Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
A o üir ._'z_ 'l[uırlklleırdle Tiyatro Meselesi Yazan: Bir tarafta Bay İsmail Hâmi 'anişmend ve Bay Kemal Emin; diğer tarafta da Bay İşinail Habib ve Bay Selim Nüzhet arasinda a. uıljan “Türklerde tiyatro var muy. 11? Yok muydu”” münakaşası, hâ, Ç zaman zaman kendini gazete Utunlarında — göstermekteilir, İs. ajl Habib ile Seilm Nüzhetin, bu “Üüyük hatasını, bu kadtr canlan” UOirarak yüze vurmak, ve onu dur. vadan tertadi ettirmek — görülme- iş bir şeydir diyebi'iriz, Bu münakasada, tiyatronun bu. gınup bülunmadığı sade Osmanlı ürkleri arasında aranmaktadır. daha ileriye gitmek ve bunü eski samanlatda aramak, nedense ih. mal ediliyor! Başlıbaşiına ne Selçuk, ne de bir Osmanlı medeniyeti yoktur, Belki vek muhtesem olan eski orta As- ya Türk medeniyetinin buralara gelmiş ve serpilmiş Lbir — parçası vardır, Buna yülniz sanat değil, künun ve hattâ askeri teşkilâtları. mız da dahildir, Yani küçük As. ya, orta Asya varlığını terennüm eder, Orta Asvada olan burada da var demekhtir, Acaba orta Asyada, bugün anla dığımız sekilde bir tiyatro mevcut muydu? Osmanlı devrinde birkaç olarak gösterilen tiyatrolar, bu orta Asya tiyatro sanatından müL hem miydiler? Bay Selim Nüzhetle İsmail Ha - bibe, bir daha hata yapmasına im. kân vermivecek, ve Türk gençliği- ne yanlış bir bilgi telkin etmiye- cek olan bu hususu burada teba. rüz ettirmek isteriz, İslâm ordularının Türkistanı is- tilâsmdan bir buçuk asır sonra, Arap müvqulılel'inılen meşhur Narchakhi buü piyeslerden birisini pek canlı olarak görmüstür, İslâm ordularının orta asya İs. tilüları hengâmımda, Araplar si - Jâhla Türkleri yola getirmek imkâ. nn hülamamışlardı 1)., Bu sebep. ben (Kutbiye) bircok hiylelere, en” trikalara tevessüil etmek mecburi. yetinde kalıyordu, Bua sırada (Bu- hüra)da gayet dilber bir Türk ka, dını hükümdarlık ediyordu, Arap tarihleri bize bu kadının ismini söylemezler, Sade “hatun” demek. e “atifa ederler, Bu güzel “hatun” sadece Buha- ra şehrine hükmediyor idiyse da, burası eski Türk dini saliklerinin bir hac merkezi olması itibarile pok hüyük bir ehemmiyete sahip. ti, Büyük Türk kahramanı (Efras. yabim torunlarından (Siyavas)un bura'a yattığı rivâyet olunuyor. du, İslâm ordularınımn istilâları her: gümında değil, hattâ ondan ö'r buüçük asır sonra da, burada aylu " (haeyer bizyat Narsakhinin görüp anlatması2), “Hatem'an — hilkünr ran olduğu zamanlardaki nufuzu. nün ve derece yüksek — olduğuna bir delildir, Bu kadlın, (Kutbiye) — ordusunu çok fena bir vaziyete sokmuştu. Hattâ 724 de islâm orduları, baş « larında kamandanları (Servet bin ebt Bahriddarimi) — olduğu halde, (Gültekin)in şimalden gelen ordu. larma yirmi bin ölü terkederek tokilmek mecburiyetinde La'mış , lardı, Yine aynı hatun, Kutbiye - yi dört ay muhasara altında bı . raktırtmıştı. (Kutbiye) Çinliterle e Tibetlilerle anlaşmayıp da ön - R. ©. larla ittifak etmemiş olsaydı, çok hena bir vaziyete düşecek, ve bok li de büralardan . ilelebed ayrıl. mak mecburiyetinde — kalacaktı. Bütün bunları yaptırtan da bu gü zel hatuan idi, Kurnaz (Kutbiye) yakasını gü, ze) katundan