— Biraz daha Oturun. artık tahammülüm mk : En inler gibi ses bana b min ruhunu anlatmaya kâfi * gelmişti. > Otu 'n gelen bir a - amabi miyin niz Ti of boğuluyoru camın a ordin$ a: Si m abnlehill. 7 ye — iki ll : elimde buna ler var; fakat yine öyliyemem. Koemir orisin, : nu ie olmamı affetmiyeceğin n için bilmez gi- janat 2g eminim, Onu örünüyorum. Bunun bir dır. Bana bir vazife o bakar. Anlıyor uz? İşte uu kadar, Evlendiği ii T izden yirmi il sonra.. O, her a iye “yoktur. > > — Bunu yapmıyor ki... meki. indik vgisi bir sa in Sakin neş'esi “yalvarrer bir sesle dedi dum nsi, size hir hizmette bu ala beni İnna İD ir metresi var Keri mu Ben Da yo A ri bili - i çi” a bir gi şimdi bu sevgisi sönmüş unutul aş Mücadele ii Bunu ya müsavi bir — , Olsun, yine şaş ede - 1: arı gelip kalbi üzerine Bastığı za” İki yıl beri m ayrılmış de - sada an başka birdi şey y değil! Hiç ol u ener bala yer a kalan yalnız kpidrk m — Lâkin bu böyle devam ede mez. Çektiğiniz ıztırapları onun bi i lâzım. gelem ni ğini, alanla bildirdikten sonra , Muhtelif e ik 20,30 el ngo grupları. 21, nra nadolu ajansının gazetelere mahsus havadis servisi verilecektir. Takvi mü bor ram Kânun)31 1. Kânun akvim 4 Şevval | 5 Şevval Gün doğuşu 725 7,26 batışı 1649 16.49 bah namazı 6,16 616 Öğle namazı 1216 1217 İkindi namazı 437 14,37 Akşam namazı 16,49 16, Yatsı 828 18,26 imsak 538 3 Yılın geçen günleri) © 365 266 1 e e RM var, Onlarsız ola- ıstu ve sonra masum bir ba kışla ilâve etti: — Bu şikâyetlerle sizi rahatsız ettiğimden sip beni af - imiz, Bu sözler, pel m SÖZ“ leri gibidir. Onl a a lr ge Muhsinzade cakfı mütevelliğinden: :l halde ezildi, hal tanbulda Hubyar mal Mim edat sokağı mumu iri Mahsioğla hanınm ya Eb da a! a bir meydanlık kiraya verileceği pe talip ola nların bir senelik 660 liranın X 7,50 nisbetinde pey akçelerile 1— perşembe güni t ikide İstanbul evkaf müdüriyetinin evkaf encime kaf mü nine müracaatları. (V, No. 12038) genler de bu şikâyetler içinde viz iştir. Li-| lenmiştir. Vansinin “Öteki” dediği ve “hayatını bayani için yorulur, di anlattığı kadınla gö: Map Gözlerinden akan yaş, ları kurulam. alışarak, V risin ü k idi e üçüncü defa sa hvede iki saatten ziyade be Muhabere ile ders Gayet müsait şerait dahilinde muhaberz ile fransızca ve ticaret dersleri verilir. İstenilecek malü mat derhal ve olarak gönderilir. 14 kuruşluk posta pulu ile İz kutusuna ücretsiz mit 10 numaralı posta müracıat. lemiş. Her kapı © açılışında kalbi elecandan duruyormuş. Ben & el Fİ müdafaa va ağ Be dvr smdorjet, Morisin ne e Kadar meş gul Okliğıma bilirsin.. — işa çokluğu bir mazeret maz, işin doğrusu: O, a > in meşguldür. | d ğlantınm bilinmesini 27 mi Biliyorum, çok ıztırap ce - t buna rağmen yine hı: ni yalnız bırakmayı tercih ediyo, nu gücendirmektense — kalbim kemirtmek Moris için bir eee oluyor. — Seni 5 kadar sevdiğini bil - mez Ayi Me mı? Hiç bilmez 0- Yalnız bütün tag a ed 8 na kaç defa söylemiştir. — Amma, şi DEREK ko- nuşalım. Haksız — Haksız değil, Be daima feda edilen ben oluyorum. Uzun yalnızlık akşamlarmda geçirdiğim bekleme saatlerini. bilseniz! İla şey 