3 — KURUN 20 MART 1935 | Tefrika No: 50 Man. | | Yazan: İshak FERDİ Dultan, bir odaya sığınmış. ltidiciler mağlüp olarak dağılmişlard (Musa ) nın. başını kopardılar mı? . Abdullah sokaktaki gürültüyü duyunca penceresine koştu ve sa - rayın kapısmda toplanan Endülüs milliyetperverlerini gördü.. Muha- fızını çağırdı: <ıplakları! Diye bağırdı.. Başma yüzlerce fedai toplayan Musa yüksek bir taşm üstüne çık - mıştı.. » gr e eigi Saray nazırı bütün muhafızları başına toplayarak sarayın bahçe - sinde tertibat alırken, Musanın sesi işidildi: — Milleti ölüme omahkümet- geldik.. Düşman, memleketin ka - pılarını sarmış, Sultan hâlâ uzun kirpikli İspanyol kızlarınm kolları arasından ayrılmıyor.. e Biz artık emurlarmı tanımı - atanına ihaneti göz önün- de duran Sultan gi tah - tından indirmeğe i Su'tan Abdullah bu sözleri pem telâş eseri bile göst östermemi ve ihtlâlciler kapıdaki nöbetçileri Mm mini miylr YE yere devi - rerek, sarayın bahçesine hücum et- mişlerdi. j Şehirdeki asilzadeler: — İşte; eceline susamış bir za - vallr.. ke 1 dudaklarını büküp gü - yk a başma all üç yüz Kizlik bir kafile ile yn silâk- İr muhafızlarma nasıl ölür koya- cağınr düşünmeden ileriye atıldı... Sarayın geniş bahçesi bir harp meydanını andırıyordu. Saray muhafızları yuz mevcutlu iki bölük silâhşordan ve iki yüz mevcutlu bir bölük süvari- den ibaretti. Bu kuvveti Musanm yenmesine imkân yoktu Mücahitlerden biri: Memleket elden Din kardeşlerimize neden etmiyorsunuz?. Diye bağırmışsa da, saray mu - hafızlarının vicdanları da mi gibi kör ve sağır (olmuştu duygularla ortaya çıkan simi - lerin sesini kimse işitmiyordu. Yel, kayaya nasıl tesir etmiyor- gidiyor.. iltihak sütün gelmesini dileyenler de; ör ailelerle açlıktan bezmiş ih- tyarlar ve hastalardan ibaretti. Zenginlerin ambarları erzakla do- lu ve aşları kaynıyordu. Tok, açın sıl len nası Zenginleri de fakir yerlilerin geni i Bi sefalet ve istirapla öyle alay i ee dı. usa eline geçirdiği (o palasile micakilrin önüne geç © Ülerden iki delikanlı, Musanm pe- Sini bırakmıyordu. Muhafız as - lili ii ii eri Muzenva — Çabuk, dağıtm şu baldırı an | nü Me maişti. Yer | mıyor laşıyorlar ve Musayı bir türlü öl düremiyo: L. “ kanlı Aney sarayın ye la ii Melik Abdullah, Mu - sanm hamlelerini gördükçe hidde- tinden rını sıkarak hay- kırıyordu: i — Bu köpeği hâlâ gebertemedi niz mi?. Mücahitlerin: keskin palaları havada parıldarken, sarayın iç ka- pısından: nasılsa içeriye girmeğe muvaffak olan bir kaç kişi, elle - rindeki hançerleri ve kargıları sa- vurarak yukarıya çıkmışlardı Sarayın üst salonunda birdenbi- re işidilen bir gürültü Sultan Ab- getirmişti. sı hidin boğuştuklarını görünce İe- oda kapısını kapadı.. Ve bi eye geçti... dullah canınm tehlikeye düştüğü - ün gelen heyete, sulh teklifini biikayda şart kabul et - teklifi Dani SR ogün mey- dana çı ee çe