kurtarmak için bir çare düşlündü Son derecede güzel bir erkek olan Arap süvarısı (Sar it bin Osman)ı elçi sıfatile; yalnız potinleri yirmi bin dirhem- baha . sında, âlet kadar güzel ve şık Türk kıralicesinin yanın: gönder. di, (Sait) bu putperst kadını gö * rür görmez çılgınca sevdi, Türk kıraliçesi da ona güler yüz göster. miş olacak ti, en nihayet araların da evvelâ kulaklara sonra da ge- veze dudaklara — intikal eden bir dedikodu yayıldı, ('hutbıve) bu dedikoduyu lıörüklu; ör, Şairlerin sazlarına düşürüyor, halk arasın . (a şarlılarını çağırtıyordu3ğ), Şa. irler (Hatun)un çocuğunun bile (Sait)in mahsulü olduğunu söylü * yorlardı. Galeyan eden halâ kıra £ liçeyi Butaradan kovdu, İşte bu bal bir piyes mevzuu olarak suh « neye konuldu, Bir buçuk asır son. ra da bizzat Narşakhi bunm sey - retti. Narşakhi bize bu tiyatroyu şu suretle tasvir eder: “Sahnede ev * velâ hatuna kırmızı bir çadır için . de, etrafı avlularla muhat devasâ bir Arap gösterilir, Hatun bunu görür görmez bayılır, Tekrar ken- disine geldiği zaman, ne ölü, ne kırmızılık yoktür. Penbelikler için de güzel Arap süvarisi — (öaid)in kolları arasındadır, Şaşırır, Niha « yet aşk başlar, Bu aşkın bir mah. sülü dünyaya gelir, Fakat halk ga leyan içindedir. Nihayet âsiler ha tunun kolundan tutunca önü tahr tından imndirirler, Ve şehrin kapı. sına kadar götürüp oradan dışarı ya atarlart) , Şu basit * tariften —anladığımız Jarile, muayyen bir vakayı temsil eden bir sahne vardır. Orada her aktör, bir rejisörün nezareti al « tında muayyen rolünü Almış ve öy namiıştır. Piyes tulünt — değildir. Yazılmış, hazırlanmış, parçaları terennüm eder, Bu piyesin muüsiki sini idare eden ve bütün aktürle. ri kendisine bağlıyan bir orkestra şefi de mavcuttur, Tek bir tabirle, bugünkü vaziyeti ifade ve tasvir eden tam bir operettir. Bunun zihi yüzlerce misal mev” cuttur, Fakat snde şu küçük mi - sSa! gözümüzün önünde durarken, “Türklerde tiyatro Tanzimat ile başladı!” demek, gafletten başka bir $e yifade edemezdi, Orta Asyadaki tiyatronun, kü - çük Asyadaki Osmanlı Türklerine intikal etmemesine İmkân yoktu, Çünkü netica ihbarile küçük Asya Türkleri, orta Asyadan bu kültü. rü hâmil olarak buraya gelmişler. di, )1 Löon Cahun: Inupdnctıgn, F, 137 .' 2) Narchakhi: p. 4B * 3) Narchkhi: p, 261 COUMA 14 HAZİRAN Kosondiye ile otelden çıktık ve İsviçreden bir Hcaret heyeti geliyor Yakında İsviçreden şehrimize bir ticaret heyetinin gölmesi bek- lenmektedir, Şimdilik Türkiye ile İsviçre arasmda mübadele edilen _mıllar meyanında saat, kuru mey vaymakine bulunmaktadır, Lâstik tevziatı Dün öfise gelen yeni bir emirle ötömobillere lâstik tevziât! işinin bundan böyle alâkadar — acenteler tarafından yapılması bildirilmiş - Ancak acentelerin hangi esasa göre, kimlere, ne şekilde ve ne va- : kit tevziat yapacağı henüz bildiri! — Mmemistir. Bu karar tevziat bir müddet geciktirmiş bulunn'ak işini Ü- (İkdam) gazetesi “İkdam" gasttesinin örft idare - kemutanlığı kararile muvakkaten kmtühğtwm z Jan Jores meydanının kalabalığı içersine karıştık Otomobil, otomn bil, her tarafta otamobil. Halk kahvelerde oturmuş veya ayakta bekliyor. Tura her