Türklerde İiyatro Meselesi Yazan: Bir tarafta Bay İsmail Hü 'ânişmend ve Bay Kemal E “diğer tarafta da Kay Isnali Habib Wi de “e Bay Selim Nüzhet arâsinda 'lan “Türklerde tyatro var muy. | “1? Yek muydu?” münakaşası, hü. "â znman zaman Kendini gazete itunlarında — zöstermekteilir, İs. | sonil Habib ile Seilm Nüzhetin, bu #yük hatasını, ba kadar canlar” “earak yüze vurmak, ve onu dar, radan tenadi ettirmek görülme ii diyebiliri:, Bu münakasada, tiyatronun bu. umop bulunmadığı sada Osmanlı #r&leri arasında aranmaktadır. )aha ileriye gitmek ve bunm eski .#manlatda aramak, meden«s ih mal ediliyor! Basitbay'na ne Selcuk, ne de bir Osmanlı medeniyeti yoktur, Belki we; muhtesem olan eski orta AS ya Türk medeniyetinin buralara gelmiş ve serpilmiş bir parçası vardır, Buna yalniz &$ değil, kanun ve hattâ askeri teskilâtları, miz da dahildir. Yani küçük As, ya, orta Asya varlığını terennüm eder, Orta Asyan olan burada da var demeldtir, Araba orta Asyada, bugün anla dığmz sekilde bir tiyatro mevcut muydu? Osmanlı devrinde birkaç olarak: gösterilen tiyatrolar, bu orta Asya tiyatro sanatından mül ham miydiler? Bay Selim Nüzhetle İsmail Ha * bibe, bir daha hata yapmasına im. kün vermivecek, ve Türk geneliği. ne yanlis bir bilgi telkin etmiye eek olan bu hususu burada teba. rüz ettirmek isteriz, İslâm ordularının Türkistanı is Arap mü Narchekhi piyeslerden birisini pek canlı olarak görmüştür, İslâm ordularınm orte asya Is, Milâları hengâmında, Araplar Jâhis Ti*leri'yola getirmek imkâ, nm külamamışlardı 1). Bu sebep. ten (Kutbiye) bircok hiylelere, en” trikalam tevessül etmek mecburi, yetinde kalıyordu, Bu sırada (Bu hara)da esyet dilber bir Türk ka, dını hükümdarlık ediyordu, Arap tarihleri bize bu kadının ismini Bu güzel “haton” sadece Baha” ra sehrine hilkmediyor idiyse ds, burası eski Türk dini saliklerinin bir has merkezi olması itibarile pek hiyük bir ehemmiyete sahip. ti, Büyük Türk kahramanı (Hfras. torunlarından (Siyavas)un Yattığı rivayet olünuyor. , İs'âm ordularmım istilâları her gümmnda değil, hattâ ondan bir buçuk asır sonra da, barada âymu bir deliktir, Bu İulen, (Kutbiye) ordusunu eek fena bir vasiyele sokmuştu, Huetâ 724 da islâm orduları, bas » loruda kumandanları (Servet bin elm Babriddarimi) olduğu halde, (Glltekin)in simalden gelen ordu, Inrma yirmi bin ölü terkederek çekilmek mecburiyetinde “atmış » Tardı, Yine aynı hatun, Kutbiye * Yi dört ay muhasara altımda bı raktırtmışı, (Kutbiye) oÇinlilerle ve Tibetlilerle anlaşmayıp da on » İsviçreden bir ticaret heyeti geliyor Yakmda İsviçreden şehrimize Mir gearet heyetinin gelmesi bek- İenmektedir, Şimdilik Türkiye ile İsviçre arasmda mübadele edilen i mallar meyanda saat, kuru mey ç Yüğınnkine bulunmaktadır, j ekli iş kekiği Lâstik tevziatı Dün ofise gelen yeni bir «nirle etemebillere lâstik tevziet işinin bundan böyle alikadar acenteler tarafından yapılması bildirilmiş » tir Ancak aösntelerin hangi esasa göm, kimlere, ne sekilde ve ne ve it tevzint yapacağı heniz bildirit miştir. Bu karar tevzjat içini Mir müddet geciktinmiş bulunmak tadır. — e —— — (lkdam) gazetesi R. ©. larla iltifak etmemiş olsayılı, çok | lana bir vaziyete düşecek, ve bel. bürolardan İlelebed ayrıt. | mak meeburiyetinde o kalacaktır. Bütün bunları yaptırtan da bu gü zel batun idi, Kurnaz (Kutbiye) yakasını gü. | zel baturdan kurtarmak