1 AGUS1US — 1942 ÇÖRÇiL' Bmerikadan ingiltereye getiren pilot anlatıyor: | Çörçi!, pilot dairesine girince, tayyareyi kullanmwıya o kadar hevesli yörünüyordu ki, onu yerime oturttum. Işte, böylece, Ingiliz Başvekili, tayyarecilik etti ve tsyereyi yirmi dakika idare etti AŞIRI GAYRETİN SONU: DİVANIHARP NGİLİZ ordusu sıhhiye efra dından ikisi, son günlerde, Mıtalarından firor eürmile divnu, harbe veriimişlerdi, Bunlardan bi: risi, Kinz ismide bir sıhhiye ça « vöşu,. diğeri de, Kütberton ismin. de bir sıhhiye nzferi, Çavuş verdiği cevapta, İutasır. dan kaçmadığını, bilâkis hiç kim - senin yapamıyacağı bir şey yap. maf, herkesin takdirini kazanmak emeliyle kıtasından ayrıldığını söy ye ve yaptığı işi de şöyle «an - CMuştar : Ben, büyük bir i$ görmek isti - “Bordum, Düşüntüm, taşındım: Ya uma bir arkadaş alır, Almanların işgal ettiği Fransız sahiline çıkar, sam, orada fabrikalar tahrip eder, gemiler batırabilirim, dedim, Başvekil OÇörçile bir mektupla maksadımı bildirdim ve cevap bek lemeden garp sahiline gittim, C- rada, Fransız sahiline geçmek için Mir fırsat gözlüyordum, Bu sırala, Kütbertonla du ân - lastırı, Nihgyet, elimize bir kano otemobil gecirdik, içine atlaymen, yola koyuldık. Yonmuda birar yiyeceğimiz, suyumuz vardı; fakat kanomuz, denizde yan yattı, yiye ceğimiz suya düştü, gitti, Biz, Fransız sahilinde, Şerburg kıyısına çılıtık, Geceydi. Arkada - em, ortalığı keşfetmek için kaya bğa tırmavdı, Orada Almanlarm | konuştukları işitmiş, bu sırada, | Almanlar, denizde projektörler | gezdirmeğe başladılar, Kanomuza | atladık, diğer bir yere çikmak Üzes re yola koyulduk, R: Biraz suyumuz vardı, Onu ida re ile içiyorduk. Yiyeceğimiz ol - madığı için, aç duruyorduk, Geceleyin, böyle giderken, yaln şaşırdık, Zaten hareketimizde 7 galon benzin almıştık, Bir müddet gittikten sonra benzinimiz tüken, Âi, Dönizin ortasmda kaldık, Ru hal, on bes ün sürdü. Ağım oyncak bir şeyimiz yoktu, Suyu - mx da, çok azaldığı için, günde bir kaçar kaşık su içiyorduk, Bereket verin, bizi bir İngiliz tayyaresi gördü, O civarda bulu » man bir destroyere haher vermiş. Destroyer de gelip bizi kurtardı, Divamharp, çevuş Kinr ile ne « fer Kütbertonum söylediklerine i. manarak, firar cürmünden beratt- lerine karar vermekle beraber, ku talarmdan izinsi? ayrıldıklarından dolayı ildsini de hapse mahküm etti, ki abbab çavuşlar, Dimyada pi- rince giderken, evdeki bulgurdan oldular, ÇÖRÇİL TAYYAREDE Ti Dubba yüzbaşı Rogers, İngil- terenin Atlantik hava filosunun ©n iyi pilotlarından biridir. İngiliz Başvekili Çörçil, Amerikaya gide. derek Cilmhurreisi üzvolti ziya üşünde İngi. , bu tayyare» elyi hifkümet reisini sağ salim ge- tirmiye memur etmiştir, 26 yaşmda bulunan yüzbası Ro » ger bu seyahat hakkımda, bir İn. gPiz gazçtesine şu malümatı ver - miştir: Çörçil, her şey harekete hazır bulunduğu bir andn Bervirk tay - yaresine girdi, Yanmda Lord Bea. verbrook İle Sir Charles Portal, Sir Dudley Pound vardır, Başvekil hususi kamarasma gi- rine yerine geçiş oturdu, Ptrafı « na bakışmda tayyarenin büyüklü , ğünden ve konfordan memnuniye- tİ bissolunuyordu, Berrak bir kış sahalı; idi, Yolenlar, sabah kahval. tılarını yerken, tayyare kaydı ve hiç sarsılmadan havalandı, Kahvaltıdan sonra Mister