dakika kam” yonlar geliyor. Kamyonlar kadın” h erkekli zavallr insanlarla dolu... Bunlar belki de Panristen boşaltı - lan ameledir. Kahvelerde oturatı lar öyle yorgun ki! Oturdukları yerde uyuklüyorlar... Gelirken yol | da kamyonlarda uyumuasş veya bıı- dakika uyumamış olanlar da var. Yağmuar yağıyor, muhaceretin fecaatini artırmak için bir bu ek. sikti. Kosandiye ile beraber ayak: ta bir kahvade kahve iclik ve S1 * cak çörekler yedik, Dütün yüzler. Ce ümitsizlik Tadesi var, Yalnız tiraş olmamış, yıkanmamış bir de. Kkanlı, boğazını yırtan kahvelerle gülerek bir bardak daha beyaz şa. rap istiyor; zilzurma sarhaşz bir a« Ünm. Bordoaya gitmek üzera olan Gor dan Vaterfild ile kursılaştım. Ba. na Havas ajansı memmnrlarının da hareket hazırlığı yaptıklarımı söy. TTTT TT # i hakikat şadur: Masiki ile, dekor - | 4) Op. Cit. ) Pirinç ve zeyünyağı beyannameleri Büugünden itibaren bir hafta içinde verilecek A ——— Memurlar koopera- F p tifi pirimç dağılıyor Ellerinde satmak — maksadile çeltik, pirinc ve zeyt.nyağı bulun" duran tüccar ve fahrikatörler tu malların miztarını ve bulunduğu yeri gözteren bir beyannameyi be- dGiye reiğliğine vermağe mecbur tutulmuslardır, Beyannamelerin bu günden iti” baren bir hafta zarfında verilmesi lâzmdir, Şehrimize getirilecek çeltik, pi- rinç Ve Zeytinyağlar dubhi aylır su Tetle beyanrarleye tâhi tütulmüş | tur. Diğer taraftan yeni kurulan vi- lâyet memür Ve müstahdemler kör cperatifi bugünden itibaren bütün crtaklarına kilosu 120 kuruştan Pirinç tevziine baslıyacaktır. İlk parti 3 er kdlo olacak ve yül niz ortaklara verilecektir. Her or tağın taahhüdünü ifa ettiğine üsir e'indek; maukbuzlarını koopa . ratif —merkezine goetemıce ri küfk- dir, Romanyâdan 209 bandaj geldi Bunlarla ancak seferdeki tramvaylar muhafaza edilebilecek Romanyaya sipâriş edilen bandaj. lardan 200 tanesi gümrüğe gelmiştir. Bu bandajlarla şimdi işlemekte olan tramvaylarm aynen muhafazası ka , bil olacaklur, Depolara çekilen diğer işlemesi için — mütebaki gelmesi lâztmdiır. arabaların bandajların - balık saiışları fslanbulda balık bulunmadı" ğı zamanlar soğukhava deposundan buraya bile balik gönderilebilecek Ankaradan bildirildifine göre An | karada yeni kürulan soğuk hava de. poftunda kilosu 45 kuruştan toörik sa, tılmakta ve nisbeten ucuz olan bu ba, lıklar, râğbet görmektedir. Münaka, lât vekâleti İskenderun Mersin, İz , mir, Samsun gibi deniz şehirlerinden ve iç göllerden Ankaradaki soğukha, va deposuna balrk nakli tçin hazırlık. lar yapmaktadır. Bu takdirde, İstan. bulda balrk bulunmadığı veya az öl. duğu takdirde depodan — çıkarılacak balıklar, şehrimize — gönderilecektir. Tesisat lamamlandıktan sonra ÂAn . karada haftada iki gün mecburi balık yenecektir. Çanakkale vapuru limanımıza geldi İzmir civarında Çeşmede kara « ya oturduktan sonra yüzdürülen Çanakkale vapuru dün limanımıza gelmiştir. Vapurun yarası burada tamir olunacaktır. Ankarada taze. ! elin_ gittiği evde neler yapmış!?.. “Vazgeç bu işten be oğlum, te bu kızdan sana artık hayır yok ,, — Kızım sen bu eve gelin olma. gü mr gittin hırsız olmağa mı? — A a daha neler? — Daha neleri falan yok