ŞAM Mm “Ulus,, un dil yazıları Güneş-Dil Teorisine göre tecrübeler lürk en eski millet ve Türk dili ana dildir e I UT. UTA Sümerliler imei Ut, utu f4) Krea rdı. Zamanında tufan ola» psi t “tan Güneşi i Muhtelif “Türk lehçelerinde id kelime ayni manaları vermektedi Uot — Pekarski, öl Türkçe ot öt. Çovaşça Vut — ateş, sıcaklık alev, (anuot, ağ kutuot), ateş Allahı. Üötük “Pekarski 3163. pâk, kuvvetli, inandırıcı). Bunun içindir ki, bizde türlü arı olan bu Ut kelimesini Güneş . Dil teorisi, hem ek hem kök olarak ayrı ayrı manalandırır. ken kelimenin hususiyetine ehem- miyet vermiştir. iyi, Ut, kök olarak sahip, asıl, esas, Güneş ve Allahtır. Ek olarak da “umumiyetle yapıcılık, yaptırıcı - İrk, yapılmış olmaklık T7) anlam- larını verir ki bu suretle de kud - retin ifadesi demektir. Bu anlamlara göre (Ut) keli - mesinin etimolojik şekli 2 olur: m Ut (d)— Uş & v (d) (1) Uğ — Güneşin kendisi ve i Yavıilarıdır — Bu vasıfları ken- dinde tecelli ettiren süje veya ob. jJeyi gösterir. Zamanla, kök ekle kaynaşa - rak yalnız Ut kalmıştır. Bu kompoze Ut (8! kökünün bu şekle nasıl girdiğini daha ame- li bir şekilde öğrenilebilmek için iraz yukarda geçen ve ayni keli- meler olduğu öğrenilen (Adad) ile (Ağdad) ei çep) köküne dikkat etmek kâfi Bu (Ut) kökü a ti uğraşa- ğımız için, onun Sümercedeki ve (Uta) biçimlerini de den geçirelim. Güneş . Dil t: sözleri de ilâve ediyor: (Sümer kökünün vokali ovariyasyondan süratle müteessir olur. Bunun için- (deg, dug) kelimesini (de) ola - rak buluyoruz.) (10) Böyle olunca, Sümerce Güneş demek olan (Utu) ile gene Sü- merce Nuh Yalavacın adı olan Nitekim Güneş - Dil teorimize gö- kelimenin etimolojik şekilleri şunlardır: MD © (3 Uta —uğ -- ut 4- ağ Utu — uğ ut -- uğ Her iki kelimenin unsurların - da, belli başlı bir kıymet ifa et- miyen vokal değişiminden başka bir fark olmadığı görülüyor, Ma - nalarına gelince, onlar da biribi- rinin li çünkü: ğ — köktür. Güneşin sı- epik gösterir. Ut — ektir. Bu sıcaklı- ğın bir sü obje tarafndan veya üzerinde yapıldığını ifade eder. (3 —) Ağ, uğ — İşte o süje ya sie Şu halde her iki keli me de sıcaklık yapan bir objeyi yani Güneşi göstermek için kulla- KEL Me MALİ ünkü Türkçemizde de (ad, ot, ut) sıcaklık ifade eden kelime- lerdir. (4) E. Huber. das Trank Opter 5. (3. (5) L. Woolley. Vor 500 Yahren s. 76 (6) Autran. Sumerien.İndo europden 8. 79. (7) Eti. mor. ve fonetik bakımın'an Türk - Dili s, 8) Eti. mor. ve fonetik bakımından Türk - Dili $. (0) a mor, ve fonetik bakımın'lan Türk - (10) kei Sümerlen et İndo - ropden 8. 