2 yi Mücadele de çlerem. vvetler müsavi zy de ayni sözleri Slikor du. Sor — Peki bunları Morise söyle - medin miyim hiç? Ben onun önünde er yaşı Ekenler bir e - dın değilim, Hem oi aklım in sev- e iyi! ğ Bu sabah e heri yağa nm kapısında buluştuk. a, bu akşam miyece - ris çok Mai her gelip ie oturdu. kendisi için ağladığımı bilemiyor, Bana Dlklarlar e eril öte *| gönlümün, fikrimin, “İ den beriden bahsedi' sözü istediğim ye getirebilmek için karısını Sor — Bayan Nansi tm My Dig vakit gibi midir? süphesiz, Mil olma: sen? — — anjin hâlâ haberi yok değil m E Tabi Ben daima “ ihtiyatlı olduğum için nereden ilecek? Hele öyle iyi kocalık ediyorum ki hiç bir surette şikâyete hakkı ağ seni see güni ya - nında görlükler ülüm: — Çok kanrekğadin Salar se k güzel uyur yıldan- Nansi beri gayet iyi geiiyoruz. an de, Nansi de bundan — e misin?” — Elbe akşam ya gireli İliş öyle bir a u görsen sen de — Demek” ki Nansi mes'uttur. Ya Jorjet?. —o öyle — eba Dai az » görüyorsun yi m? Ne kadar ka - bilse o iş sık er çalışı yorum. Bununla beraber o, çok 2- kıllı biz kızdır. Kendisini tevdliği- ilir. g da iyi. Şimdi sana gele lim. Sen nasılsın? — Ne o? Mülâkat mı yapıyo * ruz? Peki olsun. Söyleyim de yaz: nim için bir ihtiyaçtır. Jorjet ie vücudüm İN “Yazan: A.C. amime hayretinden olduğu yerde dona kaldı. Bu genç neler biliyordu? e iyi beklediğini ona kim sö dan kat korkusu bu suretle hareket et- mesine galebe çaldı. Kendi ken - dine dedi ki: — “Madamki Hulüsiyi tanı - yor, o halde beni de tanıyor. Hu- lâsi ile buluşacağımı bilince be dün akşam olup biten şeyler - den haberdardır, Bu düşünce slhcida kadm fena büzüldü. Yaşadığı maceranın etrafa yayılacağını, bir rezalet ,müthiş bir rezalet çıkaca- I tahmin etti. Fakat, bütün cesaretini bir ara- ya topladı. Korkuları, endişele- rini hiç belli etmemeğe karar ver- tâ hakaret Z da 4 8 » © damki Hulüsi beyi tanr- dığımı biliyorsunuz, o halde be - nin de kim olduğumu biliyorsu - nuz, değil mi?,, — “Ben hiç bip şey bilmiyorum, hanımefendi. Kimsiniz, nesiniz, evlimisiniz, bekârmısınız, bunl hakkında zerre kadar malümatım yok, Ben yalnız Hulüsiyi tanıyo - rum. çig ben değil, onu İstan- bulda bircok kimseler iy Birçok çala dersem bunların işen gazeteciler, mali er, Gi bir iki TESSa! gunu kabil ik Bü e Beyt mda muayyen bir past e buluşurlar, dertle - tal şirler, mielekleri en bahseder - ler, patronlarını çekiştirirler. Ben kendi varidatımla yaşadığım ça- ea mecbur olmadığım için rada sırada o pastahaneye reid m onların dertlerini dinlemek ten zevkalırım. Hulüsi beye de a- gördüm, Bahçeden çıktığınız es- nada otelinizin adresini şoföre söylerken nerede oturduğunuzu kendi ağzınızdan işittim. Onun İ- çin, bu akşam da Hulüsi beyi bek lediğinizi tahmin ettim. Başka bildiğim bir şey yoktur. Hulüsi bey, biraz harabatı, biraz da borç sus olduğunu da itiraf etmeliyim. İkinci defa da konuşuşunuzda kendisinden o kadar hoşlanmazsı nız. İnsan sinirlenmeğe başlar. Fakat, böyle ayak üstünde müte- madiyen Hulüsi beyden bahsede- cek değiliz ya! Hanım efendi, bu akşam keyfiniz kaçtı, yalnızsınız. da size refakat etmeme