v rak böyle söylüyor, 17 yaşmda, uzun boylu siyah ipek mantolu, mat tenli genç kız, hâkimin bu sözleri üzerine derin bir hicap hissetmiş gibi — elleriyle yüzünü kapıyarak: — Hiii hâkim bey, dedi, hiç böy le şey olur muü, Hepsi yalan, ifti. ra,.. Asıl ben onlardan davacıyını, — Yaaa?,, — Tebiü, tabil ya, Asıl ben da. vacıyım, Bilâkis kaynanam olacak bu kağında benim bir hohca elbi" selerim kaldı, Güya beni oğluna gelin edecekti. Evine aldı, zorla- oğlunun koynuna soktu behni... — ÜÖyle şey olmaz, Bu memle. ketin polisi var, kannnu ver, Bu isler zorla olmaz, Hem bu bir de. Bil çİki değil, tam üç defa teker - rür etmiş, ” Bir defa çalmış, taçmısam Son. ra da gelip yalvarmış, yakarmış, kendini alffettirmişsin, Uslu edeb Hi oturup nikâhımı bekliyecik yerr de yine hırsızlık yapmışsın bu ise tam Üçünetsü, Hırsızlık suçlusu genç kızın ce. vap Vermesine meydan kalmadan kendisinden davacı olnn ihtiyar uzün bovlu kadın ayağa kalktı: — Ya ne demezsin hükim bey. ciğim, te bu kız büledir.. evvelden komşucağımızdı. Bir gün ailesi, bilmem neden kendisini sokağa kovdu, Başka bir evde yine bik mem ne kabahat işlemiş oradan da attıalr, Yavrucağa acıdım, Ba. basıma yalvardım, barıştırdım ve oğluma gelin diye yanıma aldım, “İki ay wı, iki Baçük Hy mir öğ fumla nişanlı olarak kaldı, — Ama bu müddet zarfında ka rı koca gibi yaşamışlar, — Te orasmı ben bilmiyorum hâkim beyciğim “ma belki de bir. leşmişlerdir. Lâkin n& zarar oğul cuğum kendisini alacaktı. Buna ha. zırlanryorduk, Gel raman git Za. man bir de bakarız, ki bizim gelin ortada yok, Etrafa bir göz atınca işi anladık, Meğerleyim birkaç boh ta eşyayı toplamış, kaçmış, Ne kadar olka oğlumun ilk göz ağrısı, Aradık taradık, kendisini bulduk, İki göz iki çeşme, Eh oğul cuğumun hatırası için affettik, Ama gelinliğini bekleyin baş kö Şede oturacağına yine bir şeyler tahp kaçtı. Zanr dedim, kızın ni kâhta gözü yok, O 'kadar dedim bi- zimkine: — Vazgeç bu isten be oğtum. Te artık s#ana bu kızdan hayır yok, — Olmaz anne olmaz, İyi kız . dır güzel kızdır, kimbilir anasının mı, babasmın mı ihtiyacı vardır, da bunları yapmıştır, — İyi be oğlum üle olsun de- dik ve 49 liralık eşyayı tmuattuk, Ama hâkim beyciğim can çıkar huy çıkmaz doğru sözmüş meğer, Aradan bir hafta geçti, Seçmedi 620 kuruş para 155 kuruş ufaklık, Alekumder Veri |ledi, Konservatuvarda Albay To. manın konfernasma gittim. Albay geldi, Pariste yaptığı gibi burada da herkesten evvel kirisi kırmış, İstihbarat nazırlığında Havas a-. Jansmm memurları, — valizleri el. lerinde sağa sola koşup duruyor « lar, Herkes caddeyi tütuyor, Akti. yon Fransez muharritlerinden ih , üyar Piko dö Pledron İle karşı - laştım, konustuk: - — Herkes gidiyor , — Neraye? — Baordaya, Bitkin bir sesle ilâve ediyor: — Zavallı Fransa, zavallı Fran sa ten bu hale gelecek miydin? Fransanın bu hale gelişinde Muzaffer Esen Aktiyon Fransezin ağır bir mesu” liyet hissesi olduğunu ona söyle « mek istiyorum; fakat şimdi mü - nakaşanın Sırası değil ve sonra” zavallı adama acıyorum da, Bana Morasm Puatyede —olduğunu ve gazetenin orada çıktığını söylü | yör, fakat simdi ne olacağını lııl - Tajyor, dilberi