— ö — KURUN Galatasarayın 1 HAZİRAN 1935 eski, yeni mezunları birarada İrfan yuvalarında toplanan Galatasaraylılar dün hep birarada çok eğlenceli bir gün geçirdiler Tambur çalındı, hatıralar anlatıldı, oyunlar oynandı, meşhur pilâv yendi. Muhasebeci Bay Salâhaddinin eski mektep üniformasını giyerek gelmesi dünkü törende eski mezunları en çok duygulandıran gösterişlerden biri olmuştur Galatasarayda okumuş bütün eski talebe, her yıl bir kere, irfan yuvalarında toplanarak tahsil za- mani anmakta, gene eskiden yaptıkları gibi beraber oynıyarak, yemek yiyerek güzel, samimi, can- dan bir gün geçirmektedirler. Galatasaraylılar işte bu bay ramlarını dün de tekrarladılar Sa, at on birde lisenin bahçesi yaşlı başlı Galatarasay çocuklarile dol- (âli askeri şürası) üyelerinden ge- neral Cevat ile Atina elçimiz Ru- şen Eşref göze çarpıyorlardı. GALATASARAYLILAR CE- MİYETİNDE am mucibince evvelâ Ga- latasâraylılar cemiyetinde saat on- da toplanılmıştı. Burada, Gala - tasarayımn eski ve yeni mezunları, gençlerini, ihtiyarlarını bir araya toplıyan çatı altında, o ve- yemleri coşturuyor, mütehassis e diyordu. BAY NUSRETİN SÖZLERİ 934 yılında çıkan en genç me- “ zun bay Nusret en ihtiyar Gala - tasaraylı, 52 senelik mezun bay Ahmet Muhtarın sözlerine şu kar-. şılığı vermiştir: “Sevgili büyüklerim ; Şimdi hepimiz dört buçuk asrı geçen bir mazinin sonunda bulu- y ismi beri bilgi ve ışık kelimelerile ikiz olarak yurtta anılıp duruyor. Asır- ları vatana hizmet etmek için az görmüş olan bu kurumun biz üye- leri, onun mensubu, onun ebedi ta- lebesi olmakla iftihar tesanüdümüzün sevimli yıllarımı - zı geçirdiğimiz şu aziz ve mukad- des çatınm altında toplanıyoruz. “ İ ettikçe, medeniyet ve ilim yolun - - | neral Salih Münir ile beyaz sakal- Galatasaraylıları biribirinden ayıran bir tek vasıf vardır: O da en yaşlısının söz söylemesinin ma ı 1868 senesini takip ederek çı kan, vücutça belki yıpranmış, fa- kat zihniyet ve kafaca daima taze olan ilk Galatasaraylı ile 1934 se- yete sahip olduklarını ayni heye - ml kalplerini çarptırdıklarını gös ire, mektebin kendisi Galatasa - ği kendi eserleridir. Bura- nın idaresi her ne zaman kendi öz evlâtlarının eline teslim edilmişse o zaman yükselmiş, lâzım (gelen verimi memlekete e baş - lamıştır, “Bizler Galatasaraylı olmakla iftihar ediyoruz. Çünkü şanlı ve kirlenmemiş-bir mazinin tarih ol- muş bir geçmişin evlâtlarıyız. Galatasaray terakkiye hizmet dan ayrılmadıkça onun mevcudi- yetini hiçbir şey sarsamıyacak - tır.,, GÜZEL BİR TEKLİF Bu toplantıda orta yaşlı mezun- N BAHÇESİNDE Bundan sonra mektebe gidilmiş ve talebe (eski mezunları en karşılamıştır. Burada eğlence v. oyun faslı başlamıştır. Eski me - zunlar bu arada eskiden mevcut olan “Jame,, ve “Yıldırım, klüp- lerini hatırlıyarak ikiye ayrılmış - lar karşılıklı top oynamışlardır. de en göze çarpanlar a - Mü mektebin ilk talebesi Ge- Ii bir başka talebe, mektebin meş- hur tamburcusu Ahmet Ağa ve mektebin 30 