha- yet, e sai baş kıyasıya oynam: ğa li kn bir benzin istasyonu olan açmış Vasfi ile flört yapı ba ladı, Vasfi otı ırk arasındaydı. Vas- finin bir de ötomebili vardı. Ayni köy- de, gene sahil evde oturma- a rağmen, kaşl Güzi- arabasma atıp re, Kavaklara adar gezintiler yapmağa hâdise- i deli az çok yabilmeğe rl rl Nihat IVAİSIZ- ca hareketini İŞE pi lie de- fa nasihat etti. Hele bir kere, uzunca bir konferans ele i li lan sözlerinde, ki uzla kırk arasmda bulunan bu er) bl elinde kendisi için bir ii amil eğini elinden geldiği ka- I bir dille anlattı. Fakat Gü- zin, o ez oi birini daha attıktan sonra: — Sen korkma Nihat! dedi. kadar insan am a 4 zarar Se i Ben bu sai a. seni herkesten çok seviyo. rum. Ve Nihadı haşarı bir işveyle kulağı ucundan öperek ayrık Fakat Nihat, onu, gittiği yoldan çe- bp için kri le ne- rdu. Gi , ken- ön “delice üm olduğu Sri ları içinde aptığmı bilmiyecek esini Bir gün Nihada şöyle dedi: — Nihat!,.. Benim alli sn ür edelim. “nu öldürür müsün zmıyi olma, Güzin, dı — Fakat Vasfi, benim A lin bilse, gelip seni öldürür. — Öyle ise Vasi bir budaladır. — Sen de beni sevseydin, ne demek il isle Her şeyi göze alacak bir çılgınlıkta beni sevsey- din. ediğimi o zaman anlardın. Fakat seni seviyorum Güzin! — Evet seviyorsun. Vasfi bana bir gün garajdan otomobili çıkarırken de- : “Seni öyle seviyorum ki, eğer a. recek olursa, o grek vay haline..., Evet, bana böy- esin... Ben Ve değilim... Çok sükür in Vasfi di — Değilsin ama, di ben de bilmi- yorum. gene Nihad öperek ayrıldı. Ha; tehlikelerini kadar genç ve hoppa kiz.. Belkide gülüşünde) te şakrayış onun bu hop- iyor» dan, bu kayıtsızlığndan evine koşarken, ogeri doğru içre Nihadı, bulunduğu yerde, bir heykel rs dikili olarak, gözlerile. dal» gın del Ar kip ettiğini Ee Nihat sonra nd pe başmı iki yana salladı. Bi yaktı. Düşün. meğe başladı. Vasti kimdi?.. Nihat, Vasfiyi imei tanımıyordu. Fakat daima iy Onu daima, deniz niz rum Dik TT eti kı iyi oturuyo, stag gin tleri aklığma yas- ve denizi desi yü Ni zir Bern ei Bakışları ini g Fi g bir garajda ileri e e benim arama biri- sinin dlynigae göreci ği olursam, vay o Nihat, büt bi düşüncelerle meşgul. ken, dei enlnln yanıp bitmiş aklarmı yakmasi kendine . gün #onra, Vasfinin o- e eve, sabahın saat on Vasfi işinin ba şında bulunduğu zamanlarda genç bir (Sonu 10 utu sayıfada) Japonyada askerlik çok başlar. Di hiç bir memlkse b ie dar küçükten di alıştırıl millet çeri denilebi gel sie kadan başlıyarak, harplerde, kışlalarda | a altında göreceği kr belir j » Namus ve şere e| irilmiştir. —— bu askeri ahkâmm ve a ge f her Japon tarafmdan kabul ve tatbik j a, edilmek mecburiyeti vardır İ Bu hükümler mucibince, dünyaya ge- len her Japon e ir avuç topraktır. Vatan millet ve İmparator uğruna, Japonyanın terakkisi için eriyen mukaddes ara- ; ba, bu toprak üzerindeni ilerleyip gide- | k, memleket suretle yükselecek- Hep bu maksatlı i ei ia ıştırılmağa başlanır. ilkönce, Paşam eközli e bazı dersler terilir, jimnastik iel rilir, bie uy tadan” silâhlar! mümareseler Tir ira Dye ge, asker ları r yıl Mayıs pon gehçlerine geçit eğen S seli iye tıpkı askeri ma- nevralar ai 3 r, milyon- larca genç, ekli 'üfek, mitralyöz iğer esliha ile 4 olarak bü- gaf halinde geçirile- rek halka gösterilir. (Kırmızı) ve (Ma- vi) olarak ikiye ayrılan gençler hakiki manevra talimleri yaparlar. yük meydanlardan Liseyi bil ıer Japon genci -(Genç- ne) kayde lunmak omecburiye- klüpler . Askı