ürk) vi e Zn 198 TULTEpTMYESLA 3e41uopou ng yes “ıprejıo£nunjng 3pUYJA9J ULI -epınsun 1931p uopa 11j897 ieture9 oJ4UegR! Taspyosaz T8eunp “J941uopouu “uezii “ogul, *mı$nurng ynona 194ruopotu şn4ng oJtuap 1494TU9p9Ul li sp9on9u “Srurejseg Bi ZMJO4NIO3 apuıs99n39U 451393 ng ouz i “Ipzejro4ıp9 114$93 TULNSBU -e ururserure9 ULPJSI TOJUMARI Ep2eLU UPJ9J N 1 -—#n,L opp ng ngTeH *N3YOK 19y910Y 1Ig 31y y999J1g9u9p Turjı EPUISEYES 1941uopoLU 9A 1r11J epursekunp ureJsJ “epurjrez uturez u9ö SÜ 3 zepey sun3 1ğıpıyık urumeueyres our iğ —ş— —g | Maarif de bu derecelere yükselen bu mın dl takalarda umumi sanayi de aynı nisbette te- rakki etmiş, halıcılık, oymacılık, gümüş ve altın mücevherat işçiliği pek ziyade ilerle- miş, güzel sanatlar büyük bir inkişafa maz- nat sirklarının zenginliği emsalsiz e halde i idi, Çin İmparatorları, saray parklarını tan- | | zim için Suğuttan bahçıvanlar, çiçekler, fi f 713 tarihinde Semerkant Hanının Çin ! İmparatoruna gönderdiği hediyeler arasın- da birçok zırhlı gömlekler, kristal kadehler, akik şişeler, heybetli aslanlar, güzel meyve i fidanları, mahir orkestra heyetleri, emsalsiz f rakkaseler bulunduğunu yine Çin müverrih- leri yazıyorlar. Yine bu müverrihlerin haber verdikleri- İ i i | | sat çiçeği sarayında büyük bir hayret ve tak- | 'dirle temaşa edilmişlerdi. | | Estihan'da bulunan Tosi Panteonu; âde- av JIpUDJEK Sunsakıröztu ey -189s42A 'uru,epeuey nj0s9j49yg 3urfı 9PpEA -iz uoyluyolap “1s94(ezeu J4oznymngA ururajarg ng 21513uej8eg B Joknmlong an -SruyrAes njasyeul 39Ayıponu! 1149 ueng m9 “ppeu osı 9PUWo4mezeu Mozuyıngu ın) -YOA 11159) 1 sig rorrey opunınıy9897 U1) -EUTEM YA. v.enig pzifewomul NON 11 ıymezlg 9ppeLu opuısa4eztu Hıyouap 91114 -e1 114 19ğ1dg myiireyoynuu iymezıg TIZOP ol 11593 dg yoley 1ejuloye UnLıyomep ngleH *repzo&nunmg umıyei u9pUYSANIGEN You -Solulg 9ULlofıpUOy 1IpU9y ep esrejlodıpa 2zej eynul TULLJYOKLIIYA3I Tepe dU TU “1oJNZN9 ine ng “rıpayyouyıpa 2911 940J0p 1eZ99 UoJIG -2$9f11g 9111593 11g ToLley Yedu2 OPPEM OPUIS -»Auezeu J&oznumngy “1p1ıZop 91404 il NA Bs uszıyez 1s94ezeu “JkoZnYMga “np -1o£nunjo yezAt oj4.rejeLujığep ep Ipes9j “ol -Alapousajııg ULeJUloyy NUNAA9y91 UTULOJE 2193 349411ezeu ng Tipıokıpo yeunsı BUISes9 — şı — ip şahsiyet olan Bab oğlunun ahlak ve seciyesi de ilim ve zekâsı kadar kuvvetli ve metin idi. Mürucüzzehep müellifi, kendisini oAkliye mektebinin müessisi, meşhur Vasıl İbni Ata” da dahil olmak üzere, zamanındaki Akliyeci- lerin reisi olarak tasvir etmektedir. Mesudi, zar ve istidlaldir, düsturu idi. Bu düsturun “- Bü esasa