Ankara mektubu ANKARANIN SUREK- Li SONBAHARI Kİ gün öner Ankara, İstan. bul gazetecilerile doldu, Bü. tün siyasi gatete ve mecmuaların basmuharrirleri ile yazi müdürle- ri, Saracoğlu Hükümetinin iktrsa” di sahnda uldığı Yeni tedbirlere dair birinci eklen malümat edin mek ve çtrâfiyle aydmlanmak ü zere, Başvekilin, “Basın Konle rana” seklindeki toplantısına ge! diler, Matbuat Umum Müdürü Se- lim Sarper, ie ve dış mattunt mii- dürleri, muavin Ve müsavirler, Bini muharrirleri ve Ankaradaki gazete miimossillerinin de bulun duşu toplantı, halkevinin üst kat mükellef salonunda yapıldı, Sara- voğluyu çok yakından taniyan ve Seven gazeteciler, onun kudretli ve sempatik Sesi, tedbirleri anla. İm taramdaki inandırırı ve güzel Çeşni, kesin ve isabetli muhake Msesile bir kere daha karşılamak , Bibi revkli bir hmüra ile İstanbula döndüler. Li olduğum için, böyle imkün- Jar belirip de, meslek arkadaşlarr Mm burada görünce, bende ayrı zevk alıyorum. Bu frsattân istifa- de ederek bütün tanrtıkların ve Metadlarımla bol bol görüştükten Bonra “Yedi Gün” sahibi Sedad mavi ile, buranın en sevimli mu “ Sedad Simavinin Ankaraya ge Jip de büyük edib Reşad Nuriyi aramamasına imkân yoktur, O bar kumdan, “Sedad Simavi ile bera Berdim” derken, meelisimizde mu- hakkak, Keşad Narinin de bulun- Hoğunu derini kestirmek lüzem dır... Arfkarada mevsim, hâlâ son- bahar, Oturduğumuz (o köşenin yaprakları kızarmış ve ağır ağır em ağaçlarla örtülü pencere sinden Resad Nurinin gözlerini bir türlü ayımamadık.., “ müellifinin, bu kadar hisli bir mı görmemiştim, İstanbul koruja » Main renldi hatıralarmı uysadır » dığına hiç süphem olmıyan o geçiş manzarası, büyük edibde yepyeni Kir romanın, bir Ankara romanı - Min mevzuunu canlandınyor gi- iL ".. İR Sehirde sonbaharı duya- bilmek için, ağaçlar ve çi- weklerin çektiği cileye bakmak kâ- fi geliyor, Ankara bugün, İstanbul gibi değilse de —çünkü İstanbul, duvarlarının çatlaklarından bile mebatlar fskirün acaip bir bere ket bölgesi Hemen ona ya- &m bir kıyafete girebilen renki; siçekler ve ağaclar salır; elmas tur. Sonbahar gelip de bu ağaçlar ,Ve giçekler, hurada geçen ömrümü" gün bir seflminm daha zeriye doğra sketiğn, <ezdirmeki Ter... Şehrin en büyük ana yolunu teskil elen Atatürk bulvarnm altucundan totunuz da Cankayaya warmcaya kadar Yedi sira ağaç ve çiçek tarklarile bezenmis olan sa Haya —evet, yalmız © sahaya baksanez, büyük bir mebat âlemi: nin dalga dalra Krvrlıs ve yüçüş Kallosini “görürsünüz... Aslen #avruls Savrola dolasan yapraklar, wp yolenlekdar bitiren takati Kes silmiş kuşlar gibi, bir kenar, ses “iz üşüsüyor... Ve çicek tarılarm- du tür“karmeti,.. , Çiçer görhları derken Ankara - nin be güzel bsusiyeti üzerinde bir fıkra anlatmadın. geçmiyece- im, Ben burada Radyo Evine de yakın olsun diye. Ven fer meydanı dolaylarr tattım. Daha doğrusu muvaffak oldum”... Çönkü ev me- selesi. İstanbuldakinim. aynıdır, Pir vile yanında oturnyorum. Ay nr sile Yanında, bir Baska o mesher miseatkilimiy Neru'tah Aine otnrer,, Nurullah Atacm birtek