6 — KURUN 28 AĞUSTOS 1535 Yazan: H. H. Ewers za 20 bin yaşında Türkçeye çeviren: H. Varoğlu (Başı dünkü sayımızda) — Con Hamilton altı am 'Britiş Müzeumda çalışıyor. Zan nederim bir lordun eb onu uvarlarını tezyin Jay ea Hamilton değerli bir res- an bae a hayali de kuv & Grenkidiye girme * ü ya! > o Britiş Müzeuma, 7 © Elli paha biçilmez bir eşya gel kaç sene ağar bütün dünya kçıları “Be- di büz yarığı içinde bir dişi hafifçe zedelenmiş fakat vücu ğu gibi muhafaza edilmiş bir gâne nümunesi odur. mamotun me yak lide, sip ce- sim en e bakiyelerine si sık tesa ediliyor, fakat parçalar halinde. siörya Bunlara (Mam * manto) o ah hayyam laleli Mi e a nn x rak altın yaşadığı ve gündüz zi diyval Bu hayırsız herif, dahiyane bir fikir mlm e lip si e lira kazan* mağa Şimdi de bu e ile mi vik Pariste israf mekle meşgul midi — kof, Siberyadaki mamotu a - m götürmek Gali oraya gittiği za - mamottan çok daha kıymetli di- şey keşfetmişti. Ki ükü* ğu keşfinden bir harf bile . e bulduğu hazineyi, kii z kaç bin lekeli yattığı 2 iylece bırakmış ve sevkine memür ol- — u mamotu an yürek raha * tile Rusyaya gn akof, otun, dan ee a hf en ni 3 şinde bir esir gibi çalıştığı halde, çar, görmek için mü * E S Ş E beden bir nişan v Meli ita ahieğ hiddetinden kipi vel keki, bu muamleye maruz kal- nm belki de o mektubu yazmı - ei caktı. Aksakof, mektubü işte bu se“ azdığını osöyliyerek bulduğu ni Britiş Müzeuma teklif et - ti, müze idaresi de, teklifi kabul et - ti. eri Delme emmi kai Londraya getirmek üzere Sibe ya gitmek Kn tül, Malın Je - liminde kendisine derhal üç yüz bin lita verilecekti. usun, bu iş için kuracağı heyet edilmek üzere istedi - Müzeum, ettiği memur- larından iki İngilizi, ihtiyaten Ru - of, artık Rus” Bir İngi ia ei. eng MR lde rada rastgele bir he e ği ar, (Arkası var) e Kadircan Kaflı Kara Hasan mırıldandı: “6 pe Bölem: 57 — Geç yiğitim geç! Tavuşan kovalıyacak vaktimiz yok. Biz yağlı domuz avına çıktık..,,! Kalenin topçuları da buna karşılık verdiler Öğle dim sonra Lökad adasının ba tısından ak rlardı, Akşama doğru Kefalonyanın batr sima yaklaşıyorlardı. Bu sırada Gran- di direğinin aid Papel, gür bir sesle al ti — Bro .w den Relal, Pro- yada bir gem Ni 4 ii tanın üstünde rtalı ma baktı. Sahiden pek uzakta bir gemi vardı. Güneş o - rün ön tarafına vurd için daha rüni rdü. küçük gemi * Bol ve beyaz yelken - i şişirmiş E; rmiyecek 0- İurlarsa burun buruna geleceklerdi. Burak, si ” ndi: — Kısmı iz iyi giti miyon! Şimdi bizi anıl ve rotayı değiştirip gi * decek, Kara Hasan da şöyle düşünüyor” m e — Sülün gibi bir gemi. Ufak te - fek amma, işimize yarardı. Fakat ar- dına düşersek ya tutarız, ya tutama- a g” rada ufuktaki yelkenli bir * denir ei dosdoğru batıya çe- virdi Kara Hasan mırıldandı: yiğitim geç.! ke wp di lıy: sak vaktimiz yok. Biz lı do - muz ayına çıktık... > miki a Kartal onların kaçmasına vi vermeden limana gir Burak &eis kıç kasa zl ie 0S ii kaleye.. dr vi madan içeri girmeli. Dikkat. Fili- > ili ” sahiden bir