—16— “Sen Jüstün akıbeti toplayan ön Jüstten bahseden miüver. rihlerden birisi onu Azrail lâkı biyle anar. Hakikaten Robespiy in idare ettiği o ksa devrin bu yakışıklı genç ölüm meliikesidir, hiç tereddilt etmeden hesapsız can ime mahküm etti mi, he- men Sen Jüste baş vurur, Sen Jüst müessir ve tehilit elen siz. leriyle meclisten ustasının istedi. #i kararı derhal alır, Netekim Ko. bespiyer istibdadını günden güne arttırdığı devirde Danton ve Dö Molen gibi ibtilâlin büyük ve dü. şünen başlarını de ortadan kal, dırmayı tasarlardığı vakit yine Sen fistün yardımına baş vurmuş, 9 tarihte Simal ordusunun bastn- da fevkalârle murahhas olarak bu. Tunan delikanlıyı Parise cağırdı, Fransa artık kan dökmekten w- sanmıştı, Dantön sağlam ve dü, rüst kafasiyle bu devire bir son vermek gerelerini arastırıyorlu, meclisin ekseriyeti de Panton'un bu düşlincelerine toraftar idi, iste Möbespiyeri korkutan, telâşlandı. ran $ey zerek efkârı umumiyede, gerekse mecliste sezdiği bu yeni temayüller oldu. İste yine Sen Jüste de mecliste kürsüye çikar çıkmaz yeni bir ada let düsturu teklif ettiren endise de buydu, Sen üst diyordu ki: — Cümhuriyeti karmak, Cüm. horiyete muhalif neler varsa onla. rı mahvetmekle olur, Meykuflarm mahkümların haline acıyanlar C#mhuriyete karşı suçludur, çün. kü fazileti sevmiyorlar, suçludur. lar, çünkü temizleme isine ön vermeğe çahısıyorlar, Bu cümlelerden her biri kon vanşiyontn ileri gelen meb'usla. rmdan yirmisinin basım uçuran keskin birer halıçtı, Dantonun bi. Yük ve mütefekkir kafası bunların arasmin olmak şartiyle. Umumi velâmet encümen buivnan bir arkadaşı aleyhindeki tereyanı Dantona birkaç gün ev. vel haber verdiği vakit “müsterih olunuz, bana biç kimse dokunma, ğa cesaret edemez, cevabını mistı, Aynı adam tevkifine karar verildiğini de Dantona bildirerek Fransadan kaçmasını tavsiye etti, Danton bu teklife “kaçmak mi” İssun gittiği yere vatan toprak. alip da ayaklariyle beraber gö- tirçmez ki,, deği. Onun için evin- den, yeni evlendiği karısının ya- amdan ayrılmıyan Danten ertesi gün haslıra taraftarleriyle | bera. ber tevkif olundu Mhtiliin büyük başlarının tev. kif olunması konvansiyonda sinir. leri bir daha gerdi, Sen #üst yine mevlis kirstisine fırladı, Soğuk, i; ahlâkerziiğnden dem vurdu, Sefahetinden bahsetti, Kıral taraf | ta olduğunu söyliyecek kadar işi İleriye götürdü Ve “bu sefer kak. roluranlar, Kırallığın “en taraf. tarlarıdır, telâşa mahal yok,, de di ve iw son sözlerle aruk kan dökme dosrisin nihayet bulacağı. nr anletmak istedi, Merlisin Sen Jüste karşı garip bir zaaf; vardır, Bu adamm bir bakısı me Gtretir, bir cümlesi İse istediği kararı almağa kâfi ge, We, Ku sefer de öyle oldu, Robes. piyer en nüfuzlu, en korkunç ra. kiplerinden «e yins Sen Jüstün yardmmiyle kurtuldu, kedrteini ve Tulmünü Kir kat daha arttırdı, Sen üst, Rohespiyerin her sö- yine, her onirine