Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
D ş —. y h İ sağa ıîı : A . ct , — KONUŞMALAR Saçsaça, Başbaşal slk B —ai Şıjlıkla yelos — Katmerli kaltak — İki taraflı kavga — Kim haklı? — Tutam tutam saç — Guürur ve tefahür — Mertlikle meramlarını anlatan . lar — Keşki erkeklerde,,. — Biraz da tarik — Hacerle Sara — Halet efen di — Hacı Ziba hanım -— Her vakit 'orta yaşlıyı neredon bülalım? — Güök. suda biz küâvğga — Fidanı atma efendiye lâzmım olur — Göz hakkı, Yazan: Münir Bülee_ an Çapano'jlu AÇ saça, baş başa kavgalar yalnız metres kavgaların- a olmazdı. Mahalleden herhangı bir mesele yüzünden çıkan bir kavgada, iki kadın çok defa ka pışırlar, saç saça, baş basa duvü, şürler, birtirlerimi pataklarlardı. — Şıllık! Ğ — Yellcs! — Kakavan! — Sürtük! — Mantar tafal — Rumeli çomarı! — Ulüumanı kes artık; — Katmerli kâltak! — Analanmamı gibi desşilip or- taya ne çıktım? — Haydi oradan şufmtr karı, ben senin gibi besmelesiz doğma. dım! Gihi gözler, bu gibi kavgalarda çok kullanılırdı, Çocuğim ağaç dalmı koparmar - sından, kedinin atlarken kiremidi kırmasından, komşü bilmam ne hanımın dedikodusudan, bir top. lantıda, kuma$ Tengi bir elbise biçimi meselesinden, düşünceleri. ni, zevklerindeki isabeti birbirle- rine teslim ettirmek için mantık. tan değil, bazu zorundan istifade etlerler, tokat tokata, saç saça get - litlerdi. Bazan kavga büyür, iki ta, raflr olur, sekiz on kadım, beşer beşer boğuşurlardı. Bu kavgalarda, haklı taraf kim, - di? Bu âaranmaz, sorulmazdı., Saç yolmak İçin daha evvel kim hamle eder, atik davranır, hasmınm sa. gmr parmaklarıma dolayıp çeker, 'pPurmaklarında tutam tutam saç ka'trsa, ve hu işi becermekte kim tsta ise haklı oydu, Bu tek, cemnatl kavgalar. ak. şam efendive anlatılır uzak ahbap İara nakledilirdi. Maceralarmı ant latıtlarken, ballerinde, konuşma, Tarmda bir gurur ve tekaslir sez, memek mümkün olmezdi. Ve San- ki lisan halleriy!'e: Analar ağladarak Ööyle kötek caldım kim, oğ'undan © hali iemam' Görmedi —özdemir Derlerdi. Kavgacıların arasında mertlik. le meramlarını anlatanlar ve yü rütenler olduğu gibi, sertlile de yürütmiye celişanlar da — vardı. Birincileri takdir etmcmek — kabil değitdir. İnsan büyle bir vaziyetle karsılaştığı zaman bilâ ihtiyar dü. şünüyor: “Keslte erkekler de de viedanf inançlarımı yürütmek ve Muhafaza etmek gibi böyle saç Saça, baş başa dövüşseler.” LALAL ARİHTE, mertlikle maksat Ve meramlarını yürüten kadınlar çoktur, Hacerle Sara hikâyesi, banun başlangırı, i!ki, dir, Kadım azmi, kadın eneryisi, kadındaki takip iikri bükümet ve millet işlerinde önemli roller oy- namıştır, Birçok kadınlar, kalb ış. lerinde gösterdikleri şiddetli azmi, enerjiyi, sosyal işlerde de, siyasi Yükıalarda da gö: termişlerdir. Buğgünkü siyaset dünyasma Yu: nanistanı hediye eden Meşhüur Ha, let Efendiye, devrin ricali itiraz etmediği halde, Hacec Ziba hanım korkmamış, çekinmerciş, efendi . Nnin yaptıklarını doğru bulmıya- rak itlraz etmiş, Halet efendi, devrinin en nü. fuzlu, en pervasırz bir hükümet ae damıydı, Sadrazamlar, Şeyhülis. lâmlar, Haticiye Nazırları onun birer bendesiydi Bir dediğini ıki yapmazlardı, Çünkü İkinci Mah. Mmud, onu pek tutuyordu, Padişa. hım, bu mağrur adama karşı sev. Bgisi, teveccühü aşkın ve taşkıme dı, Sarsılmaz görünüyordu, Efendi, yaradılış itibariyle ged dar, zalim bir adamdı, Siyasi düş. manlarını husust bir tezkere ile darağacma gönderebilyordu, Bir gün genç bir adam ölüm ceza-ına mahküm olmuşta, Efendiye yal. vardılar, affımr rica ettiler. Müte. essir bile olmadı, gayet soğuk. kanlı cevap i: — Birline gençtir, yazıktır. ötet kine ihtiyardır, yazıktır. DNiyorsu, N > ( ı'ı_ıı:r.. Her vahit orta yaşlıyı nerede Ohakkmı istiyor, Onnn endam belâ olduğunu anlatmağa çalışı- yor, Erkeklerin göstermediği celâ, deti gösteriyor. Kendisi ne kadar cesursa, kocat 'sı o kadar korkak ve çekingen, Ciba hanım, kocasının bir iş yapa, mıyacağını anladığı için, Halet efendi ile kendi uğraşmak kararı, Nnı Veriyor, Çünkü nişancı Halet efendinin memleket ve ulus İçin, muzir, tehlikeli olduğuna vicdanen kaniydi, Padişaha baş vuruyor, ulemayı tesvik ediyor. Fakat nafile, bun. ları canlandırmanın imkânı yok, Ümidini kesince, işi başka bir şek. le döküyor. bir gün Göksuü çayrr rında, Halet efendinin eşi Lebibe hanmmm yakasımndan tutuyor, Ve iki; kadın saç saça, baş başa dö. vüiştiyor. Kavgaya, iki tarafın hizmetçile, ri, beslemeleri, cariyeleri de karı. şıyor, Şairin dediği gibı: Bir arbede ki Neuzübillâh! Lebibe hanım adamakıllr dayak yiyor ve netice Ziba hanımın &* İeyhine çıkıyor, siyasi düşmaninı Burstya sürdürüp orada bağıluru. yor amma, bütün İstanbulda Ha. let efendinin devlet ve millete te. lâfisi güç ziyanlar, felâketler ge. Ürdiğini duyup, öğreniyor, Bunü yalnız İstanbul öğrenme'te le kalmadı. Yunaniİstanmn istiklâli takarrür ederken, İkinci Mahmud da Halet efendinin hrvyanetini an, ladı, Ziba hanmrın hakkını teslim etti, Hâlet efen'li Konyada üldü. rülerek, başı halka teşhir edildi. ' Görülüyor ki kadmların mu. hakemea selâmeti, İkaz ve irsad. İarı cok defa faydalı olwyor, Ah ne olur, bu muhakeme her zaman Ve hayırlı çıksa, kaprislerine esir ol: masalar! e. 4 ADEM Hâlet efendiden ba, his açıkdlı, bir fıkrasmı da yüzayım: Efendi bir gün bahçede gezer. ken bir freir fidanını sökün at, mış. Arkadaşlarmdan biri bahçi, vana: — Fidatı atma, demiş, Birlinin ocağma dikmek için efendiye lâ: gzım olur, Hület efendinin etine gelenle. rin içinde heybetli, daimn iyi gi- yinen blei varmış Her hafta ge. lir, cahil olduğu için hiçbir söze ka rısmadün oturup girlermiş, Hâlet efendi bu adama çok ikram edere miş, Sehebini sormuşlar, şu ceva. br vermiş: — Dimağ, kulak, ağrz lezzet al. dığı, zevk duyduğu gibi göz de Ve kıyafeti de güzel hakkım veriyor, Münir Sileyman Çapanoğlu miyorlar! Küllerin arasmda, ©on