Volter'den — Çeviren: A.U. aş tarafı 14, 15, 16, 17, 18 19 Ağustos tarihli saysılarımız” | ANIŞ VERİŞ eba buradan çikti, Ka- dmlara mahsus tezyinat eşyası ve edat satanların yanına gitti. Gayet zeki bir göre ile tanıştı. Dostu oldu. Bu am kendisini götürdü, bu al gösterdi. Babuk burada hoşuna giden şey- lerden bazılarını satın aldı. Satıcı. vermişlerdi. Babuk aldığı eşya ile aber dostunun yanma döndü. ü u adam kendisinin ne kadar aldatılmış bulunduğunu an lattr. Babuk İtüryelin bu Persepo- lis ahalisini cezalandıracağı gün adını hatırlıyabilmek için kendi sini aldatan bu cevahircinin adını| 'defterine yazdı. Fakat o cevahir- kapı çalındı. Kapıyı çal mın kendisiydi. Meğer Ba! Takdir edilecek bir döğrülüktir. Fakat bana Meri ziynet eşya- sını değerlerinin dört, beş kat yükseğine Katli, Bundan utanma” C irci şu cevabı verdi: “ Bu'Persepolis şehrinde hiç bir iş adamı gösterilemez ki s'zin çantanızı benim gibi getirip ver- mesin. Fakat eğer bir adam benim size sattığım ziynet yasını dört kat fiyatla vermiş o! Sl lağimn söy” lemişse çok yanlıştır. Ben o şeyle- ri size dört kat fiyat ile değil, tam on kat fiyat ile verdim. Bu sözle- nm on > birini bile EA sanların bu keyiflerini ve zevkleri- ni yerine getirmek için ben tam yüz işçi kullanıyorum. Gene bu türlü keyifleri ve zevkleri yerine d nı Bu araba için atlar besliyorum. İş- te bu suretledir ki memlekette büyük bir sanat ve ticaret şube- sinde faaliyet görülüyor. Paralar elden ele geçiyor. İnsanlar için ir geçim meni meydana vi yor. Hem m türlü ziynet eşyası ben yalnız Persepolis linda Li da kal İmiyorum. ai memlklerı de ihracat yi Hem bu eşyayi o simli in on kat pahasına değil, yir- mi kat pahasın: rum, Bı le İran yn de faydalı bir hizmet gö orum.,, Babuk ei sözleri dinledikten sonra kendi kendine biraz düşün- bu cevahircinin adını defterinden sildi. 2 Ş Babuk buraya kadar gördüğü hâdiseler üzerine düşünüyordu. Fakat (Persepolis) şehri hakkın- da nasıl bir muamele y: » 5 id veremiyordu. Bu sırada kalktı. ri de din âlimleri ile edipleri ve görmeğe gitti. Çünkü din âlimleri ile edipler ve şairlerin her ikisi de kâmil ve kusursuz in- sanlar olacaktr. Ötekilerin ri ,hatleri bile yaplan iri leri Tia o kabahatler ni folunabilirdi, Ertesi günü din â- limi yetiştiren bir medreseye git- “ £ kaldırarak haykırdı: “Yılan!. Yılan var!. KARA KARTAL BUYUK DENİZ 72 » Sm — e ROMAN e Kodirçan Kaflı Bölem: 49 Genç kız olduğu yerde geri çekildi, ellerini havaya! Yetişin!,, Kendi kendine şöyle söyleniyor - du: — Tam zamanıdır... Ah, & ler.. Fakat hâlâ görünmeiler. Nere, de kaldılar?. Yoksa Sözleri burada mz di, Çü kayalık burundan ansızın bir aş edi ra taldı, c ranın e kıvri rl kaptan Ancelo son kuvvetini hasir” e dan köpükler geliyordu. Ellerile geminin döşmelerini AvUÇ- la or ve kanıyo; Viran sonra iyi bir halde yer- de serili kaldı, Kara er parça parça açılı - bu görünüşe hınçla zavallı” yapmamış mi AR ikliğek onla- ra Lİ Düny: düny: mai Acıyan ve ei kaybeden, ölmüş de- mektir, Şimdi V: nedik gemisinin güverte- sinde otuz ar ölüden , başka hiç bir şey kalmamıştı. Yılanların bazı - Tarı artık Değ birer Kenara | siniyorlardı. Diğerleri de neredeyse, arkadaşları gibi olacaklardı. Yalnız hu. Lâ ve o) nl irem di Fakat beklemeyi daha ti. Bu medreseyi idare