Selay ek bu ci - ara yakın mezarlıkların saray a- nasıl gaspo - gözleri ile vi vi Kadıköy eler. e) Jund , Denebilir işte bu fırın yerini vak tile Filânez mezarlıktan zaptet - ti, Bütün bu gördüğün yerler ser- - vi ağaçları ile dolu idi. Bu yüz- den cinayetler oldu. Babamın me- yatak - biri imiş.,, Arabacı Hasan ved eee geçtiğimiz yerler hakkınd » malümat vere vere Klein rm yet Kadıköy Mi yaklaş - mıştık. vay - me getirip buralara döşüyo: Halbuki © meleklere api moda Demirleri döşeli olduğu alan söküp duruyorlarmış. Onların at- tıklarmı biz para verip alıyoruz. Göreceksin, bütün bu ea hep olu miyormuş gibi şimdi bir de 2 ed mıza bu tramva; Bazı kendi kendime ven ? , Şu atı, arabayı tutup sata - yım, diyorum. Fakat so pmalı? Yalnız bir ümüidimiz var: Bu tramvayı belediye yaptırı- yor. (Parmakları ile para sayar gibi işaret ederek) © belediyede para nerede? Her halde bir yıla varmaz, bu tramvay iflâs eder,,, Ben burada kendisini teselli et- mek istedim: vuş, o kadar me - etme. Tramvay yapıldıktan sonra otobüsler işlemiyecek. Oto- büsler yolda rast geldikleri her iie almak için duruyorlar. Durak filân tanımıyorlar. Tram - Belki tramvay otobüs kadar ara- acılara zarar vermer.,, Dedim. v » re Hasan Çavuş ila aramızda ge- çen bu konuşmalardanberi şimdi hemen bir yıla yakım bir zaman oluyor. Fakat her fastlayışta gö- rü; “ki Hasa” derdi eksilmiyor, daha ziyade “artıyori: en gün gene tramvay durak yerinde duruyordum. Hasan Ça - vuşun arabası ile bana yaklaştı nı gördüm. Maksadı tramvay- dan evvel beni alıp ğa — . türmekti. Fakat daha yanıma serial kk dek diye tramvaymm sesi duyuldu Araba el. Hasan Çavuş gelen tramvay arabasına başını çevirdi, dişlerini gıcırdata- — İşte kahrolası hmizir geli - yor! Ah, bu tramvay otobüse rah- met okuttu. Her şeyi sildi süpür- Ta 2 bir şey brrakmadı., gf p KARAKARTAL, BUYUK DENİZ Te a aş > ROMANI Yazan: Kehliroan Kaflı Istelya ağlıyordu. Kalbi o kadar hızlı çarpıyordu, ki yalınız onun gürültüsü bütün köy halkını uyandıracak sanıyordu. ii kadar çıkân kısımların yılı ağustos ortalarmda Ka ra vari Bas pe kıyılarına yap- tığı aki Erken ol» en i gö o günlerin Yi ant Al- ban Armenyo kardeşi Hin? öcünü almak için Kara li iyi arıyor, bula ordu. İstelya vasıtasile öldürmek my veya tuzağa düşürmek için Onun kardeşi Nikoyü iki bin aitm adaya- Tak kandırdı. İstelya bir Sa Bİ i kâğıt atldiğmı Zir Okudu. deşinden geliyor: at neden yüzün sararmış? — Faki Titriyor gibisin... — O kadar ansızın geldin ki, beni korkuttun... —6— PARULA şir o e sa hiç uyuyamadı, a kadar Kara vü iyi 6k dü- Demek ki kar: bunun © labileceğihi sanıyordu ha... seyi unutmuş! tu. Zaten onu o kadar eee ; b ek ihtiyacını da an Ful pek bir delikanlıydı. beis hn e KÖEREİR daha iyi tanr yordu. Eğer üç yıl önce Kara eVli Karina tarik KOZ afin 5 mele İstelyayı daha o Zâiindan kur çalışacağını izafi K n 0 na getirdiği avuç avuç yak ia ağir çeşidi si dantelleri bırakarak r kulübesine dönmek f Sini Mi x S z p 5 ek tereddüdünü kökünden söküp ka du. Bu işin sonunda zengin olmak da varmış... Hem de çok zengin o! işini de