Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
e ""'"&'-" — « ——— -— v —— — —- N “katında oturan bir sapkacı . erem AĞ A — T:)rlhm DÜYÜKk davalarıılm Ard ü « ada ÇÜ Mzsa kailala da li ıT - /'HABER—MPW -— T ma Genç kızları zehirleyen doktor Elen Donvort'un son gününü nasıl #eçirdiğini tamamiyle tes- İNt etmek mümkün olmadı. o gün Ayı odada oturan bir ılıtıyar ka- lin Elen saat bese doğru evden çıktığımı görmüştü, Bu evin ikinci Elen Donvort'un beraberinde bir erkek ile Ssaat yediye Oön kalâ eve girdi- Zini görmüştü, şapkacı bu adamı vanlatırken: “uzun boylu, — zayıf, orta yaşlı, sikndir şapkalı, — siyah elbiseli, suratsız birisi,, kelimele- rin; kullmımış ve “Eleni birçok erkeklerle heraber görmeğe alış- km olduğum için bu erkeğe dik- kat etmedim, Muhakkak her gete kazın beraber getirdiği adamlar - dan birisidir,, cümlesiyle sözünü bilismisti. Bir kaldıran — güzelinin ökimü kimj; alâkadar eder, Polis talıki - katı yaptı, ki*msevı itham edecek Bir delil bulamadı gazeteci bu bar Sit zabıta havadisini bir aşk veya sefalet faciası halinde canlandıra- cük kadar muhayyilesini zorlama” Za-kizum görmedi, iki gün jçersin- de sokakta can veren Elen Don - vort unudtuldu gitli; şimdi bu isim yalarz Vaterlo polis merkezinin Hesyasında okunuyordu, bu dosya- da kapanacak, ve günliün birimnde “faifleri bulunamıyan cinayetler” dosyaları arasma atılacaktı, fakat hüdeseler hiç umulmuyan — şekilde bivbirini koavaladı. ÖÜLÜM KOL GEZİYOR!' Avadan henliz bir hafta g H. Lambhet sokağında oturan Ma - Hlda Klover ismşnade bir kızcağern sdesından 20 i#kteşrin 1891 günü, daha doğrusu gecesi sabaha karşı hırhılm feryadlar yükseldi. Ma - | İünlilwşrdg.ymyghnm Tarmndan bir duzdı, Bu eeşit bir mahlükla ayaı çatı altında oetur - mağa mecbur kalan meslek ve se- falat arkadaşları gecenin saat ü » tünde yükselen bu feryadlar üze - rine yataklarından sıçradılar, ker ridorlara döküldüler, fakat hepsi kizm odasına .,ınııekte teredlüt ediyor, belki de omada eli bıcaklı bir âsıkla karsı karsıya telmekten ürküyorlardı, Yakır genç kasın odasından im dad sesleri boyuna geliyordu: — Yanıyorum, ölüyorum, im- dad, merhamet... Cesur veya mütecessis birkaç kiracı genç kızm oda kapısımı 1- ralrkladı, odada hiç kimse yoktu Ve Zavallı kez karyolasında kıvra- narak bağırıyordu: _ — Yanryoram, ölüyorum, mer- hamet!,, Genç kizin — Mmosmor çehresini, gerilmiş adalelerini, görenler ve mütemadiyen çırpınarak haykırış- Tarını işidenler araşından acıyan - lar da oldu, yakın bir evde otaran bir doktor yatağından kaldırıla * rak hasftallln yanına gelirildi, dok tor hastayı Muayene etti, kati bir Bey söyliyemedi, fakat ıztırabı bir dereceye kadar önlemiş olmak j için bir müsekkin vererek hastanın ya- tindan ayrıldı. rax kendine geldi, etrafında me- rakılr ve mütecessis biriken arka - daşlarile biraz konuştu, — zavalkı kızcağız günü, her gün Zibi geçir mişti, yolda tanımadığı bir erceğe (orta yaşlı, uzun baylu, sitindir şapkahk, siyah elbiseli bir erkek) rastgelmiş, erkek peşine takılmış, beraberce eve kadar gelmisler, ak ŞAMin saat ön birine kadar bera- ber oturmuşlar, tanmadığı bu er- kek Matildaya beraberinde getir diği bir sişe biravı ikram etmiş, kız bu birayı içmiş, meçhul yaban er ön birde kalkıp gitmis, erkeğin tıkışından sonra Matilda midesin Te bir sancı hissetmeğe başlamıs, bu yüzden yatağa girmeğe mecbur olmuş, sancı arttıkça artmıs, ta - hıııı!