eden en yüksek alim itiraf etti ki zengin e orzu etmediği için yalnız üz bin riyal varidatı vardı. Ve kendisinin kanaatkârane ya- şamak arzusu sayesinde memle- kette halk tarafından hakkında büyük bir teveccüh gösteriliyor- du, Bu türlü bir çok sözler söyle- dikten sonra eni Ponoka kilise lâyil başlı andı. Fakat sek lü satışlar daha in bir muamele olamaz. Çünkü türlü eşyaya kıymet veren şey in lik etmesi için bir hoca ii bera» ber bıraktı, Bu hoca da Babuka bu medre- sede bulunanların dünyadan e çekmiş ilim adamları olduğu e kmda sözler söylüyordu. B rada Babukun (Persepolis) be bulunan her türlü müessesatı 1s- laha memur edilmiş olduğuna a is şayia çıktı. ai her taraftan alar overilmeğe ki bu lâyihalar hü- âsası şundan ibaretti: “Bizim medresemiz yerli yerinde kalsın da başka ne kadar Zer hari var» sa yerin dibine geçsi Vird var) b tanesi vardı ki kıç kasaranm al - ımdaki kamaraların li b sola saldırıyor, ısıracak ii pe lie Ütedeberlde ölü bir halde vi Dn hiç aldırdığı yı u soydan olan neee ai nn âdetleri böyle a Hasan ak aşağıya in- mek için onun da ağırlaşmasını Tiyordu. Fakat kimi ısmacaktı.7? eke ve erime Pi tırmana: racaktı. un e ee hr ak anlik ı kapalı bulu - el Bunun için in hiç korkmuyor- zım gelirse hemen ine! nu hayırlı buluy Karne Bu sırada gi tedeki gürültüyü duyan Rl eki kürek ilerin bu * “Tunduğu im kapısını yoklamışlar dı, Fakat o İŞUMEAM an ap olduğunu si uslu durmuşlar - Kim bilir ne sanıyorlardı? Kara Hasan başını ufka çevirmiş, gittikçe yaklaşa: tık yüz kulaç kadar SE Kartala bakıyori Fakat ansızm in bir çığlık duy” ancak olan Kara du. sarasının önünden geliyordu. Oraya baktı. Gözleri şaşkın bir halde açıldı: Bu kim?.. Bu güzel yolcu - nun in savaş gemisinde işi ne? . Güzel yolcu Kanara Gi ortalığı kavi Me atla ni: Ee ti Çizik bastığı sirada bile” tıifin gözlerini m dakika * yek ol - duğu ve gürültüden ee anlaşı - lıyo; çi u. enç kız olduğu yerde geriye çe- Si Ellerini havaya kaldırdı ve hay- kırdı: — Yılan!.. Yılan var!. Yetişin. iz kini yetişecekti? Ma “iç yoktu eki “direklere tırmanan son edikli de kendilerini de - nlar on - yil Melle ika ak ve buraya bile bile Bu ses Venedik ml kıç ka- gelmişlerdi. Bunun için onlara 4€ makta mana yoktu. Fakat bugenç kız?. Henüz p” çıkmakta olduğu hemen #f Jaşılan bu yavrunun neden ii 4 labilirdi ?Bu, insana ne fena abilirdi. Mademki e İsi of niçin öldürecekti? Hi ara bu sırada ölürken söylediki sözleri, İrtaiyzö” tığı hatırladı: Hayır! aşk yasak!,, Bö bir kâfir kızını sevemem, Diye düşü! de olsa, şu zavallı kıf göz göre göre korkunç acılarla kıf rTanarak ölmesine o seyirci kalabil iri Buna hiç bir zaman razı olamaf dı. Bu yineler bu görüşler, an yelik zamanda olm dar zaman, o #f erek rsırması hirini kilan için bol bol vi Genç kız kaçacağı e yılan * nun bacağını dişlemi Zavallı Mean va aa dat korkunç ve o zamai dar işidili dilme miş tar acıklı bir ih attı, Old Zu yerde hopladı. Yılanı da kendisile beraber hoplst ta ve düşürdü. Yılan genç kızın et bırakmıştı. Fakat yeniden saldırmi” için kendisini toparlamağa çabalıy0”” Bunu gören Kara aa, bir ha” ii kendisini direkten aşağıya si Hi şimşek hızile ileri atıldı. Kalın deriden eldivenli elile eng*" rek yılanının üstüne saldırdı. On" da avının üstüne md anfi kuyruğundan