18 Kasım 1942 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

. | —4— 'HABER — Tarihinm Düğ/_ük davaları Genç Gızları zehirleyen doktor Amerikada ordunun rolü A FF S * çe e | he Taplayan : Tarihin büyük davaları umumi başlığı altıında topladığım davala- rın! sot dört tünesi Frunsaya ait dakvalardı, bu suretle Dü seriye baş larken — öoküyücülarıma verdiğim Bözü tamamiyle yerime getirmemiş oluyordum; öonün ifin bazün elim- de Fransaya ait dava vesikalarını (mavzuları ne kadar canlı ve en- teresan olursa ölsün) — bir tarafa Bırakıyor ve bir dava için başka bir metmlekete, İngiltereye geşiyo- rum, Önümde 1984 de basılmış bir kitap var: “İngilterenin büyük tinayetler; tarihinde bir asır”. Şimdi bu kacaman kitaptan - bhir vak'a, okuyucularımım dikkatle ©- kumasmna değer bir cani tipi tıka- rıiyorum. Buüyün anlatmağa başla- dığım bu dava, shndive kadar yaz- diğiım serinin en — kotkuncudur. Vak'a 1892 yılımın sonlarında e- çer, kahramanı Toma Nel Gram is- minde İskotyalr bir doktordur, Doktorun sucu ekseriyetini fahişe- lerin teşkil ettiği bircok tene kız- l:_uı zehirlemektir, Doktorün — bu emayetleri ne maksat uğraünda iş- lediği bir türlü anlaşılamamıstır. 3 Doktor bu bir serj cinayetleri işlemeğe başladığı vakjt suç yo- Tunda emeklemeğze başlamış bir a- - ei değildi; doktor Nel 1369 - tü yıllarında İnbilterede yaşıyor, ve gavri Mesrü kazanılmış çoculıları düşürtmekle çok para kazanıyör du, Doktorun bu husustaki söhreti Az zaman yarfında bütün İngil- terade yayıldı. Kabinesi müsteri- Terden dolüp taştı, Fakat çok göh- Tet ekseriyetle zararlı bir seydir, daktoar Nel ismi etrafında -yapılan dediktdnlar hükümetin de Nazarı dikkatini edlbetmisti, dektor hak- kıpda tahkikata başladı, fakat he- nüz bu tahkikat müsbet bir neti- ©e vermeden evvel daktor selâmeti kaçmakta buldu. 187? de Kanada ya gitti, bir müddet orada doktor- hek yaptı, sonra Birlesik Ameri- kava getti, Doktorun macera dolü hayalı Amerikada da devamı etti, Amarı- kada dahtar Nel Mister Skot is- minde Tent ve tüml kadınla ta- nisti, Noktorun — kadımlara — karşı derin bir zaafı vardı, © güne ka- dar namuslu ve kocasma bağlı bir kadım alarak tanınmış olan — Mis: fera Skot'u, gördüğü her cüzel ka- dm <'bi gevdi, Pesine ditştü. aş- kma ve arzısuna ram etmeğe uğ- rastı. Radmlara karsı zaafı olan dok- tor Ne) vyalısıklı güzel söz söyli- yen, temiz giyinen, zevkine ve eğlenceye düşkün, bir insandir, Bu itibarla gözüne kestirdiği ka- Muzaffer Esen bitirerek çıktı. Tabii doktor artık Amerikada kalamazdı, Atlantiği ; bir daha aştı İngiltereye geldi, ; Lamdra civarında — bir mahnalleye yerleşti, bir muayenehane açmıştı. Doktorun bti sefer pek çok müş- terisi yölitu, Başka hir yerden 'Belir sahibi de değildi, fakat bu- |na rağmen cok para sarfediyor, mMmeyhanelere, — balolara, eğlence yerlerine devam ediyor, daima çok İsık giyiniyor ve cenleri her vakit | İngiliz Eralariyle dölu bulunuyor- du, Fakat bu bkal hiç kimsenin dik- katini çekmiyordu, Zita daktar Nel hiç kimse ile devamlı tülina: sebette bulunmuyordu. — dostu