yaşında çocuklar kadar küçük üç ceset bulduk, Kafa tasları patla- mış, Kol'ar ve bacaklar gülünç bir şekilde büzülmüş, Bir çadır bezi i. çine koymak üzere cesetlerden hi. rine elle dokununca, kül gibi da- »- * Şimdi yemek hazırlanıyor. Dü. şünmeğe vakit buluvoruz. Ortada inanılmryacak havadisler dolaşı. yor Almanlar Cambrai deymişler! Arras'a doğru Herliyorlarmış! Şim di, evvelki kadar mütereddit de. ğiliz. Fransanm merker: ile irti. batımızı kesmeğe matuf bu İlerle yiş, bizim viçin simala gittiğimizi izah ediyormuş! Fakat, teşkil et. | meğa çalıştıkları “cep” icinde, bel ki bir milyon kişi varız! Mukabil 1aarruza geçmeden teslim — olacak değiliz ya!. Bununla hezrabar, yi- ne endişeliyiz. Bilhassa — Fransa. ya nasıl girebildiklerini merak edi yoruz. Meubeuse'ün ilerisİndeki istihkâm'ar pek kalebalık görünü, yordu, Acaba bu da mr bir iha, net? Aynı zamanda, on beş ge. Neralin azledildifinden bahsoln. nuyor.,, haydi canım, yatalım, 29 Mayıs 1940, ? Ba sabah dipdir! kalktık; gece İyi uyrmustuk, Mükemmel suret. te temiİz'endik Taze taze tıras ol. — MEMLEKEİTLEN Mehrukat Ofsi halka kömür ve odun fevziine baş'adı Mahrukat otüs, mahalle birliklerin den odun ve ; kömür için karne alıp da ofis depolarından bunları alacakla, ra parası peşin olarâk tediye edi| , mek şartile depolaf'da satışlara baş lamışlardır . Memurlara olduğu gibi — halka da aynı fiyatlar üzerinden odun ve kü. niür satışı yapılmaktadır. Yalnız mev cut depolara halkım iehacümüne ma. ni olmak için her kazanm nahiyeler,; reahajlelere göre sıraya ayrılmış her deponun verim kabiliyetine göre bir günde üç veya dört mahalle verilmiş, tir. Bu suretle ikincjkânun ortasında bütün mahallelerde odun ve — kömür karnesi verilenlerin mahrukatı tama , men verilm.ş olacaktır. Herkes tartılan odunu başında biz zat bulunmağa mecburdur. Bü suret le tartıdan odun veya kömürün cin . Binden müÜtevellit şikâyetler önlen . miş olacaktır. Mahrukat offsi bazı depolarını, bu neyanda en büyük deposu olan Kü | çük Davutpaşadakı depoyu müteah . hide vermiştir. Bu müteahhitler yal. n'z ödün verme işlerjile meşgul ola, caktır. Kömür — depoları ise esasen bermen kâmilen hususi — şahıslara alt bulunmaktadır. Et nakliyı; ücretleri arltı Yeni zam bu sabahtan iti- baren tatbike başlandı Dah liye vekâleti, İstanbu|) mezba | kasından şehrin her tarafma kara ve denizden yapılacak et nakliyatı — için tarifesinde yapılacak zammı — kabul etmiş Ve belediyeye vildirmletir . Yeni tarifeye göre koyun ve keçi . der alınan nakliye Ücreti G, sığır ve mayndanın dörtte bir parçasından alı. nan Ücret 105, kuzudan 38 süt ku , zusundan 25, danantn bütününden'158 ve bütün bir domuzdan alıancak Üc re de 5ü0 kuruşa çıkarılmıştır. Bu yeni ücretlerin tatbikine bu sa, babtan itibaren başlanmıştır, Zam, et nakliyat müteahhidi tarafından İcra edilecek nakliyatım geçen sene tanzim tadır. Et fiyatları şimd; serbest