göre, peygamberin verdiği ha- berler, eğer nazar ve istidlal tarikiyle varılan neticelere tevafuk ederlerse aynen kabul e- diyor, etmezlerse akli muhakeme ile varılan neticelere göre ben Bliyoklan. “mağara 1g9yz9Ur ojıpa 199sru eur -eu “Sıurejdoz &)deşiy I3IpI9A Tuipe (,Bıy2A -hulfa) 04 ususuğı5 Jojoueut ng ueJo und -&n eue£ey Jepudı uIZ291fj “MİTE TureLUj -19p3 yeğiyul 919m5 ng 1g9yzoul 24IMV ripojeiny 19110 TUBâ uopo4eall 1Japj990p9 J0ej93 erejJuesul UL9J -493193 ursjy : :npzodnjo Tısea 249909 ns oJ —çı— —10— Diğer taraftan bu Allahın her şeye mü- dahale ettiği, gerek tabiatin, gerek insanın re, insan her türlü iradeden mahrum bir kuk la, kâinatta Allahın mutlak ve keyfi iradele- rine münkat bir mahşeri hercü merç olmak icap ediyordu. Bir taraftan Allaha insani bir şekil ve ih- tiras veren, diğer taraftan fertleri irade ve ihtiyarsız bir oyuncak mahiyetine indirerek ahlâki mesuliyetin temelini yıkan bu iptidai telakkileri, Türkün uzun bir mazii irfana va- ris, müspet düşünmeğe alışkan, olan dimağı, tabiatiyle kabul edememişti. Tabiatı, keyfi iradelerin bir mahşeri her- cü merci ki m e cismani bir te kabul etmiyorlardı. ünceli, hür fikirli, pi bir veye salin mer sie , FA yel. a ur Uy Knl Gi fp apusokteumsı iy u1ejsT nınsun yanı, Dİ 404191593 oz1g yeyrpoz Yur) EYEUNA ni -1oluey ou31))9 deo4ı yeuryos 9Urjya$ az zeuejığep olojJunjyı ISEA 39319p O “201119 je$ Bjul 29919p O “zeLupng 3nonA 3941u9pou1 Upru -9p ya4ruopauı WeJsJ '1p4esyo Sıuaurı3 BUS -erureo WrejsJ LoygunıL 1939, “&oonsu ng “ul! yaLujıgejo Ueum910) ap1118 Jig nı3zop eyep #eybyey 9öyTpojloji 2312414193 *Z1g JEYEg “11p9py9LU -19 opeji ayArsajumo “ıpzereyiğep oJoJUN| -31 IS2A 99319p O 'ZaUu1n)9 EJİI vepey O Yakıu 2Ajıme TIyey unokruspou g9Sgn4 ng “1p1ej1o41pı3 of Jepey 999194 rurpe 14941uopouı dely “994 -1uopa9ul ng n3o3uıg uspzoyjılonuı HednrAy ene “Iprejloknpnını öLey unngsng UEpEy es ng ep 2411959 “1041jıze t4âeyjes UOS U9 OSI z7— —” ta bir sanat meşheri idi. Buradaki altın insan heykeli ile mücevherat, en yüksek sanat eser; leri sayılıyorlardı. Yedinci asırda Tosi” yi zi- yaret eden Çinli bir seyyah, mabutlara hedi- ye edilen eşya arasında Milâttan bir asır ev- vele ait yazıları muhtevi bir takım altın ava- ni gördüğünü kaydetmiştir. Buhara Hanı Tuğşad'ın zevcesi tarafın- yansız şükranlarını celbetmişti. Gö mıntakaların Türkleri, siyasi, ilmi ve mede- ni seviyece müstevlilerden çok yüksek, çok müterakki bulunuyorlardı. Emevilerin hâkim oldukları bu zamanda ları büsbütün uyuşturmuş, zekâları felce uğ- ratmıştı. Eba müslim ihtilali denilen “Abbasilerin