sene evevlki forması- nı giyerek gelen 122 numaralı bay Salâhaddin (Muhasip) bulunuyor- May Psiko eden General eski mezunlardan bir arkadaşiyle lardı. Bay Salâkattinin 36 yıl ev - vel giydiği elbiseyi saklıyarak bu- gün çıkarıp giymesi bütün mezun- lar ve talebe tarafından çok beğe- nilmiş, operatör bay Orhan Tah - sin: — Gelecek yıl hepimiz mektep elbisesi ile gelelim. Her eski Ga - latasaraylı bir elbise yaptırsın. Teklifini ortaya atarak alkışlan » mıştır. Bundan sonra bahçede altıok - ka yapma sek oynamak gibi pölüümelersi çizildi bunlar herkesi sevindirmiş ve güldürmüş- ür. Şehir meclisi azasından bay Re- fik Âmir altıokka yapılanlar ara- sımdadır. GALATASARAYIN PİLAVI Saat yarımda mektebin meş hur tanburcusu eski yıllarda ol - duğu gibi tambur çalarak yemek vaktini bildirmiş! genç, o ihtiyar Galatasaraylılar yemek salonunu doldurmuşlar ve Galatasarayın| meşhur pilâvını yemişlerdir. Ye - mek de çok eğlenceli geçmiş, Es kiden olduğu gibi gürültü yapan- lar, biribirlerinin tabaklarına tuz atan birçok muzipler görülmüş - ur. Yemekten sonra bahçede topla- nılmış, bu toplantıda bulunamı - yan, fakat duygularını telgrafla bildiren Galatasaraylıların gön - derdikleri telgraflar ve mektup lar okunmuştur. Bu arada Sofya elçimiz o Bay Şevki, ziyafete gelemediğinden arkadaşlarının kendisi için birer kaşık fazla pilâv yemelerini bil - dirmişti. Bu, okununca Bay Ruşen Eş - ref: — Madem ki, öyledir. Bu tel - grafı yemekten önce okumalı idi- niz; biz de birer kaşık fazla yer - dik, demiştir! Bir başka Galatasaraylı da: — Öyle ise bir daha yemek yi yelim! demiş ve herkesi içten gül- dürmüştür. | PLA İç İşleri Bakanımız Bay Şükrü Kayadan gelen telgraf şöyleydi: “ Davetinizi aldım. Ödevlerim e de yurdumuzun sıcak mu- ker yemek yemekten beni ge- ri bıraktığına çok üzüldüm. Arka- daşlara candan sevgilerimi . Su - narken sağlıklar ve yükselmeler dilerim.,ı Gümrükler (Bakanı Bay Ali Rana duygularını şöyle bildir - mişti; alatasaraylılar, . kardeş toplandınız. Talebelik e ME - nızı yaşıyorsunuz, ne mutlu.. He- pinizi sevgi ve saygı ile selâmla - rım. Sağ olunuz.,, Parti genel sekreteri Bay Re - cep Peker, telgrafında Galatasa- raya ve Galatasaraylılara muvaf- fakiyetler diliyor “Galatasaraylı- | İr her günün an mia sev - gi ve vi diy: aplar eh karşı - ai CÜMURİYET ANITINDA Saat on dörtte bütün mezun - lar mektepten çıkarak Cümuri - yet anıtına (âbidesine) vie ve bir çelenk koymuşlardır. Önderimiz — Atatürl ği Sübakanı el ral oOKâzım Özalp, Parti genel sekreteri Bay Recep Pekere, İç İş- leri Bakanı Bay Şükrü Kayay# Gümrükler Bakanı Bay Ali Rans ya saygı İN çekilmiştir. ESKİ — YENİ TATİL lik kek hafta tatili ön celeri Cumartesi (öğleden başlamak üzere Pazar günü yapt lırdı. Meşrutiyete kadar tatil gü nü Pazar olarak kalmıştı. Dünki tören ile Cuma tatilinin sonuncu ne bir mektep lâkabı uydurulup söylendi m ——ğ—ğ—ğ———— m Istanbula kaçak kumaş getiren bayanlar ha kkında tevkif müzekkeresi ke * silmişt