| am a. anlı askeri Nişten iyi doğru yürüdü. İyi şamı âdeta bir şenlik Si > uharebesi başlamazdan s din 1 mein de Tuna - Ya, koca Balkana kadar elman e Bulgar eşki- Stile İyi, muştu, Bulgarlar rk al hazırlığında bu - €nİZ cihetinde Olimpos a afinda Turhala, Tsalya, Ye al allrden toplar sesi ala da tellâllar bağırma - if İn Murad tahta geçti. “İÇ gece şenlik yapılacak - fi in ( *te ölçüsüz bir sevinç var- Ariş; 2dan niyle ki, Sul iş. â paşalar, alâşağı 5 kak misafiri olduğum Sultan Murad için: Çok Gam padişah, herke - a NE millet,, iç Bu ezan Asir ein herkesi Si günler geçirdiği an - an üç Ay sonra ii e gün A pare top ai kulak abart “Salan : mâğr önüne çıktık, N sönüktü. ” bir zaman geçti. Ye- büyük lm Run Rusyanın Osman- " ilây, De harb ilân ettiğine dair a sag olundu, herkesi bir pi ll ie ler, müstahfazlar si- i © tün > a Ir. alay, m bin kişilik bir Ek eşhur h i.e ur hoca Şa - iğ 1 hen daha bazı âlimler ike dala, el irin gelme- va <dreşe in ahali cami - led, Ea gisafir sik çok ikram rn i büyük çayır- süva, Selen otuz bin kadar ari, e Mısır aske- armuşlaredı oy, Mi dolusu asker i Şi yeter Hıristiyan, a Eflâl uğdan rn Selâ - / tün bi runun yola ben di ütün memleket a- ür Dinba i Ga eş dan, Ye $isı mavi kadife - tek giymiş, kır ne kadar sır - ——— Yedi Başlı Ejderha Balkanlar ve Balkanlı Milletler Eide, mazmamuuumz 5 uza Ahmed Tevfik derhanın yedi başı: eko, Eflaklılar, Buğdanlılar, Bul- m *r,Sırplar, Karadağlılar, Yunanlılar! malı püsküllü takımlarla bezen - mişti. Diğer zabitlerin ve neferle- rin de kıyafetleri cicili bicili sır - malı çekin bu tavır idi. Atlarının başlıklarına sırmalı püsküller ta - kılmıştı. İşlemeli çevrelerle dona- talmış sie iki tarafından torbaları sarkıyor - du. Yem ibin bir tarafa iliştiril- mişti, Bazı fakirlerin silâhların - dan ilmeği sağ tarafına e işlemeli çok kıymetli tütün kes leri bu askere ( gayet sevimli bir heybet veriyordu. Pek ağır ağır yürüyorlardı. Etrafa birikmiş o - candan kopan bir sevda ile alkışlar deme ord Bazı kimseler halk arasından ilerleyip zabitlerin, beferliklin yanların: sokularak özengileri öpüyor, elle- rini kaldırıb dualar okuyorlardı. o duyduğum tatlı heyecanı ömrümde bir daha duymadım. Askerin, mühimmatın gelib geçmesi aylarca sürdü; vapurlar dolusu tüfek sandıkları etrafı mu- şammalı barut fıçıları, martın fi - şeği sandıkları ardı arası kesilmez vapurlarla gelir, boşaltılarak rıh - tım üzerine dağlar gibi yığılır, bir taraftan da şimendifer nunda sevkiyat yerine taşınırdı. Komşu babam bu büyük sev - kiyatı, bu mebzul mühimmatı gör dükçe göğüs kabartır o “İnşallah zafer bizimdir!,, diye dua ederdi. Harp meydanlarmdan doğru bir haber almak kabil olamıyor - du. Rüştiyeden şahadetname aldı- karıyı Komşu (baba rahatsız..., dediler; gittim, elini öptüm, imti- handa muvaffak olduğumu söyle- dim, hatırını sordum. Memnun ol- du: delikanlı oldun, inşal- lah insanlara, ailene hayırlı bir a- dam olursun! dedi, 8 — Dün haber aldım, yedi baş- Il: melun ejderha ateş, zehir döken koca başını kaldırmış, dilini armış, önüne gelen memleketleri çiğniyerek orduları tarumar ede- rek Edirneye gelmiş. Beni bu ha - ber hastalattı, acaba Hasanım, A- lim herede? Bizim o kahraman gönüllü taburumuz Plevnede e - sir olmuş, redif o taburlarımız da 'Nişe Sırplara karşı gitmiş idi, on - lar da orada bozulmuşlar. Hali - gi” m Belki o bili gelib buralarını da çiğni - yecek, Ruslarla el ele verecekti. Yalnız Arnavutlardan korktu, kı- mıldıyamadı Komşu babamın — sözlerinden anlaşılıyordu: Yedi başlı ejderha- büyük başı Rusya idi. Acaba