Çör. çile tayyarenin kontrol odasmi xi, yeret etmesini teklif ettim. Mem - non oldu ve derhal beni takih etti, Kendisine, tayyarecileri takdim ettim ve ekerimiyetli olan her 30 vi gösterdim. O, bir sürü saller sorarak, tekiz telgraf ületlerini vesaireyi tetkik etti, Buradan pi, lot dairesine geçtik, © tayyareyi sevk ve ilareye merak ediyorün. Bunu hissettim ve kenrisine tay - yareyi idâre etmesini teklif ettin, Sevinçle kabul etti ve yerime otur. du, Yanmdald muavinime de, Yü» vaya, ancak, bâşvekilin bir hata yapması halindş müdahale etmesi” İ Bl rica ettim, Hükümet reisi, kibrit çakmakta bir tehlike olup olmadığı sordu. “Hayır” dedim, İri yaprak dzara sm yaktıktan sonra yerime otur, du, Böylece, Bervizk tayyuresini yirmi dakika idare ett!, Hattâ bir kaç virajda bile, o dindar maharet gösterdi ki, mislahale etmiye lü « zam görmedim, Başvekil bundan sonra, kabine « sing kapandı ve busesi kâtibi ile calısmıya başladı, Bu çalışma, tâ Bemudes adaları görürnlünceye kadar devam etti, Kendisine yere inme?den evvel, adaların tirerinde birkaç devir yapmamızı teklif et. tim, Kabul etti ve tekrar pilot da- vresine geldi ve muavinimin yeri ne olurdu Ve yere İninceye kadar buradan ayrılmadı, Hava o kadar müsajtti ki, mus, vinimin yardımma muhtaç olma » i tayyareyi rahatça vere indir » İm, * Bernades adalarmdan hareketi, m'zile de saat 17 yi 25 geçe mva #alet edeceğimizi besapladığımız Yiymoutha adar yolculuğumuz - da da dikkate şayan bir hâdise ce, reyon etmedi, Ben, her fki saatte bir başvekile , Şişman bir arabacı tarafından & dare edilen iâstik tekerlekli, kadife döşeli şık bir yaylı araba, derebeyi Gryabovun “evinin önünde durdu. Arabadan inen xadeğin cemiyel reisi Feodor Andreyiç Otsovu, yü sünden uyku akan uşak holde kar» gıladı. N Cemiyet reisi: * — Evdeler mi? diye sordu, — Hayır efendim, : hanımefendi çocuklarla bersber misafirliğe gib liler, beyefendi de mürebbiye ile balık tutuyorlar. Ta sabahlanberi,.. Otsov, biraz durdu, düşündü ve dereye, Gryabovu aramıya gitti, O- nu. evden Iki kilometre kadar öte - de, dere kenarında buldu, Dik sa « hilden aşağıya baktığı ve orada Gryabovu gördüğü aman kendini gülmekten alamadı... İri yapılı, şiş man, kocaman kafalı Gryabov, yere Türk usulü bağdaş kararak oturmüş balık tutuyordu. Şapkası ensesin » deydi, Kiraralı yana kaymıştı. Os bun yanında, ürün boylu, değnek, Elb! ince, patink yengeç gözlü İnci- Hiz mürebbiye ayakla duruyordu. Kocaman burnu kancayı andırıyor. du, Üzerinde beyaz müslin bir ente ri vaniı, bunun arasından zayıf, s3 rı omuzları görünüyordu. Altın ke merinde küçücük altın soat asıhy » dı, O da balık tutuyordu. Her ki sinin etrafında ölü bir sessizlik hü küm sürüyordu, İkisi de, | östünde olta mantarları yüzeneşlere kadar hareketsizdi. Olsav, gülerek: n — Ne muilu böyle Bahk tutanla- ral dedi, Merhaba. İvan Kuzmiç, Gryabov, gözünü sudan ayırmı » yarak: —v du, — Gördüğün «ibi, Sen de hil bn zırvanla üğraşıyorsun! o Demek vazgeçemedin? — Ne gezer, Bülün gün ti sabah | danberi buradayım... Bugün, her ne | dense fena tutuluyor. Ne ben bir | sey tutabildim, ne de ba kikirik, oturup duruyoruz, hiç olmazsa Şey tanın kuyruğunu yakalasak! Nere * deyse, İmdat, diye bağıracağım. — Sen de vazgeç. Gidip vodka İr