bulundu. ğundan bu zamdan et fiyatlarına ya, pacağı tesirin bittabi her kasabın sa tiş fiyatına göre değişecektir. Asfalt yollar altındaki X mecralar Belediye, şehrin muhtelif yerlerin edüen tarifesine de şamil bulunmak ü ) 18 senedir kocasını ayık görmek kısmet olmamış '.. Dava ettiği kocaLıydı. Yanımda oturuyordu, Fatat kocasının ken" disine hiç de kızgın olmadığı yü, zünün iHHadesinden — anlaşılıyurdu. Belliydi ki, karısma n üteaddit de falar barışmak ve tekrar beraber yaşamak için Cok yalvarınıştı. Mer halde kadın hiçtirisine aldırma, mış, ve büyük bir azimle başladığı işi bitirmeğe Ve kocusından ne pa, hasına olursa olsun ayrılmağa ku, rar vermişti, Eğer anlattıkları doğ ru ise hakikaten de boşanmay: is, lemekte haklıydı, Çünkü: —- Hâkim bey diyordu, 18 se- nedir evliyim amma, biz gün bile kocamın yüzünü yarımnı saat olsun görmek kıştmet olmadı, Gördüğüm ramanlar ise muhakkak kendisi, ni bilemiyecek kadar sarhoştu. Kısacık bir palto giymiş bulu. ünü, yakası bağrı açık koca, karı* sının bu sözleri üzerine kaba eti. Ne İğne batırılmış gibi yerinden fıladı: : — Sarhoş mu? Ne dedin, sar. hoş mu? Be kat'ın ne zaman sar, hoş oldum da seni aç bıraktım, anladın mı? Yoksa çıplak mı kak dın? Ha, anladım mı? — Haydi, haydi şimdi de zeytin yağı gibi üste çıkmağa çalışma, Hele bir şahbitler gelsin de dünya âlem yaptıklarını öğrenecek. Hâkim karı kocanımı alevlenen münakaşasını masaya vurduğu sert bir el hareketile kesti: — Burada teker teker konuşu. lar, Şimdi ten sas, karm anlata" tak, Eğer bir $ey söyliyeceksen, sonra,, Bunun üzerine kadın başını bir kaç dela sallıyarak dudaklarmı büzdü, tekrar anlatmıya başladı: — Haydi yine sarhoşluğa — ses çıkarmıyayım, Fakat — sarhöşken ettiği haltlara'kim tahammül e- der? Şimdi kendini güze| görürsü . ntiz. amma hele bir içsin, hele bir İçsin, Bu çıkasıca gözleri kahve fincanı gibl olur, aklar kızarır, yüzü şişer, ağzı salyalanır, Ondan sonrasımnı sormayın, — Karı nerede benim yeme. ğim? Diye başlar, — Bu saate kadar kalırsan tar bli soğur, Şimdi ateşe koydum. Bi. razdan ısınır, — Vay demek benim geç geldi. Bimi söylemek istiyorsun ha? Ben kılıbik değilim, diye bir bahane | bulür ve bana etmediği hakaret, utma'lığı dayak kalmaz , İşte böyle hâkim bey, kendisiy. le bu kadar senelik evli ve üç ço. | enk sahibi olduğum halde daha fazla tahammül edemiyeceğimi at ? ladım, Boşanmağa karar — verdim. de birtakım mecraların bozuk bulun. | Siz de buna karar veriniz, Bir dat masından dolayı yapılan yolların ve arcfaltıjarın dahi yağışlı havalarda ge. len kum ve qı.ımîl.