öbür başları hangileri idi? Kom - şu babama sor — Doğurduğu yavruları.. De - di. Hayretle yüzüne baktım, Anliyamadın, değil mi? DILIMİIZL Ankara Ulus Sm i Saylavı Bay Atalay geçen gün mn yordamsız bir yazıya in yen de karşılık verirken (çok işim var, in > yıldan o beri uğraşın dil ır yitirdecek günüm yok.) de Si i, Ben de düşündüm Atalay kardeşim çok uzun gördüğü şu yirmi beş yıla biz li eninle bir yirmi yi kile Türk diline gönül ve ba: genç günlerimizin tutuşan leri e iz bıraktığı bin bir anin şimdi acısını çıkarmış olamaz Hani yurd si savan az bi - zi sorgi çektikleri gün yazılarımızın sını SR ” buldukları Gini osmanlıca dei türkçedir. Osmanlıca adıyla ya- ın bir dil olamaz) sözü de bize y X ARI ve baş kaldırış ve yüklet- mek için en güçlü bir tanık, yıkıl - maz bir dolay olmuştu. Şimdi kelli za biraz daha her gün uzaklaşan © tatlı a nışları içinde, o günlerde sanki blue lara bürünmüş, el ile tutulmaz bir bü- gibi gökyüzünde dolaşan bütün bu ülkülerimiz, bu umğularımız, rl bu ye bu bitmez tükenmez di tişilemez sayılan amaçlarımız, en 80 ulusunun öz benliğine yaraşan Me içi devrim ve kalkınması, Atatür » ün bir Yeşim taşı kılığına girmiş yara- cı güreli elinin değmesile birdenbire en ve dağ al ortaya gökte. Tam elli yıl önce d kün dirili Kd ve yaratan güt e (sayesinde) ayaklanmış, gövde - lenmiş, koşarken gördük. Ne mutlu se Kai tina kocalmış arkadaşım. i anarsın ki Mericin ği iklere bürünmüş çiler) ada- çi yeşilli (Kirişi z bülbüllerin yuva kurduğu sında sayısı mi metrelik gönd sen de (Türk cumurluk bayrağını) çe- kiyordun, ben de Meriç or! tasındaki ada nın üstünde yükselen bayrağın e iğilerek Türk Gfeşirmin sultanların yü züne tüküren söylevini yüksek sesle ve bütün 27 ön m, İşte elli ee önce Meriç ü; rine nun kovaladığı, Türkiye iz min bayr: siğümd büret ocalmış günlerimizde gene bir pi i üzere ilinden gö“ Heli Ne mutlu bize kocalmı: in ini Turcanın Tülün ayı kucakla: am bedizler (bedialar) yaratan gü - müşlü sularına ayaklarımızı“ sokarak; tâ karşıda yi üksel len saa Sinanın işine dalan gözleri önünden neler yordu. Tunca kıyılarında rilgsey Mem yelesini Tuna sularm, yan Türk akınçılarının yanık Ki ni işitir gi olurduk. te kocalrkta ak yüzlü arkada: şrm, bunları birer birer şimdi nerde dü- şünüyorum, biliyor musun? Ankarada Ulus evinde. İşte ie orada, şu duygulu ka- da ben onün yü EE li gizli evlerimizin bu caklarına gi yek söyleştiğimiz işler şimidi Şahe, İşte ince, obedizli, can evine dokunarak adamı çoşturan bir ses, düz: gün, ii yetiştirilmiş vi ek ca gönülleri kabından e Herkes lü bir acunda yersup çuyor. kıyısında seninle Tuna türkü- sünü söylediğimiz elli yıl önceki günle- ri şimdi Ankara Ulus ön bir daha, bir daha, bir dah. Edirne pak Ş.Aykut (Arkası var) » 5— KURUN'un E Edebi i Tefrikâme 72 Mehmedin Karısı Yazan: Selâmi İzzet Kayacan Sana bu yalanı neye söylediğini de ben söyliyeyim.. Artık o yıla - i 1 di Dos tum dediğim o yılan, sen evlen meden evvel Suzana kur yaptı. On — Suzan ona bir (gün bile gü- ler yüz göstermedi.. İki sene evvel karına mektub yazardı. Birini gör- düm.. Mektup geldiği zaman Su - zanın yanındaydım.. Gülerek ve ağlayarak mektubu bana gösterdi. Ertesi günü de Ekremle ağlaya - rak mektubu bana gösterdi. Ertesi günü de Ekremle alay etti. Öyle adamlara kızılmaz, ehemmiyet ve ben de dayanamadım işte.. — Emin ol ki artık müsterihim. . — Ahlâksız. Bir aydır buraya adım atmadı, geldiği gün bu yala nı, bu feci iftirayı uydurdu... Müs terihim dyorsun a, işte gene de şüpheli duruyosun... Söyle, ona mı inanırsın, bana mı? — Sana; yalnız