53. — örimize göre Türkçede hiçbir ke. lime vokal — ME (91. Sümer <ede de öyledi Okunm er yazılarınm Soğu Sargon ve Amurabi devirle. Yine aittir. O zamanda ise yaban. © lehçelerin karışması ve tesir Yapması yüzünden kelimeler ve #özler orijinalitelerini kaybetmiş unuyordu. Sümerce ile Hint - e dillerinin ölçüştürmesin olan Antran unu sezmiş olduğu için, meselâ: : Dârâ kelimesini Darak (Keçi ayaklı tanrı Pa Kelimesini Pag (Kanal). Diri kelimesini Dirik (geçmek Mesafe katetmek). U kelimesini Ug (kuvvetli ol- 5 Mak, gün, ışık, yakmak, görmek. yu halk). Du kelimesini Dug (yaj ie demek, m e kelimesini Teğ (elbise gi - Yeni). ğ gi İmame b (sulama). in iti (ilâhi sü - , rik izi). ir) kelimesini. Lup (bu- iin Maşa çet İp Bilir misiniz? — Dünkü Sayımız: cevapları: da sorduklarımız ve 1 — Kolera mikrobu en çok nerede yaşar — Tereyağının içinde, 46 gün ya- şar, 2 — Çırçır büyük yangını ne vakit oldu? — de. 3 — Karaköy köprüsü ne vakit ya- pıldı? —ı te, 4 — 250 gram çelikten kaç iğne çıkarılır? — 11,111,000 © 5 — “Ben edim, rüz- gâr istikametini versin” sözünü kim söyledi? — Şekspir'in Jür Sezar eserinde Markos Antonyos. YENİ SORGULARIMIZ — Amerika hangi tarihte keş- sl — Türkçe ilk çikan gazetenin SM nedir, ne vakit çıktı? gi m telgraflarımın mesi kaç kuruş keli- tur 4 — İs ll mesahası kaç ki- lometre murabbaıdır? 5 — “Tetkik ve tetebbua tahsis my hayat yaşanmaya değ- ünü kim söyledi? Olamaz imkânı yok! Geçende Heriyo fırkası reis nden istifa etmişti. ai etrafını sararak dar gücenmişti ki, buna bir türlü razı olmiyordu. İmkânı yok, olamaz, imkâ- nı yek... “Diyerek fırka binasından hid : detle çıktı. Kapıda kendisine pal tosunu ve şemsiyesini uzatan ka- dını görmeden ve Kadın arkasından kaşarak bağırdı: — Mösyö, rica ederim... Heryo başını çevirmeden ce - vap verdi: — Olamaz, imkânı yok, imkâ- nı yok! Açlıktan ölmüş! Lokantada ölen bir adamdan bahsediyorlardı: — Zavallının o kadar çok işti- hası vardı ki, yedi, yedi, nihayet düşüp öldü. — Desene ki, herif doyamadı da açlıktan öldü! Senetsiz alacak ca aklına alacağı geldi. Kendi kendine: — Eğer Mehmet çe ölürse iş fena. Bari gideyim. Hem kendi- sini ziyaret edeyim, — de aile - sinin lacak meselesi- nm. itiraf eliirayi, ölü hiç olmazsa bu iHilafeni 'dinliyen- ler alacağıma şahit olurlar.,, — Kira ia hiç tanımaz mıyım. — söyle bakalım, ben ki- mim, Bu tarzda swaller sormağa baş- layınca Mehmet Çavuş Bay Hasa- nın maksadını, alacak meselesi — eee söz almak istediği- ış. Bunun üzerine şu ce - öğe m — Kuzum, ben seni nasıl tant- le bir cevap ile karşılaşınca fena alde canı sıkılmış: — Bana bak, Mehmet Çavuş, bana... Demiş. Sende bu akıl var- ken sen bu hastalıktan zor kurtu- lursun| Anlaşmanın bir ekli a boşanmak için mah m simler Hâkim erke - sordu — Peki ne istiyorsunuz? — Boşanı er ei gi e — ei ri boşanmak istiyo - ram, — İkiniz de aranızda bir tür- miş oluyo: | sunuz. Artık aranızda içir ii - yanında şu al. ni konuşayım da kendisine borcur| | lâf kalmamış demek!, Ye e | Gül YG ag EN ei ie 5 — KURUN 1411. KANUN 1936 — | Kırkından Sonra | Azanı Teneşir Paklar (Atalar sözü) Yazan: Die Me Alus z ARAMAM iniz talap. ei Günaha girmeyim amma öüm O döşeğindekini bile ayaklandırır!.. Kendini biraz üşütmüş. Gece bir iki filean ıhlamur içsin, üstüne bir battaniye daha örtsün, kurtlara kuşlara gitti bitti. — Uşutmek böyle olmaz. Ne - vazil durmadan, hapşu