kayıta snrisn itant etmistir, ye o, hiraz evvel Robespiyare ye ikinci dereceds hir sahsiyet, basit ve hü, viyetsiz bir âlet değildir, Sen Jüst Kobesyerin sahanda Biyük tilâlin timsalini gördüğü için ona vardım etmistir. San Jüste göre Rebespiyer hes yıl içerisinde baş Ar yassmış ve yaşatmış bir adamı dı, bütün İt eski zamanları: ha. bralarivis » ve ruhunda bopleyarak yasatıyorde, Son Sist kafasında yarattığı Ve yasattığı Cümbariyetlen Fran- sayı vzaklasms buluyordu. Fakat kes (ni da vokladığı vakit, tasav, Wer ettiği Cümhnriyeti Mareden Acir olduğunm hissetiyor, manevi hir hâkimiyete ihtiyaş görüyordu; Sen Meto hâkim olacak adam ise , | bir hale selsinler.,, Muzaffer Esen delikanlının tasavvur ettiği dere- ede titiz bir ahlâk içerisinde ya- uyan, İekelenmemiş bir tek insan vardı: Robespiyer, Robaspiyer ve Sen düst fıkir ve ruh itibariyle birbiriyle tamamiş. le müttehid gibi göründükl,ri hal de iş başımda bir parca birbirine uykır hareket ediyorlardı, Meselâ Dünton davasının devamı sirasm- da Sen Jüst çok kat'i bir tarsda hareket etmiş, kanunu O terefldüt etmeden ayaklar altınaalmış, mü, dafaa halda gibi her yerle, her devirâp bütün suçlulara verilmiş alan bir haktan mahemelere Dan tonü ve arkadaşlarını mahrum et- tirmiy, muhakemede suçluların a. Biz açmasına mani olarken bitin bu isleri bilerek düşünerek, İsti- yerek yaptığımı açıklar açığı *öy. Halbuki Robespiyer bu siralar. daderin bir tereddüt içerisindeydi, meclis huzurunda Sen J pek konuşamıyor, hacikati “meclis ten gizlemeğe uğraşıyor, Denton muhakeme edilirken kalben teos sir duyduğunu söylüyordu, Sen Tüst ihtilâlin babası Dantonu ağir ithamlarla eziyor, vücudiyle bera- ber adımı da ortadan kaldırmak istiyordu, Çünkü maziyi bütün bütüm silmek, istikbali Yeniden kurmak, ihtilile bambaşka bir yol çizmek istiyordu. Sen distün bu büyük azmine engel olabilecek Fransada tek birinsan vardır: Danton... Ölümü bir roman gibi telâkki eden genç Sen Jüst, önüne diki, len bu engeli parçalamakta tered düt etmedi. Bu hırs ile uzun, kah. reden nutuklarmda Dantonun da, arkadaşlarmın da kana susamış görünerek ortaya Yeni bir dlstar ettı İhtilâlleri yarım bırakanlar ihtilâl yolanda yanlış adım atan. Tar mezarlarını elleriyle kazarlar, İnkilâbın öteki katramanları, hattâ bizzat Robespiyer hile bu kadar ileriye gidememi: Ro. bespiyerin bütün sözle” Jüstün bir natkondan vümleler kadar kat'iy — Eki dünyayı yek etmelidir; hem da ölümden daha kat'i bir vasıta İle, Ölüm bu eski âlemi yık. inağa küf; gelir, Zira ölüm ölere benziyen yeni varlıklar doğurur, Halbaki biz eski âlemi de zilletle, hakaretle yok edersek hortlama. smdan korkumuz kalmaz . “Hak, ahlâk, ihtilâl aynı mana ds kelimelerdir. tukılâbın mohalis fi ahlâksır bir insan demektir. Böylelerini yük taşıtmağa, yollar. dn taş kırmağa, ağır islere, küreğe ' mahküm etmelitiir ki, öteki insan. term yanmda