anlamış, merakmı dermiş o olurdu. Valnız, Hatice kadın o gece de bu gece olduğu gibi uyanır ve kardeşi yu- arda iken odaya gelirse... Her halde Re bütün bunları dü- MIŞ Gray i. ün ağarırken bira: Jak. andığı zaman gökleri bulut kap" lamıştı. Ve. ince bii gmur ( sicim sicim yağıyordu. > Ey geçmeden Mİ hızlandı. talığı oldukça koyu bir sis de banlayıs hem ard imse kal , e insan sekiz on adım ö- de gü urdan neredeys: gel Mm in a güvenemez” ö se bile Hatice ki ge El kuşkulan- dıracaktı. Kambur Aliden isteseydi her hal- de istediği sağlamlıkta ve istediği ka- dar ip bulmak güç değildi. Lâkin bu- na ği irene MEZ: e yukarı çıktı, Kendi odasının ve e bitişik iğ sandık odasmın her Deve yokladı. vakte kadar i gibiydi. ra bir şeyi eli i çin Lek halde üzülüyordu, Aile ve A yiyii soran Hati- rmişti: ce sia $u t — Başım ri ağırıyor, pek fena.. Ondandır. Do de gece Eer Krali için dir. Erkenden uyı Hatice kadın Tela Yüz biç böy- le bir hal görmemişti. Onda bir baş ağrısı değil, korku çeken insanların hali vardı. — Sen bili Dedi ve bir ii ne sordu, ne de aral ve yarısı oldu eçti, Yağmur ve sis kald e ediyor- gin şal yanı başında du- ruyordu. Bahçe; çe duvarını, 0- nun üstündeki e yolunu göremi - yordu. İyi yer, Zifiri karanlıktı. suz bir katran denizi doldurmuştu. Hava o kadar ağırdı. iz durduğu ide dikbeiydr « ip amadığı için ne yapacağını bi” eren ç — Ah, bu g gelmese. Yarın el- bet bir çaresini bulurum. Bu deşini İn işten caydıramaz mıydı? Uzakta bir isi İstelya köyünü hatırladı. Orada da bu kuş böyle öterdi. Ve bir defa eri Halbuki bu sefer öyle olmadı. Hemen hemen bahçe duvarının üs“ tünda ir hafif olarak şi Kef ve kardeşi — gelme! 'k üzere Sallama bildi, — Eyvah. öy Gn aşağı" rün ya bir ipin sarkmı ce Ne yapacaktı? Yı n nunla konuşmi zaman ei pi Die di mazlar mıydı? bahçenin ki yn ahırım yanındaki kulubesinde ölü uykusuna dalmıştı. Hatice kadın a onun odasının altın- daki sofa peni biraz ileri sindeki a yarari Her halde uykusunun en derin yerinde olma * bur Ali şimdi Jıydı. Istelya bahçe dur: tara fında çok hafif bir ses a Bu an- edi yavrusunun bir iskem * en atlayışını anlatacak kadar bir m idi. Karanlığı din! rez Aradan iki çiy bile geen e iki bir el, pencer. ti yoklamağa imei. İstelya dikkat etti ve orada bir insan olduğunu, sar“ kan ipi aradını anladı. pile > a İp bulamadım. Ya * rın gel!.. mi var, Atıyorum. Ucunu tut. elan ir, “eg ki İkisi de sözleri a ufak tefel ix yavaş e al ki, bildik” parçalarından Renee Ka tutturdu. İp gerildi. — rar açtı. Ve gene semanın mavi mine- si üzerinde beyaz spor kiyafeti, par- . Jak siyah saçları ile KATAR Bürhanı se: vardı: di. doğrulmak ister , Fakat manyatize ol - muştu, vücudüne hâkim değildi. Se- si artık bir küçük nefes (gibi hafif © çıktı. -— han çekil, öleceğim. Ve yüzü birdenbire solup gözleri «apanarak kuru otlar arasında ba e vizlikte onların hş Seninle Yolcular, bazan ef- kârlı, bazan hulyacı ve tatlı bir m maz köşkü inlettiğini duyarlardı. ğu kaldırımda durur, ur tr, r, dikilir kalırdı. n, sırf duo yapılsın diye ke- i eğlendir - ak, için. On on beş gün * de Bedriye