için bir çarş düşündü, Son derecede güzel bir erkek olan Arap süvürisi (Sa“ it bin Osman)ı elçi sıfatile; yalnız potinleri yirmi bin dirhem baha . sında, âlet kadar güzel ve sik Türk kraliçesinin yanı i di, (Sait) bu putperst ku rür görmez çılgımen sevdi, kıraliçesj d» ona güler yür göster. miş olacak Ki, en nihayet araların da evveli kulaklara sonra da £e “eze duduklara ointiksl eden bir dedikodu yayıldı, , (Katbiye) bu dedikoduyu körüklüyor, şairlerin sazlarma düşürüyor, halk arasın - da şarkılarını çağırtıyorduğ). $ irler (Hatan)un çocuğunun bile (Sait)in mahsulü olduğunu söylü ” yorlard:; Ga'eyan eden halk kıra . liçeyi Buharadan kovdu, İşte bu hal bir piyes mevruu olarak sah » neye konuldu, Bir buçuk Asır son. sâ da bivzat Narşakhi benm sey. retti, Narşakhi bize bü tyatroyu sa suretİç tasvir eder: “Sahnede ev * velâ hatuna kırmızı bir çarlır için. de, etrafı avlularin muhat devasâ bir Arap gösterilir, Hatun bunu Kürür görmez bayılır, Tekrar ken- disins geldiği zn ne ölü, ne kırmızılık yetti de güzel Arap süvarisi aşkın bir mah. yay Fakat halk xa Leyan içindedir, Nihayet âsiler ba tunun kolundan tutunca onu tah tından indirirler, Ve sehrin kapı. wna kadar götürüp oradan dışarı ya atarlari), Şu basit “tariften ariladığımız hakikat şadur: Musiki ile, dekor larile, muayyen bir vakay, temsil eden bir sahne vardır, Orada her aktör, bir rejiirün nezareti al, #mila muayyen rolünü Almış ve oy mamıştır, Piyes tulüat değildir, Yazılmıs, hazırlanmış, parçaları terenniim eder, Bu piyesin musiki sini ilare eden ve bütün aktörle. ri kendisine bağlıyan bir orkestra sefi de nişvesttur, Tek bir tabirle, bugünkü vaziyeti ifade ve tasvir «den Lam bir operettir. Bunun $ihi yüzlerce misal mev “Türklerde tiyatro Türsimat vasladı!” demek, gafletten başka bir şe yifade edemezdi, Orta Asyadaki tiyatronun, kü çük Asyadaki Osmanlı Türklerine Çünkü netice itibarile küçük Asy Türkleri, orta Asyadan ba kültü, rü hâmil olarak burayı gelmişler. di, )I Löon Cshun: İnttoducten, r, 187, ye 2) Narehakhi: p, 48 * 3) Narshkhi: p, 264 4) Op. Ci. CUMA 14 HAZİRAN Kosondiye He otelden çılitik ve Jan Jores meydanın kalabalığı içersine karıştık Ototnobil, otom bil, her farıfta otamobil, Ilajk kahvelerde oturmuş veya ayakta bekliyor, Tura her dakika kım yonlar geliyor. Kamyonlar kadın 4 erkekli zavallı insanlari, dı N Bunlar belki de Paristen bosaltı . lan ameledir, Kahvelerde oturan. lar öyle yorgun ki! Oturdakları yerde uyuyorlar... Gelirken yol da kamyonlarda uyurıos veya bir dakika uyamamıs olanlar da var, Yağmur yağıyor, muhareretin İcenatini artırmak itin bir bu ek, sikti, Kosondiye ile beraber ayak ta bir Kahvsde kahve içlik ve 91” ew çörekler yedik, Bütün yüzler. de ümitsilik İfadex) var, Yalnm tras olmamıs, yıkanmamış bir de. Tikanlı, boğazını yırtan kabvelerle gülerek bir bardak daha beyaz sa, rap istiyor; zilzurna sarhos bir a- dam. Bordaya gitmek üzere olan Gor don Vaterfild ile karşılaştım, Ba. na Havas ajansı menturlarının da hareket harırlığı yaptıklarımı sy. Pirinç ve zeyinyağı Gelin gittiği evde beyannameleri ugünden itibaren bir hafta içinde verilecek Memurlar koopera- ri tifi pirinç dağı Ellerinde satmak çeltik, piri: duran tüccar ve f malların miktarını ve yeri gösteren bir beyan diye reisüğine verni tutulmuşlardır. Beyannamelerin bu günden iti” r hafta zarfmda verilmesi | | cporatifi