ı kapandığını ve bu halin yağıştan sonra da devam et. tiğin; nazarı dikkate alarak belediye müteaddit defalar mas-af — açan bu halleri önliyecek tedbirler almağfa ka Tar vermiştir. ' ha imkânt yok bu adanmnla beraber yaşıyamam, Kadın anlatırken, kendisini sSanki ağzı Lir tıkatla tikanmış sa, narak oturduğu yerde kıvranmp duran koca, karısı yerine oturur otermaz ayağa fırladı ve hirsin . dan şaşıra şasıra bir Şeyler söyle. Fransa harbi YAZANı RÖNE BALBO - Umumi Seferberlikten Dünkerk bozgununa kadar Nitsafla, ÇEVİREN: 26 — A.MİTHAT KANIK Ilmt! Mükenmmel bir de kahvaltı ettik. Şimdi daha iyi düşünebili. Oyoruz, Düşünüyor, ve şeflerimi. , Ze karşı büyük bir hiddet duyuyo. ruz, Hava kuüvvetlerimizin. hiç olmazsa — avcı — tayyarelerimizin “zayri mevcut” olduğua — muhak- kak! Fakat bu, şâyanı hayret bir cesarete malik olan pilotlarımı , zm kabahati değil, Bomharlıman tayyarelerimize gelince. bunların da Rhurda büyük kayıplara uğra, dıkları “söyleniyor!” imanmak lâ, zım !, Saâat ön beş. İki bomharrdlıman tayyaresi yaklasrvyor. S:bebini pek de bilmeden, “yere yatmak” şeap ettiğini hlesediyoruz. Doğruca bu- lunduğumuz çift'ize gelivorlar, Beş bomha düştüyor, üç birim - den, ikli ötekinden, Bombalardan biri ciftlik bahçesinin ortasına düş tü. ÜÖbBürleri tarlalara, Yerden kalkıyoruz, İcimizden Birinin şah damarı patlamış, E. linde infilâktan evvel sokuduğu kitap olduğu gibl duruyor, Öte, kiler sadece yaralı, Fakat, o ne? Hurra! Geriye dönmek için hava- da bir kavis çizmiş olan iki tayya. re, İngiliz mitralyöz ateşinin tam ortasına düşüyor, İkisi de, uçuş nizamını bozmaksızım yere düştü. ler! Ah,, Tommy'ler., Tomniy'ler,, sizi kucaklamak istiyoruz!, Saat 17.. casusluk suçu Üzerin, de yakalanan 18 yaşında hir ço. çağu kurşuna diziyorlar. Başları, mızt bile Çevirmiyoruz. Saat 21.. tekrar hareket ediyo. ruz, Bir hareket emri Belir gel. mez, kuşatılmak tehlikesine ma- ruz kalmak düsşüncesi beyinleri . mizi kemirivor Gerçi iştirahate gittifimizi töylüyorlar amma, Şa. vet dedilderi gihi Almanlar her tarafta İse, nasıl istirahat edece. E'mizi merek ediyoruz! Bütün man meğe başladı. Fakat konuşma . sından hiç de mektep medrese gör mediği anlaşılryor du. Meselâ sözleri'ne: — Anladın mı? diye başlıyor ve: — Anladın nı? diye bitiriyor* du. — Anladın mı, reiz din mı? Bu kadın delldir, anladın tar? Sükretsin ki, rakı içiyorsam pa- ramla içmiyorum, Çünkü ben gar. sonum reiz bey, garsonum anladın mı? Alem sarhoş olmak itin bütün dünyanın parasın! veriyor anladın mı? Bizim lokanta büyüktür, hani mezesi de boldur.. anladın. mı? Hepsi akşamları kafalı çeker anla, dım mı? Eh biz de şişelerdeki ar. tıkla anla''n Mir, kelleyi — tutarız anladın mı? Üzstelik de yet-ek de oradan ye- rim, anladın mı? Aldığimız para, yı hep eve veririz an'ma, yine ya. ranamayız be anladın mı? ” — Canimi kısa kes de ne demek İstediğini anlıyayım, Erkek elini masaya vurdu: — Ben ayrılmak istemiyornm veiz bey anladın mr, ayrılmak is* temiyorum, Ben hiç kimseye ha. karet etmefim kt buna edeyim, anladın mr, anladın mı? İnsan ka, rısına küfür eder mi hiç.. — Pekâlâ, yani davayı redde- din karınım eve gelmesi için İhtar istiyorsun : — Evet, ya, ihtar — istiyorum. Alsın çocukları gelsin eve,, ma" dem ki, ben kötü