5 — KURUN 29 HAZİRAN 1936 eme işaretler | Müzayedeye çıkan hürriyet le En küçüğünden büyüğüne ar bütün dünya meselelerinin him | Maca © oynadığını görmek için bü- | cunda üç rejimin köşe kap- Vül sosya devrin kavgaya hazırlanan | amanlarıdır. hay emokr asi tarihini yapmış, iş Günü ümüzün kavgalır: e bir kaç çizgi ile anlatıla- çmokrasi ra Ma razi n £ daha sarih, cep- tep, Taha muayyendi. O zaman Hel anlitez karşı karşıya idi. di uki bugün meydanda üçüncü “man da dolaşıyo o alde rejim har yep- a bir safha; aya girecektir Nite- W cephe hareketleri değişmiş- ii Nihai zafere ermek için üç re- vi; in kullandığı usuller git gide Tnal bir hal almaktadır. eselâ;: — Her rejim kendi ideoloji- ile dış politikasını birbirine va- EN haline koymaktadır. İk €jimin bünyesi ile dış politi- Sel istikamet takip etmektedir. lise partilerle faşist partiler izel misalini vermek- in Dor Vatanı rat ta *syalist partiler sosyalist ana- n dış sa slm ne kadar 4, V iseler rtiler de “şi deki memleketlerin diriyi bulun- lin, naz çimi birer ajanı ha partiler de adeta bir Si liberal birliği vücuda ge- en teşekküller farzo- Bu > ne sosyalizmi, ne mi muzaffer harp- yük rejim saühirübüldel acar Şimdiden yarın- vi raliz, aşiz. ibik Mn metineyi büyü, bü gi harp n göze görünmiyen bir Kanı sc aip tezahürlerile sendisini hissettirmektedir: oRe- Ümler gi al Mek, rini kuvvetten düşür- İğ? konferanslar, anlaşmalar Bunun birer misalidir. düş sral demokrasi faşizmin tedi tanıdır. Buna karşı aldığı bir ur; cenk Palizmi demokrasi ile tek karşı haline koyarak faşizme Sa oym ak. Bad, Sosyal ist cephenin de maksadı Sokağı ere demokrasi ile bir yenmek. çi mokrasi ve sosyalist bu Bir; tiği den he, emiştir. Fran- kler de düşmandır. Ona karşı Me hap silâh faşizmi sosyaliz- Ni ir set haline koymaktır. itekim Alman faşizminin Sadri Ertem (Sonu: Sa. 6 Sü. 8 ) Fedakâr bir Türk kadını Bayan Lütfiye ile bir saat Büyük harbin unutulmıyacak anası hâtıralarını mese b Bayan Lütfiyenin çocukluğu Kadıköyünde oturan bir dostı nm acısını rumi acıları anıldı, harp zenginlerinden bah- sirk nm saadeti ne di; ve bir aralık misafirlerden bi- — Ben umumi harbi hep Zühtü eli kızı milinde canlanı: Dedi. TR; iŞ ii misafir söze ki güç ani ir kadın- ei öna “Ana,, adını vermiş- ar Ne doğru!.. ame vi iniaika larla sonra ba- na sord hatırladıkça gözümün ö- — — Siz gidi Lutfiyeyi tanımaz mı- sın: — a Gşiei Maalesef!., Bir en Bir gazetecinin > — Olm dakâr bi giri te a mn sizi tanı İşte bu şekilde e JA ingi.defa et si na, Hayatm yetmiş yaz ve yetmiş kışmı geçirmiş olan Bayan Lutfiyeyi, kendin “tanımak bayan Lütfiyeyi i- ir gazeteci sıfatile ziyaret çok o kadar tatlı Ee kendisini teselli Türk anası üzeri kanla yazılmış bir hatırayı gösteriyor, eden o kadar ölmez simalar var kil. İkinci idişimd m, kulağıma. eğildi: — Bir killer dedi, onu Anadolu- nun en 1 uzak yerlerinden görmeğe ge- lirleri * Konağın salonundayız. öşede kırmızı bir örtüye sarı rıl- an duymıyan bir insa- REF Aİ E V Gezintiler İ rma Mehmet Akif için Bir şair düşününüz, ki yarat- tığı yedi cilt içinde kendi için yazılmış bir tek mısra yok. Baş kalarının derdi, başkalarının acısı onda birikerek eser oluyor. Fera gatin bu kadar engini insanı sel- zele gibi sarsıyor Şair Akif, büyük Akif işte böyle bir adamdır. İyi tanıyan lar, onunla ömürleri beraber ge“ çenler diyorlar ki yalnız eserleri- ne değil, dertleşmelerine de ken dinden bir damla rı için yaşamış, dülüinişi yıpran- mıştır, “Safahat,, ı açınız Her yap rağında ayrı bir cemiyet yarası" ii nın neşterlendiğini o görürsünüz. pe ve kan lekeleri taşıyan tie in Gece vakti haydutlar gibi ev ber