askerleriyle dövüşen mücahitler: — Biz sulh istemiyoruz.. Kale - nin müdafaasını bize bırakmız !.. Di şehrin kapılarından püs- kürteceği YK üst katında başlayan dan öldürülen beş setleri sarayın üst katından bahçe- ye atıldı. Bu manzara, zaten. Kuvvetleri man Süvariler palalarını savurarak va- tanını düşmana teslim etmek is - temeyen bu zavallıları doğramağa başlasr slardı. Mücahitler wağlüp olunca ii birer o etrafa kaçışıyorlardı. Bi me Musayı da bir eve Gİ lar Muheli Musayı yaraladık - larını sanıyorlardı.. Kanlı dövüş, sarayın bahçesin- de iki saatten fazla sürmemişti ... Mücahitlerden yaralanan ve ölen- lerin ey, iki yüzü buluyordu. Ancak yüz kişi ölümden kurtula- rak ki beenii Saray bahçesinden mücahitlerin cesetleri taşınırken kesilmiş. başlar ve parçalanmış gövdeler arasında Musanın peni bulmak kabil o- lamamıştı Sultan Abdul Ilaha: — Köpeği öldürdük.. Fakat, leş- lerin ye onun cesedini bula- Demiri Korkak ve hain hü- ar taş odadan çıkarak geniş * nefes almıstı.. Ex Gr rum tanın dalkavukları köşklerinden çıkarak saraya akm | ketdeşliği etrafmda dönen österilen Filmler : Tangolita, Savoy Otelinde Balo - Bosna Sevdaları - Itto - Garp . Cephesinde Kanlı Hücumlar sonra, Gitta minde gördük. Gördük. ve dinle-- “dik! Berrak sesli ph DE Hi yıldız, bu hafta “Melek” sine - masında gösterilen “Tangolita,, filminde başrolü oynuyor, güzel şarkılar söylüyor. B bestesi ve bu fi Pavl Abrahamın etlerin - den, şimdiye kadar filmde birkaç defa istifade edildi. Bu filmde de, onun “Savay otelinde balo” isim- li meşhur o) steleri var. Filmdeki mevzua gelince, operet- teki mevzudan bir hayli farklıdır. Operetin mevzuundan ziyade mu- sikisi filme alınmıştır. Mevzu de- giştiriş, ilk defa (o görülen bir şey değildir. Fakat, bu (o filmde buiş burg filmde rolalan artistlerdir. Filnih rejisörlüğünü yapan, Stefan Zele- ki Artistlerden Roze Barsoni, ev - velce de hirkaç defa yarimi “gibi, iş, bir vel “Yeni. Lilyan Harvey;,' lerek oyna - dağı birkaç film çevrildikten son- . nihayet kendi. varlığını bulma- imkân bırakılmadı.Bu filmde, pi serbest ve daha muvaffı oynayışlı! ende tekrar tekrar görülen “Bitmemiş Senfoni,, filminde 2 bert rolünü yapan: Hans Jaray da | bu: filmin muvaffak oynayışlı bir artisti vaziyetindedir. İki filmdeki oynayışı arasında bir er yeğ onun muhtelif rolleri şahsiyet d gişikliği ile temsil edebilen Miu ar tist olduğu neticesine: vardırıyor! “Savoy otelinde balo,, opereti, ' İstanbulda oynanmış bir operettir. stlerinden Olim piya Kandiyoti Pazarla bri tara- EE Vr etmeğe başlamışlardı. pözük, bir tehlike atlatan hü - kümdara — Geçi olsun... Diyorladı. saray muhafızlarınım halkından çok daha kuvvetli oldu- | $ı ii. böyle bir muhit, ğu kanaatini vermişti.. Abdullah bu neticeden büyük bir teselli du- yuyor: z “Diye söyleniyordu. O gün sa - rayda geçen bu kanlı ve cazip Kususiyetli