küçük düşsünler, sefalet ve yabancılık damgasiyle damralansınlar, ölünmlen beter (Devamı ver) isteseydi, bir anda parça parça ©- Yurdu, Çitten atlamaya hazırlanan filozofun dişleri birbirine çarpıyor ve kalbi öyle şiddetle atıyordu ki, bundan kemdisi bile korktu, Uzun cüppesinin elekleri yere yapışır gibi oluyordu, sanki birisi onu 1oprağa o mıhlamıştı. Filozof çili atlarken kulaklarımı sağır eden bir ıslık sesi ve birisinin: “Hey, me- veye?” diye bağlırdığım işitir. gibi) oldu. Homa otların arasına daldı) ye mütemadiyen ağaç köklerine; lakılarak ve ayaklariyle tarla fare evini ezerek koşmaya başları, Ar- ka tarafında koyu bir ormanlık görünen ovayı geçliketn sonrü, artık selâmete kavuşacağını ve dos doğru Kiyev'e giden yola rastlıya- cağını umuyordu, Ovayı bir daki. kada koşacak geçti ve knedini sık fundgalığın İçinde buldu, Fundalığı geçerken her sivri dikende mü- ruriye resmi olarak cüppesinin bir pa me bıraktı ve küçük bir derbende geldi, Söğüt ağacı, dak larını yana açarak yere kadır eği- Tiyordu. Küçük, berrak bir menba, gümüş gibi parlıyordu. Filozofun ilk işi, yüzü koyun yere yatmak ve su içmek oldu, çiinkü müthiş susamıştı. Dudaklarını silerken: — Canım su! dedi. Burada otu- rup biraz dinlenmek hiç de fena olmaz. — Hayır koşarsak daha Iyi ede- 1 Kadar / ! 31180/212 'JABER — Alisam Postası Bir sözün izahı —i— Saha muklaç olan meselenin bu safhasını tarihten sormak, hal i den anlamak, istikbalden öğrenmeğe savaşnlak lâzımdır. Perdden ferde maddi kuvvetin tesiri malümdur. Fakat Seğde hv- ğazını aşarak denizlere ve Ülkelere yeni isimler ve yeni medeniyet ler kazandırah, yalnız kol kuvveti, bilek kuvveti, beden kuvveti rie gildi, Şarki Romanın perişan, harap ve zavallı memleketlerinden tâ Viyana kapılarına kadar dayanacak, bülün Avrupayı tirit tirti tevek, İran cöllerinde, bütün Afrika kıyılarında, Akdenizin engir rinde ve sahillerinde, Hint bölgelerinde hüküm sürecek kadar assbi, uhteşem, kudretli ve kuvvetli bir hükümet kuran Türkler, dört şüz irin dör! beyzir kuvvetine bile karşı koyamıyacak bileklerinlen edi, Beyazıdın, $amdan Bizans kayserine meramını dinlemek "çın: — Tanrının adına söylüyorum ve yerin ediyorum, ki, ou ül kede çan seslerini ebediyen susturdum! Diye haber yollaması, etrafta korkunç bir tesirle karşılanmıştı. Sultan Beyazıdın önünde, Yine ayni saltanal, rüzgörm önüne düş- müş yapraklar gıbi sallanıp duruyordu. O zaman Türkler ve müslümunler, müstevli bir millet ve milli yet olak yürümüşler, kavramışlar, ülkeler memleketler zap'olmiy- ler, #nltahallar yıkmışlar ve koparmışlardı. Türkerin -dayandık'ar: kuvvet, hattâ milliyet #stönde olarak ümmet kuvveti idi, Türkler, za- manlarında bu kudretten istilade etmesini bildiler, faka daima akan, esreyan halinde bulunan zamanın terrkkilerine, İlerleme hareket ve hemlelerine uymak hususunda geri ks'dılar, müsamalın