ııll edilmez hir bele gelmiş Ve nihayet... Matilda bunl:m anlatırken bir - denbire aydır aerları duymağa baş İamıştı, Kıwrandı, haykırdı, imdad istedi. çırpındı ve nihayet saat e- küste doğru can verdi, Ölüyü gören doktor bu ansırın ölümü —süpheli buldu. cesed morga tasındı, otopsi Matilda Kloverin de Elen Don - vortla aynı s#ebep yüzlünden öldü- Bünü güsterdi. İstirikninden ze- birlenme, Toplayan : MLızaffer Esen yeliği uzun boylu, zayıf orta yaşlı, | tabiül hakkı yoktur. Polisin de bu _hldımhıgınignyqpıyor?hr. Polis bütün faaljyetile uzun boy lu, zayıf, orta yaşlı. silindir şap- kalı, siyah elbiseli erkeği araştır” maktadır; fakat altı milyon nü - Tuslu Londra sşehrinde bukadarcık müphem bir tarife uygun gelecek yüz binlerce insanın bulunması pek tabitdir, polisin de her rastgel silindir şapkalı, siyah elbiseli er - keği Elen Donvort ve Matilda Klo- verin katili olarak tevkif etmeğe hususa dair yapabildiği yegâne Şey, Memurları düşkün ablâklı kadınların bulunduğu semtlere da- ğitmak, bunlar vasıtasile bu semt- lerden geçecek süpheli hâdiseleri JJZ/Lam&zz ı takip etmektir. Böyle bir araşlırmanın iyi ne - , ticeler verebileceği hakkında ümit | ler belirmeğe başladı, 28 aisan | 1891 günü akşamı W selı'l bir barda nöbet bek İ M B“E“nbğhümyınıo - kaklarım birisinde bir erkek Yyanı- dim, fakat karşımdaki insanı da miitm etmemek için hapı yı- #İbı yaparak arkama attım, “Düskün kızlara musallat olan arzısu Mevzubahs olamaz, Çünhü Matilta — Klover ve Luiza Horvay kendilerine zehir veren adamı tanmmadıklarını söylemiş - tir, hesızliık da hatıra gelen bir ibtimal değildir. Çünkü bu zavallı kızların çalmacak hiçbir şeyi yak- tur, Şu halde biticik ihtima) kalı yor, bu eâni bir delidir, cinnet nü- betlerine kapılarak bu ı-ılı.-rı. yapr :or © halde yine yapacak, belki ©.. Komiserin zihninden şimdi akla yakm birtakım ihtimaller geçmek- teydi: (Devamı var) Vaterla so - | Sosval siyaset SKİ çağiarda hükümet kuyvvetleri büyük bir baakı ve jstibdat, gösteriyor, hayatın her şubesini sıkı çemberler içinde alarak halkın yaşayışına aâaiş en küçük teferruata kadar manasız müdahalede bulunuyorlardı. On sekizinci asır başlangıcında Amerika ve Fransa ihtilâlleri birbirini takip edince dünyanın birçok ülkelerinde bu ayakjanmaların tesgiri kendini gösterince, bütün yeryüzünde bir tek arzu, bir tek eme! uyandı: Çemberlerin boğucu başkısımdan kurtularak geniş, serbesat ve rahaş Solük almak, Bu istek, bu emel türlü tilrlü şekillerde her tarafa yayılrp geçti, ilira alanlarını bije kendine bağlamağa muvaflek oldu. Her şeyin ba, şıboş biralılması lâzım geleceğini, salim bir verjmin ancak bu saye. de kabil olduğunu ve her çeşit hükümet müdahalesinin işleri yolundan ve bağından çıkardığını iddia eden serbesti mesleği epey zaman yer, Füzünü ratibeiz bir surette hâkimiyeti altına, aldı, On dokezuncu asrın sonlarma doğru iş değişti. tht,hrıru: rekabetin artması ve daha başka sebeblerin tesirile her memleket kendi