eden ihtiyat za- bit veya lal tüple, bülünür. Ayni zamanda klüplerde, genç- rin kültür seviyeleri de geçtikten sonra da m Askerlik b bahisleri: > Japonyada askerlik Her yeni GEN iin vatani için bir ila topraktır 85 MAYIB 1988 askerin leme mec- tilir, Her günkü proğram arasında temizli. ğe alıştırılmak işi de vardır. Yeni ve modern kışlalarda son zamanda banyolar da meydana Bi esizmazbi baş- kayan Seyi verilen ir Ki ide . rgenç asker bu cüz'i para ile iş idare etmek Mae dedir. Zengin ailelerin çocukları para alamaz. Fazla para sarfede- mez ve — müm gibi. o.da, ay. kendini idare et- neme meikdyeğni edir. Bütün askerler ayni yemeği ye: ecburiyetindedir. ii ayni ds imaladran piring ve vie zeden Tr Ee kışla a ile kay- uzak Gani icap ettiğini bilmek mec buriyetindedir. gilin — hizmetler, sınıfına gö- re tayin edilmiştir. Bu misin bir çok sınıflarda iki yıl: itibarile görgü ve ie sihetinden Japon askeri- ni yükseltmek Uzun sar bu suretle zari şıldıktan 80 ie meyi e her Japonun, vatan arabasının den yürüyeceği bir avuç toraktan iba- ret olduğu cümlesinin iyice anlaşılmış olmasında. gizlidir. kahvelerin ve pastahan sahipleri, durup dren gramofon çalmak veya radyoyu kendi zevklerine göre her hı ei bütün gürültüsünü > ses- si şaltmak suretile ne yap- tıklarmı sanıyorlar iii Müşterile- rini memnün i dirler? at şi muh nini ve buldukça defterine kaydeder: za ertesi iü sıcağı sıcağına okuyucularma sun- mayı itiyat edinmiş olan kalem erbabı 2 m sapıyorsunuz: Mü bir il, Sola rim me bir feryat” İleri gidi; yarısmda pe ses kargaşması; yaygara!... Geri ânı yoktur. yana br rakıp, şimdi benim yaptığım gibi hem gramofona, hi soğuk su çağlayanı gibi döken ri bir isyan teşkil eden şöyle birkaç karalayıp işin içinden GÜZEL BİR TAVSİYE NURULLAH ATAÇ, “Akşam, da, “Bir fikri tekrar etmekten kaçmanları düşüncesine gaze- te sahipleri ile karileri de e doğrusu çok rahat ederiz. yıl evvel yazdığımız fikirleri inn hi zarak 0. maktan kurtuluruz. MUHARRİRLER NASIL YAZARLAR? “ÇUMHURİYET,, in, Öyle seyler,, sütununda, bazı meşhur harrirlerin, eserlerini nasıl yazdıkları Bikkye edili- leselâ meşhur si Flober lin dier ir “Gütav Flober,, re Çek yar Meraklı şeyler! Zehirli gaz yerine zehirli nebat Beladon ismi verilen bir nebat verm dır. Bu a yapraklarından yapı- lan ilâçla son zamanlarda ml pri iy başlamı on İtal; ei ilme a, inden vaktile Romalıların kadln dadaklarına sürdükleri kırmızı madde leri güzel, lezzetli ve t insa, mer ev! mezru ovalarda, bahçelerde, yetişir. eriğin nin Üz ir çiçekler kaplar daha ra kiraz gibi kırmızı meyveler mey- ar, Çok lezzetli olan bu meyve, dünyada zehirlerin en korkunçlarından biri 1793 senesinde Paristeki Botani indeki meğe başlamışlar da on dördü mü ve ölmüştür. Fransu: ir Saat hiş geliş içinde ğ EB erinde Almanyı ya ie bnn rl bir ie ta da yolda Beladon m rini gör- mişler, bol, bol m ei yer lerdir. Fakat bu askerlerden bir ku (Lütfen sayfayı çeviriniz) lışma odasmda, daima ayağında, beli i- pek kuşakla sıkılmış bol bir pantalon olduğu halde oturur, bin bir itina ve ti- tizlikle yazardr.,, Bana kalırsa bir çok meşhur kimsele- rin hususiyetleri hakkmda yapı YE ibi tariflerde bir ışlık vardır. Me- selâ Gütav Flober ri birinde “Beli ipek kuşakla sıkılmış bol pantalon ar ie olduğu a çile yazarken görül o kılıkta yazı yaz- 1 görsek, bundan sonra mii Mi on ahse. derken: “. Bu muharrir, yazı yazarken, daj- ma pantalonunun bir bacağımı ayağı ezdi,, mi diyeceğiz?. şiire