gösterdiler, Hele icinde bocaladılar, uyuyup sayıkladılar. Karşımızdaki yenilmiş, haram olmuş, ezilmiş Avrupa bir laraf- tan hiristiyanlık hissine ve hesabına ve bizim feliketimiz, harabimiz. adına bize karşı düşmanlıkta birleşmekten ayrılmamakla heraber 29- wanin “lerlemelerinden yeti kuvvelleri, bu his ve besuba ekledikleri balde bir milliyet hissinden ve onun büyük, enerjik kuvvet ve hesa- bindan uzak kaldık. Hu büyük kudrti mühimsemedik. Ve nihayet üyle bir bale geldik ki Cennetten kovulan dedemiz Adem gibi büyük temiz ve saf men'şelmizi unuttuk! Bu hal ile ber gün biraz daha ezilip küçülerek kölü dertcelere #üştük. Kafalarımıza yaman yumruklar fadi. Bu yumruklarla sersem- ledik, Ve çok şüktir ki, dünya çapındaki bir kurtarıcı, basunuı geçti, bizi Yaman bir felâketlen Kurtardı. O büyük adama, Mustofa Kema! denilen Hiyemutun ırşadiyle, ikaziyle hefsimizi müdafaa İçin kuvvetli olmak Mizumuna tekrar tekrur kani olduk, çalıştık, çabeln- dike, ve halâ da çabahyor, celışıyoruz. Bu çabalamağardan, calışmalardan hir çok yenilikler doğiu. memleketi çelik raylarla birbirine bağladık, köprüler yaplık, bazı- muza kervetini dönyaya gösterecek bir ordu yaptık Şu rasını da belirtmek Tâzımdır ki, çalışma ve çabslama nelice- sinde meydunx gelen tüfekler, tanklar, tayyareles kendi dilerire hir ulusa, iklimler verebilir mi?., Tehlikelerden korur mu? Hayır! Bin kere, yüz bin kere hayır! Ovler kullanacak vicdon, onları sevk ve idere edecekiman. milliyet aşkı, Türklük adına cam ; feda edecek insan lizım. Yurdumuz böyle insanlarla baştan başa doludur. Yalnız, şanu swulmyalım ki, kavvetli olmek İçin çalışın uğraşırken, bunları si. çin yaplığımızı, çabaladıklarımızın manasını bilelim, Öna göre İl nen. iklicaden de basusl bir hüviyet sahibi olduğumuzu göslerel'm, M tin sırrına tehakkim etmeğe çalışalım. Ekonominin ne kı- daha hâkim bir püluzu ve mevkii olduğunu bilelim! Bulalım ve $ m muhakkak alahın. Millet m hayatımızın en larından sayalım. İşte zahir! kuvvetin batıni Mk Zaman-r, zaman terakki, efhen- cikan nlör, a e İstanbul Defterdarlığından: Dosya No, Cinsi ZI3i7,420 o Meridiyekğyünde 10 pafta, 58 ade, 7 parsel No: 432 motre murabbaı bahçesi olan ov Kadiköyünde Hasan paşa mahallesinin eski Wlusoluk yeni Ubuyet sokağında eski 21 mükerrer yeri 30 , 32 kapı No, dükkânir N evin 8/4 hiasexi, Sahası (60,32) nr 51217 1114/259 Mecidiyeköyünde 12 pafta, 80 ada, 1 par. #el No 22160 meşre murabbar aras, 2216 167 Yukarıda gen çayrimeakuller 0/12/042 çarşamba ginl saat 14 de Mm Emjâk Müdürlüğünde müteşekieii komjsyonda myrr ayrı ve açık artırma (ıs satiaraktır, İsteklilerin muvakkat fenilnat ve Düfus hüviyee cüzdanlariyle birlikte ihale saatinde komisyona ve fazla izabat için Mihr Emlik Müdürlüğüne müracaağları, (1625) Muhammen bedei | teminat 1560 —V “N. V. GOGOL riz: Belki peşimize düşmüşlerdir. Bu sözler tam kulağının dibinde