bulmak icin sokaklarda serseri gibi dolaştım; sokaklarda belabalık gittikte artıyor. Madam Kutar sışman vüecndu. böyalı ceh” vesile nemacak bir halde, Oturdu. Bu kahveye beni de çağırdı ve sordu: — Fransa yarım teslim mi olu. yöor? “timali aklıma bile getirmiyorum. ' Vdi, harpten iki altın kaplama bilezik, bir sarı ipek-entari, bir jorjet entari, bir beyaz eteklik... — Kısza kes hanım, Bunların hepsi tahsikat evrakında yazılı, — Te burama tak! demiştir de, evlâdım ondan sayayorum, Fato, adındaki genç kızın yüzü kıpkırmızı kesilmiş, şıpır sıpır ter. liyordu, — Yalan efendim, yalan, diye bağırdı, hiçbir sey yapmadım, Bi « lâkis benim bir bohça — camaşırım onlarda kaldı, Hem bu kadın yok mu bu ka, dın? Oğla bana nikâh yapacaktı, bu müâni oldu, — Demek, çalmadım. diyorsun? — Elbette, — Öyle ise çağırm şahitleri, İlk şahit Hasan adında bir kü” feci idi, — Bir gün hâkim bey, dedi, ka. pı önünde otururken gelin hanım elinde bir bohça ile önümüzden geçti, surlara doğru düzlendi gitti. Amı., hamama mı gıder başka yere mi orasını bilmem, İkinci şahit de Hüsniye adında bit kadındı, Kucağında bir küçük çocukla mahkemeye girdi ve kü. fecinin söylediklerini tekrarladı: — Bir de ne göreyim gelin ha- tim kapıya inmiş, bir sağa, bir sola baktı, Ve koltüğündak; büyü. cek bohça ile bızlı bhızlı surlara doğru gitti, Ama hamama mr gider, yoksa baska yere mi? Orasmı bilmert, Diğer şahitler gelmemisti. Mah- keme bunların da celbine Tüzum görerek muhakemeyi başka bir güne bırraktı, Genç kız mahkemeden çıkarken ekrar tekrar yeminler ediyor ve çılımdılmı M wamm Hâkim: — Bakayım muhakeme nisin, suçsuz isen elbette beraet. edersin dedi. Genç kız bunun Üzerine: — Pekiyi efendim pekiyi,. öyle ise Allaharsmarladık! diyerek mah kemeden çıktı, j NİNAT SAZİ Bir kara liste hazırlanacak Şehrimizde bulunan Ticaret Ve- kâleti müstesşarı Cahit Zamângil, dün de tetkiklerine devam etmiş ve ticaret öfisinde yapılan bir top" lantıya riyaset etmiştir. Diğer taraftan tafsşişin men'i kanünu mucibince ticaret odası ih" tikâra sapan tacirler iğin bir kara İiste hazırlryacaktır, Bu liste ilân olunacaktır, ç —0 Bayramda cezalndırılanlar Emniyet altımncı gübe müdürlü. ğü geber bayramı içersinde tram” vaydan Aatlıyan 56 kişiden birer Hra parma cezası almış, karnesiz otomobili süren bir goföre beş li ra, beyanname vermiyen bir oto. mohil sahibine üç ilra para cezası kesmiştir, İR şoför birkaç diş yaptıra” cakmış; disçiye gitmiş; pa, zarlık etmeden işe başlanmiış ve kitirümiş, Para vermek sırafil ge lince şoför elini cebine daldırmış; bir yığın beşlik ve onluk banknot- lar oıkarmış; üç yüz lira kadar varmış, Dişciye: z , — Buyurun, hakkınız ne ise bu. nun içinden alm! — Ot&uz besş Jiradır, Şoför bu parayı seve Seve ver” miş Ve demiş ki: ” — Hepsini de alsanız cok gör. mem; helâl olsun! Allaha şükür, bol bol kazanıyoruz, İşler gayet tıkırmında gidiyor! Hovarda bir adammış da böyle yapmış; doğruyu da söylemiş, Geçenlerde bir tüccar diğerite sormuş! ; — Ayda ne kazanıyorsun ? — Üç yüz ljira kadar tutar, — Yazık! Ben temmuzda on iki bin, ağustosta on bir bin, birinc- teşrinde on beş bin lira kazandım da