bugünden it c<rtaklarına Zilosu 1 Pirinç tevziine baslıyacıktar. İlk parşi 3 ee ja elasak ve yel | miz ortaklara verilecektir, Her or-| ağın : taahhüdünü Ma e ne | Gsir etindeki makiuzlarını koop« | fatİf merkezine göstermee'ri ti | Romanyadan 209 | bandaj geldi Bunlarla ancak seferdeki tramvaylar muhafaza edilebilecek Romanyaya sipariş edilen bandaj , lardan 200 tanesi gümrüğe gelmistir. Bu bandujtarla şirnd, işlemekte olan tramv in #ynen soubafazası ka , | bi olacaktır, Depolsra çekilen diğer işlemesi için o mütebaki bandeğlnria gelmesi lâztmdir. Ankarada. taze... - balık satışları İstanbulda balık bulunmadı | ğı zamarlar soğukhava deposundan buraya bile balık gönderilebilecek Ankaradan bieirildiğine göre An, karsdâ yeni körulan soğuk hava de. potunda kilosu 45 kuruştan torik sa, tilmakta ve nisbeten ucuz olar bü ba, hiklar, rağbet görmektedir. Münaka, It vekkleti İskenderun Mersin, İZ. mir, Sarısın gibi denir şehirlerinden ve iş göllerden Ankaradaki goğukha, va ööposüna bik nakli için bazerlek. lar yapmaktadır. Bu takdirde, İstan, bulda balik bulunmadığı veya az ol, duğu takdirde depodan o çıkarılacak balıklar, şehrimize o gönderilecektir. Tesisat tamamlandıktan sora An. karada hafıada iki gün mesbiyi balyk yenecektir. Çanakkale vapuru limanımıza geldi İsnir civarmda Çeşmede kara « ya oturduktan sonra yüzdürülen Çanatkele vapıru â'in imanımıza gelmistir, Vapurun yarası burada tamir olunacnictır, en bütün kuruştan | kir Arabaların Yazan: Aleksander Vert ledi, Konsetvatuvarda Albay To. | manın konferansına gittim, Albay Eeldi, Pariste yaptığı gibi burada da herkesten evvel kirisi kırmış, İstihbarat nazırlığında ova jensmin #emarları, valizleri el, Terinde sağa sola koşup duruyor « lar, Herkes enddeyi totuyor, Akti. yon Fransoz muhartirlerinden Gl, tiyar Piko d5 Pledron il, karşı » astım, konustuk” — Merkes giliyor — Neraye? -—— Rordoya, Bitkin bir sesle ilâve ediyor: | — Zavallı Fransa, sava Fran n? ; relişinde #n ten bu bale gelecek miyi Fransanm ba hale neler yapmış ?!?.. s Vazgeç bu işten be oğlum; te bu kızdan sana artık hayır yok, — Kızım sen bu eve gelin olma, ön ru gittin hırsız olmağa mı? — A a daha neler? — Daha neleri falan yok. Fv rak böyle söylüyor, 17 yaşmda, uzun beylu siyah ipek mantoln, mat tenli genç kız, bilimin bu sözleri üzerine derin bir hicap hissetmiş gibi elleriyle i yarak kim bey, dedi, hiç böy şey olur mu, Hepsi yalan, if&- ra... Asil ben onlardan davacıyım. — Yana”. — Tabi, tabii ya. Asıj ben da. İ vacıyım, Bilâkis kaynanam olacak İba kadında benim bir bohça elbi- selerim kaldı, Güyn beni oğluna gelin edecekti, Evine aldı, zorla oğlunun koynuna soktu beni... — Öyle sey olmaz, Bu memle, ketin polisi var, kananu ver, Ba isler zorla olmaz, Hem bu bir de. ği! iki değil, tam ilç defa teker - Tür etmiş, ” Bir defa çalmış, Kaçmışsm son, ra da gelip yalvarmış, yakarmıs, kendini affettirmişsin, Uslu edeb li oturup nikâhmı bekliyecek yer de yine hırsızlık yapmıssın bu ise tam üçünetüsü, Hirsrlik suçlusu genç kızım ce, vap vermesine meydan kalmadan kendisinden davacı olan ihtiyar urün boylu kadın ayağa kalktı: — Ya ne demezsin hâkim bey. ciğim, te bu kız büledir.. evvelden Komsucağırmdı. Bir gün ailesi, bilmem neden kendisini sokağa kovdu, Başka bir evde yine bik mem ne kabahat öşlemiş oradan İ da attir, Yavrucağa acıdım, Ba. basına