Ogaden denilen yer N | alyan Habeş orduları arasın - #4 günlerde la muha- do, vuku bulu « Saden, göçebe go kabile. in oturdukları, dolaştıkları, Ş(erini güttükleri memleket ada ancak ötede beride bir n otlaklar, vaheler, kuyular “. Ogaden halkı “herkim bu- İk kuyularını ele geçirirse bü - yi ele geçirir, derler ki, Somalide garip bir ağaç: Banyan. hasıl bir memlekettir? fahşi hayvanların, zehirli haşerelerin yurdu! te geçecekleri ve orada muharebe leket içine ilerilemesini bekliye- rek muvasale hattınm uzaması ü- zerine akımlara başlıyacakları an rine karşı hücumlar yapacaklar - dır. indeki suyu koparmak i- | irana övüşür ve onu otur - deni sürüp atar. Yi Hg hâdiselerinin çoğu bu dır. az üilrin çoğu, belki hep kanunlardan ve mir tamamile haber - e Y .. ler Burada kenarları iü, bataklık olan nehirler liye bunların, etrafında dir Yük ime İml Burada bü- pek çok oldu - la, zehirli m dürlü ebzuldür. a pe le buradan KER bir dinl üzerinden birkaç da nü #necek olsa, yüzlerce ge- Börür, Ne e “oi etie iii ye son derece vahi el ları insan teninden sol güçtür, Çünkü bun- e ie viper ve le si ağ Gl Sürüler ve ozi nekadar güç olduğunu Ozağ ei ee > Harar ile Adisaba- e ş başma hücum ettiği Polis haberleri b Tahta kurüları kırmızı büber yakılmış, odayı kap lıyan fazla düman gi dışarıya çıkmıştır, Bu dümanları gören komşular he etfaiyeye haber vermişlerdir. Etfaiye gel - miş, yangın olmadığını görünce geri dönmüştür. OTOMOBİL ÇARPTI — tanahmette can kurtaran mahalle sinde çıkmaz sokakta oturan 9 ya- şında Asiyeye 1808 numaralı oto- mobil çarparak yaralamıştır. Şo - för kaçmış, kız tedavi altına alın- mıştır, PENÇEREDEN DÜŞTÜ — Rumeli hisarında kismet sokağın da oturan Yunan tabaasından 63 yaşında Niko oğlu Kostantin pen- çereden sökağa bakarken düşmüş, başından yaralanmıştır. KURTARDILAR — Bakırköy. de istasyon caddesinde oturan taşköprülü Mustafa ile Şevki kav ga etmişlerdir. anla bir aralık fazla kızmış, masını çekerek Mustafayı bl sırada etraf- tan yetişenler tarafından yakalan mış, elinden kaması alınmıştır. TECRÜBE YAPARKEN — El ma dağımda icadiye sokağında ba- ıkçıyan apartmanının birinci da- iresinde soba boruları tecrübe i - çin yakılırken kurumlar tutuşmuş ise de çabuk söndürülmüştür. NASIL DÖĞMÜŞ — Balatta Karabaş mahallesinde oturan sa - batay ayân caddesinde bir kahve de otururken David oğlu Bünya - | min kahveye gelmiş Sabatayı dı - şarıya çağırarak meç taşla ba şindan yar: 7 — KURUN 311. TEŞRİN 1935 Yazan: Sadık Balka İ © Yabancı Di memleketten mektuplar o Eğer zayıflamak ai 7 Teşrinievvel 1935 ka ve Amerikalılar hak- lara benim şaştığım kadar siz de şaşacaksınız. YEMEKLER. irk mutfağının kıymetini in- san Türkiye hudutlarından çıkar çıkmaz anlıyor. Daha İstanbulda idi bana: “Ne mutlu sana, altı gün Transatlantik vapurunda o Niyork limanının kapısında Hürriyet anıtı güzelini yemekleri yiyip içecek - sin, oh, gel keyfim gel,, demişler di. Filhakika ilk gün “İle de Fran- im amma, dediler) karikatürü