sana inanıyorum Daniş. Ben ne karımdan şüphe ede bilirim, ne de Salimden... Eğer hâ lâ ellerim titriyorsa, bu deruni bir azaptandır.Dinle beni. Artık gözle ruhum uya- ni üğü zama rakun kördü. Halbuki artık değil. Ben aşağı yukarı ihtiyar sayılırım, Süzan de çocuk sayılır. Salim va - kur, güzel bir gehç. Sevişebilirler. Muazzep olabilirler. ba sokan ben değil miyim? diye düşünüyorum. — Bunların hiç bir münasebeti yok. Bütün bu söyledikle - rim kabildir. ize ie Sana is - bat ai mi — Edem ee Eidabilisim, Salim Nerminle evlenecekti. Bugün bundan artık hiç bahsetmiyor. Her gün-ondan bir söz bekliyorum. Birkaç zaman is tun. Herhalde derdinin ne olduğu nu sana söylemiştir. Devi; bir kahkaha savurdu: — Uydur uydur söyle. Vakti - ni böyle zihnen roman yazarak mı geçirirsin? Salim sen hastasin evlenmekten . bahsetmiyor. d ket bizim hepimizin içini kararttı. Hepimiz gönlümüzden vurulduk. "| Sen bu haldeyken, Salim nasıl is- tiyorsun ki, evlenmeden bahset - sin? Sen bu haldeyken yanından kızını ayırmak istemez gelen felâket kızı çok sarstı. mesele bu. Zihnen roman kuraca- ğına, onların bu hallerine hak ver- isin. Mehmed, bu makul sözlerin ö- nünde gene müteredditti: 3 —. Salimle O Nerminin birbirlerini sevdiklerine eminsin? ok eminim Mehmed ayakta durmuş düşü - nüyord ve Daniş, dedi, > senin doğru özlü, doğru özlü bir insan oldu - ğunu bilirim. oSen yalan söyle - mezsin. Ama ne de içimde şüphe var. Doğru söyledi « ğine namusun üzerine söz ver. Daniş sapsarıydı. Alnından s0- ğuk ter damlıyordu. Bir müddet durdu, sustu, sonra boğuk bir ses- le: min ederim, dedi. Memedin yüzü güldü: — Bana yeniden. can verdin, hayat verdin Daniş Daniş ömründe ilk defa böyle yalan söylüyordu. Fakat vicdanı müsterihti. Vazifesini yapıyordu. burada onları itham e- derken ben onları buradan görü - yorum... Bahçede geziyorlar.. Kol kola girmişler. Gülümsiyerek ko - nuşuyorlar. Onları * görebilseydin Mehmed.. Yirmi yaşındaki âşıkla maşukayı seyretmek çok hoş olü- Sen yor. Daniş bunları söylerken bahçe- de kimseler yoktu. Birden bire, kolkola ğe bir ndü a minle çift göründü. Bun Salim 1, Salimle slk M.” ned memnundu: — Y ynaşuyorlar, gülüşüyorlar, kolkoiz. mı A Ne iyi. Ne mesudum.., Artık o korkunç bülya lardan Ek ki rahatsız etmiyelim. Gidelim. İlkbaharı â- şıklara bırakalım. u esnada Salim, Suzanın ya- nından ayrılmak istiyordu. Onları aza - Salmi cevab verdi: — Evet. isi Suzan, kanatırcasına dudakla - rınını ısırdı: — Dikkat et.. İnsan seven bir kadınla böyle oynamaz... Çok teh- likelidir bu... — Asıl sen benimle oynadın. tüm. Beni mahvetmek Zayıf A mahvoldum. Daha ne iskiyeehiğ — Beni se ”— laralsmn w Benden ayrılma Sali: Elini tutmak iğtâdi. Salim eli « ni çekti: — Yaptığımız ablâksızlığın derecesini anlıyor musun? ğim vicdan azabı beni öldürecek. Ben de neler ea ray Sen bu dilden anlamazsın... Sen hisleriy - le hareket eden bir kadınsr . Ne geen La ne de kötül 5 g —— Hakkın var. Ben iyilik kötü- lük bilmem. Bunları bana öğret - mediler. Bildiğim © bir'şey'var: Ben seninim beni, bundan sonra a- ramızda konuşulacak söz kalmı » yor. ( Arkası var ) Si 2171 gece a «Nöbelei eczaneler. # yada; Erofilos, Fenerde: A- ş if, emen Asaf, Sa ninde: Nâzım, Karagümrükte: A. K. i mal, ri : Şeref, Yemişte Pam İ in, Çemberlitaşta: Sırrı imi Cik, e) Necati, Gedikpa: Asa doryan, Beşiktaşta: Nail Halit, it, Gala tada Kapriçinde Kaptiçi, Beyoğlundaği ka siri e ında Kinyoli, Teim der olsa benim ki ibristan sokağınd vi Nihat, Şişler e Lİ is ğında: ei Kas iz E ali Hi Merkez, Hasköyde: Halk ili RG irili ii ki Mika