yalvardım, barıstırlım ve oğluma gelin diye yanıma aldım. İki ay mı, dci bacak aym o tomja nisanlı olarak, kaldı, — Ama bu müddet zarfında kn rı koca gibi yaşamışlar. — Te orasmı ben bilmiyorüm hâkim beyclifim, ama beli de bir. leşmişlerdir. Tâkin pa zarar oğul cuğum kendisini alacaktı, Bana ha- zırlanıyorduk, Gel zaman git Za. man birde bakarız, ki bizim gelin ortada yok, Kirafa bir göz atımen işi anladık, Meğerleyim birknç boh ca eşyayı toplamış, kaçmış, Ne kadar olan oğlumun ilk göz ağrısı, Aradik taradık, kendini bulduk, İki göz iki çeşme, Eh oğul cuğumun hatırası için affettik, Ama gelinliğini bekleyip baş kö #ede oturacağına yine bir Seyler dalıp kaçır, Zanr dedim, kin ni kâhte gözü yok, O kadar dedim hi- ximkine — Vazgeç bu isten be oğtum. Te artık #ana bu kızdan hayır yok, — Olmaz anne olmaz, İyi kız. dır güzel kırdır, kimbilir anasının mı, babasmın mı #htiyacı vardır, da bunları yapmıştır. — İvi be oğlum öle olsun de” dik ve 49 Iiralık eşyayı unuttuk, Ama hâkim beyciğim can çar huy cikmaz doğru eözmüş meğer, Aradan bir hafta geçti, Kecmedi 620 kuruş para 155 kurus wfaklık, Çeviren: Muzaffer Esen Aktiyon Fransezin ağır bir mes” Viyet hissesi olduğunu ona söyle « mek istiyorum; fakat simdi mü - nakaşanın serası değil Ye zavallı adama acıyorum da, Bana Morasm Puatyede olduğunu ve #aretenin ofüda çıktığını #öylü . yor, fakat simdi ne olacağını bil « miyor, Jilberi bulmak için sokaklarda serseri gibi dolaştım; sokaklarda kelabalik simikçe artıyor, Madâm Katar sişman vilondu, boyalı çek pesile semnenk bir halde, Oturdu. Zu hveye beni de çağırdı ve sonra iki altın kaplama bilezik, bir sarı ipek'entari, bir jorjet entari, bir beyaz eteklik... — Ka kes hanım, Bunların hepsi takkikat evrakında yazılı, — Te burama tak! demiştir de, evlâdım ondan sayayorum, Fato, adındaki genç kızın yüzü kıpkırmızı kesilmiş, #ipır sipir ter. liyordu, — Yalan efendim, yalan, diye bağırdı, hiçbir sey yapmadım, Bi» likis benim bir bohça o emmaşırım onlarda kaldı, Hem bu kadın yok mu bu ka, dın? Oğlu bana nikâh yapacaktı, bu mâni oldu, — Demek, çalmadım, diyorsun ? — Elbette, — Öyle ise çağırın şahitleri, İlk şahit Hasan adında bir kü” feci kli, — Bir gün hâkim bey, dedi, ka. pı önünde otururken gelin hanım elinde bir bohça ile önümüzden geçti, surlara doğru düzlendi gitti, Ama, hamama mı gider, baskâ yere mi orasını bilmem, İkinci şahit de Hüsniye adında bir kadındı, Kucağında bir küçük çocukla mahkemeye girdi ve kü. fecinin söylediklerini tekrarladı: — Bir de ne göreyim gelin ha nam kapıya inmiş, bir sağa, bir sola baktı, Ve koltuğundaki büyü. cek bohça ile hızı hızlı surlara doğru gitti, Amma hamama mi gider, yoksa basın yere mi? Orasmı bilmeri, Diğer şahitler gelmemişti. Mah- keme bunların da celbine Tüzum görerek muhakemeyi baska bir güne bıraktı, Genç kiz mahkemeden çıkarken tekrar Selerei geelnlen ediyor ve galesryordu, “1403 Yiükim: öz muhakeme Dirsin, suçsuz İsen elbette beraet edersin dedi, Genç kız bunun Üzerine: — Pekiyi efendim pekiyi. öyle ise Allaharsmarladık! diyerek mah kemslen çıktı, NIinAT ŞAZt Bir kara liste hazırlanacak Şehrimizde bulunan Ticaret Ve kâleti müsteşarı Cahit Zamângil, dün de tetkiklerine devam etmiş ve ticaret ofisinde yapılan bir top antıya riyaset etmistir. Diğer taraftan tağyisin men'i Tanunu mucibince ticaret odası ih” tikâra sapan tacirler için bir