kendini kuyvetli ve mükemmel bir mücadele makinesi haline koymak ihtiyacını duydu, Bunun için de umum! hayaşı kontrolü altı. na almak ve Jmi bir surette kurulan gayelere göre düzenli bir şekil vermek |Azıngeliyordu, Hükümet kuvvetleri, bunlara yardımcı ola, rak kurulan hususli cemiyetler ve din müesseseleri her tarafa sokul. dular, bazan emirle, bazan fenalıklarını söylemeklde, bazı kere ikna ile ve bazı kere de ikame yoluyla fenalıklara karşı setler kurmağa, mijli bayatı daha çemiz, daha salim, daha verimii bir şekle koymağa te, şebbüs ettiler. * Hski çağlardaki müdahalelerde kin, sevişmezlik, taassup ve sımıf tahakkümü gibi âmilerin tesiri olduğu haljde yirminoj asrın müdahale ve yardım siyesetinin biricik sajki umumun faydalanmasıydı. Yeni müdahale siyaseti fertlerin hürriyetini durmadan azaltıp sızlandırıyordu, Halka diyordu ki: “Mensıp olduğun ulumun seviyesi, ni ber ciheye yükseltmek, üstün bir mevkie gıkarmak Jâzımdır. Sen de © ulusun bir Uunsuru olduğun için sen de yükseleceksin, İstesen de istemesen de çizilen programa göre en az bir ölçüde bir tahsil göre, ceksin. Kendini hasta etmeğfe mezun değilsin, bunun için sıhhatini — ve hayatınt korumak bakımımdan hızlandırdan hazı çeyleri kabul ede, ceksin . Sefil, süfü, serseri bir hayat yaşarsan, millet bumdan zarar görür, bu itibarla geçinme şarzınm, muhiaç olduğun şeylerin seviye sini yükseltmek maksadile sana gösterilen yolda çalışacaksın, İçki jl>, kumarla vücudunu zehirlemek, aileni sefalete mahküm etmek, do, layısjile yuvanı yıkmak ve mehitini bozmak hüsusunda şerbesi, değil. sin. Bu gibi hareketlerin bütün biüşün önüne geçmek, cezri bir suret. te baltalamak kabil olmazaa bile hürriyetin mümkün o)duğu kadar hudutlandırrlacaktır. Başka zevk ve eğlencelerin de terbiye, nenadaot, va sosyal menfaate aşırı derecede duygusuz olması caim değfidir. Ru, hunda süfli meyiller, kötü temayüljer, allâksızlığa istidet vanen bile bunların önüne geçmek ve başkalarma siraeyet etmesine mâni olmak manzaralar Avrupada kış başladı; fakat... Pasifikte, ilkbaha? leyor. Simali Afrikada ise havalar mülâyim bir devreye girdi Gazeteler, İstanbulda kıştan babe) çokları, “kış geldi ya., Her u setmeğe başladılar, Okuyucular, ki- şı, bu günkü pabhalılık ve darlık içinde, nasıl geçirecceklerini — düşü- nürken, tabialile, bu belâları doğu- ran harp vaziyelinin bu günkü saf- llıını da bilmeğe çalışırlar, * Bir harp durur." Ve facianın bahar sonlarınla tekrar ba ğını tahmin ederler. Acaba, kazın ayağıı öyle mi' Hiç !e değil.. Çünkü: Şark cephesinde Avrupada kışın başlaması, hiç zannebmiyoruz ki, harbı tamamiyle durdurabilsin, Şark — cenhesinden başlayalım ; Şimalde, rınlâııdna cephesinde, harp, şimalden durmüştür. — Kar ve aoğuk, orada , büyük — mıkyasta, harp faaliyetlerine imkân — yermez; Bundan sonra kızakçı — müfrezeler, tayyareler hir dereceye kadar iş göpebilirler, Tayyareler geçen kış, g0 Baklan müteessir — olmuşlardı. Al- manlar, bu kış için, kimyevi led- birler aldılar. — Söylendiğine — göre, tayıyareler, dondan ve soğuklan mütcessir olmadan, faaliyotlerine devam edebilecekler. Leningrat cepbesi: Almanlar, bu cepkhede, ber halde mühim hars- kaller