sarif gnriplikleri nrasmda hir de bura, hlarıntlar birine . Atmtilele buca simendifer köpriietinlin hemen alandaki dört köse bölmenin — ki yaz mevsi rrekten en sizel ve renk KN €rekler sena hilmelerinden bi “rn mis bir sevdiler, Patraenliserrz? Nu İZ ya sını çıkarır; Çiçekleri hürmetle #e- Himlardı, Adım da “Gelin bahçe- si” koymuşta, O “Gelin bahçesi” de şimdi, se9- sizce kocayan çiftler gibi, bütün gençlik söslerinden yavaş yavaş sıyrılıyor... Çelenkleri kurumağa başlıynu bir iyaret yeri hali Nurallaha verdiği uzlırabı — bil mem | NKARANIN bütün hallida ağaç ve çiçek sevgisi, Nurul ilah Ataemki kadar fantastik dere- celere Yarmamısa da, her haide diğer şehirlerde görülenlerden bir parmak ileri... Çünkü bugün An karada ne varsa son on beş yirmi sene içinde Ankaralının, kemi; e- Jiyle yetiştirilmiş... Ona kendi ev- Md: gibi bakıyor, Rabadan kulma miras münmelet; zörmetine imkân yok, Bir gün esdilede büyük bir ka- labalık görmüştüm, Bir yanda da iri bir kam; Köze carpiyorda. hükmederek acına acına ilerli; dum. Kalabalığı oyaklaştığım za man, beni mgibi birçok acımanlara daha rastladım... Herkes “pek ya- sık olduğundan” “bunu nasıl telâ- fi edeseklerinden” bahsediyordu, Fakat ezilen neydi biliyor musn- muz?,. Bir iman değil de, bir »- ğüz!,. Kamyon hizla geçerken çar- prp devirmiş ve simdi sehirli, ba ağnem ştrafımda hayıflanıyorda,.. .27 ŞTE bugün Ankaranm, geçi- ken sonbaharmda —soluş- ları, soyumuşları karşımda bile heyecan duyduğumuz— ve herke- se, kendi doğduğu yerden hatire- kar sunan ağaçlara verilen ehem- miyet bukadar büyüktür. Ankaradn yam güzelliği bir yandan gelişedursun, tabiat man- zarakımın da tam teminatla muha- faza edilehilmesi için öyle kayıt - İar konulmuş ki, meselâ geçen gün iki şoförden işittim: Otomobiliyle bir ağacı tehlikeli surette yarala- mış olan arkadaşlarından bahsedi- yorlardı. — Yazık, dediler... Simdi o a- Zacın.yaşı nisbetinde ceza Yere- cek... On bes yılık bir nğaesa, her.yılı basıma, sü kadar lira ver mesi lâzım, Ru bakımdan, tabiat, Ankarada sigortalı gibidir... Fakat mevsim- ler hür... Ve garip bir surette ebe- di... Şimdi bütin bocalamalarma rağmen, birkaç hafta sonra beyaz #ışm kollar, arasma düseeek olan sonbaharm, birkaş ay sonra da yeniden bir ilk geneliğin kudreti: le fıskıracağndan süphe etmiyo- ruz... Ve simdi, kapanmış pencere- in ardmdan, bütün dünya saadetle gel #esini beklediğimiz baharlar bu- dur, HİKMET MÜNİR Karanlıkta vazonları trmanı, yoruz, Keskin bir tütün Kokusu gensimizi ;tırmalıyor, Tahta kana Peler çok'sert!, #8 Trenimi> birçok istasyonda dur du, Sarka doğru gidiyoruz,. aske ri üniformalarımız: Towl'da. give. - “eğiz. Buraya Kadar normal ola ei in saatlik yolumuz var; fa. at biz on iki saatte geliyoruz, A, yaklarımız uyusmus olduğu halde ksnapeliriişzden iki kalkıyor, Yar subaylar bizi bekliyor. Galiba “Chandeney” e gileceğiz. Üc, dört kilometrelik yel, Bizi büyük bir kışlaya sokuyorlar, Bir saat son- ra, eilerimizde bires gar maskesi ve birer miğfer ile öbür kapısın. dan cıkayoruz. Fena