beğenmiyorum. Bir tahtada ve bir lâfta yüz bin kazanan var, Hal buki Sermayesi bunun yarısı tüt- maz, Harp biter diye ödüm kopu- yar. Şimd; başka bir glış veriş yapr mak üzer:yim, sulh olmazsa bir seneye kadar milyoner olacağım! Bu harp başladığı sırada denil. di ki: — Geçen dünva harbinde ola"ı hâdiselere meydan vermiyeceğiz!: hiç kimgse başkalarının — sırtından meşru olmrıyan bir şekilde kazanç lar temin edemiyetektir; harn zenginleri türemiyecektir. Birçok iddiaların, tahminlerin hep aksi çıktı, Geçen dünya Har « binde olanlar hâlâ hatıralarımız - dadır, “Bulgur Palas"lar, “Buy” ram Zade'ler şimdi ne oldular? Bir Almanya seyahati için harcü nan yürmi bin liralar, Viyanalı artist Miloviçin sigarasını bin li« ralik banlkmmotla yakanlar, millet tamur gibi ekmeği fırınlar önünde uzun zaman paspas olduktan, sött- ra ancak bulürken kar gibi fıran « cala yiyenler, motör gezintileri, esrarlı apartrmanalrda geçen yüz kızartıcı sefahat geceleri ve daha * nDeler neler!., " Belediyea meselâ Küuruçeşmeden * Beyoğluna bir ton kömürün taşıma Ücretini dört lira olarak tayin et mis; herkes ik; ton için yirmi yir. mi bes lira Vermefe mecbur olu * yor, Kimseye karnesiz ve hakkin: dan fazal ekmek verilmez! Fakat sehirde karnesiz ekmek bulmak aslâ güç değildir; yeter ki kırk e!i kuruşu gozâen çıkaran bulun: sun! Feriköy mıntakasında bir firin kapattırıldı; o zamandanberi ora" Jarda ekmek sıkmtıst hüküm sü | rüyor; karneleri ellerinde kalarak haklarmı kaybedenler bile oluyor. Belediye hülkı mr idare ediyor, yoksa halk mrt belediyeyi? Doğru: su gudur ki, hiçbiri... İkisi de ken: di âleminde, yuvarlanıp gidiyor! Harpte olmadığımız halde harp zenginlerini yaratan, halkı harp havası icinde bunaltan nedir? Teş - kilâtsızlık! Medeni devletin başlıca ve en büyük kudreti teşkilâttan — doğfar. İstiklâl harbi mucizesini varatan - lar, İnönü, Sakarya ve Dumlupr nar zaferlerini kazananlar, köhne bir devletin ankazı arasıdan gene bir devlet yaratalar biz değil mi. viz? O büyük işler yanında bunlar o kadat ehemmiyetsiz ki... Hükü « Mücadeleya sonuna kadar devam edileceğinden eminim, Söylediğim sözlere ben de inan- mıyorum, sonra dün başrmâa ge * lenleri hatırlryarak ilâve ettim: — Esasten böyle şeyleri kahve, lerde münakaşt etmeği sevmem, Kutar da asker üniformasile gel bahsediyor: — Üsüle dajir nutuk Fransada yazıldı; fakat Almanyada tatbik ediliyor, bu metodun zaferidir, Paris, Paris! Acban şimdi Pa - riste neler oluyor, Tüyleri bahçe. sinde yine çiçekler var mı? Piyer amca, zavallı ihtiyarcık ne oldu? Gabi otele döndü, Bir yerden Al - manların Parise girdiğini işitmüş. Bu sözü dinlerken ben Turda, ote lin salonunda, kırmızı bir koltuğa oturmuş bulunuyorum, Pencere . lörde dantelâ perdeler var, Mühim bir haber beklemek için iyi bir dekor, Bu sabah sanslire giderken AL berla karsılastım. Çehresinde ala, ya benziyen bir münt dnînşryor “Harbı kaybettik, dedi, bu sizin metin bir fiskesi fırsat düşkünle » rini yere sermeğe yeter! KADIRCAN KAFL! İki ihtikâr suçluasu tevkif — edildi İzak adında bir tacirle Ahmet ve Mehmet adında iki kardeş yük: — sek fiyatla asid oksalid satmak S- - l