da Yoktu, kadınlarla sik sık düşün kalkıyor, fakat hicbir kadınla ar- kadaşlığını devam — ettirmiyordu. Doöktorun beraber Dbuluünmaktan derin bir zevk duyduğu kadınlar en asağı tabakadan — örospülardı; bu tuzları daktor ekseariva — kaldı- rımlarda yakalıyor, onları en ya- kın bit otele götürüyor, ve çok kı- Sa bir zamün Sönra kızdan ayrılı- yordu, Doktörün bir kızla sahahla- drğr hiçbir zaman — görülmüş şey- lerden dağildi, Bu garip halleri ak sık devam ettiği sefahet va ağlence muhitle- rinda doktora bir lâkap kazandır- dı: Çapkın dofitor, Bu muhitte dok tor Nel ismini bilmiyonler pek çoktu. fakat capkım doktarı tanı- mrvanlara pek az rastgeliniyardu, BİR GENÇ KIZIN ÖLÜMÜ 13 söntesşrin 1891 günü gete Va- terle sokafmda bir polis memuru dolaşan bir kızın birdenhire yere yuvarlandığımı gördü Yardımma kostu. kızcağır yerde kıvranıyar- du, polis derhal halktan — birtac kisinin yardıniyle cenç kızı yer: den — kaldırdı, en yakm olan bir Şarapçı dükkânma soktu, merkere telefon ederek bir hasta nakliye arabası istedi, zavallı kızcağız has- tahanerye götürülürken volda “ya: Nryorum,, sözünden baska tek ke- ime söylemeden can verdi. Cesat üzerinde otopsi yanıldı. Neticede Zenç kızın istiriknin ile zehirlene- Yek öldüğü anlaşıldı. Polisin ilk işi ölen kızın hüvi- yetini tesbit elmek oldu, Bo kır © civarda sefil bir evin bit odasın- da oturan Elen DNanvort isminda yirmi üç yaşmda bir zavallıydı, netreden cıktığı. Londrava — nere- den celdiği belli olmıyan güze'ce bir kız: akşamları karanlıt bhasrn- ea kaldırmlarda dolaşmağa haş- bwyan ve birkac silin mukahilinde geneliğini satarak yasamağa galı- gan bir talihsiz, (l;cvııı var) dın üzerinde ekserivetle muvaffak * olur, Misters Skot doktora mu- kavemet etmağe bir müddet caba- Jadıktan — sonra bütün iradesini kaybhaderok yakışıklı doktorun kol- ları arasma düstü, doktorun met- Tesi öldu. Weor giçeğe konan bir arıya berziyen doöktorun bu seferki aş- kı biraz uzün sürdü, Misters Skot- Tn tatlç bir aşk hayatı yaşadılar, Fakat kadınin kocası hu münase- heti sezer gibi olmustu, —karısını daha sıkı bir nezaret altında tut- mafa başladı, doktor ve sevgilisi eskisi kadar sik bulusamaz oldu- lar, ğ — Aşkınm en hareretli devresin? de sevgilisiyle istediği gibi bulus- mamak doktor Nel'i çok sinirlen- dirdi, Genç kadını kocasının tak- yidinden ebedi olarak kurtarmağı düsşündü; bu iş daktor fcin herhal- de güe bir şey değildir. dektor Nel'in metresine verdiği Misters Skot'un kocasına yutturduğu iki hap meseleyi hallediyordu, Mister Skot iki saat icerisinde gürledi, Bgitti. Doktor Nel ve Mistars Skot bu işi çok ihtiyatsız Dir tarzda yap- mışlardı, cesedi muayene eden be- lediye doktoru derhal bir zeliirlen meden şüphelendi, iş zabıtava ak- Ssetik ceset morga gönderi'di, mor- Şun kat'i ranoru meseleyi kestirip attı: Mister Skot'an istere'toin ile zehirlenerek öldüzü anlaşıldı, za- bita tahkikata gürişti. ölk hemle- de Mizters Skot'dan sünhe etti, a- faştımahr kadınım döktar — Nel ile münasebetini Mevdana orkarar, doktor Nel ve metresi