baslangıç da; fil! Yol üzerinde küçük bir sazino- da mala verdik, Boranm. Şarabı feykalâde, Bir taraftan, bardağı. mm icine akseğen güneşin ZİYA, sını seyrediyor, bir taraftan da be ri bekliyen hayatın arkada bırak- tıklarımınkinden ne kadar daha #7 izlıraplı olacağım düşünüyo. akikabenim için tehlike bu tehlike bile bir eğ- v Balbaki onlar, yalnrlık ve “e di Sen burada mısın” ba- İ ediyo! #mı Seviriyorum ve bütün askerli, ğrm diğer bir arkadas, dimi beraber Yantığım o Henri'yi HABER: Akşam Poitası Mahalle birliklerin- de sür'at rekoru! Odun ve kömür fişleri Bir aydanböri halka dağıtılamadı Kış ilerlemiş bulunmasma ve © duncuların elindeki odun ve kö - mür fiyatlar mnütemudiyen yük - selmesine rağmen Mahrukat Of sinin kaymakamlar vasıtasile ima halle birliklerine gönderdiği kır ponların halka dağıttldığına 6, müfredat cetvellerinden henür tir teki bile ofise gelmemiştir. Vilâyetin tensihi veçhile dört çekiye kadar odun ve iki vüz kilo- ya kadar kömür verilmesine #it kırmız ve yeşil renkli ilk o parti kuponlar sabit gelirli vatandaş - larla emekli, dul Ve yetimlere dx ğttilacaktır, Fakat 20 birinci ter rinde ofisten kaymakamlar vasıta- sile birliklere gönderilen bu ku * ponların birliklere do'durulup © fise gönderilecek müfredat İiste - lerinden -—aradan bir ay geçmiş olmasına rağmen— henüz hir se sada yoktur, Halbuki gimdiye ka" dar ofisin bu tevziatı yapıp ikinci tertip karneleri teşkil eden bütün halka yapılacak tevzimta * icap etmekteydi. Bulgar kömürünün 10,5 Kuruşa ölmasına rwkabil bu kömüre 14 kuruş fiyat konulmuştur. Yerli kö- mür de 12 kuruştur, Askeri şahısların hukun davaları Ankaradın bildirildiğine göre, seferde ve haretğe bilimum aske Yi gahislarin hukuk davalarnm görülmesini tanzim ve kira hatla” rini korunma hakiemdaki ka - Wan Sâyihası Milli Müdafaa ve Ad “iye senetimenlerinden iri Meclisin pâzartesi gün s#mda görüşülecektir. Limana işçi alınacak Devlet limanları işletmesi w- ema seter — İstardasl tnt nın çok az olan yükleme ve boşalt ma isçileri yerine işi almağa ka rar vermistir; bu işcilere bazı kor laylik ve age imkânları gösterilee cektir, Genç kızları fuhşa sevkeden bir kadın Abanozda genel ev isleten Frei ne Engin ağında bir kadın, 18 ye sından aşağı birçok o senç kızları Tuh$a teşvik etmis, bunlara yası nüfus çilzdantar; da tedarik eti tir. Kadın vakalanınıs, evinde genç kadm Hılunmuştur, Eunl yanları 19 den küçlikeir. Suçlu dın A4 veriimistir. İşçi aranıyor CM, P. Emisönü halkevi İşbulma kurtarma yurdundan: Aşağıdaki! işlerde o çalışmak Yenlerir. Nuruosmaniye £ bina, #mndâkj yurda hüsmübni kAğıdı ve iki resimle müraçançları Marangoz, tesviyeci, tornası, ds, ci hizmete! elektrikçi, fenekeri, âme e, kalöriferci, isi i Türk 7 İMÜRLENGİN ba husosta Be kadar hassas oldağunu bu İ teşkilât vasıtasiyle Yıldırım Baye ridin başına ne oyunlar açtığım İ geven yazumızda görmüştük, 'Timür ceğddinden mevrus bir bil giye bir göreneğe istinatla bu teş İ kilâla pek biiyük bir ehemmiyet atfetmişti, Bix de, aynı teşekküllere. Os- İ maniiların