yapamayacaklardır. Tayya- pe fanlöyetleri, küçük mıukyasta, iki | taraflı, taarmızlar ve mukabil tanr- ——— ——— Filozof: - Köyl Vallahi köyl | Diye bağırdı. Tahmâninde —yanılmamışi» —Bir müddet sonra hakikaten aymı avlu- da bulunan iki haneden ibaret kü- çük bir çiftllik gördüler. Pencere- lerde aşık parlıyordu. Şarampolun arkasından on tane kadar erik ağa- cı gKörünüyondu. Mektepliler, ara- hklı tahta avlu kapısından bakınca avlunun birçok kağnı —arabasiyle dolu olduğunu farkettiler. Bu esns-' da gök yüzünde suradn burada yıl-! dızlar parildadı. — Dikkat edin, arkadaşlar. dön- mek vok! Ne pahasına olursa alsumn | yatacak bir ver demin edeceğiz! Üç âlim elendi, hep birden kapı- ya vurdular ve: — Aç kapıyiı,diye bağırdilar, Kulübelerden birinin kapısı g- cırdadı, ve bir dakika sonra mek- tepliler karşılarında köyuüun — dertlgsi kürklü bir kocakarı gördüler. O, boğuk boğuk öksürerek: — Kim 0? diye bağırdı. — Bize yalatak yer ver, niİne.. yolumuzu şaşardık. Karda — gecele- moek, aç karına yatmak kadar kötü, — Siz kimsiniz ? — Kimseye zararları dokunmıyan insanlarız; ilâhiyatçı Halâve, fi'o- zof Homa Brut ve beyancı Tibery Görbets, Kocakarı: için elden ne gelirse yapılacaktır.., Müdahate siyasetinin yayılmasmdan sonradır 'ki dünyanmmı yaşa. mak ve jieri gikmek azminde bulunan her ulus, tereddüt etmeden sosyal #iyaset yoluna girdi, Bu gidişten sonraki durumu ve Osmanlı lmpırıtorh_ı—n tığt fena teviri yarın yazacağım. Hilkatindendir enun yaptığı girkin geyler Londrada öyle mağazalar vardır ki asırlarca — yerlerini — değiştirmeden meveudiyetlerini muhalaza etmişler, dir. Bu mağazalar, babadan — evlâda iptikal etmek suretile muhafaza edil. mişçir. Bu mağazalardan biri, şimdi, eski tarihi şapkalarla — birlikte — silindir şapka, kasket vesaire de satıyor. Yakm zamanlarda, tank zabitferin den biri, bu mağazaya ginmiş ve bit miğfer satın alırken, fiyatların cçok | yükselmiş olmasından şikâyet etmiş ve mağaza sahibine: | — Biz benden, Nelsonun verebile , ceğinden iki misli fazla jsşçiyorsunuz. Benim bir mülâzim olduğumu o ka . p AA T YD dar parayı veremiyeceğimi hatırmıza getirmiyorsunuz. Deyince mağaza sahibi de: — Peki, ama, ben, — Nelsondan ne kadar istendiğini nereden — bileyim? Nelsona büyük babam hizmeşt etmiş, Diye cevap vermiş, Mülâzim de: — Ben, pek iyj biliyorum. Siz, on dan 18 giling istemişsiniz, İşte, bakı, nız! Demiş ve miğferin içini göstermiş, Berenin içinde, amiral — Nelsonun kaldırmayı unutmuş olduğu bir eti . ket üstünde 18 şiljing yazılr bulunı Şormuş. Mağeza sahibi, etiketi görünce: — Farkında bile değildim. Baba | Ka e eeei GF SEM L nnni KA TTERE N GAMETUNKERA” DN gazee T SAA SeLrTEŞE T aa SETEREN N L Vremrir —— BaRaz. — YT TT AA MESRT LE Y Kar e eee N Yazan: 4 Rusçadan çeviren: N, V. GOGOL SERVET LÜNEL — Olamaz, diye hamurdandı, bü- tün avlu insanla dolu, külübedeki bütün yerler meşgul. Sizi nereye alırımı? Üstelik hepiniz iri yapılı sağlam idşanlarsınız! Sizi yerleşli: recek olursam kuülübem çöker. Fi- | tozoflarla ilâhiyatçıların ne mal aol. | duklarını çok iyi bilirim. Eğer büy- le sarhoş herilleri işeri almağa baş larsam ne ev kalır, ne baca, Gidin' Gidin! Size burada yer