imişim, neye bu kadar sene benimle oturmuş, an, Tadıım mr? Yine de otursun. I— Peki, simdi mahkeme karma İhtar yapılmasma karar verdi. Fakat kendisine tedbir nafakası keseceğiz, — Nasıl tedbir nafakası? —- Yaniji mahkeme wmüddetince çocuklarıma ve karına nafaka ve, receksin, — Nasıl olur bu, anladın mı, ben çocukları karımı aç bırakma, dım ki, gelsinler evime anladın mı, gelsinler evime? —- İste kendiüne ihtar yapaca" ğız, fakat şimdilik nafaka da ke. seceğiz, Sen aydı kaç Jira kazanı. yorsun? — Otaz iki Ura,." — Tabil çalıştığm lokantada Oyiyor. içiyorsun. — Elbet şimdiye kadar evde yemek — yememişimdir, anladıa mı? — Güzel, şimdi ayda çocukla. rın Ve karta içir 20 İira verecek. Sin, — Olmaz böyle iş anladın mı? Relsin artık «abrı tükenmişti., Tepkı kendisi gibl: — Olur mu olmaz mr anlarsın anladın mr? Diye bağırdı Haydi bakalım müuhakeme başka güne kaldı, dışe: rıya.. Kart koca dı$şarTya çıkınca, er be;, anla, deli devyim, Bı tisiklelleri tedarik et. Mek pek zor bir iş değil; yol ke* narlarında, umumiyetla — öldürül müş sahiplerinin yanıda bunlar. dan birçok var, Nisbeten sakin bir gece yolculuğundatı saonra Sec- Hn, Vavrin ve Sainghin'den hâdi. sesiz Seçiyoruz. * GA Mayıs 1940, - Sabah saat 6 da Herlles've ge. Ryoruz. Bugüne nit natlarım — ve hatıralarıra biraz sönüt, Şrehdletli bir hava muharebesinden —nihas* yet İngiliz tayyareleri güret İliyo ru7— az hasar yapan hirkaç bom. hadan maada, ehemmiyetli bir hâ- ilise olmadı. Saat 14,10 da Hounlin'e hnreket edildi ve oraya sant 19 de gelin. di. Orada bir İnsiliz topçu guru, pt ile aynı çiftliğe yerleşlik, Ne gariptir: İngilizler Frans'z yemek lerine hücam ederken, bizinkiler de onlarm mutfağma salıdırıs orlu, Muhakkak ki “samimi jwtifak" kuru bir sözden ibaret değil, İngis lizler ve Fransızlar mükemmel an laşıyorlar, Ben, İngiliz zabitleriy. » gevezelik ediyorum. İliçbirimiz vaziyet hakkında konuşmuyoruz Yemekten sonra, askerlerimle heraber- İncilizlerin grav:0fonu- nu dinlemeğe gidivoruz, İnsilizler pek neş'eli, Hattâ içlerin!len biri detli ki: 14 İLKKÂNULIN — 1942 | HADİŞELER TYARIAH ODUN YARAN İMPARATOR... OSTUMU her gündeül neş'e. li gördüm; sert bir ayuz ol- masmma, oldukça kamçılayıcı bir yağmura rağmen dimdik duruyor. du; yanakları kızarmıştı ve gözle. rinde sıhhat parıltıları vardı, — Maşallah seni iyi buluyos rum! Dedim, pek çoğumuzun üç bes kilo kaybettiği, geçim yükünün alşında üç beş santim bükülüp e- ğüdiğimiz şu sırada neş'eli ve sıh, hatli olmak elbet başlı başma 8» adet sayılır, 4 — Bu sabah ödün yardım! Dedi, Ben önâ neler yaptığını soırına zıştim; rastgele lâf atan bir adam da değildi; o halde bu ne demekti? ÂAnlattı: — Odun yarmak en güzel spör. muş, Zaten sporların iyileri ya. Şayış vasıtamız olan hareketleri e mize benziyenler, tabiatla yapılanı mücadeleyi taklid edenlerdir. Yü- rümek, koşmak, güreşmek, gez. mek gibi... Ben otomobil sporu de. nilen nesnenin