ilk orta Asyadan bu / topraklara bicretlerinde ve bu jm- paratorluğun tesisinde ve biraz sonra da tesadüf ederiz, | “Kale içimden fetholamur” dar * bımeselini koca Türkler boş yere İ söylemiş değillerdi, Osman Reyin İ saltanatı kurmasnda en büyük * yardımcı da, ondan evvel (Hael Bektaş)m barada kurduğu bu be #önci kol yardımiyle olmuştu, Ve hristiyan Türkleri kolayen kendi etrafma otoplamasınm sebebi de buydu. Meselâ (Köse Mihal gibi, Burada okuyucularımızı şaşırt mamak için bir noktayı aydınlan- dırmamız icap eder, Bu devirde Anadoluda müslü - man Türkler bulunduğu gibi, mi lüman dini yerine hıristiyan dini- ni kabul etmiş Türkler de vardı, HA (Şeman)lığı muhafaza çden Türkler de mevcuttu, Buna rağmen bu Türkler, dinle oil varlılğarmı kaybetmiyorlar, , dillerini terketmiyorlar, sadece bir hıristiyan veyn müslüm: akla iktğin ediyorlardı. İste Osman Weyin de bunlarin kolayeü anlasmasınm sebebi dil kardesliği, kan kardeşliği olmuş im, Geçen o yazılarımızdan birinde | (Macı Bektaş)ım, bu sattanatın tesisinde ne büyük bir rol oynadı ğını görmüştük. Çünkü bu milli ve siyasi teşekkülün o kuvvetlermçsj için genç bir elemana, bir hilkü - | mete ihtiyaç vardı. Ra da ancak ! Oszaan in kuracağı yeni saltâ- natla elde edilebilirdi. Malbuki (Mas Bektaş) ondan evvel çoktan hıristiyan Türklerle Bu anlaşmayı Hası Bektüşa ait efsane Masallar pek gürel gösterirler, Bir masalda, o dili tahlil etmesini bilen bir mü * verrih için tam bir tarihtir. Hacer Bektaş bu kuvvetli teskilâ- fi ile. propagandaya ayırdığı “be sinci kolları” ile Osman Keve ci- var olan hiristiyan Türkleri ara * sında icap eden propagandayı yap b, Müslüman ve hiristiyan Türkle- rini, din birbirinden ayırsa da; dil ve kün katiyen ayıramıyordu, Hr tistiyan bir Türk için Bizans ve © nun kilisesi daima yabancıydı, © Türk kendisiyle anlasacak, dertle” #ecek wrkdasına muhtaçtı, Bu huristiyan Türklerin Yunan dili görüşmeyip de, Türk dili gö rüşmelerini o zamanda, muhit te- sirine atfetmek de doğru olumaz, Eğer muhakkak surette bunların üzerinde muhitin bir tesir Ve nw- | fuzu aranmak Hizrmggelirse, bu te- Fransa harbi Umumi Seferberlibtem YAZAN: RÖNE BALBO görüyoram, Artık yalme değilim demektir, Kıtamız yenilen yürü meğe başlıyor, “Mosellei geciyo. “Chandeney"'e . geldik... ruz. İste Herkes, birbirine askerlere mali, * sus 6 acayip İisanla hitap ediyor. Bir erbaş bizi sıraya koyuyor, Her kese elbise, çamaşır, palaska.smat- ra, ekmek torbnsi, karavana İca. dır bezi Ve saire dağıtıyorlar, ü yığın sittikçe büğüüz yor, ve ben bunları ne yapacağını” kendi kendime soruyorum, Ben) Öen bir de imen istediler. İmzalı. Yorum ve esyamı bir samanlığa gö.” türüyorum,” Ne yapacağımı pok de bilemiyeri tek düşünüp dururken birisi sorkızi ma oldakça kevvetli atıyor, “Balbaud! Sen burada mrsın*” Bu da ne demek” Renim da her. kes gibi yapacağımdan süphe mi Bu da askerlikte tanıdı Andre bir yumruk * Giriset.. Husan har gaclikde Ganls- ea amam İml seki Zu LA DE kaşe Gi aki Ne iğ diz bozgununa kadar İ ÇEVİREN: 3 AMITHATKANIK | “Söve, dostum, benim! Sa eş, yaya bak, Ben bunları ne yapacan ğin?” » Ve eskiden oldüğle'zibi Andre eşyamı “İntirama ,koymağa başlı, yor. Kendimi on vasgenç hissedir “diyorum. ..