san, uyanık hı, pi yürekli Büyük bir Diem raflarını İ- | gençleri zincire vurup sürgüne ii. ME ze gi bs tan istibdat zulümlerine isyan Ş geri EN ai ii EE yan Za Tate ilk gör- oradadır. Hakkı maskara edenle- Bayan iye gazelemizi okuyor. düklerimizi GN rü arasını orada bulursır defa zümrüdüanka kuşuna benzetilen (— Havlu, bir üz neferinin arka-| nuz. “Sus/,, diyenlere karşı kı'ıç “mesut bir yuva, nın çevresi içinde) daşmı gözü önünde süngülüyen düş-| gibi sıyrı alem onun elinde yaşıyor gördüm. Hayatta, unutulma - mandan aldığı kei hatırasığır. parlamıştı. İnanışını en gür sesile dı. İstikbalsizlikten yılmadı. Çün- kü istikbali geride bıraktığını gör- müştü. Çai makkaleye koca bir “Heyeti edebiye,, gitmişti. Orada Türkün kan çağlıyanlarile yazdığı deste” gıda geçmesi isteniyordu. Hiç birimiz ea adık. Sönük bir kaç şiir damlası, beş on gaze“ te makalesi... Ocakta üç konfe- rans işte ei bu kadar. Çanakkaleyi canlandıran o ger çek ironi İİ yıp çağıldatan ki kıyılarındaki yürek S. Gezgin (Lâtfen sayıfayı çeviriniz) EN GĞGIL fakir bir muhitte» ve si hensem'i men zada gömlek halinde, giymişti! Şimdi seden fakir ve bâsit muayenehanede siptüma hastaların ya - tırılıp muayene edildiği beyaz ii şezli şısında işe başlarken ekili hastal kat ve rikkatle, Bursadaki hastasını pim şiddet - li bir ıztırap ile ağa fakat kapını önünde bi - riken ve hastabakıcı tarafından bir bir içeriye getirilen muztaripler, e tahassüslerinde de - vamına imkân bırakma Fakir mahallelerin arasındaki küçük dispan - serde bir hekimi haftada iki gün değil, bir kaç heki - mi her Ul larm çoğu he- vaktinde tei bilhassa eskisi gibi ho - emen ken- disini hekime teslim etmesinden pel m oluyor- du e için büyük vw kutli taki bu ehemmiyetli in rs En zihniyet değ gidişinden lem heyecanlı bah hekim: — Halktaki zihniyetin ne kadar değiştiğini bil-i ama Ziyaretçi eee teşkilâtı çok faydalı ul dedi, kapısını çalmadık hiç bir ev ve köşede bu- cakta Si bir gizli ve bakımsız hasta bırakmı; zaman bu mevzu üzerinde konuşul iü di az zaman. erin haberi yoktu; hele bu ötta çal ışanların faaliyeti, feragi faydası ve alınan iyi neticeler hakkındaki sözleri derin bir meç dinledi; Üye aras habersiz olduğu| yâlden için azap bile duyma, ladığı bu medeni ve milli| suna am etmiy. misyonerleri e için sabırsızlık gösterdi. ink rkadaşı; — Acele etme, şimdi lur; bugün ço - henişirisslan Hür “ikini ayaktan balci :ocukları toplar seri işte vakit yaklaşıyor, nere- İe ise isi gelirler! p.'9 o berip gelemiyecek hastalar ne oluyor? —. çi hemşireler teşkilâtında bedava vazi- fe almış ei hekimler var; evlere onlar siliyer - lar... Malümya, biz burada şu saatten şu saate kadar nmağa mecbur aylıklı belediye hekimiyiz; ge » lene bakıyoruz... Eh, buradan çıktıktan sonra da ken- di muayenehanemize gidip üç beş tane de paralı has- ta ekine yahu? tekrar Ziyaretçi mine teşkilâtında inden, kıymetlerinden ve bir he - ve parıltıları ile bağililizürek kadın var; yl değil, me- lek, melek... O ne güzellik, ne tatlılık, ne canlı bakış- ır... Son iyi huy, ne al Bütün fakir | dın... dın bu, be! mahalleler Ülker abla diye bayılıyorlar! : Çetiner, bâsit döşemeli, hattâ hiç döşemesiz fa - mesine rağmen, Dir sordu; gözünün önünde canlandırdı; rılmak istemiyormu: Dedi ve mü Bilmem... her halda kem çok kir odada rahatsız bir vaziyette oturduğu boyalı de- ıpırdat tmadan, bütün —N Lİ a söz ö öylemekn e zarla ei çek- boğuk bir Hangi Ülker? ğı ha » $ gibi semi sorgu- aşlı eklen mülke iyaretçi ham enleri canım... arma devam etti: Zanneti dedi — B güzel, hem çok akıllı, zeki bir e Yahu, sen ne diyorsun, şahsiyet sahibi bir (Arkası var) İ