ve kaçan | keyfinizi yerine . getirmeğe elim den geldiği kadar çalışmama lüt- fi açlığını gideriyor. en müsaade buyurunuz. — İkisi an bir seçim yap , Samime, gözleri yarı A va mak lâzım ge r halde gene adamın sözleri z Birdenbire gizler parladı. DE ei Söylediklerine o Kadir iki saniye üşün ükten sonra ka di i, Yal Tufkin: Dedim a, ikisi de benim İ- kendisini tanımadığını anlatma - çin ibi ihtiyaçtır. Ne olursa olsün| Sna, ev ekâ olma - ondna, ne ötekinden vaz geçe eri Artık ben onu dinlemiyordum. Onun şen işleri arkasında göz yaşlarile ısuanmış iki çehre görü- Jüydr id diyordum bilir? Belki de iki ii ML 1 vi bir adamrmes'ut ki icin lâzımdır. i ve, olup değin bilmediğini söylemesine e- relay. Ml ve geniş bir ne - fes aldı. Demek ki, kendisinin kim oluğun lied Hulüsi Şale cazibelerine Ma disini tanımağa haves o tmişti. N GECESİ, e | halde hiç korkmadan ni şından defedebilirdi. a defe debileceğini bildiği halde yine bu atle tebdil etmek havesi. Mesele. nin bence böyle bir hav. bam ye | bir şey olmadığını evv: şart olarak kabul dei, bendi de sizinle EREM bu bir sas. at zarfında yade içim &i- kılsa bile sesimi le zaya “ size vaadederim.,, Rıfki kederli bir tavırla: — “Yalnız bir saat mi?,, Dive sordu. — “Daha uzun sürmiyeceğin- den emin ee — “Pek âlâ, kabul etti Bu suretle Ülnekeriel Tak- sim meydanma gelmişlerdi. Rif - kı durdu ve etrafma bakınarak düşündü. Ondan sonra dedi ki: —“Sizi Taksim bahçesine da - — “Nasıl isterseniz.,, Dedi. ağn Birkaç dakika sonra Taksim bahçesinde idiler. Varyete sah - yesinin — tarafındaki lokanta da ar masalardan birin - de ima ıfkı garsonu çağırarak iki kök iğ ke rl “Bir saat vakıt geçirmek İ- çin aİirâr nini kâfidir.,, De »- i, Bu sözünde bir istihza, hir kast yoktu. Vaziyet neyi icap et- tiriyorsa o suretle konuşuyormuş gibi gayet tabii söyledi. Esasen, Samime, kendisine refakat edeli genç adap mn halinde ve tavrmdam birdenbire bir değişiklik hasıl ok duğunun farkına vardr, Bir erke- gin yeni tanıdığı bir kadına Kar- şı mütemadiyen gülümseyen bir ruyor, tebessiime hazır ari Ee eden eyni hiç rünmüyordu. m bu halini gören, İM san al kioeet bir müba haseye girişmeğe hazırlandığını zannederdi. Rıfkının bu tâvrı Samimenin biraz hayretini mucip oldu, fakat bunda endişe edilecek bir şey ol- madığını, gördüğü ciddiyetten do layı bilâkis memnun olması lâ - zımgeleceğini düşündü. Rıfkı, dalgm bir halde uzun müddet Samimeyi süzdükten son ra dedi ki — “Hanım efendi, size soracağım. Şu Hulüsi beyle olan muarifeniz nerden ileri geliyor, söyler misiniz? Samime sandalyesine dayandı. böyle bir sorguya marüz kalmak istemiyormuş gibi bir tavır takı - narak seve? verdi: u tarzda bir istintaka baş Ml neden lüzum gördünüz ?,, Bunu söylemekle beraber, Hu - lüsi bahsinin çabuk açıldığına da memnun oldu. Rıfkı iyi verdi: “Emin olunuz ki, bunu sor « in hiç bir hususu gözetmiyo - m, Siz ve Hulüsi bey birbirin - den büsbütün başka A âleme mensupsunuz. n ikinizin rail müşterek bira alâka mev tebildiğini bu sebepten dolayı öğ renmeyi merak ediyorum. Mese » le sâde bir meraktan başka bir şey değildir.,, * : (ârkası oi