yoök! — Merhamet et, nineciğim! Garip hıristiyanların böyle pisi pisine he lâk olup gitmesine gönlün nesı! razı olür? Bizi istediğin yere yer- leşlir. Ve eğer 'biz şöyle yahut böy- le ve yahut herbangi başka bir şev | yapacak olursak ellerimiz kurusun ve Tonrı dilediğini yapsın, İşte bu kadar! Kacakarı galiba biraz yumuşamıs tı, Düşünce içinde: — Peki, dedi. Sizi içeriye alırım, ancak bhepinizi ayrı ayrı yatırınun, çünkü bir arada kalırsanız, içim ra- hat elmez, Talebeler: — Orası senin bileceğin iş; iliraz edecek değiliz, diye Cevap verdiler. Avlu kapısı gicirdadi. ve — onlar içeri girdiler. Filozof, kocakarının arkasından giderken: — Ne dersin, nineciğim, —dedi, şöyle nasıl anlatayım.. Vallahi, kar- namda sanki birisi araba koştumu » yor. Tâ sabahtanberi a#üzima — bir odün parçası hile girmedi, Kocakarı: — Şuna da bakın, aüi ne iste- miş! Dedi, Bende yiyecek hiç bir sey yoök, hem bugün İının da yan- vdlı. Filozof: — Halbuki biz bunların hepsinin parasını, tırınk tirin sayardık, diye devam ediyordu, Yavaş sesle de: — Evelt! Rekle de dur: Hava alır- sın, dive söylendi. — Haydi, haydi! Bu kadarına da sşüknedin. Ne kihar şeylere çatlık? Büu sözler Homayı fena halde mü- teessir elti — Fakat birdenbire bur- ruzlar.. O kadar, Rusların Lâdoga kleri şüphesiz. Mul Ka swretle bir tarafı açık bulunacak ve BRuslar. bu tarallan, erzak ve cep- Jerine gelince: Beraya — mühim kuyretler — gönderilemez. — Rusların . diğer — cephelörden, — Leningrad'a göndecebitecek — kadar fazla kur-| yetleri yok; çünkü bu yaz harbin. de fazla telefat verdiler. Merkez cepbesi: Görünüşe — göre, ileri geçemiye- cek,. Buna, kış ta engel, Almanların | Cükselen, araziyi, adım adım N bugünkü hatlardan © taraflarda kuvvetleri —de müsait değil.. Bu cepheye takviye kuvvet- | leri de gidemez; çünkü Almanların cenup cephesinde kuvvete ihtiyaç- ları var. Moskova, bundan doölayı, kışı, emniyet içinde — geçirebilecek. Ruslar, bir şey yapabilecek mi? Geçen kış gibi, bir takım taarrur- lara girişebilirler, ama bu laarruz- ları geçen kış kadar küvvetli ola- maz, Ellerinde, ne 0 kadar müsait kuvvet.. Ne de o derece silâh ve cephane var, Sonra, Almanların iik- bahar taarruzlarına karşı koymak için, kuvvet israfından — sakınacak- lardır. Cenap cephesi: Kuvyetle lahm'n ediyoruz ki, bu cephenin Stalin- nuna kurumuş balık koklu. Yanın- da yürüyen ilâhiyatçının şalvarımna mın, amiral Nelsonun pek — unutgan olduğunu söylediğini hatırlıyorum, de kaldırilmış ve unutgan amiralin çı | wmummomnm de brrakılmıştır. baktı ve cebinden kocaman bir ba liık kuyruğu sarklığını gördü, İlâ hiyatçı avludaki arabadan bütüu bir balığı aşınmıştı bile, Bunu bi menfaat uğruna yapmayıp sırf alış kanlık safkiyle yaptığından balıflı çoktan unutmuştu ve şimdi, kırık bir tekerlek parçasını bile elden kaçırmak niyetinde olmadığından, aşıracak başka bir şey arıyordu. bundan istifade eden (ilozof elini, kendi cebiymiş gibi, onun ecebine soktu ve balığı çoekip çıkardı. Koca- karı talebeleri şu şekilde yerleştir- dit Sarfçıyı kulübeye koydu, ilâhi- yatçıyı boöş kilere kapadı., filozaftı da boş koyuün ahırına götürdü. Filozof yalnız kalınca balığı bir dakikada yedi, ahırın balçık dıvar- larını yokladı. diğer ahırdan ha şıni Uzatan meraklı domüzün suürü- tına bir teleme iİndirdi ve ölü gibi uyumüak niyeliyle sağ tarafına dön.