kıymetini anla. mam, Direksiyon başında oturup da araba sürmek ancak gözlerimi. ze, ellerimizin dikkatine —taallük tder, Halbuki asıl snor bütün vü. cudu, bütün kabiliyetlerimizi uya- nık bulundurmafa yarayandır, O, dun yarmak işte onlardan biridir. Sabah karanlığında, kapalı bir odada, radyo başında yapılanı &po- run kıymetini pek az bulurum, So, kağa çıkıp rastgele koşmak, mev. hum şahıslara yumruk sallamak da manasız olur; görenler gülere ler, En iyisi odun yarmaktır,. Bu süretle evimizin de bir isini çıkar. mış oluruz. Zaten bu öSene kömür bulamadığımız, yahut pek az Bul. duğumuz için mümkün olduğu ka- dar fazla odun aldık. Demek ki spor bahanesi her zamandan fazla, dır. Bu spor aynı zamanda ta. sarruf oluyor; yarterya verdiğimiz para cebimizde kâliyor, Dostüm tamamiyle haklıdır. O, dun yarmak ihtiyarlara da dokun. mıyan, ağır gelmiyen bir spordur. Almanyanm son İmparatoru Vil. he'm. geçen büyük harpte mağlüp olup da Holandaya seğindiktan ve Darn şatosunda inzivaya çekildik- ten sönra odun yarmayı âdet e. dinmişti, Birçok defalar onun bu sporu yaparken oıkarılmış resim. müştük. Fazla olarak, İmparatorun va. ziyeti odun yarıcıdan tasarrıf lü. zumunu gösterecek kadar sarsıl. mrş değildi, yetmiş yaşmdan aşa, #r olmadığı gibi belki ömründe bir | defa bile odun yarmağda mecbur kalmam'stı, Bununla beraber işin hiç olmazsa psikolojik tarafı var, dir. sanirım; dört Sene harn ete mesine rağmen düşman cenhele- rini yarıp atamsmaktan dofan hmemrt odun Yyarmakla biraz tes. kin edebi'iyor, avunuvordu belki.. KADİRCAN KAFLI lerini gazete ve mecmualarda gör. ek kendisine hiç aldırmıyarak ö. ünde yürüyen karısınm arkasın. 'an koştu: — Ben size ayda yirmi lira ve. smem, anladın m? A| çocukları 'a eve, Diye bağırdı, Fakat kadım lâkayt bir tavırla 'tirsinr omuzuna ütarak:? — Hele icra kâğıdını al da vee rir misin, Vermez Misİin anlarsın, anladın mı? Diye alay ederek yü. rüdü, gitti. Erkek ise, karısmin arkasımdan hâlâ bağırryor ve her iki kelimede bir “anladın mı?” yy ilâve etmeyi unutmuyordu, NİHAT ŞAZİ e ea Parlak bir istikbal nasıl kazanılır? UÜ yeni çıkan bir eserin âdı. dır, Meşhur — Casson'dan tercümedir. Bu zatın eserleri mu- hakkak ki istifadelidir, Fakat bune 'ardan en çok istifade eden şiip. he yok ki kendisidir, O, yolunu bulmuş, herkese gü. ze listikbal vadderek kendisine mü kemmel bir istikba) temin etmiş. tr, Fener * Galatasaray maçı ENER . Galatasaray macı yarım kalmıs, bu havadisi veren Tan refikimiz. kovduğu Tet min, izahatinı ters koy.uuş, Yarım kalmayla bu terts koyuş aras'nda bir münasebet olup ol madığımı bilmiyorum, Ancak hava, disin beklenmedik bir şekildeki 4 Raslgele. neticesini bundan daha beliğ an. — ;; ae ö AŞ Bagıni üeü a A çor, onut | dük, Neş'emiz yerinde, Ne istirn- * , ; lasn kişt bir daha kalkamıyacak. İgam gibi ben de bisiklet üzerin. | “ — (Devamı var) fatmslir ?“nâîğ;"'% K v Ü ll KI CU A Bd d ÖY