mahkame huzaruna cıktılar , Muhakeme sonunda dektar Nel Ve Metrosi O Şete hapte malh- küm editdi. Daktor Nel, hapishanede on w - ge 5 ee lli dıkça kalabalık Aazalırdı. Hemen hepsi evlerine dağılımlar — ve ancak yuyaları diğerlerininkinden uzakta olanlar yola devam ederlerdi, Rir gün, böyle bir seyahal esnü- sında üç talebe, ilk rastladıkları köy de kumanya tedarik etmek niyeliy. le büyük yoldan kenara saplılar, çünkü çuvallariı çoktan boşalmış'ı. Büunlar: İlâhiyatçı, Halâva, filozof Homa Brüut ve heyancı Tiberiy Ger- bets adında üç arkadaştı. Nâhiyatçı uzun böyle, geniş omuzlu hbir er. kekti we gayet acayip tabialı vardı. Elinin altına raslgelen ber şeyi mu- hakkak çalardı. Diğer cihelten ta. biatr cok bedbindi, içip sarhoş olun ca çalıların arasma girip saklanır dı, ve mektep idaresi onu orada bi- İuncaya kadar ak ile karayı seçer, di, Filozof Homa Brut, şen tablalıy- d, Sirtüstü yatarak çubuk içmekten çok haşlanırdı, İçki içltiği zamanlar muhakkak çalgıcı tutar ve kazaska oynardı, Ö, sık sık “İrf nohut.. tan tadardı, fa- kat bu takdirde de filozoflara has soğukkanlılığını muhafaza — ederek: “başa gelen çekilir., derdi. Ş Bayancı Tibertiy Görhels, — hıyık bırakmak, çubuk ve şarap — İçimek hakkına benüz malik değildi. Önün yalnız perçemi vardı, bun dan dolayı o zaman karakleri — he- nüz tekemmül elmis değildi; fakual sınıfa dalma alnında büyük şişler- le geldiğine bakılacak olursa — iyi bir cengâver olarak yetişeceğini tak min etmek mümkündü. — İlâhiyatçı Halâve ve filozof Homa onu himaye etliklerine bir delil olmak — üzere sık sık perçeminden tulup cekerler | ve feabında mümessil olarak kulla- mırlardı. v Amerika ordusuü, her kısım ielâkkinön üstünde bir birli * 'i ğ Şr ae & yt diT Fdi h « adaf — Edebiyatta, hele son zamanlarda, eser hırsızlığı, intihal, | boğaza katlar çıkmıstır. Meğer, musikide bu marifetin şaheserleri varmış: Dünya, çalan çalana dünyası, b ğin remzi olacak ve orada terbiye gören askerler de, memlekette, halk birliğini yaratacaltır. Ortaya his ve fikri kıymetler ka- dar siyasi iktısadi ve içtimal âmih ler yığanı bu vaziyetin hallinde ta- kip edilecek metodlar çok müna- kaşa edildi. Tek bir millt esasa varahilmek icin, yenilmesi icabe- den güçlükler pek büyüktür. Birleşik Devletler Amerikası birleşmeden doğmuş bir teşek- küldür. Onun coğrafit kavmi de- #isiklikliğine, İsavicrenin kantöfi- iarımda olduğu gibi, her biri imti- yazlarınt müuhafazaya — azmetmiş olan birliğin kırk &ekiz devletinin siyasi bünyelerindeki karışıklık da inzimam eder. Amerikanm Birleşik ordusu, meşruti hak'ara riüyet etmekle be- raber, birlik devletlerinin her bi- rinin de, kısımlar üzerindeki im- tiyazını tecelli ettirecek ve.bilhas- sa her şevden yüksek bir siyasi birliğin remzi olacaktır. Ondan sonra, kendilerini aynı terbiye- ye, aynı nizama, aynı iztiıraplara ve aynı şerefe vükıf etmiş buluna- cak olan memleketin her tarafın- dan gelen askerleri vasıtasiyle de derin halk birliğini yaratacaktır, Birleşik Devletler Amerikasın- da yeni kabul edilmiş olan kur'a