- dü, Birdenbire küçük kanı acıldı. we kacakarı eğilerek ahıra girdi. Filozof: — Ne 0, nine, ne isliyorsun? * Dedi. Fakat kocakarı ellerini açmış ona doğre geliyordu. Filozof: — Vay gidi vay! diye düşündü. Kocakarıya: — Amma ;lnellm. böyle şey ol- maz! dedi. : (Devamı vear) | grat cephesinde, Almanlar, zaplını. tamamlamadan — ve nehrine dayanmadan, h duramıyacaklardır; — çünkü temin edemerlerse, şimali Kt" işini bitiremezler ve bir Hazer denizine uzanamazlar: yandan da Kalfkas dağlarının buna inemezler, Evet, Almt Baküye, ilkbahardan evvel, ihmal edemezir, Kışa, soğul! men bu harekât devam edect Stalingrat işi bitirilince de hızlandırılacaktır. Karadeniz sahilindeki Sohum, Poti limanları, o # daki Alman kuvveltlerinin ri altındadır. Bunlar düşer” ue da, çabucak'tehlide maf” lır ve Rus denanması o * başının çaresini arayacaklır | aa Şimali Kalfkasyada,, fabiatle mücadele edecekler müddet evvel, arazi manialart| delli mukavemetlerle — beral murlar ve kesif Sisler. rüyüşlere engel oluyordu. karvağdı ve yağacak.. Soğuk! tacak; fakat taarnuz, dediğil" bi dunmuyacak; çünkü durt durmmaması için, —Almanlar, " aldı, Burada Alplârda dal terbiye edilmiş olan Bavyera | vuslurya fırkaları kullanılıyo fırkalar, Kafkas geçitlerine rarak ilerliyor. Burada, tam ” harbhı yaptlıyor. Bir Alman gazetesi, şimali kasyada cereyan eden harbi tasvir ediyor: *“Arazi müdafaaya çok ” bir vaziyette. Sovyet kuv? her tabil maniaya kuvvetle yarlar, Kar, soğuk, Almanla ri hareketini çok güçleştiriyü bu vaziyetlerde.. Alman (€ aları, istihkâmları, köprücüler liyet göstermeğe imkân bula lar, Baralların, münferit isti ların atılması, uçurumlar Ü 'köprü Kurulması lâzım geliye' ej defalar, yol açabilmek için rı berhava etmek icabediyor yalarda, basamak yapmak, / lar üstünde dar köprüler £ iktiza eyliyor. Bataklıklar — v" muş karlar içinde eslerlere mak, taşların ve çitlerin yoll4 külmesine mani olmak için © örmek, her şeyi tahrip edet! | rin önüne geçmek., İşte bütüf | Jarr, fen kıtaları yapryor. “Yollara gelince: Yüksek ©| da,.. Yol yerine ansansör ve Tİk kullanılıyor. Bunlar, henl kolay yapilıyor, hem de erfi cephanenin daha çabuk nak” min ediyor. Yaralılar da, bu riklerde gönderiliyor, “Köprücüler, bazı yerlerde ki “füniküler” (kablo üzerin” rüyen dağ — şimendiferi) der da getirmişlerdir. “Geçmeyt sait yollarda, müdafalar, eks” le, setler vücude getirmişleri" setler, ovalardan ziyade, d7 mania teşkil ediyor. Mutaarrız! ları aşmak için çok zaman " diyorlar. Her palikada, her te, her boğazda., Vadilerde, * boyunda, hep böyle setler yar, Bu setler, ekseriya, maymmlarlâ toraf ediliyor. Böyle man ialaf'| taraf etmezden evvel, onlari * faa eden istihkâmları ateşle * mak, tahkimatı imha etme de setleri aşmak icabediyor. “O zaman, fen kıt'alarında! teşekkil hücüm müfrezeleri kete geçiyor. Bunlar aley Tt leri, bombalarla, mitralyöz calarile mücehhezdir. Ortalık mana boğuluyor, müfrezeler "| duman perdesi arkasında, 5€7 te tarafına geçiyolar, Sonra; | birer tahikimatı tahrip ediyo? nıhı.. ee