çelim! — Dur. Belki bir şey tutarız. Akşam üzeri balıklar daha iyi gelir, İşle birader, tâ sabahtanberi bura * da oturuyorum! Öyle cansıkıntısı ki tarif bile edemem, Bu balık tut mak sevdasına nereden kapıldım, kapılmaz olaydım! Zırva oldağanu bildiğim halde oturuyorum! Bir ak çak, bir kürek mahkömu gibi otu. ruyor ve bir budala gibi elik alık suya bakıyorum! Harmana gidip nezaret elmek lâzım. ben se balık , Sen mi geldin diye sor variyetimizi, süratimizi, geçtiği - miz mesafeyi, esans mevcadumu » xa bildiren birer pusula veriyor » dum, Hükümet reisi il, arkadaşla” İ rı tayyarenin ötesi berisi hakkım. | da birçok sunller soruyorlardı. Gece bulutsuz bir semada uçtu, İ ğumnz bir zamanda Başvekille Lord Benverbrook kontrol dalre « sinde beni ziyarete geldiler, Her ikisi de seyahatlerinden çok meni nun oldukları söylüyorlardı. Hat A, gördüğüm vazifeye gıbta ettik lerini de iddia ettiler, Sonra çeki, Bip gittiler, Çörçil dşrin bir uykuya daldı, 2ord Beaverbrwok, bütün geceyi kitap okumakla geçirdi, İngiliz adaları göründüğü zaman Başvekil pilot dairesine geldi ve inyyare İninceye kadar oradan ay. rlmadı, Esaitsımız İngilterenin en uzak şehrine gidebilecek kadar vardı; fakat bir kaç saat evvel, aldığımız bir telsizde, Piymouthda beklen » diğimiz bildirilmişti. Oradaki tay, meydanma da, daha kolay - ca inebilecektik, Tayyareyi, orayı doğru çevirdim, Piymouthda hir hava kuvveti bizi karşıladı. Yerde de Başvekil coşkun tezahüratla karşılandı, Hava seyahatimiz, 17 saat 55 dakika stirmüşti, oL kerre HABER — Akşam postası Yıldı. Parjsteki evinde örgü örüyor, yanıbaşında nişanlısmın fotoğrafı Albionun kız! Yazan: A. ÇEHOV Rusçadan çeviren: SERVET LUNEL tutuyorum, Dün. Haponyevde tak « dis merasimi vardı, gitmedim, ba miymınlıyla,,, Bu cadalozla burada oturdum. Otsor, sıkılarak yan gözle müreb biyeye baktı: — Fakat. sen delirdin mi? diye sordu, Bir bayanın önünde küfredi- yorsun.., hem de onu. — Canı eehenneme! Hepsi bir, rusça anlamıyor. Sen İster methet, ister küfret ona göre hepsi bir! Şu buruna bak! İnsan, yalnız burnunu görünce bayıverir! Her gün ss bahtan akşama kadar beraber otu. ruyorur, bir tek lâf etse! Bostan korkuluğu gibi syakta durup gözle Tini belirlerek suya bakar. İngiliz kadını, esnedi, iğnedeki yemi değiştirdi ve oltayı suya attı, Giryabov, devam ederek: — Hayret ediyorum, birader, son derece hayret ediyprum! dedi, Bes dala karı on senedir Rusyada yaş» dığı halde rusça bir tek söz bilmi « yor! Bizimkilerden birisi onların memleketlerine gitse hemencecik çat pat onların dillerini konuşmıya başlardı... Şu buruna bak! Buruna bir bak! — E, sus anladık canım. ayıp, kadıncağıza niye hücum ediyorsun? — O, kadın değil, kız... Pelki de yavuklülar tahayyül ediyordur, co» daloz, Etrafa bir nevi küf kokusu * dur saçıyor,.. Ondan, elimde olmu » yarak nefret ediyom, birader! Soğukkanlılırla bakamıyorum! Kos caman gözleriyle şöyle bir baktı mı, kolumu trabzana çarmışım #ibi bütün vücudum ürperiyor, O da ba hik tutmasını seviyor. Baksına: Ba» hik tutmakla ulvi bir vaz'fe yapıyor muş gibi bir tavır takınıyor! Her şeye istihfafla bakıyor, Ayakta dur- muş, kerata. kendisinin dünyeya bir insan olarak geldiğini ve bine enaleyh 'tablatin sultan! sayılmak hakkına malik