duyuldu, O, etrafına bakındz. Ö- nünde Yavtah drüyordu. Filozof, hırsla düşündü: “Hınzır Yavtuk! Ben seni şöyle ayaklarından tutap ikiye oyırır- dım,., Müstekreh suratının her ta ralını da meşe odunuyla ezerdim”, Yavluhı sözlerine devam ederek: — Beyhude yere böyle dolaşmış- sın. dedi, ahırın yanından geçen benim geldiğim yol daha kestirme. dir. Hem de cüppenin çuhasına va- #ık oldu, Çuha hakikaten güzelmiş. Arşınını kaça aldın? Maamafih bu Kadar gezdiğimiz yeter, haydi ba kalım eves Filozof, easesini kaşıyarak Yav- tuhu takibetti, “Şimdi mel'un cadı bana yapma. dığını bırakmaz! diye düşünüyor. du, Mazmafih bunda korkacak . ne var? Neden korkuyorum? Ben ka. zak değil miyim? İki gece okudum. ya, Tantının yardımiyle öçüncü- yü de atlatınım, Melen cadı çok #ünah işlemiş olacak ki habis Tah- ler bir türt& kendisini bırakmak *«. Rusçadan çeviren : SERVET LÜNEL ayak bastığı zaman filozofu böyle fikirler mes- gul ediyordu. w ve buna benzer mülâbazalarla kendine cesaret ve- ren filozof, kâhyunın Jölulkârl Rından istifade ederek arada sıra, da beyin mahzenine girmek bak. kına malik olan Döoroştan bir da. macana şarap çıkarmasını Tica et. 11, ve İkl ahbap, sayobanın ollındı. olurarak hemen hemen Yarım ko. va şarap içtiler, öyleki filozof bir. denbire ayağa kalkarak bağırdı: — Çalgı isterim! Muhakkak çal gıcılar gelsin! Ve çalgıcıların gelmesini bekle- meden avlunun orlasındeki dür. Yükte kataska oynamaya başladı Ta ikindiye kadar oynadı te el olduğu üzere etrafını saran hizinet. kârlar nihayet yere tükürdüler ve: "Bu adam ama da utanmak bilimi. yormuş!” diyerek bağırdılar. En sonunda Moma oynadığı yerde uy kuyu yatı ve akşam yemeğine ba. şına bir kova su dökülmek süreliy. 18 uyanabildi, Akşam yemeği esnasında karağın A 8801111112222 4 İLKKANUN — 1942. a sosyele kraliçesi : Mis Kornalvüs Vandertilt | inzivaya Mrs, Kornelyüs Vanderbilt, bus İ Ein, Nevyork sosyetesinin karali. ifet etmiş olan fvtir Joğluydu. İ İ İ | | i i besidir, O, kendisini, Pronsız kıra. İicesi Mari Antuanete benzetmek. e zevk duyduğu için, bir gün: 7 Amerikada bir iktilâl kopsa, İ önlüleller, hiç şüphesiz ilk evvel beni Mari Antuanet 5 derler. dindir, Gayet cicili bicili elbise- ler giyer. Taktığı elmasların, üm rütlerin kıymeti, birkaç nyiyon de ğerindedir, 70 yaşıma rağmen oy- nak, koppadır da. Gelgelelim. or. taya barp girince, bu milyonlar kiraeesi, Nevyorkun 5 ine; ced- dssindeki mahtesem sarayından uyrılmak, bir kenara çekilmek Jü zumunu hissetmiştir. Bu saray, taşları “Kacn” den, şömineleri “Ural” dan getirilmek suretiyle, 1915 senesinde insa e- ilmisti, Kornelyüs, içki iyliklen sonru kadehlerini m, Ramak Patrisyenler gibi, boşalttığı sara. yını, kendisinden tonra Kitssenin oturmaması için yıktırmağa, Ye- tinde bir çimenlik vücüde getiri. | ye karar vermiş ve kararını tathi. *e de başlamıştır, Bunu gören dedikoducular, büy