e kadar elm N yolunu unuz) te şu gi, ağzı üzerinde gezindi. — Çok zalim. çok bozuldum, in mi Orhan? ok ei yazık ki bu söz ağn ei Di bozulmadınız. Biliyor Me sizin ii all güzelle yaşar, iniyarlk, zayıflık diş : bile ayrı bir imei var. Dertli Mer yeme benzedini Bedriye sönük bir tebessüm gös - termeğe davranarak: — Yok eni nım, dedi, Orhan, şakayı ben, iz 7 rİnİ nl hiç olmazsa ha . fiflet m m ryan niyle Hi Gökle toprağın arasını sanki son * (Arkası var) fif bir ateş fasıla vermeden vücudün- | Yüzümde renk, gözümde fer kalmadı. süt. Her Di yu - 5 i l mmm de yanıyordu. Sabah ai ateş, Na halimle arkadaşı beni beğen * bati Öğlenleri uzun bir siyest. at Y m nn Hn h in her gün. Maddi manevi, faz- aklıdır. Onu fazla sevdiğim hemi ye re de 1smar” Ml yorgunl ğın ve 1 için böyle. oldum. Onu daha iyi seve -| ladım. H. mücevher ş dolusu israf edilme; mek ii wneliyim. Ne | Burl pa rum. Onu az dü - * j KA R W ım a n ı i red ii ei piyano oda acıklı mesele, değil mi Orhan, bir ka-| şün Onunla az meşgul olaca” ————— ma biraz daha süzgün,| dın ki çok sevdiği için az sevmeğe uğ") ğım. Çünkü onu görmek, hara il Mar irileşmiş görün | raşıyor?! mi i, YÜZÜ e Bölem: S7 Yazan: Safiye Erol Orhan şu akel res deği *| ketini hatırlamak bile ömründen bir — Aaa hanım sultan, bu oldu mu bak altı ay evvelki ha-| parça törpülüyor. Orh; de yrıtıcı ifadeye karışan olgun ve ergin fından Mükerremle da-| ya? Sizi yine Pi rgun görüyorum. duyma dır. Bu hakikati iyi bel am ibi ei İlk defa seli er-| yı acele acele geliyorlardı. driye an r el aynasma baktı, Bedriye, bir AN oktu: Parlak, kes:| le: Burhant çok sevdiğim için az se karşımda buldu: AR — Sahi, kin, alımlı ve dik, Şimdi ise, gölge ve| veceğim. ekti pe rzuyu mamütenahi s0 Yorgun ti e bni 7 — serinlik ile tazlenmeğe ki bul - anın refakatini bekleme * © bir istiğna ve irade ile bağlayan kuv-| ğın nota ile Bedriyeye geldi. Şim rm üzerine 8 pildi. Titre! madan hep © bakan na; ir | den coşkun bir hamle ile çalmağa vetli bir mahlük. Bedriye, beynine ka- let edinmişlerdi. Beraber çalışıyor:| makları, peri id e ile rte -İ çiçek manzarası pir yordu. Fakat) ladr. Orhan, onun arkasında duru * > kılan bu kuvvetli tesirden kurtulmak | lardı, Orhan keman, Bedriye piyano; | yen dudaklarını çekip çevirmek, nor-| onu böyle kendi haline bırakmağa gel-| yordu. Kemanı çenesinin altına bir için gözlerini kapadı. Duramadı, tek- | Klâsik parçi talim e ler. Or! mal bir çizgi içine toplamak ister gi- bütün hızı ile başta; sarkıyordu. Nedir deminki katsızlık deminki hüzün? Ya bu dü 'tmesi için Or! ti, — Haydi çalalım, dedi. ağ ii etdi, Bedriye, Piya” 0 başı erek, o bezgin halile a iki e tğlikda dolaştı. “ ltinita Ik akışir, bol nağme! ke eye - natasmı çalacaklardı. Kadm bir er bire canlandı. P. n yüzü lümseme nurlarile boğuldu. Dedi k kiz — Evet, evet 3 evet (Bi erin ök çülü ahen; nı sallayarak ref; kat etti) ei Orhancığım, öyle a ki cak. Kendime bakacağım. Sabah ak yarımşar litre pastörize “edil - Orhan, her Tâhza renk değiştiren bu kadının haleti ruhiyesini (o aânlamağa raşırken Bedriye konserinde ağır“