olduğunu idrak edi. yor, Ya adı nedir, biliyor musun? Vilka Şar Tfaysl Ful, İnsanın die Mi bile dönmüyor. Mürebbiye, kendi adini işidince burnunn yavaş yavaş Gryabovun tarafına o çevirdi ve isfihfaf | dolu gözlerle süzdü, Gözlerini Gryahav. dan Otsova kuldırdı, onu da istib fafa boğdu, Bütün bunları, bir deve gibi, sessiz, azamelle ve yavaş bir hareketle yapıyordu. Gryabov, kahkahayı atarak: — Gördün mü diye sordu, İşte alın size, demek istiyor! Hay seal kikirik! Bu yengeci yalnız çocuk » lar için tutuyorum, Çocuklar olma. sa ben onu çiftliğimin on kilomet re yakınına bile sokmazdım. Bu » run şahin gagasından farksır., Ya bel! Biliyor musun, bu kukla ban» üzun bir çiviyi hatırlatıyor, Elime bir çekiç alıp şöyle yere çakasım geliyor. Dur bakayım, Benim oltayı grliba gağalıyor. Gryabov ayağa fırladı ve kamışı çekti, Olta gerildi. oOGryabov bir daha çekti ve oltayı çıkaramadı. — Takıldı! dedi ve yözünü bu » ruşturdu, Hey Allah cezasını ver » sin. Gryabovun yüzünü teessür bürü dö. İçini çekerek. huysuzlanarak, yerinde dört dönerek ve Jânefler sa vurarak oltayı çekiştirmeye başla. dı. Çekiştirmeler hiç bir netice ver meyince Gryaborun yüzü sarardı. — Ne felâket! Şimdi suya girmek Me lala! — Vazgeç canım! — Olmaz... Akşam üzeri İyi tutoe Jayor.., Mey Allahım sen bilirsin! Suya girmek lüzum, Lâzım! Bilsen, 5 kadar soyunmak İstemiyorum ki! Mürebbiyeyi buradan deflemek İ « cap eder,. Onun gözü önünde 80. Yunmak ayıp olur. Ne de olsa ba» yan! Gryabov, çıkarıp attı. Mürebbiyeye hitaben: — Mis,. ose,. dedi, Mis Tfays! Je va pri.. Ona nasıl anlatayım. yas hu? Anlaman İçin sana nasıl söyle yeyim? Baksanıza, oraya! Oraya gidin! İşitiyor musun Mis Tfays, Gryabovu istihfafla süz şapkasıyla o kiravatım dü ve burnundan sesler çıkardı, — Ne anlamıyor musunuz? Sana buradan git, diyorlar! Soyunaca - dm cadaloz! Oraya gil! Oraya! Giryabov, misin kolundan çekdi, çeliliğı gösterdi ve çömeldi: yani, çalılığın arkasına git ve saklan, de» mek istiyordu. İngiliz kadın, enerjik bir şekilde kaşlarını oynattı, see » eyle uzun bir ingilizce hitnbede bu- Yondu. Derebeyleri gülmekten katıl dılar, — Hayatımda ilk defa onun sesi. ni işitişorum.. Sese diyecek yok! Anlamıyor! Şimdi ben ona ne yapn yım? —Vargeçl Gidip votka içelim! — Olmaz, di tam balık tutmo- nın sırası. Akşam,. Şimdi ne yap: yım? Bu ne musibet! Onun önünde soyunmak icap edecek. Gryabox, redingotunu ve Yeleğini çıkardı ve çizmelerini çıkarmak ü zere kuma oturdu , Cemiyet reisi, yumruğunu ağzını dayadı ve kahkahalarla gülerek: — Bana bak, İvan Kuzmiç dedi, bu senin yaptığına, aziz dostam, hr karet, istihza derler, £ — Kabahat kendisinde, niye an » lamıyordu? Bu ona ve bütün ecne « bilere ders olsun! Gryubov, çizmelerini, pantolonu » nu, İç çamişırını çıkardı ve Ademin elbisesiyle kaldı. Ostov, kasıklarını tuttu, Hem gülmekten, hem de utar- maktan kıpkirmızı olmuştu, Mü - rebbiye, kaşlarını oynattı ve gözle. rini kırpıştırdı... Onun renksiz yö“ zünde, mağrur, müstehzi bir tebes » süm belirdi ve kayboldu. Giryaboy, ketastarına vurarak: — Terim kurusun, dedi, Feder Andereyiç, !