* Toul'da bir gazinoya gittik, Sa- at gecenin; dokusu, , mıkları karar, tılan, sehir” bir mezar'gibi.. daha üz karanlığa” sloşamadık, bara. is bira melis. a e içiyoruz. kat, zarson kızlarda fena de. - isle'bir tane'daha,, Neden olduğunu bilmiyorum am mağ basım *ates gibi: yanıyor. Bi rar aksak,, fakat Andre gar- larla cok alâkadar, Aptal! Sen; mi bekliyorlar zannediyor. / san? Maydi gel, çıkalım, ! Herkes hir ağızdan “Va Made ve lon”u söylüyor. Kollarmız birbi. mizin omnzlarmda, sokaklarda ismi ai. | arihinden Eski Türklerde beşici kol sifin yunanca görüten Bizana te siri olmanı icap ederdi. Görülüyor ki, din bu Türkler t- zerinde bir tesir yapamamıştı (Hacı Bektaş)m £ propagandaları da Hiristiyan Türkler arasında icap eden tesiri vaptı, Orta Asya Gan Yeni gelen Tüler kol Aanlaşıterdiler. Kendilerinden ©) * mıyan İuristiyanlara silâh salla - Mağa başladılar. Tarihin hâkikat olabilmesi için her seyin doğrü ve mantıki düşü niilmesi, bu zşmandaki siyasi ve içtimai hayat gözönünde tutularak onu istinat ile hükümler verilmesi inmdır, Görüşler, ve hakikatleri tetkik, ve bunları anlatan efsane ler, masallar bizi hep bu netieye yardırır, Bu bahsettiğimiz £ beristiyan Türler son zamana kadar, Ana * doluda aramızda yaşıyorlardı, Si yasi ve dini binbir entrikaya rağ- men, bir türlü ana dilleri türkçe yi terketmemişlerdi, Ve hura'lan giderken de bu dil ilç görüşürken gittiler, Osman Bey samanmda bu *be #inci kol” teskilâtının ne faal ol - üuğuna diğer bir isbut dn, Ana doluğa (Türkçülük) cereyantnı vw yandırmak, kuvvetlendirmek için Türkistanda oturan (Ahmet Yes” Yilnin © Zantın Anadoluda Kurdn- ğu büyük teşkilât Ve ba teskilit ta propagandanın oynadığı büyük roldür, Anadoluda Farisi kültürünü oi mis Ve benimsemis saltanatların mevcudiyetine rağmen, onların bu işde 6 kadar muvaffak olamadık- ları (Mevlâna) teskilâtmm Wncı Bektaş teşkilâtı kadar muvaffak siyle anlaşılır. Kendi pek büyük hizmetle- ri dokunan bu “besinej ko” teski- İ Iitinı, pek tabii olarak Osman Bey ihmal edemezdi, 1 Netikim gerek Osman Bey za manında, gerekse Orhan Gür; za mâninda bü tesekküllerin çok ile riye gittiklerini, ve her muhit ay- rt ayrı düşünülerek ona göre in- sanlar yetistirildiğini de <örtrür. Hele Orhan Gazi bu tesekküle pek fazla bir ehemmiyet o vermik, onu pek ziyade | ilerleti kendi hususi nezareti altında terhiye et” tiği insanlari, Osmanlı saltanatı nın çetin bir tsmel atmasına yar. dem etmistir ki bunla toplanan weyvaların ne kular kıymetli ol Anön birine; Mumd zamanındaki misallerle ve Yazık ki Ririnei Musnd bu kıy- metli teğekkillü #mal etmis! Vel dur Bayezid de hasisliği yiizlin - İ den büsbüMin yıkıp atmıstır, Ve i bu atmanm cerasmı da Timürün Kursmdaki mağlâbiveti. doldur duğu, üzerine titrediği hasinesini kayhetmesile pek acı bir sekilde tatmıştır, Vakalar ve hâdiseler Ve onları tetkik bizi