Anasını Gör Kızını Al bel e Şöyle, 70, 80, e 100 liraya doğru bir şey alıve - ales artık kemankaşlıktan çık. Muş, çatık kaş olmuştu. Kaşlarmm ça - tiamar kızmasından değil ha... kulak kabartı e... Bu akşam yahut yarım akşam, &- İ Badan evvel Yeşiltulümbadaki Çavu - eş kahvesine gel. Cepheden mizi ama, k enn teb iskeni- Betirtiriz, teferüatı uzun boylu ko - Pl her şeyi bitirip kurtuluruz!, kaynana, yine: (Rabbiye mam ol!) u basıp ayıldı. Makamı in da, kös kös odasma yürüdü.. ili sözüm ona Sulukuleli kıptilerin Tay durmadan yayık yayık, yanşak k, *ak öten de, hemen araya karışma - We Kadeş, allasen sus, ON sise gra Kan söyleme bö; tü sözleri bas ye çıksın, gss koyn: A gaygaylı gaygaylı, ma - karina se dır, duramam İK Dillere r— olamam... ağzmı. za apma: '$ altmışmı aştığı halde Şdüzgünlü ve yoğurtlu patlıcan, sürmeli. Haydarlı Necibe, der- üz gi eza nice yıllık ta - il arat rim ve gider, G3 Ni Ay, Roman Yazan: Sermet Muhtar Alus No.42 Kaş kaldırdı. Hafize: O da bir vaktin sicilli yosmaların - — Yavrucuğum, dedi, benden daha Kıri dan sonra mesleğini de- Yi bilirsin ya, yüzgörümlüğü bir geli -| giştirmiş. Yan perçemleri kesmiş, boy - YİN itiberme, payesine, güzelliğine me -| nan il eline enktir. Tazeciğin baş ziyneti odur. O Hım ham hım, or: Söyl hiç hacet yok ama hatır - — i söynüyorsun, i tamam diyorum. Aman ars-| söyne de tadı çıksın Necil e Yağ bağlamış ve tiknefes... ibeciğim urenin ismi de Burun- saz perde - rup ei için gazeller, sikir ik Yayık dilli Necibenin va bo - ken bir (yar hey!) i çeksin, parmağını ısı, Necibe ve İfakate karşı (El elden üs- tündür arşa gibi, gür sesi- le sele Durmaz iermi tâ ciğerde hançerinin yaresi Böyle zalim olmasın hiç kimsenin mehparesi Mızmıza gelince: Saçları ba- şında burnunun altıma kadar sımsıkı — Erel altmış beşlik si çenesi dü; zır zırlaması geliği halde ia yeşNR. keydi. Hi , merhume zadelerden birinin nma slm giti Şahap Bey, emin ve namazında ni yazında bir kadm er rr danm yanma koymağa, bula bula bunu bulmuştu. Nikâh cemiyeti mi diyelim, toplan - tarı, müezzini ve ai üç beş kişi... ? Zavallı kızcağız sapsız üzüm. Ana - bırak, akraba makraba namı - Şahap Bey o sabah e karanlıkta yatağından kend imi atman ugün Nişli zmağik t Bey beni sarayda bekliyor. Mutlaka gel dedi, Va Va. kıa önden bir şey çıtlatmadı ama nıma kalırsa yüzde yüz ulâlık Eri enseliyeceğim, bizim kaleme e müdür olacağım galiba!.. diyerek A acele çamaşır değiştirip, en yeni frenkgöm - leğini, üstüne redingotl ni pe içi ire pardesüyü lerarasındaki na Ey yi ei riyanizlitip traş da olduktan sonra erkenden damlamış- tı yeni evine. itmağa gelmiş ve akşamdan kalmış bir zam; mı ki viftik siftik kenara bucağa saklanacak; (öhö) de - sem mahalle! lanır diye korkacak. var) 5 — KURUN 101. KANUN 1535 — Zaharof'un ingiliz sosyete kadını ile geçen aşk hayatı Zaharof, kendisine paketi, içinde bomba bulunmak korkusu ile, kendisi Yalınız, kutusunu Zaharot'un işlerindeki muvaffakıyetin sırrı Teklif edilen mukavelenameleri tekrar tekrar reddediniz. Onları mümkün olduğu kadar geç imza- lamakta hiçbir mahzur yoktur.. Geçen hafta perşembe günü'bu sütunlarda o okuyu- cularımıza silâh taciri Bazil Zaharof" yetesine mensup Lady Edmee Owen la olan aşk kalesinden tercüme ederek gün için vereceğimizi vaadetmiştik. Geçen hafta Lady ki Zaha « rof'la karşılaşmasını, mektuplaşma - smı ve sonra aaa Grağalar gönderditken sonra bir gün rof'un evinde küser yaz - miştI. Şimdi bu ilk buluşmanın müte - ip sahnelerini yazıyor. Sütunları - mızın alabildiği kadar aşağıya nak - lediyor ve bu bahsi bu hafta bitiri - yoruz: Bazil Zaharofla Paristeki evinde ilk buluştuğum zaman üzerimde altı bin İngiliz my ği olan Çinçilla bir kürk bulunuyo: kadının ml İndi bir vi bas için bu kadar pzra sarfetmiş v mast belki doğru bir şey değildir. e kat o günlerde v ağ mülühazalar 'beni de yer etmiyo! “İçeriye ve re pu kime kürkü, EE cağın yanık. a bir ei eği ii atı erdim. rof derhal o ei den eceli "Kur ale ve ba. na tevbihkâr bir eda ile: eri bayanım... Dedi