âtfen söylermisin,neden acaba her yaz Böğsümde © sivilceler” reydah oluyor? — Çabuk suyagir., yabut bir şeyle örtün! Hayvan! Gryaboy, suya ririp haç çıkarır. ken: — Hiç olmazsa azacık utansa, kahpe! Dedi, Uvv. Su bur gibi. Bak kaşlarını nasıl oynatıyor! Yerin den bile kıpırdamıyor. Kendisini her şeyin fevkinde görüyör.! He,he be. Bizleri adam yerine bile koymu yor! Dizlerine kadar suya girip ko. caman vücudünü gerdi ve gözünü kırparak : — Burası İngiltere değil, birader! Dedi. Mis Tfays, büyük bir soğukkanlılık Ya yemi değiştirdi, esnedi ve oltayı suya attı. Ötsov, utancından beşm çevirdi, oGryaboy, kendi - ollasını takıldığı yerden kurlandı, suya daldı | ve poflıyarak sahile çıktı, İki Ankika * sonra kumda oluruyor ve yine balık tutuyordu, i Danyel Daryö Evlendi Yakmda Fransanm eçnulmnda Per Pinyen şehrimde büyük bir düğün yapıldı, Aktün'itş filimleri ride yetecek büyük bir düğün. Zi» ra gelin çok fotojeniktir, Okuyucn. yu fazla mekakda bırakmamak içni gelinin isminide verolin, 25 yaşın. la otuzdan fazla filim çevirmiş için olan Daniyel Dar'5, Bu Daniel Darlönün ikinci evleni sidir, Danisl Dariönün ilk kocası seki tayyare subayı, eski yüzme şampiyonu, Blaoş Montelin eski kocası eski spor muharriri ve filim rejisörü olan Hanri Dökuvan idi. Daniel Dariö Dökuvanla evlendiği vakıt 18 yaşmda bulunuyordu, Dye lenir evlenmez aktris büyük bir şöhret kazandı, Bu şöhret. Meyer. Tinğ faclası filminden ileri geliyor. ân, Yıldızı birdenbire meşhur oden hâdise bu filmin bir saheseridir. Daniel filminde Arşidik Rodolf dan bir tokat yer ve buna mukabil çok tnbil bir tarzda şu sözleri söy. lemekle iktifa eder. — Zavallı gök istirab çekiyor. Sum... Filmin Ilk temsilinden itiharen Danlel Darjb birinci smuf bir yidır oldu, Derhal kendisini Holuvuttan çağırdılar, yıldız orada parlak bir mukavele imzuladı, Fatat bu mu. veffakiyetin neticelerinden istifade edemedi bir müddet sonra Hotivut dan kaçtı ve kocasından ayrıldı. İlk randevu filmini yaratan gü. Zel sanatkâr 1940 Sonteşrininden beri dul olarak Pariste yaşıyor ve mesleğipe devam ediyordu, Fakat Amerika yrldızm hayatında mühim bir rol oynamakla devem ederrkdi Çünkü Daniel Darjönün nişanlar Amerikadan geliyor, Bu nisank Antil adalarmda kücük bir Cum. huriyet olan Fen Dominik tabaasın dandır, Güzel bir ismi var: Porfir. yo Rubiroza, Ba isim hem çiçekleri hemde kıymetli taslar: hatarlatıyor Zira ruhi yahut, roz gül demektir. Bu delikanlı gençtir, *zarifdir sefarette steşeiik vazifesini görü. KER Bu ergarı tabakasında mösyö Rubirozanın resmi vardı İlk tanıştıkları gündenberi Dani el Darfö bu esmer diplomata sadık bir aşkla bağlanmıştır. Yuldum apartımanmın bütün mobilyağları üzerinde, el çantasmda, tabaka. smda, pudra kutusunun üzerinde genç. diplomatın resmi vardır, Bu çılğın aşlım devası ancak genç dip- lomatla evlenmek oluyordu, Dani. el Darlö de bunu yaptı, si İngilizlerin Venezüelaya bıraktıkları ada Britanya bükümeti bir kilometre lik bir toprak parçasını, #enei bir polis memuronu. karısını ve kez sürüsünü Venezüçlla ctimhuriyetine terketmiştir. Burası o Venezüella kı yasından $ mil mesifede bulunan Pato adasıdır. 1628 denberi İngiltereye nit © lan bu adada bir tek adam oturu yordu. Şimdi bu adam variyetinin ne olacağım düşünmektedir. Zira İngilizler zamanında rahatı yerinde İdi, Vazifesi de pazar günleri ada nın bayrak direğine İngilir hayme- Kını çel ret iiime da,