ile bir kaşık fasulye ve et. Daha hâlâ bu za - vallı güvercinin (belki de çaylak kada: gösteriş te e rikan yemekleri den. Burada her Türk yemeklerinin lezzetini insan Türkiyeden çıkar çıkmaz anlıyor. Amerikada bütün yemekler konserve kutuları içinde. Hattâ, çorbanın bile konservesi var.. seki, merikada seyahate çıkan arkadaşımızın sayıdan itbren mektuplarını ilim "başlıyoruz. mz va ancak coğrafya kitaplarında atli bir memleketten iyi iz garip tabi- azılı ayi tuplarda, bir ya- meç eli dakikalarda bni aştığı hislerle beraber yerli insanları zeta ış yayı er bir kitap,, ale tri Al "a pala avasını bulabileceğiniz gibi bi holün eğlenceli hi my di ınız. Seyahat, dün» daima “eğlenceli ir müzik kitabın sizi veni kadar hafif yazılmış malümatını Ba elde edecek- şey konserve emye kutularda an ni de, ni bir türlü resim ve ilânlar- la camekânları sü Eh diyorum, ii da fena değil, bir tane a yor. Bizim bildiğimiz fasulye pi *| ma yazmdan farksiz, yalnız sie tuz yerine şeker var. Ve A: dila ma kn ipi kemali iş La a ile yi Bur: men bezen ye vi bir şey. Bir lokantaya gittiğinizde isteyince, deniyetsiz adam, gibi ters ters yüzünü akıyor. Amma diğer masalarda lıkır lıkır domates su- yunu içen, salçasını ekmeğin; rüp yiyenler ona pek tabii görü - nüyor. Zaten Amerikalılar mahdut akşam Mint yiyip du - WE üstüne de iki büyük fin can kahve veya çay yuvarladılar mı, oh, keyifleri keyif. Tevekkeli değil, karikatürlerde Amerikalı - ları sıska, çiroz balığı çizmezler. Elbette, insan bu yemeklerle se - mizler mi? Bakın unutuyordum. Aklıma birey şey yim e eder rim, zayıflamı n bayanlar gelip bir ay çerkes şark lo - kantalarının bulunmadığı bir şe- hirde otursunlar. Hepsi de bi: de bir kemik, Geeta Garboya dö - nüp emellerine avuşurlar. ler. Burada renkli kâğıtlar içinde, cevher gibi satı - lan ekmekleri İstanbulda Mah « mutpaşada pandispanya diye sat- sanız kimse farkına vaj Hele bizim Mehmetçiklere bir tanesini sundunuz mu, sözüm ona bii munu bir yudumda yutar. Buna rağmen bir lokantaya gittiğinizde önünüze ei lokma büyüklü ğünd ya üç dilim e koş Kai ve sizi ça; meğinizi (0) ekmeksiz Sil ediyorlar. TRA Mi vi erikada ania ,, sline perma şehirlerdeki y arabalari, ne Niyork - e ne > de Avrupanın diğer bir şeh: rinde gördüm. Buradaki arabalar birer tren vagonu uzunluğunda; ve.ne sahanlıkları ne de biletçile- idare ediyor, hem de para toplu- ir, Bilet usulü yok, nereye gider - seniz gidiniz, üzret 10 cent. Lâkin 15 cent verdiniz mi size ortası de lik bizim on para büyüklüğünde bir şey veriyor, vesiz bir daha tramvaya veya otobüse bindiği - , ye bunu vatmana veriyorsunuz, bö; 5 cent ve böylece z yorsunuz. Sonra dolara haftalık karneler vâr. İster otobüste; ister tramvayda, hiç durup dinlenme » den tam bir hafta bu karne ile se- yahat "> vik bir usul, değil mi? riye sehikcei bazıların şarıya çıkarken veriyorsunuz. (Lütfen sayfayı çeviriniz) Amerikadı Niyork ile Niyujersin arasını baglıyan ve Hudson üzerinden geçen köprü