— ; 3 e | ii p KURUN 9H. “Ülus,,un dil yazıları “Güneş - Dil,, teorisinin $ esaslarına kısa bir bakış “Güne - Dil Teorisi, Türk dilinin ana kökiyle 1a- dikal köklerini ve bunlara sonradan katılarak anlam nüansları yaratan eklerinin rollerini sarih anunlarla ortaya koymaktadır “Güneş - Dil” Teorisinin türlü kelimeler üzerinde Me e teren ya; birkaç gün örelim m wi pri hakkında, yalnız memleket bil. ginlerine değil, lâsik etimoloji mensuplarma da hitap Her vakit bu yoldaki yazılara yer slime beraber, birçok oku- rakla takip ettikleri| ve fonetik tatbikat zamlarını — mel azla gecitirmemi ördük. “Ulus” un n ilâve şeklinde dil me- raklılarma armağan ti - meloji, morfoloji ve fonetik ba - kımından Türk dili analiz yolları,, başlıklı broşür, bu tatbikatı takip ihtiyaç gösterilmekte olduğu için, öyle bir hülâsa yapmayı uygun bulduk Güneş - Dil Teorisine göre Kökler ve Ekler — Türkçede sözün ana kökü ew. FK.) dirf (V.) vokal, (K.) konson demektir. Bu formülün ilk şekli, dilin a- na ei olan e ağ) dır. ağ” ana kir yeğ şu yokallerle değişe- lir: a a ağn g(wyekhb,m,p,f) birinci derece radikal kökler sayılabilir. Not: 3 — Bütün > ları başında bir vokalle beraber ana köke ğin emişme kök düşerse, lece; Ağ *w.(ssc,ç,zi,d,tr, In) şeklinde, İkinci derece radikal Kökler çikar — Ana kök ve onun en in birinci ve ikinci derece- deki radikal kökler, hep kök an- mnm mümessili olurlar. Bu tem-| silde tereddüt edilirse derhal ana kökü başa getirmek ve ondan son- ra gelip ana kökün anlamı nü- anslarndan süfikslere bakmak lâzımdır. Til, — ğa kökün ilk anlamı, (güneş) olduğu ve ondan çıkabi len başlıca mefhumlar broşürde gösterilmiştir. ütün bu EM ir? en maddi Ailakilnpiki 3 k (ağ) ana köküyle e zamanla hi, enda gelmiştir. Bütün bu köklere bir takım süfiksler de katılarak kil, mefhumunu temsil edebilir Böy- dil yi IV, — Güneş - zi teorisine gö re Türk ekleri ve onların kelime deki rolleri itibariyle kategorileri işürde izah olunmuştur. (1) ik şk göre yolları heye >. göre analiz ie şu yollardan yürümek lâ zımdır: 1. — İlk önce kelimenin tam ve asıl manasmı tesbit ederek bilmek âzımdır. 2. — Bir kere bu mana bilindik ten sonra, kelimenin elde bulunan şekli, bir ne Ücesinde aldığı en son morfolojik şekil olduğu düşünüle rek, kelimeyi ilk etimolojik aslma evirmelidir. Bu çevirmede göz önünde tutu Jacak esaslar şunlardır: a) Hiç bir kelime konsonla baş lamaz. Konsonla başlıyan sözle * rin başımda vokal sonradan düş müşür. b) Sözün başmda ana kök, ya hut onun yerini tutan radikal bir kök vardır. Eğer bu kök Bi gö ER sonradan düşmüş de © iğ Hiç bir ek köke doğrudan doğruya yapışmaz. Araya mutla| Da vokal dn in Bu Mimi same Ni gi ar. g) Hiç bir sonek yalnız vokal den ibaret olamaz. Eğer sözde yal nız vokal şeklinde görünüyorsa, orada düşmüş bir (ğ) var demek tir. d) Türk sözlerinde yanyana ay nı cinsten iki konson bulunmaz. Eğer böyle iki kanma tesadüf