kavradı. Bir bi elinde bir kaç defa silkeledi. i Sarf 1. Yılan, kurtulmak için o krvrand çırpımdı. Fakat bunlar e verm di ve biraz sonra kara bir urgan gi yere serilip kaldı. Kari e im bayılmsi üzere ol ir an gi za koştu. yl . bir sesle murıldâf" Bitti.. bitti artık.. Ben öleceği” bala iğ alçak yaptı?. (Arkası var) ALMANYADA TEVKİF EDİLEN! BİR TÜRKÜN Bölem: 12 Yazan: Mehmet Naci Ameliyata gelen bir Kafkasyalı da soluğu hapisanede almıştı ya geldiğimin ertesi günü dır gnus ile rad" buradaki fakir mahbuslara temizlet- tiriyorlardı. Berlin gibi büyük (bir şehrin baş belediye reisi Dr. Böss de burada idi. Bu adamı bur: a ya; andan daha > tiyarlamış gördü: da yiyecek İçeceği hariçten ii alıyor, höe - - de mahpuslara temizletiyordu. bir fırsat bularak Alman" ya komünistlerinin reisi olup iki se dir burada mevkuf bulunan Thâl - mann'ın öcresinin kapısındaki delik- bakmağa muvaffak oldum. Thâl - mann'a en alt katta pencereleri çifte demirli bir höcre o vermişlerdi. Hiç ta bulunamıyordu. Hattâ yemeklerini bile kendisine ta * yin edilen bir baş gardiyandan alı - t kattaki yataklar âdi tah - arasbenzediklerinden gün * Mi de oldukları gibi kalıyorlar ncereden bakınca Thülmann" sayan kabak gibi kafasmın parladı; ördüm. Boylu boyunca yatağa u - , sağ ayağını sol dizinin üzeri- B er” er Beo * teresan etütler yapmak mümkündü. Burada hir çok ecnebiler li vardı. En çok Polonyalılar, Çekoslovakya - lar, ekle Baltık ei harbi umumi e kkül eden pi di unduğum höcre, rize tevkifhane - sindeki odadan belki iki defa a bü” yüktü. Yalnız buradaki demir yo- Ja sabit değildi, meleği iri doğru kaldırılıyor, bir zincir ile bağ - lanıyordu. Aptesanesi de akt la höcrenin bir köşesinde kapalı idi. m höcre bir mevkuf için yapılmış o duğundan ve ben sonradan ilim den bana bir de yatmak için şilteler yastıklar, yorganlar, yatak çamaşır - yüz ve vücut havluları verdi - BE g isine 8 sinir ve mide hasatasi Zumu söyledim. Hakikaten son zaman larda sinirlerdi den pe muzta Daima epi kalbim be vasatiden ziyade çarpı ta idi, Bu zat da harbi umu" mal Genrikdikle bulunmuş; biraz da türkçe biliyordu; bize iyi yemek ni tevkifhanenin hahamı ziyaret et - ti. Bir islâm imamı olmadığından ba- a bu zatı göndermişler; Ma iç mı yn e rdu; benim haham - dan olacak! Bir iki g gün sonra burada “Sadık, isminde bir Türkün de mahpus oldu- ğunu işittim; bu adam İstanbullu İsa bi mücevheratla Berline gelmiş. Parası kalmamış, mü- heratının bir kısmını Berlinde Friedrick sokağında bir kuyumcuya satmış. Kuyu: mcu buna Ri A, a m wi düşmüş, paralar sarfetmiş, en pi yet e kazanmış. Bir ec ini Almi ğa başlamış. Zavallıyı yakalamış! mücevherciyi tehdit ettiğinden ve r df ak attığından dolayı cezaya hami etmişler. Mahkemenii rarını k# bul etmemiş, temyize gitmiş; bu # Müdahale eid; bilmiy: ne © dan kendisini 4 sanlı bir Ermeniden yüzde se kazanması İl nadirdir. Sadık e yı kazanmış, fakat parasını yine ala- ie Borçluya br memuru gön - da sem Eş miş, bu MIŞ; hayet sabrı tükenmiş, ales ? N dükkânma giderek herife adama: kıllı bir dayak atmış. dücevherci “be ni soyuyorlar, imdat!,, diye bağırma» ların Ermeninin Almanyada l halıların kıymeti ve döviz mi 1 zerine Klering paraları olduğu, bin? Mark oldu, gelen zavallı A mediği için soluğu burada almığ Arkası vö”