hapşu ak- sırtır; gözlerinden, burnundan seller akıtır, Bu, mideden ... Yav» rum dün ne yedindi?.. Abur cu - urca kaçırmış de sinemaki yok mu kardeş? Yok- sa göndereyim; mufassalca bir söktürsün, ai gözünü açar!.. — Ne o, ne bu, nazar değilse şu Bileklerimi keserim. Ayol va kit geçirmeyin, nefesi mücerrep bir hocaya nefesletin... Hoca di - yorsam at hırsızı kılıklıları, cer - rarları demiyorum. Söylediğim gi bisi okusun, üflesin, tütsü de ver. sin; pirüpâk olmazsa, zıp diye kalkmazsa arabım!... Zavallıcık Râbia gittikçe ağır- laşı —yd f rgi dini kaybetmi hayet gene komşulardan, görmeli bir hatunun — Lokman hekimdir Lokman hekim!,. Günaha girmeyim amma ölüm ere bile ayaklan- dırır!.. Diye canla başla ve ağzı kulaklarında yi. verdiği bur - ma aynagöz doktor Yeni- Ka rm getirilmişti. çifte zatürree değil . Zatürreeye yakalanan üç hafta ay yatağından çı de odasının recedeki takatsizliği savamamıştı. Hani hastalık hakkında bir meşele vardır. “Gelirken okka ile gelir, giderken dirhemle gider, derler; İşte onunkisi de bu cins - n Bahar girmiş, erikler çiçek aç - mış, çaylaklar gelmiş, hava da kı- 1. Râbia artık evin içinde Biye, tahtaboşa çıkıp çama - gır asıyor, küçücük bahçelerinde - ercai menekşelerini, mine çi- çeklerini, filbaharları suluyordu kış geri dönmüş. bilmem Sa tesadüf eden Öküz so; Râbia, bir öğle üstü gene titri- ye titriye yattı. Galiba o sabah ge- ne çinkolu merdiven altını boyla- mıştı. Doktor İpokratın Lokman he - kimliği sartık denendiya, o akşam gelip hastanm nabzımr ele alır al maz. Kesip attı: — Enflüença!.. Şimdi Aksa - ray, Velanga, Psamatyada, her malede sok var ma bu hanrma 2i- yade dikkat lâzım, Niçin? Çün - çe ayini geçirdi. i Hacı sameiryiein iki çenesini i bıçak eriyen merak « tan koca gövdeli adam safkanı erimiş, çökmüştü, Gözleri batmış, omuzları düşmüş, etleri sarkmış, larca dizanteri çekmişlerden ayi beter hale k Kalemine gidip geliyordu am - ma zar zor; kendini sürükliye sü- ye, Bir gün nazır, bir muamele zım gö Cihat müdürü ey içeri gi i rerken Nazır koltuğundan sıçra » dı: i ç , hasta mısın? fil sini söyley hastalıkla hallü hamurluğunü bi « len Nazır Paşa sordu: — Doktor Zambakoya, Hora « mi? —7? — Fesüphanellah!. e Kah, rağ alt tarfını bilirsin; o reden olan babalardan deil yahu! Abirader insan bir j Zambakoya, Horasancıya ee $ mez olur mu?.. Adam bir konsol. to yaptırmaz mı hiç? ç b içini ecza deposuna rel, elli türlü ilâcı birbirine karıştırır... O, günde altı güllâçmi veriyor, üçte birini yani iki tane sini almalı; o alacağın iki taneyi vi önce de her birini keskin kalem. via emi bölüp bir parçasmı * a 2 kuyulardan su çe kiyordu: a — Zambakodan çıkınca bir de v Horasancıyan elzemdir. Horasane cıyan pek makul keferedir. Çok nazik, terbiyeli, hakkile çentil « men (yani centilmen) bir adam. R Isa Sisam Beyi o Cebelilübnan muta. bir heriftir... tan sonra ikisinin dediklerini bir. birine mezcettin mi kızcağızı kur. tardn gitti, O.» (Arkası var) De