le bir sey yapmasmı, emlikirin vergisini vermiye kudreti Yetme. miye başlamasına hamle'liyorlar. w da, asılsız bir şayialır, Onun bir sileü Fcilyon dolarlık serveti için giinde 188 dolar ver$i, deve. le kulak kahilin“endir, Vandelblit'ler, begüm, Smerika. nin dolar kurallarıdır, Bu kirallığı kuran kuran 1 numaralı Kernel. vüs, HolanJadan Amerikaya hic bireifieinin 160 DOLARDAN DOĞAN MİLYARLAR Kornelyüs, 1511 senesinde, 17 yaşındaydı. Kendi hesabıma bir ise girişmek üçin, habnsr ile ant- yandan 100 dolar öğüne lir ve sebzeciliğe başladı, Mer hafta, Nevyorka büyük hir kayıkla sebzo getiriyordu, Bu gidip gelişler, on- da, seyahat zevki uyandırdı. 1812 senesinde, dahili harpler nihayet. lenince, birkaç parası olan hür kız. Ja evlendi ve karısının para'arı ile birkaç yelkenli Satin aldı . Buharlı #emiler çıktığı zaman, yelkenlilerini sattı, Bunların yeri. ne vapur ald. Mütomallıven kas yanıyordu. Vapurenlrğo simenili. ferciliği de ekledi, İlk evvel kısa bir demiryolu yaptı, Bunun da kâr getirdiğini görünce, Nsvvork. In Şikago arasındaki demiryolunu insa etti, Bu seneden itibaren, ser veti, bir sür'at katarı hiziyle arttr, Bir Amerikalı romanrısı Rer. nelyüsün servet artışını söyle tes. bit etmistir: C, V, IRIL senesinde, 17 yaşm. dayken, ölünç aldığı 106 doların sahibidir. 28 yaşımda onun 8 bin doları ol. muştur. 35 yaşmda 30 bin doların ne demek olduğundan ve dünyada hiç bir seyden korkmaması lcshet- tiğinden bahsediyordu, Yavtah : — Yakit geldi, Filozof: “Dilin tutolsun, mendebür!” diye “ddşündü ve ayağa kalksrak; > Gidelim. dedi, olda yiürürlerken filozof müfe- mMadiyen etrafına bakınıyor ve ker disini teşyi edenlerle konuşmak Icin hahane arıyordu. Fakat Yav tüh susuyoruz Dornş ise konuşkan! değildi, Gece zifiri karanlıktı Uzak. fa bir sörü kurt uluyordu, Köpele| Yerin havlaması da korkunçtu. Doroş: ği — Ra uluyan kurta benzemiyor deli, Yavtuh swsuyordu, Filozof söy't- yerek «öz bulamadı. Kiliseye yaklaştılar ve onun kök. ne ahşap kubbesi altına girdiler. Kilisenin bü metruk hali de beyini Tanrıyı ve kendi ruhunt ne kadar 07 düşündüğünü gösleriyordn. Yav. tuh ve Doroş, evvelee yaptıkları gi bi uzaklaştılar, ve filorof valnır kak dı. Her şey eskisi gibiydi, Her #33) 9 son derece korkunç balini mel hafaza ediyorün. Hora bir dakik» tadar yerinden kımıldamadı, Orta-i da, korkımç cadının tahufn her ayni vaziyette duruyordu, hareket sizdi, (Devami var) dedi, gidelim, çekiliyor başındadır, 40 yasmda, 500 bin dolar sahibidir. Bu servet, 42 ya- sında 1,250,000 dolara yükselmiş, 19 yasında da 2,750,001 dolara çık mastır, Kornelyüs Vandelbiit, 70 yaşrn- da, 40,000,000 ve 33 Yaşında 105, p'ilyen dolarlık bir adamür. O, eğer yüz yüşma Kadar yaş” raydı, bu servet, kimbilir, ne de- recslere çılınrdı? Neyse, oğlu, babasının görünü arena bırakmadı, 2 numaralı Kor nelyüs, yani Vilsam Hanri, bo serveti, 9 