irinin uzat n kaynaşmasiyle yapılmış olduğuna hükmetmelidir. — Kelimeyi vi K.) 3 yi ” da pr e) serisi İlinde ana © anasına bir ge lamlardan hangisinin en alacağını düşünüp bulmak lâzımdır a em e gi Pencerepervazınıkaptığıgibi yıkana' adamın sabunlu bâşına indirmiş! ir müddet evvel Arapcami - asm tanbul ağır ceza hn dün başlanmıştır. Bu davanm suçlusu, kundura - cı Şükrüdür. Kunduracı Şükrü, es- ki karısının o akrabasından olan kunduracı Mustafayı öldürmekten suçlu bulunuyor. Tasarlıyarak, ön ceden hesaplıyarak öldürmekten & un idam ce yazıl 450 inci maddesine göre verilen duruşma kararile İstanbul za hakyerinin karşısına ye Kıyanm sebebi ne imiş ve suç nasıl işlenmiş?. Araştırmaya gö - re, suçlu kendi - sinden ayrılmasmı öldürdüğü Ab- dullah oğlu Mustafadan biliyor - muş. Güya kaynatasma bazı şeyler söylemiş ve el Aş yn kaytanası, kr yapmış, kızımı da- imi yemi vi m dan başka, bir meselden dolay hakkında ta - kibat yap pılan Şölen yerini de ilgili işyar! » Mustafa haber vermiş. Her İki hâdiseye i rh çerliyen, her ki İbr mim ko- yan Şükrü birinde öçal - mağa girişmiş, ina ya girmiş, Bu sırada Müstafa ba - İzmi — Geçmiş Kurunlar: 30 Teşrinisani 1921 gazetesi İngilte- a eş Mi Yanık 28 de hanının bir katın ikrünün|. şıni sa önündeki liğene kr köpüklerini gider * ek üzere ei su dökme” ğe hazırlanıyormuş. Onu bu vazi - yette, esi e yi hal de yaaklıyan Şükrü, derhi al pen - cereye la pencerenin perva- zmı bir hamlede De ve per - azı kaldırdığı gibi, gene bir ham- lede Mustafanm başına indirmiş. Kimin ne yaptığını, neye uğradı - pervazmı bir kaç defa daha indi - —— dee Mustafayı öldür a, beyaz sabun kö * püklerine kızıl kanlar karışarak yerde yatarken, Şükrü sorguya çekilirken de suçunu iti - raf etti. Şöyle dedi: — Evet, doğrudur. Mustafayı ben öldürdüm. Çünkü bana fena * etmişti. Öldürdüm, intikam al dım. O hem beni kaynatama, title yip karımm benden ayrılmasma polise ai bildirdi. Bunlar az fenalık mıdır? Daha Yugoslavyanın biz- den istediği adam! Kıya suçusu Hamdi, bu Hamdi mi; yoksa?.. ükümeti, orada ugos © Hamdi isminde birinin geriye gönderilmesini is * temiş, yapılan araştırma sonunda Hamdi isminde biri esner yakalanmış, suçunun nin ve tabiyetinin in b hemi polisce ad Burada sırf kalıp üzerinde mi haniki bir çalışma yerine, bilme enin esas olduğu göz önünde tutulmalıdır. 4. — Ana ii radikal kökün manasmı sonra ona ya” pışan eklerin im verdiği nü ansları da tesbit etmek lâzımdır. Burada da sözün kendi manasiy” le ana köke verilen mananm nis petini daima göz önünde tutmalı dır. E. 5 Bu anal pıldıktan sonra ye niden sentez'e dönülerek elimiz * deki kelimenin ilk etimolojik şe kilden son morfolojik ve fonetik şekle dönüşünü tetkik etmek ve kökle eklere verilen manaları bir leştirerek kelimenin son manasını bulmak lâzımdır. Türk dilinde mütekâmil foneti * kelimenin, söyliyenin ağzından a henkli olarak çıkabilecek