alalım ar Alis Behâr, 4 der men, Selim yer kızı bati an Melhamedir. dei Beharm terzihaiesinde yar tevkif edilmesine, diğelerinin ser” best muhakemelerine karar ver " ştir, m Izmir müzesinden para çalınm IŞ... İzmirden bir eğ gazelesin€ gelen habere göre İzmir müzesin de çok teessüf Mbk bir çalma vak'ası olmuştur. Müze ambar me“ muru Esat Venedik, Bizans ve 0s“ alarak sarraf Leon ile sarraf Pe * çoya satmıştır, Depo memuru tevkif o edilmi$ , İ yalnız sarraflar, altınları tanım&” dıkları kimselere sattıklarmı söy“ lemişlerdir. in devam ©“ dilmektedir. Kadıköyü'nün öv ; weeRomanıl Tefrika numarası: 3 lık! İki saat yürüyüşle ciğerlerim Hieranlare. şunu söylemek isterd Hastalar, garipler, ver yü rüyün! — Hem nüze, hem gönlünüze tatlı bir peki ge linciye kadar yürüyün. Eski ma- sallarda da böyle değil mi? İn san, tahammülün, metanetin son merhalesinden sonra demir asa demir çarıkla, nerede biteceği meç -hul olan bir yola çıkar. Bu, insa” Yazan: Safiye Erol E nın eleme karşı son müdafaa va- sıtasıdır. Kalbinin kırıldığı yeri ebediyen terkedip yola revan ol. mak, daimi hareketle (hatıraları öldürmek. Düsün. celi, dalgın bir harektle boyun at kısını çekti. Bu, eflâtun, beyazlı, menekşe kokulu (o biripek şaldı. Şimdi kadının elinde sallanıyer- du. Necdet, bu atkıya istekli bir gözle baktı. Kendinde bir irade sizlik hissediyordu, bir cümle to parlayıp söyliyecek mecali kalma» mıştı. Ekseri erkekler, görmedik- leri, bilmedikleri müstesna bir ka. ım tipiyle ilk defa © karşılaşınca böyle bir hayranlık, teessürle ka- bir saadet duyarlar. Bu çap- a bir kadına karşı ne muamele et. meli? Necdetin modada tanıdığı bazı Rum ve İtalyan kızlariyle n- fak tefek maceraları olmuştu: San- dal sefaları, deniz şakaları; meh taplı kırlarda çiçekli, - korular- da masumane ri l nız bir defa Belvüde, ll gü- zel bir dul kadınla tanışmış ve o- nunla birkaç ay süren bir münase- bet yaşatmıştı. Fakat Celile, onu adetâ bir Di gibi tutmak iste- ız gençliğinden ve güselliğinden “stifadeyi düşün- müştü. Bunlar, hissin ve hayatın nazik çiçeğini örseleyen hatıralar dı. Necdet, henüz aşkı bilmiyor- lu. Fenerbahçeden dönüşte, Nimet pencereyi Necdete gösterdi — Nesrine uğramaz mısınız? — Bu saatte neye uğrayayım? — Saati filân var mı? Affeder- siniz, siz onunla nişanlı değil mi- siniz? Necdet .somurttu. — de mi bunu düşünüyor - sunuz? Nesrinle pek küçükten ar- kadaşız. Birlikte oynadık, mekte - be gittik. Kardeşim gibidir. Her - mem ki böyle bir lâfı kim çıkardı. Fakat siz... Bari siz söylemeyin. Buna bis tahammül edemem. - şaşırdı. Fakst derhal kendin sin anil gülüm sedi. İçinden: ll neler! Halet hanımı” oğlu şimdi bana kur mu yapa * cak?) diyor. Miedyi çocukken, ço defa bahçede, Bedriyenin kuca * dan a yakışıklı bir genç. Bir at” 1. Bedriye kaçan bir gözle Ne€ ine liner onu güzel, gürbüz puk ğurtçu köprüsüne geldil ikleri vakit ortalık epey kararmış, yi es“ pardesüsünü çıkarıp Bedriyenif omuzlarını sardı, Etrafta rab zül