usulünün, vatandaş'ara, — hususi bir mes'uliyet hissi aşılamıya ya- rıyacağını da zannediyoruz. Ordu- nun, asşkeri rolü kadar medemni, ahlâki rolü de olacaktır. Harpten sonra, Milletler Arası olduğu kadar muhtelif memleket- ler içinde de bir “yeniden Kkurul- ma,, va lüzum görülecektir. Bahis mevzuu olacak olan Metseleler, milletlerin hayatlarının derinliği- ne kadar uzanacaktır, Belki de bu meselesler, muhasamatta ileri ge- lenlerden de getin olacaktır. Biz o kanaaütteyiz ki, surada burada rağbet görecek — meyiller Te olursa ölsun, demokrasiler, an- cak mes'uliyeti, ahlâki —mecburi- yeti eserlerinin kilid taş: vapmak- la, 6 meyillerin hakiki vasıflarma ve müecasir olabilmelerine uygun bir hal suretine vüsul bulabilirler. Mazide, bu yolda, tok halalar işlendi. Vergi vermek, kanurlara riayet, umuüm? bir meseleye atfedi- len ehemmiyete ait birkaç boş cümle, ekseriya, vatandaşların viedanmı mahzun ediyordu. Bu vaziyet, himaye meramı, ken dilerini hür addeden, hakikatte i- se, hürriyetin ,ancak, faa! bir ni- zamda bulunduğunu anlamıyan memleketlerde itibar kazanmış - tir, Ahlâki mecburiyetin üstünlüğü- nü, bir ârsiller bütünlüğünden SGrr aT aman zN SK LA n eh Yazan: N. V. GOGĞOL Büyük yoldan kenara saptıkları zaman akşam olmuştu. Güneş henüz batmışlı, ve hava gümdüzün sıcak- hğiniı muhafaza ediyordu. İlâhiyatçı ve filozof, çubuklarını tütlürerek sessizce — yürüyorlardı: beyancı Tiberiy Görbets elindeki değnekle yol kenarında — büyüyen dm;re dikenlerinin kafalarını köpa- rıyordu, Yol, oraya buraya gruplar halin- de dağılarak ovayı kaplıyan meşe ve ceviz ağaçlarının arasından ge- çiyordu. Kubhbe gibi yuvarlak ye- şil tepecikler ve küçük dağlar bazı yerlerde vâdiyi katediyordu. Yolun kenarında birkaç — yerde peyda olan başaklı buğday tarlası, birazdan bir köv görüneceğini bil- diriyordu, Fakat tarlaları geçeli bir saatfen fazla olduğu höülde cve ben- zer hiçbir şeye — rasilamıyorlardı. Karanlık, gökyüzünü —lamamiyle kaplamıştı ve yalnız batıda kalan al pırilti solmağa yüz lulmuşlu. Filozof Homa Brut: — DBu ne biçim şey! dedi. Şimdi hemencecik karşımıza bir köy çı- kacajfını kal't olarak ltahmin edi- yordum. İlâhiyatçı sesini çıkarmadı, yal- naz eltrafa göz gezdirdi, sonra yine çubuğunu ağzına aldı, ve hep hera- ber yola devam etliler, Filozof durarak yine: — VaHah! dedi. Hiç bir şey gö- meydana gelen vükra meydana getirir. Bu, talep edilmesi icabe- den yeni bir fikir - olacaktır, Bu fikri, Amerikahlar arasında, yi- ne ordu inkişaf ettinecektir. As- keri hizmet, müşahhas bir mecbu- Tiyettir. Burmecburiyetin Amerika itin yeni olan faziletleri. memleke tin her tarafta bulunması zaruri olan yenileşme kuvvetlerine inzi- mam edeceltir. Demokrasileri, bilhassa Ameri- kalrlarm istikbalini alâkadar eden Ve cemiyet olmanm kilit tası bu- lunan diğer bir esaslı mesele var: Cemiyet hakkı, umumi haklar, İş- te, memlekette, bu cemiyet hak- lârmı yaratmak meselesinde de, Amerika ordusunun-geniş bir pa- vı bulunacaktir. Demokrasiler, ferdi haklar mef- humuna kapılarak, ahvalin ve bu- susiyle zamaaa