bu hakikatlere vardırr yor. RIZA ÇAVDARII dolaşıyor, bağıra bağıra sarkı söy- lüyorez, Ağlamaktansa gülmek da ha iyi değil mi? Fakat, karanlık. ta yolumuzu kaybettik, Birisine sorsak., karşmmızda üç teğmen gö- rüyoruz, Arkadaşlardan biri, kulağıma: GE Sus, diyor. İzin kâğdme Karanhıkta yayıt bir ses — Rene! Kene! — Ne var? — Bir elektr$t fenerin var mı? — Mayır, ne yapacaksmız” — Kendimi fena hissediyorum. Galiba kas...” Askerliğimize diyecek yok ye Üç gündenberi o Chandeneyde- yiz, Hava gilzel. Biraz da sicak. Yavas yavaş son Sivil oltbiseler de ortadan kayboldu, Herkes meseji, Kimse fena düşüncelerini acrğa vurmuyor, Mutad angaryalar, er basım Küfürleri yeniden başladı, Fakiden olduğu gibi, aldıran yok. (Devamı var) 21 SONTEŞRİN — 1942 ADİŞELER FAR ARİ Emir Abdülkat'r.. EZAYİR hakkındakı haberler birbirini kovaladıkça bu memlekete dair konuşmalar, tâk - Minler, fikirler de hususi veya w mum olarak ileri sürülüp duruyor, Birisi dedi ki: — Bu memiskette bak iddia smda öulünanlar var; fakat aşil sahiplerinin kakları üzerinde en küçük bir duruş bile yok. Mahküm milletlerin, hürriyetlerini kazan mak için bekledikleri Orsatlar böyle hâdiseler değil midir? Eğer bugün de bir “Emir Abüülkadir” kabile her halde vaziyet deği” şirdi, Bu kahraman adam Fransız- Tara karşı tam on beş see Bi vaffakıyetle harbetmisti: hattâ bir aralık müstakii bir devlet bile hitkümlere Abdtiliradir. Cezayirin manldm; fakat biraz takdirde onun sâdece tir macera adamı olduğu, dolayr sile Ye yanlış hâreketlerile Fran ez isti'âşma hizmet ettiği ani ur, Ahdülkadir 1597 de Cezayirde Maskarada doğmuştur; onun de - vam ettirdiği hükümdarlık dava sms babası başlamıştı: isleri de” vir aldığı saman yirmi beş yaşın” da hararetli Ve taşkm bir gençti. Babası Muhiddin Fransızlara kar m hiç barbetmemiş, sadece Or ve Tismsar muntakasındaki İelere hâkim olarık Maskaralı toplamıştı, Abdülkadir iktidari c karşı koymak tek kuvvete, TÜ iddetli davranıyorlar dülkadir. Türklerle bu kanlı mücadeleys girm iş savr'amasd; ranamlar damn katie resi” larından istifade hriraslar wizünden ik kuvver olan Türk va yınca keydilerini daha mü #sit bir vasiyette buldulür. 1334 de Abdülkadir biraz inu et jasin ğı MüizaMik Frau yemle kette Akdi Yatsi i Yere kürsi harpte serbssş bi takmak mAZsam < » senea emir Akdi tularda muka vemet eden Türk i Ka'kina karşı ni aştı. Pun Yransız'ar hetekim oz i a'Tak olünes tekrâr OAbdlilkadire n sonra Emir Abdi” kadirin hikmet merkezi olan Maskara s çetin bir İörüş oldu ve Cezayirli şef çekilin git * miye mecbur kaldı: ir dahada esasiı muvaffakryet kazanı" 1843 ve 1844 de pek ac iki maflübiyete uğrrğr; 1847 de Fran smlara im oldu; Fransaya gö türüldü. 1453 de serbest bırakılâr! o da Şama gitti, Fransanın sağik dostu olarak tanmdâı, Ftastâ öğ veya torunu geğen büyük harpic sadece taht ve tac İsteyen mace racı bir adamdı, KADIRCAN KAF. FL Bakınız buz bie arkadaş nafi anlamış: “Harpten babiseden bir karik* türde, atesin şimal Afrikaya sX vadığı ifade edilirken: — Çat burada, çat orada d0