kara iste hasmriıyacaktır, Bu liste iân olunacaktir, — 20 — — Bayramda cezalndırılanlar Emniyet altıncı sube müdürlüs ğü şeker bayramı içersinde tram vaydar atlıyan 58 kişiden birer Hira para cezası almıs, karnesiz otomobili siren bir şoföre beş Ik ra, beyanname vermiyen bir oto. yeobil sahibine Uç ire para cezası — Hayır, dedim, Böyle bir ih. timali aklıma bile getirmiyorum, Mücadeleys sonuna kadar devam edileceğinden eminim, Söylediğim sözlere ben de inan- .. z a 16 ILKTEŞRİN -— 1942 'İR şolör birkaç diş yeptra cakmış; disçiye gitmiş; pa, zurlık eteçden işe büşlanmiış ve tiürJeniş, Para vermek Sıratı ge line goför elini öebine daldırmış; bir yığın beşlik ve onluk banknot ler çikarmış; üç yüz lim kadar varmış, Dişçiye: , — Buyurun, hakkınız ne ise bu nur içinde alm! — Otuz bes jiradır, Şoför bu parayı seve Seve ver miş ve demiş ki: — Hepsini de alsanız çok gör. mem; helâl olsun! Allaha sükür, bol bol kazanıyoruz, İşler gayet tıkırında gidiyor! Hovürda bir adammış da böyle yapmış; doğruyu da söylemis, Geçenlerde bir tüccar diğerine sormuş: — Ayda ne kazarıyordun ? — Uç yüz lira kadar tutar, — Yazik! Ben temmuzda on iki bin, ağustosta on bir bin, birine» terrinde on bes bin Jira kazandım da beğenmiyorum, Bir tahtada ve bir Mifta yüz bin kazanan var, Hal buki seriwyesi bunun Yarı tut maz, Harp biter diye ödüm kopu- yor. Şimdi: başka bir zlış veriş yap” seneye kadar milyoner olacağım! Bu harp başladığı sırada denil. di ki: — Geçen dünya harbinde ols” hüdiselere meydan vermiyeceğiz; hiç kimse başkalarının. #ietindan meşru olmıyan bir şekille kazanç lar temin edemiyebcektir; harp zenginleri türemiyecektir, Birçok iddiaların, tahminlerin kep aksi çıktı, Geçen dünya har - binde olanlar hAJâ hatıralarımız » dadır. “Bulgur o Pajas'lar, “Bağ” ram Zade"ler şimdi ne oldular? Bir Almanya seyahati için haren . nan yirmi bin liralar, Viyanak artist Miloviçin sigarasını bin ralik benknotla yakınlar, millet çamur gibi ekmeği fırmlar önünde uzun zamani paspas olduktan sol» ra ancak bulurken kar gibi fıran » cala yiyenler, motör gezintileri, eerarlı apartmmana'rdn geçen yüz kızartıcı sefahat geceleri ve daha böler neler”. Belediyz meselâ Kuruçesmeden Beyoğluna bir ton kömürün taşıma ücretini dört lirs olarak tayin et mis: herkes ik; ton için yirmi vir. #nj beş lira vermeğe mecbur olu * yor, Kimseye kârnesiz ve hakkım dan fal ekmek verilmez! Fekat sehirde karnesiz Ekmek bulmak as)â güç değildir; yeter ki kırk €li kuruşu gözden çıkaran bulun sun! Feriköy mıntakasında bir fırın kapattırıldı; o zamandanberi ora” larda ekmek sikintit hüküm sü rüyor; karneleri ellerinde kalarak hakların! kaybedepler bile oluyor. Belediye halkı mr idare ediyor, yoksa halk mr belediyeyi? Doğrus su sudur ki, hiçbiri... İkisi de ken- di âleminde, yuvarlanıp gidiyor! Harpte olmadığımız halde harp zenginlerin yaratan, halkı harp havası isinde bunaltan nedir? Teş kilâtsez'ik? Medeni devletin başlıca ve en büyük kudreti teşkilâttan doğar, İstiklâl harbi mucizesini Yaratan » lar, İnönü, Sekarya ve Dumlupr nar seferlerini kazananlar, köhne bir devletin ankazi arasıdan gene bir devlet yerstalar biz değil mi. yiz? O büyük işler yanında bunlar 0 kadar ehemmiyetsir ki... Hükü» metin bir fiskesi fırsat düşkünle » rini yere sermeğe yeter? KADIRCAN KAFLI İki ihtikâr suçlusu tevkif edildi İzak adında bir tacirle Ahmet