Bu ne an e EE güzel sevgilisinin çiçek kendisi macerasmı, bu İngiliz kadınmın bir ma- vermiş ve alt yanını da bu- gelen her açmazdı. açardı.. un İngiliz sos- isimli bir kadın- — Fakat Pe da söylemez | misi, niz?. Diye soi ÜMİTSİZ ir AŞKI EA İçini çekerek anla — Senelerce lek EE bugünkü büyük servetimi i tun. Madridde işitti Döndüm. adın, ban içinde dolu dizgin geliyor ve ygirler alabildiğine gidiyordi zaman dah: nçtim, Di i badaki mağa muvaffak gel ı halde ü ürkmüştü. Ba. nç kadın a a teşekkür eti Fakat e roman gibi bir şey.. Devam edin. ne oldu? — Evet, bir roman gibi de devam etti...Fakat pek hazin... bir. roman, Kadm güzeldi Mi Ma Aşık olduk Bu kadm a; pri asl bir adamla — ZU ve deni erile bana hay. iştir, Kocası ee bir lr seneler sonra bura. ziyarete gelebiiiyordu v. n, bu çiçekleri her gün pençere içerisine © k kendisine karşı imdeki EM. halâ eni Mr 1 göstermek ister! il âlâ onudü. gündüğümü, hâl e v serdiimi n suretle anlatmak rel ndey Gi. ri bu pençer: 3 Sktünlerle elin aynı maksatla Karlı luyor. Eğergü. uluyor. orsa, çok uzaklardan, pek çok w. Saniaslu görüyo: sırada seneğin ei a bahset. ck olmuş Düşes dü Mi oldu. nu senelerce sonra öğrendim. Za. vüll'ka dın, Zaharofiz sandin 1s ay sonra ölmüş Zaharofun EM bulunduğu müdi ee işlemi mızı pek derinleştirmek müşkül olu. yordu. İkimiz de utangaç ve hemen hemen resmi bir vasiyette idik. Fn. 6 Sü. 4) bir kürkü kadar İm ni Gmk musunuz? Kürk we'ivolabilir. Bana olan şeviere karşı bu Ka. dar alâka a, beni yemek yaka yi hsdari işgal etmek üzere is odasm.. aldı, Zaharofun bu iz cidden if. tihar emi be'li idi. meler ve di bu z5 şemeyi yeniden tanzim etmek ve kalan yerleri çiçeklerle süslemek ne güzel ii er Hr uma Fakat bw sikleri pencere içe"İlerine konulmuş. u. Konuşmalarımız bir ara tavsaym. ca sordum: Acaba çiçekleri neden pencere içerilerine koyuyordu?, Arkası pek dik antika bir iskem. — üzerine oturuyordu. Elleri biribiri. ş »larak di: vap v edi bir müddet devam ettiği için yüzünü ona çevir. dim ligi , çiceklerden daha sevimli. siniz, diya söze başladı. Fakat ceredeki çiçekler, ai geçme re zevk verir. çekler daima rada bulunur. Hattâ, Parite bulunmadığım zamanlar da Eyl gene orada... Lâkin. bunun esra kimseye söplenemi eğilime Pençerenin yanından ayrılarık kendisine yakın bir iskemleye otur. dum; Gezintiler: My “Seyhan,,ı Türk e en bol verim- li bir parçasını su bastı. Bin beş yüz ev yıkıldı. On tn kişi açıkta kaldı, sipan yp buşeri hesapla- nıyor. n akıl işlerin - dendir. Biz, ie aklen acı yü - zile karşı karşıyayız. Böyle demler de, akıldan önce kalbin vazifesi ge- lir. rmi milyona paylaştırılan on unu bulmalıyız. eçen gün Fransada bir barut takimi patladı, otuz, kırk iş- gi öldü. Bu vazife kurbanlarının acı” sını bütün Fransa çekti. Derdini bü- tü sa pa; rkada birak - tıkları dullarla ye bütün Fran- s evlât yeri Bize, ii bei iş de işte bu - ur, “Kızılay,, tek başına bu büyük yarayı saramaz. Gazeteler, yerli ve burada kazanan yabancı lar hemen kımıldamalı, yardım listeleri yapmalı ve bu dert elden geldiği ka- dar e ortadan kaldırılmalıdır. ana faciasmın, ilk Bi sarıldıktan sonra daha geniş ölçüde çalışmalıyız. Bugün azğın bir canavar gibi kıyılara salan (Sey - han) da bir (Nil) cömertliği saklı - dır. Sağlam bentler, yıkılmaz, duvar- la rla bu coşkun mak kuşatılmalı, uram li yaraları eğri “Nil, yapacağız S. Gezgin yazm kurak günleri için yedek ha « i lar g vuzlar yapılmalı, cetveller, r can damarı gibi uzahıl - malıdır. Bütün bunların başarılması belki çok vakit, bal pa iş uğrunda köme her şeye kat - lanır, tayyare vergisi gibi bir imar vergisine bile, ugünkü on bin lira verdiğini yazdılar. Onu, zaten vatanda her giy yaraya eğilen birinci adam ak tük. Bunda da e ikinci kalacak değildi. Yalnız şu var ki onun yap » tığı ekeni bir çoğu tal cek k büyü birliğe kederi, gülenin kalmaması ile ödenemez. Fakat bir felâket kar- şısnda ei millet, yürek inin baytklnziki duymak, bir ban olur. Biz de öy- yapalım, li verirse, bu le gazeteler, Atatürk'ün örmüş» ie