yıldız Gitta Alpcr, şimdi göste sesli v rilen “Tangolita, Saral otelinde B alo,, filminden sonra “İsparya Bül. bülü,, filmini çevi Berrak ml | :| #fakiyetin ifadesi değil.. F | mamakla. Bu hâdise, Melik (o Abdullaha, — çeşnisini, oralarda bulunan - el Bundan sonra köpeklerden e canlı olduğunu da ilâve e- | hiz biri başını kaldırıp havlaya - | delim sahneden | uygunsuzlukları Eyi DR sonra, şehrin baştanbaşa. donatıl- | Meselâ “Ben demin gördüm Mu - ması ve şenlikler yapılması emre- | ratla Maranın mdan “Fransız mizi nda| mış? Bu iş daha ustalıklı yapıla- imkânsız maz mı idi?.. Bu, hiç de ie eritin. sayılamaz. An- küle Miz Bil hayli muvaffak bir tarzda temsil! olunmuştur. Bu operet, Viyanada| İli ALİR ayidiği gibi, başka bazı Avrupa) tamamile dığı Mi Bu gzel işi m de pek ziyade rağbet ü başarmak, mümkündür rmüştür, Filmin sözlendirilişi, bu cihet - en kusurludur, Ağız açıp kapa Burada Türkse sözlendirilmiş | ie sözün uymadığı cihetler d. ir Alman filimi, bu hafta “İpek, göze çarpıyor. Bununla beraber sinemasında gösterilen filmdir. böyle oluş, kısmendir. Kısmi ka Brigitte e Villi Ayşberğe- | lış, tahammülü kabil olmıyan bii izi rol'a larr “Boşnaklar, ilinin vaziyetin bir dereceye kadar, önü- urada e sevdaları, ismi al- iyor! pet Söz Türkçe, beste kıs - men alaturkalaştırılmış © olarak şarkılı ve horalı bir film! : ir mü i Mevzu, gayet basi “Kan - ağ bir yü - vek acısı,, , bunun kısaca anlatı - . Başlıca rolleri yapanların oynayışı, kayde değer bir a - ne geçiyor “Bosna sevdaları,, filminin as- ittir. Lâkin, ikisini de gördükten sonra varılacak neticenin evvelâ yukarı- daki işaretlerimizin isabetini teyid yollu olacağı, şiradiden kesdirile- bilir, Bu, muhakkaktır! > Her film şirketi, arada bir çöl beraber... iğ gli ın “Bazı farklara rağmen, aşa- böyle | filmlerine baş vurur. “Saray,, si- bir. bava!.,, deyişlerine göre, “) | nemasınm bu hafta “İtto,, ismi dukça aslıma uygun saymak tında emiri film de, bu çöl rek.. Tiplerin, — türlü türlü kiçi filmlerinden biridir. Filmin mevzuu, bir takım mâna- sızlıklarla doludur.. Şahısların ru- hi balet değişiklikleri, isabetli o - j larak ortaya konulamamıştır. Bu bir sıra tenakuz, silsile halinde geçit resmi yaparak, i Türkç sözlendiriş Si bi- | raz duralım.. Terci söyleyiş york. ilm, Fransızca ve Arapça söz ranın pencereden öpüş - Fi lüdür. “İtto,, , çölde bir şeyhin kı tüklerini!,, ve “Ben... dilmişti, . seviyorum... Bir taraftan şuraya buraya sak- | seni.., Mara!. Ben., seni... Ma - ye ” lanan ihtilâlciler aranırken, diğer | ra!.,, falan gibi! zıdır. Fakat, bu isim çöl yerlile in ağzında “Ayito,, ve öğ taraftan da açlıktan kıvranan hal- ka - bu zaferden dolayı" gülüp eğ- İenmeleri tavsiye ediliyordu. an, lez My işi Türkçe söyleyişe uy fazla güçlük ei ve ei söy- rini şeklindedir. Hangisi doğru “Filmde kuvvetli olan bi sn cihet