tâbi bulunan beşe- ri hükümlerin fevkinde olarak kıy- metler ve kat'i kanunlar teskil e- den Ve ferdin huhukundan fera- gati Manasıma #elen umumi hak- lart unutmuştur. Bütün demokrasiler içinde, u- muümi hakları tanmmakta en ileri giden memleket, Birleşik Devlet- ler Amerikasıdır,"çünkü bu mem- leketin tarihi kısa ve nisbeten ba- Bittir; sonra, Âmerika adamr, o- nu, kendisinin yaptığını hatırlar. Bu haller, ferdiyete tapınmak, - mumt hakkı tantmamaktır. Binaenaleyh, Amerika ardusu, tam bir fedakârlıkla, bu cemiyet hukukunun bu tmum? haklarm tecellisine hizmet edecektir. Amerika sşehirlerinin sokakla- rinda üniforma görülmesi, bizi bi- raz fazla derin düşünmiye sevket- ti O da, “bir memleketin kendi kendisini fethetmesi, dir. bulan ve harpten sonra da inkisaf etmekte devam edecek olan ordu, Amerikayı, zihniyetçe de, ahlâk ve idarece de değişlirmiye hizmet edecek olan en mühim âmillerden biri olacaktır. SEHİR TİYATROŞU Asrileşen Baba OCumartesi ve Pazar günleri ü Srak $056: OUORAMYM Ki0 MAıi — muharrir, ölen arkadaşının biraktı 15,80 da Matine İ İ Rusçadan çeviren: SERVET LÜNEL rünmüyor, İlâhiyatçı, çıkarmıyarak: — Belki de ileride bir köye rast- larız, dedi, Fakat bu aralık gece bastırmış- tı, ve oldukça karanlık bir geceydi bu. Küçük bulullar zülmeli arltırı. yordu ve bütün alâmetlere göre ne bir yıldız, ne de ay çıkacağa ben- zemiyordu. Mektepliler, yolu şaşır dıklarını ve çoktanberi yoldan git. mediklerini farkettiler. Filozof ayaklariyle her larafı a. raştırarak nihaye! kesik bir sesle: — Peki, yol nerede? Dedi. İlâhiyatçı bir müddet suslu ve biraz düşündükten sonra söylendi: — Evet, gece çok karanlık. Beyancı kenara çekildi ve emet- liyerek yolu aramağa koyuldu, fa- kat elleri ancak tilki — yuvalarına giriyordu. Her faraf, hiç kimsenin ayak basmadığı üesüz — bücaksız, boz kırdı, Yolcular, biraz ilerlemek için e- pey gayret sarfetliler, fakat her (arafta ayınm şeyle karşılaştılar. Fi- lozof, seslenmek isltedi, lâkin sesi etrafa dağılamadan boğuldü ve hiç bir cevyap alamadı, Aradan biraz zaman geçlikten sonra yalnız kurt uluyuşunu andıran bir inili — da- yuldu. Filozof: — Gördün ağzından — çubuğunu müi&l—Mnrl- Edebiyatta, şiir, hikâye, Toman, piyes aşırmaya, doğrudan doğruya “girkat - hırsızlık,, derler, Bu son zamanlarda, dünyanın her yerinde, edebiyat hırsızları çoğaldı. Coğaldı diyorum; çünkü eskiden de vardı. En meşhur klâsik muharrirler, bat- ka miHletler odebiyatlarından mev- zular, parçalar, piyesler çalmışlar- dır. Geçenlerde, Fransız gazetele- rinde gözdüm, Bir Fransızın, Mar silya M&hriâ'den birinde, beş al- tı romanı tefrika edilmiş. Halbuki bunlar, kâütap halinde, Paris gazete- lerinde tefrika — surelinde çıkmış muharrirlerin eserleri imiş, Hırsız müuharrir, bunları, aynen daklilo ile istinsah etmiş ve noklasını, vir- gülünü değiştirmeden — neşretmiş, Tabit daktilo ile yazmak gibi kolay bir çalışma mukabilinde, para ka- zandıktan maada, ismini de tanıt- miş, Bu mesele biraz münakaşa edildi, kapandı gitti. Yine birkaç ay evvel, yeni ölen ve epeyce