kaplan çevik* siğil Kari Kartalın yanı başında gi" diyori ie kalenin an ağ daha n Jimi anda bir asker görülmüyordu. Bu hal her * kesten önce Deli Muradin o gözüne çarptı ve reise söyledi. n dümene doğr 3 — Hece; Bi Dosdoğru I. doşdoğru kale kapısını yni işi Kara Hasana da ulaştırdılar. Kara Hasan daha çevik davrandı, Kiyınin vr bir baştankara köşesine iaşe ri Leventlerden otuz kadarı bir iki ika içinde ka! fırlamışlardı. went ğızlı opalalarını rıldatarak onlara yaklaştığı zaman çiti de birdenbire duruyorlar, önce ellerini havaya kaldırarak bir iki sa geminin “Yene li olması da akla yakındı. Türk dey * letile Venedik cümuriyeti pim barış Mein rağmen, bu amansı r-Çi pe dünya müzelerine dağıtılmış » ” Ortaköy : Biçki ve Dikiş dersanesi ra mahsus kayıtlar ba cad desi No, 22/1 matmazel Yef: olara deniz akıncılarına güvenmediği kin kaçabilirdi, Akşam güneş batmadan önce pi Türk gemisi etek açıkların da göründü. Cenuptan esmeğe başlı - yan güzel ipi ar dosdoğru lima- nm ağzına esd © bir Kaçaasalık var- Kalenin duvarları nn ve deniz im nda toplanan halk, bir zl Biraz evvel bahse ttiğim mamotun syaya iğ oem az bir za- ir iş Müzeum esraren - aldı ve sey la ZAY 902 sayılı reislik b zayi ettim kisinin a yok a. KAYA) u Ali çel nine Mehmet ye Ahmı KURUM'un Romanı 79 dolu cevaplar verirken dudakla: üzerinde bulundurduğu şeytanca pi ülümsemesile doktoru karşısın Fa luverdi. Sivil memur etrafına ba kınıyor, bir şey anlayamıyor, bit bu şaşkınlık geçtikten sonra kendine geldi; ilk işi oda kapısını yoklamak oldu. Kapı içe riden sürgülü idi, Mekanlar mandalları da yerlerinde duru: yordu. Yazan. A. ismet Ulukut Hacı Yaşar Ağa gelmemek için doktor Nezirimi öldürdü Diyor, oda içinde data duru yordu. Biran için! geldi; rengi soldu, My ş üzerine oturdu; gözleri sabit bir noktaya bakıyordu. — Bu olur mu? İmkânımı var? Diye söyleniyordu. Öteden, be- riden işittiği, lâkin hiç de inar- madığı bir şey düşüncesini zehir lemişti. Bazan ölen bir adamın hayali, pek sevdiği kimselere gö- rünürmüş. Do vE hastaneden dışarda içten olarak görüştüğü iki kiş bei Biri yö öteki de ken şittiği sözler doğru ise ve böyle bir hal olmuşsa doktor ken- | disine hayal gi ilirdi Ri Aren da konuşup bağrışıy EEE 8 ara yi arkadaşını gördük- leri za Türkler!.. Türkler geliyor!.. “biyik kaleye doğru çil yavrusu | Peki amma, Nezirin böyle bir- denbire ölmesine sebep ne? n akşam Hacı Yaşar ağa Yenii ne bir ziyafet verilecek; bu bu: Karanlıklarda yaşayan böyle bir adamın birdenbire meydana çı- kıp polise “Ne öğrenmek istiyor. sanız sorunuz!,, demesi için bü yük bir cesaret lâzımdır. Lâkin buna da söz vermiş bulunuyor. Kendisine ait sırların anahtar: doktorda! Hem sözünde durma. mak, hem de bütün bütün izini kaybetmek için bir çare var: Dok- toru ortadan kaldırmak! Doğru- su bu adam için böyle bir cinayet yaraşmaz da değil, Hü üsnü, bütün faraziyelerini bu noktada topladı; çıldıracaktı. Gecenin bir va astaneden na sıl malümat alsındı? Sabaha ka- kadar uyuyamadı. Fikir iztirapla- rı içinde kıvrandı. Sabah olunca, Vapurculuk TÜRK ANONİM ŞİRKETİ tanbul Acentalığı Liman han, Telefon: 72925 Izmir Sürat Yolu SAKARYA vapuru her haf. MBE günleri saat 16 — İstanbuldan İZMİRE ve AZAR tim de İZMİRDEN kili kalk; Karabiga Yolu GERZE vapuru 28 ağustos ÇARŞAMBA saat 20 de Ka ia kadar. a .