senede iki misline çi- kardı, 3 numaralı Kornelyâs doğ- duğu zaman, Vendeliit'lerin ser veti, yuvarlak hesap 1 milyar | dolar tahmin edi'iyordu. | AİLE İÇİNDE FAKİR SAYILANLAR DA VAR Vandelblit'ler, demiryolu &i. İh idiler, Yirmi beş senedenberi, otomobiller tayyareler artınca ka- zanç, eski hz nisbetinde devam i edemedi, Nevyork demiryolları kumpanyası, neşrettiği bilinçola' İmla açık gösteriyor; oöyleyken, 11901 de doğmuş olan $ numarali Vandelblir, birkaç milyar dolarlık servet sahibidir, Ba servetin hir tusmı da, otokar işletmesine Yati. rilmaşlar, Ek., ailenin İçinde fakirâne yü- wyanlar da vardır, Büyük ziyafet” lerle, bu fakir alırabalar, herkese, para hırsından azade birer nim Be &ibi gösterilir Ve onlarja jfti har edilir. Bu fakir Vandeblit'lerden Miri, filozoflula özenmis, münzevi bir papıs hayatı irmis olan Fre. ilerik Vandel tir. Bu fakir 2 | dam, 1955 senesinde öldüğü 28 İ man, yalnız 305,000,000 dolar bı. | rakabilmişti, Bundan da daha fakir bir Vans deliit var: 5 inci caddetleki s1- ray sahibesinin kocası general Kornelyüs Bu adam, gatetecilik <den çocuklarına, ancuk otuze wiyon'dolar sermiye veretilmis- tir, General, sile arssmda, baki. Esten, fakir sayilan bir adamıdır. Karısı, sahte Mari Antoanatin mil yonları, onun nesine? General Kornelyüs, zaten bit müddettenteri inzivaya çekilmiş yaşıyordu, Karısının sorayını yık» try uzak bir malikineye cehilmme- sinden, herhalde, Kederlenceek halda değildir: çünkü 89 yaşmı £eçmiştir, Altın sahilde Avrupa elbisesi ticareti Alin salih, Afrikada, Gine kör” fesi kenarında bir İngüiz müster” Tekesidir.. Bu memleketin bir tara” fında, bir #ransız müstemiekesi © dan “Fildişi sahili”, diğer tarafın” da dn İngiliz mandası altında O Inan “Togo, İsmindeki memlek€ vardır. Nufusu, yerlilerden mürek” kep, 2 milyon kişidir. Bir isiym açıkgöz İngilizler, AT” rupanın ölesinden berisinden top” ladıkları, eski fırakları, simokinle" ri. silindir şapkaları, “Altın sahil.# ve yukarıda sözlediğimiz. yerler€ getirip, yerlilere, / işitilmemiş f“ yatlarla satıyorlarmış, Gipkik baraklı, yalın ayak geze! Yerliler, bu elbiselere “düşkünlük pösleriyor, bir ceket satın almak sirlina geçirmek için varımı yoğıt nü veriyorlarmış. Artık, manzeravı tasavvur edis Belinden yikarısı çıplak, fotali yalım ayak bir yerlinin başında bit silindir şaka. Yahut sırtında Yif eski, enini nlmrs frak yahut si mokin.. Veya helinden yukarısı çif İnk darirken, Tstünde bir pantolo Karnaval mnskaraları bile, bu ki dar scayiiy giyinmezler . Re hah söfen memurlar, her ahatiği sokgüncuların elinden kur tarmak; “hem de bü maskaralığf nihayet yermek için, bu memlekel lere Avrupalı” elbise getirilmesi ve sati)matinı yazık etmişler. Tuhafı şu ki: Yerliler, bir eeket rekahele girişiyorlar hattâ birbirine girip çıkıyorlar miş. Bazen da iş, kabile kavgaları" na müncer oluyormuş. SEHIR TİYATROSU ii ss