şöhret kazanmış bir mu- harririn en kıymelli romanının, başkasının eseri olduğunü isbat e den bir tetkik yazısı okudum, Bu Bi yazılar arasında, neşredilmemiş bir roman bulmuş, bunu kendi ese- ri diye baslırmış. Hele, muhtelif milletler muharrir lerinin, birbirinden eser aşırması, buğümnün edebiyat piyasasında, pek revaçta olan işlerden biridir, hee bizde, bu gayret, dolu dizgin at koş: turacak kadar pek geniş bir mey- dan bulmuşutr. Bizde, eskiden de, şiir hırsızlığı varmış. Onu, şiirleri çalınan eski bir şair: Sirkali şilr edene kal'ı zeban lâzımdır. Diyor ki manası: “şiir — çalanım dilini kesmek lâzım., dır, Birkaç sene evvel, bir gazetede, bir hanım muharririn romanı çıkıyordu, Dik- kat ettim: Bu, “Demirhane müdü- rü, diye evvelce, Fransızcadan ter cümesi de yapılmış ve basılmış ©o lan romanın ikinci bir şekilde ka leme alınmışıydı, ve gazetelerimiz. de tefrika edilmekte, kitap halinde neşredilmekte olan romanlarımızın yeni şiirlerimizin, küçük hikâyele- rimizin hepsi denlecek — derecede çoğu böyle,, Kendmiz eser veremediğimize gü re, edebiyatımız için bt da bir kâr- dır, diyeceğim amma.. bu caldığı- mız eserler çoğu fena üslüplarla, yalan yanlış değştirmelerle berhad ediliyor. Hanımlar, beyler, böyle kolayca muharrir geçinebilirlerken hiç olmazsa, Hsamnımızı biraz öğren mive calıssalar ve hozmamada gav- pacağız? Diye sorda İlâhiyatçı: — Ne mi yapacağız? Kırda ka- hr, geceleriz! Dedi ve çakmağını çıkarmak vv çubuğunu yakmak üzere elini cebi- ne soktü. *akat filozof, artık buna razı ola madı. Gece yalmazdan evvel allı yedi okkalık bir köşe ekmekle (* bir buçuk okka domuz yağını göv deye indirmek âdeliydi, ve bu dels midesinde ftahammül edilmez bir yalnızlık hissediyordu, Bundan ma- ada şen tabiatlı, oluşuna — rağmen kurtlardan da az çok korkuyordu. — Hayır, Halâva, olamaz, dedi. Kuvvetimi hiçbir şeyle takviye et- meden yere uzanıp bir köpek giNi yatmak'olür mu? Yine deniyelimi; belki bir meskene rastlarız, ve hic olmazsa yalmadan evvel bir küse şarap İçeriz! Mâhiyalçı. şarap sözünü duyu kenara tükürdü ve söylendi: — Orası öyle, kırda kalmağa gel mMmez. Mektepliler, ileri yürüdüler ve büyük bir sevinçle uzaktan gelen köpek sesi duydular, Havlama se- sinin geldiği tarafa kulak verdik- fen sonra daha canlı adımlarla yü rüdüler ve birazdan bir ışık gördü ler, (Devamı Var) — Eşkiden Rusyanın Birçok yerle- rinde piştirilen ekmekler çamaşır kazanı büyükltüğünde olar ve bir somanan ağırlığı on Beş, yirmi ok- ka gelirdi. Maya olarak şerbetçt otur kullarıldığından bu ekmekler — bü- yvük olmalarına rağmen hem pişkin hem de çok lezzetliydi. S E. ret etseler, ne diyeyim, — herhald* iyi olur. " * * * Biraz uzun kaçan bu b'aşlanslcf #tmusikide intihâal,, © dâir öküdü" ğum bir yazıdan bahsetmek — içi? yazdım, Meğer, müsikide intihal edebiyattan fazlaymış. Meşhur m“q sikişinaslar, hiç çekinmeden, biı'â:*' değişikliklerle, birbirinden musik' molili aşırıp gidiyorlarmış, | Haendel, zamanının opera bestf kârlarından epeyce malzeme aşıt” mış, Hele öonun müasırı ve rakib | bulunan