— hemen hastaneye gitmeği düşün- dü; bunu da doğru bulmadı. Be! ki Düşme de ayni hal olmuştur diye müdüriyete gitmek en iyi bir edir idi; ii müdür de, daire. ye rken gelmezdi. Sivil memur sıkıntılı bir gece- nin sabahında bir şey yapama- mak, bir işe girişememek duru. munda kaldı. Kahvaltısını yeme. di, iştihası yoktu. Sonunda evdew çıkarak, daireye gitti, koridorlar. da dolaşıyor, boyuna sigara içi- za dokuzda polis müdürü muş, gözleri uykusuzluktan şis- mişti. Bu Cemilin gözüne çarptı: — Ne o, rahatsız mısınız? Hüsnü bir şey söylemiyordu: yalnız. —Gece doktoru gördünüz mü? dedi, — ai doktoru? —Nez — Hayır, ne olmı — Müzel kN li sonra gece e ve bunun hak: m a re kındaki düşüncelerini anlattı. Ce rdu. gülüyor. Ha, size şunu diyecekti” niye bakakalıyorlar, sonra yerlere ka” panıyorlar: — Bizi öldürmeyin!.. teslim olduk* teslim i Diye yakvarıyorlard. Leveni zaten yoktu onlarla işleri Fak ra Hasanın da, Burak| im ğer akid da o 7“ r şaştıkları bir şey vardı. larında, ne bağrışlar göğe e Arada bir, abim yüksek bir ses, ca bir şeyler gre bu gürük tirıyordu. Kıyıdan kale kapısına kadar uza * yan yokuşlu yolu geçmek için hiç değilse on dakika lâzımdı. Halbuki le kapandı. Oraya gire * miyerek dışarıda kalan halk, büsbi tün acıklı bir çığlıkla, rastgele sağ& sola dağıldı. i — Olmadı.. yetişemi edik., Bu sözleri Burak Reis acmarak | söylemişti, niyede kapının iki tarafın” yüksek li ana maz” görülür Bir gülle, leventlerin düştü, — a acemi çaylak.. Top böyle 2 atılır ile nmak gerekti, Demekki Leo * rdo li mi gizlemiş, nl göstermemek için ne gerekse yap Dea ; gerilerindği ti. Fakat böyle acemi topçulara karş dövüşmek de, sivrisineklere karşı vaşmak gibiydi. Burak da, ie z ha çok uğraşmakta mana yok” tu. van alabildiğine koşmak ve ka* le kapısını yumrukla, tekme ile zorla" maktansa içeri girmek için başka ç&* reler beri dı. arkadaşları da böyle Burak ilk iş olarak kalenin içinde öle ve kendileri Ml önce olan gürültülerin kaynağı lamak iz ie iri “ik rini gözi Bu, a yi iriyarı, zeki bakışlı bir adamdı. İ (Arkası var) mil üm zikiş Siz inüzden fazl hayale - böyle bir şeyi olsaydı, Binnaz eve telefon eder» beni çağırırdı. , ya o da teessü ründen bayılmış, yahut bir şe” yapamıyacak bir hale gelmişse? — Ya, baş hemşire telefon ed€" mez miydi? İl Polis müdürü sözünü bitiri” bitirmez telefonun zili çaldı. C* mil hemen ahizeyi kulağına ye" leştirdi. Hüsnü heyecanla dinli yordu. — Alo, kimsiniz? — Ben, Binnaz! Nasılsınız, iyi misiniz? —Ne var ki — İyilik; aman behi korkutti” nuz, ne diye öyle hızlı sordunu? — Şey... Burada birini tekdi ediyorum da öyle çıkt Doktor nasıl? — İyidir; 31 burada yanımds” Akşam geleceksiniz değil mi? (Arkası var,