ve işi * vi yanku yapacak şekilde olma" Ti morfolojik ve fonetiğin, Türk sözlerinin etimolojik şekil lerinde yaptıkları değişmelerin sebebi, budur. “Güneş'Dil,, teorisinin bu esas larını anlayıp tatbik etmek için, her şeyden önce kafamızı klâsik etmoloji ve gramer görüşlerinden ayırmak lâzım “Ulus”un “Dil Kasları, vü Sütun * 2 sonteşrin 1935 tenberi çıkan örnekler, “Güneş - Dil, teorisinin tathikattaki ni yetini gösterir şahitlerdir. Bu izah ları, ağir yabancı dilden gelme birçok sözlerin orij liyeye getiHini migtir. enel savamanlık, Hamdiyi İs tanbul üçüncü ceza hakyerine ver miş, hakyeri kurulu sorgusunu yap mış, yakalanan Hamdi, kendisi * nin Yugoslavyaca teslimi isteni * len Hamdi olmadığmnı, hiç bir kıya ile ilgisi bulunmadığını id dia etmiştir. 'Hakyeri kurlu, yakalanan Ham dinin hüviyetine ait bazı eksikle * rin tama ması ve bu suretle istenilen adamm sahiden o olup olmadığı iması için, kendi sini tekrar genel savamanlığa gön dermiştir. Şimdi bu cihetten tah - kikat yapılıyor. sebep oldu, hem de izimi bulmağa| işle; oda-| çalışan poli imi e ürk kalma leri olduğunu göster * mek yolunda değil, Türk dilinin a sözleri üzerinde de imi İl bulunuyoruz ve bun: da bu tatbiklere devam sdeleğiz. denin kulağında temiz ve düzgün| sayılı KURUN'da (1) Bu broşürler 15 İkinci teşrin neşredilmiş! ş Çi | Nöbetçi eczane | e Rıdvan, ye Nuri, Karagümrükte: kle A. Hamdi, a “Emilya , Şehzadebaşmda: Asaf, Divanyo »- Tandal ap ei Bensason, Be - li Rıza, Zeyrekte: Hasan Suçlu, kıyasını saklamıyor, öcünü aldığını söylüyor” Bel mi, değil mi? Müşahede altına alınacak! 4 başka ne fenalık yapılabilir?” 5 den, bulur, derler. O da da eti “ buldu işte! — EL NP işlemeğe ne yağ gin ce karar verdin? s a bir hafta öncede led O gün hana gü” baktım geçit yerinde oturan var, Beni görmesinler giri diye şöyle biraz gezindim, g vi nihayet onlar hr kilin b g“ mademki sade öğ maki Se alaya işledin. “pul 2 mn niçin aldm? artık Mustafa ölmüş. w | arayı ii lâzım değil, halbuki bana lâz” lur, diye düşündüm, aldım! “ i — n sonra rada dolaşmanm sebebi nedir ger yerime gidersem, ” hemen 'enselerler, dedim. fi bire bii dahi yale kazana açık havada rahat nefes tercih ettim! Genel lis Tümay, suçlunun akli mununun raporla tayinine gördü. Hakyeri, bu isteği y buldu. Suçlu Şükrünün leri müşahede ği ie de altma almmasmı v: por verilmesini li Güneş klübünde konferans 4 , Güneş kulübünde her ei ve üçüncü pi azar günleri vd. at on yedide bir mm mekte ve danslı çay tertip ol” # maktadır. Yarınki pazar günü ne ayni saat y ef tarafmdan “Halk şiirlerinde ei e por bir konferans savamanyar Alımef. yi Ne ik Ni kurumunda eşyaları kurumun il içe veril Derdeldere ve şubelerine bulunan üyelerin kurum yaf içinde çalışmaları daha görülmüştür. İ pa Eg Y Z “Haldai, Kumkapıda: Belkis, Sbs * da: Kapıiçi, Beyoğlunda oks" şında: Kinyoli, Şişlide gfâ$ ğında: Nargileciyan, ğ gani m Sar, Gr