Boönonçini, “Lotti,, nin b"î bestesini, olduğu gibi hrıdisîn"-'fı mal etmeklen çekinmemiş, İş met” dana çıkmış, musikişinas biraz hl"' palanmış, amma eser, bugün de, Ha nun mali sayılıyor. Açıkgözlük, bi ceriklik belli, her şeyde işe yarl | yot. İ Boclh, ekseriya, bBaşka memleke' lerden, bilhassa Vivaldi'den mati! aşırmış, Oğlu Friedemann ise, bas basının bir kompozisyonunu ken” disine mal etmeden çekinmemiş, *v Beethoven bile, “Fidelio,, ismii'm* de operasını, Von Paer ile Gaveîıü_'ı nunr aynı mevzuda olan, iki assrı_ü den ilham alarak vücüde getirm.$ “Haydn” in eseri olan Alman 'milli marşının bile, eski bir kilise Hâhi sinin bestesinin aynı gibi bir şef olduğunu iddia edenler varmış. — Pariste çıkan “Le Temps,; ıuftl sinde çıkan bir yazıda, “Veber,, ilt “Freichülz” üna “Ludvig Boehner: ; in, piyano için bestelediği No, konsertosunu taklid ederek vücud getirdiği iddia olunuyor. Bazt musiki besteleri de, “teva” rüd,, yani, çalma değil de, Aayü şeyden ilbam alma mahsulü bnl&J nuüyor, Brahms'ın keman için fa majörlü sanalının ilk parçası İ “Tannhauser:, in, “Sahile yanaşı nız,, bestesi Beelhovenin “Kahri: manlık senfonisi,, ile — Mozart'i! “Bastien —ile Bastienne,, — beytini! başlangıcı arasında mevculmuş. siki tenkidçileri, bu benzerliğin iktihastan, bir ilkamdan yahut mü'* terek bir kaynağa müracaatları ge! diğini iddiada tereddüt ediyorlar» Mozart, “Don Juan,, nn söf perdesini, Viyana halk musikişin!| larından Martin ile Sarti'nin nağ'| melerinden istifade ederek bestele'| miş. Riehar Strauss ise, Vagner İ Gounod'dan, aşikâr bir suretle 2” nen iktibaslarda bulunmakla bera'| ber, bıma, intihal değil “saklama” | dan alma,, deniyor, Sehumanm'ıt *“Marseillafse,, den ve “Viyana Kt navalı, ndan aldığı kısımlar dt böyle sayılryor, Meşhur musikişfnasların, meşrl bir inlihalteri de var: Kendi eser't? Tinden intihal, Mozart, Vagner, bi chard Strauss, buna çok mürac etmişler. Mozart, “Figaro,, sum motifini, “Don Jwan” mdan almıt Vagner de, “Lihengrin,, ne, “Par fal,, den, diğer eserlerine de, baş hestelerinden maotllfler aşırmış, Acaba bizdeki, son musiki haf ketleri nasıl? M. Râsim ÜZGE,_*'J Sebebi neymiş Bir kadın, meşhur — operatörle” den birine: | — Allah, niçin kadını, Hazret!' Âdemin diğer bir uzvundan bir p ça alıp yaralmamış da, sol eğesi den yaratmış? ,BDiye sorunca, operatör de: — Eğer, başından yaralsaldı, dın,, benize hükmedecekti, Ayakla dan yaratsaydı, erkek hükmü altı! da kalacaklı. Yanından yaraltmış * erkeklerle müsavi olsun, Kabhımı allından yaratması, erkeğin — ont himaye etmesi içindir. Hele yakım bir yerde yarâatması, çok nalhı: Erkeğin kadımnı sevmesi içi Diye cevap vermiştir. ; 12338 Karışık program (PL) ğ Ajans baberleri. 13.00, 13.30 Şarf ve türküler. 1800 Proğram ve wetf Teket saat ayarı, 18.03 Fasıl 18.45 Radyo dans örkestrasmı Memleket saat ayarı ve Ajans berleri, 1945 Yurttan sesler, 20? Radyo gazetesi, 2045 Marş w ç yoruz. 21.00 Konuşma. 21.1 'A 21.30 Temsill, 2150 Ri B hur bandosu 22.30 Memleket stf B 'a aselle"

Bu sayıdan diğer sayfalar: